14 Mayıs 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

14 Mayıs 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 14 Mayıs 1936 Yeni bir nesil Yetmiş yaşındaki Matmazel Laure Gillet bu yaşa kadar tamamile lâkayd kaldığı aşka karşı birdenbire hayatının sonunda bir alâka duymağa başlamıştı. İhtiyar kızlar; daima iyi bir talib çıkmadığı için evde kalmış değillerdir. Onların içinde evlenmemeği adeta bir meslek edinmiş olanlar da bulunur. lşte Laure Gillet bu kabil ihtiyar kızlardandi. O hayat programına bir aşk numarası sokmağı istememişti. Belki ailesinde ve dostlannda pek yakmdan şahid ol clugu izdivac fırtınalan, ıstırab ve üzüntü sahneleri onu aşktan böyle soğutmuştu. Belki de içindeki hür ve müstakil yaşamak arzusu aşka karşı tabiî bir müdafi rolünü oynamıştı. Zengin ve temiz bir ailenin kızı olan Laure Gillet san'atı çok severdi. O bütün askını; musikiye, res ine. edebiyata vermişti. Esasen genç kızken pek güzel olan Laure yaşlanıp, kadınlann olgunlaştığı senelerde çok daha iyileşmişti. Bir sürü takdirkâr ve peresrişkâr arasmda yaşı yordu. Fakat kendisi yalnız konserlerle, müzelerle, yeni açılan sergiler ve yeni çı kan kitablarla meşguldü. Salonu münevverlerin bir mahfili idi. Zamanın bîitün şöhretlerini orada gör mek, onlarla orada tanışmak mümkün dü. Ayni zamanda da o yeni istidadları himaye eder, onlara kendi salonlannda lâzım gelen büyük şahsiyetlerle ta nıstırmak vesileleri hazırlardı. Yeni bir ressam hakkındaki bir hük mü, yeni bir kitab üstündeki bir mütaleası, bir piyes için yaptığı tenkid, bir müzisyen için söylediği bir söz hemen bütün Pariste yayıhr ve onlar için birer damga halinde kalırdı. Herkes ondan çekinir ve onu sayar dı. O m:<ıewerlerin bir hükümdan gibiysevimli. Laure Gilletnin pek büyük ol mıyan mirasma da hevesliydi galiba. Çünkü ona karşı fazla bir yakınlık gösteriyordu. Maamafih Laure ya bunu anladı. Yahud da anlamamazlığa geldi. Yapayalnız hayatında bu genc yeğen onun bir tek meşguliyeti idi. Çabucak ona bağ landı. Arada bir, o, akşam yemekleri i çin kendisine geldikçe ihtiyar kadının gönlü açılıyordu. Ailesi taşrada olan delikanlı Pariste yalmzdı. Bunun için aile havasına susadıkça Laurea koşuyordu. Pek sıkı dost oldular. İhtiyar kız ona edebiyattan, şiirden, musikiden, resimden ve daha böyle şeylerden bahsetti amma onun bu şeyler hakkında alâkasım uyandıramadı. O zaman, onun dostluğunu kazanmak için kendi mevzularını terketti ve yeğeninin sinema, dans ve futboldan ibaret olan mevzularına alâka göstermeğe, onlan dinlemeğe başladı. Nihayet o kadar iyi dost oldulaT ki yeğeni ona kalbini açtı. Onun Maryse isminde küçük bir sevgilisi vardı. Onu tarif ediyordu, onun şıklığile övünüyordu. Onun kadar güzel danseden, onun kadar iyi tenis oynıyan kız az bulunurdu. Peki hangi muhitten bir kız.. A ilesi nedir? Bilmiyorum. Yalnız hoşuma gi diyor, bu kadar. Iki senedir onu tanıyo rum. Hayatımı onunla birleştirmek istiyorum. Demek evleneceksiniz? Delikanlının yürekten gelen kahka halan onu hayrette bıraktı: Evlenmek mi?. Yok canım... Böyle bir tehlike yok... Evlenip te onu başıma belâ mı edeyim? Seni anlamıyorum Jan. Mademki onu seviyorsun?.. Evet seviyorum.. Ve işte bilhassa bunun için de onun daima kendisini terkederim diye korkması lâzım. Böyle olunca bana karşı daima tatlı, nazik, ve bağlı olur. Onun bana karşı olan sevgisi, benim ona karşı olan sevgimden çok daha fazladır. O bana perestiş ediyor. *** $ehwdebaşı TURAN Tiyatrosunda Bugiin matinelerden başlıyarak jVİEjLıEtfİY. Sinemasmda 2 büyük Fransızca Hlm birden : Bu akşam : N A Ş i D Şehir tiyatrosundan san'atkâr H A Z I M Büyük oyun: ARŞIN MAL ALAN 4 perde v e H A L I D E RADVO Bu akşamki program J İSTANBUL: 18 dans musiklsi 19 haberler . 19,15 muhtelif plâklar . 20 sıhhi konferans: Operatör Dr. Kâzım İsmail tarafından20,30 stüdyo orkestraları . ' 21,30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansının ga« zet«lere mahsus havadls servlsi verllecektir. VİYANA: 17.10 gramofon . 18,35 konser 19,05 ka. nşık yayın 19,20 tiyatro tenkldi 19,30 fenni haberler . 19.40 konuşma 20,05 haberler ve saire 20,15 karışık yayın 22 konser . 23,05 haberler, hava raporu ve saire . 23.15 konser . 24.20 dans musiklsi. BERLİN: 18,05 piyano konseri 19,05 operet yayını . 20,20 konser 20.50 günün aklslerl . 21,05 haberler 21.15 dans havaları 23,05 hava raporu, havadls, spor 23,35 dans musikisi. BÜDAPEŞTE: 18.05 ziraat yayını 18.35 Çingene musL kisi 19.20 hatıralar 20,25 piyes 22,05 konferans 22,20 haberler 22,30 gramo . fon 23,10 piyano ve keman konseri 24,05 cazband ve Şan 1,05 son haberler. BÜKREŞ: 18.05 konser 19.05 havadls . 19.20 konserin devamı 20,05 konferans . 20,25 yeni plâklar 21 konferans . 21.20 senfonik konser. istirahat esnasında haberler, sonra gramofon, istirahat esnasında almanca, fransızca haberler. LONDRA: 17.05 karışık yayın 18 gramofon 18,20 çocukların zamanı 19,05 havadls 19.35 musiki 20.05 karışık yayın 21.55 kcn . ser 22.35 ağızdan ufleme âletler orkestrası . 23.05 opera yaymı 24,30 havadls 24.40 gramofon. PARİS [P. T T.l: 18,05 musiki ve kıraat 19.05 Org kon . seri 19,35 havadis 20.30 tıb ve spor 20,40 sarkılar ve opera havaları . 21,05 moda konusması 21,20 genclik haberleîl 21.30 hava haberlerl 21,35 piyesler23,35 havadis. 1 13 No. lu C A S U S OyDiyanlar : GARY COOPER MARYON DAViES Kemanî NECATi, piyanist ŞEFIK. ve okuyucu SUZAN tafsilât et ilânlerında 2MARiETTA Tenzilâtlı yaz mevsimine başlıyor . 600 kişilik yer için umumî duhuliye S A R A Y Sineması 20 KURUŞ ' Hususî 25, lüks balkon 35 kuruş Her hafta: İki büyük ve güzel film birden Bugünden itibaren: Dikkat : Bugün matinelerden itibaren Baş rollerde : JEANETTE MACDONALD NELSON EDDY Aynca: Istanbulda ilk defa olarak AŞK ve MUSiKi Musiki ve güzellik şaheseri SAMSON Karyoka H A R R Y GABY B A U R MORLAY •Bugün: T U R K sinemasında1 Senenin unutulmaz muvaffakıyeti AŞK BANDOSU GRAVEY FERNAND ve S P O R ve G E N Ç L i K İ Z M İ R ELHAMRA S İ N E M A S I N D A Ankara Nümune Hastanesi Baştabibliğinden: Hastanenin 1936 malî yılına aid asağıda miktar ve tahmin edilen fiatları ve eksiltmenin seklile muvakkat teminatı yazılı muhtelif ihtiyaçları eksiltmiye konulmuştur. Şartnameler Ankarada Nümune Hastanesi Baştabibliğinden, tstanbulda Sıhhat ve lçtimaî Muavenet Müdürlüğünden alınır. Eksiltme 29 mayıs 936 cuma günü »aat 14 te Ankarada Nümune Hastanesinde yapılacaktır. DİKKATt Muvakkat teminatlar nakid olarak Komiıyonca alın mıyacağından nakid vermek istiyenler ihale gününden evvel has • taneye müracaatle teminatlarını Maliye Vekâleti veznesine yatıra caklardır. «1047» (2614) Tahmin Eksiltmenin Muvakkat edilen fiatı sekli Kilo teminatı Cinsi Lira Ku. Lira Ku. 17400 Kapalı zarf 44000 1305 Koyun ve kuzu eti usulü 5400 27000 405 Yoğurt 6600 44000 495 Süt 8112 50 70000 608 50 Ekmek ve francelâ 26400 800 ton 1980 Kok kömürü 3212 50 4150 241 Sade yağı Açık eksiltme 287 50 21 56 Yumurta 23000 aded 2210 165 75 Tuz 34000 4400 330 Pirinç 22000 112 50 500 8 50 Salça 75 500 5 32 Mercimek 400 8000 30 Limon 175 1000 13 15 Nohud 1120 3500 84 Kesme şeker 2800 10000 210 Toz şeker 2145 5500 160 87 Sabun 500 2000 37 50 Pirinç unu 260 1000 19 50 Makarna 125 500 9 37 Şehriye 64 50 300 4 84 Nisasta 90 600 6 75 Un 150 600 11 25 Kuru üzüm 150 150 11 25 Kuru bamya 600 3000 45 Kurufasulya 287 50 500 21 56 Zeytinyağı 260 1300 19 50 Taze bamya 200 160 12 Havuç 3500 210 15 75 Lâhana 3000 19 12 Domates 255 5000 300 22 50 Pırasa 6000 900 67 50 Taze fasulye 3000 240 18 Tazebakla 4500 337 50 25 31 Taze kabak 7500 450 33 75 Ispanak 4000 440 33 Pathcan 3000 260 19 50 Semizotu 2000 12 75 Soda 1000 « 5 25 Kuru kaym 6000 5 40 Kuru soğan 16000 90 Patate» 4000 120 Tavuk ve piliç 2500 71 25 Benzin i ve cilt hsatalık'arı H A LK OPERETİ B A Y BAYAN 16 mayıs cumartesi matine 15 mayıs cuma aksamı TELLİ TURNA 16 mayıs cumartesi akşamı Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Istanbul cihetindekiler: Aksarayda (Sarım), Alemdarda (Isa/i), Bakırkoyde (Merkez). Beyazıdda (Cemil), Eminönünde (Benason\ Fenerde (Vltali), Karagümrükte (M. Fuad), Küçükpazarda fYorgi), Samatyada (Erofilosi, Şehremi. ninde (Nâzım), Şehzadeba^mda (Hamdl). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada fAsri İttihad), Hasköyde (Yeni Türkiye). Kasımpasada (Turan), Sarıyerde fNuri). şislide (Kurtuluş). T a i . simde (Garih), (Limoncijan). Üsküdar. Kadıköy ve Adalardakiler: Büjilkadada (Şinasi\ Heybelide (Tanaş). Kadıköy, eski İskele caddesinde (Büyük). Kadıköy, Yeldeğirmeninde (Üçler), Üsküdar Çarsıbovunda (Ömer Kenan> d;. Ş E N D U L Ve bu saltanat harbe kadar devam etmişti. Fakat harb sonu birçok hükümdarı olduğu gibi bu münevverler kraliçesini de tahtmdan indirmişti. Herşey yrtıldıktan sonra henüz du manları yükselen bu harabe içerisinde yavaş yavaş yeni bir dünya peyda olu vermi'ti. Vr Laure bu dünyanın yabancısı idi. Onun bu insanlara içinde söy liyecek bir sözü yoktu. Blöfler, reklâmlar.. Kendi zamanın da böyle şeyler yoktu. Yeni yetisen gencliğin danstan, spor dan, koktelden başka bir derdi yoktu. Eski dostları birer birer ölüyorlardı. Harbde fakirleşmiş olan Laureun mün zevi bir hayat içinde saçlan tamamile ağarmış ve derisi bumburuşuk olmuştu. Ve etrafındaki boşluk ta gitgide genişlemişti. Eski hizmetkârlan da kalmamıştı. Gündelikçi kadınlann elinde iyi de ba kılmıyor ve yalnızlığının fecaati ıçeri sinde bir anne, bir büyük anne olmamanın acısını anlıyordu. O şımdı yeni yetişen nesle pek gülünc görünen eski moda bir kocakarıdan başka birşey değildi. Bunu hissettikçe: «İnsanlar neden devirlerile birlikte ölmezler?» diye yanıyordu. *** Uzun zaman kimsenin uğramadığı evine bir gün bir delikanlı geldi. Bu yirmi beş yaşlannda bir çocuktu. İriyan, sıhhatli, devrimizde tam sportif denilen tipdendi. Laurea (hala) diyen bu çocuk ihtiyar kızın senelerdenberi görmediği bir yeğeninin çocuğu idi. Zeki gözleri vardı ve çok lâübali bir tavırla ona: «Hala bana senden çok bahsettiler. Seni tanımak için geldim.» de mişti. O zaman ihtiyar kız düşünmüştü: «Acaba bir san'atkâr mı?» Hayır bir san'atkâr değildi. Halası ona ne ile meşgul olduğunu sorunca: «Otomobil işlerile» cevabını verdi. Neş'eli bir delikanlı idi. Hem de pek Nihayet birkaç zaman sonra Jan Maryseyi halasma tanıstırdı. Laure hayatta hiç tanımadığı aşka karşı mü tecessis olmuştu. Bir sabah Maryse kendisine bir sepet armudla gelince bunu bir fırsat bildi. Genc kıza bazı sorgular sordu: Onu seviyorsunuz değil mi yav rum? Evet matmazel. O halde evlenmelisiniz! Genc kız kahkahalarla güldü. Evlenmek mi?. dedi. Allah gös termesin. O koca olabilir mi hiç. Bil mem anlatabiliyor muyum matmazel? Bana karşı daima nazik, sevgili ve iyi olması için istediğim anda kendisini ter kedebileceğimden korkmalı.. Bu suretle beraber yaşamamız kolaylaşır. Çünkü otpotek sahibi alacaklılarla diğer alânun bana karşı olan sevgisi benimkinin kadarların işbu gayrimenkul üzerindekat kat fevkindedir. O bana adeta ta ki^haklarını hususile faiz ve masrafa par. dair olan iddiaiannm evrakı miisbite Çeviren: Ierile yirmi gün içinde bildirmeleri 1âSÜVEYDA H. zımdır. Aksi halde haklan tapu sicil • Ierile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından baric kalacaklardır. Müterakim vergiler borcları nisbe FeneryoJu lstasyon karşısıntinde hissedarlara ve tellâliye ve va da merhum doktor Mahmud kıflar kanunu mucibînce verilmesi lâHakkı Paşanın 22 numaralı zım gelen taviz bedeli ve ihale pulu ve büyük bahçeyi havi köşkü kiTapu masraflan müşteriye aiddir. Arttırma şartnamesi işbu ilân tarihinden ralıktır. Ikiye taksim de ediitibaren mahkeme divanhanesine talik lebilir. Içindekilere müracaat. kılınmıştır. Talib olanların kıymeti muhammenesinin yüzde yedi buçuğu mm ^ Yeni roman ^ ^ ^ " % nisbetinde pey akçesini hâmilen yevmi Zayi Beyoğlu Rum lisesinden alve saati mezkurda Eminönünde Gül bekyan hanında Sultanahmed birinci mış olduğum 19 teşrinievvel 1930 ta rv •. ' ..ıı, ı1..ı, ı i : ı•''•n^etine rihli ve! 4022/22 numaralı diploınamı ' ; ' 1 < m . Yenisini alacağımdan hük 936/6 numara ile müracaatleri üân o 75 ciltiisi 100 kuruş mü yoktur. lunur. 1KBAL KITABEVI Anastas Mihaiiidis Sultanahmed birinci sulh hukuk mahkemesinden: Sahure ve tsmail Ziya ve Mehmed ve Bayram ve Mustafa ve Hanife ve Fatmanın şayian ve müştereken mutasarnf oldukları Küçükpazar eski Hoca hayreddin ve yeni Yavuzsinan mahal lesinin Cami sokağmda eski 20 ve 22 ve yeni 24 numaralı bir kıt'a arsanın izaleî şüyuu zımnında füruhtu takar rür ederek müzayedeye vazolunmuştur. Kı'ymeti muhammenesi 800 sekiz yüz liradır. Birinci açık arttırması 17/6/936 ta rihine musadif çarşamba günü saat on beşte icra kılınacaktır. Kıymeti mu • hammenesinin yüzde yetmiş beşini bulduğu takdirde ihalei kat'iyesi yapıla • caktır. Bulmadığı takdirde en son arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere on beş gün müddetle temdid edilerek ikinci açık arttırması 2/7/936 tarihine musadif perşembe günü saat on beşte icra olunacak ve en çok arttırana ihalei kat'iyesi icra olunacaktır. S EZA R Meşhur Plütarkm Haydar Rifatın kalemile tercüme edilmistir. 40 kurus Acele Satılık Emirgân, Baltalimanı, Reşidpaşa caddesinde on bir odalı, yedi döntim bahçeli, terkos suyu ve kuyulu bir köşk. senede iki yüz lira icar getiren yanındaki beş dönümlük bostanla bir • likte ehven fiatle satıhktır. İçindeki bekçiye müracaat. VEFAT Beşinci kolordu baytarhğından mü • tekaid albay Sabit tutulduğu hastalık tan kurtulamıyarak Bursada tedavide bulunduğu Askeri hastanede irtihal etmiştir. Cenazesi merasimle kaldırıla • rak Emirsultan mezarlığına defnedil miştir. Kiralık köşk Kültür Haftası Her hafta muntazaman çîkan bu ilim, edebiyat, kultur mecmuasmm bu hafta 18 inci sayı^ı çıkmıştır. Bu sayıda şu im. zaları göruyoruz: Ahmed Ağaoğlu, Falih Rıfkı. Peyami 8afa. Mahmud Ragıb Kösemihal, Mehmed Karahasan. Samıh Naflz Tansu, Orhan Arsal, M. Feridun. Bu değerli imzalarm çok dikkate defer yazılarmdan başka Kültür Haftası, memleket ve Avrupa matbuatı arasında son hafta sördügü mühim yazıları da hulâsa etmektedir. Leylâklar Altında r. Hayri Ömer Ogleden sonra Beyofclu Agacam karşısında 133 No. Tel. 43586 yetişemeyiz, çünkü çok uzaktayız. Fakat adamlarımızın muhakkak onu ele geçirmeleri lâzımdır. Cedric Lacy sahanın topografyasmı tetkik ederek nisanhsını tatmin edebileceğıni umdu. Paddy Mills ile adamının bulun duğu yerin az berisinden geçecek. Çavuş otomobili idare edeni sorguya çekmeden bırakmaz. Herşey volunda demektir. Genc kız itiraz etti: Fakat onu tevkif ederek muhafaza etmek akıllarından geçecek mi? Cedric Lacy birşey söylemedi. Yalnız cebinden bir düdük çıkardı ve dudaklanna EÖtürerek kulaklan yırtarcasına öt türdü. Düdük öttürmesini daha henüz bitirmişti ki. orada. başka bir düdük ona cevab verdi. Görüyor musunuz, vetiştiler bile, sustuklarına bakılırsa birşev bulmadılar demek. Otomobili tevkif etmelerini onlara emredeceğim. Düdüğü tekrar dudaklarına götürerek uzun ve kısa ötrürerek Paddy Millse lâ Beşikırkikiçeçe *Camhuriyet» in zabtta romantt 51 Yazan: Gharles de Richter Fakat artık yirmi yaşmdaki çeviklığini kaybetmiş olan Paddy Mills çavuşun çiti atlamağa uğraşırken kızın yüzüne bakmağı aklından geçirmesi pek uzaktı. Bunun için hiçbir şeyin farkına varmadı. Canterbury polislerinden bir tanesile beraber karanlığa karıştı. Willy Koster ise, öbür iki adamın başına geçmiş, aksi istikamette ilerliyordu. Cedric Lacy yerinden kımıldamamıştı. Genc kız kendisini çağırarak: Geliyorsunuz, değil mi, Cedric? dedi. Delikanlı ağzını açmadan Thaisayı takib etti. Onlar da araştırmağa ba$la dılar. Her ekilmiş tarlaya, çahlığa geldikçe duruyorlar ve insan sakhyabilecek her koşeyi gozden geçiriyorlardı. Biihaua saman yığınları dikkatlerini çekiyordu. Çoban kulübelerile, bir zamanlar geçici kuş avcılarına yarıyan barakalar da öyle. Aradıkları adamın izine hiçbir tarafta rasgelmediler. Thaisa Strafford, elinde, ağacdan kopardıgı sopa ile önde yürüyordu. Genc kızın bu kadar canla başla araştırmağa koyulmuş olmasma Cedric Lacy, bütün hüsnüniyetine rağmen, şaşmaktan kendini alamıyordu. Hırsızhğın yapıldığı gece tabanca sesini duyunca yerinden kımıl damak zahmetinde bile bulunmıyan ve daha bu sabah Sirin bayılması önünde o kadar soğukkanlılık gösteren genc kız mıydı bu? Delikanlı nişanlısmı bir türlü tanıyamıyor ve gece ile gündüz kadar bıribirinden ayn iki Thaisa mı var? dive kendi kendine sorup duruyordu. Cedric Lacy, genc kızın Sir Basil Hamptonun odasmda takındığı cekingen ve sıkılgan hali görünce, bundan evvel de, şaşmıştı. Halbuki şimdi Thaisaya bakan, tavşanın kokusunu alan bir tazı sanıyordu. Kafasını şu sual mütemadii'en kurcalıyordu: «Üvey babasını bulmağa niçin bu kadar ehemmiyet veriyor? Acaba hakikaten annesine karşı olan aşkından mı, yoksa benim bilmediğim ve Thaisamn benden büyük bir ihtimamla sakladığı başka birşey mi var?» Daha geniş bir yola geldiler. Derin ve yeni yapılmıs çizgiler, oradan arabaların yeni geçmiş olduğunu gösteriyordu. Thaisa ile Lacy sağ tarafa düşen bir çayıra giderek araştırmalanna tekrar devam edeceklerdi. Tam bu sırada Thaisa Strafford birdenbire başını kaldırarak: Dinleyin, dedi. Cedric Lacy de olduğu yere mıhlanarak dinledi... Delikanlı evvelâ, rüzgârın kavak ağaclarında yaptığı uğultudan başka birşey duymadı. Fakat biraz daha dikkat edince ba«ka bir uğultu duyar gibi oldu. Thaisa: Duyuyor musunuz? diye ısrar etti. Ce'dric Lacy, nişanlısınm işaret ettiği cihete kulak verdi ve bu sefer artık hiç tereddüd etmedi. Evet, sanki bir motör sesi, dedi. Buraya gelen bir otomobil olacak. Genc kız heyecandan delikanlının elini yakaladı ve kuvvetlice sıkarak: Onu yakaladık, Cedric, dedi. Her sey nasıl tahmin ettimse hep öyle oluyor. Londraya bu otomobil için telefon etmişti. Cedric Lacy, bu keyfiyeti nasıl bu kadar emniyetle ortaya atabildiğini sora caktı. Fakat genc kız buna vakit bırakmadı. Thaisa hemen sağ taraftaki bir tepeye çıktı. Buradan, Herne Baydan gelip Canterbury büyük yolunu Frost Farm hizasında kesen yeni şose görülüyordu. Evet, orada bir ışık hakikaten etraftaki çalılıklan süpürüyor ve bir otomobil oldukça süratle ilerliyordu. Genc kız, bu otomobili, gözlerile bir müddet takib ettikten sonra bir köşeyi dönerek kaybolduğunu gördü. Genc polis âmirinin yanına gelerek: Reculvere doğru bataklıklan kesen yola girdi, diye izahat verdi. Kendisine zım gelen talimatı verdi. Herşeyin anlasılmış olduSunu son ve ahenktar bir düdük sesi karşılık olarak bildirdi. Thaisa: Şimdi hemen çabuk koşup onlara iltihak edelim! diye havkırdı. Bütün bu «eyleri anlamak için bizim de orada bulunmamız lâzım. Gecenin koyu karanlığı müsaade ettiâi kadar çabuk çabuk cayır ve tarla içinden kestirme olarak işaret düdüğünün seldİRİ istikamette yürüdüler. Önlerinde uzak bulunan kırmızı nokta, ilerlemelerini kolavlastırıyordu. Yoldaki taşlarla okuyların sarstığı motörün sesini şimdi ivice duyuyorlardı. Hatta öyle bir an oldu ki, bir çitin üzerine cıktıklan vakit. tekrar yanan fener leri bile gördüler. Fakat bunlar da yolu bir süpürdükten sonra gene söndü. Herhalde soför, nerede olduğunu göstern»mek emrini almısü. lArkası

Bu sayıdan diğer sayfalar: