17 Mayıs 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

17 Mayıs 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17 Mayıs 1938 CUMHUBtYET ( TERBİYE BAHİSLERİ Biz bize Ne zaman işe gideriz Bize mahsus san'atkârlar Sabahlan erkenden yani sekizden evvel sokağa çıkar mısmız? Hiç zannetmiyorum. Çünkü ben, bir haftadanberi hergün yedi buçukta evden ayrılmıya mecbur olduğum için göriiyoiçek çıkanp ta güzelliği tarümar rum ki bu saatlerde Istanbul caddeleri Yazan : Selim Sırrı Tarcan olan kansmı müteessir etmemek bir niifus sayunı gününü andıracak kadar için tam yirmi yıl bakar kör rolü Yaşama bilgisi hayatta her medenî in yatağa mahsus olan gecelik entarisini gi tenhadır. Siz yoksunuz. oynamış adamın, erkeklik sadakatine örsanda aranan bir meziyet, bir san.at, bir yenler, hatta entari üstüne resmî kaputuKösede tramvay bekliyen birkaç meknek olarak dillerde dolaşıp duran hikâmarifettir, hatta bir miyardır. Onunla iç nu alarak mahalle kahvesine çıkan za teb çocuğu, isteksiz adımlarla kaldınm yesi tatlı bir masaldır. tin^aî seviyeler ölçülür. Bir insamn hali bitlere bile tesadüf edilirdi. Allah rah taşlannı sürten üç beş işçi, bir iki asker ve Evranos Beyin Musa Çelebiye hiztavrı, konuşmasf, yiyip içmesi, gıyinip met eylesin Bahriye Nazın Cemal Paşa sütçü dükkânında sabah namazından met etmemek düşüncesile körlükten bahkuşanması hangi muhite mensub oiduğu Üsküdar mutasamfı iken erkeklerin en döndükleri kasketlerini ters giymelerinsetmesi üzerine kurbağa eti yemeğe zornu derhal belli cder. Bu, bir zenginlik tari ile sokağa çıkmasını menetmişti. Bu den anlaşılan uzun tıraşlı hacı efendiler.. lanması ve onun bu imtihana karşı gene fakirlik, âlimlik, cahillik, Aristokratlık gün artık sokaklarda entari ile dolaşan Işte, sabahlan yedi buçukla sekiz arasmkör davranarak kurbağalan yiyip cezademokratlık meselesi değildir. Doğrudan erkeklere kenar mahallelerde bile tesa da İstanbulun en işlek sokaklarını bu kadan kurtulması nefis bir zekâ cilvesi ve düf etmiyoruz. Misafirlerden bahriye darcık bir kalabalık dolduruyor. doğruya bir terbiye işidir. irade kuvveti nümunesidir. yüzbaşısı Samihi göstererek, bakınız bu Muaşeret adabına dair yazılmış FranNekadar aristokrat bir şehrin sakinleri Fakat dünyanın gözü önünde cereyan sızca bir eserde okumuştum. Orada ya genc zabitin kıhk kıyafeti, hal ve tavrı bir imişiz de haberimiz yok. Burada, yani eden değişiklikleri görmemek ve şark ve îngiliz bahriyelisinden hiç farklı değil, şama bilgisi, şöyle tarif cdiliyor: şu yedi yüz bin kişilik îstanbulda çoğugarb âlemini imrenti içinde bırakan bu Ancak bunun yanında Üniversitede tah«Muaşeret adabı içindc yaşanılan sosmuz saat dokuza doğru, hatta daha sondeğişikliklerden tegafül etmek idrak köryetede mer'î olan adetleri ve insanlann sil görmüş bir gencimizi geçen gün Kı ra çalışmıya başlıyoruz. Onda, on birde lüğünün, irfan körlüğünün, insaf körlübirbirine karşı riayete mecbur oldukları zıltoprakta hat boyunda köşkünün bah tramvaylar adam almaz oluyor; telâşlı ğünün acıklı bir tecellisidir. Ancak iğrensaygı vc nezaket kaidelerini bilmektir.» çesinde pijama ile dolairken gördiım. adımlarla öteyeberiye koşuşanlan bu sati verir. Bana öyle geliyor ki bunlan biimek Bu delikanlı elbet bilir ki pijama yal atlerde görüyoruz. *** kâri değildir. İçtimaî hayat sahasmda bir nız yatağa mahsus bir kıyafettir, onuıila Bütiin büyük şehirlerde sabahm en Fransız mekteblerindeki Vocobulairesevki tabiî halinde yapabilmek lâzınıdır. ev içinde bile gezilmez. Yatağa giri kalabalık saati yedi buçukla sekiz arası len bir elbise ile bahçeye çıkmak djgnı lerde ötedenberi başa giyilen şeylerin de Pek çok okumuş yazmış ve mevki sahibi olduğu halde bizim bunlara nazaran bir adlan yazılıdır. Bizim şapka inkılâbıolmuş kimseler vardır ki ağzını bir karış olmadığını bu genc bile bile yapıyor buçuk iki saat geç işe başlamamız da isBir minarenin külâhı nastl tamir edilir? mızdan evvel orada bir fes resmi bulunur açarak esnemenin veya gürültü ile aksır demektir. pat ediyor ki daha hâlâ başarmıya mecBir kahvede otunnuştu. Büyük bir o bizim elimizden kaçtı. Kendini mina ve yamna da o acib nesnenin Türk sermanın ayıb olduğunu bildıkleri halde çoBayanlara gelince onlar hilkatleri i bur olduğumuz güçlüklerin derecesini fin«an kahve içiyordu ve konuşuyordu: reden attı. Amma kedi değil mi dokuz puşu olduğu işaret edilirdi. Dün 1935 te cukluktan kalma bir itiyadla bunlan yap cabı her hususta muaşeret kaidelenne er kavramış değiliz. Minarenin tepesine çıkıp alemleri canlıdır işte. Ölmedi, kaçtı, gitti. Başıma basılmış bir Vocabulaire elime geçti, gemakta beis görmezler. Medeniyet yaşa keklerden çok riayet ediyorlar. Yalnız tamir etmek zannedildiği kadar güç bir başka kaza gelmedi. Bu iki kaza hele bi lişigüzel sahifelerini çevirirken serpuşlar Ilerimizde bulunanlann hergün iki sama bilgilerini bir takım kaidelere bağla onlarda da göze batan bazı ihmaller >ok at erken davranmalan kapatmıya çalış şey değildir. Ben evvelâ sekiz yaşında bu rincİM çok tehlikeli olmakla beraber gö bahsi gözüme ilişti. Ne görsem iyi. Fes mıştır. değil. Meselâ bir gün Maçkadan cr=ımtığımız bu mesafeyi günden güne açıyor. işe başladım. Babam Beyazıd minaresi zümü korkutmadı. Korkmadan seneler kalkmış, fakat yerini sanğa bırakmif. En hür ve en demokrat geçinen mil vaya bindim, Nişantaşı istasyonundaı. iki Öyle değil mi? ni tamir ediyordu. Haydi sen de çık, de denberi bu işte çalışıyorum. Herkesin letler bile o taammüller karşısında boyun şık bayan da bindiler. llkin gülmek istedim, sonra sinirlen N. di. Belime ip bağladılar. Çıkardılar. O beceremediği bir işi yapmak; inanınız dim. Çünkü kasketin amele, şapkanm iğmişlerdir ve bunlann beynelmilel bir îkisi de bir Avrupalı kadar zarif gi gün bir kere gözüm karardı. Çok kork bana pek hoşa gidecek bir şeydir. Ben mahiyeti vardır. umumî, mitrin kardinal, kepinin asker, yinmişlerdi. Biletçi yanlanna geldı saç tum: «Baba indir beni aşağıya!» diye de işte minarenin ta tepesine ayaklanm kuronun hükümdar, tiyarın papa, bereManyas panayırı açıhyor Meselâ çatal bıçak varken el ile larını fazlaca sarartmış olanı biletçiye teferyada başladım. Babam pek hiddetlen la sanlıp sigaramı içtiğim zaman halkın nin talebe, begenin çocuk serpuşu olduyemek yemek her millette ayıbdır. Bo lâşla: Balıkesirde Manyas panaymnın 3 ha di: «Yum gözlerini, yavaş yavaş alışır aşağıdaki heyecanını görerek keyifleni ğunu bildiren Fransız muharrir, turban yun bağsız veya yakalıksız sokağa çı İki Pötişan! dedL Kondoktör bön, ziranda açılacağı, onu müteakıb Donuş sın yosunlan kopannadan aşağıya ine yorum. Yoksa bu işin parası için bunu kılmaz. Başında sapka varken bir kadı bön yiizüne baktı. Bayan kendini toplayapmıyorum. Eskiden bu işin paraaına diye kaydettiği sanğm yamna da «Türk» ve Şamh panaymnın küşad edileceği, bu mezsin» dedi. O gündenberi benim «kor tamah edilebilirdi. Fakat bugün bir mi kelimesini kondurmaktan utanmamış. nın eli sıkılmaz. Daha bunun gibi rr.ede dı ve şey canım Tepebaşı! dedi. Bunda ku damaTım çatladı» bende şimdi göz Gerçi, Türkün yanında ve tırnak içinniyet bizleri bin türlö kayidlere bağla bir beis yok insan yanılabilir. Fakat biraz panayırlann bilhassa hayvan satışı nokkararması filân gibi şeylerden eser kal narenin alemi 100 liraya tamir ediliyor. mıştır. Hem sahsımızın hem mensub ol sonra eldivenini çıkarmak lüzumunu his tasından ehemmiyeti haiz bulunduğu viHem de her zaman iş yok.. Bu son fır de «şark milletleri» tabiri varsa da bu, madı. Biz üç kardeşiz. Türkiyenin bütün ifadeye şümul vermekten başka birşeye duğumuz milletin serefi bizi o esaslara setü ve nasıl çıkardı bilir misiniz? Hayır âyete bildirilmiştir. şehirlerindeki minareleri biz tamir ede tına gibi bir fırtınayı biz şimdiye kadar yaramıyor ve sarık, orada Türkün de riayete mecbur ediyor. görmedik. Şimdiye kadar hiçbir zaman bilemezsiniz ben söyliyeyim, dişlerile! riz. Başıma bir kere kaza geldi. Beylerbir fırtma bu kadar minarenin külâhını kullandığı birşey olarak kalıyor. Bayanlarda bir telâş: Geçenlerde ömrünün birçok sencleribeyi camisinin kubbesini tamir ediyordum. lannda muhafaza ederler. uçurmamıştı. Işte idrak körlüğü, irfan körlüğü, inni Ingilterede geçirmiş bir dostumun Ni Mubalâğa ediyorsunuz! Muba Bir ailenin kabul gününde çaya gidi Kenara iliştirdiğim arkalıksız bir iskem saf körlüğü dediğim bu iltizamî körlük Sustu. Ellerini birbirine sürdü: ;antaşındaki apartımanında bir gece top lâğa ediyorsunuz! lirken kadınlar zarif ipekli çay eibisesi le kurşunlan ezerek kaydı. Yere yuvar Çok gevezelik ettik, haydi artık tür. Keçe külâhı. kalpağı, derviş sikkesiIantısı vardı. Şişlinin yüksek aileler.'nden Derhal cevab verdim: giyiyorlar. Çaylarda dekolte veya fazla landım. Üç ay kadar hasta yattım. ni, Arablann kullandıklan ketfiyeyi meişe. bazılan oraya gelmişlerdi. Pek şık tu Hakeme itiraz yok! prnlhlı, pullu elbise giymek ayıb ve gu Bir kere Sultanahmed minaresini ta valetler göze çarpıyordu. Oyun faslı Diyerek bizden aynldı. ve sanki bir denî serpuşlar arasında göstermeğe lü Gene bayanlardan biri atıldı: lüncdür. Samimî çaylarda erkekler ko noire çıkmıştık. Uzerimize bir yabani kezum görmiyen, hatta fesi de hazfeden başlamadan umumî mevzular üzermde Pekâlâ siz ki bu kadar Amıpada yu renk elbise, kadınlar hergünkü tuva di abldı. Bu da ikinci kaza. Sultanah minarenin tepesine çıkmıyacakmış kadar bir muharririn kasketler, şapkalar, kardisakin adımlarla camiye doğru yürüdü. gorüşülüyordu. Önce biraz siyasetten bulundunuz. Lutfen söyler misiniz bize, Ietlerini giyiyorlar. med camisinin bu minaresi uzun zaman nal külâhları, taclar, bereler yanında bahsedildi. Sonra sinemalara geçildi. Avrupada süvarelere, balolara, çaylara, Akşam ziyafctlerinde erkekler smo danberi metruk bırakılmıştı. Buraya bir sanğı hatırlaması ve onu Türke malet Arkasından moda, giyim, kuşam, der akşam ziyafetlerine ne kıyafette güiFakat beni hayrete düşüren şey onun mesi körlük değil de nedir? king, kadınlar yan dekolte. Eğer rly* kfcdi girmiş ve orada güvercinleri yiyerek ken söz muaşeret adabına intikal et;i. yorlar? fet resmî ise erkekler frak, kadınlaı de yaşamağa başlamış, vahşi ve yabani bir minarenin tepesinde fotoğrahnı çıkarmak Fakat bu körlükten apaçık sezilen biı Bayanlar bu hususta Avrupalılardan istiyen fotografçı arkadaşlarımın da ayni O... Siz beni göriiyorum ki ha kolte giyiyorlar. hayvan olmuş. Işte bu kedi bizim de uze soğukkanhlık ve ayni fütursuzlukla ken hakikat var: Bizim sokaklarımızdan hiç geri olmadığımızı, Baylar ise daha kemlikten talebeliğe indirerek imtihan Bazı ailelerin tertib ettikleri danslı rimize atıldı. Bizi de parçalamak isti yerli ve yabancı rahib külâhı, sör yasmaçok eksiklerimiz olduğunu iddia ettiler. etmek istiyorsunuz. Pekâlâ! Bildiklcrimi dilerini takib edişleri oldu. suvarelere kadınlar yan dekolte veya ğı gibi silinip giden ve kandilleri kubyordu. Hayvan] a epey uğraşbk. Nihayet Mubahase gittikçe hararetlendi. Bayan söyliyeyim. Ben Fransız âdetlerinden koktel kıyafetile, erkekler smoking ile beye bağlıyan zincirler gibi ancak malar asabileşti. Sinirler gerildi. Tıpkı bi bahsedeceğim. Çünkü başka milletlerde gidiyorlar. Suvare resmî mahiyette ise bedlerde kalan sank, bir kısım Avrupalızim futbol maçlan gibi her iki taraf ta de kıyafet âdabı azçok onlannkine Leno zaman erkekler frak, kadınlar dekolte lann gözünü henüz perdeliyor. Bunu öğiddiasından hiçbir şey feda etmiyor, ne gidiyorlar. renmek te bir kâr!.. olursa olsun davayı kazanmak istiyor zer. Parise her gidişimde tabiî bazı dost^aOperada, locada, balkonda, orkestra M. TURHAN TAN du. rrmm çaylanna, yemeklerine, piknikleri koltuklannda oturan erkekler frak, kaBir aralık nazarlar bana teveccüh etne iştirak ettiğim gibi tiyatrolara, suva dınlar dekolte giyiyorlar. Comedıe Franti ve yan iltifat, yan alay bayanlardan Kuzu derisi satışlaın relere gitmek fırsatını da kaçırmam. çaise veya Odeon gibi tiyatrolarda loca biri: Kuzu derisi piyasası açılmış ve ilk Gördüklerimi size anlatayım. veya balkonda oturulursa erkekler smo Ustad! Birşey söylemiyor sunuz? olarak Almanyadan taleb vuku bulmuşEkseriyetle genc bayanlar sabahları king, kadınlar dekolte giyiyorlar. îkinSiz hem bizi hem Avrupalıları pek iyi gezintiye (spor) adı verilen bir kıyafet ci mevkilere gidenler şehir kıyafeti piyitur. Almanya, beher kilo kuzu derisine tanıyorsunuz. Bu davayı hal edi"iz! le çıkıyorlar. Sabahlık kıyafetle yüksek yorlar. 98 kuruşa fiat teklif etmektedir. Haydi lütfen hakem olunuz! dedi. Bu ökçe giymiyorlar. Öğleden sonra ise daAynca Çekoslovakyadan da mühim Balolara kadınlar dekolte, erkekler teklife erkekler de iştirak etti. miktarda kuzu derisi istenmiştir. Bu seha süslüce bir sokak elbisesi giyiyo"lar. frakla gidiyor. Delikanlılar ekseriya smoMüşkiil mevkide kalmıştım, hem doğ Çoğunun şapkalan voaltli, ökçeler ise ne, Çekoslovakyanın bizden külliyetli ruyu söylemek, hem de iki trafı memnun hepsinde yüksektir. Etekler (spor) a king giyiyorlar. miktarda kuzu derisi satın alacağı söylenBazı çay ziyafetlerinde modaya gö etmek Iâzımdı. mektedir. nisbetle daha uzuncadır. Akşam yediden re, bayanlar dirseğe kadar kısa kolîu ve Peki! dedim hakemin sözlenne i sonra hususî ziyaretlere koktel esvab: deIspanyaya gönderilecek tiraz etmez ve sözlerime gücenmezseniz dikleri ipek veya kadife elbise giyiyorlar. ya uzun kollu esvab giyiyorlar. Fakat yumurtalar bu maçı idare etmeği üzerime alırım. Bu kıyafetin etekleri çay esvablan gibi bulunduğum çaylar ve gece toplantılanna dekolte gelen hiçbir bayan görmedim. Ön5m5zdeki hafta Barselonaya kal Yoksa benden pas! yerlere kadardır. Bu söziim üzerine bütün gözler misakacak vapurla Ispanyaya külliyetli mikHepsi birden kabul! kabul! diye hayKır gezintilerine, pikniklere, dağ seyfirler arasında dekolte giyinmiş, takmış tarda yumurta ihrac edilecektir. Yumurta kırdılar. Öyle ise müsaade ediniz de ken ranlanna erkekler de spor kıyafetinde takışbrmı;, elmaslar icinde bir Hindli dimizden başlıyayım. Erkeklerimizm ya gidiyorlar. Erkekler şehir kıyafetnde mahsulünün bu sene, geçen seneye nis İzmir (Hususî) Cumhurıyet Kız olmuştur. Şimdi Enstitünün 938 talebesi raçesi gibi parîrdıyan bir bayana tevecşama bilgisi eskiye nisbetle hayli yoluna elbise, gömlek ve boyun bağlannın renkEnstitüsü bu yıl ilk mezunlarmı vere vardır. Bu yıl Enstitü kısmından 23, ak betle daha az olması yüzünden fiatlar cüh etti. girmiştir. leri arasmda ahenge çok dikkat edivorcektir. Senelerce evvel çiçek, sepet mek şam kursundan da 40 talebe çıkacaktır. Ben derhal pot kırdığımm farkına var tebi olarak açılmış ve geçirdiği istiha Yeni mezunlar, üç aydanberi Enstitü yükselmeğe başlamıştır. Bu yükseliş yeni Bundan otuz yıl evvel kâtib, zabit, lar. dım. Utandım, mahcub oldum amma ne lelerle nihayet cnstitü halini almış olan nün sipariş atölyesinde staj devirlerini müşterfmiz Almanya ve îspanyadan memtüccar sınıfından münevver geçînenler aDostlar arasında öğle yemegi davetleketimize yumurta bedellerinden geçen rasında muaşeret adabına karsı mübalât lerine erkek ve kadınlar sokak kıyafeti yapıhr. lş işten geçmiş, ok yaydan çık müessesenin, bilhassa bu yıl içinde kad geçırmektedirler. Gönderdiğim resim mıştı. rosu çok dolmuş ve İ2mirde kız, kadın talebeleri mektebin atölyesinde çalı seneye nazaran daha fazla para ginne sızlık edenler hayli çoktu. Meselâ isin ile giderler. Davet evde ise kadınlar şapsini temin edecektir. den evine dönünce soyunup dökünerek kalannı çıkarabilir. Lokantada ise başSelim Stm Tarcan yüzlerce yeni talebe kaydine muvaffak şırlarken göstermektedir. Yaşama bilgisi Baylar, Bayanlar nasıl giyinmeli ? Minare alemleri nasıl tamir edilir? «Sekiz yaşında bu işe başladım. Bir kere gözüm karardı, artık ondan sonra...» Körlükler! îzmir Kız Enstitüsünün yeni mezunları dikten sonra: Yaşlı mı? diye sordu. Rum kansı tasdike benzer bir şeyler homurdandıktan sonra, elinde tuttuğu maşayı yukan kaldırarak, mutfakta acele işi olduğunu işaretle anlatb ve kapıyı Yazan: Server Bedl Şadinin yüzüne kapadı. Bakkalm çırağı doktoru tanıdığını ve yaşlı olduğunu söylüyordu. Bu iddianın Bunlar içinde en eskisi ve en az bahane arar. Hele bir evine damlıyalım unutruğu Suzandı. Başını sol tarafa çe bakalım, gene orada oturuyorsa ve soka bahşişle alâkası olabileceğini düşünen virdi ve şimdi bir sinemanın bulunduğu ğa fing atmaya çıkmamışsa bir boy Şadi, hafif bir şüphe içinde, çırağın eline çeyreği dayadıktan sonra, şiddetle hisyerde, on alb sene evvel, Suzanı tanıdığı cilveleşelim.» setmeğe başladığı bir yorgunluğa rağmen günleri hatırladı: «Hey gidi Sketing! Pembe bir taş evin kapısını çaldı. KarYerinde yeller esiyor. Fakat Suzan ge şısına çıkan ihtiyar bir Rum kansına Su caddeye koştu ve tramvaya atladı. Feriköyde Suzanın evini de, kendisini ne o Suzandır. Evine damlasam mı? zanı sorduğu zaman rumcadan başka ceBelki bu işte bana yardımı da dokunur.» vab alamayınca, derd anlatmak için, kar de bulmakta güçlük çekmemişti. Karandiye düşündü. şıki bakkalm çırağını alıp geldi, ona ter lık bir koridorda karşılaştıklan zaman Tarlabaşına doğru uçarak yürüdü. cümanlık yaptırarak öğrendi ki, Suzan, kadm onu tanımadı ve Şadi de kadını çok «Köpoğlu kan, külhanbeydir be, hal Feriköyde, bir sütçünün iki kapı üstün değişmiş buldu. Ancak biraz daha aydınden anlar, Şu yeni ceket bir hafta evvel deki eve metres çıkmış, bir Enneni dok lık ve pencerelerinden içeriye satıcı haykınşlarile kanşık cadde gürültüleri dolan, srrtımda olsaydı ona giderdim, beîki de torla beraber yasıyormuş. «Doktor» sözü Şadiye ablasını hatır altkatla bir odaya girince birbirlerini başıma bu kadar belâ gelmezdi. O musibetin de kaprisleri belli olmaz. Bakar latmıştı. Içine reçete korkusunun zehri de daha iyi gördüler: Şadi ellerini Suzanın sın dosttur, ölesiye fedakârdır; bakar karışan, hafıî tsrtib kıskançlığa benzer omuzlarına koyarak, gözlerinden dizlerism burnu kaf dağındadır, atlatmak için bir his içinde doktorus aduu da öğren ne kadar bütün vücudünü süzdü: Cumhuriyetin tefrikası: 6 SERSERI Şadi, parmağınm ucile Suzanm çene Hayret! Zayıflamış ve güzelleş Şekerlesınişsin be... dedi, ben seni sini tutarak yüzünü pencereye doğru çe görmiyeli bir sene var mı? ihtiyar doktor mişsm sen! dedi. Suzanda bir başkalık vardı amma Şa virdi: Saçlar ayni siyah saçlar, fark yok. seni gencleştirdi ha... di bir bakışta »ebeblerini föremiyordu. Eski kalm ve gözkapağma kadar kıllan Ihtiyar olduğunu ne biliyorsun? Ben bilirim. Onu iki elinden tutarak kendisine doğru taşan kaşlar yolunmuş, bu bir; burun gene uzun ve kemerli, mubarekte de hiç çekmek istedi, fakat Suzan kaşlannı Sen nerelerdeydin? Ne yaptın? kaldırarak ve gözlerile kapıyı işaret ede fark yok; fakat, zayıfladıktan sonra Hasta mı okiun? Evi nasıl bulnraşsun? gözlerin etrafmdaki çukur derinleştiği Bir işte misin? Kelle kulak yerindedir rek çekildi: için sürmenin yapamıyacağı kadar tabiî amma suratm bir acayib... Sus ol, dur, hizmetçi görmesin, bir gölge peyda olmuş. Bir de, bu gözleşÖyle karşıma otur. Nedir acayib olan? rin içinde, eski sıkınrılanndan kurtulmuş Bir kanapeye oturdular ve bakıştılar. Bilir miyim? Bir ıslanmışjık var, bir insamn rahat bakışlan var. Tadı oraSuzan, derece derece kaybolan bir bir tuhaf sümsüklük var halinde! dan da geliyor galiba... Sonra, eskiden ciddiyetle: Şadi Suzanm dizi üstüne vurdu: kabarık ve öne doğru çıkık duran üst du Birdenbire tanryamadım seni, de dak, dişler düzeldiği ve galiba, galiba Ulan yaman kansın be... Islan di, hasta mı olmuşsun, nedir, amma za değil muhakkak yeniden yapıldığı için mışlığı nereden bulup çıkardın. Hamamyıflamışsm desem değil; ihtiyarlamışsın fakat Şadi buna dikkat etmemiş görün dan gelryonmr şimdi. desem... Yok... Birşey vardır sende... Yok, öyle değil, hamam ıslakhğı meği tercih etti geri çekilmiş ve yerli ye Sende de birşey var. değil. Halinde bir ıslaklık var senin. rine orurmuş; biçimsiz ağız güzelleşmiş, Bende ne var ki? Biraz zayıf ol fazla olarak bütün yüzü biraz aşağı doğ Aklınla yaşa be Suzan. Halimde muşum. On bir kilo düşmüşüm. ru çekerek ablaklığmı ortadan kaldırmış. de var, üstümde de var, herşeyimde var Hasta mıydın? Göğüs eskisi gibi bohçahktan çıkmış, bel ıslaklık. Beni talih ıslattı, talih. Hele dün Hayır, kocam doktordur, rejim incelmis, kalçalar daralmış... bir banyo yaptnn, onu sana anlatsam şaşarsın. yaptırdı bana. Şadi kadmın koluna bir çimdik basa Polis mi ıslatü seni? Fakat yalnız kilo düşmesi değil, rak: lArktat varl dur bakayım.

Bu sayıdan diğer sayfalar: