1 Haziran 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

1 Haziran 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 Haziran 1936 CUMHURİYET Japonyada satılan kadınlar iz bize Genclik itaatsız mıdır? Tanmmış Fransız ediblerinden Henri Bordeaux, geçenlerde «yeni genclik» meyzuu üzerinde bir konferans vermiş. Ustad bu konferansında, 1918 denberi yetişen harb sonu neslini eskilerile karşılaştırarak arada şu enteresan farkları buluyor: Eskiden her memleketin kendine mahsus ayrı bir gencliği vardı. Bugün artık böyle birşey kalmamıştır. Pariste, Lon drada, Stokholmda ve Nevyorkta ayni tipte bir genclik görüyoruz. Henri Bor deaux'ya göre bugünün nesilleri gittikçe yeknesaklaşıyorlar. Bir zamanlar (otuz kırk sene evvel) daha ziyade edebiyatla uğraşılırdı. Her memleket gencliğinin tercih ettiği bir e debiyat ekolü vardı. Bugün birinci plânda spor geliyor. Bütün dünya gencliği, sporun hep ayni şubelerini kendine baş tacı yapmıştır. Londradan Tokyoya kadar her yerde futbol oynanıyor, boks yapılıyor, otomobille yarışılıyor. Eski millî spor mefhumu sönmek üzere. 'evk ve sefahat mahal lesi Yaşiva^a kalkıyor rada mahpus duran ve ana, babaları tarafından »atılan yüzbinlerce fahişe serbest bırakılacak okyonun Yoşi ı denilen maha! rakında orta kalkacak. Ja hükumeti, mis rlerin ricalar Japon Kadm îirliği» nin mülesi üzerine, bu ve sefahet şeh :apatmağa ka vermiştir. Bu lle, Japonya ok eski devirn kalma şaira m'anelerile en ahlâksızlığı bir • mezceden bir r. Galatasaraylıların dünkü aile toplantısı Eski ve yeni talebe mektebde yemek yedikten sonra Fatihin Vasiyetnamesi Cumhuriyet abidesine çelenk koydular ir Cenevizlinin bu adı taşıyan ve Londrada büyük bir dikkat uyandıran eseri hakkında gazetemiz üç uzun fıkra ile okuyuculannı tenvir etti. Fatihin öldüğü yıl İstanbulda bulunmuş ve müşahedelerini mektublarla Avrupaya bildirmiş olan bu Cenevizlinin hayli yanlış şeyler yazdığını anladığım gibi eseri tahlil eden Ingiliz müdakkiklerinden C. A . J. Armstrongun da şark vesikalanndan bihaber olduğunu gördüğümden şu fıkra ile o mevzua temas etmeği faydalı buldum: Cihannüma sahibi müverrih Neşri Fatihin ölümünde ordu ile beraber hünkârçayırında bulunuyordu. Cesedin araba ile Istanbula götürüldüğünü, Yeniçerilerin ayaklanmasını, Veliahdin Amasyadan gelip payitahta girişini ve babasının nâşını mezara gömdürüşünü gözile görmüştür. Doğru sözlü ve tenkidci bir tarihçidir. Fakat vasiyetnameden bahsetmez. Cenabî, Sadettin, İdris, Ali, So lakzade, Lutfi gibi Osmanlı; Kantemir, Piti dö lâ Kruva, Hammer, La Martin gibi frenk tarihçileri de böyle bir rivayet kaydetmiş değildir. Cem Sultanın taht için mücadeleye girişmesi ise Fatihin ölürken Bayezidi mutlak surette varis gösterdiğini sarahatle tekzib eder. Galatasaraylılar tneşh ur pilâvlarım yiyorlar iBastaraJı 1 inct sahifede] daha, bin kat daha mes'ud bir hâdise matıraların ihyasına vesile teşkil eyliyen bu hiyetini almıştır. Bize bu sevinci temin Yeni genclik sabırsızdır, maddidir. Dünün delikanlılan flört yapmak iste toplantı, gene pek samimî oldu. Bundan edenleri tebcil etmeliyiz. dikleri kızlara uzun nameler karalarlar evvelki senelerde yapılan iki yemeğe GaArkadaşlar; vatan ve istiklâl uğrunda dı. Bugünküler en cıddî aşklarını bile te latadaray spor kulübünden ayrılıp Gü can veren bütün Türk şehidlerile beraber neş kulübünü teşkil eden Galatasaraylı Galatasaraylılann ve bize ödenmez e lefonla ilân etmekten çekinmiyorlar. pon köylüleri, Bütün bunlan içtimaî değişikliklerin ardan pek azı geldiği halde, dünkü ye mekler verip ebediyete intikal eden sev rca müddet, tabiî bir neticesi sayan Henri Bordeaux, mekte onların da\hemen hepsi eski ar gili hocalanmızın hatılanm tabcilen a ve sefaletten yeni dünya nesline büyük bir ümidle kadaşlarile beraber ayni sofralarda otur yağa kalkıp bir dakika sükut etmenizi diImanm yegâ bağlı olduğunu, günün birinde fikir ha muşlardı. Eski Galatasaraylılar arasında lerim.» ıresini, umum yatının ön plâna geçerek gencliğin ruhun Paris sefiri Salih Münir, General Cevad, Bu hürmet rasimesinden sonra üç mahalleleri da ideal bir harmonie yaratacağını söylü sefir Galib Kemali ve daha birçok zevat defa Atatürkün şerefine «yaşa!» bağıengin ev sahibGüzel ve modern bir Japon kızı vardı. yor. nldı. kızlarını kira ile vermekte bulmuş lanmalannı nazarı itibara alarak bir e2 Yeniçerilerin kendilerinden sakDünkü toplantı da tertib edilen progMektebin en genc mezunlarından TaFransız mütefekkirine göre bugünün lanan ölüm hâdisesini duyup ta ayaklanmirname neşretti ve, bu evlerde hiçbir z babası, ev sahibi kadınla üç se kimsenin bir gün ve bir gecede. fazla ka neslinde bir tek kusur vardır: Itaatsizlik, ram dairesinde yapıldı. Saat ondan iti ha da kısa bir nutuk söyliyerek Galata malan üzerine bu gizlenme işinde suçlu baren mektebin bahçesinde toplanan Ga saraylılıktan ve Galatasaraylıların tesa anaya babaya, aileye karşı itaatsizlik. bir mukavele yapar, kızını «eti se lamıyacağını ilân etti. bulduklan ve öldürdükleri Sadrazam, Henri Bordeaux fikirlerinde çok kuv latasaraylılar saat on bire kadar, bazı es nüdünden bahsetti. emiği benim» fehvasınca oraya bıraCenevizli müşahidin ve müdekkik Ar Fakat Soji Jinzayemonun bu mahalleAnkaradaki Galatasaraylı Vekiller 'akat, bu evlere verilen kızlann yüz yi tesis etmesinde bir sebeb daha vardı. vetlidir. Bilhassa bütün dünya memle ki mekteb oyunlarile vakit geçirdiler. Samstrogun yazdıkları gibi Mahmud Paşa den ve Galatasarayhlarla ecnebi mem jksan dokuzu için, bir daha kurtul Yoşivara mahallesindeki fahişeleri, mağ ketlerinde standard bir gencliğin teşek at on birde konferans salonunda Ermel değil, Nişancı Karamanî Mehmed Paşaleketlerindeki Galatasaraylı talebeden imkânı kalmaz. Biçare köylü, kızı lub Samurailere karşı casus olarak kul kül etmeğe başlamasma dair olan görü Talu bir nutuk söyledi. Hatib, «68 yıllık dır. gelen telgraflar okunup alkışlandı. şü içtimaiyatçılan düşündürmesi lâtım kutsî varlığı, bu vatanın irfan ufkunda tmağı göze alacak kadar derinle lanacaktı. Atatürke ve diğer devlet ricaline ta 3 O sırada Istanbul valisi yoktu. göz kamaştırıcı bir yıldız gibi parlıyan gelen bir mevzudur. Jaldığı sefaletten yakasını kurtara Fatih mahiyeti hâlâ anlaşılamıyan bir Bu siyasî rol Yoşivarayı sosyal bir alatasarayın hariminde ayni samimî zim telgraflan çekildi. Konferansın yalnız son kısmını bira* *ı için, Yoşivara mahallesindeki ev mevkie yükseltti. Burası, az zamanda, Galatasaraylılar Yuvası ittihaz edil sefer için yola çıkarken Ishak Paşayı îsduygu ile toplanmış olan sizleri hürmetle i ile yaptığı mukaveleyi her üç semilletin hummalı hayatının merkezini teş müphem buldum. mek üzere Parmakkapıdaki eski Fransız tanbul muhafazasına memur etmişti. Bugünün gencliğinde itaatsizlik var muhabbetle selâmlanm.» dedikten son Frer mektebi binasının satın alınması ve Mehmed Paşa öldürülünce bu muhafız, bir yenileye yenileye, kızını satmış kil etti. «Ziyaretçiler defter» inde, memmıdır? Evet, aile mefhumu eski kıyme ra lisenin kısa bir tarihçesini yaptı ve bunun için Galatasaraylılann teberrua idareyi eline aldı. Sarayda Cemin oğlu ete girer. leketin siyasî veya edebî hayatında rol tinden şüphesiz çok kaybetmiştir. Fakat sözlerine devam ederek dedi ki: tına müracaat edilmesi teklif ve kabul e Oğuzla beraber rehin olarak bulunan e bu mahallenin şimdi ortadan kal oynıyan herkesin ismi görülüyordu. « Mektebi kuran Osmanlı padişahiçtimaî kanşıklıklar doğuran itaatsizlik dildi. Her Galatasaraylı, Yuva için ne şehzade Korkudu saltanat naibi ilân etti. lası, bu kötü âdetlerin de kalkma llk zamanlarda, bu mahalledeki' ev sadece anaya babaya karşı mı olur? larının istibdadları bu mektebin içine somiktar yardımda bulunacağını tahriren 4 Cenevizli müşahidin, cenaze meemin edecek, Yoşivaranm murdar lerin baş müşterileri Samurailerdi. Uzun kulamadı. Galatasarayı yıkmak istiyenBugünün birbirine benziyen, fakat bildirdi. rasiminden bir gece evvel bütün Istanbul nde, fuhuş ve çirkef içinde yüzen müddet sulh ve sükun içinde yaşadıklamuhtelif rejimler altında yaşıyan dünya ler onu kuşatan muhteşem ve çetin kapısöyleNutuklar bittikten sonra tekrar bahçe minarelerinde kandil yakıldığını et saraylannda kapalı yüz bin Ja rından servete gömülmüşler, kılıdannı, gencliğinde devlet otoritelerine ve rejim nin parmakhklannda kaldılar. Hatta bir ye inildi. Resimler çekildi. Bir müddet mesi hakikate uygun bir söz olmamak fahişesi hürriyete kavuşacaktır. oklarını şatolarında paslanmağa terkede lere karşı büyük bir uysallık görüldüğüne aralık ondan kurtulmak için onu yaktıtenberi ilga edilmiş olan tambur (tram lâzım gelir. Çünkü Netayicülezhar adlı ırbde olduğu gibi, bu kız kiralama rek, zevk ve sefahete atılmışlardı. göre Henri Bordeaux'nun itaatsizlik bah lar. Fakat Galatasaray estirî feniks ku pete) alkışlar arasında öğle yemeğini eser, minarelerde kandil yakılmak âdeti' Japonyada kendiliğinden vücude şu gibi yeniden dirildı ve ideal olarak ruYoşivara kadınlan da, bu müşteriler sinde aldandığını zannediyorum. haber verdi. Galatasaraylılar, bütün ye nin Üçüncü Murad devrinde ve Hicrî 5 bir illet değil, belki daha fena, da Ie düşe kalka para sahibi olmağa, incel N. hunda taşıdığı, hürriyete meyyal olarak mekhaneleri doldurdular. Kuzu pilâvı, 985 tarihinde başladığını yazar ki Fatigönlünde yaşattığı bugünkü cumhuriyet uzır bir âdeti ortadan kaldırmak i meğe, ve zarifleşmeğe başlamışlardı. Anzeytinyağh enginar, börek ve çilek kom hin ölümünden hemen hemen yüz sene rejimine kavustu. leva makamında tatbik edilmiş bir aneperest, eski Japonlann çok riayetkâr postosile hıyar ve domates salatasından Suadiye kazinosu açıldı ür. olduklan sadelik âdeti artık bırakılmıştı. Ne yazık ki bizim en büyük muvaffa mürekkeb olan öğle yemeğini şakalaşa sonra demektir. Evliya Çelebinin «Kanunî Sultan Süleyman zamanında camiAnadolu yakasının cemiyet hayatında kiyet kuvvetimiz olan o güzel vahdeti rak, yaramazlık ederek yediler. •taçağda, Japonyada, kız çocukla Evler muhteşem surette tezyin edilmiş, lerde, mesçidlerde, tersane gözlerinde, büyük rolü olan Suadiye kazinosu dün jyısı çok fazja olduğu için, bunlar, kadınlar, eski pamuklu esvablarını atıp miz, tesanüdümüz bir aralık sarsıldı. Ve Yemekten sonra, mektebin en ihtiyaraçılmıştır. • işe yaramıyan hayvan sürüleri te ipekliler giymeğe, saçlannın tuvaletini aikiye ayrıldı. Ve senelerce bir takım ya larile en gencleri bir arada resimler çek dükkânlarda ve evlerin kapılan önünde Suadiye kazinosu bu sene daha genişkıl erdirmek kabil olamıyacak kadar kışıksız dedikodular, çirkin hâdiseler tirdiler. Bundan sonra önde izcilerden bir geceleri birer kandil yakılmak kanundu» ediliyordu. Esirciler, bunları yok lemiş ve iki kısma aynlmıştır. Eski DaGalatasaraylı kardeşler arasında bir u grup olmak üzere toplantıda bulunanla demesinden de minarelerin o vakit dahi "na sahn alır, yahud satın almağa çapraşık şekillere sokmağa başlamışlar rüttalim musiki muallimlerinden udî çurum açmak istidadını gösterir gibi ol nn hepsi büyük bir kafile halinde Cum kandilsiz bulunduğu anlaşılıyor. Zaten n bulamazlarsa evlâd edinirlerdi. dı. Fahri, tanburî Faika ve diğer musiki du. Bunu menfaatlerine uygun bulup ta huriyet abidesine gittiler. Abideye güzel Netayicülezhar sahibi, minarede kandil Yoşivara kadınlan, bu suretle, mem dlarından aynlmak istemiyen ana şiıfeslardan mürekkeb saz heyeti yeni nin hakkından da, şimdiki Şikago leket hayatında mühim bir mevki edin kazinoda, büyük san'atkârlardan teşkil haricden körükliyenler vardı. Fakat arka bir çelenk konuldu ve cumhuriyet, Inkı yakmayı kimin icad ettiğini de yazıyor. i. hırsızlannı geride bırakan hay diler, ve siyasî şahsiyetler üzerinde kuv edilmiş muhteşem bir caz da eski kazi daşlar bunlar umduklan nifakı aramıza lâb ve Atatürk şerefine üç defa «yaşa!» Onun ifadesine göre bu işi ilk düşünen Sümbülefendi tekkesi şeyhi Hasandır. vetli nüfuzalar tesis ettiler. Arük, sefa noda çalacaktır. Birçok varyete numa sokamadılar. Size tebşir ederim. Bugün bağınldı. ır gelirdi. burada senelik pilâvımız Güneşlilerle 5 Fatihin Mısır üzerine mi, yoksa Merasim bittikten sonra, satın alınmaponya münevver müstebidlerinin bi het mahallesindeki evlere girmeğe talib, raları da vardır. Galatasaraylılann yeniden ve bir daha sı teklif edilen Parmakkapıdaki Fransız Rodosa mı götüreceğini kimseye söyle > i olan Soji Jinzayemon, bu kötü â nice gönüllüler peyda olmuştu. Samu ayrılmamacasına birleşmelerile bir kat Frer mektebi gezildi. meden yola çıkardığı son ordusunun harailer, kültürden, zarafetten mahrum kaönüne geçmeğe karar verdi. 1618 nin kapıları, kadınlann kaçmaması için zırhklan münasebetile halka yeni vergi.inde, Tokyonun bataklık kısmında rılarının kendilerine temin edemediği haderhal kapatılmıştı. Yangın çıktı. Ateş ler tahmil edildiğine ve ölürken yaptığı ktarlık bir yer ayırttı. Buraya Yoşi yatı, Yoşivara kadınlarının yanında bu ten canlarını kurtarmak kaygusile 3000 vasiyet mucibince de bu vergilerin oğlu luyorlardı. adı verildi, sonra buraya beş ma kadm kendilerini bir saraym havuzuna Bayezid tarafından kaldınldığına dair Fakat, bu debdebeli hayat çok sür daha ilâve edildi ve bugünkü Yo attılar. Fakat alevlerin dehşeti, havuzun hiçbir tarihte hiçbir kayid yoktur. medi. Samurailer fakirleşti. Japonyada, a meydana geldi. suyunu, az bir zaman içinde ısıttı ve bu 6 Fatihin cenazesinde manken tazengin denizciler ve endüstri kodamanlazayemon, en fena âdetleri, bizzat bu 3000 zavalh, kaynar suyun içinde haş şmdığmı söyliyen Cenevizlinin bu rivayeleri nizam altma almak suretile or n yetişti, ve Yoşivara kadınlan o ihti lanarak öldüler. ti de, miranelerdeki kandiller gibi, uydura kaldırmak kanaat ve ümidinde idi. şamlı mevkilerini kaybederek, ucuz pa madır. Tam 18 gün Topkapı sarayında Işte bu hâdise üzerine, misyonerler, halı, evden eve satılır oldular. Hatta, mui yaptırdığı mahalledeki ev sahible beklemiş olan cesed, mezara götürülür Japon Kadınlar Birliği ve diğer bir ta ayni zamanda hem çocuk hırsızla kavele müddeti bittiği zaman, analar, ken arkasında Fatihin kılıcını ve elbisesini hem de evlâdlık sahiblerine karşı babalar, kızlannı nekadar arasalar bula kım teşekküller mücad^eleye girişerek bu taşıyan attan başka birşey yoktu. Cenezulüm ve işkence karşısmda isyan etti otaj yapmağa mecbur etti. Hatta bu mıyorlardı. vizli, elbiseyi manken sanmış olsa gerekler. O zamandanberi devam eden mü 1923 zelzelesi, Yoşivarayı büsbütün işlerle meşgul olanlar hakkında ta tir. t yapmağa memur bir de zabıta teş harab etti. Bütün Japonya için bir afet cadele, şimdi semere vermiş, Yoşivara mahallesinin kaldınlması kararlaşmıştır. Işte Ingiltereden çıkanlmaması isteniolan bu zelzele, bilhassa Yoşivara ma ı vücude getirdi. len tarihî eserin kısa bir bakışla yakalaBu mahallenin kapatılması, Japonya Mira, işçilerinin, aldıkları cüz'î ücre hallesinde, misli görülmemiş bir facia do nan yanlış taraflan!.. nin hususiyetlerinden birinin, maziye kanumhane mahallerinde sarfettiklerin ğurmuştur. Eski ve yeni Galatasarayltlar yemekten sonra mektebin bahçesinde nşması demek olacaktır. M. TURHAN TAN Zelzele başlayınca, sefahet mahallesişikâyet eden zanaat sahiblerinin sız lumhuriyetin tefrikasr 21 SERSERİ eş dakika kadar sonra cebindeki aarla usulca içeri girmiş ve ilkönce amutfağa koşmuştu. Orada hazırla takımlarla makyajını yaptı ve saka taktı. Sonra mangalı alarak odaya Ateşin içine iki sap esrar attı ve dular hafif hafif odayı sararken ba kavuğa benzer bir serpuş geçirerek ıü geniş bir alacalı kumaşla sardı; :übbe giydi, ayağma papuc terlikler di, kuşağını bağladı ve yüzükoyun • ir aralık kapıda görünen Suzan, alsesle: Hazır mısın? diye sormuştu. uM: Hazmm, aî gell dedi. Sakallı adam sallanırken öne doğru Ve kızı elinden çekti. Sabahat odaya girdiği zaman, koridor yaptığı harekette, kusacakmış gibi başını da göremediği duman hemen gözlerini yere doğru sarkıtarak durdu; sonra tekrar bürüdüğü için avuclarile yüzünü kapama doğrularak, boğuk bir sesle: Sutrâ, sutrâ, veydâ, veydâ... ğa mecbur olmuştu. Kızın birdenbire baDiye bu iki kelimeyi muayyen bir a yılmasından korkan Suzan hemen pencehenkle sekiz on defa söyledikten sonra reyi açtı: Yazan; Server Bedi Tütsüdür, iyidir, dokunmaz! de durdu; daha ağır, kalın, boğuk bir sesle ve gözlerini tavana dikerek, heceliye hemeğe mecbur oldu. Suzan Sabahati zindan gibi kapka Kendisine de bir çarpmtı ve sersemlik celiye sunlan söyledi: ranlık bir koridorun başına getirdiği za Irşad istiyen talib içinden üç ihlâs man genc kız durmuş ve iki adım geri gelmeğe başlamıştı. Sabahat yüzünden ellerini çekince iki bir fatiha okusun. atmıştı. Bütün yolu keskin bir günlük ve Suzan hemen Sabahatin kulağına iğiödağacı kokusu dolduruyordu. Ağzından oda arasındaki tül perdeden, öteki odada lerek: nefes alan Sahabatin kuvvetle soludu evvelâ ancak yeşil bir ışık görebildi. Son Sizin için söylüyor. Okuyunuz. ğunu duyan Suzan bir elini tuttu ve yu ra, yavaş yavaş, bir sedirin üstünde yüBu teklif kızın ruhuna bir teselli serpzükoyun yatan sakallı bir adamı ve odamuşak bir sesle: mişti. Duayı okudu. nın ortasında yanan bir mangalı gözleri Geliniz, dedi, korkmayınız... Sakallı adam bu sefer de ayni sesle ve Kız o kadar fena olmuştu ki karşısına daha iyi seçiyordu. Mangaldan yükselen ayni vaziyet içinde: dumanlar arasında odanın öteki teferrubir hayalet cıkmış gibi gözlerini korku ile İrşad istiyen talib yere diz çöksün! açarak titriyordu. Suzan ona acıdı. Ne atını göremedi. rede ise: «Yalandır, Şadi zevzeğinin oSakallı adam doğrulup oturmuş, elini dedi. Suzanın yardımile Sabahat yere diz yunudur, inanmıyasın!» diyecekti. Kızı karnına basarak. öne ve arkaya doğru çökmüştü. kucakladı: sallanıyordu. Sakallı adam: Gözüm çıksm ki birşey yoktur, Suzan: Irşad istiyen talib bizden ne bekkorkmıyasın, ben yanmdayım, dedi. Istiğrak bitiyor! dedi. gândır. Kendisi bu yadigân çanta ile liyorsa niyet etsin! dedi. Sabahat gözlerini önüne iğmişti. Bir iki beraber dört tekerlekli, hızh gider bir vasıtanın içinde kaybetmiştir. Bu yadigâr dakika geçti. Sakallı adam: Irşad istiyen talibin bir çantası mı onun uğurudur. Eline geçmezse bundan böyle hiçbir işi rasgitmiyecektir. Validekaybolmuştur? diye sordu. Kız Suzanın yüzüne büyük bir hayret sinin ruhu muazzebdir. içinde bakıyordu. Sabahat içini çekiyordu. Birşey söyliSuzan sordu: yecek oldu, fakat muvaffak olamamıştı. Öyle mi? Cevab veriniz? Sakallı adam devam ediyordu: Sabahat iplik gibi incelmiş bir sesle: İrşad istiyen talib arzu ederse bu Evet! dedi. çanta bulunacaktır. Fakat bunun için Sakallı adam yerinden kalkarak man simyayi zeheb falına bakılmalıdıf. Kerigalın başına gelmiş ve ateşin üstüne birşey memiz kendisine icab eden malumatı serpmişti. Mangaldan yeşil renkli bir a vermeğe mezundur. Bugünlük irşadımız lev yükseldi. Sakallı adam bu aleve ba bitmiştir. karak söylüyordu: Sakallı adam bu sözleri söyler söyle Görüyoruz. Çantanm içinde irşad mez, mangalın yanında, yere boyluboyuistiyen talibin bir aynası, bir pembe toz na uzanmıştı. Sabahat bir çığlık daha kokutusu, bir kırmızılığı, bir defteri ve bir pardı, fakat onu koltuğunun altından tude... Küçük En'amı Şerif vardır. tup ayağa kaldıran Suzan: Sabahat kollarmı tül perdeye doğru Birşey yok, dedi, bayılmıştır, ir uzatarak: «A...» diye bir çığlık kopardı şadlardan sonra öyle olur. Çok ruh kuvve fazla birşey söyliyemedi. veti sarfettiği için dayanamaz, düşer Sakallı adam devam ediyordu: Haydi biz çıkalım. Bu En'amı Şerif validesinin yadi»arl

Bu sayıdan diğer sayfalar: