9 Haziran 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

9 Haziran 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 Hariran 1936 CUMHURİYET SON TELEFON HABERLEB TELGRAP vc TELSîZLE Italya tehdîdkâr görünmiyecek Yazan : ismail Habib Bu münasebetle Adliye Vekili Şükrü Saracoğlu ve İktısad Vekili Celâl Bayar izahat verdiler Ankara 8 (Telefonla) Meclis bugün saat 15 te Nuri Conkerin başkanlığında toplandı ve Iş Kanununu çıkardıktan sonra Istanbulda yapılacak lnkılâb abidesi, polis teşkilâtı kanununa bağlı kadro cetvelinde değişiklikler yapılması, endüstriyel mamulât fiatlannın kontrolu kanun lâyihalarının ikinci müzakerelerini yaptı. Bundan sonra ruznamede bulunan bazı kanunlarm müzakeresine geçti. Meclisi idareler müruriye resmi tarifelerinin İktısad Vekâletince tasdikına dair olan lâyihanın İktısad Vekilinin teklifile müstaceliyetle görüşülmesi kabul edildi. Dördüncü madde konuşulurken Hayreddin (Balıkesir), belediye ve kasabalarımızın umum iskele varidat yekununun 679258 liradan ibaret olduğunu, fakat Samsun, Trabzon ve Ereğli gibi mühim iskelelerle bazı mahallî iskelelerin bu kanunla istisna edildiği cihetle geriye 66000 lira gibi küçük bir paranın kaldığını, yapılacak teşkilât masraflannı bile karşılıyamıya cak olan bu paranın belediye ve idarei hususiyelerin birçok feyizli eserlerine medar olduğunu izah ettikten sonra dedi Dün Kamutayda bircok kanunlar müzakere kabul edildi ve ^ Metaksasa itimad Sofulis diktatörlük fikrine inanmıyor Atina 8 (Hususî) Metaksas kabi nesine karşı takib ettikleri siyaseti değiştirip değiştirmiyeceği gazeteciler tarafından sorulan Hürriyetperver par tisi lideri Sofulis, hükumetin muhtelif meselelerin hallinde gecikmekte olduğu görülmekteyse de bunda Başvekilin bir taksirini hissetmediğini, ancak alâkadar Vekâletlerin muhalefet etmele rinden ileri geldiğini ve hele bazı kimselerin Başvekile isnad etmek istedik leri diktatörlük fikrine kat'iyyen inanmadığını söyliyerek ne kendisinin, ne de Hürriyetperver partisinin hükume ti iskat etmek akıllarmdan bile geçmediğini ve General Metaksasın Antivenizelistlerle teşriki mesai edeceği hakkındaki şayialara inanmadığım ilâve etmiştir. Gazeteler Ingiltereye hücumdan vazgeçtiler Roma 8 (A.A.) Havas ajansından; Siyasî müşahidler, İtalya hükumetinin halihazırda zecrî tedbirleri tatbik eden devletlere karşı İtalyanm tehdidkâr bir hattı hareket kabul etmiş ol duğu intıbamı verebilecek her türlü hareketten son derece ihtimamla çe kinmekte olduğunu kaydetmektedirler. Müşahidlerin bu beyanatını senelik İtalyan manevralarının geçen sene olduğu gibi Bolzano mmtakasında yapümıyarak Napoli ve Bari mıntakalarında yapılmakta olması da teyid etmektedir. Yarı resmî mehafil, İtalyanm daha senelerce Habeşistanda uğraşacağını bir kere daha kaydetmekte ve M. Musolininin an'anevî siyasetinin Avrupanm bir takım kovalisyonlara ayrılma sına mâni olmak olduğunu hatırlatmaktadırlar. İtalyan gazeteleri, şimdi İngiltereye karşı hücumlarda bulunmaktan tama mile vazgeçmiştir. Bunun da bilhassa sebebi Sir Samuel Hoareun Bahriye Birinci Lordluğuna tayin edilmesidir. Bu tayin, İtalyada sempati ile karşılanmıştır. " Niğdenin iki şahlanışı Susuz çeşme ve ihtiyar kale; ikinizi de birer sehid gibi selâmlıyorum! Alâeddin camisi karşısında, bir sokak duvarının böğründe, kavisli bir kemerle süslü, mermer kitabeli, susuz ve musluksuz, eski bir çeşme vardır. 676 da, yani on üçüncü asrın son çeyreği başında yapılmış bir çeşme. Tepe yüksek olduğu için oraya su getirilemez. Çok derin bir kuyu kazmışlar. dönme dolab larla çıkarılan suyu bir yalakla büyük bir hazneye doldurmuşlar. Musluklarından bol bol akan kuyu suyunu halk, bir pmardan geliyor gibi kolayca testileri ne doldurarak bu hayırlı çeşmeyi yaptırana dualar edip durmuş. Bu yedi asırlık çeşmeden artık su akmıyor, fa kat onun musluksuz oluklarından gü rültülu bir tarih. kızıl bir çağlıyan ha linde hâlâ ve sessizce akıp durmaktadır. Çeşmeyi yaptıranm kim olduğunu esmerleşmiş mermer kitabeden öğreni yoruz: Hatıroğlu Şerefeddin Mesud. Bu, Niğde Beyi idi. Koca Selçuk devletinin Moğollar elinde oyuncak oluşuna yanıyor. Dördüncü Kılıc Aslan, Prenses Hüdavendin babası, bir hükümdar değil, Moğolların zavallı bir korkuluğudur. Hatıroğlu önce bu korkuluğu kaldır mayı kurdu; meşhur Pervane ile birle şerek onu Aksarayda 663 te öldürtüyor. Yaptığı cinayet beklediği hidayeti do ğurmadı. Öldüîülen hükümdarın yerine geçirilen oğlu Gıyaseddin çok küçük olduğu için Pervane kendine naib seçilmiş, o da nalını hep kendine yontmağa başla mıştı. Ortalık gene karmakarış, Mo ğol merdanesi gene Anadoluyu eziyor. Hatıroğlu işi doğrudan doğruya omuzuna aldı, bir ordu ile apansız Kayseriye yürür, şehri alır, Selçuk hükümdarile bütün ümerasmı esir ederek Niğdeye getirir. Niğde artık devlet merkezi gibi, Niğde dağılan Anadolu birliğini yeniden kuracak gibi; Hatıroğlu bütün duaları kendine toplıyan bir ümid oldu. Fakat dehşetli Moğollara karşı Ana dolu tek başına kalkmamaz. Hatıroğlu muslüman Anadoluyu put perest Mo ğoldan kurtarmak için muslüman Mısırın yardımım elde etmeğe çalıştı. Kardeşi Ziyaeddini Mısıra davetçi olarak gönderiyor. Mısır Sultanı Baybars büyük bir ordu ile Anadolunun yardımma koşar. Karşısına çıkan Moğol ordusunu Elbistan taraflarında tuzbuz etti. Bay bars, Kayseriye gelir, Selçuk tahtına oturur, başına Selçuk tacını giyer. Anadolu bayram içinde. Fakat ne o? Birkaç hafta sonra Mısır hükümdarı çekilip memleketine dönü yor. Guya Anadolu beylerinde istediği birliği görmemiş. Görmediyse birleşti reydi. Anadoluya sadece birkaç hafta lık bir aman getirdi. Fakat amanın so nu pek yamanmış. Mısırlılara birşey yapamıyan Moğollar bütün hınçlarım bizden çıkardılar. Hatıroğlu. Develi taraflannda mağlub edilerek Niğdede asıldı ve Moğollar palalarım çekip üç yüz bin Anadolu Türkünü kestiler. İstiklâl yerine ölümün tırpanı. O zamanm büyük âlimlerinden Konyalı Sadreddin farisi bir şiirle (1) Anadolunun mahvolan beylerine acıklı bir mersiye yazarken Hatıroğullarından da iöyle bahsediyordu: Sö'yle, ey zamane, Hatıroğlu Şerefeddinin mevkii ki göklere değecek kadar yüksektu ne oldu? Anadolunun sahib karanı ve zamane beylerinin beyi idi o. Bütün emrrler onun önünde çocuklar gibi âciz kahrlardı. Kardeşi Ziyaeddin kt iş bilirlikte en ileri ve cenk meyda ntnda bir aslandı: ne denir, işte hepsi hayat mecHsinin janiliği içinden ecel şarabmt içcrek göçüp gittiler. Hatıroğlu çeşmesi; Anadolu istiklâli için şahlanan çeşme. O istiklâle kurban giden üç yüz bin Türkün kanı bu çeş menin kupkuru musluklarından hâlâ kızıl kızıl akıyor. Sandım ki çeşmeye dokunsam kızgın bir levha gibi elimi yakacak. Yaralar kapanır, çeşmeler kurur; fakat hatıra kapanır mı? Yedi asır aşarak hâlâ kanayıp duruyor işte. • *• da kanlı bir cenk. Yeniçeriler galebe çaldı. Yıgın yığın Sipahiler, boğdurulup denize atılıyor. Atanlar devşırmedir; atılanlar Anadolu askeri. Bağrı yanık Anadolu baştan başa ürperdi. Niğdeden Abdünnebi namında bir «sahibi huruç» çıkıyor. Kale bürcüne büj'ük bir san cak astırdı. Anadolu Sipahilerı ve Anadolu silâhşorları akın akın o sancağın altma toplanıyorlar. Şehrin etrafma sayısız çadırlar kurulmuştur. Niğdenin içi dışı birdenbire mahşerleşivermışti. Kimdir bu Abdünnebi? Eski bir Sipahi zorbasıydı. Dördüncü Murad, Sipa hilerin kökünü kazımağa kalktığı vakit sinip saklandı. Fakat dirilen ölü gibi yaşamak neye? Sarayda akrabasından bir paşa var; onun yamna geldi; boynuna bir kemend ilmikledi; kemendin ucunu paşaya verdi; hünkârın keyifli bir zamanı imiş, bu halle huzura girince Padişah bir yandan gülerek, bir yandan da Padişahlık icabı gürliyerek sorar: Bu ne? Padişahım, ya bu kemendi çekiver, bu can gitsin; ya bu kemendi çözdürü ver, bu can kurtulsun! Pehlivan yapılı güclü kuvvetli, irîyarı Murad, karşısında bu sözleri söy liyen boynu kemendli adama baktı: O ne boy posttu o; çam yarması gibi, dağ parçası gibi, dökme heykel gibi bir adam. İrade etti: Bir kıyafetli kâfirdir, vann Kapı cılar Kethüdası eylen! Kıyafetli Abdünnebi kurnazdır da: Sağa çattı, solu kandırdı; büyük servetler topladıktan sonra gidip Niğdeye yerleşti. Bahçeler, çiftlikler aldı; köşkler, konaklar yaptırdı; par a ile devletten mansıblar, voyvadalıklar kopardı. Mülk ler mülkleri, servetler servetleri doğuruyor. Zenginliği arttıkça adamları; adamları arttıkça kuvveti; kuvveti art tıkça... Her kuvvetten cür'et çıkmaz, fakat cür'et hep kuvvetten çıkar. Ab dünnebi koskoca devlete karşı huruc ediyor. Neye huruc etti? Ne, ödediği voyvadalık parasmı inkâr ettiler diye, hınc için; ne Sipahilere yapılan katilden sonra kendine de kıyarlar diye, korku için; sırf devleti kurtarırım diye, fikir için ortaya atılıyor. Bak, karısını boşajnp helâllaştı, git mek var, dönmek yok diye. Bütün mal larını, mülklerini satıp nakde çevirdi; bak, bütün ordunun masrafmı kendi ödüyor. Kimsenin klma dokunulduğu yok. Niğde kalesinin bürcüne astırdıgı sancak bir dava bayrağı idi; ordu bir dava ordusu, şef bir dava adamı. Bak, İstanbul bile onlara asi fetvası çıkaramadı, Bütün Anadoluyu, davanm havasile kucaklıya kucaklıya gidiyor lar. Şehirler hep kapılarını açtı. Önle rinden devlet kuvvetleri ya kaçtı, ya dehalet etti. Muzaffer ordu İzmittedir. İstanbul allak bullak. Ordu gönderdi ler; gidenler gelenlerin tarafma geçi verdi. Abdünnebi, Üsküdardadır. Şaşı ran Yeniçeriler yalvarıp yakarıp Sipa hilerle uyuştular. Üsküdara sancak çıkarıldı. Peygamberden kaldığı söylenen mukaddes sancak. Kayışdağı eteklerinde son çarpışma; Abdünnebi gene galib. Artık İstanbulun yapabileceği hiçbir şey yok. Anadolu, İstanbulla bütün hesabını temizliyecek. Fakat ne o? Abdünnebi, zafer gece sinin karanlığı içinde bütün ordusunu alıp geri döndü. İstanbul da sevincden şaşkına dönmüştü. Böyle birdenbire neye çekildi? Korkmuş dediler; bir adam her korkulacak şeyi tepeledikten sonra mı korkar? Ne deniz, ne şu, ne bu; Üsküdar sırtına dikilen Peygamber sancağı; Sarayburnu sırtmda oturan Peygamber vekili; din, an'ane; ülülemir, isyan, hulâsa kafaların karanlığı içinde veh min alevden çengelile örülü büyük is tifham... Her kuvveti yenen Abdün nebi sadece vehme yenildi. •*• ki: Bilhassa Bandırma, Erdek, Edremid, Bürhaniye, Ayvalık kazaları gibi düşman işgaline uğramış yerlerdeki umran ve hatta irfan işleri bu iskelelerin varidatile karşılanmaktadır. Meselâ Bandırmanın bugün modern bir halde yeniden vücud bulması iskelesinin varidatı saye sindedir, denebilir. Bu varidat ellerinden alınınca Bandırmanın modern hastanesi, orta mektebi kapanacak ve 300,000 lira mukabilinde mukavele yaptıkları ve Kapıdağ sırtlanndan şehrin civarına getirdikleri Taşdelen suyu ayarında, fakat ondan yüz misli fazla iyi su yanyolda kalacaktır. Edremid, Ayvalık için ayni i$ variddir.» Hayreddin netice olarak iskele varidatınm sahil kasabaların umranı için adeta havayı nesimî mahiyetinde olup bu hava kalktığı gün şehirlerin umran hayatı söneceğini kaydetti. Hamdi (Ordu) da evvelce verdiği bir takrir üzerine Dahiliye Encümeninden çıkan kararı mevzuu bahsederek İktısad Vekilinden bu kanunu geri almasmı ve belediyeleri biiyiik bir vartadan kurtarmasını teklif etti. Celâl Bayar, memlekette bir tarife inzıbatı vücude getirmeyi mecburî kılan sebebleri izah etti ve bunun başında bir de nakliyatın emin ve muntazam surette yapılması meselesi olduğunu söyledi. Nihayet iskele işlerinin iktısadî işler kadar askerî nakliyat meselelerinde de ehemmiyetini kaydettikten sonra muntazam bir edebiyatla belediye vaziyetlerinin teşhirini lüzumsuz buldu. Verilen izahat kâfi görülerek maddeler ve kanun kabul edildi. zetmiş, adliyede sürati temine yanyan tedbirleri tetkik etmekte olduğumuzu haber vermiştim. Esasen 1931 ve 1935 yıllarında kabul edilmiş olan parti programmın adlî alanda güttüğü ıslahat esaslarmdan: 1 Mahkemeler teşkilâtı, 2 Tebliğ işleri, 3 Ve ceza müesseselerinin ıslahı. Hususlarının yamıbaşında, «basit, amelî ve seri muhakeme usullerinin ge nişletilmesi» keyfiyeri de yer almış bu lunuyordu. Bugün, parti programmın adliyeye verdiği direktiflerden sürat ve sadeligi bir Tevkif edilen komünitt meb'utlar kısım ceza davalannda yerine getirmek Atina 8 (Hususî) Volosta grev esmaksadile hazırlanmış olan kanun pro nasmda bir takım kanlı hâdiselere müjesini izah ve müdafaa için huzurunuza şevvik oldukları tahakkuk etmesi üzerine tevkif edilen iki komünist meb'uçıkmış bulunuyorum. sun tahliyelerini diğer arkadaşları BaşBugün büyük meclisin tasvibine arzevekilden istemişlerdi. Başvekil yaptığı dilmiş olan kanun lâyihası bir çok memtetkikatta iki meb'usun tevkifi doğru leketlerin mevzuatı arasına çoktanberi dan doğruya verilen adlî bir karar negirmiş bulunuyor. ticesinde olduğunu gösterdiğinden hüBu kanunlarm tetkikinden sonra ha kumetin adlî işlere müdahale etmeğe zırlanan ve tasvibinize arzedilen lâyıha hakkı olmadığı cevabını vermiştir. nın birinci madd«*si tatbilc «ahasını çiz mekte Adliye teşkilâtı olan kasabalann belediye hududları içinde işlenen meşhud cürüm ve bazı kabahat vakaları hakNevyork 8 (A.A.) Yangın çıkar kında tatbik olunacağını göstermektedir. mak meraklısı bir kundakçı, burada faLâyihanın diğer bir maddesi yeni u kirlerin oturmakta oldukları binaların kiracılarını dehşet ve telâşa düşürmüş sulün en mühim bir esasına kanunun bel tür. kemiğine mütedairdir. Bu maddeye göre Bu kundakçı, cumartesi ve pazar güzabıta, yakaladığı suçlu hakkındaki de nü çıkarmış olduğu bir sürü yangınlarlilleri tesbit ve maznunu derhal ve hiçbir dan sonra bu sabah erkenden işine tekyere götürmeksizin doğrudan doğruya rar koyulmuş ve Harlende yedi binayı Cumhuriyet Müddeiumumisine teslim e ateşe vermiştir. Bir kişi ölmüş ve 11 kişi yaralanmıştır. Kundakçının yap der. mış olduğu bu son fenahk, zaruret ve Kanunun tatbikı noktasından huzuruihtiyac içinde bulunan 75 aileyi zarara nuzda hâkim, müddeiumumî ve zabıta sokmuştur. Bu meraklı kundakçının tamemurlarına hitab ediyor ve diyorum ki, kibine 300 polis memuru gönderilmiştir. kanunun ana hattı meşhud cürüm vak'alarını cürmün işlendiği gün mutlaka halBükreş 8 (A.A.) Kralın memleke letmek ve hükme raptermek kanunun pek açık istediği bir iştir. Zabıtaca ayni gün tine dönüşünün altıncı yıldönümü mü de Cumhuriyet müddeiumumisine teslim nasebetile yapılan büyük bir askerî geedilmiş olan suçlular, gene ayni günde çid resminde Kral ve bütün resmî ze vat hazır bulunmuştur. Bu merasimi, mahkemeye sevkedilecek ve dava ayni elim bir facia mateme garketmiştir. günde hükme raptedilmiş olacaktır. MahHalka mahsus bir tribün çok yüklü olkeme münakid değilse müddeiumumi duğundan, yıkılmış ve bir kişinin ölümahkemeyi içtimaa davet edecektir. müne ve yüzden fazla insanın yara lanmasına sebebiyet vermiştir. Müddeiumumî mahkemeye tevdi keyKral yaralıların enkaz altından çıkafiyetini pek istisnaî hallerde yalnız 24 rılması işinde bizzat hazır bulunmuş saat tehir edebilir. tur. Yaralılar, hastaneye nakledilmiş Halbuki, bugün mer'i bulunan hüküm lerdir. lere göre delilleri hemen tesbit edilmiş oBükreş 8 (A.A.) Askerî merasim lan vak'alarda dahi maznunun ve onun •ssnasında yıkılmış olan tribünün enkazı la birlikte mağdur ve şahidlerin ifadele altından en azı 10 cesed çıkarılmış oldurini aldıktan sonra işi ilkönce polis da ğunu gözlerile görenler söylemektediriresine sevkeder. Orada noksanlan ik ler. 200 den fazla yaralı şimdiden has mal edildikten sonra evrak müddeiumu taneye kaldırılmışlardır. Bu faciadan biraz evvel ufak bir trimiliğe tevdi olunur. Müddeiumumî me bün daha yıkılarak birkaç kişinin hafifseleyi tamik eder ve noksanları ya bizzat çe yaralanmasma sebebiyet vermişti. veya zabıta marifetile tamamlatır. Bundan sonra iş ilk tahkikata tâbi işlerde isrintaka sevkleri icab eder. Atatürk dün Istanbuldan geçerek Ankaraya gittiler {Baştaraft 1 inct sahifede] Vapur iskeleden aynlırken Atatiir güvertede teşyie gelenleri selâmlami5,| sahil boyunu dolduran kesif bir halk kütlesi de sürekli alkışlar ve «Yaşa» sesle rile Atatürke olan candan sevgilerini izi har etmişlerdir. Parti başkanımız da tatürke refakat etmektedir. Bursa 8 (A. A.) Atatürk Mu danya yolu ile şehrimizden aynldılar. Haydarpaşa üzerinden Ankaraya hareket buyuracaklardır. îstanbul 8 (A. A.) Atatürk saat 24 te Haydarpaşadan Ankaraya hareket etmişlerdir. Nevyorkta bir kundakçı ortalığı ateşe verdi Bükreşte bir kaza Filistinde adeta hakikî muharebe oluyor {Baştaraft 1 inct sahifede\ idare ilân edileceğine dair bir şayia do laşmaktadır. Bir çok liderler, bilhassa Arab ko mitesi şefi Ali Bey ve Abdülhâdi tevkif edilmişlerdir. Emir Abdullahın tavassutu bofa çıktı Kudüs 8 (A.A.) Arab gencliği, Mandater devlete ve Yahudilere karşı silâhlı mücadelenin devammı arzu et mekte ve hareketin komşu memleketîere ve bilhassa Suriyeye sirayetinin kendilerine büyük yardımı dokunacağı fikrinde bulunmaktadır. Emîr Abdullahın tavassutunun muvaffakiyetsizliğinden sonra daha ziyade sarahat kesbetmiştir ki Arab şefleri mutavaat etmek niyetinde degildirler, bilâkis istekleri, bütün kuvvetlerile greve devam eylemektir. Adliye Vekilinin izahati Kamutayın bugünkü toplantısında asliye, sulh mahkemelerinin vazifeli bulundukları meşhud cürümlerin muhakeme usullerine dair kanunun müzakeresine başlanırken Adliye Vekili Saracoğlu Şükrü söz alarak şunları söylemiştir: « Davaların süratle intacı meselesi her zaman ve her yerde adlî ıslahatın en bellibaşlı hedefini teşkil eylemiş ve ötedenberi birçok tecrübelerin mevzuu ol muştur. Bu mevzua gösterdiğimiz alâkayı, bu kürsüden muhtelif vesilelerle ar işte bütün bu talik ve tavik yollannı birden kapıyan kanun lâyihası işin derhal mahkemeye tevdi ve mahkemede de ayni günde ve nihayet en yakın bir celsede intac mükellefiyetini koymaktadır. Lâyihamızın Büyük Millet Meclisi tarafmdan tasvibi Adliye Vekâletimizin diğer sahalarda da tazelik ve sürat ara masına kıymetli bir teşvik olscaktır. Meclis yarından itibaren hergün toplanarak elindeki kanunlan çıkaracaktır. Meclisin. ayın 12 sinde taril yapması muhtemeldir. Cezayir Müslümanlarının Fransadan îstedikleri Arab kadınlarımn bir müracaati ,...,,nnMHmıraiırammini!inillfflllllllllllllllllllltimillll|M|iıımmii".. Madencilerimiz Dün Ankarada bir kongre vaptılar Ankara 8 (Telefonla) Kömür ve linit grupları haricinde olan Türk ma denciliği mümessilleri bugün İktısad Vekilinin başkanlığında bir toplantı yapmışlardır. Celâl Bayar toplantmın maksad ve gayesini anlatan bir nutuk söylemiş ve bugün hali faaliyette olan Türk maden sanayii ve maden ihracat politikası üzerinde görüşülrnüştür. Bu görüşmelerde istihsal ve ihracat bakımmdan madenciliğimizin halini ve istikbalini alâkadar eden kararlara vanlmıştır. Hükumet Türk madenciliği hesabma elbirliğile yapılacak çahşmalarda aza mî müzaherette bulunacak ve bilhassa gerek istihsal, gerek ihracatta cihan piyasasının vaziyeti gözönünde tutula caktır. Belçikada seçim Katoliklerle sosyalistler ekseriyet kazandılar Brüksel 8 (A.A.) Eyaletlerde ya pılan intihablarm neticeleri. katolik lerin 94. sosyalistlerin 20 ve liberalle rin 6 azalık kaybetmiş olduklarım göstermektedir. Rexisteler yani faşistler 78, komü nistler 20 ve Flaman «cepheciler» i 19 azalık kazanmışlardır. 696 meb'ustan 224 ü katolik. 221 i sosyalist. 89 u liberal, 78 i rexiste. 50 si Flaman «cepheci> si, 27 si kömünisttir. Geri kalan meb'uslar da muhtelif ufak partilere mensubdurlar. Cezayir 8 (A.A.) Muslüman kon gresine iştirak etmiş olan altı bin Ce zayirli muslüman «halkçılar cephesi» hükumetinden aşağıdaki metalibatta bulunmak üzere bir takrir kabul etmişlerdir. 1 Cezayir müslümanlarına vatan daşlık haklarının kâffesinin bahşedil mesi. Ayni zamanda müslümanlar, ah kâmı şahsiyeye müteallik haklanm muhafaza edeceklerdir. 2 Arab müslümanlarının Fransız parlamentosunda mümessilleri bulun ması. 3 Arabcanın resmî lisan olarak tedrisinin serbest olması ve camilerde mezheb serbestisi. Kudüs 8 (A.A.) Arab tacirler, esaslı gıda maddelerinin satışı için bir merkezî kooperatif vücude getirmişler dir. Diğer taraftan Arab kadınları komitesi, Ingiliz kadınlanna hitab eden bir beyanname neşrederek onlardan Arab davasmın haklı olduğunu tammalarını istemiştir. Karışıklık devam ediyor Ankarada çıldıran bir kadın Yeni Ofis mümessillikleri Ankara 8 (Telefonla) İktısad Ve kâleti dış memleketlerde yeniden bazı Türkofis mümessillikleri ihdasına ka rar vermi'ştir. Bu meyanda Arjantinde ihdas edilmekte olan mümessilliğe Türkofis müjavirlerindeo Fuad tayüı Kongre vazifemni bitirmiş v« Celâl Bayar mümessülere teşekkür etmiştir. edildi. Ankara 8 (Telefonla) Karaoğlanda cadde üzerinde elinde açık ve keskin bir bıçakla çok heyecanlı bir halde koşmakta olan bir bayan polieler tarafından yakalandı ve elinden bıçağı alm dı. Niğde kalesi; zamanında ne haşmetli İsminin Basriye olduğu anlaşılan kaşeymiş o. Kâtib Çelebinin üç katlı, midının birdenbire delirdiği anlaşüdı. nare boylu ve İstanbuldakı Eski SarayKendisi tedavi altına alındı. dan daha gösterişli olduğunu söylediği Kadını zorla kaçırmak bu kaleden şimdi yalnız, Alâeddin tepeistemişler sinin şimal tarafında sahiden minare İzmir 8 (Telefonla) Bugün Kor boylu, kalın. hâlâ heybetli bir bürç kaldonda bir kadın kaçırma hâdisesi ol mış. O yalnız bir kale artığı değil, bir muştur. Süratle geçmekte olan bir o hatıra abidesidir. Onun tunç gövdesine tomobilden bir kadının (imdad) diye iyi bak: Bu bürç. tam on yedinc. asır bağırdığmı duyan polisler arabayı ta ortasmda koskoca imparatorıuğu zan kibe başlamışlardır. Bu takib bir müd gır zangır titreterek yendi. det devam etmiş, nihayet kaçanlar a On yedinci asır ortası. Deli İbrahimin rabadan bir kadını atarak ortadan kaysaltanat sürdüğü değil, saltanatı tımarbolmuşlardır. Kaçınlan kadının ismi Makbuledir. hanelendirdiği devir. Devletin başı yok; Verdiği ifadede. Menemen Ziraat me devletin başında Cincinin üfürüğü ve muru ve arkadaşlarile beraber bir eğ Kösemin fitnesi var. Haris ana. deli olentiye gittiğini. orada bir müddet o ğul; ana, oğlunu boğdurttu. Sipahiler turduktan sonra kendisini zorla Menemene kaçırmak istediklerini söylemiş Padişah kanı davasile ayaklandılar Sul tanahmedde onlarla Yeniçeriler arasıntir. Londra 8 (Hususî) Filistirıde karışıklıklar bugün de devam etmiştır. Kudüste bir Ingiliz askeri Arablar tarafından yaralanmıştır. Kudüste Yafa kapısında da bir bomba atılmış yirmi kişi yaralanmıştır. Arab lideri Abdülhâdi bugün Mısır hududımda bir kampa sürülmüştür. Ingiliz askerlerinin kendilerine verilen emirlere itaat etmediklerine ve bu yüzden 15 Ingiliz askerinin öldürüldüğüne iair bazı yabancı memleketlerde çıkan lıaberAlâeddin tepesinin orta böğründe Hatıroğlu çeşmesi, şimal kıyısmda eski ka ler resmî tngiliz mehafili tarafından t?kleden kalma parça. İkisi de, dört asır zib edilmektedir. aralıkla birer şahlanış yaptı; ikisi de hüsranla bitti. Çeşme ile kale hâlâ cyaptık, fakat ne yazık, başaramadık> diye Vukuu vefatile bizleri gayrikabili tasalı tasalı boyun büküyorlar. Zaferle tahammül ve telâfi bir surette keder biten şahlanışlarda çok kere zaferin dide eden sevgili zevcem ve muhterem aydınlığı şahlanışm şiirini örter. Fakat annemiz Bayan Saniye Çillinin cena zafere eremiyen büyük şahlanışlar; da zesine gerek bizzat iştirak etmek surevaların şahlanışı; bunlarda şehadete tile gerekse telgraf ve yazı ile bizleri benzer bir şey vardır; susuz çeşme ve bu elemli günlerimizde teselliye koşan ihtiyar kale: îkinizi de birer şehid gibi akraba, ehibba ve dostlarımızm unutamıyacağımız bu lutuflarına ayrı ayrı selâmlıyorum. tSMAlL HABtB bizzat teşekkür etmek imkânma büyük teessürümüz mâni olduğundan kendi[1] Sadreddin Konevinin bu farisi şiiri lerine en derin saygı ve teşekkürlerimihakkında Adana mıntakası Maarif Emini zin iblâgını saym gazetenizden dileriz. iken çıkardığım «Maarif Mecmuası» nın Eski Nafıa Vekili mühendis: Ahmed 15 mart 1928 tarihli birinci sayısında ma. Muhtar Çilli, Çocukları: Sahire Çilli, lumat vardır Şiirin farisi metni Maarif Behire Kantoğlu, Haldun Çilli, Da Vekâleti Kutubhaneler mudurü Hasan madı Sedad Kantoğlu Fehminin himmetile elde edilmişti. Açık teşekkür

Bu sayıdan diğer sayfalar: