1 Temmuz 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

1 Temmuz 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CÜMHURtYET 1 Temmuz 1936 Montröde teknik komitenin kararları Hariciye Vekilimiz Türk ga zetecilerine ziyafet verdi Cenevre 30 (Sureti mahsusada giden arkadaşıraızdan) Hariciye Vekilimiz Tevfik Rüştü Aras bugün, Cenevrede bulunan Türk gazetecilerine bir öğle ziyafeti verdi. Toplantı çok samimî oldu, hararetli nutuklar söylendi. Bu vesile ile Büyük Önder Atatürke ve Başvekil Ismet İnönüne tazim telgraflan çekildi. Dr. Tevfik Rüştü Aras gazetecilerimizle arkadaşça görüştü. Umumî vaziyet, v Milletler Cemiyeti meseleleri e Mon trö konferansı etrafında kendilerini ten vir etti. Motrö 30 (A.A.) Anadolu ajansjnın hususî muhabiri bildiriyor: 9 numarah tebliğdir: [Baştarafı 1 inct sahijede] 5i muhtemeldir. tedbirleri nazarı itibara alarak, mukave lenin imzasmı müteakıb, hususî bir proto kol vasıtasile, Boğazlar bölgesinin silâhtan tecridi hakkında halen meVcud olan hükmün derhal ilgası prensipini tasdik i çin asgarî bir aded ve müddet tayinin derpiş eden bir sistemle memzuç olarak kabul etmiştir. Tahrir komitesi bazı hu susî zorlukları nazarı itibara alacak, münasib bir formül arayacaktır. Komite, 13 üncü maddenin 3 üncü fık rasına, tayin edilecek bir evvelden ih barla rücu hali müstesna olmak üzere mukavele müddetinin kendiliğinden uzamasmı derpiş eden bir rnrküm ilâvesine karar vermiştir. Komite bu suretle mukavele projesinin ilk okunmasını bitirmiştir. Bu hafta içinde ikinci okunmasını yapacaka ve rapo runu konferansa verecektir. Bugünkü maç Buçka takımı bugün üçüncü maçını yapıyor Boçkay takımı bugün üçüncü ve son maçmı Taksim stadyomunda millî takım namzedlerinden teşkil edilecek bir muh telitle yapacaktır. Bu muhtelitin: Safa veya Cihad Hüsnü, Yaşar Ce vad, Hakkı, Mehmed Reşad Fikret, Şeref, Gündüz, Said, Niyazi şeklinde teşkil edileceği söylenmektedir. Bundan evvelki maçlarda, bilhassa ikincisinde, muvaffakiyetsizliğe uğra mamızın başlıca iki sebebi vardı. Birincisi, hücum hattının tamamile muattal kalarak bütün yükün müdafaaya kalması ve buna inzimamen iç oyuncuların geriye yardım vazifelerini de lâyıkile yapamamaları; ikincisi yan haflarla bekleri n hiçbir suretle anlaşamıyarak Macar hücum hattını daima demarke vaziyette bırakmaları idi. Bugünkü takımın hücum hattı oyuncuları aralarında anlaşıp iyi işler, yan haflarile bekler de uyuşurlarsa pazar günkü mağlubiyetin acısmı çıkarmak kuvvetli ihtimal dahilindedir. Yaşarla Cevad, Fener takımmda da senelerdenberi arka arkaya oynıyan yani birbirlerile anlaşmış oyunculardır. Sol tarafta Mehmed Reşadla Hüsnüye gelince onlar da temsilî ve muhtelit takımlarda ekseriyetle beraberce oynamışlardır. Bu itibarla gerinin anlaşa maması mevzuu bahsolamaz. Meselenin mühimmi Fikret, Şeref, Gündüz. Said, Niyaziden mürekkeb hücum hattındadır. Bu hatta yalmz Fikretle Şeref bir çok defalar yanyana oynaımışlardır. Üst taraf birbirlerine tamamile yabancı vaziyettedirler. O kadar ki ihtimal Gündüzle Said birbirlerinin yüzlerini ilk defa bugün sahada göreceklerdir. Bu yabancılıktan doğacak mahzuru ortadan kaldırmak için muhtelit hücum hattını teşkil eden oyuncuların zekâ larını azamî surette işleterek, maçm kısa bir zamanmda birbirlerine az çok uyan bir oyun tarzını tatbik ve kabulünü temenniden başka çare yoktur. Boğazlardan Tayyarelerin Geçişi meselesi [Başmakaleden devam] maddenin resmini alamazlar. Infra Kırmızı şualann muvaffakiyeti için resmi alınacak şeyi, evvelâ objektifin iyice gör mesi şarttır. Türk erkânıharbiyesinin de, tayyarelerin, Boğazların tahkirnat şebe kesini iyice göremiyecekleri kadar uzaktan geçen bir serbest geçiş mmtakası tayin ^deceği tabiidir. Türkiye sivil tayyarelerin geçişini tahdid ederse bu tayyarelerin tehlikeye dü şeceğ yolundaki iddia ise 25 sene kadar eskimiş bir düşüncedir. Filvaki, bugünkü muazzam sivil posta tayareleri için, Marmara denizi bir göl bile değil, ancak bir havuzdur. Türkiye hükumetimn Karadenizden Akdenize Avrupadan Asyaya geçecek sivil tayyarecilere göstereceği geçiş hattı, belki bunların yollarını biraz. uzatırsa da onlan asla tehlikeye düşürmez ve Ingilizlerin iddia ettikleri gibi geniş sulardan geçmeğe mecbur etmez. Bir hamlede Okyanusları aşan bu tayyareler için, Marmaranın veya Boğazlar mmtakasmdaki Adalardenizi ve Karadeniz parçalannın ehemmiyeti mi olur? Esasen, 1925 denberi tayyarelerin Çatalca müstahkem mevkiile İzmit müstahkem mevkii üzerinde uçmaları memnudur. Bu mıntakalar haricinde îzmir, Amasra, Samsun, Trabzon ve Erzurum Kars memnu mıntakalan varsa da onlar bahsimizden haricdir. Çatalca ve îzmit memnu mıntakalan etrafındaki tayyareler şu yollan takib ederler: 1 Adalar denizinden gelen deniz tayyareleri: Çanakkale Boğazı Şarköy cenubu Marmara adası şimali Silivri Silivriden itibaren Yeşilköye kadar tayyareler, sahilden 10 kilometro uzaktan geçerler. Yeşilköyden itibaren, Istanbul üstünden veya Boğaziçinden geçerek Büyükdere hava limanına giderler. 2 Trakyadan gelen kara tayyare leri: Edirne Babaeski Lüleburgaz Çorlu yolile Silivriye gelirler, Silivriden itibaren Yeşilköye kadar sahilden 10 kilometro uzaktan uçarlar. Çatalca memnu mıntakasınm Karadeniz sahilinde de tayyareler karadan 10 kilometro uzakta uçmağa mecburdurlar. Izmit memnu mıntakasına gelince, bu mıntakayı aşacak tayyareler, Yeşilköyden kalktıktan sonra, İstanbul ve Üsküdar üzerinden uçarak Şileye doğru giderler. Şilede memnu mmtakanın Karadeniz sahil hududunu aşarak Adapazan istikametinden Eskişehre doğru uçarlar. Lozan muahedenamesine mülhak Boğazlar mukavelenamesi Boğazları gayriaskerî bir hale koyduğu için sivil tayya relerin Boğaz mıntakalanndan geçmesini serbest bırakmıştı. Gayriaskerî olan, tahkimatı binaenaleyh askerî esrarı mevcud bulunmıyan bu mıntakalardan tay yarelerin geçmesini tabiî biz de, 9 eylul 1925 tarihli Türkiyede hava seferleri talimatnamesile, serbest bırakmıştık. Fakat, Boğazlar tahkim edildikten sonra, artık bu serbestinin tahdidile Türkiyenin emniyetine muzır cosusluklara imkân bırakmamak, en büyük hakkımızdır. Yukarıda, mevcudiyetlerini kısaca izah ve hulâsa etliğimiz bugünkü memnu mıntakalar üzerindeki uçuş tahdidatı, 1923 tarihli Boğazlar mukavelenamesinde mevzuu bahsedilmiş değildir. Türkiye, bunları kendi hükümranlık hukukuna istinaden koymuştur. Ayni tahdidleri, bundan sonra, gene kendi hükümranlık hukukuna dahil bulunan Boğazlar mıntakasına koymasına da hiçbir mâni tasavvur olunamaz. Bu tahdidlerin tayyarelerin emniyet ve selâmetini ihlâl ederek onlan tehlikeye maruz bırakacağı iddiası ise tamamile bir efsaneden ibarettir. Nitekim, şimdiye kadar mevcud tahdidler, hiç böyle bir tehlike yaratmadığı gibi, bundan sonraki sırf Boğazlara münhasır tahdidlerin de tayyareleri tehlikeye düşürmiyeceği tabiidir. Çünkü Boğazlar ve Marmara mm takasındaki sular, tayyareler için ancak birer kanal ve havuz mahiyetindedir. Bunları aşmakta en küçük bir tehlikeye maruz kalmazlar. Boğazlar komisyonunun ilgası itirazına cevabrmızı da ayn bir makaleye bırakıyoruz. Yazan: Habeş İmparatoru Haile Selâsie Biz adeta Cehennemden dönmüş vaziy etteyiz » Her çalılık, her ağac dibi cesedlerle dolu idi» ölüleri gömmek mevzuu bahsolamazdı, çünkü ölülerin sayısı dirilerden fazla idi 3 Işte o zaman, Makalledeki çevirme hareketi ve Şirenin istirdadı neticesinde davayı kaybettiğini anlıyan Italyan er kânıharbiyesi, namus ve şerefini ebediyyen lekelemeği göze alarak, halihazırda malum olan ve dünyanın en aslan milletinin bile, icab eden teknik vesaite malik olmadıkça karşı koymasına imkân bulunmıyan tahrib vasıtasını kullanmağa ka rar vermiştir. Tayyareler, leylekler gibi, dokuzar, onbeşer, onsekizerlik kümeler halinde uçmağa başladılar. Her tayyarenin diğerine olan mesafesi öyle hesablanmıştı ki, her birinin püskürttüğü ince sis, ulama bir tabaka teşkil ediyordu. sedler dolu idi. Meydanda, gözoftünde daha çok cesed vardı; çünkü ölürt ça * bucak geliyordu; kurbanlardan çoğu, rahat rahat ölmek için saklanmağa vakit bulamıyorlardı. Az bir müddet sonra, bütün memle • keti iğrenç bir koku bürüdü. Olüleri gömmek mevzuu bahsolamazdı, çünkü ölü * lerin sayısı dirilerden fazla idi. Bu ce « sedler arasında yaşamağa alışmak ge • rekti. Umumî karargâhımızın yanındakî küçük çayırda, beş yüzden fazla cesed, aheste aheste çürümekte idi. Cehennemden dönen yoktur sozünü söylerken ihtiyatlı davranmak lâzundır. Çünkü biz, adeta cehenneme kadar gidip dönmüş vaziyetteyiz. Efradımızın yüreğinde, bu kat'iyetle öldüren ve makine arızasmdan başka bir tehlikeye maruz bulunmıyan tayyareci « lere karşı vahşi bir kin peyda olduğu zannedilebilir. Bazı mehafilde, bu kinin, bugünkü asra yakışmıyacak vahşet hareketleri ha « linde tezahür ettiği söylenildi. Muharib bir düşmanın başını, bazi cesedlerin uzuvlarını kesmek gibi esasen nadir ve tarafımızdan çok şiddetle cezaIandırılan vahşet vak'alannın derecesini münkaşaya tenezzül edecek değiliz; I talyan zabitleri tarafından bilhassa emir verilmek suretile yapılan yaralı itlâfı, ileri gelenlerin, kollarından çivi ile ağaca mıhlanması, kadınların ve çocuklann kör edilmesi gibi harekâtm, onlara tekabül eden vahşet derecesini tayine de teşebbüs edecek değiliz. Bunlar hakkında hüküm verrock îs « tikbale aid bir vazifedir. Maksadımız, sık sık bahsedilen ve Habeş vahşeti adı verilen şeyi ispat etmektir: Hatlarımıza düşen Italyan tay•yarecilerinin hepsi askerî merasimle defnedilmiş ve vaziyet müsaid oldukça, bunlara, kiliselerimizin etrafındaki kabris • tanlarda mezar tahsis olunmuştur.. 15 kânunusani 1936 da Aik gölünde düşürdüğümüz tayyaredeki Italyan tayyarecilerinin cesedleri, şahsan bizim ta « rafımızdan gönderilen bir mümessilin kumanda ettiği bölüğün ihtiramlan arasmda defnedilmiştir. Italyan cesedleri meyanında bir de kadın bulunuyordu ve bu Habeşjeri son derece hayrete düşürdü. Cenazeler Kidana Mehrat küisesfnin mezarlığına askerî merasimle defnedildi. Bu suretle, İtalyan ölülerini, Habe^ ölülerile bir araya gömmüş olduk, çünkü, biz çok eski zamanlardanberi hıristiyanız ve ölülerin, insanlann kavgala • rile alâkası olmadığı kanaatindeyiz. Italyan tayyarelerinin ef ali, yukari • da bahsettiğimiz şeylerden ibaret kal • mamıştır. Memleketimiz hakkında, kuvvei maneviyeyi kıracak hiçbir muamele esirgenmemiş ve bu uğurda da, en mu kaddes mukaveleler, en iptidaî beşerî duvçular hakir görülmüstür. 6 ncı maddenin H ftkrast Teknik komite, saat 16,30 da beşinci içtimaını akdetmiş, mukavelename pro jesinin 6 ncı maddesi üzerinde müzake relerine devamla ( H ) faslının üç fıkrasının bu maddeden ayrılarak ayrı bir madde halinde tesbitine karar vermiş tir. Akdeniz misakt hakkında Londranın tefsirleri Londra 30 (A.A.) Salâhiyettar Ingiliz mehafili, M. Edenle M. Blumün bir Akdeniz misakı akdi için müzake rata girişilmesi lâzım gelmekte olduğu ne ticesine vâsıl olduklarına dair olan ha berlere pek az kıymet verilmektedir. Bu haberlerle bilhassa kasdedilen, Perti naxın bir makalesidir. Bilâkis öğrenildiğine göre bu mese leyi M. Edenle yapmış olduğu görüşmelerde M. Blum kurcalamışsa da M. Edenin bu babdaki tasavvur ve niyetleri hakkında sükut etmiş olduğu rivayet edil mektedir. Burada yürütülen mütaleaya göre Akdenizin siyasî statüsü meselesinin müzakeresine girişlimeden evvel diğer bir ta kım mütekaddim meselelerin müzakere edilmesi icab eder. Filvaki bir taraftan Habeşistanın statüsü meselesini, diğer taraftan Boğazların statüsü meselesini halletmek gerektir. Nihayet böyle bir misak akdi için yapılacak müzakerelere diplomatik temaslarla zemin hazırlamadan ve zecrî tedbirlerin kaldınlması yüzün den Ingilterede hâsıl olmuş olan aksülâmellerin had mahiyeti zail olmadan ev vel başlamağa imkân yoktur. Sovyetlerin bir teklifi tehir edildi Bundan sonra Sovyet delege heyeti tarafından umumî içtimada 7 nci mad deye aid olarak ileri sürülen tadil teklifi ile Japon delege heyeti tarafından Bo ğazlar mıntakasınm muharib devletler harb gemilerine tamamen kapatılması hakkında komiteye verilen tadil teklifi üzerinde iptidaî noktai nazar teatisi yapılmış ve 7 nci maddenin bilâhare ya umumî içtimada, yahud eğer birkaç güne kadar komite bu hususta müzakere za manı geldiğini sanırsa teknik komitede yeniden müzakere edümesine karar verilmiştir. Muzır böcekleri öldürür gibi... Bu metodun malum olmadığını söy lerken, kendimizi kasdediyoruz ve ayni zamanda, bu usulün, dünyanın hiçbir rnuharebe meydanında görülmemiş olduğu nu söylemek istiyoruz. Çünkü, bu sis halinde gaz dökme metodu, çoktanberi başka bir sahada kullanılmaktadır. Menşei nebatî veya hayvanî bazı hastahklara tutulmuş ağaclan kurtarmak için, orman ların muhafazasmda tatbik edilen u^ulden behsetmek istiyoruz. Muzır böcek leri öldürmek için, tayyareler vafltasil:, ormanların üstüne, sis, yahud gayet ince toz serperler. Bu toz en ince yarıklara vanncıya kadar girer, her yaprağa, her gövdeye tesir eder. Habeşistanın yüksek yaylalarında ve münhat yerlerinde oturan insanların öldürmek için de, öldürücü sisler püskür ten tayyareler dolaştılar ve bu sis ne insanlan, ne hayvanları, ne de küçük ço cuklan esirgedi. 1936 kânunusanisinin sonundan itibaren, bu usul, durmadan, hergün sabahtan akşama kadar devam etti. Meselâ Ko ramda, yedi ve dokuz tayyarelik filotillâlar, haftalarca, tuludan gece karanh ğına kadar, umumî karargâhımızın, kıtaatımızın ve köylerimizin üstünde dolaştı. Yükünü boşaltan filotillâ, yerini, başka bir filotillâya bırakıyor, tekrar gaz doîdurmak icin tayyare karargâhına gidiyor, yeniden yük alıyor, geri geliyordu. Memleket sanki eriyordu. Geniş u fuklarla çevrili, saf havalı yüksek yay lâlar, günden güne daha büyük bir sessizliğe gömülüyordu. Ne insanlar, ne hayvanlar artık nefes alamaz olmuştu. Tayyarelerin döktüğü toz gibi ince yağmura tutulan, bu yağmurla zehirlenmiş suyu içen, yiyeceği yiyen her canlı mahluk avaz avaz bağırarak koşuyor, kulübelere yahud çalılıklar içine yıkılıp can veriyordu. , Gözler önüne zümrüd gibi çayırlan nin, ağaclannın güzelliğini sermekten geri durmıyan tabiatin ortasında, insanlar, ölüm tehlikesi karşısında, ellerini hiçbir şeye süremiyorlar, hayvanlar, ağızlannı hiçbir ota dokunduramıyorlardı. Her çahlıkta, her ağac dibinde, siğı nak vazifesi görebilecek her noktada ce Sekizinci maddedehi hakkımız kabul edildi Muharib Türkiyenin, harb gemilerinin Boğazlardan geçmesini bir müsaadeye talik eylemesi hakkı aleyhine hiçbir prensip muhalefeti ileri sürülmemiştir. Bu maddenin tahrir tarzının, kat'î surette tesbit olunacak 6 ncı madde metnile alâkadar bulunduğu gösterilmiştir. Boğazları mümkün mertebe süratle tahkim edeceğiz Cenevreden Nöye Fraye Prese ga zetesine 27 haziran tarihile şu telgraf çekilmiştir: Montrö konferansının ikinci devresi nin sonbahara bırakılması tasavvur edildiği hakkında bir haber şayi olmuştur. Türk heyeti murahhasası bu gibi şayialann tekzibi için îsviçre telgraf ajansına salâhiyet vermiştir. Türkiye hükumeti diğer imza sahibi devletlerle birlikte Montrö konferansını mümkün mertebe süratle neticeiendirmeği kararlaştırmıştır. Yeni mukavelenin teknik ve tahrir işleri tam faaliyetle devam ediyor. Umumî içtima Cenevre müzakerelerinin akabinde tekrar başlıyacaktır. Halihazırda beynelmilel vaziyetin e min bulunmamasını ve taarruza uğrıyan bir devletin himayesi hakkında mevcud vesaitin son derecede gayrikâfi bulun duğunu nazan itibara alan Türkiye hükumeti Boğazları mümkün mertbe süratle tahkim etmeğe karar vermiştir. Japonya ve Milletler Cemiyeti kaydi Bursa Dağcılık kulübünün yeni idare heyeti Bursa (Hususî) Bursa Dağcılık kulübünün kongresi Vali ve Parti Başkam Şefik Soyerin reisliği altında toplandı. Evvelâ idare heyetinin iki senelik me sai raporu okunarak kabul olundu. Badehu kongrede bulunan Konya saylavı doktor Osman Şevkinin, Bursa Bele diye reisi Cemil Özün ve lise beden terbiyesi muallimlerinden Osman Zeki Coşkunun dilekleri üzerinde müzake reler yapıldı. Ayrıca taşrada bulunan kulüb azalarınm mektublarla bildirdikIeri dilekler konuşuldu. Bunlann yeni idare heyetince karara bağlanması muvafık görüldü. Gongre büyüklerimize saygı telgrafı çekilmesine ve dağcılık bahislerine sütunlarmda çok yer verdiğinden Cum huriyet gazetesine teşekkür edilmesine karar verdi. Yeni idare heyetine; Parti sekreteri Saim Altıok, Musa Ataş, doktor Sema hat. Ford acentası Tayyar Akkeskin. İpekiş muhasebecisi Süleyman seçildiler. Japon delege heyeti, bu maddede yazılı Milletler Cemiyetine yapılacak tebliğler dolayısile umumî içtimada ileri sürdüğü ihriraz kaydini hatırlatmıştır. Türk delege heyeti, Türkiyenin Mil letler Cemiyeti azası devlet sıfatile olan hukuk ve taahhüdleri mahfuz kalmak şartile, Japon heyetinin endişelerini gi derecek herhangi bir formülü kabule a made olduğunu bildirmiştir. Rontanyamn bir teklifi Başkan, Rumen delegesi sıfatile u tnumî içtimada, yeniden askerileştirilmesi üzerine Boğazların artacak emniyeti dolayısile zararsız gemilerle Türkiye ile gerginlik halinde bulunan devletler gemilerine ayni muamelenin yapılmaması lüzumu hakkında ileri sürdüğü mülâba zalan hatırlatmış ve ayni zamanda Milletler Cemiyetine yapılacak tebliğin alı nacak tedbirlerden evvel icrası lâzım geIeceği fikrinde bulunmuştur. Güreş müsabakası gecesi Türk delege heyeti, bu mülâhazalara ttalya, Boğazların J:ahkimi • bulunan para cevab olarak, harb tehdidi halinde ahne niçin muarızdır? nacak tedbirlerin müstacel mahiyetlerini Finlandiyalılarla yapılan son güreş Fransız Başvekili M. Blumün gaze ileri sürmüştür. tesi olan Populaire gazetesi «İtalya ve maçının akşamı Taksim stadyomunda, Komitenin talik ettiği maddeler Boğazlar meselesi» başlığı altmda şu tribün turnikelerinin önünde, içinde birkaç liradan fazla ufaklıkla bir Komite, 9 uncu madde üzerindeki mü makaleyi yazıyor: para çantası bularak Taksim nahiye «Lozan muahedesinin Boğazlara dair zakereyi başka bir güne talik eylemiş olan ahkâmını değiştirmek cereyanı müdürüne teslim ettiğimizi ve sahibi tir. yalnız Fransayı ve Rusyayı değil, İngil nin müracaat etmesini yazdığımız hal10 uncu madde üzerinde hiçbir mü tere ve Romanyayı da kazandı. İtalvan de çantanın hâlâ almmadığım öğren nakaşa cereyan etmemiştir. gazeteleri bundan dolayı endişeli görü dik. Bazı delege heyetleri eksperlerinin nüyorlar. Böyle bir çanta düşüren kimsenin muvasalatına intizaren, 11 inci madde Roma gazetelerinden mülhem olarak Taksim nahiye müdürüne müracaat etmesini tekrar ilân ederiz. üzerindeki müzakerat, gelecek içtimaa çıkan makalelerde soruyorlar: bırakılmıştır. «İngiltere Umumî Harbde Gelibolu Varım adasmda ölen askerlerini nasıl yil görünmüyor. Bu takdirde îtalya için 12 nç.i madde etrafında unutuyor? Ya Romanya Karadenizde kuvvete müracaat lâzım gelir. Türki münakaşalar tıkanarak beklenilmiyen vak'alara ma ye Boğazları tahkim ederse kuvvete Başkan, 12 nci maddenin muhtelif su ruz kalmağı nasıl kabul ediyor?> müracaatin tehlikesi çok büyük olacakrette tefsiri ihtimali olduğu hakkında InHakikatte İtalyayı meşgul eden şey tır. giliz delege heyeti tarafından ileri sürü Boğazlar meselesile Akdeniz paktı araLozan muahedesinde yapılacak değilen mülâhazaları hatırlatmış ve ayni za smdaki bağlılıktır. Türkiye Boğazları şiklik şarkî Akdenizde vaziyeti tama manda, Rumen delegesi sıfatile bu mad tahkim edemezse, Sovyet filosu Boğazmen değiştirecektir. Bu değişiklikten denin bugünkü tahrir tarzının hakem u ları geçemezse Akdeniz paktının hiçbir sonra yalnız Boğazlar her mutaarrıza sulüne müracaat imkânlarile ne derece kıymeti kalmıyacaktır. Çünkü şarkî Ak karşı geçilmez bir sed olmakla kalmı kabili telif bulunduğu hakkındaki endi deniz, Arnavudluktaki deniz üslerine yacak, Sovyet Rusya, Türkij'e ile itti ve bilhassa on iki adaya istinad ederek şelerini de bildirmiştir. fakı dolayısile bir Akdeniz devleti olaİtalya tarafından kontrol edilecektir. caktır. Türk delegesi, bu hususta teskin edici Türkiyenin isteği kabul edilirse Akizahat vermiş, Türkiyenin esas endişesi deniz paktı, İtalya iştirak etsin, etme Diğer taraftan Akdeniz paktı İngiltenin polis ve adlî salâhiyet hukukunu mah sin, çok mühim bir şey olabilir. Bu tak reye Adalar denizinde ve bilhassa Türk fuz bulundurmak olduğunu bildirmiş ve dirde M. Musolini, Tuna paktı teşebbü sahillerindeki deniz üslerinden istifade Türkiyenin tatmin edici herhangi diğer sünü suya düşürmesine müsaade eden etmek, bu suretle geçen sonbaharda İnbir bir tahrir tarzını kabule amade bulundu imkânlara malik olamıyacaktır. Ma iliz donanmasmı kısmen mefluç hale getiren vahim mahzurları ortadan lumdur ki M. Musolini, Viyana üzerinğunu ilâve eylemiştir. kaldırmak imkânını temin edecektir. Komite önümüzdeki içtimaını salı günü deki nüfuzundan istifade ederek AvusBu sebeble İtalyanın Türk projesinin turya ile Küçük İtilâf arasmda her türyapmağı tesbit eylemiştir. lü yakınlaşmayı menetmeğe muvaffak neticelenmesini men için elinden geleni Dünkü tebliğ yapacağı tahmin edilebilir. Çünkü İtalolmuştur. JMontrö 30 (A.A.) Tebliğ: TekFakat İspanyada halk cephesi hüku a, Akdeniz paktını hiçbir zaman iste 1 Türk projesinin mukavelenin metinin iş başma geldiği zamandan ve memiştir ve asla istemiyecektir. Ma ve tasdikma dair olan Balkan Antantımn kuvvetlenmesinden era ve yayılma politikasına mânia teşfetkik etmiştir. beri Akdenizde sahili olan hiçbir hüku kil eden her pakt İtalyanın açık ve gizli alınacak «" ' "' Tyaya serfüru etmeğe mütema muhalefetine maruz kalacaktır.» * Koradina Mola İstanbul Radyosunda AB1D1N DAVER Kocaeli mmtakasında lik maçları Adapazar (Hususî) Kocaeli mm takasının lik maçları nihayet burada başladı. Adapazar Gencler Birliği Sapanca Yeşilyurd maçını Adalılar 40 kazan mağa muvaffak oldular. İzmit grupunun maçları üç haftadır umulmıyan neticelerle devam etmektedir. Son defa da İzmit İdman Yurdu ölcükspora yenildi. Yakında tenis ve voleybol karşılaş maları da başhyacaktır. Teniste Hereke ile Adapazarın başlıca rol oyruvacaklan şüphesiz addedilmektedir. San'atkâr Klavteni başında... Şehrimize gelerek Kaza Dıtalyada Klavsenle bir konser veren Matmazel Korradina Mola dün akşam da saat 21 de Beyoğlu Halkevi salonlarında güzel bir konser daha vermiştir. Güzide san'atkârın bir cemile olmak üzere verdiği konserde şehrimizin bircok maruf simalan hazır bulunmuş ve kendisini hararetle alkışamıstır. Matmazel Korradina Mola mümtaz san'atını bütün îstanbul halkma ye Türkiyeye de dinletmek üzere bu akşam da istanbul radyosunda bir konser verecektir. Saat 21,15 te başlıyacak olan konser programında eski üstadlardan Bach, Haydn, Skarlati, Çimarozanın besteleri vardır. Konsere başlamadan evvel güzide sanatkâr hakkında Mes'ud Cemil tarafından izahat verilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: