14 Temmuz 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

14 Temmuz 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Temmuz 1936 CUMHURİYET İSVİÇRE MEKTUBLARI Boğazlar davasında biz ev sahibiyiz amma... Daha ziyade biz hancı, ötekiler yolcu sayılabilir ve evimizin pasajından gelip geçeceklerden de nezaket göstermelerini isteriz Yeniceden para ikramiyesi kalktı Şimdi hediyeli bir piyango hazırlanıyor B r ü k s e l içti maı Akdeniz anlaşması kalkmazsa Italya iştirak etmiyecek [Boj tarafı 1 inci sahtfede} nyetinde olduğunu bildirmiştir. ' Belçika Başvekiline verilen vazife akim kaldt Brüksel 13 (A.A.) M. Van ZeeIand, Akdeniz anlaşmalarınm idamesi dolayısile İtalyanm Brüksel konferansına iştirak etmekten imtinaı üzerine, Brük selde dörtler konferansını toplamak hakkında kendisine verilen vazifenin akim kalmış olduğunu Fransa ve îngiltere hükumetlerine bildirmiştir. Bu vaziyete bir sureti hal bulmak üzere, Paris, Londra ve Brüksel arasında müzakerelere başlanmıştır. Bu karşılıklı yardım tedbirlerinin nasıl ve hangi şerait alhnda nihayet bulacağını H ngilz alimlerinden Jorj Smit, elli altinhisarlar îdaresi tarafmdan uzun müddettenberi sigara harmanlarında ya tayin etmek hâlâ imkânsızdır. Yalnız, H mş yıl önce Mezopotamya topraklarını karıştırırken 12 taş levha buldu, pılmakta olan tecrübeler bitmiş ve en iyi bu hususta resmî membalardan verilen hababasının malı imiş gibi davranarak onlatütünlerle takviye edilen harmanlar istikberlere göre, Akdenizde tam bir siyasî isn bavuluna koydu, Londraya götürdü, ranru bulmuştur. tikrar hasıl oluncıya kadar, bu tedbirler Britiş Müzeume armağan etti. Sümerler mesele münakaşa edilirken arada RoIBaştarafı 1 inci sahifede) Idare, şimdi halk için cazib yeni bazı rıafcaşa vardır ve bu münakaşanm e manyanın hararetli münakaşalara gi mer'iyette kalacaktır. yurdunda bugüne kadar elde edilen tarih sigara çeşidleri çıkarmayı düşünmektedir. sasında bizim ev sahibi olmak hakkı riştiği ve Bulgaristanın da hemen da Muhafazakâr parlamento mehafilleri ise, vesikalannın en mühimlerinden biri olan mıza dokunmak mevzuubahs değildir, ima bizim tezimize iltihak ettiği görü Aynca paketlerin dcsen, şekil ve amba İngiliz gemilerinden bir kısmmm geri a bu taş levhalarda 300 satırlık 12 kaside şu halde bakalım ne yapacaklar? Bi lüyor. İngilterenin ve Fransanın ve lâj itibarile daha güzel bir hale sokulmalınmasını, yardım anlaşmalannın tadiline vardır ve Tevratta yazılı olan Babil kuzim vazifemiz onların bahislerine fazla Japonyanın Boğazlarla olan alâkası, sına da çahşılacakhr. dünyaya şamil bir sevkulceyş alâka karışmamaktır. bir başlangıc telâkki etmektedirler. Bu lesi efsanesinin Geldaniler devrindeki şekYenice sigaralarından para ikramiyesi smdan ibarettir. Fakat, acaba bu nevi kaldınlmıştır. Bunun yerine bu sigaralar Fakat, öbür taraftan da görüyorum anlaşmalar feshedilse veya yerlerine yeni lini gösterir. ki doktor Aras, mütemadî çalışmadan alâka yalnız bu devletlerde mi var? için hediyeli bir piyango hazırlanmakta O taş levhalarda okunduğuna göre tabir Akdeniz statüsü ikame edilse bile bitab, dört cebinde dört ilâc kutusu, Amerikanın ve yahud İspanyanın böy dır. Paketlerinde ikramiyeli numaralar rihten evvel yaşıyan insanlar zevke ve mukabil yardım vaziyetinin gene ebediyhâlâ uğraşıp duruyor. Türkler misafir le bir alâkası yok mu? bulan müstehliklere kıymetli bazı hediye Konferans tehir edilmiyecek mi? yen devam edemiyeceği mütaleası yürü safaya düşkünlükte pek ileri gidip te gesever ve nazik adamlardır. Ancak, biGörülüyor ki Boğazlar meselesi, yami tam manasile azıya aldıkları ve şahzim Hariciye Vekilimizin nazikliği ve kından baktıkça. ehemmiyet ke.sbedi ler verilecektir. Londra 13 (A.A.) Royterin Pa tülüyor. Ayni mahfiller, îngiltere ile Itallanmış hayvana döndükleri sırada mabudmisafirseverliği de bu Türk mizacının yor ve büyüye büyüye bir dünya me risten haber aldığına göre, Fransız hü ya arasındaki gerginliğin zevali sayesinde, GÜMRÜKLERDE kumetile sıkı temasta bulunan salâhiyettar İtalyanm da dahil olacağı bir anlaşmanın lardan Belin emrile Tufan vukua geliyor. en yuksek derecesini gösterir. Bunun selesi oluyor. Zaten bugünkü şeklile Sonra Kesisetros adlı ve mabudlara dost için, Hariciye Vekilimiz istiyor ki, hem Boğazlar davası ne bir hukuk mesele Gümrük kimyahanesinde membalardan alınan malumat, Brüksel bu vaziyete bir nihayet verebileceği ü adamın elile taze bir insanlık hayatı vübiz evimizin emniyetini temin edelim, si. ne de bir coğrafya vakıasıdır. Az konferansının tehirinin pek az muhtemel midindedirler. hem de bizim evin pasajında gelip geç veya çok bütün cihanı alâkadar eden yapılan teftişler cud buluyor, Mezopotamyada yeni bir olduğu merkezindedir. Her halde, Ren mek mecburiyetinde bulunanlar ara siyasî bir mesele. Bu siyasî meselenin Akdeniz filosunun geri çağınlması key medeniyet kuruluyor. Fakat bu medeniyet Bir haftadanberi şehrimizde bulunan meselesi halledihnediği takdirde yapıla sında tam bir ahenk ve imtizac vücu etrafına, kısmen an'ane, kısmen Lo fiyetinin Romadaki akislerine gelince, bu te çok geçmeden tefessuh ediyor. Hatta Gümrük ve Inhisarlar Müsteşarı Adil cak askerî iş birliği hakkında Londrada de gelsin. Hem biz rahat ev sahibi o zan muahedesi namını taşıyan bir dipkarar, İtalyada memnuniyetle karşılan hükümdarlardan biri gök ilâhlarına harb lalım, hem de komşular bizden mem lomasi vesikası ve beynelmilel bir hu ^kuldaş dün gümrüklerde meşgul olmuş geçen martta alınan kararlar hakkında nun olsunlar. Fransa, îngiltere ve Belçika arasında bir mış ve İtalyan efkân umumiyesi tatmin açıyor. Dillerde gezen ve kitablarda yer kuk unsuru vesilesile isimleri malum ve aksam Ankaraya hareket etmiştir. edilmiştir. Yüksek makamat vaziyetin alan Babil kulesi de bu harb sırasında yaMüsteşar, şehrimizde bilhassa, güm fıkir teatisi yapılacaktır. Fakat, bunu yalnız bizim istemek bir takım devletlere mensub bir ta normale doğru gittiği kanaatindedirler. pılıyor. liğimiz kâfi gelmez. Bizim evin pasa kım diplomatlar oturmuşlar. kâh bir rük kimyahanesindeki eski nümuneler üPopüler gazetesi ttalyaya Matbuat Bakanhğı, îngiliz donanmasmın jmdan gelip gececek olanlann da kâ kelime üstünde yüz nazariye parala zerinde yapılmakta olan umumî kontrolGöklere hâkim olduklan rivayet oluhücum ediyor milen ayni nezaketi göstermeleri ve mak, kâh sağı söyleyip solu kasdetmek la mesguî olmuştur. Bu tetkikatı yapan Akdenizden ayrılmasmı müteakıb, İtal nan allahaların karakterleri, bugün deayni hisleri duymalan lâzımdır. Zan suretile konuşup duruyorlar. Diplo muhtelit kimyagerler heyetine nezaret eFransız Başvekili M. Blumun gazetesi yanm da Mısırdaki kıtaatını geri çekmek nizlere hakimiyet tevehhüm edenlerin senedersem, işte bu bakımdan, burada matlarla hukuk adamlarının bir yere den gümrük müfettişlerinden Celâl ve olan Popüler, neşrettiği bir makalede hususundaki vadini yerine getireceğini ciyelerine benzemiyormuş ki tanrılar şu Türk murahhas heyetinin hayli şikâ toplandıkları zaman ne güzel bir medrese vücude gelebileceğini elbet tah maliye müfetrişi Sinan tetkikatın ilk kıs Milletler Cemiyeti tarafmdan verilen ka söylemektedir. Binaenaleyh, Romamn, kule işine kızıyorlar ve yapıda çalışan işyeti olsa gerektir. min edersiniz: İşte, Montröpalasın ge mında vanlan neticeyi dün Müsteşara rara ve zecri tedbirlerin kaldınlmasına Lokarno konferansına iştirak etmemek çilerin her birini başka dille konuşturma* ** rağmen İtalyanm vaziyetini değiştirme hususundaki ısrannın iyiden iyiye gevşe ğa başlıyorlar. Bu durumda kimsenin niş ve hasmetli salonları bazan böyle bildirmişlerdir. Dikkat ediyorum: Dünyanın ve in bir medreseye benziyor. Şimdiye ka kimseyi anlamasına imkân kalmadığından diğinden bahsederek «M. Musolininin miş olması ihtimali vardır. san,kafalannın hayli değiştiği hakkın dar bizim proje üç defa hatmedildi. İnişçiler dağılıyor, yapı da yüzüstü kalıyor. Afrikadaki muvaffakiyetini kabul ile îtalyamn son talebi daki rivayetlere rağmen Boğazlar me giliz projesinin de birinci duası dün olamıyacağı için bu hakimiyet müsa İşte Telbül adı verilen hâdise budur ve memnun edildikten sonra suih mesaisine selesi hep o eski tarihî vaziyetini mu yapıldı. Zannedersem gerek birinden, vatını ister. Biz dünyanın iktısadî müLondra 13 (Hususî) Lokarno kon yeryüzünde her milletin başka bir dil hafaza etmektedir. Bir tarafta Kara gerek diğerinden sağlam olarak kur nasebetlerinin temini noktai nazarın ve Avrupanın yeniden tanzimine iştirak feransına iştiraki reddeden İtalyanm son deniz milletlerinin Boğazlardan ser tulan madde yoktur. Kiminin kelime dan bu haklarımızı bir dereceye kadar edeceğini düşünmek hayali peşinde kos, dakikada bu karannı değiştirdiği haber kullanması bu hâdıseden sonra başlanuştır! bestçe gidip gelme ve başkalarına B o si, kiminin maddesi değişecek. kimisi kendîliğimizden tahdid edebiliriz. Bu maktır ve çok tehlikelidir» diyor. verilmektedir. Romadaki salâhiyettar Iğazları kapama arzuları, diğer taraf için talimat beklenecek. kimisi için de noktada dostlanmızın ve bilhassa komVe M. Musolininin Montrö konferanBu efsanede dikkate değer nokta, tan da Akdeniz ve daha öteleri millet ayrıca hususî müzakereler yapılacak. şularımızın menfaatlerini de bir de sına iştirak etmemesinin sebebi Akdeniz talyan mehafilinden bildirildiğine göre, Geldanilerin bile beşer âleminde ilkin tek receye kadar gözönünde tutabiliriz. Akdeyiz anlaşmaları kâmilen feshedildiği lerinin bunun aksini istemeleri. İşte, ve Karadeniz devletlerinin aktedecekleri ve Almanya da Brüksel konferansına dil kullanıldığına inanmış ve dil ihtilâfım mantıkî surette üç dört gun içinde iş Müzakereler arasında türlü ihtimal Fakat, bizden bundan fazlasını istemek beyhudedir ve coğrafya ile tarihin birliğin Boğazlarda kuvvetli bir deniz davet edüdiği takdirde İtalya Lokarno Âdem evlâdı için asli değil, arızî görmüş lerini bitirivermesi icab eden Boğaz lerle karşılaşıyoruz. Faraza, bir taraf üssünü mucib olması endişesi teşkil etti lar konferansında günlerdenberi de tan dünyadan harbi kaldırmak için nu müşterek vakıasım tanımamaktır. olmalarıdır. konferansına iştirak edecektir. Şunu gözden uzak tutmamak lâzım ğmi söylüyor. vam eden münakaşanm birinci sebebi tuk söylemek üzere birbirlerile yarışa • #* Akdeniz anlaşmaları kısmen feshedilbudur. giren diplomatlarm diğer taraftan dır: Hayat seyyal ve her an değişebi Fransız gazetesi, «italyanm Akdenizde Pazar günleri vapurla Boğaziçin«, Amekle beraber, Türkiye, İngiltere ve Yulir birşeydir; diplomasi bir civa gibi Fakat. Boğazlar meselesi sade eski harb afetini hiç olmazsa Karadeniz sa oynak ve kıvraktır; bugün böyle olur, macera ve taarruz emellerinden vazgeç goslavya arasındaki anlaşmalar feshedil dalara ve Suadiye taraflanna doğru getarihî halini muhafaza etse gene buna hillerine en az sokacak yarı kapalı bir yarm baska türlü. Bugün diplomatla mesi için bütün gayretler sarfedilmelidir. zintiye çıkanlar, an kovanlanna taş çıkamemiş ve edilmiyecektir. şükretmeliyiz. Eskiden Boğazlar me rejime taraftar olmaları beklenirken rın. bütün hukukçuların bir araya top Bu hedefe varmak için hiçbir şantajın ran uğultular arasında aman bulup ta bir de bakıyorsunuz ki, bir takım selesi konuşulurken, masa etrafmda Akdeniz paktmın aktini menedemiyece paktlar veya ittifaklar neticesi olarak, lanıp kuracakları kelime abidelerini Babil kulesi efsanesini hatırlryabilirlerse bu kadar kalabalık görünmezdi. Şimdi ğini, hatta geciktiremiyeceğini M. Musobir Avrupa harbinin sevkulceyş ve yann hayat bir tekmede yere indirir. ve sinirler üzerinde bir testere tesiri yapan konferans etrafmda toplanmış olan Dünyanın yarm ne olacağını kim bu liniye anlatmalıdır» dedikten sonra «M. o uğultunun ahengine dikkat ederlerse devletlerin miktarı artmış, hatta, arz teknik hamlelerinin Boğazlara kadar günden kestirebilir ki Boğazlar mese Musolini Almanya ile birlikte hareket eüzerinde münakale işlerinin yeni şe girmesine müsaid ahkâm konulmasını lesine kendisince en münasib olan huTebelbül hâdisesinin yeni baştan cereyan IBaştarafı 1 inci sahifedel deceğinden bahsederek büyük mikyasta killer ve nisbetler alışı arayere Japon istiyorlar. kuk şeklini verebileceğini iddiaya hak bir şantaj yapıyor. Fakat bu gibi manev yaret etmişler ve bir saat kadar görüş etmekte olduğuna zahib olmaktan geri yayı bile sokmuştur. Güneşin doğduğu Hulâsa, öyle şeyler ki eğer bunlann kazansın? Boğazlar meselesi, Türkiyekalamazlar. memlekette yaşıyan milletin mümessi hepsini yapmak ve herkesi memnun nin hayat î meselesidir ve yarm herşey ralara nihayet vermek için Akdeniz paktı I müşlerdir. Bana öyle geliyor ki kürenin hiçbir li de Boğazlar meselesinde rey sahibi etmek lâzım gelse Boğazlar konferansı dönüp dolaşıp tabiatile bu meselenin süratle yapılmalıdır. Pakta Italya da gir j Sovyet sefirinden sonra italyan elçisi meli, fakat, M. Musolini girmek istemez1 M. Galli Şükrü Saraçoğlunu ziyaret et yerinde bizim Akay vapurlarının pazar oluyor ve arada bir ortaya attığı bir yerine, meselâ bizim Süleymaniye etrafmda toplanacaktır. Asrımıza re mesele ile davanm hallinin gecikme medresesinde, bir Boğazlar medresesi alist olmak daha yakışır. Bu mesele se îtalyasız da yapılmalıdır» diyor. miş ve çok kısa süren bir mülâkatta bu seferlerinde olduğu kadar çok dil kullasine sebeb oluyor. kurmak icab edecektir. Filhakika, böy deki realite de bundan ibarettir.. Dünlunmuştur. Saat 18 de Yugoslav elçisi nılmaz. Insan her köşede başka bir dille Akdenizde vaziyet le bir medrese kurmak ve oraya sade yanın yeniden karıştığmı farzettiğimiz Sonra beynelmilel muahede huku M. Lâzareviçle Rumen elçisi M. Filotti konuşulduğunu ve başka bir ruhla gülüTemps gazetesinin 11 temmuz tarihli otele gitmişlerdir. Hariciye Vekil Vekili şüldüğünü gördükçe eski Babil kulesinin kiyat ve bu hukukiyata aid formali bugünkü konferans davetlilerini değil, zaman kimin kiminle olacağı, kimlerin telerin de bu işlerde yeni yeni taza bütün dünyanın iskolâstik merakhla harbe girip kirrjlerin girmiyeceği. Bo nüshasından: iki dost devlet sefirini ayni zamanda ka gemiye istihale ettiğine inanacağı geliyor. hürleri oluyor. Meselâ, Boğazlar işle rını davet etmek fena bir fikir de de ğazdan geçmek kimin için iyi, kimin Londradan haber verildiğine göre, İn bul etmış ve onlarla da görüştükten sonFakat efsane olarak dinlenmesinden rinde Japonyanın, Amerikarun, Yu ğildir; ancak orta yerde bugün halle için fena olacağı evvelden malum bu giliz diplomasi mehafılinde, Akdenizde ra saat 19 da İngiliz elçisi Sir Persi Lozevkalınması belki mümkün olan Babil goslavyamn, Bulgaristanın ve Maca dilecek daha mühim başka bir mesele lunsaydı belki bunlann hepsine de bi ki filonun bir kısmının geri alınması key reni kabul etmiştir. kulesinin gemi şeklinde ve aramızda görer çare bulunurdu. Bunları bilmeğe ristanın muhtelif tarzda alâkalan var olmasa. Bu ziyaretlerin Montrö Konferansın rünmesi hiç te hoşa gitmiyor. Tenezzüh imkân yoktur. Malum olan yegâne şey fiyetinin, Büyük Britanyanın, Milletlcr dır: Boğazdan bir Japon gemisine mu Bu mesele de herkesin haklılığını kabil yüz Amerika gemisi geçer; hal kabul ve teslimde ittifak ettiği ve fa şudur ki Boağzlar Türkiyenin hayatı Cemiyeti paktının Î6 ncı maddesi muci da müzakere edılmekte olan meselelerle vapurlan havra değildir ki bu kadar giibuki Amerika konferansta hazır bu kat, daima kenarmda dolaştığı Türki demektir ve onun üzerinde de bu ta bince, İtalyadan maada Akdenize sahil alâkadar olduğu haber alınmışür. Şehri riiltüye cevaz verilebilsin!. lunmuyor. Adriyatikteki limanlarile yenin emniyeti meselesidir. Garibime rih yolunun emektar ve tecrübeli bek dar diğer devletlerle yaptığı karşıhklı mizdeki siyasî mehafilde mevcud kanaaM. TURHAN TAN dünya denizlerine bağh bulunan Yu gidiyor: Buraya toplanan akıllı, malu çisi oturuyor. Herşey, her siyasî bina, yardım anlaşmaları mekanizmasını hiçbir te nazaran, konferansın çalışmalan daha goslavya. Tuna vasıtasile Boğazlarla matlı, kâmil ve bütün dünyanın içyü her diplomatik kombinezon, her hu suretle bozamıyacağı söylenmektedır. müsaid bir şekle girmiştır. Bir taraftan alâkadardır; eğer Tuna vasıtasile a züne vâkıf insanlar nasıl oluyor da kuk prensipi bizim için ve hatta herBu hususta, Anavatan filosu cüzütam SovyeÜerle Türk murahhas heyeti aralâka sahibi olmak konferansta bulun şu noktaya dikkat etmiyorlar ki Bo kes için ancak bu vakıanın prensipi lannm geri alınmasına mukabil, asıl Aksında yapılan son temaslar, diğer taraftarajı ı inci sahifede] rmya kâü sebebse Maearistanın, Çe ğazlar meselesi demek Türkiye de üzerine kurulur. deniz filosunun derece derece takviye e tan Balkan Paküna iştirak eden komşu ası hakkında açılan tahkikatın, mahkekoslovakyanm, Avusturyamn da kon mektir. Coğrafya Boğazları yaratmış, Bu satırlan yazmağa başlarken Bo düeceği ve İtalyan Habeş haıbinden evdevletlerin takib ettikleri dostane siyaset, mece sonu beklenmeden hükum veril feransa gelmesi iktıza etmez mi? tarih te Türkiyeyi getirip onun üze ğazlar meselesindeki mevkiimizin ev veiki mevcuda nazaran daima faik kala konferansı müsaid bir mecraya sevketmişmesi de vardır. Müddeiumumilik muhaDiğer taraftan şunu görüyorum: rine oturtmuştur. Hitler gibi bizim de sahibi mevkii olduğunu söylemiştik. cağı hatırlaulmaktadır. tir. Ayni mehafilde konferansın artık kat'î keme celsesinde kararın nakzedilmi; olan Bulgaristan Türkiyenin müttefiki de söylemek hakkırmzdır ki bir millet Bu pek doğru bir temsil değildir. BuSanryen, 16 n a maddenin 3 üncü fık safhasma girdiği ve kısa bir müddet zar noktaları etrafmda uzunuzadıya izahatğildir; Boğazlardan gidip gelme işle toprakları üzerinde tam bir hakimi nun doğrusu, meşhur darbımeseli ha rası ahkâmı mudbince alınan tedbirlerin fında müsbet bir neticeye bağlanacağı ta bulunacaknr. Bundan sonra maznun rine de, dünya denizlerile doğrudan yetle hâkim olmadığı zaman tam ha tırlatarak, bizim mevkiimizin bir handoğrtrya muvasala bakımmdan, Ro kimiyetle hâkim olan diğer milletlerle cı mevkii olduğunu söylemekür. çoğunun, Akdenizdeki İngiliz filosunun kanaati umumidir. Bu münasebetle Bal vekilleri müdafaalannı söyliyecekler, onmanya ile birlikte birinci derecede a müsavi hukukta sayüamaz ve aklı baBiz hancı... Ötekiler hep yolcu! kuvvetile alâkadar olmadığı üeri sürül kan Antanhnm çok kuvvetli olduğu bir dan sonra da mahkeme nakza uyup uy lâkadar memleketlerdendir. Halbuki şında bulunan bir millet te buna razı kere daha tebarüz ettirilmektedir. MUHITTİN BİRGEN mektedir. mamak hususunda karannı verecektir. Babil gemisi! Hariciye Vekâleti Vekili Istanbulda Suikasd davası crma/ru"Cutahuriyet, in tefrikası t 6 Abidin Daver DATTER Tabiatîn hem okşamak, hem dövüş I Saniha, sıkılarak gözlermi yere in rnek için yaratmış gibi göründügu güzel dirdi: ve kuvvetli elleri birbirme sanlnuş cake Ne pervasrz delikanh! diye dü rinin duğmeleri üstünde inip çıkarken şündü. göğsii kabanyor, bıyıksız, ince dudaklan Ercümend, Halimeyi bitirir bitirmez, bazı hanendelerinki gibi bir tarafa çar başka bir şarkıya başladı. Bu defa, bir pılmadan muntazaman açılıp kapanıyor Anadolu türküsü değil, bir İstanbul şardu. Şarkınm bazı yerlerinde inadcı a] kısı idi: nmı sosliyen kaşlan tab'mdaki cür'et ve Olürsem tfazrkhr, sana kanmadan şiddeti gösteren bir çizgi ile çatıhyordu. Çadırdakiler, daha pes bir sesle ona Mnsaade buyarnn çadtrın ipine takılacaknniz Bu gene mülâzirn, mütenasib ve çevik refakat ettiler. Merdiven köylü nefer de, kusu gizli olan bu kadehi bir yudumda zın bir tatlıhkla bakıyor, ve bu melul vücudile tam bir Türk zabiti tipi idi. Fe meşhur tanburaa Osman Pehlivana ya ~ bitirdikten sonra, başka bir şarkıya, Ley bakış, onun koyu yeşil gözleıinde bir tîakârlığı, cesareti, iyi kalbliliği yüzün kın bir meharetle tanburada ayni şarkıyı lâya başladı: damla yaş gibi paıbyordu. r den akıyordu. Saniba, onu, dikkatle din çalıyordu. İskenderun korfezinin bu uzak Batarken bu akşam ufukta güneş liyor, zevkle seyrediyordu. ve hücra köşesinde İstanbulun havası yaGönlünde bir acı yandı mı Leylâ? Saniha, birdenbiıe yerinden kalktı: Ejcümend. sıcaktan bunalmış olduğu samağa başladı. Gene mülâzimin sesi, Bu defa yalnız kendısi söylüyor ve ya Süha, gidelım, aıük, dedi. Akşam için gene kadınla binbaşıdan müsaade is sıcak ve loş çadırm içinde mavi sulan, se vaş yavaş, Sanihaya doğru dönüyordu. oluyor. tedikten sonra caketinin düğmelermi çöz rin riizgân, yeşil çamlan, nurlu mehtabile Şimdi artık, İstanbul kadınlığınm gön Binbaşı Osman Bey: <dü. Hâki üniformasmm yakası arasmdan Istanbulu yaşaüyordu. Şarkı biünce, dcrdiği bir selâm gibi bu ıssız yerlere gel Daha erken Hanunefendi. güneşten yanrruş, adalî bir göğus baj kâtib, Ejfcümende, bir kadeh çilek likörü miş olan gene ve güzel kadına, lokanta Gene zabitler d e : langıcı görundü. üuram etti. İçinde Aroavudköyüuün ko daki gibi yaramaz bir cüıetie değil, ha Hakikaten pek erken, diye âmir lerini teyid ettiler. Ercümend, ellerini birbirlerine kavuşturmuş, şarb söyler gibi tatlı bir sesle adeta yalvararak ilâve etti: Hanımefendi, bendeniz daha şimdi geldim. Pek az şerefyab oldum. Sonra birdenbire kâtib arkadaşuıa dönerek: îhsan, akluna birşey geldi. Binbaşım müsaade ederlerse, bu akşam, hanımefendi ile beyefendryi yemeğe ahkoyalım, dedi. Ercümend, bmbaşınm: Hay hay, tenezzül ederlerse karavanayı beraber yeriz. Dediğini işitince çocuk gibi sevindi. Çadırlan fenerlerle aydınlabnz. Süâh çatlulannın üstüne mumlar dıkerek donanma yapanz. Oteki zabitler, Ercümendin teklifini pek o kadar heyecanla karşılamadılar: Israra cesaret edemryoruz.^ Bu akşam yemeklerimiz iyi değil; sofra takımlanmız yok. O, hararetli ve azimkâr bu sözlere cevab veriyordu. Benimle İhsanın hiç kullanılmamış havlulanmız var. Muhterem misafirleri mize onları takdim ederiz. Yemeğe ge lioce, ben |imdi bisiklete atlar, gider, ne lâzımsa kasabadan alır gelirim. Sonra, misafirlerimiz, kusurlanmızı af buyururlar. Öyle zannediyorum ki anî şeyler hoşlanna da gider. Öyle değil mi efendim? Bu çöl gibi yerde çadırlı ordugâhta, askerlerle beraber yemek yemek, Şişlinin ziyafetleri gibi her zaman olağan şeylerden değildir. Süha, gülerek: Ben hazırrm dedi, siz hanunı razı ediniz. Saniha, çadırdan çıkmıştı. Dışanda akşam olmuş, adeta karanlık basmışu. Eteği çadır kazıklanndan birine takıldı. Ercümend hemen iğilip eteğini kurtardı, sonra kadınm dalgınlıkla çadır iplerinden birine takılmak üzere olduğunu görünce samimî bir teklifsizlikle kolundan tutup çekti. Müsaade buyurun, ipe takılacaksmız dedi, arkasından da hem cür'et hem rica ifade eden bir eda ile: Bu akşam bizimle yemek yemenizi çok rica ederim hanımefendi, giderseniz bizi pek müteessir edersiniz, dedi. Sonra daha alçak, hatta titrek bir sesle ilâve etti: lArkast var}

Bu sayıdan diğer sayfalar: