22 Temmuz 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8

22 Temmuz 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CÜHHUHÎYET 22 Temmuz 1938 Ordumuz, Karadeniz Boğazına girerken Tam manasile bir Evvelki gece yarısı, Üsküdardan vaourlarla hareket eden kahraman ordumuz, halkın candan tezahüratı arasında Boğaz sahillerini işgal etti hava transatlantiği l Dün sabah, ordu, Boğaz sahillerinde bir geçid resmi yaptı. On binlerce halk vapur, motör ve kayıklarla Boğaza giderek buraların şerefli bekçilerini selâmladı ve bliyük tezahüratta bulundu Bir Fransız mühendisinin hazırladığı muazzam tayyare 100 yolcu taşıyacak, saatte 350 kilometre sür'atle yol alacak Gece... Etraf yarı karanlık... Ü3kü darda Araba vapur iskelesinde dev cüsseli toplar uzanmış yatıyorlar... Hey betli bir manzara arzeden bu müthiş harb vasıtalan başlarında bulunan tunç yüzlü kahraman Türk askerınin emrıne boyun iğmiş aslanlara benziyorlardı. Büyük bir kalabahk topların araba vapurlarına nakjllerini seyrediyor... Traktör lerin gıcırtısı arasında sürüklenircesine giden bu geniş ağızlı harb aletleri geceyansı büyük bir intizamla vapura yerleştirildi. Bu yerleştirilme ameliyesine fırka kumandanı General Etem nezaret edı yordu. (Dünkü nüshamızda General Ibrahimden bahsedilecekken General İz zettin yazılmıştır.) Bir müddet sonra önlerinde mızîka bulunduğu halde gelen piyadeler de şirketin 67 numarasına yerleşti. Montröde yeni muahedenin imzalandığını ilân eden düdük sesleri üzerine sahile yığılmış olan halkın coskun tezahüratı ara sında vapurlar hareket ettiler. Kahramanlıkları nisbetinde nazik o lan zabitlerin müsaadesi üzerine diğer iki arkadaşla birlikte topların ve diğer motörlü vasıtaların yüklendıği araba vapurlanna bindik. Boğaza doğru açıldığımız zaman etraftan bu zaferi ilân eden dıidükler, sahıllerden yükselen «Yaşa!.. Var ol ordu!... Yaşa Atatürk!..» sesleri etrafı çınlatıyordu. Vaktin geç ol masına rağmen bütün sahiller insanla dolu idi. Türk askeri, büyük bir hakkı istirdad etmiş insanların neş'e ve guruıu içinde idi. Onyıl marşını hep bir ağız dan söylüyorlardı. Zabitler büyük bir ihtimam ve şefkatle Mehmedciklerin başında dolaşıyorlar... Yüzbaşı Pertev ve Bahir sesleniyor: « Oğlum! Içinizde terli olanîar varsa aşağıya gitsin, kurulansın, sonra buraya gelsinl» Mutasavver hava gemisinin dahili Jules Vernem, romanlarmda tasvir ettıği fen harikalarının hepsi gıbi, Al batros hava gemısi de tahakkuk saha sına çıkacak gibi görünüyor. Georges Hamel isminde bir Fransız bahrıye inşaat mühendisi saatte 350 kilometro yol alan ve bir defada aldığı benzinle 8000 kilometroluk bir gidiş ve gelış seferi yapabılen 300 tonluk bir denız tayyaresmm plânlarını hazırla makla meşguldür. Hakikî bir hava gemisi olan bu deniz tayyaresi baştan başa madenî olup başhca aksamı yüksek mukavemette hu susî çelikten mamuldür. Havada neka dar sühuletle uçarsa denizde de o kadar kolaylıkla sefer yapabilecektir. Bu deniz tayyaresinin teknesi torpil şeklindedir. Bovu 70 metro, eni 7 metro ve yüksekliği 12 metrodur. Tayyare yüz yolcu alacaktır. Tayyarenin konforu, modern yolcu gemilerindeki konfordan kat'iyyen farksız olup tayyarelerde ilk olarak tatbik edilen bir yeniliktir. Tayyarede yirmisi bir yataklı, kırkı iki yataklı olmak üzere altmış kamara vardır. Her kamara bir masa, bir kol tuk ve bir lâvabo istiab edecek kadar geniş olacaktır. Bundan başka 102 ki şılık bir yemek salonu, bir brıç salonu, bir sigara salonu bulunacak ve bu ko ca hava gemisi, dünyanın tepesine sa atte 350 kilometro süratle uçarken, içindeki yolcular mükemmel surette dans edebileceklerdir. Üç katlı uçar bir otele benziyen tay taksimatı Dün Karadeniz Boğazında tezahürat yapan halk, aolda kumandanlara çelenk veriliyor bardıman fılosu vapurların üstünden geçip Karadenize doğru süratle aktı. Bu manzarayı seyreden halk büyük bir sevinç içinde millî havalar çalan bandoya uyarak şarkılar söylüyordu. Bu arada eski muhariblerden birçoğu sevinc yaşlarını mendillerile siliyorlardı. Kafileye Beykozda birçok motörlü deniz vasıtası da iltihak etti. Saat tam 12 de gemiler Rumelikavağı önüne gelmişlerdi. yarenin alt katı yüklere tahsis edilmiş» tir. Motörlerinin kuvveti 48,000 bey « girdir. Bu tayyarede vücude getirilen en büyük yeniliklerden biri, müteaddid mo • • törlerle mücehhez olan makıne daire • sinin, makinistlerin serbestçe dolaşmasına ve motörleri icabında tamir edebilmesine elverişli olacak şekilde geniş yapılmış olmasıdır. Bu nokta, yolcularm emniveti bakımmdan paha biçile • miyecek kadar kıymetli bir yeniliktir. Tayyare, motör bozukluğu yüzündefl yolundan kalmak veya bir kazaya uğ ramak gibi vaziyetîere kat'iyyen ma « ruz kalmıyacak şekilde müteaddid mo« törlerle mücehhezdir. Farzı muhal olarak bütün motörlerin birden bozulduğu tasavvur edilse bile, hava gemisinl derhal denize indirmek ve kanadlarım katlayıp alelâde bir yolcu gemisi gibi yüz» dürmek imkânı da vardır. Bu hava transatlantiğinin, harb a* leti olarak kullanıldığı tasavvur edilir ve ona göre bir hesab yürütülürse, in san, korkunç bir netice ile karşılamyor. Çünkü, tayyareye, o takdirde, 120 ton benzin, 55 ton patlayıcı madde yükle nebilecektir. 8000 kilometro dahilinde sefer yapmak ve aldığı yükün mikta rına göre, saatte 300 den 550 kilometroya kadar değişen bir süratle uçmak kabiliyetini haiz olan böyle bir harb aletinin ne büyük tahribat yapabileceğini kolavca tasavvur edebilirsiniz. ğaza kadar getirerek oradaki fenliklere iştirak ettirdiler. FUAD DUYAR * ** Boğazın sahillerini süsliyen yalılardan, evlerden, bahçelerden mendiller sallanıyor. Kıt'alarin kumandanlarına hissiyatla rını sorduk. Sunları söylediler: « Biz askeriz. Aldığımız emir hayatımız pahasına dahi olsa tereddüd etmeden yaparız. Dört saat evveline ka dar hiçbir şeyden haberimiz yoktu. Bu kadar kısa bir zamanda, bu ağır vesaitin fevkalâde intizamla vapurlara irkâb e dilmesi askerlerimizin gayreti, bilhassa yedek subaylarımızın aldıkları emirleri candan sarılarak ifa etmeleri ve nihayet zabıt ve asker hepimizin Atatürke ve Cumhuriyet idaresıne karşı olan çözül mez bağlılığımızın netıcesidir. Türk yurdunun bu güzel kilidlerinin tekrar işgali şerefinin kıt'alarımıza isabet etmesi bizi ayrıca mütehassis etmiştir.» Muvazzaf zabitlerimizin maiyetlerin deki yedek yarsubaylar da kıymetli genclerdi. Kimi Maliye müfettişi, kimi hâkim, kimisi mühendis olan bu gencler hakkında âmirleri büyük sitayişlerde bulunmaktadırlar. Saat üçe doğru vapur Rumelihisarı açıklanndan geçiyordu. Zeki bir genc asker kaleleri göstererek zabitine sordu: Bunları top geçmesın dıye mi yapmışlar? Bunlar bizim toplara dayanır mı? Yüzbaşı bu suale cevab verdi ve onların niçin, ne zaman ve ne gibi bir düşünce ile yapıldığını askerlere anlattı. Bir müddet sonra uzaklarda, Kavak sahilleri göründü. Asırlardanberi sinesinde daima Türk ordusunu görmeğe alış mış olan ve bu mahrumiyetten dolayı şimdiye kadar adeta matemengiz bir hayat geciren Anadolukavağı halkı ellerinde meşalelerle muazzez yolculan bekliyor du.* Dün (ukerlerimiz Vapurlar yanaştı. Seri bir intizamla askerler çıktı ve toplan, motörlü vasıtalan süratle ve intizamla karaya çıkardılar. Sabahleyin güneşin ilk ışıklarile gözlerini açanlar Boğazın tabiî istihkâmlan halinde bulunan girintili çıkıntıh arazi arasından dev ağızlı ve dev cüsseli toplan enginlere ve ufuklara doğru uzannuş buldular. Artık, Türk ordusu Boğazda yeniden bekçilik vazifesini almıştı. Rumeli sahili de ayni suretle Trakyadan ge Ien kıtaat tarafından işgal edilmişti. Gece bir tayyare filomuz ışıklar yakarak Boğaz üzerinde dolaştı. Dün sabah saat on birde Karadeniz Boğazını işgal eden kıtaat başlarında askerî bando olduğu halde Anadolukavağı sahilinde mevki aldılar. Halk or dunun etrafında içten gelen tezahürat ta bulundu. Bir tayyare filomuzla «Berkısatvet» harb gemimiz de dün Boğaza giderek oradaki tezahürata iştirak ettiler. Akay ve Şirketin iki vapuru dün Is tanbul halkından istiyenleri parasız Bo Bedava vapur, Boğazkra gidi yorl.. Köprünün Kadıköy iskelesinde gazcte müvezzileri iskeleye yanaşmış, istim üzerinde duran Kalamış vapurunu göstererek bağırıyorlar: Bedava vapur Boğazlara gidiyor. Vapurun ön tarafında Şehir bandosu millî havaları çalıyor. Köprünün Usküdar iskelesinde de 71 numaralı vapur harekete hazırlanmış... Burada itfaiye bandosu, halkı bir miknatıs gıbi kendıne doğru çekiyor. Saat do kuzda vapurlar hıncahmc dolmuştu. Bu sırada İstanbulun buhterem Valisi üç generalle birlikte Kalamış vapuruna geldıler. Halk arasında bir fısıldaşma oldu ve herkes kahraman kumandanları bırbırıne gösterdı. Bir ses: Bunlar varken kanımızın son kat resini akıtıncıya kadar dövüşürüz. Bu sözün arkasından bir bağırma: Memleket için çalışanlara canımız feda olsun! Uzun uzun alkışlar... Fındıklı açıklannda fayrab etmiş vaziyette duran Berk gambotunu gören halk Türk donanmasınm bu kahraman yavrusunu selâmlıyor. Vapurun her tarafında rengi solmuş eski elbiselerile vatan için kolunu, gözü nü, ayağını kaybetmiş gaziler, eski muharibler görünüyor. Eski hatıralarını anlatıyorlar. Boğaza doğru hareket ettik. Açıkta demirli duran Berk gambotu da demir ahp öne geçti. Berk gambotu nun dümen suyunda 71 numara, onun arkasında Kalamış vapurları yarım yolla ilerliyorlar. Bandolar halkın neşesine neşe katıyor. Boğazın her iskelesine gelindikçe vapurlar, düdük çalıyor... Merasime iştirak etmek için hazırlanan takalar, yelkenü ler, sandallar, bayraklarla, tefne dallarile donanmışlar... Onlar da Boğaza doğru ilerliyorlar.. Binlerce vatandaş sahillere dökülmüş, mendillerle, çamaşırlarla tezahürat ka filesini selâmhyorlar. Paşabahçe önüne geldiğimiz zaman, çelık kartallarımızdan mürekkeb bir bom Bu sırada bir geçid resmi yapan kahraman askerlerimiz Rumelikavağı sahi linde kurulmuş olan takın altından ge çiyorlardı. Kafilemiz, Boğazın Rumeli sahili muhafızlarını düdüklerle selâmla dıktan sonra Anadolukavağına geçti. Anadolukavağınm burnundaki eski istihkâm çabucak tahkim edilmiş ve bu raya büyük bir bayrak çekilmişti. Şanlı bayrağımız Karadenizin sert rüzgârlarile dalgalanıyordu. Kenardaki büyük top ların başındaki Mehmedcikler birer esatirî kahraman gibi duruyorlardı. Ge miler Anadolukavağına gelince Berk gambotu demir attı. 71 numara ile Kalamış vapuru da durdular. Sahilden gelen yüzlerce motörler, yelkenliler ve sandallar vapurlann etrafını sardılar. Takalar içinde davullar, zurnalar çalınıyor, halk millî oyunlar oynuyor, bağınyor, alkışlıyor, şarkılar söylüyordu. Bu tezahürat uzun müddet devam etti ve nihayet va purlanmız Karadeniz Boğazının şerefli muhafızlanm düdüklerile selâmlıyarak geri döndöler. Montrö anlaşma Delegeler Montröden ayrılıyorlar sından sonra Sıra Akdeniz Paktınm Rus ve Fransız gazetelerinin dostane neşriyatı ihzarına geldi Moskova 21 (Hususî muhabirimiz * den, telsizle) Boğazlar mukavelesi • nin imzası münasebetile matbuat makaleler neşretmekte ve bunu Türkiye ve Sovyet sjyasetlerinin zaferi olarak göstermektedirler. Krasnayavezda, Boğazlar konferan sına dair olan başmakalesinde, ilk müzakereler esnasında Türk ve Rus murahhaslan arasnnda çıkan küçük fikir fark * larından dolayı Sovyet matbuatının a<a « bî neşriyatını mevzuu bahsederek bu hususta o zaman acele edildığini ve bugünkü neticenin de bunu teyid eder mahiyette olduğunu, Pravda, Sovyetlerin, Türkiyenin Boğazlardaki hakimiyetini evvelâ tanımakla Karadenize sahildar dev ietlerin de amniyetlerini koruyan bir mukavele yapılmasında amil olduğunu yazmaktadırlar. Montrö 21 (A.A.) Montrö konferansı murahhaslan, birbiri ardısıra buradan ayrılmaktadırlar. M. Boncour, M. Stanley ve M. Bruce dün gece ve diğerleri bu sabah hareket etmişlerdir. M. L'tvinof, bugün öğleden sonra hareket et miştir. M. Titulesko, birkaç gün burada is * tirahat etmek tasavvurundadır. tarafından işgal edilmif olan eski ve metrük Macar tabyasında Fransız Başvekili M. Leon Blumun, sosyalist partısi naşiri efkârı olan Le Populaire gazetesi cMontröden Brük sele» başlığı altında neşrettiği bir yazıda ezcümle diyor ki: «Lozan, Boğazlar mukavelesinin yerini tutacak olan yeni Boğazlar muka NEJAD FERHAD velesi bahsmdeki anlaşma keyfiyetini derin bir memnuniyetle kaşılıyoruz. Fransa, İngıltere, Sovyet Rusya, Tür kiye, Romanya, Yugoslavya ve Yuna nistan, Montröde, Akdeniz paktınm temellerıni attılar. 1927 de Lozanda mevcud bulunan milletlerden yalnız İtalya müzakerata iştirak etmedı. Fakat bu sefer, Muso lininin manevrası bir netice vermedi. Turkiye Harıcıye Vekili Tevfık Rüştü Aras, Boğazlar mukavelenamesinin akdedileceğıni ve bu mukavelenin, iştirak etmek istiyen devletlere açık bulundu rulacağını, Mılletler Cemiyeti nezdin deki İtalyan daimî delegesine bildir mekle iktifa etti. îtalya, Montrö konferansmı akim bıraktırmak ümidile bu konferans mesa isine iştirak etrrnemiştir. Fakat mevzuu bahsolan menfaatler, yani sulh ve kollektif emniyet menafii böyle bir manevranın muvaffak ola mıyacağı kadar mühim menfaatler dendi. Türkiye, Boğazları tekrar tahkim edecektir. Akdeniz paktı bu suretle Yakınşarkta, her hangi mütearrıza karşı kâfi teminat teşkil edecektir. İtalyanm infiradını, kollektif emni yete ve mmtakavî paktlara karşı mü cadele eden Musoliniden başka istiyen yoktur » ağır toplarımız Parig gazetelerinin nesriyatı Tirede su tesisatı yapılıyor Deyli Telgrafın bir haberi Daily Telgraphın Montrö muhabiri Montröden gazetesine cuma günü çek tiği bir telgrafta şunları haber ver mektedir: İstihbaratıma nazaran, yeni Boğaz lar muahedesinin bilâhare tasdik için İtalyaya açık kapı bırakan maddesi, Tevfik Rüştü Arasla İtalyanm Cenevrede daimî delegesi Sinyor Bova Scopa arasmda cereyan eden mükâlemeler neticesi konmuştur. Heyeti murahhasa lardan birçoğu bunu, İtalyanm uzun müddet imza etmemiş mevkiinde kal Le Temps gazetesi bu sabah muka » mıyacağına bir işaret telâkki etmektevele metnini neşretmiştir. dirler. Not: Paris muhabirimizin dün verdiği bu haber elimize bu sabah geçmiştir. General Plastras Yunani&ta Paris 21 (A.A.) Montröden Löjura bildiriliyor: Bu akşamki merasimde muhtelif ha tibler söz alacak ve çok müstesna bir diplomat kabiliyetini isbat eden Dr. Tevfik Rüştü Arasın temsil ettiği Türkiyeye saygıda kusur etmiyeceklerdir. Türkiyeyi tatmin eden yeni Boğazlar rejimi Avrupanın siyasal durumuna tesir edecek ve Boğazlara hâkim olan Türkiye Avrupada birinci derecede rol oynıyacaktır. Büyük devletler onun dostluğunu anyacaklar dır. Türk Fransız yardım paktınm müzakeresine zemin hazırdır. İtalya Mon tröye iştirak etmemekle tamir götünnez bir hata işlemiştir. Ve onun Balkanlarda nüfuz ve itibarca kaybmı îngiltere ka « ? zanmıştır. Uzun zamandanberi susuzluk çeken Tirede su boruları döşenirken Tire (Hususî) Civarda mebzul su kaynaklarma rağmen şehrimiz, tesi satsızlık yüzünden, çok zamandanberi susuzluk içinde kıvranmakta idi. Bunu nazari itibara alan Belediye, doksan beş bin küsur lıralık bir mas rafla yeni bir su tesisat ve şebekesi meydana getinnek için çalışmalara başlamıştır. Şimdiden suyun toplanma ve birik me havuzları bıtmıştır. Boru döşenmesi de süratle ılerılemektedir. Hindistanın büyük memurlarından biri, Swammi Krişnanaki bir dişi as lanla bir köpeği küçükluklerindenberi bir arada büyütmüş ve bunları birbirile mükemmel dost yaprmştır. Yukarıki resim bu iki dost Simla şehrinde hal ka teşhir olunurken almmıştır. Damas sergisinde Atina 21 (Hususî) General PlâsTürk paviyonuu trasm eylulün sonlarına doğru Yunanistana geleceği haber alınmıştır. Plastras Damas 21 (Hususî) Bugün açîburadaki arkadaslarına şimdiden sonra lan Türk paviyonu büyük muvaffakiyet kat'iyyen siyasetle uğraşmıyacağını bil kazandı. Türk paviyonuna gösterilen a dirmiştir. lâka ve sevgi emsalsizdir. na dönüyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: