11 Eylül 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

11 Eylül 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CT^ÎHTJRÎYET 11 Eylul 1936 Romanyalı boksörün yapacağı maç Türk sporcusu dünya milletleri Evvelâ Kiryako, sonra Melihle karşılaşacak nin muhabbetini kazanmıştır Genclerimiz, terbiye, nezaket ve disiplin noktasından 51 millete örnek olmuşlar Türk ismini yükseltmişlerdir 4 [•] Berlin olimpiyadı, Türk sporculuğu ıçin yalnız maddî cephede şerefli neticeler vermekle kalmamış, bütün milletler arasmda Türk ismini yükseltmek noktasmda da fevkalâde faydalı ol muştur. Türk sporcusunun bu olimpi yada iştirak etmesinden elde ettiğimiz faydaları bu sutunlarda açıkça tebarüz ettirmek bir memleket meselesi oldu ğu kadar bır gazetecilık borcudur. Türk sporcusunun, 51 mılletın gırdığı bu er meydanında, bayrağının şerefi için yiğidce ve mertçe müsabaka yap ması, Turk ismini ve Turk bayrağını spor sahasında da bütün dünyaya ye niden tanıtmağa vesile olmuş, sporcu larımızın tavrı hareketi, kıbarhğı ve dürüstlüğü, cihan sporcularmın takdir ve muhabbetini kazanmıştır. Olimpiyada gelen bazı milletler vardı ki, bunlar müteaddıd müsabakalarda birincilikler kazanmışlar, muvaffakiyetli dereceler almışlardı; fakat sporcularının terbiyesizligı, küstahlığı, yaygaracılığı, sahada kazandıkları muvaffakiyetin kıymetini hiçe indirmiş, kendilerini efkârı umumiye önünde hacil bir mevkie düşürmüştür. Bu işin kıymeti her ne pahasına ve her ne suretle olursa olsun sadece sa hada muvaffakiyet kazanmak değıldir; olimpiyadlar, ayni zamanda milletler için içtimaî bakımdan, terbiye ve ka rakter cephesinden de bir imtihan ye rıdir. Burada her şeyden evvel terbiye, nezaket ve kibarlık hâkimdir. Bu has letlere malık olan milletler, işin maddi tarafında muvaffak olamasalar bile, manevî cephesinden çok büyük kazanclarla yurdlarma dönmüş olurlar. lardan öyle galibler de çıkmışlardır ki, onların kazandıkları muvaffakiyetler, kendileri için bir zül olmuş, umuml nef reti üzerlerine çekmiştir. Myrna Loy nasıl değişti? Bugün kadınlar onda kendilerine aile hayatmda nümune olacak bir şahsiyet buluyorlar, erkekler ise ideal kadını madde halinde karşılarında görüyorlar Belki ilk görüşte insana o hissi vermez amma, Myrna Loy kadını ve kadınlığı bütün dünyaya sevdiren bir tiptir. Evlenmemekte kuvvetle ısrar eden birçok erkekler Myrnayı beyaz perde üzerinde gördükten sonra: Eğer onun gibi bir kadın bulacağıma kail olsam bugünden tezi yok evlenirim! Mütaleasında bulunuyorlar. Bundan yedi sekiz sene evvel Myrna Loy ağır bir makyaj yapar, kaplan postuna sarılır, garib ve tuhaf rollere çıkardı. O zaman bilhassa uğursuz kadını temsil ederdi. Bugün ise ideal aile kadınların; yaşatıyor. Mütekabil sadakat esasına müstenid aile yuvasında zevcin işlerine yardım eden mükemmel bir zevce oluyor, güzel, hem de çok güzel olmasına rağmen, şefkatli bir zekâ ve derin bir sadelikle mükemmel bir arkadaş ta olabileceğini isbat ediyor. Bu vaziyet karşısında bütün erkeklerin Myrna Loyla evlenmek istemelerine mukabil o kimseye varmıyor. Otuz ya şını bir iki sene geçmiş olmasına rağmen kendisine eş olacak kat'î bir erkek seçememiştir. Bu hissinde belki de küçüklüğünden beri yaşadığı hayatın büyük bir tesiri vardır. Çünkü Myrna Loy çocukluğunda kırmızı saçlı, çilli yüzlü, garib şekilde küçük ağızlı, açık renk gözlü, tavşan burunlu, sıska kollu bir taşra kızı idi. Misurinin çıktığı dağlann eteğinde küçük bir kasabada doğdu. O kasabada, beş on senelik hummalı insan emeği orada altın madeni namına ne varsa kazıp hepsini meydana çıkarmış, fakat mutad fırtınalara ve sellere karşı koymanın çaresini bulamamıştı. Bu havali, tanınmış erkek yıldız Gary Coopere de pek yabancı değildir. O da Myrnanın yakın komşularından biriydi. .. . „ . Myrna o vakitler erkek çocuk pantalonu giyiyor, kesik saçlannı kuvvetli rüzgârlarda dağıta dağıta koşup oynu yordu. En ziyade sevdiği şey babasile birlikte balık avına gitmekti. Arasıra onunla dağlara çıktığı da olurdu. Bir tavşan veya bir kuş vururlar, yorulup ta oturdukları zaman bu ku§ veya tavsanı kebab edip yerlerdi. Myrna Loy babasının en ziyade sevdiği kızı idi. Çünkü ona tıpkı bir erkek çocuk gibi arkadaşlık ederdi. Babası öldüğü zaman Myrna altı yaşında idi. Aile Montona kalkıp Kaliforniyaya gitti ve Los Angeleste yerleşti. Küçük kız da bir dans mektebine devama başladı. Ruhunda sinema stüdyolarile alâkadar olmak hevesi uyandı. On dört, on beş yaşına geldiği zaman mükemmel bir dansöz olmuştu. Hayatını kazanmak için gündüzleri dans dersi veriyor ve geceleri de varyete numaralarına çıkıyordu. Bir aralık Los Angeles sinemaları filim başlamadan evvel dans numaraları göstermeğe başladılar. Myrna «Allahın on emri», «Bağdad hırsızı», «Romola» filimlerinin oynatıldığı salonlarda dans etti. Bu numaralar kendisini meşhur fotoğrafçı Henry Vaks manın gözüne çarptırdı. Güzel endamı, zeki bakışları bu büyük san'atkâra gene kızın mühim bir istikbale sahib olacağı Kazandığımız muvaffakiyetler büyüktur Sporcularımız, Berlin olimpiyadında, bilfiil spor sahasında elde ettikleri de recelerle de 51 millet arasmda şerefli bir derece almışlardır. Olimpiyad mü sabakalarmın umumî tasnifini tetkik edersek, Türkiyenin 51 millet içinde 19 uncu olduğunu görürüz. Bu umumî tasnife 32 millet girebilmiştir; geriye kalan 19 milletin ismi ve cismi ortada yoktur. 51 millet arasmda 19 uncu ol mak ve bu meyanda bayrağını iki defa şeref dıreğıne çektırmek ve milli marşını bütün dünyaya hürmetle dinlet mek her mdlete nasib olmuş bir bahtiyarlık değildir. Berlinden yazdığım mektubların bi rinde, Türk sporcusunun 11 inci olim piyadda rezil olduğu hakkmda kötü duşünce sahibi olanlara, hakikatlere ve rakamlara istinaden bir cevab vermiş, yaptığımız müsabakalann umumî cereyanını, neler kazandığımızı ve kayıb larımızın hangi sebeblerden ileri gel diğini anlatmıştım. Şimdi sırası gel mişken, bu mevzu üzerinde bazı şeyler daha söylemek istiyorum. Yedinci Balkan oyunları için yapılan büyük hazırlıklar Romanyanm yarı orta sıklet şampi yonu olduğu söyle nen Teoderesko ismindeki boksör, Galatasaray kulübü nün daveti üzerine şehrimize gelmiş tir. Romanyalı bok sör, burada Gala tasaraylı Melihle maç yapacaktır. Rumen boksörü F a k a t Romanya Teoderesko şampiyonu, kendisinden sekiz kilo fazla olan boksörlerle bile karşılaşmağa amade olduğunu bildirmiş olduğundan ken disi evvelâ Kiryako ile karşılaştırılacak ve ne kıymette bir boksör olduğu anla şıldıktan sonra karşısına Melih çıkarılacaktır. Romanyalı boksör, ilk maçını önü müzdeki pazar günü Taksim stadyomunda yapacaktır. Eğer bu maçta muvaffak olursa gelecek hafta da Melihle karşılasacaktır. Türk sporcusu iki taraflı muvaffakiyet kazandı Türk sporcusu, Berlin olimpıyadm da, hem maddî, hem de manevî cephe den muvaffak olmuş ve memleketine ıki taraflı bir kazanç elde ederek döndüştür. Bu, necib mılletimiz için övü nülecek bir neticedir ve bununla hepi miz iftihar etmeliyiz. Berlinde kaldığımız bir ay müddet zarfında Türk sporcularınm umumî hayatta adaba mugayir ve terbiye ve nezaket kaidelerinin haricine çıkmış hiç bir hareketleri görülmemiştir. Sporcularımız, asil milletimizin şerefini kü çültecek ve her ne suretle olursa olsun Türk ismine bir leke getirecek hiçbir harekette bulunmamışlardır. Hepsi de milletimizin büyüklüğünü, asaletini ve efendıliğini herkese tanıtmışlar, bütün milletlerin teveccüh ve muhabbetini kazanmışlardır. Bu, en büyük ve en şerefli bir kazancdır. Sporcularımızın terbiye ve nezaketi herkesi hayrette bıraktı Sporcularımız, olımpiyad koyünde disiplin, intizam ve terbiye bakımmdan diğer bütün milletlere örnek olmuş lardır. Ev sahibi olan Almanlar, burada ıkamet eden diğer milletlerin sporcu larından bazılarının uygunsuz hareketlerini haklı olarak muahaze ettikleri halde, Türk kafilesinin asalet ve terbi yesine hayran kalmışlar ve kafilemiz riyasetine bu hususta teşekkür etmiş lerdir. Sporcularımızın bu kadar maz but ve muntazam bir hayat geçirme lerinde kafilemiz reisinin ve kafiledeki iiğer idare âmirlerinin büyük rolleri e meşkur hizmetleri olmuştur. Yunan gazetelerinin yazdıklarına göre önümüzdeki haftalarda Atinada yapılacak 7 nci Balkan oyunlan için Yunanlılar büyük hazırlıklar yapmaktadırlar. Yeni programa göre müsabakalarda birinciliği kazananlara madalyalan verilirken Berlinde olduğu gibi başlarına tefne dahndan çelenkler konulacaktır. Bu çelenkleri eski Yunan kadınlan kıyafetine giren Arina kız lisesi talebeleri koBiz nastl hazırlandtk, diğer mil' yacaklardır. letler nasd çalıştüar? Ayrıca Olimpiyadlann devamı müd Bız, 11 inci olimpiyada, diğer bir çok detince şehir baştanbaşa süslenecek ve milletlere nazaran mahdud bir kadro donatılacaktır. ile gittik ve müsabakaların yalnı* bir kısmına iştirak ettik. Birçok millteler Atletler arasmda son tecrübe Berline bir sporcu ordusile geldiler ve Yedinci Balkan oyunlarına iştirak e hemen bütün müsabakalara gırdiler. decek millî atlet takımına dahil olanlar Onlar, 11 inci olimpiyada götürecek arasındaki son tecrübe koşuları cumar leri sporcuları en modern sahalarda, en tesi günü Fenerbahçe stadyomunda ya sıhhî salonlarda, en temiz yerlerde bin pılacaktır. Tecrübe koşulan saat üçte yabir itina ile senelerdenberi muntazam pılacaktır. bir metod dahılinde hazırlamışlar ve bunları binlerce, on binlerce sporcu a Yugoslav atletlerinin aldıkları dereceler rasından seçerek ve en iyisini intihab ederek getırmişlerdi. Biz ise, olımpiyad Belgrad 8 (Hususî) Atinada ya hazırlığına ancak beş altı ay evvel baş pılacak Balkan oyunlarına hazırlanan ladık. Elimizde parmakla gösterilecek Yugoslav atletlerinin son müsabakalarda kadar mahdud bir sporcu kütlesi vardı. aldıklan neticeler hiç te iyi değildir. Bu Kimi kıme tercih edeceğimizi ve han yüzden 7 nci Balkan oyunlarının da Yugisinin ötekinden daha üstün olduğunu nanlılar tarafından kolaylıkla kazanıladüşünmeğe bile imkân yoktu; çünkü cağı anlaşılmaktadır. hepsi nihayet muayyen şahıslardı. SonSon müsabakalarda alınan dereceler ra bunları ne şeç&it altmda hazırladığımız da meydandadır. Futbol için saha şunlardır: 100 metro: 10,7, Gülle atma: 14,24, sı, güreşi için salonu ve diğer sporlar için idman yeri olmıyan bir memleket Uzun atlama: 6,77, Disk: 45,19, 200 te, kısa bir müddet içinde sporcu ne metro: 23,2, 1500 metro: 4,19, 400 kadar hazırlanır ve ne derece formunu metro: 51,4, 10,000 metro: 35,12,6, bulursa, bizimkiler de o kadar hazır 400 manialı: 55 saniye, Sınkla atlamak: lanmışlardı. Taksim stadyomu denilen 3,41, 110 manialı: 15,6, Üç adım: mezbelede futbol oynıyan, salaş üs 13.69, Cirid atmak: 54,48, 800 metro: tünde güreş yapan genclerden fazla bir Edirne muhteliti tzmirde şey istemeğe hakkımız olamazdı. Myrna Loyun iktisab ettiği son şahsiyet: Sevimli aile kadını tipi nı pek iyi anlatmıştı. Bir gün akşama kadar muhtelif pozlarda resmi çekildi. Vaksman ertesi günü bu fotoğrafları alıp Holivuda gitti. Oradaki tanınmış filim âmillerile büyük artistlerc gösterdi. Bunların arasmda Rudolf Valantino da vardı. Rudolf resimleri görür görmez, gene kızın; hazırlamakta olduğu «Kobra» fılmi için mükemmel bır tıp olacağına karar verdi. Kıza hemcn telgraf çektiler. Ona mükemmel bir makyaj yaptılar. Tellediler, pulladjlar, uğursuz kadın rolüne çıkardılar. Fakat tecrübeler pek iyi netice vermedi. Basıt bir taşralı kızın birden yüksek bir san'atkâr olması kabil miydi? Bunu bizzat kendisi de anlamıştı. Filim âmilile Rudolfun ısrarlarına rağmen Myrna orada fazla kala madı ve ailesinin yanına dönüp geldi. Filimdeki bu ilk muvaftakiyetsizliği onun cesaretini kıracağı yerde benliğine müthiş bir gayret hissi vermişti. Işe kü çükten başlayıp bu suretle yükselmek lâzım geldiğine kail oldu ve figüranlar arasma katıldı. Yavaş yavaş küçük rollerde muvaffakiyet kazandı. Ekseriya, Çinli, Hindli kız oluyor, daima şark tipini temsil ediyordu. Sessiz filimlerden bilhassa John Barrymore ile birlikte çevirdiği «Don Juan» da muvaffak olmuş ve ilk sesli filmi «Çöl şarkısı» nda bütün dünyanın gözünü üzerine çekmişti. Ondan sonra Transatlantik, Emma, 13 numaralı odadaki kadın, Fu Mançunun maskesi ve daha yirmiye yakın kordelâ çevirdi. Fakat bunların ekserisinde hep uğursuz ve fettan kadın rolünü oynuyordu. Halbuki son iki sene zarfında Myrnanın san'at tipi büsbütün değişti. Aile kadını rollerinde muvaffakiyet kazandı. Bilhassa son çevirdiği «Bay, bayan ve daktilo» kordelâsında şuh daktilo Jean i Harlowa karşı kocası Clark Gable'in zâfa düşmemesi için öyle gayret ve şefkat gösteriyor ki, adam, nihayet bu muvakkat aşkmdan vazgeçerek aile yu vasına dönmeğe mecbur oıuyor. Acaba Myrna Loy bu vaziyette sebat edip kalacak mı? Yoksa gene değismeğe mahkum mu? Bir müddet sonra onu beyaz perde üzerinde bir başka tipte mi gö receğiz? Bu bilin mez. Fakat bugünkü halile seyircilerin o kadar hoşuna gi diyor ki, içimizde değişmesini istiyen bir tek kişi bulun duğunu zannetmi yorum. Çünkü ka dınlar onda kendi lerine aile haya tında nümune olacak bir şahsivet buluyorlar. Erkekler ise ideal kadını madde halinde karşılarında görii yorlar. Hali, tavrı ve oynayışile kadınlara vcrdığı nasıhat şudur: Sevmek, sevilmek ve bir erkeğin mes'ud olmasını temin etmek için sade feragat, fedakârlık hıslerıne ve bır melek safıyetine sahib olmak kâfi değildir. Hele erkeğin üzerinde müthiş bir istibdad tesis etmeğe kalkışmak, tatsız kıskançlık sahneleri ya^mak'onu'elden kaçırmak için başlıca sebeblerdir. Peki o halde, kadın nasıl hareket etmelidir. Bunu, sözle ve yazı le tarif etmenin imkânı yoktur. Myrna onları fılimlerinde temsil ettiği şahsıyeterm benliğile pek iyi gösteriyor. O halde bu şirin kadının herhangi bir üniversitede «aile saadeti» dersi kürsüsü profesörlüğüne tayin edilmesi pek münasib olacak gibi geliyor. Fakat buna lüzum yok, çünkü o derslerini tek bir üniversitenin kürsüsünde değil, bütün dünya seyircileri önünde veriyor. Sinema haberleri Sırlar Charles Boyer Amerikadan döndüğü zaman J. Kesselin «Sırlar» ismindeki eserinden iktibas edilmiş olan filimde başrolü oynıyacaktır. Daha parlak derece alamamamızın kabahati sporcuların değildir yenildi Türk sporcusunun, spor sahasmdaki ıareket tarzı da ayrıca takdir ve tebri ke lâyıktır. İştirak ettiğimiz bütün müsabakalarda, sporcularımız, hiçbir va '<it spor kaidelerinin, insanî düşünce lerin, merdlik ve âlicenablığın haricine şıkmamışlar, karşılarındaki rakiblerini venerken de, onlara yenilirken de er kekçe hareket etmişlerdir. Sporun her şubesinde bin bir türlü hile, hud'a, dalavere vardır; bunu aşağı yukarı her kes bilir ve çok defa görürüz ki, kazanmak için hileli yollara sapanlar, tekme atan, kol, bacak kıran ve kuvveti ve mehareti yetişmediği için karşısındaki rakibi zedelemek, bu suretle hâkim olmak istiyenler vardır. Bu yollar, spor mefhumunun haricinde kalan ve her vakit nefret ve istikrahla karşılanan hareketlerdir. Sporcularımız, umumî nefreti mucib olacak olan bu yollardan hiçbirini ihtiyar etmeğe tenezzül et memişler, merdce çarpışmışlar ve sa hadan her vakit şerefle ayrılmışlardır. Sahadan mağlub olarak çıktığımız anlarda bile, sporcularımızın bu yük Vefa kulübünün kongresi sek spor terbiyesi ve karakteri, salon neler yapabiliriz? Bunları da sıra ile ları ve stadları dolduran binlerce se gene bu sutunlarda yazacağım. Vefa İdman Yurdu sekreterliğinden AHMED İHSAN yirci tarafından muhabbetle alkışlan 20 eylul 1936 pazar günü saat 10 da mıştır. [*] Bundan evvelki makaleler 4, 7 ve Yurdun 936 yılına mahsus kongresi varBuna mukabil, gene bu salon v» stad 9 eylul nüshalarımızdadır. dır. Yurda gelmenizi dilerim. Merdce ve insanca müsabaka Fakat iftiharla kaydetmek isterım ki, sporcularımız teknik ve hazırlanma bakımmdan eksik olan kabiliyetlerini, damarlarındaki asil kandan aldıkları kuvvet ve şecaatle telâfi etmişler, memleketlerine şeref kazandırmışlardır. Biz, 11 inci olimpiyadda, daha parlak neti celer alamadıksa ve arzu ettiğimiz dereceyi bulamadıksa, bunun günahını tamamen sporcularımıza yüklemek doğru değildir. Bu kabahat, bu gibi işlere hazırlanmamamızda ve bütün milletçe spor işine dört elle sarılmamamızdadır. Spor işlerimize lâzım olan ehemmiyeti ve kıymeti verdiğimiz ve bunun tatbikatına başladığmız gün, Türk bayrağınm her vakit şeref direklerinde dalgalandığını göreceğiz. Izmir (Hususî) Sergi münasebe tile şehrimize gelmiş olan Edirne sporcuIan îzmirden hareket ettiler. İki şehir muhtelitinin yapmış oldukları karşılaşma 40 lzmirin galebesile neticelendi. Bu maçtan evvel şild kupası için Altay ve Altmordu takımları karşılaştılar. Altay 84 gibi büyükçe bir farkla rakibini yendi. Harry Baur Fransa hükumeti tanınmış artist Harry Bauru Legion d'honneur nişanile taltif etmiştir. Mahkum , ttalyan atletleri Japonları yendiler Francois Coppee'nin tanınmış eseri «Mahkum» filme alınacaktır. Başrolleri Pierre Blanchar, Signoret, Michel Simon ve Margerite Moreno oynıyacaklardır. Küba şövalyesi John Boles «Kuba şövalyesi» ismin • de bir filim çevirmektedir. Berlin Olimpiyadlanndan dönerken Japonlarla ttalyanlar arasında Torinoda bir atlerizm müsabakası yapılmış ve müsabakalan 86 puvana karşı 92 puvanla îtalyanlar kazanmıştır. Bu müsabakalarda ahnan bazı şayanı Alemsumul bir imtihan meydanı dikkat dereceler şunlardır:• 11 inci olimpiyada giden Türk kafıleSınkla atlama: 4,25 Japon, uzun atlasi, Berlinde birçok şeyler görmuş ve o ma 7,21 Japon, 1500 metro 3,57,6 Italradan yeni bilgi ve tecrübelerle avdet yan, 800 metro 1,53,2 îtalyan. etmiştir. Bu görgünün, memleketimiz deki spor hayatının inkişafmda mühim 12 inci olimpiyad için hazırbir rol oynıyacağına şüphe yoktur. Ellıklar başladı verir ki, orada gördüklerimizden bu 1940 senesinde Tokyoda yapılacak orada tatbiki mümknü olanlan yapabilelim. Olimpiyad, sadece mahdud bir lan 12 nci Olimpiyad için Japonyada müddete inhisar eden bir müsabaka şimdiden büyük hazırlıklara başlanmıştır. meydanı değil, milletleri birbirtne yak 1940 ta ilk Japon hnparatoru Jimmunun laştıran , dünya gencleri arasmda sulh tahta çıkışının 2600 üncü yıldönümü ol ve muhabbet havası yaratan alemşü duğundan bütün Japonyada büyük bay mul bir toplantıdır. Burada her millet ramlar yapılacaktır. Milâddan 664 yıl kendini göstermekte ve eksik olan taevvel tahta çıkan ilk Japon împaratoru raflarını tamamlamak için gözünü dört nun sülâlesinden bulunan şimdiki Japon açmaktadır. împaratoru bu münasebetle yapılacak 11 inci olimpiyaddan aldığımız dersmerasime bizzat riyaset edecektir. lerden nasıl îstifade edebilir ve burada Bluz valsi Macar artisti Steffi Duna tamamen renkli olarak «Bluz valsi» çevirecektir. Sefiller Moskovadaki Mosfilim stüdyolarında Victor Hugonun meşhur Sefiller romanından mülhem «Gavroş» filminin vü cude getirilmesine başlanmıştır. Bu sesli filimde, Sefiller romanının çok enteresan tiplrinden ihtilâlci halk çocuğu «Gav < roş» un hayatı canlandınlmaktadır. Bir aşk gecesi Myrna Loy ilk çevirdiği sesli filminde Kaplan kadın rolünde Dünyanın her tarafında olduğu gibi bizim memleketimizde de Grace Moo reun «Bir aşk gecesi» filmi çok turhı. Grace bu filmi çevirirken bizim paramız» la haftada 2500 lira alıyordu. Fakat filim evvelce tahmin olunan zaman zar fında bitmedi. Yıldıza 5 bin lira fazla para vermek icab ediyordu. Kumpanya bu parayı ödemektense Gracea filmin safi hasılatından yüzde 5 vermeği teklif etti. O da «kabul!» dedi. Bu yüzde be? ne tuttu biliyor musunuz? Bizim para mızla 175 bin lira!.. îşte şans buna derler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: