September 22, 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

September 22, 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

22 Eylul 1936 CUMHURIYET Kahramanlar yuvası Harbiyemiz Şimaldeki facianın hikâyesi Tam bir asır, burada, yurda ve Istanbula şeref verdi Bugünlerde şehrimizden ayrılmakta olan ünlü müessese başta Atatürk olmak üzere büyük kumandanlar yetiştirmiş ve 25,000 mezun vermiştir Şarkonun gemisi bir taş gibi sulara gömüldü... 28 »enedir buz denizlerinde dolaşan Pourquoi Pas yelkenlisi artık dalgalara dayanamadı ve Şarko ile arkadaşlarını da beraber götürdü Âlem gene ol âlem, devran gene ol devran ıkrama başlık yaptığım şu söz, eski ve pek eskidir am ma kürenin dönmesi, jaldız ların görünüp sönmesi gibi eskimek şanından olmıyan bir hakikati ifade ettiği için sık sık kullanılagelmekte ve her kullanılışında kulağa taze bir çeşni hissettirmektedir. Bu sözün Türk edebiyatmda en uygun olarak kullanıldığı yer, meşhur Necib Paşa Mersiyesidir. Meşrutiyet idare tarihinde ise ayni sözü tam ye rinde kullanan bir Mülkiye müfettişi idi. Necib Paşa Mersiyesini bilenler çoktur. Fakat o müfettişin bence şaheser olan derkenarmı bilenler pek azdır. Bu sebeble ilkin vakıayı anla tacağım: Bir tarihte Samsunda bulunuyor dum. O devrin Dahiliye Nazırı olan zat vilâyetler, sancaklar ve kazalar idare meclislerince tutulagelen karar defterlerinin kurşunkalemle imzalan dığım haber alarak sinirlenmiş ve bozulması, silinmesi, tahrif edilmesi, taklid veya inkâr olunması mümkün bu lunan bu imzalarm itimada lâyık bir biçim alabilmesi için mutlaka sabit mürekkeble konulması hakkında sert bir tamim göndermişti. Samsun tdare Meclisinde bu kuvvetli emirname o kunur, karar defterine de geçirüir. Fakat başta Mutasarnf olmak üzere îdare Meclisini teşkil eden bir düzine memur tarafından zaptın altı gene kur şunkalemle imza edilir. İşte, kendini aşağıda yazılacak mü • nasebetle hatırladığım, Mülkiye mü fettişi, Samsuna gelerek İdare Meclisi muamelelerini gözden geçirirken bu gerçekten gülünc vakıayı görmüş ve kararların kurşunkalemle imzalanmaması hakkmdaki emrin okunulduğunu bildiren zaptın altına gene kurşunka emle imza koyanları tezyif Için: <Â. • em gene ol âlem, devran gene o dev ran» mısramı yazmıştı. Bu suretle ve tam yerinde tezyif o unan o idare meclisi üyelerinin inti « bah hasıl ettiklerini zannetmeyin. Bu meşhur mısra, idarî bir tevbih olarak deftere geçtikten sonra da kararlar lcurşunkalemle imzalanıyordu. *ır "t* *P Kâşif Şarko ve batan gemtn tı. Sabaha karşı yatağıma uzanmıştım. Saat beş buçuğa doğru müthis, bir çatır tı oldu ve ben yatağımdan yere yuvarlandım. Derhal güverteys fırladun. Flikalan denize indirmeğe çalışak, fakat bu çok güç bir işti. O esnada dehjetli bir infilâk işitildi, kazan patlamıştı. Gemi bir taş parçası gibi denize gömüldü, ben de beraber sürüklendim. Fakat yüzerek suyun üstüne çıkmağa muvaffak oldum. Elime bir tahta parçası geçti, ona yapıştım. Zannederim gemidekilerin hepsi kapana tutulmuş gibi içeride kaldılar ve boğuldular. Dalgalar dağ gibi yüksekti. O kadar fazla sarsılıyordum ki, zannederim, bu sarsmtı yüzünden gelen baygınlık beş saat kadar sürdü. Çünkü, bir Fakat yola çıktıktan bir müddet son Izlanda balıkçısı tarafından kurtanhp ra birdenbire patlıyan fırtına, süvarinin karaya çıkanldığım zaman saat on varbütün gayretlerine rağmen geminin dı.» Reykjavike avdetini imkânsız kılmış ve Kazayı müteakıb geminin battığı yere gemiyi kayalara doğru sürmeğe başla gelen tahlisiye gemileri ilk evvel doktor mıştır. Gemi, bütün gece, saniyede 25 Charcot'nun cesedini bulmuşlardır. Bunmetro süratle esen bir fırtınaya göğüs lar kaza mahalline geldikleri zaman germiş, dağ gibi dalgalarla sarsıla sarsıla Pourquoi Pas yelkenlisinin yalnız direkşafak sökünciye kadar denizlerin ortasın lerinin ucu görünüyordu. Kazanm sebeda çalkalanmiş, nihayet gün ağanrken bi, kaptanm karanlıkta yolu şaşınnış ve sular kazana kadar yükselerek kazanı Strimfjord methalindeki fenerleri seçe » patlatmıştır. memiş olmasına atfediliyor. Tahlisiye Kazanm infilâkı neticesinde parçala gemileri bütün gün araştırmalara devam nan gemiden denize dökülen mürettebat, etmişlerse de gemide bulunan 34 kişiden doktor Charcot ve gemideki diğer âlim sağ olarak ancak baştayfayı bulabilmişler de dahil olduğu halde tamamen bo Ierdir. ğulmuş, yalnız baştayfa Eugene Gonidec, geminin battığı yerden dört mil açıkta bir tahta parçasına sarılmış, yan ölü ve soğuktan yan donmuş bir halde bulunmuştur. Baştayfa denizden kurtanldıktan sonra civar çiftliklerden birine götürülerek sıcak kahve içirilmek sureile ilk tedavisine teşebbüs edilmiştir» Baştayfa kazayı şu şekilde anlatmıştır: Pourquoi Pas, yelkenli, ufak bir gemi idi. Yirmi sekiz senedenberi buz denizlerinde dolaşıyordu. Groenlanda yaptığı bu seyahat onuncu seferiydi. Groenlanda sefer yapmak üzere 22 haziranda Saint Servandan yola çıkan ve İzlandada Faxa körfezinde bir kasırgaya yakalanarak bütün mürettebatile beraber batan Fransız bandırah Pourquoi Pas gemisi faciasma dair, Fransız gazetelerinde şu tafsilât verilmektedir. «Meşhur Fransız denizcisi ve âlim doktor Charcot, beraberinde Fransız âlimlerinden yedi kişi daha bulunduğu halde salı günü öğleden sonra Pourquoi Pas gemisile Reykjavikten hareket etmişti. Biri îsviçreli, biri Fransız, diğeri Danimarkalı üç âlim Kopenhagdan bu gemiye binerek Groenlanda gidecekler, orada kızakla tetkikata çıkacaklardı. Kahraman Harbiyede Büyük Şef Atatürke cnd hattralar: Gazi »ınıf\ndan üç muhtelif göranüş Harbiye mcktcbi yakmda Ankaraya ki eski Tıbbiye mektebinin bulunduğu mektebinin istanbulda barınabilmesi im~ kânsız bir hale gelmişti. binaya göçetti. gidiyor. Işte o zaman Ankarada Cebecidek Görülüyor ki Harbiye, bu yillarda Bu, yüz iki yıllık bir tarihin, şerefli adeta seyyar bir mekteb halindedir. Ve Abidinpaşa köşkünde ve civarındaki pa* seyrine devam için İstanbuldan Ankarasanki asıl yuva, evlâdlarından cüda kal viyonlarda, takım kumandanı yetiştiril ya akışı, bir hâdisedir. mış olmanin hicranı içinde, Fransız asker mek üzere sunufu muhtelife zabit nam Istanbul ve Harbiye... zedleri telimgâhı açıldı ve bu talimgâha Yıllardır, biri anılmca öteki akla gelen lerine kışlalık ederken, fırtmalı bir gecede ilk talebe olarak ta Anadoluya geçmiş bu şehirle, yurda bir şehir nüfusu kadar tutuşarak, cayır cayır yandı, kül oldu. zabitan Şimdikî Hafbiye mektebi binası, bu bulunan Maçka kışlasındaki münevver kafa, merd insan ve kahraman mektebinin birinci ve Kuleli askerî ida veren bu mekteb, jimdi birbirinden ayn yangın arsası üzerinde, yeniden yapıla disinin 2 ve 3 üncü sınıflarmdaki 250 lırken, insan, biran, gözlcrini arkaya çe rak, 1862 de Harbiyeliler tekrar yuvala genc alındı. rina yerleştiler. virmekten kendini alamıyor. Bir müddet sonra ise bu talimgâh iki Bu kahramanlar yuvasına, lâyık oldu1834 senesi... îstanbul sokaklan ilk senelik bir Harbiye mektebine kalbedildi. ğu itina ve ehemmiyetin verilmeğe başlanclefa, bir örnek kır renkli misko çuhadan Böylece Millî Mücadelenin en ateşli ması da, denebilir ki, bu tarihlere tesadüf elbiseli, meçli gürbüz gencler gormüştü. günlerini, Harbiye mektebi Ankarada eder. Işte bunlar, Türk ordusuna yeni bir yaşamı; oldu. Yerlerinden kıpırdamağı, hele bir nizam verecek olan büyük yuvanın ilk mekteb için büyük bir fedakârlık sayan Ve Istanbul kurtulunca gene eski yuva evlâdlan idiler. padişahlar arasında, Abdülâziz, nasılsa, sına dönen Harbiye, yüz iki yıllık öm Makça kışlası kütübhane, hamam, 1863 te Harbiyeye kadar gidip, imtihan rünün tam yüz yılını istanbulda yaşami} hastane ilâvesile ve Avrupadan getirtilen larda bizzat bulunmak lüzumunu duy oluyor. Harbiye mektebi kuruluşundan bugütedris aletlerile dört yüz kişilik bir mek" muştu. ne kadar tam 91 sınıf ile 25,000 küsur teb haline ifrağ edilmişti. Artık bütün askerî mekteblerin imtiBir müddet sonra sıbyan bölükleri de hanlan Harbiyede yapılıyor, bir müddet mezun vermiştir. Istanbullular için, Harbiye mektebi buraya getirilerek mekteb sekiz bölüklü sonra da Mühendishanenin Harbiye ve bir tabur halinde teşekkül etti. Hemen idadi şakirdleri de bu büyük yuvaya nak artık bir hahradır. Başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere Türk ordulannı ve ertesi sene ise, bir yandan, Viyana, Pa ledilmiş bulunuyorlardı. bu ordularla beraber bütün Türk milleris, Londra askerî mekteblerine zabitan 1875 te ise, harbde lüzumuna mebni, tîni zaferden zafere götürenlerin en taze ve talebe gönderilmiş, bir taraftan da üç sınıf birden zabit çıkarılmıştı. havasile dolu aziz ve mukaddes bir ha Maçkadaki mektebe piyadecilik müteAradan çok geçmeden, Fon der Golç tıra..< hassısı Mavoni ve Ispanyalı ressam ŞiPaşayı, mekâtibi askeriye müfettişi umurans gibi ecnebi muallimler celbedilmişti. KANDEMtR misi olarak İstanbulda buluyoruz. Onun Mekteb ilk tecrübe senelerini yaşıyoraskerî mekteblerimizin başına gelmesile, Su. Harbiyemizin programınin değişmesi de Daha dersler intizama girmediği gibi, bir olmuştur. 1884 tarihine kadar Frankaç sene okunacağı da belli değildi. hakkmdaki sız mektebi harbiyesi programını takib Elektrik şirketi Buna rağmen piyadecilik ve istihkâmcı eden Harbiyemizde, artık Berlin Harbitahkikat Iığm nazarî ve amelî çalışmalarına ehem ye mektebi programı tatbik edilmeğe Nafıa Vekâleti tarafından Elektrik miyet verilmiş ve bu meyanda Okmey başlanmıştı. Şirketinin hükumete ve halka karşı olan danındaki Harbiye tabyası da o sene taHarbiyenin tarihinde artık sükun var taahhüdlerini noksan yapmak noktasınlebe tarafından yapılmışbr. dır. dan yaptırılan tahkikat ilerlemektedir. Mekteb kurulduktan altı sene sonra, Ta... asla unutamıyacağunız bir tari Heyet, şirketteki muameleleri birer yani 1840 ta fransızcanm resmen ders he kadar: 29 kânunuevvel 1320. birer gözden geçirmektedir. programma alındığmı görüyoruz. Atatürkün, bu mektebden, erkânıharb Elektrik Şirketinin malî muameleler Yavaş yavaş ta olsa, yıldan yıla te zabiti olarak çıktığı gün. Yani büyük itibarile de bazı yolsuzluklarda bulun • kemmül etmekte olan mekteb, ilk mezun Harbiyenin tarihe geçmiş en büyük güduğu hükumete ihbar edilmektedir. larını, sekiz sene sonra, 1842 de verebil nü! Hesab mütehassısı Müller yapılan bu miştir. Bunlar yüksek derecede muvaf1906 da meşrutiyet ilân edilince Mekihbarlar üzerine tetkikata memur edilfak olarak birinci mülâzim çıkan 4] ve tebi Harbiye de Hareket Ordusile beramiştir. Müller, şirketin kendi memurla karibi âlâ derecede sınıf geçerek mülâ berdi. nna verdiği bedava cereyanm kazanc zim olan 29 ki, topu topu 70 gencdir. 31 mart hâdisesinde de, îstanbuldaki vergisinin senelerdenberi hükumete tediBu şekilde mahsulünü vermeğe baş sefarethanelerin muhafazasını Harbiye ye edilmemiş olması noktasmdan yapı Iıyan müessese de, şimdiki Harbiye mek liler üzerlerine almışlardı. lan ihbar hakkmdaki tahkikatını îkmal tebinin bulunduğu bomboş sahanın tek 1907 den Umumî Harbin ilânma ka* yapısı olan (Tophanei Amire hastanesi) dar mekteb dörder bölükten müteşekkil etmiş ve raporunu Maliye Vekâletine vermiştir. Diğer hususlar üzerindeki tetne nakledilmiştir. ki taburdu. kikat daha bir müddet devam edecekErtesi sene ise, burası da muvafık göBüyük Harb başlaymca tedrîsat ta * tir. rülmiyerek, Dolmabahçe sarayının tefer biatile durmuş ve mektebde bulunan üç ruatından olan Çinili köşke geçilmiştir. sınıf; zabit namzedi, zabit vekili ve mü Şark Demiryolları memurla1847 de de bu köşkten yeni Harbiyeye lâzim olarak kıt'alara gönderilmişti. rının istekleri yerleşilmiştir. Burada Harbiyenin, 1 ve Bütün bu çetin savaş günlerinde genc Şark Demiryollarının satm almması 2 nci sıniflarile idadinin 5 inci smıfı (ih Harbiyelileri her cephede ağabeylerinin çin Nafıa Vekâletile şirket mümessilleri tiyat sınıflan) ismini alarak, mekteb bu yanında kahramanca döğüşür görürüz. arasında müzakerelere birinciteşrinin suretle, bütün mevcudu 78 talebe olarak Fakat menhus talih, mütarekenin kara 19 unda Ankarada başlanacaktır. Şark teşekkül etti. Bir sene sonra bu teşkilât günlerini getirince, artık Harbiye mek Demiryollarının memur ve işçileri, satm ta hoş görülmedi, ihtiyatlık kaldmlarak ebi yoktur, sanmayınız. Ima işleri arasında kendilerinin de Tele Harbiye mektebi üç sene oldu, Fransa ve Harbiye mektebi ki dört duvar değil, fon Şirketi memurlan gibi unutulmalarr Almanyadan mütehassıs muallimler geti fakat ateş gibi yanan bir kalbdir, o gene, nın çok muhtemel oldugunu görerek bir rildi ve huzur imtihanlan yapılarak beş İstanbulun bir köşesinde için için işle * araftan Nafıa Vekâletine diğer taraftan senedir mülâzim bulunan 9 efendi yüz mektedir. şirkete müracaat etmişlerdir. başilık aldılar. 1849 da ise idadinin son Memur ve işçiler kumpanyadan, hilkuPangaltıdaki mekteb binası Itilâf kuvsmıfı Harbiyeye alınarak bu suretle vetleri tarafından işgal edilmiş mekteb mete geçerken birer maaşlık ikramiye ismekteb dört seneye çıkanldı. de Çengelköyündeki Kulelinin yeni ya temektedirler. Şark Demiryollarında bu* Ruslarla harb başlayıncıya kadar iki pılan kısmına gitmişti. Burası da işgal e gün çahşan memur ve işçilerin yekunu Î5ç sene rahat yüzü gören Harbiye, gelen dilince bu sefer Halıcıoğlundaki topçu 1,300 kadardır. müttefik askerlere kısla, ve gelecek ya mektebine taşınarak muhtelit Harbiye Kumpanyanm memur ve işçileri buntahlara hastane yapılmak için büyük bi halini almıştı. dan on iki sene evvel bir grev yapmışlar nalara ihtiyac görüldüğünden, gene se Burada bir lâhza durmamız lâzımdır. ve her sene 10,000 liralık ikramiye tevzi ferber oldu. Maçkadaki idadi ÜsküdaÇünkü, bugün Ankaraya giderek ora edileceğl taahhüdünü alarak işe başla ra, Harbiye de, Seraskerkapısındaki eski da yerleşecek olan Harbiye mektebinin, mışlardı. Fakat şirketin o zamandanberı fTaşkışlaya taşındı. yüz iki yıllık ömrünün esasen iki yıhnı bu ikramiyeyi tam olarak tevzi etmediği Htrbiye mektebi, beş sene bu kışlada Ankarada geçirdiğini unutmamalıyız. de söylenmektedir. işçiler ve memurlar îcaldıktan sonra bu defa da Gülhanede, Millî Mücadele günlerinde, Harbiye bu noktayı da tebarüz ettirmektedirler. SOSYETELERDE îlk seyahatini 15 ağustos 1908 de yapan Pourquoi Pas'nin son seferinde bu müthiş kazaya uğramasının sebeblerin den biri de, şimdiye kadar bir telsiz tesis edilmemiş olmasıdır. Doktor Char« Bütün gece müthiş bir fırtına ge cot'nun bütçesi gemisine telsiz tertibatı miyi dövmüş ve hiç kimseyi uyutmamış koymasına henüz müsaid değildi. DENÎZİŞLERİ Tahlisiye müdürünün tetkikleri Tahlisiye Umum Müdürü Necmed din Karadeniz sahillerindeki tahlisiye isasyonlarını tetkik için seyahate çıkmıştır. Necmeddin, Kilyos, Şile taraflarmdaki tesisatı gezmiş, radyofar ile Karadeniz Boğazındaki yeni fenerleri teftiş etmiş:ir. ADLtYEDE Küçük hırsızlar mahkum oldular Samatya ve Aksaray taraflarmda bir çok dükkânlardan eşya çalmakla maznun 14 ve 15 yaşlannda Ruhi ve Mehmed isminde iki çocuğun muhakemesine dün üçüncü cezada bakılmış ve Ruhi 10 ay, Mehmed de 8 ay hapse mahkum edilmiştir. Deniz Müsteşarı geliyor' İktısad Vekâleti Deniz îşleri Müstejan Sadullah Güney bugün Ankaradan Sehrimize gelecektir. Sadullah Güney şehrimizde bir kaç gün kalacak, burada deniz müessesele rini teftiş edecektir. Gizli bakılan bir katil davası Bundan bir müddet evvel Beyoğlunda Küçükkabristan sokağmda Cemil Bey apartımanmda kansı Fatmayı arkadaşı Yunusla birlikte yakalıyan ve karısım öldüren, arkadaşını da ağır surette yara Iıyan şoför İzzetin muhakemesine dün Ağırcezada gizli olarak başlanmıştır. Üç gün evvel Istanbul sokaklarında heyecanlı bir manzara yüzgösterdi. eniş caddelerde ve bilhassa köprü ü:erinde yer alan Belediye zabıta zne murları, gelip geçenleri sağdan yürümeğe zorluyorlardı. On yıl önce kop ünün iskelelerine asilan «Buradan çıblmaz>, «Buradan inilmez> ibareli Iri evhaları okuya okuya çıkılmaz denien merdivenleri tırmanmaktan ve i • ilmez denilen merdivenleri de paldırgüldür inmekten geri kalmıyan îstanlUİlular, şaşkın bir inkıyadla memurarm bu işaretine uyuyorlardı, üzerinde bulundukları yolun sağını takib etmeğe başlıyorlardı. Fakat bu uysalhk nihayet on metro kadar ayşıyordu, memurlarm yüzü görünmez ve »esi du • olunca sağla sol gene kucak • aşıyordu. Ben, şu gerekli iş üzerinde ısrar o unacağını umarak beş on gün sonra addelerde sağ ve sol mefhumunun sabitleşeceğini tahmin ediyordum. Bu gün köprüden geçerken baktım, me murlar yoktu ve yolcular, yıkılmak isenen itiyadlarına yenibaştan kavuş muş olmanin getirdiği bariz bir sevinc çinde sağı solu şaşırarak, neş'eli neş'ei yalpa vurarak köprüyü aşıyorlardı. Bu görüş bana, Necib Paşa Mersiyeini süsliyen ve meşrutiyet devrindeki ir Mülkiye müfettişinin kalemine de nırdumduymaz memurlan tezyif için güzel bir vesile vermiş olan meşhur mısraı hatırlattı, o sekiz kelime garib garib dudaklarımdan dÖküldü: Âlem gene ol âlem, devran gene ol devran!... Siberyadan gelen Türk esirleri Büyük Harbde Ruslar tarafından e ir edilip yirmi senedenberi Siberyada almış olan Türk esirlerinden bazıları ehrimize gelmişlerdir. Yirmi senelik 'ir hasretten sonra memleketlerine avuşan vatandaşlarımız Izmire gön erilmelerini istemişlerdir. Esirlerin verdikleri malumata naza an Siberyada Büyük Harbden kalmış aha birçok Türk esiri vardır. Bunlar radaki mesafenin uzaklığı dolayısile onsoloshanemize müracaat ederek memleketimize dönememektedirler. Bir ısmı da orada evlenmiş ve tevattun taıişlerdir. Gelenler tamamile Rus şiesile konuşmaktadırlar. Hapisaneler Umum Müdür muavini şehrimizde Hapisaneler mütehassısı ve umum müdür muavini Mutahhar Başoğlu îzmit ve Adapazan hapisanelerini teftiş ettikten sonra dün şehrimize gelmiştir. Hapisa neler mütehassısı îmralıdaki asrî hapisa neyi teftiş etmek üzere bu hafta içinde İmralıya gidecektir. M. TURHAN TAN KIRKYIL Üslad Halid Ziya Uşaklıgilin halıraları Dördüncü eildi de çıktı. Fiat 80 kuruştur. Beainei ve $o nuncu dld basılmaktadır. 4 cildden mürekkeb olan bu kıymetli eser memleketin stya^l, içtimaî, flkrî hayatının 40 yıllık canlı bir levhasıdır. Baştanbaşa cazib bir haklkî roman hükmünde olmakla beraber birçok parçaları müstakll birer hikâye glbldir. tsviçre sefaretinden çalınan hahlar Isviçre sefaretinden sekiz on bin lira kıymetinde halı çalan David ve Melkon adındaki şahısların muhakemesine dün de devam edilmiş ve mahkemede sefaretin avukatile Isviçre sefiri Hanri Marten bizzat bulunmuştur. Halen Sinob hapisanesinde bulunan suçluların buraya getirilip getirilmemesi hakkında karar verilmek üzere muhakeme 14 ikinciteşrine bırakılmıştır. Bir sirk geliyor Öğrendiğimize göre bu ayın 26 smda stanbula büyük bir sirk gelecektir. lirk burada 20 gün kalacaktır. Sirkte üze yakın vahşi hayvan bulunmaktaır. OKUYUNUZ!

Bu sayıdan diğer sayfalar: