4 Ekim 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

4 Ekim 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 Birincitesrin 1936 CTJMm rp fvFT SON TELCFON HABERLER TELCRAF vc TCLSiZLE Başvekilin Kayseri bez fabrikasındaki sözleri «Türkiyeyi endüstrileştirmek, Türkiyenin emniyet ve istikbali için şarttır» Ankara 3 (A.A.) Başbakan îsmet înönü, Elâzizden dönerlerken bir günlerini Kayseride geçirmişler ve evvelce programlanna aldıkları gibi Sümer Bankın Kayserideki Bez fabrikasını tetkik ve teftiş etmişlerdir. Fabrikayı kurulduktan sonra ilk defa ziyaret eden Başbakan, üç buçuk saat süren teftişle rinde bütün şubeleri ayn ayn tetkik etmişler ve fabrika işçi ve memurlarına aid içtimaî teşekkül ve tesislcrle yakından alâkadar olmuşlardır. Tetkiklerinden mem nuniyet duyan Başbakan, tahassüslerini Sümer Banka ve fabrikaya hitab eden aşağıdaki kıymetli ifade ve direktiflerile tesbit etmişlerdir: « Kayseri Bez fabrikasını, yapısı bittikten, tamamlanmış eser olarak işlemesi yoluna girdikten sonra ilk defa bır gün gördüm. Fabrika iyi malzeme ile kurulmuştur. Bunu vücude getirenler mükemmel bir eser meydana çıkarmak için iyi yürek ve azimle çalışmışlardır. îşin maddî tarafı için olduğu kadar bu dost ve samimî tarafı için de kuranlara teşekkür etmek borcumuzdur.» Bundan sonra bu fabrikada çalışanlara birkaç mülâhazamı söylerim: «Bizim ideallerimizin ve vatana karşı ödemeğe çalıştığımız borclann biri de Türkiyeyi endüstrileştirmektir. Memle ketimizin refahh ve emniyetli istikbali için bunu şart tutuyoruz. Bu kanaatle takib ettiğimiz siyasetin icra vasıtası Sümer Bank ve onun ilk ve mükemmel eseri Kayseri Bez fabrikasıdır. Kayseri Bez fabrikasının endüstriye ve Sümer Bank eserlerine bir örnek olması için hiçbir fedakârlıktan çekinilmemiştir. En iyi ma kineler ve binalar, ekonomik sağlam esaslar bu fabrikada çalışanlann, insan ve işçi olarak en iyi hayat ve istirahat şartIarı düşünülmüştür. Büyük, küçük bu fabrikada çalışan ların tek vazifeleri onu, milletin örnek bir millî müessesesi haline getirmektir. Fabrika olarak örnek, san'atta, teknikte, ekonomide hulâsa iyi işlemede örnek... Bunlar kadar mühim olan intizamda, ça~ lışkanlıkta, disiplinde, örnek bir fabrika... Ve hepsinden mühim olarak bir millî müessese ruhunda, Cumhuriyetçi, milli yetçi kültürile Anadolu ortasmda medenî ve manevî bir kale gibi sağlam karakterde olması lâzımdır. Trakya harabe halinde imiş! Bulgar gazetelerinîn bize dair vazdıkları... Son günlerde Bulgar gazetelerinde Türkiyeye dair röportajlar çoğalmıştır. Hemen hergün, her Bulgar gazetesir.de, bilhassa Istanbula dair yazılar vardır. Bunların mühim bir kısmı dostluk havası içinde yazılmakta ise de bazılannda hakikate uygun olmıyan kısımlar ve tamamen yanhş müşahedeler vardır. Eski Abdülhamid Türkiyesini, Harbi Umumî Türkiyesini tanıyan şimdi de Atatürk Türkiyesini gören Angel Stoyanof namında bir Bulgar muharriri (Sofya) gazetesinde şunlan yazmaktadır: « Ben Türkiyeyi çok eskiden ta nınm. Kat'iyetle şunu söyliyebilirim ki şimdi yepyeni bir Türkiye doğmaktadır. Ve bu Türkiye her sahada dev adımla~ rile ilerlemektedir. Türk milletinin Atatürke karşı sonsuz bir itimadı vardır. Bunun sebebleri üçtür: Harbden evvel Türk kendi vatanmda bir misafir vaziye* tinde idi, çünkü kapitülâsyonlar ecnebi'eri bu memlekette hâkim vaziyetine koy muştu. Şimdi ise vaziyet tamamile aksinedir. Türk artık kendi vatanmda hâkimdir. Diğer taraftan mütemadî haricî zaferlerle Türkün kendisine karşı olan itr madını yükseltmiştir. Bu haricî zaferlerin en sonuncusu Montrödür. îngiliz Kr*!r nın tstanbulu ziyareti de Atatürkü ve onun vekillerini halk nazarında göklere çıkarmıştır. Çünkü hiçbir îngiliz Krah Sultanlann en kuvvetli bulunduklan za* manlarda bile Türkiyeye gelmemişti! I ADLî MUSAHABE Hâk ım geçmiş bir tek kadı gösterebilir misiniz? Meğer ki köse ola. Daha otuz, otuz beş yıl evvel, eski devrin Adliye Nazırı Abdurrahman (Paşa) merhum. sakalsız bir tek hâkim tayin etmezmiş. Çünkü, dermiş, bıyığı terlemiş, fakat sakalı tıraş edilmiş bir hâkim, Arnavudlukta ve Anadoluda halk üzerinde iyi tesir yapmaz! Bugün ne tüysüzlük, ne de sakal bı yık saltanatı var. Bugünün hâkimi te nis oynar, denizde yıkanır. briç partisi yapar. İster burma bıyık, ister sivri, ister değirmi veya çatal sakal bırakır; eskiden olduğu gibi halktan Himalâya dağı kadar yukanda ve Allahtan bir santim aşağıda değildir. Hatta yemek hususunda bile farkhdırlar. Eski çağ larm hâkimleri nefis yemekler yerler. hem de çok yerlerdi (1). Bizde de kadıların kızarmış bir çebici (keçi yavrusu), kaç tane patlıcan dolması ve bil mem kaç kilo un helvasile birlikte silip süpürdüklerini hatırlarız. Ondan sonra da. hazmi taam için, şöyle bir güreşirlerdi. On üç yıl ilk, orta ve lise, dört yıl Üniversite tahsili, kaç sene staj gören gene Türk hâkimi her halde yemek hususunda da atalarmdan aynlır sanı rım. O taşı eriten mide kalmış mıdır? Hele orta yaşlı ve gene hâkimlerin hepsi de ihtiyat zabitidirler. Vatanın kur tuluşu uğrunda kanlarını dökmüşler dir ve daha da dökmeğe hazırdırlar. Cürmü meşhudlar 60 saatte 60 dava rüyet edildi Adliyeye şekil veren, hakkına göre kimine mis Bir üfürükçü de 3 ay kalla, kimine kilo ile adalet dağıtan hâkimdir hapse mahkum oldu Yazan : A. Haydar özkend Adlî musahabelere yanlış başladık. Avukattan önce (hâkim) i yazacaktık. Çünkü mesleklerin en eskisi, en asilî hâkimliktir ve avukatlığın büyük ve üstün kardeşidir. Bir haksızlığa uğradığınız zaman kime koşarsmız? Kanunun hâkimiyetini kim temin eder? Politika dedikodularına karışmıyarak, fırkaların üstünde, adaleti dağıtmak, devlet ve memleket namına hükmetmek, haksızdan ve hırsızdan malı geri almak, adam öldüreni astırmak!.. (Dupin) in dediği gibi, bayanlar, baylar, bu ne büyük iştir? İstediği faziletler ve yüklettiği mes'uliyetler bakımından ne korkunçtu?. Şu tram vayda, vapurda karşısına oturarak senli benli konuştuğunuz ve (Üsküdar, yahut Eyüb sulh hâkimi) deyip geçiverdiğiniz adamın kürsüsüne çıkıp, elbisesini gi yip te iki dudağı arasından çıkardığı bir hükmün kuvveti ve şümulü neka dar büyük ve ne kadar geniştir, bir kere düşündünüz mü? Türkiye Cumhuriyetinin polisi, jandarması. ordusu ve donanması adına (ilâm) denilen ve altında onun mahkemesinin damgasile imzası bulunan küçücük kâğıdın arkasındadır ve o adamın (olsun) dediği şeyi yaptırır ve (olmasın) dediğini yaptırmaz. Romada hâkimler, ayni zamanda şehrin valisi idiler. Kanunu hem yapar lar, hem tatbik ederlerdi. Bugünün hâkimleri yalnız tatbik ediyorlar. Eski hâkimler, bu büyük, şerefli, korkunç vazifeleri gibi kıyafetleri, sürdükleri hayatları itibarile de başka fanilerden ayrılırlardı. Meselâ eski çağlarda Fransa hâkimleri gün doğmadan kal karlar; dişi katırlara binerler ve önlerinde meş'aleler, adliye sarayına giderler, muhakeme başlamadan dua eder lerdi. Bizde sabah erkenden kalkıp ayvazının tuttuğu fenerin arkasında. cemaatle namaz kılmağa ve sonra hüküm vermeğe giden kadılar vardıysa da dişi katıra bindiklerini tarih kaydetmiyor. Medenî dünyanın hâkimleri başlarına peroke (takma saç) takarlardı. Bu takma saç, hele yaz günlerinde, birçok tuhaf hikâyelere yol açmıştır. Bir tanesi îngiliz muhafazakârlığmı göstermek itibarile çok tuhaftır. Şöyle anlatırlar ki îngiliz avukatı Knomles pek sıcak bir yaz günü uzun bir müdafaa yaparken buram buram terler. Mahkeme başkanından peroke sini çıkarmak için müsaade ister. Baş kan, kendisi de sıcaktan ter döktüğü ve sık sık mendilile yüzünü sildiği halde: Peki, der, emsal arıyorum. İngiliz kanunlarınm eğemenlik ettiği sıcak yerlerde avukatlar ve hâkimler başlarını açmak için müsaade isterler. Fakat bana temin edebilir misiniz ki İngilte rede bundan sonra ve daima, bugün bizi terlettiği gibi dayanılmaz derecede sıcaklar olacaktır? Avukat Önünüzde buna. evet ce vabını veremiyeceğim! Hâkim Pekâlâ, hiç olmazsa perokenizin başınızı ağrıttığını, midenizi bu landırdığmı, beyninizi kaynattığını iddia edefcilir misiniz? Avukat Tanrı esirgesin! Peroke altmda pek çok terliyorsam da hasta de# ğilim. Ve zavallı avukat, gene buram buram terliyerek müdafaasına devam eder ve tabiî o sıcak günde başmdaki takma saç, hâkime de buram buram ter dök türür. Yarı şaka da olsa, İngiliz hâkiminden nakledilen şu masalın benzerlerine başka yerlerde de rasgelmez miyiz? Minderinin üstüne bağdaş kurarak davacıları dinliyen kadı (efendi), Arab ilinde bile, ateş saçan sıcak altında ne kendisinin, ne de davacılann ve avu katlarmın kavuğunu veya sarıklı fesini çıkarmalarma hiçbir zaman müsaade etmemiştir, diyebiliriz. Fransız hâkimleri perokeden başka sakal ve bıyıklarmı da tıraş ederler ve yalnız (favori) bırakırlardı. Sonraları, bir zaman sakal bıraktılar. Bıyık ve sakal saltanatı! Bugün gü leriz değil mi? Bıyıksız, sakalsız gelmiş Cürmü meşhud kanununun tatbikatı na dün de devam edilmiştir. Dün saat 12 ye kadar yapılan bir istatistiğe göre kanunun mer'iyet mevkiine girdiği 60 saat zarfında 60 vak'a olmuş ve bunlardan 22 si mahkumiyetle neticelenmiştir. Di ğer davalann bir kısmında feragat var dir. Bir kısmında berat, mühim bir kısmında da ademi takib kararı mevcuddur. Dün bilhassa Beyoğlunda fazla mik tarda davaya bakılmıştır. Bir üfürükçülük ctirüm meşhudu Dün cereyan eden meşhud cürümler arasmda en enteresan olanı bir üfürükçülük davasıdır. Zabıta Hekimoğlu Alipaşa camisinin imamı Yusufun üfürükçü lük yaparak halktan para aldığını yapılan bir ihbarla öğrenmiş ve bir cürmü mp?hud hazırlamıştır. Bunun neticesinde imam Yusuf yakalanmış ve dün dördüncü asliye mahke mesinde muhakeme edilmiştir. Evvelâ imam Yusuf dinlenmiş ve ımam (kabul etmem) dıyerek isnadatı reddetmiştir. Ancak evinde yapılan araştırmada bulunmuş olan Yıldızname ile cebinde zuhür eden ve numaraları evvelce tesbit edilmiş olan iki liranın nereden geldiğini söyliyememiştir. Bunun üzeri ne meşhud cürmü tertib etmiş olan Emniyet memurlarından üçüncü komiser Vehibe ile memurlardan Nimet şahid ola rak dinlendiler. Memurlar vak'ayı şöyle anlatrılar: Kayseri Bez Fabrikası Türkiye millî hayatında kendi an'anesini kurmıya ve tarihini yazmıya başlamıştır. Dikkatimiz ve dileğimiz bu tarihin temiz ilk yazılarr Yeni Türkiye gencliğe çok ehemmivet nın millet hatırasında derin kökler sala vermektedir. Bütün devlet işleri genclere rak devam etmesine bağlı olacakhr.» tevdi olunmaktadır. Onun için de Türk" ı.mıılımmnnııııiHinııııııııiıınıınmııııiHiıiHiıınıınıii)i»«»<»»«>" ler şimdi her zamankinden daha fazla vatanperverdirler. Türkiye, ordusu için dehşctli bir para sarfetmekte, büt^c.in beşte biri orduya gitmektedir. Türk'yede vergiler ağırdır. Fakat Türk sanayii ^ev adımlarile ilerlemektedir. Türkler bu hususta Rusyaya çok medyundurlar. Buna mukabil Türkiyede komünizm şid • detle takib edilmektedir. Paris 3 (A.A.) Zabıta, müstahdemCenevre 3 (A.A.) M. Eden, Delbos Türkiyede Bulgaristana karşı olan ler tarafmdan işgal edilmiş olan kahve, ve Isveç delegesi Sanderden mürek hissiyatta şurada dört beş aydanberi bir lokanta ve otellerden grevcileri zorla keb üçler komitesi dün akşam Danzig değişiklik hissolunmaktadır. Belki bu çıkartmaktadır. Tahliyeye Şanzelize ta vaziyetini incelemiştir. Montrönün bir neticesidir. Yoksa d'Jrt raftarlarmdan başlanmış ve hiçbir hâM. Edenin buna dair hazırladığı ra dise olmamıştır. Ayni tedbir diğer ma poru konsey pazartesi günü tetkik ede beş ay evvelsi Türkiyeye gelen Bulgar vatandaşlan diğer ecnebi yolculardan hallelerde de tatbik olunacaktır. cektir. Halefi tayin edilinciye kadar M. Bu çalışma yerlerinin işçiler tarafın Lester, Milletler Cemiyetinin Danzig ayn bir rejime tâbi tutuluyorlardı. dan işgaline muhalefet için hükumet yüce komiseri sıfatmı muhafaza edecekBulgaristana trenle avdet eden bir yol* tarafından alınan ve meb'usan meclisin tir. M. Lester henüz başlıyan birkaç cunun şarkî Trakyada dehşetli bir nüfus de frangın düşürülmesine aid münaka haftalık mezuniyeti biter bitmez, va azlığı olduğu hemen gözüne çarpmaitaşalar sırasmda M. Blum tarafmdan tek zifesi başma dönecektir. dır. Bir zamanlar insan kaynağı olan bu rar teyid edilen taahhüdün ilk tatbikaPazartesi günü konsey, Polonyanm, mümbit arazi bugün artık bir harabe tıdır. Patronlarla müstahdemin sendi Danzigle olan münasebatmın normal bir kaları arasmda itilâf edilenler müstesmanzarası arzetmektedir. Tren kilomelşekilde idamesine itina etmek ödevini na, grev ekseriyet itibarile Şanzelize ve rolarca ilerlediği halde hiçbir köy gorüntayid edecektir. bulvarlardaki müesseselerde olmuştur. memektedir. Yalnız îstanbul civarında Otellerin çoğu, alınan tedbirler sayesinKomitenin cemiyete bir teklifi muhacir evleri vardır. Türk hükumehnin de grevden masun kalmıştır. Cenevre 3 (A.A.) Fransa, İngiltere şarkî Trakyaya Romanya, Bulganstan ve İsveç delegelerinden müteşekkil oMarsilyada 800 işçi grev yaptı ve Makedonyadan muhacir yerles.tir.Tie Marsilya 3 (A.A.) Demiryolu mal lup Danzig vaziyetini tetkike memur siyaseti muvaffak olamamıştır zemesi fabrikasma mensub 800 amele, olan komite, Milletler Cemiyetine müTrakyanm istasyonları ölüdüf. Muhitbir arkadaşlarının işten çıkarılması racaat ederek, Polonyanm serbest şehir ru protesto etmek maksadile grev ilân senatosu tarafmdan alınan son tedbir te hiçbir hayat yoktur. Bu Istanbuldan lerle DanEigde tehaddüs eden vaziyeti trene binen yolcularla da göze görün etmiştir. aydmlatmıya memur etmek teklifinde mektedir. Bütün yolcular yalnız harıce Elişleri sergisinde bulunmayı kararlaştırmıştır. gidenlerdir. Tren Yunan arazisine ve mükâfatlar Almanlar ilk büyük harb bahusus Bulgar arazisine girince map Ankara 3 (Telefonla) Ev ve elişleri zara birdenbire değişmektedir. Sanki insergisinin mükâfatları buradaki komis gemisini denize indirdiler san bir hâli araziden isitepen işlenmiş yon tarafından tesbit edilmiştir. VerileBerlin 3 (Hususî) Almanya ile İnbir bahçeye girmektedir. Türk Trakya cek mükâfatlar şunlardır: Birinci mü giltere arasmda akdedilen son deniz ankâfat Atatürk mükâfatı 2,000 lira, ikin laşması ahkâmı mucibince inşa edilen sında yapılan tren yolculuğunda her e c ci mükâfat hükumet mükâfatı 1500 lira, 26,000 tonluk Şahnhoşt kruvazörü bu nebide kalan his ancak budur.» üçüncü mükâfat Ankara mükâfatı 1000 gün Wilhelmshafen limanmda denize Bulgar meslekdaşm yazısmda llk Lıslira. Bundan başka 6 aded 250 şer lira indirilmiştir. Merasimde hazır bulunan mı okurken, nihayet komşumuz bir şey lık, 40 aded 100 liralık mükâfat vardır. M. Hitler, Alman bahriyecilerini tebrik anlamağa başladı, hissine kapılıyoruz. Mükâfata liyakat kazanan eserler teş etmiştir. Harbiye Nazırı Mareşal BlomFakat sona doğru bu telâkki tamamen kil olunacak jüri heyeti tarafından ta berg bu münasebetle söylediği nutukta berakis oluyor. yin olunacaktır. Jüri heyeti sergi ko ezcümle demiştir ki: Bir defa eskiden Bulgar misafirlere mitesi reis ve azasile haricden sekiz ac Bu yeni gemi denizde de Alman zadan mürekkeb olacaktır. Sergide mu yanm yeniden doğuşunun bir timsalidir. ayn bir rejim tatbik edildiği kat'iyyen vavaffakiyet gösterenlere ayrıca madalya Almanya bundan sonra deniz kuvvetle rid değildir. verilecektir. Trakya hakkmda sıralanan satırlarda rine de büyük bir ehemmiyet verecekEski Avusturya Başvekil mu tir. Londra deniz anlaşmasını imzala ise bariz bir hata kendisini gösterme!;*e avini Heimatşutz partisinden makla İngiltere, Almanyanın donan dir. Türk Trakyasmda canlı bir hayatın ma ihtiyacım kabul etmiştir.> başladığını ve devam ettiğini görmemek çıkarıldı Fransız faşistlerile komünist için insanm oralardan gözünü kapıyarak Viyana 3 (A.A.) Heimatşutz lidergeçmesi lâzımdır. Istanbuldan ka'.kan leri bugün nümayişler lerinin konferansı, eski Başvekil muaAvrupa trenleri Trakyadan hep gece vini Feyle Viyana Belediye reis mua yapacaklar geçtiklerinden ihtimal Bulgar refiümiz vini binbaşı Laan partiden ihraç etmeParis 3 (Hususî) Miralay Dolarok zulmet denizini boş arazi zannetmiş oğe karar vermiştir. taraftarlarile komünistler yarın Pariste Bu karara sebeb, bu iki zatın, Heimat muhtelif nümayişler yapacaklardır. Bu lacak! şutz teşekkülüne karşı muhalif bir va nümayişlerde bazı musademeler olacağı ziyet takmmış olmalarıdır. kuvvetle zannedilmektedir. Bu münasebetle neşredilen bir tebliğde M. Feyin, Heimatşutzu yıkmağa ma Çemberlaynın mühim sözleri tuf ef'al ve harekâtta bulunduğu tasrih Londra 3 (Hususî) Muhafazakâredilmektedir. lar kongresinde Ingilterenin silâhlanma Çinle Japon anlaşıyor mu? sına şiddetle müdahale eden Sir ÇemberŞanghay 3 (A.A.) Japonlarm Hong Iayn bu silâhlanmanın ayni zamanda sulkevde bulunan kuvvetlerinin kısmı a hu muhafaza için bir tedbir olduğunu zamını geriye çekmeleri üzerine Japon söyledikten sonra sözlerini şöyle bitir ya ile Çin arasmdaki gerginlik az çok miştir: hafiflemiştir. « Britanya hükumetinin kanaatine Bir îngiliz filosu Yunan sula göre sulh şansları Milletler Cemiyeti kadrosu içinde aktolunacak mıntakavî pakt rında manevra yapacak Atina 3 (Hususî) Akdeniz İngiliz larla artacaktır. İngiltere garb Avrupası donanmasına mensub bir filo manevra için böyle bir pakt yapılmak üzere icab lar yapmak. üzere gelecek ayın 15 inde eden müzakeıelere iştirak niyetini gös Yunan sularma gelecektir. termiş bulunmaktadır.» Fransada grevler gene başgösterdi Danzig meselesi tekrar Cenevrede Edenin raporu yarın konseyde okunacak Marsilyada da SOO amele işlerini bıraktı uınnyy « İmam Yusufun evine gittik. HasDemokrasi. hâkimlik yalnız sakal ve ta olduğumuzu ve bizi okumasını istebıyığında değil, tabiatinde, ahlâkında, halkla temasında, elbisesinde, kursağın dik. Hoca evvelâ «Ben okumam, korkada, çalışmasında... Sözün kısası her şe rım. Hayat her şeyden kıymetlidin> deyinde irıkılâb yapmıştır. di. Sonra kansınm delâletile okumağa Cumhuriyetin hâkimleri nasıldır? razı oldu ve bizi karşısına alarak okuyup Devlet hazinesinden aldıkları aylığın, üfledi. Biz de ev'velce karakolda numayalnız îngiltere müstesna, başka mem rasını tesbit ettiğimiz 995988 numaralı leket hâkimlerinkile aşağı yukarı bir kâ5ıd lirayı verince hoca: «Bu nedir?» olduğunu söyliyebiliriz. îngilizlerin en dedi. Biz de üfleme ücretı cevabmı veyüksek hâkimi olan Şanslör }alda 10 bin îngiliz lirası (bizim bugünkü paramızla ı rince hoca: «Bu kadar para kurtarmaz. altmış üç bin lira), Lord Başhâkim 8.000 j Daha muska yapacağım, daha bir lira îngiliz (elli bin lira). istinaf mahkemesi verin» dedi. Biz de gümüş bir lira verbaşkanı 5.000 İngiliz (otuz iki bin Türk t dik. Elini öpüp aynlırken taharri melirası). en küçük kavonti mahkemeleri murlan gelip hocayı yeleğinin cebine hâkimleri, sulh hâkimleri 1.500 İngiliz ko^'dusru para ile birlikte yakaladılar.» (dokuz bin beş yüz Türk lirası) alırlar. Bundan sonra parayı bulmuş olan koTürk hâkimlerinin aylıkları şöyledir: mi=*r Necmi ve Muzaffer dinlendiler. Temyiz birinci reisi 600 lira, temyiz Müddeiumumî Sadreddin suçlunun ikinci reisi 500 lira, temviz azaları 400 tecziyesini istedi. Neticede heyeti hâkilira, Başmüddeiumumî 500 lira, asliye me imamı 3 ay hapse ve 55 lira cezayı birinci reisi 270 lira. asliye reisleri 210 Ancak imamın lira, asliye azaları 125 210 lira. sulh nakdiye mahkum etti. £5 v"ni gecmis olmasile hapis müddehâkimleri 85 165 lira. v Küçük dereceli hâkimlerin biraz daha inin 2.5 aya tahviline ve para cezasmın fazla maaş almaları, temenniye değer. alt'^a birinin tenziline kabili temyiz olKamutay. birkaç yıl ev*el uzun bir mak '""?re karar verdi. hâkimler kanunu çıkardı. Nasıl hâkim Diçer cürmü meşhudlar olacağı. nasıl terfi edileceği teferrüa Dün nöbetçi bulunan ikinci ceza mahtile tesbit edilmiştir. Hâkim, yükünün nekadar ağır oldu<?unu biliyor ve Türk kemesinde de dört vak'aya bakılmış, adliyesinin yüzünü ağartmak için elin bnnlardan biri beraetle, biri 25 lira, ü den geldiSi kadar çalışıyor. Bir mem cüncüsü bir lira cezayı nakdiye mahkulekette adalet. her şeyin temelidir. O miyetle neticelenmiş, davanın bir tanesi olmavınca hiçbir şey olmaz. de sukut etmiştir. Üçüncü sulh ceza Ana kanunlarımızı garbden aldık. rnahkemesinde de iki sarhoşluk davasma Bunları verinde okumuş, mahkemele Kakılmıs, bunlardan biri 4 gün hapis, 7 rinde tatbikat görmüş. vatana geldik lira nakdî ceza, diğeri de yalnız 4 gün ten sonra da muhtelif mahkemelerde ha^sc mahkum edilmiştir. pişmiş gene, lisan bilir, faziletli hâkimDün yeni teskil olunan üçüncü sulh lerimizle Adliye kadrosu zenginleşiyor. ceza ile, eski üçüncü asliye ceza saat Adlive Vekâleti son günlerde, Türk Ad?fl ve kadar nöbet tutmuşlardır. liyesinin pırlantaları olan böyle iki olBugün de pazar olmasına rağmen sagun hâkimi İstanbulun iki ticaret mahbah saat 7 den itibaren dördüncü asliye kemesi başkanlığına geçirmek suretile bilgiye ve fazilete ne büyük kıymet ceza ile birinci sulh ceza saat 20 ye kadar nöbetçi olacaklardır. verdiğini bir kere daha ispat etti. Eskilerle yeniler elele vermiş çalışı yorlar. Adliye denilen şu cesim imalâthanede avukatı çalışıyor, kâtibi çalışıyor. mübaşiri çalışıyor. nihayet dövülmüş demiri hâkimlerin önüne koyuyorÖnümüzdeki salı günü îstanbul kurlar. Ona şekil veren, hakkına göre kituluş bayramı büyük merasimle kutlumine misgalle. kimine kilo ile adaleti dağıtan da hâkimdir. Hakkına razı ol lanacaktır. O gün sabah saat on buçukta Sultanmıyan daha yüksek mahkemeye koşu ahmedden başlamak ve Taksimde bit yor. Temyiz mahkemesinin verdiği kamek üzere büyük bir geçid resmi yapırar, sondur. A. HAYDAR ÖZKEND lacaktır. Gece, ordu şerefine bir ziyafet verile(1) Pierre Bouchardonun Hâkim nacek, Şehir Bandosu Taksim meydanınmındaki eseri. Sahife 51. da millî parçalar çalacak ve Halkevle rinde millî piyesler temsil edilecektir. Istanbulun Kurtuluş bayramı Bir haftada yakalanan kaçakçılar ve kaçak mallar Ankara 3 (A.A.) Geçen bir hafta içinde gümrük muhafaza örgütü, 76 kaçakçı, 1282 kilo gümrük kaçağı, 66 kilo inhisar kaçağı, 29 altın lira, 49 Türk lirası, 2 tüfenk, 5 mermi, 445 kesim hay vanile 21 kaçakçı hayvanı ele geçirmiştir. Dün gece bir marangoz dükkânı yandı Dün gece saat 1 de Çemberlitaşta Ir gatpazarında bir yangın çıkmıştır. Ne ticede bir marangoz dükkânile üzerindeki tek oda yandığı halde söndürülmüştür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: