7 Ekim 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

7 Ekim 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Blrincitesrin 1936 CUMHURlYET 5ON TELEFON MABERLER TELCRAF Hâdiseler arasında r vcTELSiZLE Bir Sovyet gazetesinin Cenevreyi tenkidi «Sulh için bir mücadele programınm derhal meydana getirilmesi Fâzımdır)) Moskova 6 (A.A.) Pravda ga zetesi, bir «bekleme salonu» halini al mış olan Milletler Cemiyeti siyasasmı bir an evvel değiştirmek hususundaki zaru reti yeniden kaydetmektedir. Tehir ve kaçma siyasası, harbi körükliyen müte caviz müdahalecilerin sistemli yardımını ispat eden meşru İspanyol hükumetinin memorandomu bir tarafa atılmış bulunmaktadır. Kollektif sulh ve emniyetin koruyucusu olduğunu söyliyen büyük bir devletin Dış İşleri Bakanı, îspanyol a silerinin cürüm arkadaşlanna taraftar lıktan başka bir şekilde tefsir edilemiyecek olan beyanatta bulunmuştur. Bunu söylemekle M. Edenin Ingiliz işçi bürosunun telgrafnamesine verdiği cevabı Alman, İtalyan, Portekiz müdahalecilere, İspanyol işlerine ademi mü dahale hususundaki taahhüdlerini çığnemeğe teşvik etmektedir. Alman faşistleri, emniyeti, şarkî ve garbî olarak sun'î bir şekilde ikiye ayırmak suretile sulh taraftarlarını dağıtmak hususunda büyük bir diplomatik faaliyet sarfetmektedir. Bu itibarla, îngilterenin şarktaki emniyeti bir tarafa bırakarak bir garb paktı imzalamağa hazır bulunduğu hususunda M. Eden ve Neville Cham berlain tarafından söylenilen sözler Almanya tarafından memnuniyetle karşı lanmıştır. Elyevm Cenevrede cereyan etmekte olan müzakereler, Lokarnocu devletleri bir konferans halinde toplamak için vuku bulan teşebbüslerin karşılaştığı müşkülât, mütemadiyen Fransayı yalnız bırakmak için uğraşan Almanyanın ta kındığı kat'î ve değişmez vaziyet, Sov yet Birliği mümessillerinin Cenevrede yaptığı ihtarlann ne derece haklı oldu ğunu gösteren hâdiselerdir. Ancak bulunmaz bir sulh prensipinin tatbikidir ki mütearnzı, harbin inkişafı için kurulan tecavüz plânlarından vazgeçirebilir. Sovyetler Birliği, dığerlerinin ve bilhassa küçük devletlerin emniyeti zararına olarak mütearrıza karsı kendisinı korumağa çalışanlann aksine olarak, Milletler Cemiyetine tamamen bağlıdır. Biz, sözde bitaraf kalarak Milletler Cemiyetini zâfa düşürenlerin aksine olarak bu kurulun kuvvet bulmasına taraftanz. Milletler Cemiyeti, ancak ewe linden tasarlanmıs bir p'ânı tatbik ve müdafaa etmesi şartile sulhun hakikî bir müdafii olabilecektir. Bu şekilde bir tarZÎ hareket anî vaziyetler karsısında ka lınmasını bertaraf edebilecektir. Sulh için bir mücadele programının derha! meydana gelmesi lâzımdır. Mil letler Cemiyetinin kuvvetlenmesi isinin ancak şimdıki kaygulardan kurtulmuş siyasal hava içinde mümkün olduğu hakkındaki mütalealar tamamile vanlıstır. Hâdiselerin. kötü gidisini değistirmiven inkişafı, sulhun ve emniyetin müdafaası için derhal faal tedbirler alınmasını emreder. Maarif Vekâletinin bir kararı iselerimizde psikoloji ve sosyoloji okutan muallimlerimizden çoğunun türkçeden başka bir dil bilmemek yüzünden eksik kalan felsefe kültürlerini tamamlamak için kendilerine Universitenin ecnebi profesöHeri tarafından dersler verileceğini gazetemizde okuduk. îsimleri ilân edilen iki profesörden biri tamamile hususî bir tez sahibi ve şimdiye kadar insan tefekkürünü idare eden büyük felsefe cereyanlarını sadece edebıyattır diyip geçen bir ekolün müdafiidir; nazariyesinin bazı esaslanna karşı beslediğim hürmetin, hatta bir hadde kadar giden hayranlığımın derecesi ne olursa olsun, talebelerine kendi iddialarını telkin etmekten başka ambisyonu olmıyan bir profesörden umumî ve yeni felsefe hareketlerinin tedrisi bakımından ne istifade edilebileceğini tayin edemiyorum. Ustelik bir de ecnebi dil bilmiyen lise muallimlerimizin dilini bilmedikleri ecnebi profesörlerinden modern felsefe gibi tamamile garb kültüriine aid geniş bir bilgi manzumesini ne bıçim hazırlop formüllerle öğrenebileceklerini anlamıyorum. Ancak başvurduğu bu çareyi münakaşa etmeden evvel, felsefe ve manevî ilimlere verdiği yeni ehemmiyetten dolayı Maarif Vekâletini tebnk etmek isteriz. Felsefe, tababet veya hukuk gibi sadece bir ihtısas bilgisi değildir; hatta, sadece bütün bilgilerin verimlerini toplıyarak umumî ve küllî bir marifete kavuşturan «yekun ilmi» de değildir. Felsefe belki bunlarla beraber, fakat muhakkak ki bunlann üstünde, felsefî tefekkür dediğimiz ve ihrısasların kapalı hücreleri içinde, muayyen hâdiseler arasındakı hususî ve dar münasebetleri yakalamaktan ibaret bir tekerrürle bunalan kafalardan, daha geniş ve kesretli bir şüun âlemin;n bütününü çepçevre kvramağa müsaid pencereler açan, doydukça acıkan, acık* tıkça gıdasını hem dışanda, hem kendi sinde arıyan, dallı budaklı, her tarafh, sıkı bir muhakeme ve tahlil metodile, derin bir sezişle mücehhez, şümullü bir düsünme itiyadıdır; felsefe bir bilgi ve ihtısas şubesi değil, bütün bilgileri ve ihtı«asları cansız bir ambar muhtavası ol maktan çıkararak canlı bir tefekküre gıda yapan cevval bir tefekkürün nâzımıdır. Felsefî düsünüşten mahrum her meslek ve ihtısas adamı, elindeki aleti kör değneği gibi kullanan mahdud bir meleke ve dar perspektifler içinde kalmıs ruyetsiz bir kafa temsil eder. I TARİH ARASTIRMALARI 9 uncu asırda islâm resim san'atı Izmirde sinir hastaları artıyor Buna mukabil hastanede yer bulunamıyor ve Ibni Sinanın tasviri Yazan: Profesör°M. Fuad KöprülU 1 Türk Tarih Kurumu, büyük hekim ve filozof Ibnisinanın ölümünün 900 üncü yıldönümü münasebetile, ona lâyık bir ihtıfal yapmak için geniş hazırlıklarda bulunuyor. İnsanlığın tefekkür ve tekâmül tarihinde mümtaz bir mevkii olan bu böyük adam hakkında, tarihle, ilim tarihi ve felsefe tarihile uğraşan bütün Türk mütefekkirlerinin bu münasebetle yeni yeni tetkiklerde bulunacaklarını kuvvetle umuyor ve bekliyoruz. Ve büyük bir sevincle görüyoruz ki İbnisinaya aid meseleler, daha şimdiden, fikir âlemimizde actuel meseleler mahiyetini almış ve her Türkü alâkadar etmeğe başlamıştır. İşte biz de bu umumî alâkadan cesaret alarak İbnisinaya, bu büyük adama aid küçük bir meseleden bahsetmek istiyoruz: Acaba Ibnisinanın hayalî değil, hakikî, yani authentique bir tasviri mevcud mudur? Gerek Avrupada gerek memleketi mizde Ibnisinanın tasviri olarak türlü türlü resimlere tesadüf edilmektedir. Bilhassa garb eserlerinde, asırlardanberi, Ibnisinanın portresi olmak üzere, birbirine benzemiyen, çeşid çeşid resimlerin mevcudiyetini biliyoruz. Lâkin bütün bunlar, hiçbir tarihî esasa dayanmıyan, tamamile fantezi mahsulü şeylerdir; ve bunlardan hiçbirinin mevsuk, hakikî bir resim olarak telâkkisine ilmen aksi ispat edilinciye kadar imkân yoktur. Gerçi, tamamile hayalî mahiyette olsa bile, bütün bu tasvirlerin toplanması, onların iptida hangi muhitlerde ve hangi zamanlarda meydana çıktığmm tesbiti büsbütün faydasız sayılamaz. Bundan sonra, şark yazma eserlerinde Ibnisinanın tasviri olmak üzere tesadüf edilen eski minyatürleri de toplamak, onların da nerelerde ve hangi zamanlarda yapıldığını tesbit etmek, sonra bütün bunları birbirlerile ve Ibnisinanın şekil ve şemaili hakkındaki tarihî kayidlerle mukayese etmek te çok faydalı olur. Işte ancak bu suretledir ki Ibnisinanın iconographiesi meydana çıkabilir. Ve bugün. meydanda mevcud bildiğimiz ve bilmediğimiz resimler arasında hakikaten ona aid olanı vaf mı yok mu, kat'i olarak anlaşılır. Ben burada böyle geniş ve etraflı bir tetkik yapacak değilim. Maksadım, sadece böyle bir tetkikin lüzumunu 'leri sürmek ve böyle bir tetkik yapmak istiyenlerin işine yarıyabilecek bazı maddeler ortaya koymaktır. Evvelâ, umumî bir mülâhaza olarak şunu söylemek isterim ki, Ortazaman Türk ve İslâm iconographiesi hakkında araştırmalarda bulun mak, birkaç sebebden dolayı, fevkalâde müşkül ve hatta çok defa neticesizdir: (I) İslâm dininin canlı tasvirleri ve bilhassa insan resimlerini menetmesi yüzünden, müslüman kavimler arasında resim ve heykeltraşlık Avrupada olduğu gibi inkişaf etmemiştir. Gerçi tarihî kaynaklar, müslüman olan Türklerin ve îranlıların bu memnuiyete o kadar ehemmiyet vermedıklerini gösteren kayidlerle doludur. Hatta Emevilerin ve kuruluşlannın ilk asılarında Abbasilerin bu memnuiyete ehemmiyet vermedıklerini gösteren bazı mühim bakiyeler de şu son kırk elli sene içinde meydana çıkanlmıştır. Lâkin bunlar istisnaî hallerdir; dinî memnuiyet yüzünden müslüman kavimler arasında resim ve heykeltraşlık müstakil birer san'at olarak inkişaf etmemiş, dekoratif ve çok tâli bir mahiyette kalmıştır. (II) Müslüman kavimler arasında, resmin iptidaî bir tecellisi olan minyatürcülük herhalde Milâdî Dokuzuncu asırdanberi inkişafa başladı; lâkin bu da, daha fazla, bazı edebî ve ilmî eserleri süsîemeğe yarıyan ve ancak hükümdarların, büyük ricalin ve büyük zenginlerin kütübhanelerine münhasır kalan bir ziynet hükmündeydi. (III) Ortazaman İslâm dünyasınm maruz kaldığı birçok büyük felâketler, dahi" lî harbler, haricî istilâlar, yangınlar, zelzeleler, bu gibi nadir mahsullerin bir çoğunu ortadan kaldırmıştır. Ve işte bundan dolayıdır ki bugün elde bulunan minyatürlü eserler arasında Milâdî Onüçüncü asırdan evvele çıkabilenler hemen hemen vok denecek kadar nadirdir. Bu kısa izahattan sonra, Ibnisina gibi, Onbirinci asnn ortalarına doğru ölmüş bir şahsiyetin eski bir tasvirini bulmak ihtimalinin nekadar uzak olduğu daha kolay anlaşılır sanınm. Bununla beraber, müspet veya menfi mahiyette olsun, sağlam bir neticeye varmak için, meseleyi daha esaslı tetkik etmek lâzımdır, yani, Ibnisina devrinde, onun yaşadığı sahada resim san'atmın ne dereceye kadar inkişaf ettığini ve tanınmış adamların resimlerini yapmak âdetinin mevcud olup olmadığını anlamak icab eder. Ancak bunu anladıktan sonradır ki, daha hayatında bütün İslâm dünyasında geniş bir şöhret kazanan bu büyük filozofun o devirde tasvirinin yapılıp yapılamıyacağına hükmedebiliriz. Şu halde ilkönce, XI inci asırda bugünkü Efganistan ve Iran sahalannda ve Maveraünnehirde resim san'atmın ve minyatürcülüğün ne vaziyette bulunduğunu kısaca hulâsa etmek mecburiyetindeyiz. Şimdiye kadar îslâm minyatürcülüğü hakkında tetkikler yapan Avrupa alimleri, bu hususta pek az malumat elde edebilmişlerdir. Biz, bu mesele hakkında yapmış olduğumuz bazı şahsî araştırmalar sayesinde ele geçirdiğimiz bazı yeni malzemeyi Avrupa alimlerinin meydana koyduklan neticelerle mezcederek, yukanda vazetmiş olduğumuz suallerin cevablarını vermeğe çalışalım. Izmir Memleket hastanesi akil ve asabiye şefı doktor Cevad Zekâi, hastabakıcılarile Izmir (Hususî) Memlekette sinir hastalıklannın gün geçtikçe arttığı göriilüyor. Istatistiklerin gösterdiği rakam ları bilmiyorsak ta, mevcud akliye ve asabiye müesseselerinin kadrolannın taş • ması, müracaatlerin gün geçtikçe çoğal * ması, bunun en büyük delilidir. Izmirde bir doktorumuz diyor ki: « Dünyanın her yerinde bu hale şahid olursunuz. Bu, medeniyetin ilerlemesınden, yaşayış âlemindeki mücadelenin ve ihtiyaclann artmasından ileri gelmek" tedir. Bugünkü insanı düşününüz. Düne nisbetle nekadar yorgundur?. Çahşmak sahasında nekadar müşküller geçiriyor? Hayat telâkkileri, istekler, terbiye, tahsil, konfor, lüks, sefahet gibi bınbir çeşid hâdise ve vakıalar karsısında, tabiidir ki beşerin sinir ve kafa mukavemeti azalacaktır. Asabiliğin moda olması sözünü, buna tatbik edebiliriz. Yani deliliğin artması sadece medeniyetin yürü yüşünden ve insan varlığının bu yürü * yüşe ve ihtiyaclara muvazi gidememe sinden doğuyor.» Doktorun dedikleri her halde çok doğru olsa gerek. Nitekim Izmir Memleket hastanesinde de kadro taşmış bulunuyor ve sıra bekliyenler var. Vaktile bu müessesede 25 yataklık bir servis vardı. Kifayetsizliği görülünce 25 yatak daha ilâve edildi. Halbuki şimdi mevcud yetmişe yakındır ve bunların bir kısmı mahkeme kararile gelmiştir. Hastaların bazılarmı, erken bunama dediğimiz ve gayrikabili şifa hastalar teşkil ediyor. Alâkadarlara göre, Istanbuldaki has* tane de, artık bu mıntakadan hasta ka bul edememek zaruretine düşmüştür. E v velce, Izmir kadrosunun darlığı hasebile, müracaat eden hastaların bir kısmı İstanbula gönderiliyordu. Bugün bu 50 yataklı servisle ihtiyacı karşılamak lâzım gelmektedir. Bunun ise, imkânı yoktur. Izmir ve civarında, zararlı z'ararsız bir çok hastalar vardır. Bir kısmı sokaklarda dolaşmakta, bir kısmı da evlerinde bu lunmaktadırlar. Keza, sinir tedavisi gör mek mecburiyetinde kalıp ta buna mu " vaffak olamıyanların sayısı meçhuldür. Alâkadar yüksek makamlar, vaziyet • ten haberdar edilmişlerdir. Bu gibi za vallılann, ayrı ve büyük bir müessesede asrın mütekâmil esaslan dahilinde teda vileri lâzımdır. Halbuki, bugünkü ser viste, adeta tahta ve taş zemin üzerine hasta yatırmak gibi zarurî vaziyetler bile gelip geçirilmistir. Her halde. Izmir mıntakasını tatmin edecek şekilde ve devletçe yeni bir müessese kurulması lâzımdır. Pariste 7,428 grevci var •ıınnKiııııımııııııııııınımınııııııııııııııııııııııııııııınıiHiıiHiıııın.nı,! Milletler Cemiyetinde müzakereler Arjantin toprakları bütün inw»*^vete açık Insriltere tezahür serbestisini muhafaza edecek Londra 6 (A.A.) Eastend ma • hallesinde vuku bulan son hâdiseler mat buatı hâlâ rheşgul etmektedir. Sol cenah gazeteleri hükumetten fa • şlst mitinglerini yasak etmesini taleb et mekte ise de, hükumetle münasebeti olan gazeteler hükumetin mutlak suretfc söz ve tezahür serbestisi idame edeceğinı maamafih açık yerlerdeki tezahüratı ka rısıklıklara mâni olmak için tahdid eJe bileceğinı yazmaktadırlar. Her halde umumî kanaat fılân partıye şurada fılân partiye de burada tezahür hakkının vem rilmesi mevzuu bahsolamaz. Çünkü böyle bir tedbir memleketi muhtelif partilei arasında siyasî nüfuz sahalanna ayır • mak demek olacaktır. Pazar hâdiseleri hakkmda bir toplantı Paris 6 (A.A.) M. Blum, Salengro, Rucart, emniyet direktörü ve bazı yüksek adliye erkânı arasında dün bir müzakere olmuştur. Bu müzakere esnasmda, geçen pazar günkü hâdiselerin adlî bakımdan neticeleri gözden geçirilmiştir. Hatırlardadır ki, 7/7 tarihinde, fes^ holunmuş bir partinin yeniden kurulmuş olması yüzünden muahharen de sokakta toplanmak suçundan dolayı adlî takibata başlanmıştır. Dün ise, daha bazı takibat sebebleri meydana çıkmıştır ki adliye erkânı bunlara icab eden neticeyi vere ceklerdir. Mesele, demek olur ki, esasen açılmış bulunan bir davaya aiddir. Bu itibarla ne devletin emniyetine karşı bir suikasd, ne divanı âliye sevkedilecek bir hâdise, ne de kimse hakkmda yeniden takibat ya pılması mevzuubahs değildir. Pariste şrevcilerin sayısı 7428 Dünkü içtima Paris 6 (A.A.) Mesai Bakanlı ğının bir tebliğine göre, henüz Pariste 7,428 grevci vardır. Grevcilerin işgalı altında da 41 müessese mevcuddur. Kral Edvard, Ankara elçisile görüştü Londra 6 (Hususî) S. M. Kral Edvard bugün İngılterenin Ankara büyük elçisi Sir Persi Loreni kabul etmiştir. Sir Persi Loren, S. M. Kral Edvardla beraber İstanbuldan mezunen Londraya gelmişti. Selânik Yahudileri hükumetle beraber Atina 6 (Hususî) Selânik Hahambaşısı Başvekil Metaksasa gönderdiği bir telgrafta Selânik Yahudilerinin tamamile hükumetin siyasetini tasvible ta* kib etmekte olduklarını bildırmiştir. Cenevre 6 (A.A.) Milletler Cemiyeti Ekonomı komısyonunun bu günkü toplantısında, Romanya Dış Bakanı M. Antonesku, ekonomik silâhsızlanmanm da süel silâhsızlanma şeklinde tecelli ve en Maarif Vekâletinin felsefe tedrisine geniş bir temele dayanan müessir bir beyvermek istediği ehemmiyet, kü'türün en nelmilel teşriki mesaiyi istilzam ettiğmi halis manasmı idrak ettiğine bir işaret kaydederek demiştir ki: olması bakımından bı7İ sad<*tme<?e değer. Ingiltere Fransa Amerika para anPEYAMİ SAFA laşması sevinecek bir hâdise teşkil etmektedir. Romanya şimdiki kontenjan ve döBaşvekilimiz Hariciye viz kontrolu ve tahdid sistemlerinin ted ricen kaldırılması hakkında diğer memVekâletinde leketler tarafından yapılan daveti memnuAnkara 6 (Hususî) Başvekil Isniyetle göz önüne almaktadır. met lnönü bugün Hariciye Vekâletine Holanda delegesi M. Van Lanşot, kr giderek bir müddet mesgul olmuşlardır. sa bir zamanda paraların altın esası üzeNafıa Vekilimizin tetkikleri rine genel istikran temin edileceği ümilzmjr 6 (Hususî) Nafıa Vekili dini göstermiş demiştir ki: Ali Çetinkaya Izmirlilerin daimî şikâyet îngilterenin bir istikrar zamanı henüz mevzuu olan su ve elektrik tarifeierini gelmiş olduğuna kani bulunmaması mümtetkik etti. Bundan sonra Vali ve Bele kündür. Her halde kontenjan ve döviz diye Reisile birlikte Halkapınar hava kontrolu sistemine bir nihayet vermek lâistasyonunu gezdi. Bunu müteakıb Kar zımdır. sıyakaya geçerek Belediye Reisinin şe Bununla beraber, Hollanda kontenjan refine verdiği cayda hazır bulundu. sistemi, ayni suretle hareket edecek devletlere karşı kaldırılabilir. Diğer memle Ankara El ve Ev işleri sergisi Ankara 6 (A.A.) Iktısad Vekâ ketler hakkında ihtirazî kayıdlar yapa letinden: caktır. Elişleri ve küçük san'atlar sergisinin # Delege, komisyonun, tecim manialarıçalışması yaklaşmıştır. Bu sergide eliş nın kaldırılması hakkmda sarih bir tavsiyede bulunmadan dağılmıyacağı ürfîidin leri ve mamulâtını teşhir etmek üzere de bulunmuş, bu engellerin kaldırılması müracaat etmiş olanlardan henüz eşya imkânlarını tetkik etmek üzere bir komite lannı teslim etmiyenlerin acele etmeleri teşkilini istemiş ve beynelmilel bir kon lâzımdır. Eşya, 10 ilkteşrinde Ankarada bulunferansın mevsimsiz olarak toplanmaya çamak üzere Odalar tarafından şimdiden ğırılmasını reddetmiştir. Hollanda hükumeti, ham maddeler Ankaraya sevkedilmektedir. Bu müddet meselesi için bir tetkik komitesi teşkili hak kat'î ve nihaî müddettir. Eşyanın tetkikmdaki İngiliz teklifini tasvib etmektedir. ki, tasnifi, teşhiri ve dekorasyonu zama na mütevakkıf olduğundan sevk müddeti Haiti delegesi, iki tarafh klering sis yeniden temdid edilmiyecektir. temleri yerine ikiden fazla tarafh anlaşBu itibarla sergide eserlerini teşhir etmalann ikamesini teklif etmiştir. mek istiyenlerin derhal bulundukları yeArjantin delegesi, Lehistan delegesinin rın Ticaret Odasına başvurarak makbuz nüfus fazlalığı hakkındaki beyanatı üze mukabilinde eşyalarını teslim etmeleri rr rinde durarak demiştir ki: ^ ca olunur. Arjantin bütün muhaceret meselelerile Hitler, Mısır Başvekilini şiddetle alâkadardır. Arjantin toprakları kabul etti bütün insaniyete açıktır. Arjantin beynelBerlin 6 (Hususî) M. Hitler bugün milel muhaceret münasebetlerinin tekrar normal bir hale gelmesini mümkün oldu Mısjr Başvekili Nahas Paşayı ve Mısır ğu kadar kolaylaştıracaktır ve bu husus Malive Nazırını kabul etmiştir. ta beynelmilel bir mukavele yapılabılme Lehistan Hava müsteşarı şesi için beynelmilel iş konferansına bir rarefine Atinada ziyafet por verecektir. Atina 6 (Hususî) Pazar gunü buraya gelen Lehistan Hava müsteşarınm şerefine dün akşam Lehistan elçisi taParis 6 (Hususî) Paris borsasının rafından Büyük Brıtanya otelinde bir bugünkü kapanış fıatları şunlardır: ziyafet verümiştir. Ziyafette bulunan Londra 104,98, Nevyork 21,39. Berlin Başvekil Metaksasla elçi ve müsteşar a860, Brüksel 359.87 1/2, Madrid , Ams rasmda nutuklar teati edilmiş, her üçü terdam 1138, Roma 112,65, Lizbon 95.43. de iki devlet münasebetlerinin daha Cenevre 491.62 1/2, bakır 44 7/6. kalay ziyade inkişafı temennısınde bulunmuş212,12,5, altın 141,7, gümüş 20 1/8. lardır. M. FUAD KÖPRÜLÜ Türk ingiliz itilâfı daima kuvvetleniyor İngiliz gazetesi, Türkiyenin komşu memleketlere silâh ve mühimmat verebilecek bir mevkie gireceğini yazmaktadır Dün gelen 3 teşrinievvel tarihli Daily Express. Türkiye ile İngiltere anlaştı başlığı altında Cenevre muhabirinden aldığı bir telgrafı neşretmektedir. Ay nen alıyoruz: * <Bu akşam burada salâhiyetli mehafilde söylendiğine nazaran İngiltere ile Türkiye Yakınşarkta sulhu alâkadar eden mesail üzerinde yeni bir anlaşma akdetmişlerdir. Hariciye Nazırı Mr. Edenle Türk Hariciye Vekili doktor Tevfik Rüştü Aras arasmdaki konuşmalar neticesi olarak Türkiyenin kurmak istediği ağır harb sanayii de dahil olmak üzere silâhlanma hususunda îngiltereye büyük sipariş lerde bulunacağı şayani itimad kaynaklarca haber verilmektedir. fngiliz manevralarında bir tayyare denize düştü Londra 6 (A.A.) Hava ve deniz kuvvetlerinin birlikte yaptıkları manevra" da bir deniz tayyaresi denize düşmüştür. Şimdiye kadar yapılan araştırmalara rağmen ne tayyare ne de bilot bulunama mıştır. Dr. Rüştü Aras M. Eden PARİS BORSASI mütekabil muavenet paktları akdetmiş olduğu komşu memleketlere silâh ve mühimmat verebilecek bir mevkie girmiş bulunacaktır. Türkiye, Irak, Efganistan ve İran arasmdaki mıntakavî paktın yakmda imTevfik Rüştü Aras, Fılistin Arabları za edileceği de bu akşam sahibi salâhinın vaziyetinin İngiltereye karşı Yakm yet kimseler tarafından söylenmiştir.» şarktaki müzaheret meselesile umumî surette alâkadar olduğunu ve fazla kan fktısad ve Maliye Vekilleri dökülmeden Filistin Arablarile bir anKarakösede laşma akdı hususunda ümidvar oldu Karaköse 6 (Hususî) Bu akşam ğunu beyan etmiştir. Erzumdan Karaköseye gelen Vekiller yaİngiliz sanayicilerinden ve maliyecilerinden müteşekkil bir grup elyevm nn Vana hareket edeceklerdir. Oradan Türkiyede bulunmaktadır. Bu heyetin vapurla Tatvana, oradan da oto de konuşmalardan istifade edeceklerine mobılle Bıtlise, Muşa ve Diyarbekire gr intizar olunmaktadır. derek madenleri tetkik edecekler ve sonAnlaşmanm şarkî Akdenizdeki İngira trenle Ankaraya döneceklerdir. Vekil liz vaziyetini de kuvvetlendireceğine lenn Ankarada bulunmaları tarıhı 15 intizar olunmaktadır. Diğer taraftan Türkiyede kendisile teşrinievveldir. Gazetenin hayatı bir gün, Almanağın hayatı bir yıldır! Cumhuriyet Almanağı hazırlanıyor. Almanakta neşredeceğiniz ilânlar bütün bir sene hergün müşterinizin gözü önünde bulunacaktır. îlânlar için: 15 teşrinievvele kadar İlâncuık Şirketine müracaat edilmelidir. Telefon: 20094 20095

Bu sayıdan diğer sayfalar: