22 Kasım 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

22 Kasım 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

22 İkinciteşrin 1936 CUMHURİYET SON TELEFON NAB TELCRAr ERLER vcTELSiZLE SON HATIRALAR: Halid Ziya Uşaklıgil 1 Hükumetin büyük bir muvaffakiyeti Kontenjan usulü sene başından itibaren kalkıyor Kontenjan sisteminin yerine «Türkiye genel ithalât rejimi» kaim olacak, bu suretle umumî mübadele ve faaliyet hacmı artacaktır [Baştarafı 1 inci sahtfedel jin, yok pahasına vermekten başka çare bulmadıkları mallarile, açık bulduklan piyasaları istilâya başladılar. Kontenjan tedbiri, birçok ülkelerde olduğu gibi, bizde de, müstacelen bu vaziyet karşısında tedbir almak ve tediye müvazenesini korumak, uıemleketi malî yıkımdan kurlarmak zaruretinden doğdu. Bugün birçok memleketlerde bu sistem doğduğu gibi yaşıyor. Biz de hükumet, sistemli mesaisile, Türk milletınin millî korunması ve ckonomik kurulması için bütiin emniyet şartlannı haiz, yeni rejime varmış bulunuyor. Yeni, «Türkiye genel ithalât rejimi» kısaca G. î. R., güdümlü ekonomi politikamızın, millî faaliyeti müdafaa ve himaye prensiplerimizin bir silâhı, muh telif devletlerle ticaret anlaşması müzakerelerimizin teknik bir pazarlık vasıtası halini almış bulunuyor. Ana prensıpi, Türkiyeye girmesi lâzım ve girebilir her şeyin, miktar tahdid edilmeksizin. ithaline imkân vermek ve bu suretle umumî mübadele ve faaliyet hacmini artırmak tır. G. I. R e bağlı olan listeler şunlar dır: (S) listesi Bu Iistede herhangi memleketten, miktar tahdid edilmeksi zin girecek mallar vardır. Sınaî. iptidaî maddeler, umumiyetle bu listededir. Türkiye umumî ithalâtının yüzde 5,5 u bu listeye girmektedir. (K) listesi Türkiye ile klering anlaşması veya benzeri anlaşma mevcud memleketlerle, ticaret müvazenemizin devamh ve ehemmiytli nisbette aktif kal dığı memleketlerden, miktar tahdid edilmeksizin girebilecek malları ihtiva edı yor. Türkiye, umumî ithalâtının yüzde 62,5 ğu bu listededir. (V) listesi Muhtelif vekâletlerin müsaadesile girebilecek mallan ihtiva ediyor. Türkiye umum ithalâtının yüzde 11,5 ğudur. (A) listesi Ticaret anlaşmalarile, istihsal edilecek karsılıkh menfaat esası üzerinden, ayn ayrı memleketlere ve anlaşmalara bağlanacak hususî listelerle ithal hakkı verilebilecek mallardır. (M) listesi Türkiyede yetişen veya imal edilen ve millî faaliyeti koruma bakımmdan ithal edilmemesi gereken memnu mallan ihtiva ediyor. Himaye ihtiyac* ları ve inkişaf derecelerile mütenasib olarak, bu malların üzerine mevzu memnu iyetle takib edilen politikaya nazaran tedricen kaldırılacaktır. Nitekim yeni memnu liste, bundan evvel neşredilmiş olan ve 1 kânunusani 1936 tarihine ka dar meriyette kalacak bulunan kontenjan kararnamesi memnu listesinden 222 po zisiyonu ithali mümkün mallar meyanına koymustur. Türkiye ithalât ve ihracatının yüıde doksanın Türkiyenin klering veya benzeri anlasma ile bağlı olduğu memleketlerden yapılmakta olduğu ve ( M ) listesindeki maddeler, çiftçimizi veya henüz genc olan bir kısım san'atimızı alâkadar ettiği ve zarurî ve tabiî olduğu düşünülürse, Türkiyeye ithali kabil malların, miktar tahdid edilmeksizin ithali serbesttir demek kabil olduğu kendiliğinden anlaşılır. G. 1. R in karar kısmı 1 I maddedir. Ticaretin istikrarını tesis edebilmek klering hesabları istatistik neşriyatla müvazi hale geririlmek için, müddeti 6 aydan 1 seneye çıkarılmıştır. 7 nci maddesi, 40 gün evvel ilân şar tile îktısad Vekâletine bu listelerden bi" rinden diğerine istenen maddeleri nakil salâhiyetini vermektedir. Bu hüküm heyeti umumiyesi itibarile, piyasa bakımından hükumete lâzım gelen kuvveti ve elestikiyeti temin etmekte ve maliyet te veya fiat ta veya piyasa disponidiletesinde vücude gelecek veya getirilecek hareketleri hemen önlemek imkânını vermektedir. Ayni vücude getirilmek yani nümune diye kullanılmak üzere veya yolcu beraberinde ve ticarete arzedilmemek üzere ve yahud da döviz tesviyesini icab ettirmiyecek ve satışa çıkanlmıyacak mahi yette hediye ve kolipostal ithalâtında büyük kolaylıklar ve imkânlar verilmiştir. Devlet, belediyeler, îmtiyazlı şirtetler, sermayesinin yarısından fazlası devlete aid müesseseler ve mnafii umumiyeye hâdim cemiyetler (kl) listesinden istifade eden memleketlerden serbestçe mübayaat yapabilecekler ve onun haricindeki ülkelerden yapacaklan mübayaatlar, muka veleler ve sureti umumiyede serbest döviz tesfiye ve taahhüdünü ihtiva eden hususlarda, Icra Vekillerinden daha evvel mezuniyet alacaklardır. Yeni rejim, umumî ekonomik politikamızın teknik bir cüzü haline gelmiş ve bir ithalât tahdid aleti olmaktan tamamen çıkmış bulunmaktadır. Ticaret ve iş âlemimizde büyük ferahlık temin edecektir. Almanya Avusturya görüşmeleri İki devlet arasında bütün müşküller izale edâldi SARAY ve ÖTESi HFM NALÎNÂ MIHINA Kaldırım istiyoruz! ir iki gün evvel otomobille Hasköye gitmiştim. Bu küçük seyahat, bana İstanbul şehrine has garibelerden birini, bir daha, gösterdi. Şişliden Hürriyetiebediye tepesine kadar asfalt bir şose. Orada Bulgar hastanesinin önünden Hasköye kadar parke kaldırımlı güzel bir yol. Otomobil Hasköye kadar yağ gibi geldi; fakat, Hasköye girer girmez, bir sarsıntıdır başladı. Yemekten yeni kalkmış olduğum için, ediğim içtiğim içimde çalkanıyor, ağzıma geliyordu. Otomobilimiz lodos fırtınasına tutulmuş Ada vapurunu kıskandıacak kadar sallanıyordu. Aman ne berbad yol. Biraz daha Diyince, şoför, Vallahi bayım, dedi; kendim teekelerle toprak taşıyıp yolun çukurlannı doldurmasam, buradan ne otomobil, ıe araba geçebilir. Belediyenin vazifesini kendi sırtına üklenmiş olan şoförün himmetine rağmen, yol, ancak tanklann mürur ve ubuuna müsaid bir haldeydi. Gittiğim yeren dönüşte gene bir hayli sarsıldık, salandık, parke kaldırımlı güzel yola çıınca kendi kendime düşünmeğe başlaım. Karaağac mezbahasından îstanbula et kamyonları rahat gelip gitsin diye mükemmel bir yol yapıp ta Hasköy halkına, hergün, ağırtopçu ateşile dövülmüş raziden geçme talimi yapuran zihniyet, nasıl bir zihniyettir? Etin, et kamyonlannın kıymeti halktan, halk nakil vasıtalanndan daha mı yüksektir? Allahın kırlannda, şehrin kenar ve tenha semtlerinJe mükemmel parke kaldınmlar, asfalt oseler yapmağı düşünüp te, şehrin içinde :addeleri yayakaldınmsız, sokaklan kallırımsız bırakmanm manası nedir? Eskiler «Hikmetinden sual olunmaz arabbi!» derlerdi. Biz de «Hikmetinlen sual olunmaz ya Belediye!» diyip [eçecek miyiz? İstanbul halkı, şehri imara çalışır, fa:at İstanbul Belediyesi, sanki bunun ıksini yapmakla mükellef gibidir. Şehrin lışmda, surların ötetarafında îstanbula ;elecek seyyahlar, surlan rahat seyretinler diye, Marmaradan Halice kadar ısfalt şose yaptırmak gibi, bir lükse kapılan sevgili Belediyemiz, şehrin içinde, meselâ Cihangirde yepyeni apartımanların arasındaki yollan yaptırmaz. Herkes lizlerine kadar camura batar. ilk adım Ne zaman deniz cihetinden bakılsa insanda, Avrupanm musannef ve makbu' bir üslub şartları dairesinde vücude getirilmiş vakur, ciddî kâşanelerinden ziyade şekerlemeci camekânlarını süsliyen musanna pastaların ifratla büyütülerek dondurulmuş bir örneği tesirini uyandıran Dolmabahçeye en murdar, en müteaffin bir yolundan giriyordum. Bu sarayın ilk defa olarak eşiğıni aşmak üzere idim, ve, kimbilir, hayatımın kaç yılını burada, gene kimbilir, ne müşkül vazifeler altında ezilerek, ne müz'ic çarklar arasında manevî kuvvetler kırılıp dökülerek geçirecektim. Camlıköşk diye uzaktan başımı kaldırdıkça görüp tanıdığım ve hakkında bir takım rivayetler dinlediğim bu garib bina yaması bir köşk ıtlakına şayan olmaktan ziyade bana daima bir kış bahçesinin fena yapılmış bir camekânı tesirini yapmıştı. Koltukkapısı diye tanıldığına sonradan vâkıf olduğum bu saray methalini burada kendi kendime keşfedemezdim, sefil ve mülevves halinden utanmış ta saklanmış gibiydi. gösterilecek yolu takib etmek üzere, durdum.Kümenin arasından, redingotlu, küçük kıt'ada, pek güleç yüzlü ve pek sevimli, bir zat beni tekrar selâmhyarak: «Buyurun beyefendi... Müsaade ederseniz delâlet edeyim!..» diyerek öne düşü, saray bekçilerinden mürekkeb olan diğer karşılayıcılar arkamızda kaldılar, sola yöneldik ve kara cihetinde ilk gelen loşça, ve, sebebini bir türlü anlıyamadım, pencereleri demir parmaklıkla örtülü bir odaya girdik. Bu yeni muhitin yeni havasını biraz yadırgayarak, fakat halecanlanmdan en küçük bir emare bile göstermemek için bütün azmimi toplıyarak odanın kapısı hizasında, fakat kapıdan ziyade penceree yakın geniş ve alçak bir sedirin kenarına oturdum. Bu sedir sarayın bağdaş kurarak oturmağa alışık adamlarına mahsustu, ben bittabi pantalonumun çizilerini koruyarak onlan taklid edemezdim. Bendegândan olduğunu padişahın ve hanedan azasının hususî hizmetlerinde bulunan ve beyler diye anılan zevat bendegân zümresini teşkil ederdi anlamakta ecikmediğim bu nazik' zat, artık ülfet etmek lâzım gelecek olan sarayın süslü püslü konuşmasile: Müsaade buyuursanız, teşrifinizi şevketmeab efendi mize arzedeyim. Zaten haremi hüma undan erkence çıktılar, teşrifinize intizar ediyorlardı... dedi; belki de fazla öyledi. Son cümlesile nekadar merakla beklendiğime işaret etmiş oldu. Belki de bu iltizamî bir cümle idi. Padişahın, kendisine başkâtib, hatta ığlebi ihtimalât hükumet namına bir muakıb olarak gönderilmiş olan zatın ne çeşid bir mahluk olduğunu merak etmesi pek tabiî idi. Bu belki bıyıkları cengâveane burulmuş, arka ceblerinde tabanca taşıyan, sarayın içinde daima tehdidkâr bir ceberutla dolaşacak, korkunc bir adamdı; belki de hiç öyle değildi, belki de mülâyim, nazik, ince, hatta şahsan da öyle pek üşünmiyecek bir adam olajilirdi. Asıl merakın büyüğü bende idi. îşte şu dakikada, loş odada, biribirini müteakıb içeri girerek eteklercesine temennalarile tebrik eden, şahıslarını, mevkilerini ancak sonradan öğrenmek mümkün olacak zevata karşı mukabelede bulunmakla meşgulken bir yandan da, biraz sonra huzuruna çıkılacak yeni padişahın nasıl bir şahsiyet olduğuna hayalimi sevkediyordum. Onu kaç kere arabasında geçerken görmüştüm. Giyinişinde, oturuşunda öyle kibarane bir hal vardı, bütün simasınm fadesinden öyle bir iyi hilkat sahibi olduğuna şehadet eden manalar okunurdu ki onu nazarımda pek sevimji yapmiftı. Buna mukabil hakkında birçok nahoş rivayetler vardı: Bunları daima büyük bir ihtiyatla telâkki etmiştim. Uzun bir ömrü dünya ile ihtilât imkânından mahrum, dört duvar arasında, sekiz on hususî bendegânile kadınlan ve harem halkı içinde geçirmiş olan bir adamın haricî hayat hakkında malumatı ne olabilirdi. Rüyeti ufku bir mahpçse benzetilmiş olan sarayının ötetarafına açılmış mıydı? Memleketin halini, istikbalin melhuz olan ihtimalâtını, meşrutiyet idaresinin saltanata tahmil ettiği vaziyeti ihata edecek kadar zekâ, hususile yeni şartlarla uyuşacak kadar bir istimsal kabiliyeti sahibi miydi? "ii'MiııınıııııııııllllllllllllllllllllilllllinillllllllllllllllllllımııiMHm.ı.mm.,, Fransada grevler Bir Fransız meb'usun konferansı gene başgösterdi Lilde yedi bin amele işlerini bıraktı Lille 21 (A.A.) Yirmi bin demir sanayii amelesinin yedi bini grev ilân etmiştir. Grevci amele, yevmiyelerin yüzde 15 nisbetinde artırılmasını ve 40 saatlik iş haftasının tatbikını istemektedirler. Bundan başka fabrikaların birinde bir amele delegesinin işten el çektirilmesini protesto etmektedirler. Bu grev, hem tesanüd, hem de metalibat grevidir. «Fransız Sovyet paktını filen tatbik etmeliyiz» Paris 21 (A.A.) Merkezî Avrupada. yapmış olduğu bir seyahatten avdet etmiş olan sol cenahın mümtaz saylavlarından M. Paul Raymond dün, «Roma ve Berlinden görülen Avrupa» adlı bir konferans vermiş ve ezcümle demiştir ki: . « Emniyetimizi Almanya ile bir anlaşma yapmak suretile temin edemiyor sak Fransız Sovyet paktını filen tatbik etmeliyiz. Fransa, şu üç hâdiseye karşı gelmeğe hazır bulunmalıdır: 1 Almanyanın yeniden silâhlan ması, 2 Alman Italyan yakınlaşmast, 3 Hitlerle Musolininin İspanyol işlerine danışıklı bir müdahalesi. İtalya ve Almanyanın diplomatik faa liyetini öteki devletlerin tereddüd ve ka rarsızhklan iî kıyas eden M. Pol Raymond şunlan ilâve etmiştir: « Fransa ile İtalya arasında samimî görüşme ve tanışma yapılması el zemdir. îtalyanın şimdiki tavn ve Al manyaya yaklaşması Avrupada yeni bir vaziyet doğurmaktadır. Avrupada bir muhasama başgöstermesi hususunda gitgide artana tehlikeden bahseden M. Pol Raymond, demiştir ki: « Ingiltere ile dostluk Fransanın dış siyasasına esas olmağa devam etmelidir. Gerçi, İngilterenin silâhlanmakta, ve bil" hassa kara kuvvetlerini tevsi etmekte gösterdiği betaet, onun yardımını kendi em niyetimizi temine gayrikâfi gördürmektedir. Bu itibarla, iç işlerimizde komüniz me karşı tam bir hareket serbestisi muha Berlin 21 (A.A.) Avusturya Dış İşleri Bakanı M. Schmidtin Berlin se yahati neticelerini mevzuu bahseden Deutche Allgemeine Zeitung gazetesi, bu neticelerin teferruat meselelerinde olduğu kadar umumî siyasa bakımından da şayanı memnuniyet olduğunu yazmak tadır. 11 haziran anlaşmasının Avustur ya ile Almanya arasında vuku bulmas) elzem olan yakınlaşma için faydalı bir hareket noktası teşkil ettiği müşahede olunmuştur. Berliner Tageblatt gazetesi, dün akşam neşredilen tebliğin bütün Alman yanın dileğine tamamile uygun olduğunu yazmaktadır. Avusturya elçisi tarafından dün elçi lik binasında tertib edilen resmi kabul esnasında, salı günü imzalanması muhte mel olan umumî bir ekonomik anlaşma yapılması mevzuu bahsolmuştur. Viyanada 7 ilkkânunda yapılacak o Bana refakat eden teşrifat memuru bu lan müzakerelere yol tamamile açılmış yoldan delâlet etmiş olmak mes'uliyetini bulunmaktadır. üzerinden atacak bir cümle sarfına mecM. Şmidin beyanatı bur oldu. Berlin 21 (A.A.) Avusturya Dış Camhköşke dair işitilmiş rivayetlerden İşleri Bakanı M. Guide Schmid, Berlinbirini tahattur ediyorum; Abdülâziz araden hareketinden biraz evvel D. N. B. Ajansınm bir muhabirine beyanatta bu sıra sarayın şehir hayatma karşı takılmış gözlükleri mesabesinde olan buraya gelir, lunarak, ezcümle demiştir ki: ve ışü nuş, zevk ve safa saatlerinden bir « Bcrlinde bize karşı gösterilen kaç dakikasını camların önüne dikilerek hüsnü kabul, ilk dakikadan son daki sokağa bakmakla geçirirmiş. Bir gün gekaya kadar dostane ve samimî bir hava ne böyle bakarken aşağıda, sokakta sehiçinde cereyan etmiş ve hiçbir hâdisenin pasına tablasını koyarak müşteri bekliihlâl etmemiş olduğu bu samimî hava, yen bir simidci görmüş. Onun pejmürde vaki sözlerle de tecelli etmiştir. kıyafetine, soluk fesile yemenisine, ayakM. Hitler, küçük Avusturya tarafın larında yırtık çanklanna bakarak, döndan başanlan yapıcı mesaiden dolayı müş, etrafında halka çeviren mabeynciduyduğu memnuniyeti izhar etmiştir, 11 lerine gür sesile: Gel!.. demiş ve onlan temmuzda ilân edilen ve son iki gün içincamm önüne çekip simidciyi göstererek: de takviyesine devam edilen eser, bütün « Millet!.. Millet dedikleri işte ?u Alman milletinin yükselmesine hassaten herif değil mi?..» demiş. Doğru mudur, yardım edecektir. icad mıdır bilmiyorum, fakat îtalyanlaAvusturya Haricîye Vekili dönüyor nn meşhur bir sözünü tekrar ederek: Berlin 21 (A.A.) Avusturya Dış Se non e vero, ben trovato şleri Bakanı M. Guide Schmit dün hu«Doğru değilse bile iyi uydurulmuş!.» susî tayyare ile saat 12 de Berlinden hadenebilir. Acaba o dakikada hafayayı reket etmiştir. Macar elçisi, îitalyan iş açan bir el padişahı da simidciye, o halile güderi, Almanyanın Viyana elçisi de aygösterseydi, padişahım çok yaşa diye ni tayyare ile Viyanaya dönmüşlerdir. bağıra bağıra gırtlağını yırtarak uğrunda her saat kanını dökmeğe müheyya olduğu bu vücud için ne düşünürdü?.. *** Ankara 21 (A.A.) Türk Hava ku Duvarlarından rutubet sızan, altından rumu genel merkezi, bugün saat 15 te üstünden türlü karışık kokularile mide Erzurum saylavı General Zeki Soyde bulandıran, yan karanlık bir yolda senmirin başkanlığı altında toplanarak mer kezi idare heyetinin ve murakıbların delememeğe dikkat ederek ilerilerken raporlarını tasvib etmiş, ilk hava şe kendi kendime: «Bu yolun sonu daracık hidi Bayan Eribenin hatırasını takdis bir merdiven, oradan bir baca gibi kafaiçin bir dakika ayakta susulduktan son mızı sokarak içeri girilecek bir delik olra gerek Eribeye, gerekse geçenlerde mak yakışır!..» diyordum, birden sağ plânör uçuşu yaparken düşüp şehid olan tarafımızda bol bir güneş çağhyanı arauçman Kâmile, kahramanlıklarına ya sından bir bahçe başlangıcına çıkmış, ve kışır birer kabir yapılması ittifakla ka geniş bir nefesle ciğerlerimi Koltuk kapıbul edilmiştir. Bundan sonra bilânço sının müsemmim havasından yıkamış oltasdik edilmiş, millî havacılığımızm inkişafı için yakın alâka ve yardımların dum. Türk Hava Kurumu umumî merkezi içtimaı dan dolayı genel kurmay başkanlığile M. M. Vekâletine teşekkür edilmesi karar altına alınmış ve son altı ay için de Türk gencliğini havacı bir nesil ha line getirmek yolunda kuvvetli adım lar atan merkez idare heyetinin mesaisi takdir edilerek toplantıya nihayet verilmiştir. îtalyada bir kimya fabrikası berhava oldu Roma 21 (A.A.) Merano kimyevî maddeler fabrikasımn berhava olduğu haber almmaktadır. Söylendiğine göre, infilâk neticesinde asgarî 12 kişi ölmüş ve bir cok kişi de yaralanmıştır. Yolun sağa tesadüf eden kapısı sarayın saat kulesinden başlıyan ön bahçesinin müntehasına açılıyordu ve buradan on adımda hünkârların hususî gidiş mevkiblerinde kullanılan binektaşına vanlırdı. Bunun mukabilinde de deniz gidişlerinde kullanılan bir başka binektaşı vardır. Bunların ne zaman ve nasıl kullanıldıklarını sonradan öğrendim. îşte şimdi saraya giriyordum. Ortaçağların denize doğru inen zindanlarına benzer bir yere gitmek vehmile geçtiğimiz basık, karanlık yoldan sonra alçak basamaklarla mermer merdiveni henüz çıkmağa başlamıştık ki bizi istikbal için sıralanmış üç beş kişi ile karşılaştık, ve derhal benim Abdülhamid sarayında göre göre alışmış olduğum temennalann en mutenasile, en mükellefile selâmlandık. Hâlâ bir mahviyet hissile utanarak «selâmlandım!..» diyemedim. Bu selâmlar teşrifat memuruna değil Başkâtib Beye, resmî unvanile: «Mabeyni Hümayunu Cenabı Mülukâne Başkâtibine» racidi. Nereden haber alınmıştı? Anlaşılıyordu ki başta yeni hünkârla beraber bütün sa ray halkı daha doğrusu saray halkmdan bakiye kalan kısım. Asıl saray halkının nerede olduğunu ileride kaydedeceğim Abdülhamidi haleden, îstanbula ve bütün memlekete tekrar hakimiyet pençesini koyan, ilk meşrutiyet padigah olarak Reşad Efendiyi Beşinci Sultan Mehmed unvanile tahta çıkaran kuvvetin kimbilir nasıl salâhiyetlerle, nasıl niyet lerle gelecek bir mümessiline azim bi merakla muntazırdı. Buna biraz içimden gülerek, biraz da beni bekliyen meçhulle rin müzdahim ve müşevveş hayalile hale can içinde, merdivenin üst sahanhğında Grev büyüyor Lille 21 (A.A.) Şehrin sayfiye kısımlanndaki metalürjik sanayi amele si bugün greve başlıyacaktır. Şimdiye kadar hiçbir ağır hâdise haber verilmemiştir. Fransada yeni matbuat kanunu Paris 21 (A.A.) Meb'usan meclisi sol cenah fırkaları delegasyonu dün toplanarak matbuat kanununun ne şe kilde tevdi edileceği meselesini tetkik etmiştir. Delegasyon iki şekli gözönüne almıştır: 1 Yalnız zem ve kadih fiillerine karşı cezaî ahkâmı ihtiva eden ve ga zeteler varidatının kontrolunu temin eden kısa bir proje tevdi edilmesi. 2 Matbuat kanununda diğer ahkâm üzerinde de tadilât yapacak geniş bir proje verilmesi. Anlaşıldığma göre, bazı teahhuratı icab ettirmesine rağmen delegasyon ekseriyeti daha ziyade ikinci şekli terviç ptmektedir. faza etmemiz şartile Fransız Sovyet paktını pratik olarak tatbik etmeliyiz.» M. Raymond sözlerine şu şekilde nihayet vermiştir: « Takib edeceğimiz siyasa ne olur sa olsun, onu derhal ve gecikmeksizin intihab etmeliyiz.» Paris işçilerinin beyannamesi Paris 21 (A.A.) Paris mıntakası amele sendikaları birliği kendi tarar tarlarına bir beyanname neşrederek halk toplantısı tarafından pazar günü için ihzar edilen büyük yürüyüş hareketine iştirak ehnelerini tavsiye etmiştir. Bastille ile Nation meydanı arasında saat 14 te yapılacak olan bu yürüyüş hareketi Lillde Salengronun cenaze merasiminin yapıldığl saate tesadüf etmektedir. Amerikadaki grev Vaşington 21 (A.A.) Pasifik denîzi sahilleri dok işçileri grevi, Sandvvich adalarının iaşesi bakımından gitgide e hemmiyet kesbeden zararlara sebebiyet vermektedir. Bu adalarda şimdiden bir erzak buhranı bas göstermiştir. İç lsleri Bakanı Bahriye Bakanından bu adalara erzak nakli için gemiler istemiştir. Istanbulun birçok ikinci derecede caddeleri ve birinci derecede sokaklan Kurunuvustadan kalma, bir haldedir. Estağfurullah Ortazamanlarda da, hatta eski zamanlarda da kaldınmlar bu kadar berbad değildi. Aksini iddia edenlePompei harabelerini gidip gezmelerini tavsiye ederim. 79 yılında Vezüv yaardağının döktüğü küllerin altında kalan bu iki bin senelik küçük şehrin kaldınmlan, îstanbulun birinci derecede :addeleri haricindeki bütün cadde ve sokaklann kaldınmlanndan çok daha iyi r apılmıştır. Beyoğlundan Tophaneye inen ve daima kalabalık olan Kumbaraa yokuşunun, daha öncesini bilmiyorum; fakat 1923 tenberi geçen on üç uzun sene içinde en küçük tamir bile görmediğini ve hergün daha berbad, daha perişan bir .ale geldiğini görerek bu şehrin imanndan ümid kesiyorum. Aalelâde kaldınmların tamiri için de, bir yem borusu gibi mütemadiyen kulaklanmızda aksedip duran şehir plânını mı bekliyeceğiz? Belediyemizin yollan parasızlıktan yaptırmadığını kabul edemeyiz. Çünkü Bursa vilâyetine tâbi Uludağın tepesinde otel yaptıracak kadar parası olan bir beMembaını Abdülhamidin muhtemel Jediyenin parasızlıktan şikâyete hakkı ohalefleri hakkında adavetle dolu siyase lamaz. Herşeyden vazgeçtik; yürüyecek tine hamletmek daha insafa muvafık olan kaldmm istiyoruz. fena rivayetlere itimad caiz olsaydı yeni padişahın, fena bir tabir kullanmamak için, gayet örtülü bir dimağ taşıdığına fazla olarak gecesi gündüzü bulutlar altında gömüldüğüne, fıtraten de pek kurnaz, pek sinsi olduğuna, dünyada hiç Tokyo 21 (A.A.) Bir baraj yıkıl kimseyi sevmediğine, sevemiyeceğine mış ve 300 ev duvarm altında kalmıştır. hatta en küçük şeylerle en derin kinler Akite vadisinde 1300 amelenin öldüğü besliyerek fırsat düşürdükçe hoşuna git bildiriliyor. Şimdiye kadar 300 cesed çıkarılmıştır. miyenleri boğduğuna inanmak lâzım gelirdi: Ben bunlann hiç birine inanmamış îngilterede yeni bir parti mi kuruluyor? tım, ve inanmamakta pek te isabet ettiği Londra 21 (A.A.) Sol radikal or me hüküm vermek için gecikmedim. ganı olan Star gazetesinin haber verdiDevam eden tebriklere mukabele il< ğine göre, muhafazakâr, liberal, işçi par meşgul olurken bir yandan da ne vakit tilerlie sendikalara mensub bazı siyasal tir zihnimi işgal eden bu muammaları şahsiyetler, şefi M. Vinston Çörçil ola tekrar ediyordum. Nekadar zaman geç cak olan bir merkez partisi kurmak niti, tayin edemem, herhalde yukarıda sa yetindedirler. bırsızlıkla beklendiğime delâlet eden bi Bu partinin kuruluşu, 3 ilkkânunda kısa intizarı müteakıb o nazik delil tek Alber Hallde yapılacak ve Sir Walter rar göründü ve tekrar mutena temenna Citrinein başkanlığı altında bulunacak olan bir içtimada ilân edilecektir. lanndan birini savurarak: Star gazetesine göre, M. Çörçil bun Şevketmeab Efendimiz sizi bekli dan evvel böyle bir parti kurmıya iki yorlar... dedi. defa teşebbüs etmişse de muvaffak olaHalid Ziya UŞAKLIGtJ. mamıştır. Japonyada bir facia

Bu sayıdan diğer sayfalar: