10 Aralık 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

10 Aralık 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Birincikânun 1936 CUMHURÎYET San'atkârlann programlarda basılan isimlerine bir göz atmak, salı akşamı Fransız tiyatrosunu dolduran kalabahğı ir okuyucudan şu mektubu al * oraya çeken kuvveti hemen belli ediyordım: Memleket içinde seyahat edenler otel yatarız. du: Nimet Vahid, Ferdi Statzer, Liko ve han meselesinin ehemmiyetini bilirler. « Size her hafta çıkan bir Siz gidin yatın, ben sabaha kadar Amar, Rudolf Edler. mecmuanın muhtelif nüshalanndan seHana gireceğinize arabada otlar üzerine burada otururum.... Dünyanın en büvük mucidi oiarak taçilmiş birkaç fıkra sunuyorum. Bunlann Ve orada toplanan bu güzide kalaba uzanarak geceyi geçirmeği tercih edersi Olmaz!... nınan müteveffa Edisonu istisna edecek lık ümidlerinde aldanmadı; aradığı san niz. Otele girip pire ve tahtakurusuna Nihayet halime acıdılar. Beni sabaha her birinde birkaç yabancı isim var ki oîursak, bugünün en büvük mucidi telsiz at heyecanını fazlasile buldu. yem olmaktansa kahvede iskemle üstün kadar misafir etmeğe razı oldular. Çok bizce tamamile meçhul. Ahlâkî veya <5etelgrafın babası olan Markonidir. BeşeJohannes Brahms'ın piyano, keman ve de sabah etmeği daha hayırlı bulursunuz. şükür yanımda okuyacak kitab, yazı ya diî zevk temini için yazılan fıkralarm riyete hizmet etmiş olmak itibarile bu iki Korno için yazdığı trio'yu Ferdi Statzer, Bunlar yazın olabiliyor, ya kışın? zacak kâğıd var. Tavanda da elektrik böyle bilinmiyen, tanınmıyan isimlerle büyük muhterii, kıymet bakımından a i Liko Amar ve Rudolf Edler olgun bir Evet, kışın pek müşkülpesend olmağa ampulları asılı. Bir köşede uygunca bir doldurulması maksadın kaybolmasına seyırdetmek doğru olmaz, ancak, beşeri • ! anlayışla icra ettiler. Brahms, bu eserin gelmiyor. Soğuktan donmamak için sı masa sectim, fakat üstündeki ampul ufak. bebiyet vermez mi? yete verdikleri eserlerin mahiyeti itiba İşte fıkralar: j de keman ve kornoyu beraber kullanmak cak bir yer nerede bulursanız «çok şü Aksam olunca şu ampulu değiştirile ayrılabilirler. 1 Duc de Buckingame gayet hasuretile, birbirine zıd ses renkleri (klang kür» demeğe mecbursunuz!. rebilir misiniz? Edison, gramofonla elektrik ampulü sisti. Bir gün Robert Winere: «Bir kilise farbe) arasında harmonie yaratmak gay Buranın elektriği yanmaz!!.. Birçokları gibi ben de memlekette otel gibi, aralannda hiç münasebet olmıyan faresi kadar fakir bir halde ölmekten korretine düşmüş gibidır. Esere hâkim olan meselesine çareler düşünürüm. Bu iş yal Neden? iki ihtira kutbu arasmda ayni salâhiyel unsur, zaman zaman saadet ışıkları vade nız belediyelere bırakılırsa büyük şe Motör bozuk. Belediye yenisini kuyorum» dedi. O da şu cevabı verdi: ve muvaffakiyetle dolaşmıştır. Markoni «Ben öyle ölmenizden değil, öyle yaşaderek ses renkleri arasında geçen bu hirler müstesna daha çok seneler oldu alacak.... ise bütün ömrünü telsiz sahasındaki icadmanızdan korkuyorum.» üzücü mücadeledir. ğumuz yerde sayacağız. Halbuki ihtiyac Pek iyi. Siz ne yakarsınız? lanna vakfetmiş bir muhteridir. Üç artist Brahms'ın hislerini bize du gittikçe şiddet kesbediyor. Bu meseleyi Saat bir buçuğa kadar lüks lâm Buckingame kim, Robert Winere Markoni, çocuklufjundanberi elektriğe kim? olsa olsa hükumet halledebilir. yurmakta büyük bir ustalık gösterdiler. bası. iptilâ derecesinde merak sardırmi; bir a2 Prens de Charlois bir gün M. Hükumet için nümune oteller açmak Sonra? Bazı san'atkârlar vardır ki, onlann damdır. Çocukluğunda, her çocuk gibı, de Brissacı metresinin yanmda buldu, Sonra söndürürüz çok yüksek bir kabiliyete malik oldukla ve halka göstermek kolaydır. îki şekilde makineli oyuncakları söküp içini muaye«Çıkınız, buradan» dedi. de Brissac şu Nihayet buna da çare bulduk. Lüks rını bıîdığimız halde hergün daha ilen yapılabilir: ne etmek, nasıl işledisnni anlamakta baş Markoni yatında refikasile birlikte cevabı verdi: «Zaman nekadar değiş1 Sahillerde, Denizyollan îdaresi lâmbası söndükten sonra bana bir gaz gittiklerini, daha yükseldiklerini görürüz lıyan tecessüs hissi, Markonide gitg;de miş! Ecdadınız «beraber çıkahm» derdi. nin çok büyük hizmeti dokunabilir. En lâmbası verecekler H artmış ve oyuncak makinelerinden elek bahçesinden yüz metro uzağa i c telsiz ve hayret ederiz. Nimet Vahidde de Bu herifler kim ve fıkranın nüktesi 3{t 5{C 5J5 triğe intikal ederek nihayet telsiz tel telgraf isaretini verdiği günden yedi sene böyle bir kalıte var. O geçen sene neka ihtiyach yerlerde dört beş odalık temiz Gece rahatını ( ! ) sağlama bağladık" nerede? sonra, ihtiramı Atlantik denizinden aşı dar mükemmeldi; fakat bu sene geçen evler bulunur. İdarenin karyola, yatak, grafta karar kılmiştır. 3 Prens Metternich tarafmdan J. çarşaf gibi levazımı boldur. Bunları te tan sonra tekrar köy çarşısına çıktım. Markoninin telsiz telgrafı icad edişi, rarak 2700 kilometro öteye yollıyan seneye nazaran nekadar daha mükemJanine bir defter gönderilmiş, buraya birmiz tutmasını bilen yetiştirilmiş kamarot Yağmur gittikçe şiddetleniyor. Ramazan Hertzin mesaisine ve tecrübelerine dair Markoni, o gün dünyanın en mes'ud a mel, nekadar daha ileride.. şey yazılması rica ediliyordu. Janin Onu, İl pastore'den Aminta'nm aria lar \ar. Bu otellerin hesab ve kitablarını olduğu icin dükkânlar birer, birer kapa şu satırlan yazdı: «Elli şişe Johan bir yazıyı okumasile başlamıştır. Marko damı ve en büyük muhterilerinden biri sını söylerken dinliyoruz. On dokuz ya kontrol edecek idarenin o yerlerdeki a nıyor, sütçü, yoğurtçu, kebabcı ahçı gibi nisberg şarabı için bonodur. İraesinni, bu yazıyı okuyunca, birdenbire, elek olmuştu. Markoni şimdi radyoyu ıslah etmek şındaki Mozart'ın temiz, samimî hisleri centaları var. Temizlik işine de İdarenin birçok islere yarıyan bir dükkân önün trik mevceleri vasıtasile, feza dahilinde den geçerken aklıma geldi. «Sabah sü de tediye olunacaktır». yazı nakli imkânını düsünüvermistir. O ve daha ucuza mal olacak bir sekle sok içimizde yaşıyor. Ve biraz sonra Evgen vapur temizliğini teftiş eden memurları Metternichi tanıyoruz. Janine kim? tünü şimdiden tedarik ettireyim» dedim. makla mesguldür, ayni zamanda ultra Onegin'deki Tatyana rölünde, Çaykofs bakabilirler. zaman Marknni yirmi yaşında idi. 4 Versayda lâkırdı söyliyen bir 2 Karada, Demiryolları îdaresi bu Köyde adam dolaştırdım. Yanm kilo Markoni ilk tecrübesini, ebeveyninin courte dalgalarla bazı tecrübelere devam ki'nin mustarib ve dramatik ruhunu terenbakımdan memlekette adeta bir otel inkı süt bulmak imkâm olmadı. Her yerden makine teşhir olunuyordu. Onbeşinci nüm ederken birden, yeni bir âlemin esköşkünün bahçesinde yapmıştı. Verici ci ediyor. Kendisi bunu şöyle anlatıyor: Lui: lâbı yapabilir. Hiçbir bina bulunamıyan verilen cevab ayni: Yann sabaha! « Ultra courte dalgalarla bütün bir rarlı derinliklerine gömülüyoruz. haz bahçeye yerleştirilmiş, alıcı cihaz da Duc d'Ayen, dedi, gelip makineyi * * * yerde bile seyrüsefere elverişli olmıyan yüz metro kadar ileride bir tepe üstüne kelime nakledebiliyorum, fakat bunun Nimet Vahidi bundan sonra, şimdiye Gene istasyon lokantasma sığınmak • görsenize. konulmuştu. Orada Markoninin bir a r kısa olması lâzımdır. Meselâ «hayır» ke kadar olduğu gibi arkadaşlarile beraber vagonlardan bir tanesini 34 yatakhk bir Dük şu cevabı verdi: otel haline koymak mümkün. Bunlara tan başka yapacak iş yok. Saat altıya gelkadaşı bekliyordu. Verici cihazın gön •limesi gibi. Bu kelimeyi neşreder etmez, değil, kendi başına vereceği resitallerde Haşmetpenah, şimdi Başvekiliı dört pencere açtırmak, pencerelere sivri meden lokantada yemek servisi bitti. Saat dereceği işaret alındığı takdirde, o ar alıcı cihazda ayni kelimenin yedi defa solist oiarak dinlemeyi isterdik. sineğe karşı tel germek, yere muşamba sekiz, dokuz gibi geç ( ! ) vakitlere kal yanmdan geliyorum. kadaşı mendilini sallamak suretile bunu tekrarlandığını işitiyorum. Yani bir saKonserin son kısmmda Ferdi StatzerD'ayen neci?.. haber verecekti. Markoni heyecan için niye içinde, «hayır» kelimesi, aksisada le Liko Amar, Fransız romantiklerinden sermek kâfi. Hele bir tarafına da bolca dığım için soğuk yemeklerle iktifa etmev * 1* P su ile bir lâvabo konulursa oldu ideal bir ğe mecbur kaldım. Geceyansına kadar de düğmeye bastı ve o anda, verdiği S halinde yedi defa geri geliyor. Bunun Cesar Frank'ın keman piyano sonat'ını otel! Tabiî kışın da soba ilâve edilebilir. kitab okumakla, yazı yazmakla, etrafımTitiz okuyucuya cevabım şudur: Buişaretinin ahndığmı bildiren beyaz men sebebi de, o kelimenin bir saniye zarfınmuvaffakiyetle çaldılar. Her iki san'atBurada da hesab ve kitab işine istasyon da konuşulanlan dinlemekle, köyün biri ckingamı îngiltere tarihinde oynadığı rol dil, karşı tepede dalgalandı. da, dünyanın etrafını yedi defa dolaş kârın da Fransız olmamaları, bu muvafmemurları, temizlik cihctine de hat mücik polisi olan memura nereden ve niçin itibarile tanımak kolaydır. Küçük Laîlk tecrübe muvaffakiyetle neticelen masıdır. fakiyetin derecesini kıymetlendirıyor, fettişleri bakabilirler. geldiğimi, nereye ve ne zaman gideceği rusa da baksanız adını ve resmini bulurMaamafih bütün bunlar başlangıcdan normalin hayli üstüne çıkanyordu. miş fakat bir cihet noksan kalmıştı. A mi hoş, bunlan kendim de iyi bilmi unuz. Rober Viner, öyle değil. Meşhur Köy, kasaba ve şehirlerdeki otelcicaba, bu işaretler, dağlardan, tepeler ibarettir. Ben, bütün insanlar arasında, N. ler ( ! ) medenî ihtiyacın pis bir perde ve yordum ya! anlatmakla geçti. Saat meçhullerden biri olsa gerek. Prens Şar,,den,. evlerden, hulâsa herhangi mâniadan muvasalanın mükemmel olmasını istiyo • tozlu bir halıdan ibaret olmadığını anlar ikiye kadar da Îstanbuldan gelen kon • ova ile M. Brissacı ben de tanımakla *aşıp uzaklara gidebilecek miydi? Bunu rum. Bu sayede insan!ar~b"îrbirlerfne cfaBalıkçılık kongresinde lar, sadeliğin ve temizlığın ne demek ol vansiyonel ve ekspres trenlerine bakmak mubahi değilim. Fakat fıkradaki nükte da gene ayni arkadaşile tecrübe eden ha ziyade yaklaşacaklardii >ye~. ortaJa açık. Böyle baskınlarda eski şövalyeler, duğunu öğrenirler. Hükumet bunların la oyalandım. verilen kararlar Markoni, tepenin öte tarafında bekliyen mesafe mefhumu kalmıyacaktır.» öğrendiğini ve yapabileceklerini bilfiil îkiden sonra lüks lâmbası söndü. H e r suçlu erkeği düelloya davet ederlerdi Ankarada toplanan Balıkçılar kon Markoninin fikrince, televizyon zan arkadaşının, verilen işareti aldığını bil * diren tüfek sesini işittiği anda telsiz tel nedildiği kadar faydalı birşey değildir. gresine iştirak eden îstanbul balıkçı gördüğü yerlerde irşad vazifesini kâfi te kes evine, yatağına gitti. Ben de üzeri denmek isteniliyor. Üçüncü fıkradaki Bir otelde oda tutmak istiyen bir kimse murahhasları şehrimize dönmüşlerdir. lâkki ederek otel işini onlara bırakabilir. muşamba döşeli masama uzandım. Fare, J. Janin, parlak karihasile şöhret almış graf doğmuş bulunuyordu. Markoni, 1896 senesinde ihtira beratı nin bir telgraf çekmesi kâfi geldiğini ve Kongrede mühim kararlar ittihaz edil Temizlik bakımında gayet sıkı hükumet kedi mücadelesinden dolayı, üçe kadar olan Fransız münekkidlerinden Jules Jamiştır. Bu meyanda balıkçılara nakli kontrolu devam etmek şartile. göz kapamak mümkün olmadı. Yorgun nin olacak. Ayeni bilmiyorum ve öğrealdı ve ihtiramı îtalyan hükumetine sat otelcinin yüzünü görmeğe lüzum olmayat tezkerelerinin meccanen verilmesi, *** luktan bitab uykuya dalar gibi olduğum nemedim. mak teklifinde bulundu. Fakat îtalyan dığını söyüyen Markoni, televizyonun, dalyan yerleri voli sahibleri tarafmdan Bu vaziyetlerde yapılacak şey, o yahükumeti tereddüd etti. Bunun üzerine, banyoda yıkanan bir kadını görmek im işletilemedıği takdirde buralara herkeÖtedenberi beslediğim bu tarzdaki bir sırada sahur davulu tam kulağımın kânını da verdiği gün kadınların bunu sin girerek avlanabilmesi ve memleketi düşüncelerim Çerkesköyünde uykusuz dibindeki pencere önünde işe başladı.. bancı isimleri silip yerlerine: «Bir adam» Markoni, aslen îskoçyalı olan annesile birlikte, ihtiramı satmak üzere Londraya herhalde memnuniyetle karşılamıyacak • mizdeki bütün dalyan, nehir ve güllerin geçirdiğim gece zarfında büsbütün kuv Saat beşe doğru gelen eksprese atla tabirini koymak ve gene bir zevk alınaları mütaleasındadır. gitti. yeni deniz bankasına bağlanması ta vet buldu. îşte bir çok kaza merkezleri mak için yağmur, rüzgâra aldırmadan mazsa fıkrayı okumamaktır. Türkçede bunlardan daha canlı fıkra Markoni, günün birinde, esrarengiz karrür etmiştir. Banka buraları kendi mizden daha büyük bir köy. Saray ve nasıl koştuğumu ben bilirim. Vakıâ saat Bundan sonra, hayatı hep muvaffa sermayesile işletecek ve lüzum görürse Vize gibi kazalar şimendifer hattına bu altı raddelerinde ekspres fiatınm yarısma mı yok? kiyetlerle dolu geçmeğe başlıyan Mar • ışıklar sayesinde otomobilleri ve tayya kiraya verecektir. Banka deniz enstitü istasyondan bağlanmış bulunuyor. Yata mukabil bir bedel ile konvansiyonel tre koninin, îtalyan hükumetinin daveti ü releri durdurmanın mümkün olacağına M. TURHAN TAN leri, balıkçılık tetkik vasıtalarını koru cak, ne han, ne otel, ne pansiyon, ne o ni ile de gitmek mümkün. Fakat bir saat zerine tekrar îtalyaya döndüğünü, orada da pek ihtimal veremiyor. mak ve mahsullerini avlamakla geçi daha kalmak lâzım!... Ya bu tren her da.. Hiç, hiçbir sey yok. ihtiramı tekemmül ettirdiğini ve tekrar nenlere kredi açacak ve onlann sigor Dericilerin toplantısı Edirneden îstanbula giden tren bu is hangi sebebden dolayı bir iki saat te geç îngiltereye geçerek, telsizi tam manasile talarmı yapacaktır. Deri ve sepiciler Sanayi Birliğinde Tekirdağında maden pratik sahaya koyduğunu görüyoruz. tasyondan öğleden sonra saat 3 bilmem kalırsa?... Burada birkaç saat daha getoplanarak dericilerin mühim bir kaç Balıkçılar arasında çıkacak ihtilâflar kaçta kalktı. Önümden geçerek kaçtı. Er çirmek ihtimali bana pek korkunc gö • derdi üzerinde görüşmüşlerdir. aranılacak Markoni, 1899 da, Fransa ile îngil Bahkhanede kurulacak inzibat mecliszüktü!... V. BIRSON tere arasında ilk muntazam telsiz muvaTekirdağ (Hususî) Hayrabolunun lerinde hallolunacaktır. Balık rüsumu tesi sabaha kadar tren yok!... Yeni genel ithalât rejiminde ince çiVakit geçirmek için kırlara çıkmak issalasını kurmuştur. viler ithali memnu eşya listesine konulkalkacak, yerine yüzde beş Balıkhane Susuzmüslim nahiyesine bağlı Suba tedim. Birkaç yüz metro uzaklaşmadan Kaçak rakı satan bir bakkal muştur. Bu, ince çivılerin memleket daFakat, telsiz telgrafın hâlâ faydalı ve şı ve Hasköy smırları içinde bulunan masrafı konulacaktır. Zeytinburnunda bakkal Abdullahm hilinde yapılabilmesinden ileri gelmekpratik bir ihtira olduğuna bir türlü inan 679 hektarlık arazide linyit maden kö Bu meyanda bomba ile balık avlamak yağmur başladı. Tekrar istasyondaki bümenedilecektir. feye döndüm. Can sıkıntısmdan saat beş dükkânında kaçak rakı satıldığı Em tedir. Fakat alâkadarlara göre, dahilde mak istemiyen bazı kimseler vardı. Ka mürü olduğunu hisseden Uzunköprülü niyet kaçakçılık bürosu memurları ta yapılan ince çiviler ihtiyaca kâfi gel çayını saat dörtte içtim. Hep geceyi dir zaya uğrıyan bir geminin telsizle verdiği rafından haber alınmış ve dün sabah memektedir. Mevcud deri ve köselele üç şahıs bu arazide araştırma yapmak tlk tedrisat müfettişleri şünüyorum. Masalar uzunca, bunlardan dükkânda araştırma yapılmıştır. işaret sayesinde birçok yolcunun hayatı rin standardize edilerek muayyen tip üzere ruhsatname istemişlerdir. birinin üzerine uzanmak kabil. Sordum: ve birçok servet kurtarılınca, bu dudak Uludağa gidiyorlar Dükkânda Joji ve Leon admda iki lere ayrılması arzu e^ilmektedir. Istanbul mıntakası Maden irtibat me Burası bütün gece açıktır, değil kişi kaçak rakı içerlerken yakalanmış bükenler de nihayet işin ehemmiyetini İlk tedrisat müfettişlerinden bir kısToplantıda Sanayi Birliği umumî kâmurluğu maden nizamnamesi mucibin mı bayram tatillerini Uludağda geçir mi? tasdika mecbur oldular. tır. tibi de bulunmuş ve bütün bu meseleler Hayır. îstanbuldan gelen konvanMarkoni Avrupa ile Amerikayı tel •ce bu şahıslara ruhsat ve müsaade ver meğe karar vermişlerdir. Müfettişler Yapılan aramada 38 şişede kaçak ra görüşülmüştür. Bunlar etrafmda icab diği takdirde icab eden araştırmalara yakında şehrimizden hareket edecek siyonel buradan saat 1,30 da kalkar. Biz kı bulunmuştur. Bakkal Abdullah ne eden teşebbüslerine yapılmasına karar sizle birleştiren büyük tecrübesini yaptılerdir. de kapılan kapatır, yerlerimize çekilir, zaret altına âlınmıştır. verilmiştir. ğı zaman 28 yaşında idi. Köşkünün başlanacaktır. Muhteri televizyonun aleyhinde bulunuyor Televizyon, banyoda yıkanan bir kadını görmek imkânını da verdiği gün...? Markoni yeni gayeler peşinde Musiki hayatı Mühim memleket işlerinden Konservatuar profesörlerinin konseri Otel, han meselesi Deniz ve Demiryolları idareleri memlekette adeta bir otelcilik inkılâbı yapabilirler Fıkralar arasında B adcurrL « Cumhuriyetin içtimaî romanı: 5 8 Yazan: Hilmi Ziya yacak kadar geri çekilmiş, gözü yerde 6 dinliyor ve her cümle sonunda baş salhyarak: «Vah, vah!» der gibi bir lakım seslerle teessüfünü gösteriyordu. Kâmil Efendinin, bütün bu mukaddemelerden, daha esaslı şeyler söylemek istediği ve ağzındaki baklayı çıkarmağa zemin hazırlandığı meydandaydı. Nitekim az sonra, Zekinin beklediği neticeye o kendiliğinden ulastı: Bana kalırsa hiçbirinin değer! yok! Yeter ki meydanda örtülemiyecek ağır bir hata olmasın. Zeki Bey, korkusunu belli edecek telâşla doğruldu. Öteki: Merak etmeyin!.. Olsa bile eli mizden geleni yapacak değil miyiz? Tekrar kapıya, pencerelere baktı. Sesini kısarak: Maalesef mühim bir hata!.. Eminim, evden kimsenin haberi yoktur. Babası duymuş olsa, öldürmeğe kalkardı. Zeki, ihtiyarsız, yerinden fırladı. Biraz önceki çekingenliğini unutup Kâmil Hacı Toranın arabası erkenden, Kurd oğullarının kapısmda durdu. Zeki Bey, haberli olduğu için, tekerlek sesini duyar duymaz koşarak karşılamıştı. Küçük bir memur hürmetile onu dinlemeğe hazırlanıyordu. Kâmil Efendi. koltuğa yerleşip onu göz hapsine alacak bir hale geldikten sonra mühim, çok mühim, tehlikeli bir şeyden bahsedecek tavırlar takındı. îyi dinle evlâd! Bir iş sarpa sarmaya görsün, son pişmanlık fayda vermez. Bilmem haberin var mı? Ortalıkta çok fer.a havadisler dolaşıyor. Bazı kendi kendime derim ki: Sana ne oluyor! Âlemi düzeltecek sen mi kaldın? Elde değil! Gönül ister ki, kimse dostlara toz kondurmasın. Hacı Toran, sözlerinin tesirinden emin olmak için bir müddet muhatabını gözden geçirip ayni patetik tavırla devam etti. Zeki, ayaklannı kanape altına saklı Efendinin kollarına sarıldı. « Ne diyorsunuz? Namussuzluk mu?» Hacı Toran, emniyet vermek ister gibi elini sıktı. Daha kısık ve daha mahrem bir sesle: Korkma, henüz bir şey yok.. Fakat böyle giderse olabilir! O zaman biz değil, önüne Allah bile geçemez. Zekinin yıldınm darbesine uğramış gibi ürkek yüzle baktığını görünce ilk zamanki patetik tavrını tekrar takındı: Ne yapıp yapıp, onu bu tehlikeli yoldan çevirmeliyiz! Ve böylece merakmı son dereceye getirdiğinden emin olduktan sonra, mülevekkil, kederli bir pozla başını iğdi: Nuriye, büyük kozahanede daktilo oldu! Zekinin gözleri yuvasından fırladı. İnanmak istemez gibi hayretle bakıyor. Kâmil Efendi: Frenk müdürün yanında, diye bitirdi. Damad, bu sefer yerinde duramadan dolasmağa başladı. îkidebir hırçın, yakasını düzeltiyor. Kumandaya hazırlanan bir mülâzim gibi zaman zaman sert bir hareketle başını dikiyordu. Bir aralık önünde durdu: gün daktilo olmak, yann her şeyi kabul ların «hulyalı ruhlarmdan», müteverrim Hacı Efendi, hakikaten emin mi etmektir» diye kendi kendine tekrar e aşklarından, salon köşelerinden, atlı arasiniz? dip, neden sonra aklı başına gelmiş gibi balı yüksek hayata dair tasvirlerden, göAdeta öfkelenmiş gibi, acı acı güldü: merdivenleri koşarak çıktı ve üst katta rülmemiş, işitilmemiş, harikulâde vak'a Söyledik ya, işte bu kadar! Fahrünnisayı aradı. lardan hoşlanırdı. Gene bu yüzden olacak Damad, az önceki cür'etli tavnndan Fahriye şezlonga uzanmış ve bir kita ki, milyonerlerin sefahatini ve kibar h a y utanmışcasına kanape kenarına ilişip Ha ba dalmıştı. Çocukluğundanberi o böy dudlann «sergüzeşt» ini anlatanları da cı Toranın gözleri içine bakıyor, sanki le kuytu bir odada sabahlara kadar göz boş bırakmazdı. orada bütün bu korkunc hâdisenin sırla Ierini yorardı. Babası kaç kere çocuk Küçüklüğünü naz içinde geçirmiş, hasrını okumak istiyordu. Hacı Toran, ona denecek yaşta kitabı zorla alıp onu a k talığa mail çelimsiz bünyesi yüzünden acıyor ve affediyormuş gibi baktı: ranlan arasına sürüklemiş, bazan bu teh ev işi öğrenmemişti. îptilâdan kurtarmak Maalesef! Bugün daktilo olmak, likeli okuyuşun önüne geçmek için hidniyetile anasmın yaptığı gayretler boşa yann her şeyi kabul etmektir. detle parçaladığı olmuştu. Bu yüzden çıktı. Dikişleri titizlenerek bozar ve ekFazla konuşmak istemediğini göster evde her zaman kimsenin göremiyeceği seri gözyaşlarla odasına kapanırdı. Kimek için, ayağa kalktı. Damad, yolunu yerleri tercih eder, orada artık rahatsız tabı kapattığı zaman aynanm başına gekesip bu karanlık nokta üzerinde uzun edilmiyeceğinden emin, kanapeye uzanauzun konuşmak ister gibi şaşkın haller a rak yutarcasına okumağa koyulur; şayed çer; saatlerce yüzile uğraşır, ona bin lıyor. Kâmil Efendi ise, yalvaran ta tesadüfen aranacak olursa, bu halde ka şekil vermeğe çalışır. Çok defa bunlardan hiçbirini beğenmiyerek yorgun ve meyus, vırlarına aldırmadan mutlaka çıkmak is ranlıklara kadar dalıp giderdi. tiyordu. O kızın ne kocası, ne de babası Bununla beraber, delice okuyuşlanna gene eski kılığile yemeğe inerdi. olduğu halde, bu kadar telâş edinnıesinin rağmen Fahriye hiçbir zaman ciddî ve Her sabah ayna başında geçen vakolduğu halde, bu kadar telâş etmesinin devamlı çalışmıyordu. ti, kendi kendisile uzun bir mücadeleydi. neden ileri geldiğini pek iyi bildigi için, Kaçamak suretile elde ettiği bu kltab Yüzünün hatlarına hiçbir zaman razı omevzuu o tarafa götürmeden şimdilik lar, yalnız romanlardı. O, bütün raslalamadığı için, onlara hayalindeki şekli burada bırakmağı daha muvafık görüyor dıklarını okuyordu. Bazılarını anlamıyor, vermek ister; tabiatile yaptığı bu hırçın. du. bazılarını sevmiyor; fakat ne olursa olmücadele, ekseri ölçüsüz, mübalâğalı bir Zeki Bey birdenbire, bir tarafmdan sun onları yutarcasına okumadan kendini tuvalet halini alır. çarpılmış gibi olmuştu. Kâmil Efendinin alamıyordu. Daima «hissî romanlar» lArkası var] arkasından, bir müddet bakakaldı. «Bu tercih ederdi: On sekiz yaşında gene kız

Bu sayıdan diğer sayfalar: