22 Mart 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

22 Mart 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 22 Marf 1937 f Şehir ve Memleket Haberlerl *) Tarihî tefrîka : 65 Yazan : M. Turhan Tan (Tercüme ve iktibaa edilemez) Doğru değilmi? Musiki ve ahlâk İstanbul Üniversitesinin güzide Rektörü Cemil Bilsel musiki aleyhtan imiş! Rektörün geçenlerde yapılan Tıb bayramımn programmdan musikiyi cazbandı değil, klâsik garb musikisini çıkartmış olduğunu bize mektubla bildirdiler. İnanmadık. Tahkik ettik. Tahkikatımız, Rektörün «Üniuersite bir ahlâk ve terbiye müessesesi olduğu için burada mus'ıkinin yeri yokturf» dediğini gösterdi. Nitekim, dünkü akşam refiklerimizden biri de, Rektörün Tıb bayramı günü musiki yapılmasına şiddetle mümaneat ettiğini yazıyordu. Rektörün, musiki hakkındaki bu sözlerini başka bir şekle sokarak «musiki ahlâk ve terbiyeye mugayirdir», hatta, «musiki ahlâksızlık ve terbiyesizliktir» neticesine bile varabiliriz. Musiki hakkındaki bu garib telâkki, hakikaten mevcudsa çünkü herşeye rağmen Cemil Bilselin musiki düşmanı olmasını kabul edemiyoruz Türkiye Cumhuriyetinin istanbul Üniversitesi Rektörüne değil, ancak Osmanlı saltanatının Fatih medresesi ders vekili faziletlu «...eddin» efendiye yaraşır, dıyoruz. Osmanlı tarihinde kadın parmağı Hurremle Hafise Sadrıazam Ibrahim Paşayı devirmek meselesinde fikren uyuşmuşlardı Tantanası, debdebesi vezirane değil, şahaneydi. Çok kazanıyor, çok harayor ve milyonlar üzerinde göz kamaştıncı bir hayat yaşıyordu. Hünkâr onun zekâsına, maliye işlerindeki biiyük tecrübesine olduğu kadar devlete adam yetiştirmekte gösterdiği him mete de değer verirdi. Zengin defterdann sarayı bir zekâ fidanlığı demekti. Birçok gencler orada beslenip, terbiye edilip hükumet işlerine alışhnlıyordu. Devlet denilen dolabın ancak iyi yetiştirilmiş, ol gunlaştmlmış eller ve kafalarla döndü rülebileceğini takdir eden Hünkâr, İs kender Çelebinin bu âdetini de beğeni yor, teşvik ve himaye ediyordu. Bundan ötürü, kalbinin yarısını ve iradesinin biiyük bir kısmını kendisine vakfetmiş ol duğu nedimine, muhteris vezirine de mühim işlerde Iskender Çelebi ile müşavere etmesini, onun düşüncelerine kıymet ve rip mümkün olduğu kadar sözünden dı şan çıkmamasmı ihtar etmekten geri kalmıyordu. Işte Hafise sultan bu kuvvetli şahsi yet üzerine de Hurremin dikkatini cel betmişti. Rüstem, istikbal için işe yaıı yacak bir adamdı. İskender Çelebiden hemen istifade olunmak mümkündü ve o, genc Sadrıazama karşı kuvvetli bir rakib olarak ileri sürülebilirdi. Hurrem, uluorta konuşan görümcesinin düşüncelerine aldmş efmiyordu. Sadnazamı devirmek meselesinde onunla fikren uyuşmuştu. Fakat maksadda alık görümcesinden tamamile ayn bulunuyordu. Hafise, sadece İbrahimi düşürüp kocasınm ve keıtdisinin hıncmı yabştırmak istiyor•du. Hurrem ise kendi oğullanndan birini şadişah yapacak bir adamı Sadnazam bğa getirmek emelini güdüyordu. Bu takAtrde İskender Çelebiyi Sadrıazam yapBjak için değil, Sadnazamı yıkacak bir «Jam olarak kullanmak lâzım geliyordu. tu. Smır dışmda propaganda âleti olacak bir dost bolmıya çalıştı ve buldu. Onun Padişaha tanıttığı, halvet meclislerine sokulmıya lâyık bir insan diye üeri sürdüğü kimse, Venedik duju An drea Gritti'nin oğlu Lüi idi. Duj, evvelce İstanbulda balyozdu, Venediğe dö nüp te yeni vazifesine başladıktan sonra oğlunu Osmanlı payıtahbna yollamışh. Çünkü veziri azamın bu genc ve pek genc diplomattan pek hoşlandığmı biliyordu. Lüi de, gönül halinden anlar bir delikanlıydı, İbrahim Paşa ile çarçabuk sami mileşmiş ve Osmanlı împaratorluğunun fahrî hariciye nazın gibi bir vaziyet almışb. Elçilerle, vezirlerden önce o konuşuyordu, Sadnazama siyasî direktifleri o veriyordu. Hünkâr, sadık vezirinin bu hareketini de muhabbet ve sadakat eseri saydı, Gritti ile kadehdaş olmayı kabul etti. Müttefıki, Türklerin müsamahasma bağlı olan Venedik cumhuriyeti, bu vaziyet ile iftihar edebilirdi. Çünkü Gritti'nin Padişah ile ve veziri ile candan dost oluşu sayesinde, o küçük ve temeli çürük. cumhuriyet bütün Avrupa siyaseti üzerinde müessir oluyordu, Akdeniz ticaret yollannı elinde tutmak imkânını buluyor du. (2) Balıklı hastanesine dikilen Atatürk büstü Siyasî icmal Garbî Avrupanın emniyeti ve Belçika elçika Kralı Üçüncü Leo • pold, İngiltere Kralı Altınci George'la görüşmek üzere bugün Londraya vâsıl olacaknr. Bu seyahat, kuru bir nezaketten ibaret olmayıp ayni zamanda, Avrupa politikasınm ve sulhunun en nazik ve en mühhn bir noktasile sıkı alâkadar bulunduğundan bü * tün dünya, bu seyahati dikkatle takib ediyor. Çünkü garbî A\Tupanın emniyeti işinin tanzimi ve yeni Lokarno misakının akdi bu seyahatin vereceği neticelere bağh bulunuyor. 1925 senesinde imzalanan eski Lokarno misakında, bir taraftan Fransa ile Belçika, diğer tarafta Almanya birbirlerinin hududlanna taarruz etmemeği karşılıkh taahhüd etmişler ve îngiltere ile îtalya dahi bu üç devlet arasmdaki tahhüdün ifa edileceğine kefil olmuşlardı. Bu mi sak, Fransanın Sovyet Rusya ile ittifak etmesi üzerine Almanya tarafmdan bo zulmuştu. Yenisinin akdi için Ingilterenin yaptığı teşebbüse, Almanya ile İtalya, verdikleri son cevabda, Fransa ile Sovyetîer arasmdaki ittifakın bozulmasmı istemiş lerdi. Bundan başka Belçika, artık tam bitaraflık siyasetine dönmeğe karar ver« diğinden, yeni misakta, Fransa ile bera* ber bulunamıyacağmı ve karşılıkh ola rak yardım taahhüdü altına giremiyece ğini bildirmişti. İtalya ile Almanya, AImanyanın Milletler Cemiyetinden çekildiğini ve Italyanın da artık bu müessese ile beraber çalışamadığmı, Cemiyetin zaten gayesine hizmet edemediğini ileri sürerek yeni misakta tecavüzün vuku bu lup bulmadığına hükmehnek salâhiyeti nin Milletler Cemiyetine verilemiyece ğini ve tecavüzün mahiyeti açık ve kat'î olarak yeni misakta tarif ve tesbit edil mesini istemişlerdi. Biiyük Onderin büstü, dün güzide bir davetli huzurunda ve büyük merasimle açıldı Balıklı Rum hastanesine dikilen Ataturk bustü ve dünkü merasimde iulunanlar Balıklı Rum hastanesine rekzedilen Atatürk büstünün küşad resmi, dün, başta Vali Muhiddin Üstündağ ve Sıhhiye Müdürü Ali Rıza olduğu halde mümtaz bir davetli heyeti ve Rum vatandaşlanmızdan mürekkeb kalabalık bir halk kütlesi huzurile yapılmıştır. Merasime saat üçte müstakil meb'uslanmızdan İstamat Zihninin söylediği bir nutukla başlanmıştır. İstamat Zihni; ezcümle demiştir ki: « Bugün, hayatımızda hiçbir vakit unutamıyacağımız mukaddes bir gündür. Bugün Atatürkün büstünü açmakla bu bahtiyarhğa ermiş bulunuyoruz. Bu büst nenin sembolüdür? Önünden geçenler bilmelidirler ki; bu memleketi Atatürk kurtarmıştır, Atatürk yaratmıştır. O, insanlığm en büyük adamıdır. Yaşamaktan ümidini kesenlere yeniden hayat nefheden Odur. Müessesemiz de ümidleri kırılanlara, düşenlere yardımla mükelleftir ama şimdiye kadar bu vazifesinde ne dereceye kadar muvaffak olmuştur? Buradan şifa almağa gelecek olanlar evvelâ bu kutsî büstün önünde durmalı, sonra bize müracaat etmelidir. Çünkü O, memleketin, insanlığm en yüksek hayat kaynağıdır; ve Onu hatırlatan herşey bizim de hayatımızın, hayatiyetjmizin bir cüzüdür. Atatürke bin minnet ve şükran. Yaşa varol...» Şiddetle alkışlanan bu nutuktan son ra Balıklı hastanesi Mütevelliler Heyeti reisi avukat Kurcoğlu kısa bir nutuk söyliyerek Büyük îsmet înönünün azimli direktifleri ve Sıhhiye Vekili Refik Saydamın yerinde çalışmalan ile memleketin sıhhî vaziyetinde hâsıl olan iyilik ve yeniliklerden şükranla bahsetmiş ve sözlerini şu şekilde bibrmiştir: « Hastanemizin en kntlu bir hahrası olarak saklıyacağımız şu makası Valiye takdimle büstün resmiküşadını yapmaIannı rica ederim.» Bundan sonra İstanbul Vali ve Belediye Reisi Muhiddin Üstündağ kısa bir nutuk söylemiş ve, orkestranın çaldığı İstiklâl marşı hürmetle dinlenirken o da büstün örtüsünü kesmiştir. Müteakıben büste, Terapia Rum cemiyeh", Balıklı kilisesi mütevellileri, Kuz guncuk Rum ortodoks cemiyeti, Galata, Üsküdar, Kumkapı, Feriköy, Büyükada, Yenimahalle, Bakırköy, Yeniköy Rum Cemiyetleri, Heybeliada, Kurtuluş Rum cemaatleri, Samatya birleşik Rum kiliseleri heyeti, Lion ve Melba şirketleri tarafmdan gönderilen çelenkler konmuştur. Doğru değil mi? İbrahimin bu ecnebi delikanlıyı pa dişahla kadeh arkadaşı yapmaktan maksadı, bir yandan «zevkte değişiklik» temin etmek, bir yandan da kendisinin Hünkâr üzerindeki nüfuzunu delikanlının ağzile Avnıpaya yaymaktı. Bir gün Osmanlı tahtına çıkmak için ocak lıya ve halka kendini tanıtmayı, sevdir ıreyi, saydırmayı nasıl gerekli görüyorsa Avrupada da adınm anılmasını o nisbette lâzım buluyordu. Gritti, şüphe yok ki, bu lüzumu kavrıyacak ve tatmin e decek bir adamdı. Kendi yurduna hiz met ederken İbrahim Paşa hesabına da Zeki kadın, işte bu lüzuma göre ha çalışabilirdi. reketi kararlaştırdı, ilkin damad ve sonra Fakat muhteris vezirin yalnız hırs deveziri âzam yapmak istedıği Rüsteme ğil, gurur da gözünü kapam^tı, kendini talimat verdi, Sadrıazamla İskender Çe sevdirmek istedıği halkın için için ken lebinin dağdağalı ve buhranh bir gun dinden nefret ettiğini sezmiyordu. Çünde mücadeleye girişmelerini temin ede kü «avam» ı, bö'cekmöcek manasma cek yollar bulmasını emretti. Onua dü kullanılan hevamdan farksız buluyordu şüncesuve göre İbrahimle İskenderin a ve debdebesile halk kütlesinin gözlerini rası açılıp ta ikisinden birinin ortadan kamaşbracağını, ufaktefek bahşişlerle de kalkmasıru intac edecek bir gürültü yüz o kütlenin gönlünü sabn alacağmı umagösterirse Padişahın sinirleri bozulacak rak adımlanm Hesablı atmak zahmetine ve o gürültüden galib çıkacak adamın katlanmryordu, lâübaliliğe germi veri mevkii tehlikeye düşecekti. Bu galib, is yordu. ter İbrahim, ister İskender olsun, Hur (Arkast var) rem için ehemmiyeb yoktu. Hüner Hün(1) «Vezlri mezburun etvarı acibesinden kân, en sevgili iki adamından birini feda olarak divanı âliye çıktıkta rikâbında haetmiş, öbürüne de kınlmış olmak mevkiine nende ve sazendeler icrayi makamat ededüşürmekti. Kırmızı Rusyah kadın, işte rek ve kendi dahi keyfi bâde ile mestolarak divan sürmesi âdeti melufesi olduğunu Ali bu neticeyi hedef tutuyor ve Rüstemi de merhum Mehasinül'edeb nam tarihinde yazmaktadır> Hadikatül'cevami blrinci emeline göre harekete geçiriyordu. cild S: 29. Ne Ibrahimin, ne Hünkânn haremde (2) Hammer, Venedikll genci bazan Lül, kurulan bu dolablardan haberi yoktu. bazan Alvaziyö diye kaydeder. O meşhur Onlar, geccleri başbaşa verip şarab ç tarihçinin bu garib genc hakkında, muhtelif münasebetlerle verdiği malumattan mekle ve saz çalmakla vakit geçiriyor bir kısmını iktıb&s ediyoruz: lardı. Neş'eleri yerindeydi. Hatta, dev1 cAvusturya elçisi Lâçki, İstanbula let işlerini de yavaş yavaş ihmale başla gelelidenberi Luı Gritti ile dostluk peyda mışlardı. İbrahim, işrette ve lâübali etmişti ve devletle yapacağı müzakerelerin iyi bir netice alabilmesi içm onun nufuzunlikte bilhassa ileri gidiyordu. Kafasında dan istifade etmek istıyordu. Lüi Gritti, bir ahtapot gibi kol ve kuyruk salarak evvelce istanbulda elçi ve şimdi Venedik krvrana kıvrana yaşıyan kara hulyalarını Duju bulunan Andrea Gritti'nin «piçi» idi. Mahir ve hiçbir şeyden çekinmiyecek avutmak için gündüzlerini de sarhoş ge kadar haris olduğu için İbrahim Paşanın çiriyordu. Divana çakır keyif olarak, ba teveccuhünü ve o sayede Padişahın iltifazan da rikâbmda sazendeler ve hanen tını kazanmıstı. O derecede ki devletin baska devletlerle munasebetinde daima deler bulundurarak geldiği görülüyor Lüi Gritti vesatet ederdi. Yavaş yavaş büdu. ( ! ) tün haricî işlerin idaresini nefsine hasretHaris ve mağrur vezir, zevk âleminde ti. Avusturya elçisinin de işleri Gritti'nin nüfuzu sayesinde iyilesti.» yenilikler aramayı da bir aralık gerekli 2 «İbrahim ve Süleyman Gritti'nin egördü. Padişahın ayni sofrada ayni sazı vine giderek üç saat onunla görüştüler. dinlemekten ve ayni yüzü görmekten u Böyle bü ziyaret bütün halkı şaşırttı ve sanabileceğini düşündüğünden bir üçüncü Padişahla ibrahimin Gritti tarafmdan büsima aradı. Fakat bu arayışa kapıhrken yü ile teshir edildiğine hükmolundu.> kendi hain emellerini de gözönünde tut Yirml altmcı ve yirmi yedinci kitablar Bursalıların haklı bir dileği Muhtelif îstikametlerde işliyen otobüsler için bir durak yeri isteniyor Bursa (Hususî muhabirimizden) Bursaya hergün her istikametten asgarî 100 otobüs gelip gider. Bu rakam bil hassa yazm bir mislı artar. Çünkü; Bursa her tarafa şoselere ve kara yollarile bağlıdır. Ayni zamanda Türkiyenin bellibaşh bir su, seyahat ve istirahat şehri olmuştur. Meselâ; Ankaradan, Orta ve îç Anadoludan buraya gelenler Eskişehir, Karaköy, Yenişehir, înegöl ve Bilecik şoselerinde işliyen otobüslere binerler. İzmir ve havalisinden gelenler, Bahkesir, M. Kemalpaşa, Karacabey yolcularile birlikte Bursaya gelirler. Kütahya ve Orhanili havalisi yolculan cenubdan ve Orhanili yolundan gelmeğe mecburdur lar. İstanbul yolculan ise Mudanya ve Yalova yollanndan birini tercih ederler, işte bütün bu yollarda çalışan otobüsler ayn ayn şahıslara aid olduğundan her birinin hareket ve muvasalat yerleri de ayn ayndır. Şüphesiz bir insan, yolcusunu karşılamak veya geçirmek için bun lardan hangisine gideceğini ve nerede bekliyecegini şaşırmaktadır. Başka şehirlerde dostlan olan Bursalılar için bir derd halini almış olan bu karışıklığın düzelrilmesi için tek çare vardır: Belediyemizin, şehir haricine işliyen otobüsler için bir hareket merkezi ve muvasalat merkezi yani istasyon kabul etmesi. Hem bu şekil asayiş bakımmdan olduğu kadar oto büslerin fren ve benzin muayeneleri noktasından da kıymetli ve faydahdır. Aynca bu suretle belediyeye çok muhtac olduğu yeni bir varidat membaı da bulunmuş olacaktır. MÜTEFERRİK Dün akşamki fırtına Dün akşam saat beşe doğru şehrimizde birdenbire bir fırtına başlamıştır. Rüzgâr cenubdan estiği için fırtına en çok Marmara sathı maili üzerindeki mıntakalarda tesirini yapmıştır. Şiddetli bir rüzgâr esmiş olmakla beraber saat sekize kadar hiçbir mmtakada bir hasar kaydedilmemiştir. Rasadhaneden aldığımız malumata göre, dün azamî hararet 26, asgarî 11,5 tu. Rüzgâr saniyede 14,5 metro süratle esmiştir. Bu taleblerin üçü de, îngiltere ile Fransanın bütün düşündüklerini altüst etmiştir. Bunlan, en ziyade Belçikamn vaziyeti düşündürmektedir. Çünkü Bel çikanm bitaraf kalması üzerine Fransa ile İngilterenin Almanyaya karşı askerî tedbirler alması güçleşecektir. Eskiden Fransa ile Almanya arasmda Rhin gayriaskerî mıntakası vardı. Bir harb vukuHastanenin mes'ul müdürü Atatürke unda, îngiliz ve Fransız kuvvetleri Bel bir tazim telgrafı çekmiş, davetliler ha çikayı üssülhareke ittihaz ettıkten başka zırlanan büfede izaz ve ikram edilmişler bu gayriaskerî mmtakayı ciddî bir mu • kavemete tesadüf etmeksizin geçerek AV dir. * manyanm kalbigâhına taarruz edebile ceklerdi. Şimdi ise bu mmtakayı Alman ordusu isgal ve mükemmelen tahkim etmiştir. Belçikamn mutlak surette bitaraf kalma Bir buçuk aydanberi Yunanistanm sıle İngiltere ile Fransa, Almanyaya Belmuhtelif şehirlerınde ve Giridde, Yu çika arazisinden de taarruz edemiyeceknan Helenistık devrıle Miken ve Minos lerdir. medeniyetleri ve ayni zamanda Ege taBelçikamn bitaraflığa rücuu işte askerihi hakkında tetkikat yapmakta olan rî noktadan Fransa ve dolayısile îngil Üniversite Edebiyat Fakültesi Yunan tarihi doçenti Arif Müfid, tetkikatını tere için fena bir vaziyet ihdas edece bitirerek dün şehrimize gelmiştir. ğinden bu devletin bitaraflık kararma Arü Müfid bu tetkikatını, Türk Ta gelmesi ve Almanya ile îtalyanm da bu rihi Tetkik Kurumu namma yaptığı için karan iltizam ve teyid etmeleri îngiltere elde ettiği neticeler hakkında bir rapor ile Fransayı çok şaşırtmıştır. Fransa, Belhazırlıyarak mezkur kuruma verecektir. çikayı bitarafhktan vazgeçirmek için çok ŞEHİR tŞLERt zorlamışsa da sözünü dinletememişti. Belediyenin nazarı dikkatine Şimdi ise îngiltere araya girmektedir. Bir haftadanberi Taksimdeki umumî Hayli zamandanberi îngiltere ile Belçika halâya, saat tebdili bahanesıle su veril arasmda diplomasi yollan yani sefirler memektedir. Bu yüzden halâlardaki ta, vasıtasile bu mesele üzerinde görü affün, civardaki apartımanları ve gelip şülüyordu. Belçika Kralınm Londra geçenleri rahatsız edecek derecede ço ya gelmesi münasebetile daha ge ğalmıştır. Bundan başka son günlerde niş mikyasta görüşmeler yapılacakhr. Beledıye Sular idaresi, aboneleri haberMalumdur ki Belçikamn bitaraf * dar etmeden akşamları saat sekizden sonra da suları kesmekte ve halkı sı lığa döneceğini ilk söyliyen Kral Üçüncü Leopold olmuştu. İngiltere ile Fran kıntı içinde bırakmaktadır. Okuyucularımızdan aldığımız mek sanın istedikleri, Belçika bitaraf kalsa tublarda da bu iki noktadan şikâyet e da bir taarruz vukuunda kendisine îngildilmektedir. Umumî halâlara böyle gün tere ile Fransanrn müessir surette yardım lerce su verilmemesinin umumî sıhhate edebilmeleri için, hiç olmazsa bazı askerî ne derece muzır olduğu aşikârdır. Alâtaahhüdlerde bulunmasmı istiyorlar. Alkadarların nazari dıkkatlerini çekeriz. manya ise, Holanda gibi tam bitaraf kalmasmda ısrar etmektedir. Belçikamn da istediği budur. Başka devletler kendisinin istiklâl ve bitaraflığı için teminat verseler de kendisi bunlardan hiçbirne karşı ufak bir taahhüd altına girmek istemiyor. Bu işin sonu Londradaki görüşmelerde belli olacaktır. ÜNlVERStTEDE Yunan tarihi hakkında yapılan tetkikat Mürettibler cemiyetinin kongrresi Türk Mürettibler cemiyeti senelik toplantısını dün cemiyet binasmda yapmıştır. Kongre ekseriyetin iştirakile ve samimî gorüşmelerle neticelenmiş ve yeni idare heyeti şu şekilde teşekkül etmiştir: Dr. Hafız Cemal, A. Rıza Başkan (Devlet Basımevi Fen âmiri), îhsan (Lito şefı). Aziz (Tip), Saim (İnhisarlar matbaası), A. Karakaş (Tipograf şefı), Mehmed, ressam Mahmud, mücellid Ba\Tam, A. Münir. Hamid. Otobüs kazalarınm önüne geçmek için llkbahar başladı hükumetin şiddetli tedbirler aldığını gö Eski takvimlerin bildirdiklerine göre rüyoruz. Binaenaleyh belediyemizin de; dün gece saat üçte güneş Hamil bürcüne bütün otobüsleri daima gözönünde bu girmiş ve bugünden itibaren eski hesablundurarak hareket ve muvasalatlannda la ilkbahar başlamıştır. şimdikinden daha sıkı bir kontroldan geçirmesi kazalara mâni bir tedbir teşkil etmiş olacaktır. Bu dilek, Bursa halkmın olduğu kadar Bursaya gelip gidenlerin de istedikleri bir kolayhktır. Başvekilimizin Londra seyahati 18 mart zaferi için Çanakkalede yapılan merasim Turgudlunun mekteb ihtiyacı Mnhtrrrem Fevzî TOGAY Turgudlu (Hususî) Şehrimizde orta mekteb tahsilini yapma kudretine ve çağına gelmis altı yüz çocuğu okutmak üzere bir bina yapılması için çok yerinde bir teşebbüse girişilmişti. Bunun için üç hayırsever, istasyon civarında en mutena bir yerde altı bin metro murabbalık bir yer teberru etmişlerdi. Halkımız da bina parasını toplamak için iane vermeğe hazırlanırken cem'i ianat nizamnamesile karşılaşıldı ve faaliyet burada seyrini kaybetti. Bu nizamname den herkes korktu. Bu nizamnamenin insanı yemediği, bilâkis yiyenleri ısır dığı akıllara uygun gelemedi. Şimdi herkes bu işe önayak olan halkÇanakkale (Hususî) 18 mart zaferinin burada biiyük bir merasim yapıiarak kutlulandığını bildirmiştim. Gönderdiğim resimler, bu merasimden muh çı Valimiz Lutfi Kırdarın yardım elini telif intıbalan tesbit etmektedir. beklemektedir. Karabük fabrikasının temel atma merasimi Karabük demir ve çelik fabrikasmm temel atma merasimi için bir program hazırlanmaktadır. Ayni günde Ereğli Dokuma fabrikasmm açılış töreni ve Malatya Bez fabrikasının da kuruluş merasimi vamlacaktır. Cum huri yet Başvekılimızı Londraya goturecek olan Ege vapurnna refakat edecek Kocatepc muhribimiz Başvekil Ismet înönünün, nisanın 2C sinde İngıliz Kralı Altıncı Corc'un tetevvüç merasiminde bulunmak üzere Londraya Ege vapurile gitmesi muhtemeldır. Bahrî senliklere iştirak edeceğini yazdığımız Kocatepe muhribi de Egeye lefaM kat edecektir. Merasime iştirak etmek üzere Riyaseticumhur Muhafız Alayı Kumandanı İsmail Hakkının kumandasmda Muhafız kıt'asından bir müfreze de ayni vapurla Londraya gidecektir, Aboneşeraiti{ ;;^ Senelik Alü aylık Üç aylık Bir aylık 1400 750 400 150 Nüsbası 5 Tb tunjştur. ye Hariç İÇİD Kr. » » » 2700 Kr. 1450 » 800 • Soktuz

Bu sayıdan diğer sayfalar: