26 Nisan 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

26 Nisan 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURfYET 26 Nisan 1937 KUçük hikâye Fırıncılar Modern ticaret Reklâm yapmak niçin lâzımdır? Ticarette, reklâmın büyük kıymet ve ehemmiyeti vardır Blasco ibanez'den Ağustosun, Valansiyayı, boğucu bir sıcak içinde erittıği günlerden birindeydı. Fınncılar, ardına kadar açık duran pencerelerin ö'nünde olduklan halde, fınndan çıkan ateşle, dışarıdan gelen ateşin arasmda, terden bitab bir halde idiler. Arasıra, fırının kapağı açıldıkça, alevlerin ışığı adaleli vücudleri aydmlatıyor, duvarda dev gibi gölgeler kımıldanıyor du. Gece hayli ilerilemiş, fakat sıcak gündüzkü şiddetini kat'iyyen kaybetmemişti. O gün, fırının patronu da dahil olduğu halde bütün arkadaşlannı yıldırmış olan hamurkâr Tono, belki de sıcağın tesirile, her zamankinden daha azgın, daha münasebetsizdi. Bütün arkadaşlannın en âcizi, en sessizi, en cıhzı olduğu için herkesin itip kaktığı, en ağır şakalarla tartakladığı Menut, o gün Tono'nun adeta sinirine dokunmağa başlamıştı. Havanın ağırlığı esasen bütün sinirlere gerginlik vermiş, çeneler asabî bir takallusla kısılmıştı. Yumruklar, hamur teknesinin içinde düşman kafası ezercesine şiddetle işliyordu. Tono, bir aralık yerinde doğruldu, kendi halinde, sessiz sadasız hamurunu yuğurmakla meşgul Menut'ye baktı ve ortaya haykırdı: Menut be! Dün nişanlını gördüm; yanmda gene bir delikanlı vardı. Ne ge niş yürekli şeysin yahu!... Hamurkârlann hep birden attıkları kahkaha, lâkırdının arkasını işittirmedi. Fakat, Tono'nun devam etmesine zaten imkân yoktu. Menut, aylardanberi içinde birlln gayzı artık zaptedememiş, Tonoya ağır bir cevab vermekle beraber, teknedeki hamurdan kopardığı iri bir parçayı zayıf kollarının tophyabildiği bütün kuvvetle ona doğru fırlatmıştı. Tono, sadmenin şiddetile sersemliyen kafasmdan, bu yapışkan takkeyi arkadaşlannın yardımile ve bin müşkülâtla çıkanr çıkarmaz. Menut'nün üzerine atılmak istedi; fakat mâni oldular. O esnada, gürültüyü işiten patronun içeri ginnesi üzerine ortahk süt liman oldu ve herkes, gene işine koyuldu. Tonoya, birdenbire bir sükunet gelmişti. Sanki biraz evvel Menut'nün üstüne atılmak isriyen o değilmiş gibi, büyük bir soğukkanhlıkla hamurunu yuğuruyordu. îşini herkesten evvel bitirip çıktı. Yanm saat sonra da, Menut, akadaşlannın endişeli bakışlarile teşyi edilerek fınndan aynl dı. Şehir uykudan uyanıyordu. Güneşin ilk ışıklan dükkân kepenklerini kızıllan dınyor; bekçiler evlerine dönüyor; so kaklarda, pazar yerine giden, sepetleri kollarmda köylü kadır.ları görülüyordu. Menut, evinin kapısına geldiği zaman, kendi kendinden çok memnundu. Niha yet, merd bir adam olduğunu ispat etmiş, Tono'nun kafasına hamuru fırlatmak suretile arkadaşlannın kendi hakkında edindikleri fikrin yanlışlığını ispat etmiş, kimsenin yan bakmağa cesaret edemediği o ahlâksıza meydan okumuş, haddini bildirmişti. Anahtan kilide sokarken, arkasından biri seslendi. Döndü, Jono. Sokağın kö şesinde onu beküyordu. Yürüdü, karşı karşıya bir müddet, dövüşe hazırlanan iki horoz gibi bakıştılar. Sonra Tono sordu: Bıçağın yanmda mı? Bıçak mı? Menut, her dakika dövüşe hazır kabadayılardan olmadığı için, üzerinde silâh taşımazdı. Fakat, evde, babasmdan kalma bir eski bıçak vardı. Koştu, evden bıçağı aldı; bu telâşa bir mana veremiyen annesine bir yalan uydurdu; tekrar Tono'nun yanına geldi. Sokaklarda faaliyet artıyordu. Evlerin kapıları açılıyor; hizmetçiler eşikleri sü MUBALAGA EN ETMEMEK pürüyorlardı. Çöpçüler, süpürgelerinden fışkıran tozlarla etrafı dumana boğmağa başlamışlardı. Gözlerinden hâlâ uyku akan zaptiyeler; zerzevat yüklerile erkenden yola çıkan pazarcı esnafı; sabah duasına kiliseye koşan ihtiyar kadınlar, Valans'ta Tono kabadayısile Menut'nün Sümer Bank, kenrahat rahat birbirini boğzalamasma mü di fabrikalan ve said bir köşe bırakmıyacak kadar sokakYerli Mallar Paları dolduruyorlardı. zarları reklâm ve O esnada, yanlarından bir araba geç vitrin tanzimi işlerile ti. Menut, arabacıya seslendi: meşgul olmak üzere Dur arabacı! Almanyadan bir müVe seslenmekle beraber, arabanm ka tehassıs geiirmiştir. pısmı açtı, elile Tono'ya işaret etti. Tono Max Alexander ı'sbiraz tereddüd ettilrten sonra arabaya minde ölan bu mügirdi, arkasından Menut de girdi ve ara tehassıs, ticareile rekbacıya : lamtn kıymeti ve e Hastaneye! hemmiyeti hakkında Reklâm müte^zssısı Max Emiriıri verdi. gazetemize, "ris<™ Aîezander arasıra Şimdi, perdeleri, içeriden sıkı sıkı ka yazılar yazacaktır. patılan araba, verilen adres* doğru, Me Tacirlerimize, ve fabrikatorlanmıza bu nut'nün tenbihi mucibince, ağır ağır iler yazılan okumalarmı tavsiye ederiz: liyordu. İnsanlar şahsiyetlerinin kudretile, malArabacı, içeriden, birbirini gıdıklıyan lar ise halk arasmda ihraz etmiş oldukları iki kişinin çıkardığı seslere benzer birşey şöhret ve kalitelerinin mümeyyiz hassaler işitiyordu. Sabah sabah, kısmerin, sile kendilerine bir mevki temin ederler. karşısına çıkardığı bu münasebetsiz müş İnsanın karakteri, içinde yetiştiği muhitterilere, içinden küfurler savuruyor, kim Ie, sây ve istidadının derecesine göre mubilir nerede sabahladıktan sonra, içkinin ayyen bir şekil alır. îyi cins bir mal meydana getirmek, ancak ham maddelerin verdiği mestane samimiyetle, belki de eski hüsnü suretle intihabma ve imalâtta azabir kafadan hastanede yoklamağa giden mî dikkate bağlıdır. Tabiat, insanlara dil bu ayyaşlan arabasına aldığına nadim verdiği gibi, mallara da reklâmı bir vasıoluyordu. Sabah karanlığı, piyasa eder gi ta olarak vermiştir. Insan, dilechğini ve bi aheste aheste adımlarla, hem de cehen kendisine doğru görünen fikri söyler. Manemin bucağmdaki hastaneye gidilir miy alesef ekseriya aksi de vâkidir. Haddi di? Herkesm ışme gücüne gideceği, yağlı zatında cansız birşey olan mal ise, kendimüşterilerin hanl hanl araba aradığı sa sini anlatacak bir dile malik olmadığınatte, şu münasebetsiz herifleri karşısına dan, bir yardımcının kanadları altına iltica eder. Bu da reklâmdır. çıkarıp kısmetine mâni olan kör şeytana Reklâmda esas: Hakikati söylemektir. ne demeliydi? Bunlar yetişmiyoıjnuş giinsanlar hakikate muhalif şeylerden ubi, bir de, kimbilir hangi pis içkilerle dolu mumiyetle hoşlanmadıklanndan, arzularımidelerinin muhteviyatını arabaya boşaltmızı tatmin edecek mahiyette olmıyan mağa kalkarlarsa, işte o zaman hali dumallann mübalâğa ile methedilmesi tamamandı... men aksi bir tesir yapar. Sitayişlerimizle Araba, ayni aheste gidişle yola devam taban tabana zıd bulunan mallar hakkınediyordu. Bu perdeleri sıkı sıkı kapalı a da hiçbir kelime ağza almamak daha iyi rabayı görenler, onun, muayyen bir hede bir harekettir. Bazı itirazlar hilâfına dife gitmediğini gösteren aheste revişine ba yebiliriz ki; sadakat müşterilerle temakıp bilgiç bilgiç gülümsüyorlar, içeride, sımızda olduğu kadar başka hiçbir muayabancı gözlerden gizli kalmak isriyen bir melede tezahür edemez. Fakat müşteri çiftin mevcudiyetini tahayyül ediyorlardı. ancak reklâmda gösterilen evsafı, karşısıAraba hastanenin kapısı önünde dur na çıkarılan malda buldukça merbutiyeduğu zaman, arabacı yerinden indi ve tini muhafaza eder. Reklâmlarda mübabeygirini okşıyarak sarhoşların arabadan lâğadan daima içtinab etmeli ve idealiçıkmasını bekledi. Fakat, onlann inmeğe mizde yaşıyan mallar için değil, hakikatte niyeti olmadığmı görünce, kapıyı kendisi elimizde bulunan mal için propaganda yapmahdır. Müşteri, kendisine reklâmlaraçmağa mecbur oldu ve bir feryad kopala tavsiye edilen mahn tam ashnı mağazararak geriledi. da buldukça kazanılmış ve bu metaa karArabanın içinde kan gövdeyi götürü şı sadakatini muhafaza ediyor demektir. yordu. Müşterilerden biri yerde upuzun Reklâm, yalnız yeni bir cinsi piyasaya yatıyordu. Öteki, elinde bıçağı olduğu arzetmek için değil, ayni zamanda halhalde, sapsan çehresile onun üstüne uzankm dimağına daimî propagandalarla malmışh. lan ve firmayı hâkketmek noktai nazaHastane hademeleri koşuştular ve dir nndan da lâzımdır. Buna binaen ilânlaseklerine kadar kana bulanarak, mezba nmız gayet sarih olmalı ve yalnız muayha arabası boşaltır gibi, bu lime lime yen bir kalite için reklâm yapmakla iktiet yığınını boşalttılar. fa etmeyip, ayni zamanda kalitenin bir Çeviren: mefhum haline gelebilmesini temin için HAMDt VAROĞLU buna bir de marka verilmelidir. Bu yapılmadıkça fabrikator kendi eseri olarak iB U GÜ N mal ettiği muayyen bir markaya değil, bilumum emtiaya propaganda yapmış olur. Işte bu sebebden dolayı propagandası yapılan bir kalite teşhir edildiği yerde fiatlarla müşterilerin enzan dikkatine arzedilmesi v e kabil olduğu kadar ilânlarda da fiatlara yer ayrılmalıdır. Aksi ve takdirde mal reklâmlarla halka tanıtılmış olursa, ilândan beklenen asıl menfaati ayni emtiayı fiatlarile teşhir eden diğer Son günlerden istifade ediniz. bir müessese elde edecektir. Rakib firmaİlâveten: Büyük şairimiz Abdülhak Hâmidin cenaze merasimi nm teşhir edeceği fiat, belki de daha bütün tafsilâtile gösterilmektedir. elverişli olacağı için, müşteri aradığını ayni mahn propagandasını yapan firmadan değil, fiatlarla vitrinini tezyin eden rakibden alacakrjr. LehRumen dostluğu daha ziyade sıklaştı Polonya Cumhur Reisile Romanya Kralı yakında yekdiğerlerini zîyaret edecekler Bir Sovyet gazetesine göre Beck'in Bükreş seyahati müstakbel bir Alman Sovyet harbinin cereyan edeceği mmtakalarla alâkadarmış [Baftarafı 1 tnei saHtjese] likelerini irae etmeğe sarfı gayret etmiş olduğu tahmin edilmektedir. Nihayet Lehistan ve Romanya erkâ nıharbiyeleri arasmdaki teşriki mesai kadrosunun genişletilmesi de mevzuu bahsedilmiş ve iki memleket zimamdarları arasmdaki şahsî temasların artınlmasına karar verilmiştir. İki memleket arasında turizm hakkında da bir itilâfname vücude getirilmiş ve ticarî bir itilâfnamenin temelleri atılmıştır. Beck, bu akşam Varşovaya döne cektir. riciye Nazın Beck Antonesco ile yeni bir mülâkatta bulunduktan sonra Fransa nm Bükreş elçisini kabul ederek kendisile çok uzun bir konuşma yapmışhr. RADVO Bu akşamki program J İSTANBUL: 12,30 plâkla Tünk musikisi 12,50 havadls 13,05 muhteüf plâk neşriyatı 14,00 son 17,00 İnkılâb dersleri. Üniversiteden naklen. Mahmud Esad Bozkurt tarafından18,30 plâkla dans musikisi 19.00 Çocuk Esirgeme Kurumu namına konferans: Dr. Pahreddin Kerim 19 30 Afrika avı hatıraları. S. Salâhaddin Cihanoğlu 20,00 Rifat ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları 20,30 Ömer Rıza tara fından arabca söylev 20,45 Safiye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları: Saat ayarı 21,15 Şehir Tiyatrosu dram kısmı (Tais) 22,15 Ajans ve Borsa haberleri ve ertesi günün progra mı 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 23.00 son. VİYANA: 18,30 ŞARKTLAR 18,50 PİYANO MU SIKİSİ 19,15 tiyatrolar 19,40 ingüizce ders, haberler, yeni hayat ve saire 21.05 BUYUK KONSER 22,05 ORKESTRA KONSERİ 23,15 haberler. hava ye saire 23,25 kitablara dair 23,35 MUSİKİ 24 dans plâkları 24,35 haberler. BERLİN: 18,05 ŞARKILAR 18,25 röportaj 19.05 gramofon 19,35 OPERET: İMPARATO RIÇE KATERINA 20,05 kanşık yayın > 20,20 PİYANO KONSERİ 20,45 günün aklsleri. haberler 21.15 ŞAN VE ORKESTRA KONSTCRİ 22.05 ORKESTRA KONSERI23.05 spor, haberler 23,35 GECE MUSİ KISI. PEŞTE18 05 KORO KONSERİ 19,10 konferans19,35 PİYANO KONSERİ 20.15 koıiferans20,45 ŞAN KONSERİ 21,20 konuşma 21.35 ÇİNGENE ORKESTRASI 22.35 ha berler 22 55 OPERA ORKESTRASI23,20 hava, almanca haberler, konferans 24,25 CAZBAND TAKIMI 1,10 son haberler. BÜKREŞ: 18 05 EĞLENCELİ KONSER 20,05 konferans 20,25 gramofon, konferans 21,15 MUSİKİ 22,05 kitablar ve mecmualar 22,10 ŞAN KONSERİ 22,35 haberler, spor ve saire 22,50 GECE KONSERİ 23,50 fransızca ve almanca haberler 24 son haberler. LONDRA: 18,05 çocıftlann zamanı 19 05 ORKES TRA KONSERİ 19,45 Org konseri 20,05 haberler, hava ve saire 20.35 VİYOLONSEL KONSERİ 21,05 OPERA YAYINI 22,45 PİYANO KONSERİ 23.05 hava, ha berler, spor konuşma ve saire 23.30 DANS ORKESTRASI 24,35 haberler ve saire 24.45 gramofon. PARİS [P.T.T.]: 18,55 gramofon 19,05 PİYANO KONSERİ 19,20 ŞARKILAR 19.35 haberler 20 05 piyano konseri 20,20 gramofon, hava, haberler 21,05 PİYANO VE KEMAN KONSERİ 21,35 piyes 23,35 haberler, gramofon. ROMA: 18,20 KARIŞIK KONSER 19 edebî yayın ve saire '22,05 ORKESTRA VE ŞAN KONSERİ 23,05 kitablara dair 23,15 KARI ŞIK YAYIN 24,05 hava, haberler 24,20 DANS MUSİKİSİ. Bir Sovyet gazetesinin ithamları Beck Romanya Kralının nezdinde Bükreş 25 (A.A.) Kral Polonya Hariciye Nazın Beck'i evvelâ hususî olarak kabul ettikten sonra kendisini tekrar Başbakan Tataresco ve Hariciye Bakanı Antonesco ile birlikte kabul eylemiştir. Programda kat'iyyen mevcud olmıyan bu ikinci kabule büyük bir e hemmiyet atfedilmektedir. Söylendiğine göre Beck bütün siyasî meseleleri izah etmiş ve neticede Romanyanın bütün komşularile ve bu meyanda Italya ile iyi münasebetler tesis etmek yolundaki arzusu tebarüz eylemiştir. Keza iki memlekerin devlet reisleri arasında ziyaretler teatisi meselesi de görüşülmüştür. Evvlâ Polonya Cumhurreisi Bükreşe gelecek ve Kral Karol da ondan sonra Varşovaya gidecektir. Diğer taraftan Polonya erkânıharbiye reisi de Bükreşe giderek Polonya Romanya ittifakının askerî cephesini yeniden Ro manya erkânıharbiyesile tetkik eyliye cektir. Bükreş 25 (A.A.) Tasrih olunduğuna göre, Kralın Tataresco ve Antonesco da dahil olduğu halde Beck ile yaptığı mülâkat esnasında Milletler Cemiye tile olan münasebat ta müzakere edilmiştir. Beck Milletler Cemiyeti paktınm tensiki lüzumuna dair mütaleada bulunmuştur. Romanyanın noktai nazarı ise bu hususta hiç değişmemiştir. Malum oılduğu üzere Romanya Küçük Antant ve Bal kan Antantı müttefiklerile hamfikir olarak Milletler Cemiyeti paktınm ancak bu paktın tesirini takviye edecek mahiyette tadilâtı kabul etmektedir. Moskova 25 (A.A.) Polonya Hariciye Nazın Beck'in Bükreş ziyarerini mevzuu bahseden İzvestiya gazetesi, diyor ki: «Lehistan Hariciye Nazın, hedefi bitarafhk zevahiri altında kollektif emniyet sistemini ve Milletler Cemiyetini yıkmak olan beynelmilel fikirlerin bir nâkiki olmuştur. Bundan da gaye faşist mütearnzlann cezasız kalmasım siyaseten hazır lamaktır.» İzvestiya Alman faşistliğinin Küçük İtilâfın bozulmasnda bilha^sa alâkadar olduğunu kadettikten sonra Beck'in Belgradı ziyareti esnasında karşıhklı yardım paktlannın ve kollektif emniyetin kötülüğünü Yugoslavya zimamdarlanna gös termeğe çalıştığını ve bunu da Yugoslavya ile Küçük Antant arasmdaki rabıta lan hiç değilse zayıflatmak için yaptığını ehemmiyetle tebarüz ettirerek diyor ki: «Şimdi Beck ayni maksadlarla Bükreşe gitmiştir. Ecnebi matbuat Beck'in Bükreşteki ikametinden istifade ederek bir blok teşkili projesinin müzakeresini temine çalışacağını yazmaktadır. Bu bloka esas olan askerî ve sevkulceyşî hedef hiç te muğlak birşey değildir. Bu hedef Al man faşistleriğile bittabi prensip itibarile Baltık denizinden Karadenize kadar olan bütün hududu temin etmektir. T a ki Almanya Sovyet Rusyaya karşı harbet sin. Filhakika bugün Almanya ile Sov yetler Birliği arasında müşterek bir hu dud mevcud değildir. Alman faşistliği Ukraynayı Donetz ve Ural havzalannı istediğini açıkça söylüyor. Binaenaleyh Beck faşist Almanya ile kat'î bir anlaş ma halinde bulunduğu müddetçe gerek kollektif emniyet sisteminin gerek bir sulh amili olarak Milletler Cemiyetinin muanzı olarak kalacaktır. Beck, Romaya da giderek İtalyanYugoslav anlaşmasının müşabih bir Italyan Rumen anlaşması akdi yolunda îtalyan diplomasisine yardımda bulunmak istiyecektir. Bittabi, Beck, Atala Rene Chateaubriand'ın meşhur eserlerinden bütün bu faaliyetleri arasında Polonya nm Çekoslovakya üzerindeki emellerini Atala Rene Ragıb Rıfkı tarafından temi2 Beck'in temasları bir llsanla türkçemıze tercüme edilmiştir, Bütün okuyucularımıza tavsiye ederiz. Bükreş 25 (A.A.) Polonya Ha de ihmal etmemektedir.» Ç YENİ ESEBLER Ar Bir şenaat nümunesi 85 yaşmda bir adam iki kızcağıza tecavüz etmek ve hastalık aşılamak suç larile yakalanarak hakkında takibata bşlanmıştır. Bu adam Uzunçarşıda kolonya satan Türkistanh Molla Kurban oğlu Mehmed Kasımdır. Iddialara göre, ihtiyar 9 yaşmda Sabahatle 8 yaşmda Şeydayi dükkânmm arkasına alarak kendilerine tecavüz etmiş ve bir de hastalık aşüamıştır. Müddeiumumî kızları Tabibi Adliye göndermiş ve Tabibi Adlî, zavallı yav rularda hastalığın izlerini tesbit etmiştir. Mehmed Kasım da kendisinde recüliyet hisleri olup olmaması bakımından muayene edilecektir. Boluda feci bir ölüm Bolu (Hususî) Şehrimizde dikkatsizlik neticesinde ölümle neticelenen bir vak'a herkesi müteessir etmiştir. Muhtar Ismail ile kansı evlerinin bahçesinde çardak kurmak üzere kazık çakmakla meş gullerken Halil oğlu Hasan da bunlara yardıma gelmiştir. Hasan, muhtarın tuttuğu kazığı çakarken, tokmağm başı sa pmdan fırlıyarak muhtann başına şiddetle çarpmış ve zavalhnın derhal ölümüne sebeb olmuştur. M İ L L î Sinemada K R A L EĞLENÎYOR Ar, 15 mayıs sayısını Türk san'atını vft bilhassa Türk heykeltraşhğım çok yakından alâkadar eden bır mevzu addettiğl «Abıdeler meselesi» ne hasredecektir. Bu sayıda fikir ve san'at adamlarımızm bu mevzu etrafındaki düşunceleri bilhassa yer alacağmdan, aşağıdaki umumi suale en fazla 120 kelimelik bir cevab vermek lutfunda bulunmanızı saygılarımızla rica eder ve bu ricamız kabul buyrulduğu tak dirde cevabmızı en gec 5 mayısa kadar mecmuamıza göndermenizi dileriz. 1 Yabancı san'atkârların Türkiyede abide yapmalarma taraftar mısınız? Taraftarsanız hangi sebeblerden dolayı, değüse ne gibi mahzurlar tasavvur edlyorsunuz. 2 Türk heykeltraşları hakkında kanaı atiniz nedir? Selâhaddini Eyyubi Izmire hava postalarî ÇATALCADA Şans Kırtasiye Deposu Cumhuriyet Gazetesinin ve bütün mekteb kitablara, kırtasive, gazete ve mecmualarm, Tayyare Piyango biletleri tevzi veridir. IÇINÜ 1936 1937 sinema mevsiminin ROMEO ve JULIETTEN SONRA GÜZEL FİLMİ! NAPOLi GECELERi Baş rollerde: Dünyamn en tatlı sesine sahib olan ve New York Operası Primadonnası GLADYS veJAN SWARTHOUT KİEPURA Dünyanın her yerinde şöhret kazanmış büyük ticarethanelerin geçirmiş olduğu tecrübeler, bize reklâm masrafının malı pahalılaştırmayıp, bilâkis sürümün arttığını ve yüksek sürüm dolayısile umumî masrafm azaldığmı göstermektedir. Günlük alışverişin iyi olduğunu ileri sürerek reklâma ihtiyac olmadığmı iddia etmek abestir. Daha mahirane hareket eden bir rakib tarafından günün birinde gölgede bırakılacağını düşünerek, elde edilmiş olan muvaffakiyetle iktifa etme melidir. Bugün şehrin sahdaman mesabesinde DENİZDE İSYAN JAK LONDON'un eserinden Oynıyanlar : ^ Görülmemiş kudrette hailevî herkesçe tanınmış bir eser. SAKARYA sinemasında JEAN MURAT ve Danimarka güzeli WiNNA WiNFREiD ve Andre Berley îzmir (Hususî) Mayıs ayı içinde Izmir îstanbul Ankara hava postalarının işlemeğe başlaması beklenmektedir. Evlâd katili mahkum oldu îstasyon, Cuma ovasmda kurulacak ve o İzmir (Hususî) Karşıyaka iskele tarihe kadar yetişemezse, inşaatın hitamısinden hareket eden vapurdan kucağınna kadar başka yerlerden istifade edile daki bir aylık gayrimeşru çocuğunu denicektir. ze atarak boğmakU suçlu Sökeli Ayşe, ağırceza mahkemesinde 6 sene, 8 ay hapse mahkum edilmiştir. Diplomalı ve pratik metoda malik bir Fransız bayanı kısa zamanda mükem • bir yerde bulunan mağaza, yarm ticaret mel surette fransızca öğretmektediı merkezinin başka bir yere nakli dolayı Müracaat için gazetede (O.) rümuzuna sile tamamen sönük bir halde kalabilir ve yazılmak lâzımdır. böylece müşterilerinin büyük bir kısmını kaybetmek tehlikesine düşer. Fakat daimî reklâmlarla halka kendini unutturmamış firmalan, müşteriler uzun yollan aşarak arayıp bulurlar. Bir reklâmm temeltaşını «ruh» teşkil eder. Bir senelik reklâm tahsisatını, müşterimiz bulunmıyan yerlerde sarfetmek te 27 Nisan Salı saat 21 de maksada pek aykırı bir hareket olur. MüFRANSIZ Tiyatrosunda lâhazalı bir surette işe girişmek, reklâmlan ciroya, teslimat imkânlanna ve halkın ahvali ruhiyesine göre yapmak propa gandanın en birinci şartıdır. Ancak bu şart nazan dikkate alındıktan sonra, gerek A *L ve ilâveten reklâm yapan firma ve gerekse müstehhk reklâmdan beklenen azamî menfaatleri teA Hergün ilk seansta min edebilir. MAX ALEXANDER Osmanlı Bankası İ L Â N %5 faizli, 1918 tarihli İstikrazı Dahilî Tahvilâtı hâmillerine 1 mayıs 1937 vadeli ve 39 No. lı kupon bedelinin, 1 mayıs 1937 tarihinden başlıyarak, Osmanlı Bankasmın Galata ve Ankara idarelerile vilâyet merkezlerindeki bütün şubeleri gişelerinde tediye edileceği ilân olunur. Beherî 20 Türk lira itibarî kıymetindeki birlik tahvil kuponuna karşı kâğıd para olarak 50 kuruş verilecektir. Fransızca dersleri KONSERVATUAR KORO KONSERt Orkestra refakatile Solist Nimet Vahid Şef Muhiddin Sadak Osmanlı Bankası İLÂN Osmanlı Bankasının Galata, Yenicami ve Beyoğlu daireleri, Bahar Bayramı münasebetile 1 mayıs 1937 tarihinde kapalı bulunacaktır. Simeonaki M. Mihailidu Vefat etmiş olduğundan cenaze merasimi 26 nisan 1937 pazartesi günü saat 15 te Beyoğlu Panayia kilisesinde icra olunacağı teessürle ilân olunur. T . Küçük Lord s Usküdar Hâle sineması BÜTÜN GÜZELLERI SEVERIM JAN KİEPURA N ? Prenses Turandot

Bu sayıdan diğer sayfalar: