19 Ağustos 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

19 Ağustos 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 Agustos 1937 CUMİITTRİYET Hâdisejer arasmda Akdenizdeki korsanlık vak'alarmdan sonra Ingiliz filosuna, ticaret gemilerine hücum edecck tahtelbahirlere ateş açması emri verildi Londra 18 (A.A.) Dünkü toplantılan esnasmda nazırlar, ticaret gernile rinin Akdenizde emniyeti meselesile de meşgul olmuşlardır. Müzakerelerden sonra neşredilen bir beyannamede hükumetin, bilâihtar bir îngiliz ticaret gemisine hücum eden her tahtelbahire mukabele etmeleri için İngiliz harb gemilerine emir verdiği bil dirilmektedir. Esasen nasyonalist İspanyadan gönüllü lerin geri çekilmesi, teknik bakımından halli müşkül bir meseledir. Çünkü gönüllüler, 17 senedenberi mevcud mun tazam bir îspanyol cüzü tamı olan Lej yon Etranjere girmişlerdir. Noktalama işaretleri J\ azı meslektaşlarımız, <en sa n yılı muharrirlerirnizin bil yazılarında noktalama işa retlerini yanlış kullandıklannı yazı yorlar. Buna hiç şüphe yok: Nida işaretlerinin, fasıla noktalarının isra edilmesi, yanlış ve lüzumsuz yerler de kullanılması, virgülün her failden sonra konması, nakıs ve keşide işa retîeri arasındaki farkın unutulması virgül, nokta ve noktalı virgüllerin tam yerlerini bulmaması, birçok ya> zılarda gözümüze ilişen ve bazan iba re düşüklüğünden fazla bizi rahatsız eden kusurlardandır. Fakat bu noktalama işaretlerîn kullanmanın umumî bir kaideye bağ lanacak bir tarafı olduğu kadar, şahsî bir tarafı da vardı. Dünyanın büyük muharrirlerinde, üslub gibi noktalama işaretlerini kullanmanın da mizaca ve şahsiyete bağh bazi değişiklikler gösterdiği göze çapar: Bazı muharrirler nida işaretini hiç kullanmazlar; noktalı virgülü çok sevenler veya ondan hiç hoşlanmıyanlar da vardır. (Fransada bir zamanlar noktalı virgülün lüzumsuzluğunu ispat ve yazıdan kalkmasını temin için bir kongre toplanmıştı.) Fasıla noktalannı fazla kullanmak, ekseriyetle amatörlere, kadm veya coşkun muharrirlerle has bir itiyad olduğu için, yazılanna sikı bir disiplinin tokluğunu ve dikliğini vermek istiyenler, bunları sevmezler. Uslublarına askerî bir keskinlik vermekten hoşlananlar noktayı fazla kullanır Iar; fakat çapraşık ve kıvrak bir üslubla ruhun büklümlerini yazılanna fazla aksettirmek istiyenlerin bitmiş bir cümfe sonuna nokta değil, sadece virgül koyarak yeni bir hamleye başladıkları da görülür. Bundan maksad, iki cümle arasındalri «duree» yi, yani derunî imtidadı bozmamak isteğidir. Noktalama işaretlerini kullanış, üslub kadar şahsî birşey olmakla beraber, «üphesiz, beynelmilel prensiplere de bağlıdır. Bizim yazılanmızda görülen noktalama anarşisi, bir şahsiyet ifadesinden ziyade, bu prensipIerin bilinmemesinden veya ihmal edilmesinden ileri geliyor. İmjâsı anarşi içinde bulunan bir dilin noktalama işaretl'erini düzene koymak mümkün olmadığına göre, herşeyden evvel, bizim birkaç yazımızda teklif ettiğimiz kongreyi toplamak lâzım. Yol yazıları Paris Sergisi Bir haftadanberi Paristeyim. Heme her günüm serginin bir köşesini gezmekle ve her gezintim yeni bir harika üzerind araştırmalar yapmakla geçiyor. Görü] anladıklarıma okuyup işiuiklerimi de ilâ ve ederek kendimce, bir kanaat halinde şu hükmü çıkardım: «Paris sergisi fen ve san'aon, inisya tif ve servetin, zevk ve zarafetin bir şa heseridir.» Gerçi serginin henüz tamam olmamı kısımları vardır; henü,z ötede beride kereste yığınlanna, yapı iskelelerine, amele kafilelerine tesadiıf edebilirsiniz; faka başarılan muazzam işe nisbetle bunla o kadar ehemmiyetsiz teferruartır ki üzer lerinde durup konuşmağa değmez. Orta daki eser bu uğurda sarfedilen ilim vı zekâ malzemesinin zenginlığmi gösterme ğe kâfidİT. * * * Sergi denilen bu cennetin zevkini tada bilmek için evvelâ Paris denilen cehen nemin azabına katlanmak lâzım. Evet cehennem diyorum; çünkii bugün Pari sin cehennemden farkı yoktur. Bunaltıc: bir ağustos sıcağı herkesi ve herşeyi kaçırmış: Servet, zarafet, süs, kıyafet, eğlence, hulâsa Paris mefhumunun hayalimizde yaşathğı nekadar güzellik varsa hepsi ya dağ tepelerine, ya deniz kıyılanna çekilmiş... Binalann kapalı pancurlarından içeri giremiyen yaz güneşi şimdi sokaklarda yakaladığı şaşkın seyyahları kasıp kvurmakla meşgul... Tenhalaşan bulvarları, boşalan camekânlan, kaldırımlarda âvare âvare dolaşan insanlarile Paris şehri harciâlem mal satan bonmarşe ma> ğını, politika dalaverelerinin bu işte nası meş'um bir rol oynadığını size gene bir Fransız anlatacaktır. Ancak bu hücuro ve tenkid faslı bitip de sıra serginin mahi hiyet ve kıymetini izaha gelinoe o vakit gene ayni Fransız, fakat bu sefer göğsünü bakartarak, size Fransızlardan başka hiçbir milletin böyle birşey yapamıyacağını, bu işi başarabilmek için Fransız milleti kadar zengin, Fransızlar kadar zevk sahibi, Fransız sermayedarlan ve san'atkârları kadar cesaretli olmak lâzım geldiğini sö'yliyecektir. Paris sergisinden bahsederken her Fran sız, azçok, bir hatib kesilir. Şimendifer kondüktöründen banka direktörüne ka dar her Fransızın ağzında serginin ka sidesinden bir mısra vardır. Fransızlara göre Paris sergisi medeniyet dünyasının tepesine çekilmiş bir Fransız bayrağıdır. Sergiyi gördünüz mü? Size bu suali soran Fransız muhata bınızm öyle bir hali, sizden behemehal miispet bir cevab bekliyen öyle bir edası vardır ki eğer siz hakikaten sergiyi henüz görmemişseniz adeta bir kabahat işlemişçesine sıkıldığmızı duyarsınız. * * * IHEM NALINA M1HINA Uç baş irinci ordu manevralarınm cereyan ettiği Trakyadayız. «Derviştepe» diye yüksekçe bir yer* den, harekâtı seyrediyoruz. Onümüzde gözün alabildiğine ekilmiş tarlalar veya ekilmemiş arazi uzanıyor. Derviştepede bir sahra telsizi, telefonlar, pmldaklar var. Sağımızda makinelitüfekler, gerimizde sahra toplan, arasıra ateş ediyorlar. Bir topçu gözetleme yerinde, son sistem bir batarya dürbünü, uzaklan yaklaştırıyor. Bir iki hafif makinelitüfek, tayyare gelirse ateş etmek için mevzi almış. Neferler, tüfeklerin arkasında yere yatmış, bekliyorlar. Bir aralık, Büyük Başbuğ, bu hafif makinelitüfek neferlerinden birinin yanına gitti ve eğilerek onunla konuşmağa başladı. Başbakan da, tıpkı makinelıtüfeğin 2 numaralı eri imiş gibi, neferin yanına uzandı. Ba.şbakan da, tıpkı piyade talimnamesinin istediği şekilde yatıyordu. I f Fransanın Berlindeki teşebbüsleri Franco'nun muharib tamnmast ve gönüllüler meselesi Salamanca 18 (A.A.) General Franco'nun diplomasi kalemi müdürü, Royter ajansı muhabirine beyanatta bulu narak nasyonalist İspanyol şeflerinin tanmmalarım ve muharib sıfatlarınm teslim olunmasını elde etmek için her hangi bir fedakârlıkta bulunmağa mütemayil olmadıklarını söylemiştir. Nasyonalistler, muhariblik hukuku nun kendilerine tanınmasının esasen zarurî olduğunu ve her hangi bir şarta tâbi tutulamıyacağım söylemektedirler. mııMiınıiillllltlliltül! Berlin 18 (A.A.) Havas ajansının muhabiri bildiriyor: Fransa maslahatgüzarı Pierre ArnaL Fransanın İspanyaya müdahalesi hak kmda mevcud olduğu iddia edilen ve sikalara dair Voelkischer Beobachter gazetesinde yapılan heyecanlı neşriyatı Hariciye Nezaretinin alâkadar servisleri nezdinde protesto etmiştir. Bu husus hakkında görüşürken maslahatgüzar, Alman hükumeti aleyhinde telâkki edilebilecek yazıları Fransı matbuatı istismar etmekten tevakki ettiği halde Alman matbuatının beynel milel sahada Fransız hükumetinin dürüstlüğüne karşı yapılan hücumları muntazaman iktibas etmelerine nazarı dikkati celbetmiştir. Rus tayyaresinden İngilterenin hâlâ haber yok Yahudilere va'di Filistin mandası mümkün Muhtelif kutub mıntakalarında araştırmalara mertebe çabuk devam ediliyor kaldırılacak Londra 18 (A.A.) Jewish Chronicle ismindeki Yahudi gazetecisi siyonist kongresi reisi Dr. Weizmann'm İngiliz Müstemlekât Nazırı M. Ormsby Gore ile yaptığı bir görüşme etrafmda tafsilât vermektedir. Bu gazetenin yazdığma göre, M. Ormsby Gore, bu görüşme esnasında ingilterenin Yafa ile TelAviv arasmda bir liman elinde bulundurmak isteğinin fdame ettirilmiyeceğini bildirmiş ve ayni zaroanda Yahtfdi devleti hududları dahilindeki şehirler üzerinde îngiliz man jasınm da mümkün olduğu kadar çabuk bir zamanda kaldınlacağını vadeylemiştir. Yalnız Akkâ şehri hakkında güclükler zuhur etmesi muhtemeldir. M. Ormsby Gore, ayni zamanda, Kudüsün modern Yahudi mahallesinin de doğrudan doğruya. Yahudi devletinin idaresi altına konulmasına muhalefet etmiyeceğini de ilâvt etmiştir. Moskova 18 (A.A.) Moskova ile şimalî Amerika arasmda tayyare seferleri tertibine memur hükumet komisyonu nun tebliği: 17 ağustos günü zarfında da Leva nevski'nin tayyaresindeki telsiz istasyo nundan gelmesi muhtemel işaretler gayet zayıf olarak yeniden işitilmiş, fakat sarih olarak şimdiye kadar hiç birşey kaydolunamamıştır. Dinlemelere devam olun maktadır. Sovyet kutub tayyarecîsi Sadko'nun idaresindeki N2 tayyaresi şimale dogru ilerleyişine devam etmektedir. Bu tayyare dün sabah Markovo'dan kalkarak Anadir deresi üzerinden Providence körfezine varmış, fakat WeIIen'e doğru uçuşuna, kuvvetli bir sis dolayısile, devam edememiştir. Zira bu derece kuvvetli bir sis Çukotka yarımadasırun dağlık arazisine inişi gayrimümkün kılmaktadır. Krasnoyarsk'ta iki motörlü bir tayya re kutub seferi için hazırlanmaktadır. Tayyareci Gratzilanski'mn idare edeceği bu tayyare Dickson adasına hareket ey liyecek ve o/adan halen Kazan'da içine ikinci bir yedek telsiz makinesi yerleşririlen Golovin'in tayyaresile birlikte istik şaflar için kutba gidecektir. PEYAMt SAFA Inanılmıyacak bir havadis Mussolini Negüs'e Habeş tahtını teklif etmiş! Londra 18 (A. A.) cMussoli ni'nin Habeşistan da karşılaştığı müş külât» başlığı al tında bir makale neşreden News Chronicle gazete si, Mussolini'nin Haile Selâsieyi yeNegüs niden tahta çıkmağa davet ettiği hak kındaki haberi tekrar ederek Negüs'ün nezdinde ilk defa ilkbaharda, sonra da üç hafta evel bu hususta teşebbüste bulunduğunu tasrih etmektedir. News Chronicle diyor ki: <Negüs, ancak Milletler Cemiyeti vasıtasile müzakereye girişebileceğini ve Habeşistana ancak Milletler Cemiyeti mandası altmda bir devletin reisi ola rak avdet edebileceğini açıkça bildir miştir. Negüs. İtalyanları Habeşistanda tesadüf ettikleri müşkülâttan kurtar mağa hiçbir zaman teşebbüs etmiyece ğini ilâve etmiştir. Mussolini, Negüs'ün tahttan ferağat etmesini Habeşistan istilâsının hukukan tanınması için başlıca şart olarak te • âkki etmektedir.» Gazete, Habeşistamn iltihakmın ta nınması hakkında alelâcele bir karar ermemesini hükumetten rica etmek tedir. Komiserlik imtihanî evrakî Ankara 18 (Telefonla) Emniyet Uenel Direktörlüğü tarafindan 5 ağus;osta yapılan komiserlik imtihanına girenlerin imtihan evrakı tetkike başlanmştır. Halk şarkılarmı toplıyacak heyet Ankara 18 (Telefonla) Halk şarkıBelgrad 18 (A.A.) Müttefik telgraf annı toplamak üzere, Riyaseticumhur ajanslarmm sekizinci umumî konferan>rkestrası şef muavini Hasan Feridin sı, Yugoslavyada toplanacak ve 24 ağus•iyasetindeki heyet tetkiklerine başla tostan 5 eylule kadar devam edecektir. nak üzere bugün orta ve şarkî AnadoBüyük millî telgraf ajansları direk uya müteveccihen hareket etmişlerdir. törleri, bilhassa Royter, Havas, Stefani, Deutsches Nachrichten Büro ve diğerRuam mücadelesi Ankara 18 (Telefonla) Ziraat Ba leri konferansa iştirak edeceklerini şim:anlığı geçen sene Trakyada yapılan diden bildirmişlerdir. Konferansta merkezî Avrupa ile Baluam mücadelesinin devamı olmak üere bu sene Kocaeli Vilâyetinde de kanlar ajanslarının müdür ve mümes silleri de hazır bulunacaklardır. uam mücadelesine başlamıştır. Devletler, Yugoslavya millî ajansı Karabükte postane Avala'nm ve direktörü Petrowitch'in Ankara 18 (Telefonla) Karabükte misafiri olacaklardır. ıir posta, telgraf merkezi tesis edilmişZiyaret programlarında birçok ceveir. lânlar da vardır. Bu cevelânlar, bilhasEgede zelzele sa Suchak'tan Doubrovnik ve Kotor'a Atina 18 (Hususî) Atina rasadha kadar Yugoslav sahülerinde yapıla esi dün sabah saat 3,16,45 te merkezi caktır. Belgradda yapılacak olan resmî celse!ge denizinde bulunan bir zelzele kayetmiştir, Ayni saatte Golos tarafların den sonra müttefik ajanslar müdürleri, a bu zelzele hissedilmiş, fakat hafif Oplenatz'a ve Avala tepesine gideceklduğu için hiçbir haşara sebebiyet ver ler ve orada Kral Aleksandr'la Yugos lav meçhul askerinin mezarlarına çe ıemiştir. lenkler koyacaklar ve sonra meşhur Akdenizdeki fngiliz Bled gölü sahillerine gideceklerdir. manevraları Orada üç gün kalınması mukarrerdir. Londra 18 (Hususî) Akdenizdeki îtalyan müstemlekelerine ıgiliz donanması ağustosun 21 inde segönderilecek paketler Bİîk büyük manevralarma başlıyacakAnkara 18 (Telefonla) İtalyan r. Manevraya iştirak edecek olan bir > k gemiler bugün Cebelüttarıktan Mal müstemlekelerine gönderileeek paket lerin gümrük muamelesini kolaylaştırya hareket etmişlerdir. Atina 18 (Hususî) Bu ayın 26 sında mak üzere yollanan ticaret eşyasma fatgilterenin Akdeniz donanmasına turaların mürsilleri tarafindan tarih ensub çok kuvvetli bir filo Yunan konmuş ve imzalanmış ikinci bir nüs ılarma gelecektir. İngiliz filosu Yu hanın eklenmesi alâkadarlara bildin) ın sularmda 28 birinciteşrine kadar miştir. jlacak ve bu arada birçok Yunan li anlannı ziyaret edecektir. Yugoslavyada ajanslar kongresi toplanıyor PARİS BORSASI Paris Şam tayyare yarışî Roma 18 (Hususî) Paris Şam tayre yarışına iştirak edecek olan aîtı üyan tayyaresi bugün Parise gitmiş . Yarışa, İtalyan Başvekili Mus lini'nin oğlu Bruno Mussolini de iştik edecektir. Paris 18 (Hususî) Paris borsasınm bugünkü kapanış fiatları şunlardır: Londra 132.94, Nevyork 26,65 1/2, Berlin 1074, Brüksel 449, Amsterdam 1470, Roma 140.25, Lizbon 120,75, Ce nevre 612,25, bakır 63 64, kalay 265,2.6, altın 139,4 1/2, gümüş 19 15/16, kurgun 22,8,9, çinko 24,1,10 1/2. Ankarada Parti Başkanı Şükrü Ka mahsulüdür. * * * yanın reisliğinde toplanan Spor Kurumu Fransızlar kadar tenkidden, hem de eşkilâtının bazı mukarrerat ittihaz ettiği razılmıştı. Bu mukarrerata nazaran spor kendi kendini tenkidden haz duyan bir şleri başkanlığı vilâyetlerde valiler tara millet yoktur. Fransada tenkid edilmiyen, findan idare edilecektir. Yalnız İstanbul, hiciv ve hücuma uğramryan hiçbir müesAnkara valilerinin işleri fazla olduğun sese, hiçbir idare ve hiçbir devlet adamı dan tmralarda bu işlerle Vali muavin bulamazsmız. Eğer nazırlarla alay etmek yasak olsa karikatür gazeteleri yazacak lerinden biri meşgul olacaktır. yazı bulamaz, eğer parlamentoyu masAydında iskân edilen şarklı karaya çevirmek yolu kapansa kafeşantanlarla revü tiyatrolan için eğlence mevgöçmenler Aydın 18 (A.A.) Şark vilâyetlerin zuu kalmaz. Bu itibarla sergiye aid tenkidlerin en den naklen şehrimize 75 nüfuslu bir göçmen kafilesi gelmiştir. Bunlar köy acısmı gen« Fransızlardan dinliyebilirsi lerde iskân edileceklerdir. niz. Serginin niçin hâlâ tamamlanamadı 1 Valiler mıntaka başkanı olacaklar ğazalannı andırıyor. * # * Sergiye avdet edjyorum: Fennin kud> retli elinde, zevk ve san'atın sihirli parmaklan arasmda herhangi bir ham maddenin ne hale geldığini, insan denilen şu üç buçuk karış boyundaki mahlukun neler yapmağa muktedir olduğunu anlamak için Paris sergisinin paviyonlannı dolaşmalısmız. Dimağmız ve gözleriniz her adımda ilmin bir mucizesile karşılaşacak tır. Beşer zekâsı bir taş parçasına ancak bu kadar ruh verebilir, san'at kudreti bir ziya huzmesinden ancak bu kadar mana çıkarabilir, zevk inceliği, renk ve ışığı ancak bu kadar ahenkleştirebilir. Paris sergisi zekâ için, fen için, san'at ıçın, nihayet servet ve cesaret için bir yarış sahası olmuştur. Mermerde, suda, havada, toprağm altmda ve iistünde öyle şler yapılmıştır ki bakıp hayranhk duymamak mümkün değildir. Diyebihrim ki Yirminci asrın bütün medeniyet tarihini sergide, yanhşsız ve eksiksiz, okuyabiliriiniz. Sergî, hakikî mansile, bir Fransız eseri, Fransız irfaniBin bir zaferi sayılabilir. İki milyar frank derecesinde bir para fedakârlığı, ve akla hayret verecek bir ilim seferberliğile vücude gelen bu eser Fran sız milleri için bir gurur mevzuu olmuştur. Bu noktada Fransızlara hak vermek cab eder; günkü 1937 senesinde Pariste bir sergi açmağa karar vermiş olan hükumetle bu sergiyi resmen açmağa muvaf fak olan Blum hükumeti arasmda Fransada tam on dört kabine değişmiş, bu on dört kabinenin elinde Fransanın dahilî ve iktısadî siyaseti bazan bir kutubdan öbür kutba geçecek kadar tahavvül On n'a jamais vu chose pareille! göstermişti. Buna rağmen Fransız milleOtelde asansörcü, dükkânda satıcı, ti, çizdiği fedakârlık ve çalışkanlık youndan inhiraf etmiyerek sergiyi tamam kahvehanede çalgıcı, tiyatroda locanızın kapısını açan kadın, istasyonda eşyalan amağa muvaffak olmuştur. nızı arabaya tasıvan hamal, hulâsa herkes Bunun sırrmı Fransız milletinin medebu kanaattedir. Her Fransızın yüreğin niyet alemdarlığında, daha doğrusu te de bu serginin gururu vardır. akki ve medeniyetin daima önünde yüGüneş tepenizde ateş lavları savurırp ümek hususundaki arzusunda aramalı açarken, para cebinizden buhar eibi dır. 1918 zaferi bu arzuya büyük bir hız r uçup kaçarken, resmî ve gayriresmî dalaermiştir. Fransızlar Umumî Harbde kaandıklan zaferden sonra, yalnız askerlik veralarla örülmüş bir ihtikâr sebekesi sizi an'atında değil, ilim ve irfanda da baş dört tarafınızdan sararken, frank piyasaka milletlerden ileri olduklannı göstermek ile e.«ya fiatı bicare sevyahlann kesesi çin bir fırsat anyorlardı. 1937 sergisi bu ıcinde cambazlık yaparken bir parça şiırsatı hazırladı. Dünyanın gözlerin! iâyet edecek oîsanız size: Fransa üzerine çekmek, dünyanın merak Ne vapalım, sergi... e hayretini Paris şehrinde toplamak için Derler. Sergi bir tesellidir, bir sebebir sergi kurmağı ortaya atmca bütün dir, bir mazerettir. millet bu teşebbüsün etrafında birleşti, Bu da madalyonun öbür yüzüdür; ve ütün servet ve san'at hazinelerinin kaererinin içyüzü nekadar aydmhksa dış ılan açıldı, en basit ameleden en yüksek de o kadar karanlıktır. mühendise, en mütevazı duvarcıdan en Baska bir yazımda bundan da bahsetanınmış mimara kadar binlerce kol ve deceğim. kafa seferber edildi. Sergi, işte bunun Böylece üç baş yanyana geldi: Atatürk, İsmet İnönü v« Mehmedcik. Kısa, bir an için bir araya toplanmış olan bu üç kahraman ve muzaffer baş, bir kahramanlık ve zafer sembolü ve tariGeçen gece (Eyfel) kulesinin birinci hidir. İstiklâl Harbinin sembolü ve tarikatmda (Luce) lokantasına gitmşitim. hi: Türk ordusu Başkumandanı, Garb Buradan sergi zarif bir minyatür gibi gö cephesi kumandanı ve Türk neferi. rünüyordu. Meydanlarda, caddelerde, Bu üç baş, yalnız istiklâl Harbinin paviyonlann tarasasında, vapurlann gü sembolü değildir; bugünkü Türkiyenin vertesinde, mubalâğasız, yüz elli bin kişi de timsalidir: Başbuğ, Başbakan ve milvardı. Renkli fıskiyelerile (Sen) nehri, let. nurdan sütunlarile köprüler, her biri bir Hiçbir ressam, hiçbir heykeltraş, hiçsan'at abidesi gibi yükselen paviyonlar, bir şair, Derviştepede birleşiveren bu üç kâh bir ziya kaynağından çıkıyor, kâh bir başın ifade ettikleri manayı veren bir renkli ş«lâlenin arasından dökülüyor hiseser yaratamamışlardır; nitekim, oradaki sini veren musiki nağmeleri, sonra fasılabir düzineden fazla fotoğraf makinesinin sız bir halk akınmm taşkm ve canlı şetakeskin gözleri d« bütün bir milletin canlı reti insanın hayalinde bir masal âlemi yavarhğmın timsali olan bu üç başı, bir araşatıyordu. da, zaptedemedi. Fakat, ne ehemmiyeti Ta karşıda Alman ve Rus paviyonla var. Mukadderatm çelik eli, o üç başı, rı, biri gümüş rengine boyanmış çekic ve birbirinden ebediyen ayrılmamak üzere, orağ'le, ötekisi altın sansı renginde kar tarihin sinesine hâkketmiştir. talile, birbirini gözetliyen iki istihkâm gibi duruyordu. Sulh ve medeniyet saha smda da birbirinin bojazına sarılacakmışçasına vaziyet alan bu iki iddia serginin huzur ve emniyeti içinde ne garib Bundan dört sene evvel Üniversite ısmanzaradır! Fikrim bu düşünce ile meş ahatı yapılırken birçok kıymetli ve kıgufken kulenin tepesinde bir tarraka kop demli gene muallimlerle tahsillerini ıktu: Havaî fişek oyunu başlamıştı. Bu, mal ederek Avrupadan dönen birçok hakikaten görülecek şeydi. Sanki gökten gencler, kıdemlerine göre, 40 55 lira yere bir renk ve ziya yağmuru yağıyor maaşlarla Üniversiteye doçent olarak du. Kâh havada çiçek bahçeleri çiziliyor, ayin edılmişlerdi. Bunlardan bir kısmı kâh suya yıldız manzumeleri dökülüyor, ecnebi profesörlerin yanına verilmekle bazan bir güneş açılıyor, bazan bir ay beraber mühim bir kısmına müstakilparçalanıyordu. Sergi bir ateşperest ma en bir kürsü verilmişti. Tayinlerinden iki sene sonra Maarif bedi olmuş gibiydi. Ve yüz binlerce inVekâleti bütçe darlığını ileri sürerek son coşarak bir ateş ayini yapıyor zannogene bir dereceye kadar kıdemlerini lunurdu. gözönünde tutarak bunlarm maaşlarını Bir çeyrek sonra fişek eğlencesi bitti. 40 50 liraya indirmişti. Ziyalar söndü, sergi sahasını barut kokuHaber aldığımıza göre, haziran devsile kanşık bir duman bulutu sardı. O resinde Büyük Millet Meclisinden ge vakte kadar yanıbaşynda sessiz duran çen bir kanunla böyle tenzıli maaşa uğrıyan doçentlerin maaş vaziyetleri dülokanta garsonu yüzüme bakarak: zeltilmiş bulunmaktadır. Eylulden iti Beğendiniz mi, dedi, işte on beş baren tatbik edilmek üzere Maarif Vedakikada elli bin franklık fişek yaktık. kâletine gönderilen bu kanun ÜniversiBunu söylerken onun öyle bir tavn tede, bir kürsüye tayin edilip de bilâ vardı ki o yakılan fiseklerin parası sanki hare tenzili maaşa uğrıyanlara siyanen 55 er lira maaş verilmesini âmirdir. kendi kesesinden çıkmıştı. Gece beni otelime götüren ot«mobilin Ankara bisikletçileri şoförü, daha ben sormadan, bana aynen şu sözleri söyledi: Aydında Doçent maaşları Aydın 18 (A.A.) Ankaragücü bisikletçileri bugün Aydma geldiler. Misafirlerimiz spor bölge başkanı Etem Men • deresin refakatinde San'at okulunu, Tral harabelerini ve şehrin diğer yer • lerini gezmişler ve izahat almışlardır. Ankaragücü bisikletçileri enternasyo • nal İzmir fuarmm açılması münasebe • tile İzmirde yapılacak büyük bisiklet yarışlarına iştirak edeceklerdir. Yugoslavyanın demir madeni ihracatı Belgrad 18 (A.A.) Devlet demir madenleri idaresi, son zamanlarda Romanyaya onu 100 dinarlık 10,000 vagon maden satmıştır. 30,000 vagon demir satışı için Maca ristan ve Çekoslovakya madenî sanayi müesseselerüe müzakereler yapılmak tadır. Yugoslavyada gene çarpışmalar oldu Belgrad 18 (Hususî) Resmî bir teb» liğe nazaran dün Belgrad civarında Miladenovats istasyonunda Papa ile ak dedilen konkordatoya karşı halk gene bir mitinğ yapmış ve polisle vaki olan çarpışmada halktan iki kişi ölmüş ve bir çok kişi de yaralanmıştır. UmaU M"*s*oh MAYAKON Tamburî Cemilin ref ikası vefat etti Büyük musiki üstadımız merhurn 'amburî Cemilin refikası ve güzide santkâr arkadaşımız Mes'ud Cemilin anlesi Bayan Saide uzun müddettenberi edavi edilmekte olduğu hastanede evelki gece vefat etmiştir. Cenazesi dün lastaneden kaldırılarak Bakırköy me arlığma defnedilmiştir. Kendisine Alahtan rahmet diler, kederine bütün ;albimizle ortak olduğumuz aziz arkaaşımız Mes'udla diğer bütün yakınlaına samimî taziyetlerimizi sunarız. Evlenme töreni Mütekaid miralay Ali Ruşen İlirişin kızı Müzeyyenle müteahhid ve tüccar Suadm evlenme törenleri cumartesi akşamı Tokatlıyan otelinde Büyük Önderin ve Bayan Afet, Sabiha Gökçen, Saracoğlu Şükrü, Cevad Abbas, Receb Zühtü, Ruşen Eşref, Falih Rıfkı, Em niyet müdürü, Kavalalı İsmail Hakkı ve birçok yüksek zevatm huzurlarile ya pılmıştır. Yeni evlilere saadetler düerir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: