5 Şubat 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

5 Şubat 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 5 Şufcat 1938 Trakyada yapılan statlar Edirnedeki stadyomun ikmali için hergün 120 amele muntazaman çahşıyor #»© JütiJJ Sigara almaktan Bir otobüs faciası geri gelmiyen koca! Beşiktaştaki kazanm mu936 Rus güzeli, nihayet oturduğu evden de atılıyor 1936 senesi Rus güzellik kraiiçesi Matmazel Ariane Guedenof, garib ve acıklı bir maceranın ^ , kurbanı olmuştur. Meşhur bir avukatın kızı ve Moskova tiyatroları saA ^ bık direktörünün to Ariane Guedenof runu olan bu güzel Rus kızı, meşhur sinema sanayicisi Pathe'nin oğlu ile sevişmiş ve evlenmişti. Pierre Pathe, kansını, Parisin kibar bir mahallesinde, zengin, süslü bir apartımanda oturruyordu. Mesuddular. Fakat, geçen teşrinîsani ayınm 25 inci günü, yani izdivaclarından tam yirmi gün sonra, Pierre Pathe, evinde tertib ettiği bir eğlentinin sonuna doğru, bir aralık kansınm yanına yaklaşmış, hürmetle eğilerek: Azizem, demiş, sizi bir lâhza davetlilerinizle yalnız bırakacağım. Sigara almağa gidiyorum. Şimdi gelirim. Ve Pierre bir daha görünmemiş. Kadıncağız, sigara almağa gidip bir daha dönmiyen kocasını günlerce aratmış, başına bir kaza gelmiş olması ihtimalile morga bile müracaat etmişse de izini bulamamıştır. Fakat, üç gün sonra, zevcinin Monte Karlo'da olduğunu haber alınca, mahkemeye müracaatle, gıyabî bir karar istihsal etmiş ve Pierre'i, ayda 1500 frank nafaka vermeğe mahkum ettirmiştir. Ancak, iş bununla kalmamıştır. Yeni evlilerin oturduğu apartıman, Pierre'in annesinin namına kiralanmış olduğundan, Rus güzellik kraiiçesi, şimdi gerek evi ve gerek eşyayı fuzulen işgal etmiş olmak dolayısile, mahkeme marifetile sokağa atılmak üzeredir. YENî hakemesine dün başlandı Bir müddet evvel Ortaköyle Beşiktaş arasmdaki tramvay caddesinde şoför Hayrinin idare ettiği bir kamyonet Ruhiye ve Sahende isminde iki kadına çarparak Ruhiyenin ölümüne, Sahendenin de yaralanmasına sebeb olmuştu. Bu vak'anın muhakemesine dün Ağırcezada başlanmıştır. Şoför Hayri dünkü celsede hâdiseyi şöyle anlatmıştır: « Bir pazartesi akşamı saat 17 de 20 kilometro bir süratle Ortaköy istikametinde gidiyordum. 30 metro ilerimde giden tramvayın arkasma iki çocuk takılmıştı. Bir aralık çocuklar tramvaydan athyarak sol taraftaki kaldırıma çıkmak istediler. Bu hareketlenle arabamm önüne gelmiş bulunuyorlardı. Birdenbire karşılaştığım bu kazanm önüne geçmek için arabamı sola kıvırarak kaldınmın kenanndaki tramvay direğine çarptım. Bu esnada kaldırımın kenannda da bir kadın bulunuyordu ve direksiyonum da anî olarak bozulmuştu. Gaze basarak makineye hız verdim ve bu tehlikeyi de atlattım. Fakat tam bu sırada arabanın önünde iki kadın gö'rdüm. Arabanın sol ön çamurluğu bunlardan bınsine çarparak yere düşürdü. Diğerinin nasıl düştüğünü bilmiyorum. Bu kazaya vak'a esnasında direksiyonumun anî olarak bozulması ve iki kadının korkarak yaya kaldırımdan caddeye inmeleri sebeb olmuştur. Kaldırımda kalsalardı bu kaza vukua gelmezdi.» Soför Hayri, karakolda verdiği ifadede 30 35 kilometro süratle gittiğini söylemiş ve elektrik direğine çarptıktan sonra karşısına çıkan kadından hiç bahsetmemişti. Bunu müteakıb şahidler dinlendi. Şahid Mustafa ve Anastas, «bir pazartesi günü saat 5 te Beşiktaşla Ortaköy arasmda Galatasaray mektebi ilk kısmma yakın bir yerde şoför Hayrinin çocuklan çiğnememek için arabasını sol taraftaki kaldırıma yürüttüğünü ve elektrik direğine çarptığını, fakat o esnada korkudan kaldırımdan caddeye atılan iki kadının arabanın altında kaldıklarını gördük, başka bir şey bilmiyoruz» dediler. CiLD BiR Beyaz ve yumuşak Edimede yapılmakta olan stadın yeri tesviye ediliyor Edirne (Hususî muhabîrimizden) Trakyada büyük spor hareketleri başladığını ve 4 vilâyet merkezinde büyük ve modern birer stadyom yapılmakta olduğunu bildirmiştim. Bu stadyomların paralan Halk Partisila Vilâyet Umumî Meclisleri tarafından yarıyanya verilmiştir. Bugün her birinin bankada 15 er bin lirası vardır.. Edirae stadyomundaki faaliyet günden güne ilerlemektedir. Amele adedi 120 ye çıkarılmıştır. Saha üçer, dörder çift manda ile sürülmekte ve ta|lan kaldırılmaktadır. Stadyom yapılan yer, Edirnenin en büyük mezarlığı idi. Şehrin methalinde ve elektrik fabrikası karîisında bulunan bu mezarlıktaki antikite kjymetleri, salâhiyetli heyet tarafından ayrılmış ve rahmetli Dilâverin kabri de dahil olduğu halde hepsi yerli yerine ve hürmet duygularile kaldırılmışlardır. Işe yaramıyan taşlar, yapılacak olan büyük mekteb için ayrılmaktadır. Daha on, on beş gün böyle devam ederse kocaman bir arazi parçası tam tesviyesini bulmuş olacak ve plâna göre parça parça çalışılacaktır. Elektrik fabrikasının etrafındaki geniş saha da Kültür Park için ayrılmışbr. Bununla beraber stadyomun, hazırlıklan yapılmakta olan bütün Trakyaya şamil büyük atletizm bayramma yetişeceğini zannetmiyorum. Bu takdirde eski spor sahası hazırlanacakhr. Umumî Müfettiş Kâzım Dirikle VaI! Niyazi Mergen mekik dokur gibi sık sık bu işleri de teftiş etmektedirler. Tekirdağ ve Kırklareli stadyomlan da bütün istimlâk işlerini bitirmişlerdir. Onların da kazma hareketleri baslamak üzeredir. Diğer taraftan Çanakkale de istimlâk işini bitirmiş, umumî medis yapacağı yardımı ayırmış ve devlet merkezinden de yardım istenmistir. Açık mesameler Ebediyen kaybolmuştur! Çirkin siyah benler, sivilceler, cildin sert tabakaları, renksiz ve sohnuş bir ten.... Bütün bunlar açık masamattan ileri gelir. Bu mesameleri kapatan gayirsaf yağlı maddelerin ne su, ne de sabunla izalesi kabil değildir. Her açık mesame, cildin taharrüşüne sebeb olur. Beyaz rengindeki (Yağsız) yeni Tokalon kremi hemen mesamata nüfuzla cild guddelerinin taharrüşünü aniyen teskin eder. Mesamatın derinliklerindeki gayrisaf maddeleri ve siyah benleri hal ederek harice tard ve açık mesameleri tabiî hadlerine irca eder. Esmer vc sert bir cildi beyazlatıp yumuşatır. En kuru bir cildi kuvvetlendirir ve tazeleştirir. Alnm yorgunluk çizgileri ve burnun parlak ve yağlı manzarası tama men zail olur. Beyaz rengindeki bu yeni Tokalon kremi terkibinde taze krema ve tasfiye edümiş zeytinyağı gibi mukavvi, besleyici ve beyazlatıcı maddeler mevcud olduğundan 3 gün zarfmda cilde yeni bir güzellik verir, ve be yazlatıp yumuşatır. Bu kremi her sabah kullanımz. NOT Yüzünüzde buruşukluklar varsa, yüz adaleleriniz zayıflamışsa, cildinizi Biocel ile beslemeniz lâzımdır. Cildinizdeki Biocel'in ayni olan bu kıymetli cevher, şimdi genc hayvanların cild hüceyTelerinden istihsale muvaffakiyet hasıl olmuştur. Pembe rengindeki Tokalon kremi terkibinde tam cildinizin genc ve taze kalması için matlub nisbet dairesinde karıştırılmış olarak Biocel cevheri vardır. Akşamlan yat mazdan evvel tatbik ediniz. Haftada bir defa barsaklarımı temizlemek için kullandığım PüRGOLiNDEN ALLO! ALLO ! çok memnunum. içimî kolay ve lezzeti pek hoş. Sizlere de tavsiye ederim. Yalnız içiniz. ismine dikkat ediniz ısrarla Pürgolin isteyiniz. Üsküdar mmtakası Tapu sicil muhafızlığından: Üsküdarda Yenimahallede kâin Surp Karabet kilisesi vakfından Pazarbaşı mahallesinde Karamanlı sokağında doksan senesi müsakkafat tahririnde 70 No. yu iktisab eden bir kıt'a arsa esasen müstesna vakıf defterinde Artin oğlu Markar uhdesinde iken vefatile oğlu Artine ve Artinin de intikalât kanununun neşrinden evvel vefatile oğlu ziraat müfettişi Karnikle kızı Luizaya intikalinden sonra Luizanın nısıf his sesi iki bin kuruş mukabilinde bakkal Ligor veledi Haralambosa ve'Haralambos da 10 K. evvel 328 tarihinde şartile fcansı Eleniye ve diğer yarısmm maliki Karnik de intıkal kanununun neşrinden evvel bilâveled vefatile nısıf hissesi mahlulünden otuz lira muaecele ile hissedarı bakkal Ligor veledi Haralambosa tefviz edümiş ve Haralambos da 28 K. evvel 329 tarihinde bakmak şartile diğer j'arısmın şartı mezkur malikesi ka« rısı Eleniye ferağ eylemiştir. îşbu satış< lardan dolayı vakfı mezkur mütevellisî Ermeni Patrikliâinden verilmiş olan iki senedden 28 K. evvel 329 T. li senedin mütevelli tarafından tapu idaresine verilmiş olan vakıf defterinde sahibi evveli namma kaydı mevcud ise de satış ve şartile ferağ kavdedilmedıği anlaşılmıştır. Ligor, sartıle ferağında kansı Eleni uhdesinde bulunan tamamma aid iki aded mütevelli senedinin tebdil ve tesrilini istemiştir. 1515 No. lı kanun ve nizamnamesinin hüküm ve şümulü irinde görülen bu is icm 15 subat 938 salı günü öğleden evvel saat 10 da mahallinde tahk'kat ve keşif yapılacağından bu verle her hangi bir şekilde alâkadar olanlann ve bu yer üzerinde mülkivet veya her hangi bir hak iddia edeceklerin ilân tarihinden itıbaren tahkikat pününe kadar 934/154 müracaat dosva No. sıle muhafızlığımıza ve keşif günü yerinde tapu memuruna ePerindeki evrakı musbıtelerıle birlikte müracaat etmeleri ilân olunur. Benden fazla se\diğini mi zannediyorsun? Hayır, senden fazla değil. Onu yalnız ben seviyorum. Ben sevmiyor muyum? Sen, ancak kendhi, kendi ze\kini, kendi hiyanetini sevebilirsin. En kuvvetli, aşk, mağlub eden aşk değil midir? Mağlub eden aşk benim aşkım. Kimi? Seni ve onu. O, benim için çıldırıyor. Ona her istediğimi yaptırabilirim. Fakat sevemezsin. Aşkın olmadığı için de, benim aşkımın cazibesine tutu luyorsun. Bıliyorum, biliyorum. Anladırn ve gördüm. Şimdi onu benim vasıtamla sevebilmek ümidindesin. Kendi kalbini benim kalbimle doldurmak ümidindesin. Kendini sevdirsene. Hayatından zevk duymuyordur^ beni unutamıyordun değil mi? Her da« kika aklında idim, nereye gitsen karşında benim hayalimi görüyordun, zevkinin or« tasmda, benim ıstırabımı kıskanıyordua değil mi? Kendini sevdirsene. .Ya seviyorsa?. İArkası var\ PÜRGOLİ Yugoslav takimı dün Bugün Pera geldi ile Taksimde karşılaşıyor Genc bir âşıkın başına gelenler Misafir takımm Sirkecide istikbali Galatasaray kulübü tarafından üç maç yapmak üzere şehrimize davet edilen Yugoslavyanın Yugoslavya isimli futbol takimı oyuncuları dün gelmiş ve Sirkeci istasyonunda merasimle karşılanmışlardır. Kafıle ile gelenlerden aldığımız ma lumata nazaran Yugoslavya takimı bu mevsimin lik maçlarında, şimdilik dördüncü vaziyettedır. İstanbula getirilen ihtiyatlarile birlikte on altı kişilik kadroda iki kaleci, iki müdafi, sol muavin ve sol iç, merkez muhacim, sağ iç ve sağ açık; muhtelif defalar Yugoslavya millî takımmda oynamış futbolculardır. Takımm en iyi oyuncusu sağ iç Tırnamiç'tir. Avrupada beynelmilel futbol temas larmı takib edenler, Belgradı ziyaret eden ecnebi ekiplerine karsı bılhassa Yugoslavya takımının muvaffak olduğunu söylemektedırler. Yugoslavya takimı evvelki sene yurdunda şampiyon çık tığı vakit Fransaya bir turne tertıb et miş ve çok muvaffakiyetH neticeler almıştı. Bugün misafir takım ilk maçım Taksim stadyomunda saat üçte Peraya karşı oynıyacaktır. Hakem kursuna spor muharrirleri de çağırılıyor Futbol ajanlığından: Lisanslı hakem ve hakem namzedle rinin devam etmeleri için her hafta pazartesi ve perşembe günleri saat 6 da bölge merkezinde yapılacak ders top lantısmda spor muharrirlerinin de kursa devam etmeleri yapılacak tenkidle rin insicamı noktasından lüzumlu olduğuna kani olan ajanlık bu düşüncesinin hüsnü kabul edileceği ve kurs müdavimini arasmda muharrir arkadaşlarm bu. lunmasını memnuniyetle karşılıyaca ğını beyanla bilvesile saygılarmı sunar. Bundan sonra toplanacak hakem kursu günleri pazartesi ve perşembe saat 18 olduğu tavzih kılmır. Yürüyüş müsabakalan Beşıktaş Halkevinden: Evimiz spor komitesine mensub ka dın ve erkek sporcu arkadaslarımız her pazar günü sabahları saat dokuzda Beşiktaş Halkevinde toplanarak muhteHf Mıkametlerde olmak üzere yaya yü rüyüsleri yapacaklardır. Bu yürüyüş lere kadın ve erkek bütün yurddaşlanmız istirak edebilirler. Abdülkadir isminde 27 yaşmda bir Vak'adan biraz evvel Ruhiye ve Şagenc, Fındıklı kız lisesine giderek tale hende ile beraber olan tütün amelesinbelerden îclâli görmek istemiş ve Iclâden Hayganuş şunları söylemiştir: lin akrabası olduğunu söylemiştir. « Ruhiye, Sahende, Saadet ve ben Mekteb idaresi bu gencin halinden dördümüz depodan çıktık, Beşiktaşa «şüphelenerek İclâlin akrabası. oldu •> doğru gidiyorduk. Birdenbire bir kamğunu ispat etmesini istemiştir. Halbuki Abdülkadir, İclâli sevmekte, yonun süratle üzerimize geldiğini göronunla evlenmek istemektedir. Fakat dük, Saadetle ben duvarı siper aldık. bazı sebeblerden dolayı bu arzusu ye Ruhiye ile Sahende kendilerini caddeye rine getirilmemiştir. atmışlardı. Kamyon evvelâ elektrik direBu vaziyet karşısında akrabalık id ğine ve sonra da bunlara çarptı.. Ötesini diasım ispat edemiven genc âşık, mek hatırlamıyorum.. Bayılmıştım.» tebe cebirle girmeği kararlaştırmış. taMuhakeme, diğer bazı şahidlerin de bancasmı çekerek ateş etmeğe başla celbi icin başka bir güne talik edildi. mıştır. Bu sırada Abdülkadirin ayağı kaymış ve tabancadan çıkan bir kurşun Abdül Amerikadaki hava hücumukadirin kalbine isabet ederek ağır sunun kurbanları rette yaralanmasına sebeb olmuştur. Vaşington 4 Kaliforniyada San Yaralı hastaneye kaldırılmıştır. Pedro acıklarında iki deniz tayyaresi arasında vukua gelmiş olan musademenin Sümer Bankın bülteni Sümer Bankın her üç ayda bir neş son bılânçosu şudur: 1 1 ölü, 3 yaralı. rettiği bültenin 9 ve 10 uncu sayıları bir Diğer kurbanlan bulmak için araştırmalara devam edılmektedır. arada olarak çıkmıstır. Büyük bir itina ile çıkanlan bültenin bu müşterek sayısmda 1936 1937 de Türkivenin ekonomik vaziyeti, endüstri, münakalât, dış ticaret, para ve kredı ve fıafar bakımından esaslı bir tetkike tâbi tutulmuç ve bnnlara aid endek^ler. Şef : Seyfeddin Asal istatistikler ve grafıkler de konulmuşSolist: Alis Rozenthal tur. Liko Amar Bımlardan başka dünya pamuk, pamuklu .«aravii vaMveti. seker stokları. 5 şubat 938 curnariesi vana^ı. deri piyasaTan müh'm dünya tigünü saat 17 de caet emt;a<;ının va«atî f'atları ve Türkiveve aid bütün ikt'sadî ve malî istat'V»;vier hüUen^e ver bu^aktadır. DUHAN Türk Anonim Şîrketi Hali tasfiyede «DUHAN> Türk Anonim şirketi hissedarları şirketin Gala tada Asikürazioni Generali hanmda birinci katta 2 numarada kâin merkezinde 15 mart 1938 tarıhine musadif sah günü saat 11 de sureti adiyede içtimaa davet olunurlar. Hali tasfiyede Büyük Konser K0NSERVATUA1 ORKESIRASI Ruznamei rruzakerat : 1 Tasfive memurlarının raporu. 2 Murakıb raporu. 3 31 kânunuev\'el 1937 tarihindeki bilânçonun tasvibi ve zamanı idareleri için tasfiye memurlarının ibrası. Lâakal on hisseve malık olan hisse darlar, heyeti umumiye içtimamdan bir hafta evvel hisse senedlerini şirket veznesine veya maruf b'r bankava tevdı etmeleri ve ona mukabil bir duhuliye varakası almaları icab eder. Tasfive memurları Fransız l iyatrosunda lercume eden. ıazan. 30 Cemil Fikret Gabriele d'Annunzio Bilmiyordun öyle mi? Şimdi sana lama gül. Gülmfmek için cebri nefis etmeydan okuyusum fenana gidıyor değıl tiğin belli. Nışanlın ha? Aldanmıyorsam, mi? Evet amma, ben nekadar fena şey fahrî nişanlılannm bu üçüncüsü. Muhi biliyorsam hepsini senin evinde öğren tinin müsamahasını istiyorsan, dul bir kadim. Kapalı kapılan vurmadan açma dm sıfatile, evinin damı altında işliyece mağı, kapısı açık odalara öksürmeden ğin günah için bu sefer daha yeni, daha girmemeği bana sen öğrettin. Bütün sin başka birşey bulabilirdin. Vana! siliklere, bütün müsamahalara beni sen alıştırdın. Orada, Mantoue'da, hatırlı Isabella, sapsan kesilmiş, rakibinin, yorsun ya, dudaklarını silesin diye sana zehirli silâhlar kullandığını büyük bir mendilimi bile vermiştim. Sana kâfi gel korku ile görüyordu. Karşısında, artık, o medi değil mi? Benim ıstırabımı araştır korkak ve silâhsız çocuk değil, kinle pişmak, çektiğim heyecanın en ufak safha miş bir mahluk, hayasızlık derecesinde sım tecessüs etmek, beni bu eve kapayıp cür'etkâr, fenalık etmeğe hazır bir rakibe kendi zevkinin peşinde gitmek yetişmedi vardı. de, âşıkını koluna takıp buraya kadar ge Sözlerim sana acı mi geliyor? diye tirdin değil mi? devam etti. Beni bu şekilde görmekle hayret mi ediyorsun? Fakat ben senin Âsıkım değil, nîşanlım. Vana'nın boğazından, ıslık gibi, kor eserin değil miyim? Beni sen yetiştirmedin mi? Beni, kendi mektebinde, sene kunc bir kahkaha fırladı. Gül, dedi, sen de gül! Kendinî zor lerce müddet böyle yetiştiren sen değil mısin? Farkına varmadan, dikkat bile etmed;n bana neler öğretmedin ki! Fakat, bu öğrettığin şeylerın günün birin cîe bu kadar acı olacağını ve senin aley hine dönebıleceğin1 zannetmezdın değil m;? Onu şimdiye kadar gizli tuttum, melânkoli ile örttüm, meydana ç'kmaması için, onu ninnilerle uyuttum. Şimdi, gö rüyorsun ya, birdenbire zehir oldu, bir si'âh oldu. Sen bana işkence ediyorsun, beni eziyorsun; bana öy'e düşmansın ki, rrağlub etmekle kalmıyorsun, cefa etmek istiyorsun, hem vücudümü hem ruhumu mahvediyorsun... Sus, sus! Sen kendine malik de ğilsin. Ne dedığini bilmiyorsun. Ben böyle birşey yapmadım. Isabella, bu hakaretlerin karşısında, bir kasırga altında kalmış gibi sarsılıyordu. Onu korkutan, dehşete sürükliyen şey, işittiği sözlerin şiddeti değil, bu sözlerle yapılan kendi tasviri idi. Bu hakaret sözleri, şimdi, onun içinde yaşıyan bir mahluku çekip zâhire çıkarmış, karşısına dıkmiş, orada, hicab içinde, raşeler ortas:nda bırakmış gibi geliyordu. Kızkar deşinin karyolasına oturmuş, iki büklüm, şaşkın bakiflarını etrafta gezdiriyor, mütemadiyen tekrarlıyordu: Hayır, ben böyle birşey yapma cidden ihtimamın var. Benimle saadeti mın, yahud saadet hulyamın arasma bu dım. Sesinde, red, inkâr, nefret ifadesine sckulusun kaçıncı defadır! Şimdiye kabenzer birşey yoktu; korkak, yalvaran dar, seninle, senin aleyhimdeki manevrabir ahenk, titriyen bir sual, hıcabla ka larınla uğraşmak zahmetine katlanmağı zaid bulmuştum. Fakat, bu sefer... nşık bir tedehhüş \ardı. Vana devam edıyordu: Sustu. Sanki, kalbinden bir parça koprr.uş, gırtlağma tıkanmıştı ve söze devam Senin yaptığın şev. ancak, fenalık edebilmesi için o parçayı dişlerinin ara arzusunun sevkıle yapılabılır... Hayır, doğru değil; ben böyle bir sından çıkanp atmak mecburiyetmde idi. Isabella, iki büklüm oturduğu yerden ^ey yapmadım. Sen böyle yaptın. Elinden ancak kalktı, yüzüne dökülen saçlarını arkaya bu geliyor. Bana nankörlük isnad etme. itti: Bu sefer?... Beni evine aldın, yanında alıkoyuyor sun. Beni giydirıyor, süslüyorsun, bana Diye sordu. Sesi, bir nefes gibi çıkıbirçok şeyler veriyorsun. Sonra, haya yordu. İleri doğru uzanmış, bütün mevtımla oynuyorsun. Sanki benim hayatı cudiyetile Vana'nın dudaklarından çıkamın, senin en gel'p geçici heveslerin ka cak kelimelere bağlı, bekliyordu. Vana, dar bile değeri yokmuş gibi. Senin naza feryaddan daha tesirli, alevden daha yanndaki mevkiim, Tiappa'nm Lunella kıcı, alçak bir sesle: indindeki değeri kadar bile değil. Tiappa Bu sefer, diye devam etti, elimden yere düşer, kolu kırılırsa, Lunella ağlı aldığın şey, hayalimden ve hayatımdan yor. Sen yırtıcı bir mahluksun. lçindekini daha kıymetli bir şey. Zira mes'ud ol görmek için kalbimi açıyorsun. mak, dünyaya geldiğimden dolayı Alla Nankör, nankör! Annemiz bile ha şükretmek ve seni affetmek için, şimsana karşı benim gösterdiğim ihtimamı di, onun göğsüne yaslanıp uyumak ve bir daha uyanmamak kâfi bir sebeb! gösteremezdi. Onu bu kadar seviyor musun? Evet, içimde doğan her şeyi öl Senin asla sevemiyeceğin kadar, , dürmekte, beni yaşamaktan menetmekte

Bu sayıdan diğer sayfalar: