7 Mayıs 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

7 Mayıs 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 Mayıs 1938 CUMHURİYET SON LER Adliye teşkilât kanunu Hâkimlik mesleğine girmek istiyen Fakülte mezunları 30 lira aslî maaşla vazifeye alınacaklar Ankara 6 ((Telefonla) Meclis Adliye encümeni, Adliye Vekâleti teşkilât ve kadrolarında değişiklik yapan kanun lâyihasmın müzakeresini bitirdi ve lâyiha Bütçe encümenine sevkolundu. Adliye encümeni, lâyihayı ve bağlı kadro cetvelini aynen kabul etmiştir. 2556 numaralı hâkimler kanunu muci bince hâkimlik mesleğine girmek istiyen fakülte mezunlarının bidayeten 25 lira aslî maaşja vazifeye alınmalan, hâkim ve hâkim muavini olmak için de ehliyet im tihanına tâbi bulunmalan gibi takyidata karşı fakülte mezunu genclerin adliye mesleğine olan rağbetlerini artırmak için bunları 30 lira ile hizmete almak ve bu suretle hâkim muavinliğini 35 liraya çıkararak hâkim maaşınm 40 liradan başlamasını temin için bu lâyiha ile hâkim kadrolannda adedi eksiltmek ve dereceleri yükseltmek gibi tadiller yapılmaktadır. Diğer taraftan işleri birkaç misli artan Vekâlet hapisaneler müdürlüğünde bu işleri karşılıyacak teşkilât yapılması zarurî görülmektedir. Hapisaneler müdürlüğü iki şubeden mürekkeb bir umum müdürlük haline ifrağ edilecek, kadroya yeniden 14 müdür ve memur ilâve olunacaktır. Bu teşkilât 517binküsur liralık masrafı istilzam etmekte ise de 938 yıh bütçesine hiç bir zam yapılmaksızın mevcud tahsisatla idare olunabilecektir. ıı Seröest fikirler Otelcilik mesleğinin millî ehemmiyeti İngiliz başvekillerinden Balfur: «Otelciler devletin turistleri kabule memur murahhaslarıdır» dermiş. Mumaileyhin bu sözü çok doğrudur. Çünkü bir milletin medeniyet seviyesi otellerinin intizamile ölçülür. İşte onun için diyebiliriz ki otelcilik çok nazik bir meslektir. Zira nasıl memleketin mallarmı piyasalarda kıymetlendiren o memleketin tüccarları ise yerlı ve yabancılar indinde milletlerin mevkilerini yükseltecek olanlar da otelcileridir. Bunun aksini iddia edemeyiz. Sebebi dünyanın en güzel bir şehrine gidelim. îndiğimiz otelde temizlik, hademesinde ter biye ve nezaket bulamadığımız takdirde o şehirden gayrimemnun olarak ayrılırız. Surasını da ilâve edeyim ki cemiyetin bugün otelcilerden beklediği yalnız yolcuların iaşe ve ikametlerini temin değildir. Bilhassa muhiti onlara sevdirecek tedbirlere tevessüldür. Turizmin sıklet merkezi iki rükne dayanır. Bunlardan birincisi nakil vasıtaları, ikincisi otellerdir. Cumhuriyet hüku metimiz nakil vasıtalarına çok kıymet vermiştir. Bugün Anadolumuzun çok yerleri demiryollarile döşenmiştir. De nizciliğimiz de inkişafa namzeddir. El bette günün birinde nakil vasıtalarımızın ehemmiyetile mütenasib modern oteller de inşa edilecektir. Bu bir zarurettir. Bilhassa fikrime göre bizim palaslara ihti yacımız yoktur. îsviçre, Almanya, Fransa ve Avrupanın daha birçok yerlerinde tesadüf eylediğimiz gibi memleketimizin tarihî ve güzelliğile tanınmış yerlerinde küçük lâkin zarif ve temiz oteller işimizi görmeğe kâfidir. Yalnız oteller inşa edilmekle her maksadımız ikmal edilmiş sayılacak mı? Hayır. Çünkü asıl müşkü lâtla karşılaşacağımız cihet bu otelleri idare eyliyecek turizm tekniğine vâkıf müdürlerle müstahdemini bulmak ola caktır. İşte bu sebebden dolayı bir tu rizm meslek mektebine kat'î ihtiyacımız vardır. Avrupanın hemen her yerinde mevcud olan turizm meslek mektebleri dir ki otelcilere adabı muaşereti, temizliği, disiplini, nazarî ve amelî otelcilik ve lokantacıhk tekniğini, ecnebi lisanlarını öğretirler. Tekrarlıyorum: Bizde turizmin inki şafını istiyorsak otellerimize lâyık olduklan ehemmiyeti vermeliyiz, otelcilik tekniğine vâkıf adamlar yeriştirmeliyiz. Bu da ancak turizm meslek mekteblerinin a! r çılmasiJe mümkün olabilir. " " K'Kr"i1 Edebiyat Şiir, çağını değiştiriyor : PEYAMt SAFA Fransanın en itibarlı aylık mecmuala rından biri, La nouvelle revue fransaise, son nüshasmda şiire dair neşrettiği bir makaleye şbyle başlıyor: «Harbdenberi şiirin tesiri artmaktan hâli kalmadı. Küçük mecmualar, şıir defterleri, edebî koleksiyonlar, Pariste, taşrada, Belçikada ve İsviçrede üstüste intişar edip duruyor..» Bu satırlan, gene Fransada, sık sık, şiirin öldüğünü, tâbi ve okuyucu bulamadığını, ciddî bir buhran geçirdiğini iddia eden birçok muharrirlerin müşahedelerile nasıl telif edersiniz? Fransada, hatta bütün Avrupada şiir, bu makalenin iddia ettiği gibi hakikî bir feyz ve bereket çağı mı yaşıyor, yoksa endişe verici bir varlık buhranı mı geçiriyor? Mesele Türkiye için de ortaya konduğu zaman ehemmiyetinden hiç birşey kaybetmez. Bizde şiirin eski itibarından eser kalmadığını iddia edenlere sorunuz, şöyle diyeceklerdir: Hani bugün, etrafma Edebiyatı Cedidenin bütün şairlerini, bütün romancılannı ve eseyistlerini toplıyan Serveti Fünun gibi bir mecmua? Hani Tevfik Fikret gibi her yeni mısraı dillerde gezen, manzumelerinin kalıbı ve üslubu Türk şiirinde göze görünür bir merhale teşkil eden, kendinden sonrakilerin, meselâ Haşimin şiirlerinde bile tesirini açıkça gösteren ve bütün bir edebî devri tekbaşına temsil eden şair? Hatta Muallim Naci zamanmda, kalem odalarına kadar sirayet ederek, bir çok müsevvidleri ve mübeyyizleri bile saran şiir heyecanından bugün eser var mı? Edebiyatı Cedide devrinde bir «Rübabı Şikeste» nin intişan, kendisinden günlerce değil aylarca, aylarca değil yıllarca bahsettiren büyük bir edebî hâdise idi. Bugün sırtı sıra yüzlercesi çıkan şiir kitablanndan hangisi böyle bir alâka dalgası yapabiliyor? Maziye hasret çekenleri dinlerseniz sizi halden soğutacak pek çok şey daha söyliyebılirler. Fakat iki devri bu ölçülerle mukayese etmeğe imkân yoktur. Bir neslin bütün edebiyatçılannı ayni mecmuanın etrafına toplıyan sosyal şartlardan bugün eser kalmamıştır. Mutlakiyetin tazyikı, o zamanın Türk münevverini böyle bir temerküze sevkediyordu. Bugünün şartları içinde hasretini çekeceğimiz şey ne Serveti Fünunun temerküzü, ne de Tevfik Fikretin teferriidüdür. Tek mecmua ve tek şair otoritesi, görünürdeki zenginlik ve ihtişamına rağmen, bazan da hüzün verici bir kıtlığın ifadesi olur. Muadeleyi başka türlü kuralım: Eskiye hasret çekenlere göre bugün bizde bir siir hareketi ve heyecanı yoktur. Fakat Fransız mecmuasmın yukanya aldığım satırlarını Türkiye için de tekrar edebiliriz: «Kücük şiir mecmuaları, şiir defterleri ve bir sürü şiir koleksiyonları, İstanbulda ve taşrada üstüste intişar edip duruyor.» Bu tezad nedir? Belki buaün tek bir Tevfik Fikret yok, fakat orta mekteb sıralannda bile yazdıkları şıirlerle bir Hâmid, bir Fikret, bir Haşim olmak iddiasında bir yığın çocuk var. Son çeyrek asır içinde şiir yazan amatörlerin sayısı bütün edebiyat tarihimizdeki şairlerin miktarından belki de fazla tutar. Bu bolluk, yorgun bir kadın bünyesinin çok çocuk doğurmağa istidadı gibi, göründüğünün aksine, bir cevher ve usare kıtlığı mı ifade eder? Yoksa şiirin tekâmülü lehine kaydedebileceğimiz güzel bir bereket alâmeti midir? Fransada da bir sürü şiir defterleri ve şiir mecmuaları çıkıyor, fakat orada da, Ondokuzuncu asrın tadı damaklarında kalan bir cok insanlar, «hani bir Hugo, hani bir Musset, hani bir Lamartine, hani bir Verlaine, hani bir Bandelaire?» diyorlar. Şımdi bunlardan hiçbiri Fransada yoktur. Hatta en büyük Fransız şairleri, bugün münhasıran ilâhiyatla, felsefe ile, politika ile meşguldürler. Yahud, nihayet, yeni nesillere şiirin prensipine dair yüksek dersler vermekle iktifa ediyorlar. Çünkü (bu «çünkü» nün mes'uliyetini idrak edıyorum), çünkü, bütün medeniyetin olduğu gibi, bütün edebiyatm da çağ değiştirme devri içinde yaşıyoruz. Gerçi bu bir «baştan aşağı yıkılma ve baştan aşağı yenileşme» hareketi değildir; bilâkis, ayni oluş istikameti içinde bir tazeleşme hamlesidir. Fakat bu geniş adımı atabilmek için, maziden bize kalan prensiplerin hepsini birden yıkmasak bile, mukavemetlerini ve yaşama istidadlarını anlıyabilmemiz için, hepsini birden silkelemek lâzım geliyor. Bu araştırma, yoklama, deneme, baş vurma, bocalama devrinde muayyen sistemlerin billurlaşması hâdisesi gecikeceği için, edebiyatm yazar bozar tahtası üstünde her nevi kalem tecrübesinin birer karalaması, birer kargacık burgacığı görülür. Anarşiye benzediği halde bir tekevvün kararsızlığından başka birşey olmıyan bu muvakkat kargaşalık içinde, hakikî istidadlarla beraber şarlatanlar da kendi ihtiras ve menfaatlerine gıda bulmak ümidine düştükleri için ortalığı bir eser ve iddia bolluğudur kaplar. Bu bolluk ne açık bir bereket, ne de gizli bir kıtlık alâmetidir. Yeni taazzuv şekillerini ve imkânlarını arıyan şiddetli bir tekâmül hamlesinin ortaya koyduğu geçici bir buhrandır. Bu buhran, hayırh olduğu kadar meş'um da olabilh. Çünku yeni bir hayata çıkarabileceği gibi mahvolmağa da götürebilir. Tehlike, şüphesiz ki mücerred edebiyat ve şiir için değil, onun yapmak istediği bu hamle için vardır. Türk edebiyatı ve şiiri de yeni merhalesinde bu olgunlaşma ve billurlaşma krizini geçiriyor. Ortadaki amatör şair ve şiir bolluğuna ne hayranlıkla, ne de nefretle bakalım. Onun bizden istediği şey, sadece, güzel bir tasfiyeyi kolaylastıracak kuvvetli bir dikkat, âdil bir tahlil ve tenkiddir. İHEM NALINA MIHINA Türk gencliğine örnek üvarilerimizin Niste ve Romada kazandıkları zaferler, memleketin her tarafında büyük ve sevincli akisler uyandırdı. Fatay'm dediği gibi «Nekadar sevinsek yeri var. Biz, orduya bağlı ve onun bütün inkişaflarını can alâkasile takib eden, onun muvaffakiyetlerini gönülden benimsiyen bir milletiz.» Çünkü Türk ordusu, Türk milleti demektir. Romada kazanılan zaferleri, herhangi bir sivil spor şubesi veya teşekkülü kazanmış olsaydı kazanamazlar ya neyse muhakkak ki bizi bu kadar sevındirmezdi. Kazanamazlar diyorum; çünkü sporda, er meydanında kazanmak için çalışmak lâzımdır. Bilgi ile, disiplinle, intizamla, aşkla, feragatle, fedakârhkla çalışmak lâzımdır. Ben, 1936 da Viyanada, 1937 de Londrada, süvarilerimizle beraber bulundum. Aralarındaki candan bağlıhğı, çelik disiplini, kazanmak azim ve imanını, meslek aşkmı, müsabakaları bitirmedikçe her türlü eğlence ve zevk karşısında gösterdikleri feragat ve fedakârlığı gayet yakından gördüm. Onlara karsı sevgim ve hürmetim büsbütün arttı. Sivil sporcularımız ise, yazık ki, süvarilerimizi zafere ulaştıran bu yüksek' meziyetlerden toplu olarak mahrumdur!ar. Ulusta Yaşar Nabi, Binicilerimiz ve Sporumuz başlığile yazdığı ' bir yazıda, bakınız, ne güzel söylüyor: «Binicilerimiz, en az dedikodu üe münakaşa meüzuu olan bu spor kolundüt Türk güciinü ve kabiliyetini bütün düni < yaua isbat eden bir seüiueye uükselmiş^i lerse, bunu, maddı olduğu kadar, manev%\ hasletlerine de borcludurlar. Stadyomlarımızı bir kanlı arenaya viren döğüşlü, sb'ğü$lü, hileli ve kinli | ğuşmaları, onun içindir ki, biz sporumuz] için bir kıymet olarak telâkki etmektel mazuruz. Dürüslçe, cenülmence, sport*\ mence, kısacası insanca tatbik edilecek] bir sporun, memlekelie itiuad haline geU mesini özleyişimiz de bundandır. SedenA lerini terbiue etmek istiyen Türk genc/e«| ri, her şeyden önce, seciuelerini ve sınt'rti lerini ierbiıje eimekle işe başlamahdırA Disiplinsizliğin çorbaya çevirdiği bir\ spor, cemiuet seviuemiz için bir tehlike olmaktan başka ne ifade eder? Bütün dünııanın gıpta ile seurettiği\ örnek olarak gö'slerelim.» Sporun diğer şubelerinde çalışanlarııi da süvarilerimiz gibi muvaffak olabilmeleri için, sporda ve bilhassa en fazla rağ* bet gören futbolda, manevî hasletleri yükseltmeğe çalışmak lâzımdır. Memleketiıt istediği ahlâkı zayıf, seciyesi sıfır sporcu» lar değildir; bedeni gibi, hatta bedeninden ziyade ahlâkı ve seciyesi kuvvetli genclerdir. Esasen maneviyat yüksek ve ruh kuvvetli olmadıkça, vücudler kada^iradelerin de çarpıştığı sporda tam mm vaffakiyet elde etmenin imkânı yoktur. Evet, Türk gencliğine Türk süvarilerini örnek olarak gösterelim ve gencliği bu örneklere benzetmeğe çalışalım. ınımııııllllUIIIIIIIIIIIIİIIIIIIIIRIIIIIIIIÜIIIIIIIIIIIIIIimıllıııı Amerikada üç ehemmiyetli nutuk Harbiye Nazırı Avrupa ile Amerikanın müna sebetlerini anlattı Atatürkle Polonya ' Cumhurreisi arasında Ankara 6 Polonya millî bayramı münasebetile Reisicumhur Atatürkle Polonya Reisicumhuru Mosciki arasında aşağıdaki telgraflar teati edilmiştir: Ekselam Mosciki Polonya Reisicumhuru Vaşington 6 Amerika Birleşik devVAR3OVA letleri Harbiye Nazın Vudring, AmePolonyanm millî bayramını kutrika Ticaret Odasmın bir toplantısında luladığı bugünde, en hararetli teb söylediği bir nutukta ezcümle demiştir riklerimi ve keza şahsî saadetlerile ki: 1(1 asil Polonya milletinin refahı hak « Diktatörlüklerin devamlı tecavüzkındaki samimî dileklerimin kabu leri, demokrat memleketleri bir gün harlünü ekselansınızdan dilerim. be sürükliyebilecektir. Bu sebebden, AK. ATATÜRK merika Birleşik devletleri böyle bir ihti Ekselans Kemal Atatürk mali daima gözönünde tutmalıdır. Türkiye Reisicumhuru Halen demokrasiler derin surette sulh ANKARA arzusunda bulunmaktadır. Fakat eğer Millî bayramımız münasebetile nefret hisleri ileri gider ve bu demokrasilevaki Iutufkâr dileklerden dolayı en ri nüfuzu altma alırsa, bu keyfiyet sulderin teşekkürlerimin kabulünü ekhun idamesini çok güçleştirecektir. Buselansınızdan rica eylerim. gün elzem olan cihet, hadiseler kontrolumuzdan çıkmadan evvel, devam eden tecavüzlere bir nihayet verilmesidir. Ben derhal bir harb tehlikesi mevcud bulunduğuna ve yahud harbin önüne geçilmez bir tehlike olduğuna inananlardan değilim. Filhakika, son 15 gün içinde Avrupadaki gerginlik de azçok sükun bulmuştur. Bununla beraber, dünya vaziyetinin fena ihtimallerini kabul edip bunları gözönünde tutmazsak, vazifemizi herhalde yapmamış oluruz.» Rumen Hariciye Nazırmm beyanatı Küçük Antant, sulh yolunda dinamik bir teşekküldür... Ziya Emiroğlu M. Huver'in programı Oklahoma Siti 6 Cumhuriyet partisinin mahallî toplantısında bir nutuk söyliyen Huver Amerikaya «Avrupayı felâkete sürükliyen ve demokrasiler için tehlikeli olan yolu» terkettirecek olan bir program çizmiş ve aşağıdaki tavsiyelerde bulunmuştur: 1 Enfilâsyondan ve büyük federal masraflardan vazgeçilmesi, 2 Vergi sisteminin tadili, 3 İşsizlere yapılan yardımın üçte bire indirilmesi, 4 Bütçede muvazene temini. 5 İş ofisi karşısında patron ve amelenin ayni haklara malik olması, 6 Aleyhtarhktan vazgeçilmesi ve sımflar arasmda kinin kaldınlması. Milletler neye müracaat etmelidir? Vaşington 6 Radyoda bir nutuk söyliyen Summer Velles muahedelere tekrar riayet edileceği ve milletlerin kuvvete değil, akıl ve mantığa müracaat e decekleri güne kadar Amrikanın memleketi müdafaaya muktedir bir ordu ve do nanmaya sahib olması lüzumundan bahsetmiştir. Hatib, Amerikan efkârı umumiyesinin Yenidünya milletlerine bir tecavüz vuku bulduğu takdirde Lâtin Amerika ile teşriki mesai edilmesini arzu ettiğini ilâve eylemiştir. Bükreş 6 Küçük Antant daimî konseyinin resmî tebliği okunduktan sonra Romanya Hariciye Nazırı M. Komnen, aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: « Sinaia toplantısı, Küçük Antantın kuvvet ve hayatiyeti hiçbir zaman şüphe götürmez bir teşekkül olduğunu bir kere daha ispat etmiştir. Şurasını kaydediniz ki bu kuvveti, bizler, yalnız sulh eserinin ve enternasyonal iş birliğinin emrine koyuyoruz. Küçük An tant, yalnız tedafüî statik bir teşekkül değil, fakat sulh yolunda taarruzî dinamik bir teşekküldür.» Bükreş 6 M. Stoyadinoviç ve Krofta şereflerine dün akşam Foisber Kral şatosunda bir ziyafet verilmiştir. M. Stoyadinoviç ve Krofta, bu sabah Belgrad ve Prag'a dönmek üzere Sinaia'dan hareket etmişlerdir. Mecidiyeye de sancak verildi Bu münasebetle parlak merasim yapıldı Izmit 6 (Telefonla) Bugün saat on üçte Gölcükte ihtiyat filomuzun gemilerinden Mecidiye kruvazörüne sancak verme merasimi, büyük tezahüratla ya pıldı. Mecidiyenin bütün mürettebatı Göl cükte spor meydamna geldiler. Burada bütün Gölcük halkı toplanmıştı. Ya yuz muharebe kruvazörümüzün bandosu İstiklâl marşını çaldı. Bundan sonra Donanma Kumandanı Amiral Şükür Okan Atatürk adma sancağı Mecidiye gemisinin komutanı Nizameddin Akiymana verdi ve dedi ki: « Bu sancağı son nefesinize kadar muhafaza ve müdafaa edeceksiniz. Oleceksiniz; fakat kimseye vermiyeceksiniz.» Buna gemi komutanı gür ve heyecanlı bir sesle cevab verdi: « Türk, dünyada durdukça hiçbir suretle, hiçbir sebeble sancağını düşmana vermiyecektir.» dedi ve buna and içti. Merasim halkın coşkun alkışları arasında nihayet buldu. PEYAM1 SAFA Tahsilâtta fazlahk Ankara 6 (Telefonla) Nisan 938 sonunda haliyeden 216,576,028 lira ve sabıkadan 13,075,476 lira olmak üzere 239,651,504 lira tahsilât yapılmıştır. Geçen yılın ayni aylarına nazaran hakikî tahsilât fazlası 22,513.827 liraya baliğ olmaktadır. 937 malî yıh bütçesinde varidat 231 milyon lira olarak tahmin edilmiştir. Bu suretle tahsilât miktarı muhammenatı sekiz küsur milyon lira tecavüz etmiştir. Millet Meclisinde Ankara 6 Büyük Millet Meclisi bugün Fikret Sılayın başkanhğmda toplanarak bazı azanın mezuniyetlerine aid riyaset dıvanı teskeresini ve eylul ikinci teşrin 937 aylarına aid raporunu tasvib etmiştir. Vakıf malların taksitle satılması ve kiraya verilmesi satış paralarınm kullanılması ve emaneten idare edilen mülhak vakıflardan idare ve tahsis masrafı alınması hakkmdaki kanunun da birinci müzakeresi yapılmıştır. Gene bugünkü toplantıda Türkiye cumhuriyeti ile Sovyet Sosyalist cumhuriyetleri ittihadı arasmda imza edilen ticaret ve seyrüsefain muahedenamesile merbutlarının ve ticaret ve tediye anlaşmasının tasdikine aid kanun lâyihasmın ikinci müzakeresi yapılarak reye konulmuştur. Kanunun kabul edildiğine dair tas nifler neticesi riyaset makamından bildirildiği zaman heyeti umumiye şiddetli ve sürekli alkıslarla karşılamıştır. Büyük Millet Meclisinin bugünkü toplantısında Sovyet büyük elçisi Terentiyef de süfera locasından Meclis müzakerelerini takib etmekteydi. Meclis pazartesi günü toplanacaktır. Son yağmurlar Rasadhane, vaziyette bir] gayritabiilik görmüyor Baharın zevkini kaçıran sürekli yağ « murlar günün meselesi oldu. Herkes so»i ruyor: Acaba, yağmur devam edecek miil Ve güzel yazı da hep böyle yağmur altmda mı geçireceğiz? Sonra, zihinleri kurcalıyan bir mese le de; yağmurlarm bazı kimselere gayrrtabiî görünüşüdür. Dün, Rasadhaneden, yağmur vaziyeti hakkında şu malumatı aldık: 1 mayıstan 6 mayısa kadar, îstanbulsf düşen yağmur miktarı 45 milimetredir., Bunun yalnız 38 milimetresi 2 ve 3 m yıs günleri yağmıştır. Nisan ve mayıs ayları için İstanbul « da normal olan yağmur miktarı, nisanda 40, mayısta 42 milimetre olarak kabul edilmiştir. Halbuki, bu sene, yalnı: nisan ayında yağan yağmur miktarı 74 milimetredir. Mayıs ayınm beş gününde (45) milimetre yağmur yağdığma ve daha da yağacağma göre, bu nisbet de norm yağmur miktarından çok fazladır. Ancak, Rasadhane idaresi, bu yağ murları, pek gayritabiî görmemektedir. Zira, bundan evvel 1912 senesi nisan a yında İstanbula 104 milimetre, 1919 senesi mayısında 167 milimetre, 1925 senesi mayısında 111 milimetre, 1933 mayıs ayında 116 milimetre yağmur düşmüştür. Ancak bu vaziyete bakarak, bütün mevsimin yağmurlu geçeceğine, de hükmedilmemelidir. Yağmurlarm hızını almış okaası çok muhtemel gö rülmektedir. Yahudi meselesi ve Macaristan İzmitte asrî firın îzmit 6 (Telefonla) İzmit belediyesi asrî fırın meselesini halletmiştir. Belediye meclisi toplantısında elli bin lira sarfile bir asrî fırın inşasına karar verilmiştir. Bu fırın günde 10,000 ekmek çıkaracaktır. Çin ve Japon harbi Hankeu 6 Icra konseyi ikınci reisi General ŞangÇung, şu beyanatta bu lunmuştur: « Japonya, Çine karşı olan politikasını değiştirmedikçe, Çin kat'iyyen sulhu düşünmiyecektir. Mareşal Çankay şey'in idaresi altında, Çin. en büyük fe cîakârlıklara rağmen. tam hakimiyeti ga ranti eden bir sulh elde edinciye kadar rrücadelesinde devam eyliyecektir.» Polonya Mançuko'yu tanıyor Tokyo 6 Polonya hükumeti Mançuko'yu tanımış ve yakında bir ticaret muahedesine karar vermiştir. Budapeşte 6 Macar politik mahfillerinde Küçük Antant toplantısından hararetli surette bahsedilmektedir. Gazetelerin bildirdiklerine göre, Si naia'da görüşülen meseleler arasında Küçük Antant devletleri dahilinde Yahudi meselesinin prensip itibarile halli işi de vardır. Gene Macar gazetelerinin kaydettiklerine göre, Milletler Cemiyetinden bahsedildiği sırada, İsviçre hü kumetinin bitaraflık bahsinde aldığı hattı hareketin Milletler Cemiyeti paktmın 16 ncı maddesindeki zecrî tedbirler içinden kendisini kurtarmak istiyen Atina 6 (Hususî) Buradaki Almanmemleketler için bir misal teşkil ey ya elçisi dün Başvekil Metaksası ziyaret lediği neticesine varılmıştır. ederek Alman devlet reisi Hitler taraMacar meselesine gelince, Macaris fmdan kendisine verilen Alman kar tanla en nihayet ağustosa kadar bir iti tal nişanının büyük istavroz rütbesini lâfm vücude getirilmesi hususunda mu tevdi etmiştir. tabık kalınmıştır. Sinaia'da İngiliz elMaarif Vekilinin dünkü çisinin yaptığı bir mülâkat büyük heyecan tevlid etmiştir. (a.a.) tetkik gezintisi £ KISA HABERLER "^ Ankara 6 (Telefonla) Maarif Vekili Saffet Ankan. refakatinde Müs* ANKARA 6 Bu pazar günü saat teşar Rıdvan Nafiz, İlk Tedrisat Umum 17.30 da Çin sefaretinde Ankarada bulu Müdürü İsmail Hakkı, Ankara Maarif nan matbuat mensubları şerefine bir çay müdürii Rahmi olduğu halde bugün verilecektir. Kapaklı, Yuva, Ovacık ve İvedik köyle* MOSKOVA 6 Yunanistanm yeni rinde bir tetkik gezintisi yapmıştır. Ova Moskova elçLsi Marcetti dün Kalenin'e iti cık yakınındaki Söğüdlüde eğitmenli madnamesini vermiştir. mektebler bir toplantı yapmışlardı. Ve * LONDRA 6 Lişfild dairesinde bu kil, bu toplantıda bulunmuş, muallimler gün yapılan meb'us intihabatında işçi partisi namzedi muhafazakâr partisi namze ve köylülerle hasbıhaller yapmıştır. Köydini mağlub etmiştir. Bu sene içinde ü lü çocuklar şiirler okumuşlar, oyunlar çüncü defadır ki, işçi partisi namzedi hü tertib etmişlerdir. kumet partisi namzedine galebe çalmaktaSaffet Ankan geç vakit Ankaraya dır. dönmüştür. Ordu kıyafet nizamnamesi Ankara 6 (Telefonla) Ordu kı yafet kararnamesinin bazı maddelerini değiştiren, bazı maddelerini de kaldıra rak yerine yenilerini koyan kararname bugünkü Resmî Gazetede neşredıldi. M. Metaksas'a Alman kartal nişanı verildi Fırat nehri inmeğe başladı Ankara 6 (Telefonla) Erzincandan Dahiliye Vekâletine gelen haberlere göre Fırat inmeğe başlamıştır. Şimdi su baskınının yaptığı hasarlann tesbitine devam edilmektedir. Ziyanın en çok hububat üzerinde olduğu anlaşılıyor. Ankarada bir katil asıldı Ankara 6 (Telefonla) Bu sabah Ankarada bir idam hükmü infaz edildi. Küçükyozgadın Karacahasan köyünden Muhacir oğullarından Ali oğlu Osman Aktas isminde bir katil asıldı. Genclik ve spor bayramına hazırlık Ankara 6 (Telefonla) 19 mayıs genclik ve spor bayramı hazırhkları devam etmektedir. Geçid resmine bütün mekteb talebelerile spor kulübleri en geniş kadrolarile iştirak edeceklerdir. Şehir stadında yapılacak merasime bütün Ankaralılar davet edilmiştir. Atina Üniversitesi talebesi Edirnede Edirne 6 (Hususî muhabirimizden) Atina Üniversitesi talebesinden 96 gene ve altı profesör bugün şehrimize geldi. Misafirler istasyonda Umumî Müfettiş, Vali ve kalabahk bir halk tarafmdan karşılandı. Atinalı gencler, Başvekil Celâl Ba yar, Atinada bulundukları zaman da vet edilmişlerdi. Misafirler şehrin şa yanı temaşa yerlerini gezdiler. Atatürk abidesine çelenk koydular ve akşam memleketlerine döndüler. Türk gazetecileri Nausa'da Selânik 6 (Hususî) Türk muharrirler heyeti dün akşam Nausa'yı ziyaret ederek şehirn civarında bulunan bütün fabrikaları gezmişlerdir. Nausa vali ve belediye reisi Türk muharrirleri şere iine kabul resmi tertib etmişlerdir. .

Bu sayıdan diğer sayfalar: