30 Mayıs 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

30 Mayıs 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 30 Mayıs 1938 ır çıçegı Rıdvan, köpeğini yanına, çiftesini o muzuna alıp sabahleyin çıktığı dağ gezintisinden dönerken, gurub yaklaşıyordu. Arkasında bej bir avcı ceketi, başında gri bir kasket, ayağında çivili kunduralar, sırtında av çantasüe, akşam güne şinin hafifçe yaldızladığı tozlu bayırdan inerken, halinde, hiçbir kurşunu boşa atmamış talihli bir avcınm, memnun ve müsterih edası vardı. Bulunduğu noktadan ileriye doğru bakınca, göz alabildiğine uzanıp giden bir yeşillik ve bu yeşilliğin arasında, tatlı bir poyrazm çapkın okşayışlarile ürperen, yer yer beyazlı, kırmızılı, mavili kır çiçekleri görünüyor; ta uzakta, deniz, bu zümrüd tabloyu, mavi bir çerçeve gibi kuşatıyordu. Rıdvan, bu nefis manzarayı bir müddet seyretti. Sabahtanberi dağ taş, durmadan dolaştığı için hayli yorgundu. Fakat, o dakikada yorgunluğunu unutmuş, zihnini tamamen tabiatin bu güzelliğine vermiş, yan yanya kendinden geçmişti. O dakikada, Rıdvan, her zamanki içli, dalgm, somurtkan delikanlı değil, hiçbir derdi olmıyan, beşuş, mes'ud bir adamdı. Evet, o dakikada hayatından memnun ve pür neş'e görünen genc adam, hakikatte bedbahttı. Sebebi de, dünyaya gelir ken, hilkatin hasis bir zamanma tesadüf etmiş olmasıydı. Hantal vücudü, kaba taslak yontulup bırakılmış hissini veren iri elleri ve ayaklan; kısa bir boyun üstüne oturtulmuş, normalden büyük kafası; çehresinin, bütün bu uzuvlara uygun irilik teki teferruan, Rıdvana, hayatı zehir e den, izalesi imkânsız birer sebebdi. Rıdvan, hayatı öğrendiği gündenberi, hiçbir kadından, en ufak bir iltifat gör düğünü hatırlamıyordu. Yalnız kaldığı zamanlar, kendi üzerinde derin tahlillere dalar; aşka, şefkate, her türlü ince duygulara teşne, hassas kalbile, hantal vücudü arasında mukayeseler yapar; aldığı acı netice karş:sında ağlıyacak hale gelirdi. Arkadaşlan, ahbablan arasında, kendisi kadar bedbaht hiç kimse bulunmadığı için, derd ortağından bu suretle mahrum oluşu da, onu büsbütün harab ediyordu. Fakat o gün, Rıdvan, bu felâketini unutmuş gibiydi. Saatlerce yürüdüğü yol, açık hava, güneş, çiçek ve tabiat, ruhunun ezelî yarasma şifah bir merhem olmuş, delikanlıyı, geçici ve yalancı bir saadete ulaştırmıştı. Mavi denizle, yeşil kırlann en gözalıcı bir manzara halinde birleştiği noktayı seçti, oturdu. Yarım saat kadar dinlen dikten sonra, yola devam etmek üzereayağa kalktığı zaman, yüreği, gözlerine dolan geniş ufuklar kadar ferahtı. Kö peğini önüne kattı, geniş adımlarla ilerlemeğe başladı. Yol, biraz ötede iki büyük kaya ara smdan kıvnlarak aşağı dogru. daha dik bir bayır halinde devam ediyordu. Rıdvan, tam bu kıvnntıya geldiği zaman, birdenbire durdu. Karşısında biraz evvelki nefis tabloyu unutturacak kadar harikah bir başka manzara belirmişti. Kayalardan birinin dibinde, g«nc, güzel bir kadm, bir ayağı taşın üstünde, öteki geriye dcğru uzanmış, elindeki şemsiye ile, u zakta gördüğü bir şeyi yakalayıp kendıne çekmeğe çakşıyordu. Şemsiyesini ^uzattığı nokta, kayaliğm, uçuruma doğru bakan tarafındaydı. Genc kadm, kayanın üstüne iyiden iyiye abanmı;, yay gibi gerilen vücudünün bütün gayretini, ulaşmak istediği o şeye vermif, uğraşıp duruyordu. Rıdvan, kumral, kıvır kıvır saçlarm üstüne çapkınca oturtulmuş geniş kenarlı bir hasır şapkanm gölgelendirdiği bu güzel çehreyi, yandan görmüş ve olduğu yerden bir adım fazla atamamıştı. Sağına, soluna baktı; kimseler yoktu. Bu genc, güzel kadınm, dag ba^ında, yapyalnız ne işi olabil'rdi? Rıdvan, kendini belli etmek için hafifçe öksürdü. Genc kadm, ileri uzattığı şemsiyeyi birdenbire geri çekti ve başmı, irsiyakî bir hareketle, Rıdvana çevirdi. Delikanlı, o dakikaya kadar yalnız yandan, bir tarafını görebildiği bu çehre ile tamamen karşılaşınca, büsbütün şaşala mış, dizlerine büsbütün kesiklik ânz ol muştu. Fakat, şaşk.nlığma galebe etmeğe çalıştı, kendini zorladı ve yürüdü. Etrafın yalnızlığı ona bütün cesaretini vermişti. Kasketini çıkardı, derin bir reve rans yaptıktan sonra: Hanımefendi, dedi. affınıza mağrur£n, tehlikeli bir iş yaptığınızı söylemek isterim. Uçuruma doğru eğiliyofdunuz. Tutunacak yer yok. maazallah ayağınız kaysaydı... Parlak, mavi, güzel bir çift göz, Rıdvanın kalın camlı gözlükîerine, sabit bir bakışla takıldı; kad'nın dudakları, sevimli bir tebessümle aralandı ve delikanlı, şu cevabla karşılaştı: Şairane bir ölüm olurdu, beyefendi. Mavi bir kır çîçeği uğrunda uçuruma yuvarlanmış olacaktım... Mavi kır çiçeği? Nerede bu ci :ek? Rıdvan, miyop gözlerini kırpıştırarak, etrafına bakmdı ve kadının biraz evvel şemsiyesile uzandığı yerde, mavi çiçeği gb'rdü. Gördüm! dedi... Şurada... De mek ki bu çiçek sizi çok alâkadar etti öyle mi? Evet... Alelâde bir şey amma, bilmem neden, hoşuma gidiverdi işte... Fakat çok uzak, yetişemiyorum... Rıdvanm kafasının içinde bir yıgm fikir bir anda dolaştı. Güzel kadınm, çok uzak olduğu için yetişemediği çiçeği koparıp ona vermek suretile yapacağı hoşa giden hareket, belki de onu sevimli gösterecek ve kadınm gözüne, hatta, kimbilir, kalbine girecek, hüsranlanna, mahrumiyetlerine sed çekecekti. İçinde bulun dukları tabiat dekoru, mevkiin tenhalığı, lâtif manzara, kalbden kalbe yol açılmasına müsaid bir hava yaratıyordu. Rıdvan, burnunun üstünde, heyecan dan sarsılan gözlüğünü düzelterek, titrek bîr sesle: Siz arzu ettikten sonra, hiçbir mavi çiçek yoktur ki koparılamıyacak kadar uzak olsun! Dedi ve bülün cesaretini ele alarak, kayaya doğru yürüdü. Kadm, yapmacık olmıyan bir telâşla, onu bu fikirden vaz geçirmeğe çalıştı. Fakat Rıdvan, kadını teshire karar vermişti. Azimkâr bir hareketle kayaya yapıştı. îleri doğru uzandı. Ayaklannın altından çakıllar ve topraklar kayıp uçuruma dö külüyor, kunduralarınm çivileri, taşlann üstünde tutunmasına mani oluyordu. Bir aralık, sağ ayağmı ileri doğru u zattığı zaman, üstüne bast;ğı irice bir taşm yerinde sökülüp yuvarlanması, Rıd vanm vücudünü sarsmrç ve gözünden gözlüğünü düşürmüştü. Lâkin, kahramanlığı sonuna kadar götürmeğe karar veren delikanlı bu felâkete aldırmadı. Etrafı görebilmek için gözlerini biraz daha kısmak pahasma, mavi çiçeğin bulunduğu yeri kestirdi. Genc kadın, pürtelâş çırpınıp dururken, Rıdvan mavi çiçeğe kadar ulaşmış, son bir gayret ve hamle ile ileri uzanarak onu koparmıştı. Ayağa kalktı; çiçeği genc kadına uzattı. Kahramanhğmm mükâfatmı almak, demiri tavmda dövmek için, kadının te şekkür etmesine meydan bırakmadı, sö zünü yarıda kesti: Teşekküre değer bir şey değil, hanımefendi, dedi... Benden değil, sizden bahsedelim. Bu dağ başmda, yapyalnız, korkmadan nasıl dclaşıyorsunuz? Yalnız değilim, efendim... Arkadaşun şu tarafta... Genc kadın, «arkadaşım» derken, bu kelimeyi öyle candan, öyle muhabbet dolu bir ifade ile söylemişti ki, Rıdvan, bir tokat yemiş gibi sersemledi. Güzel kadın sözüne devam etti: O tarafa doşmı gidiyorsanız, biraz yürüyelim, göreceksiniz. Yokuşun alt başında oturuyor. Yürüdüler. Yirmi adım ileride, yolun kenarındaki otlann üstünde, sırt üstü yatmış, yakışıklı bir delikanlı vardı. Kadın ona doğru koştu. Elindeki mavi kır çiçeğini uzatarak: Bak, dedi. Sen koparmak istemedin amma, çiçeğe gene kavuştum. Yakışıklı genc, sırnaşık birini başından defetmeğe çalışır gibi bir tavırla: Iyi ya canım, dedi. Hayrını gör. Sana çiçek koparacağım diye uçuruma yuvarlanıp kafamı patlatacak değildim ya! Senin gibi düşünmiyen insanlar da var. Ben uğraşıp dururken, oradan geçen kibar bir zat, canını tehlikeye koydu, mavi çiçeği kopardı, bana getirdi... Rıdvan, hiç beklemediği bu anî darbenin verdiği sersefnlikle, bir müddet ol duğu yerden ayrılamadı. Sonra, gözünün önündeki acı hakikati daha fazla görmemek için, hızlı adımlarla bayırı indi. Oradan uzaklaşırken, kulağma, yakışıklı gencin müstehzi bir kahkahası çarptı, arka sından şu iltifatı işitti: Amma da aptal şeymiş! Çeviren: Bursanm ipek böceği tohumları Bu seneki mahsulün 75 bin kutu olacağı anlaşıldı SîNEMA Jahore Sultanı eşini buldu Hükümdar Dorothy Lamour ve Olympe Bradna ile evlenemeyince bir dansözîe izdivaç etti RADYO akşamki program J ANKARA: 12,30 karışık plâk neşriyatı 12,50 plâk: Türk musikısi ve halk şarkıları 13,15 dahili ve haricî haberler 18,30 karışık plâk neşriyatı 18,50 ingilizce ders (Azime ipek) 19,15 Turk nnı^ikisi ve halk şarkıları (Servet Adnan ve arkadaşlan) 20 saat ayarı ve arabca neşriyat 20,15 Türk musikLsi ve halk şarküarı (Haluk Recaı ve arkadaşlan) 21 spor konuşması: Niza meddin Kırşan 21,15 stüdyo salon orkestrası 22 ajans haberleri 22,15 yaruıki program ve Lstıklâl marşı. İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 havadis 13,05 plâkla Türk musikisi 13,30 muhtelif plâk neşriyatı 14 son 18,30 plâkla dans musikisi 19,15 çocuklara masal: Bayan Nine 19,55 borsa haberleri 20 Rıfat ve arkadaşlan tarafmdan Turk musikisi ve halk şarkıları 20,45 hava raporu 20.48 Ömer Rıza tarafından arabca söylev 21 fasıl saz heyeti: Ibrahim ve arkadaşlan tarafından, saat ayarı 21,45 orkestra 22,15 ajans haberleri 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçalan 22,50 son haberler ve ertesi günün prograraı 23 son. Bursa (Hususî) İpek böceği tohumu tevziatının bu sene 75 bin kutu kadar olduğu anlaşılmaktadır. Bu hesaba göre: bu sene tutulan tohum miktarı geçen senekınden 8 bin kutu fazladır. Umumiyet itibarile tohumların açılması normal şartlar içinde olmuştur. Bursa civarındaki böcekler henüz ikinci ve üçüncü uyku devresini geçirmektedirler. Böceklerin sıhhî vaziyetleri ve dut yaprağı vaziyeti iyidir. İpek böcekçiligi enstitüsü teşkilâtı son zamanda askı mücadelesine başlamıştır. Enstitü memurları Balıkesirden İzmite kadar bütün köylerde faaliyete geçmiş lerdir. Yalovaya da bir memur gönderilmiştir. Teşkilât memurları, gezdikleri yerlerde halkı, askı şekli üzerinde aydınlatmaktadırlar. Meşe dallarını askı olarak Olympe Bradna kullanmamn zararlı ve verimsiz olduğunu izah etmektedirler. Bunun yerine hardal, Londradan yazılıyor: katırtırnağı, pamucak ve fındık gibi ne Jahore sultanı üç dört aydır evlenme batların kullanılmasmı tavsiye etmekte ve peşinde koşuyor; kendi memleketinden bir bunları bedava olarak böcekçilere dağıt kadın aLmak istemiyen ve harem dairesinmaktadırlar. deki cariyelerle de iktifa edemiyen hü Diğer taraftan şehir içinde de üç kol kümdar, ille Avrupalı veya Amerikalı dan faaliyet gösterilmektedir. meşhur bir şahsiyetle izdivac etmek gayBursada olduğu gibi Edirne ve Diyar retini güdüyordu. Bir müddet evvel başbakırda da birer kurs açılmıştır. Enstitü göz olduğu İskoçyalı zevcesinden derin müzün yardımile Antalya mektebi Alan bir ihtilâf neticesi kolayca aynlan sultan yada, Denizli mektebi de Ödemişte birer kat'iyyen bekâr kalmak niyetinde değilkurs açmışlardır. Buralara enstitümüzden di. Sinemada hayalini veya mecmualarda birer yardımcı gönderilmiştir. resmini gördüğü, hemen her meşhur ar Diyarbakırla Elâzığdan gelen haberler, tiste talib oluyordu. Bunlar arasında Dooralardaki böceklerin sıhhî vaziyetlerinin rothy Lamour, Olympe Bradna da vardı. iyi olduğunu bildirmektedir. Antalya ve Dorothy Lamour hiç şüphesiz dünyaîzmir taraflarındaki böceklerin de askıda nm en güzel kadınlanndan biri olduğu iolduklan, gene bu haberler arasındadır. çin, onun üzerinde epeyce durmuş ve hatBursa merkezinde Parti ocaklarmda ta Holivud'a desti izdivacmı taleb etmek konferanslar verilerek halk, askı işi etra üzere bir heyet göndermişti. Heyet Dorofmda tenvir edilmektedir. Kaza ve köy thy'nin evli olduğunu öğrenince kendisine lerdeki ziraat teşkilâtından istifade edi telgrafla malumat verdiler ve ne yap lerek muvafık askı kullanmak için bütün malan lâzımgeldiği hakLnda talimat ishalk bu yeniliğe tes^'k edilmektedir. tediler. Sultan bunun üzerıne sinema mecmualarını yeniden tetkik etti ve Olympe Bursada faili meçhul bir Bradna'nı beğendi. Bu genc Fransız arcinayet tisti Gary Cooper ve George Raft'la birBursa (Hususî) Kozbudaklar kö likte «Deniz kahramanları» nda fedakâr yünden îsmail meçhul kimseler tarafm kız rolünü oynıyan san'atkârdı. Heyet adan katledilmiştir. Yapılan araştırma zası, sultanın kansı olmayı kabul edip etda katillerin, Güneybudaklar köyün miyeceğini kendisinden istifsar ettiler. Oden Mehmedle ayni köyden eniştesi lympe yaşının küçük olduğunu ve henüz Hüseyin olduklan anlaşılmış. her ikisi evlenmek niyetinde bulunmadığını söylide yakalanarak Adliyeye verilmişler yerek bu teklifi nazikâne reddetti. Memdir. Cinayetin, ötedenberi aralarında mevcud bir kız meselesinden dolayı ya eketini ve şahsiyetini hiç tanımadığı bir adamla servet için, şan için, şöhret için izpıldığı tesbit edilmiştir. divac edemiyeceği şüphesizdi. Dorothy Lamour Konya köylerinde kalkınma faaliyeti Konya (Hususî muhabirimizden) Konyaya bağlı Kızılviran nahiyesinde köy kalkınma programma göre 3800 yabani armuda aşı yapılmış, 98,000 bağ çubuğu, 2300 kavak, 1800 söğüd dikil miştir. Kızılviran ve Ağras köylerinde nümuneye göre. köy levhaları yaptırılmış, Bulamas, Hasanşıh, Ağras, înlüce, Çamurlugiret köylerinde birer çamaşırhane inşa ettirilmiştir. Kamuna bağlı köylerde bütün evler badanalanmış. köylerde sekiz çeşme ayağı, üstü kapalı lâğıma almmış, 187 halânın lâğımlan usule uygun bir şekilde kapattırılmıştır. C dın, sarışın bir dansöz buldu. Bu bahti yar, güzel mis Lydia Cecely Hill'dir. Henüz yirmi dört yaşındadır. Hükümdar mümessili vasıtasile kadınm muvafakatini istihsal ettikten sonra hemen tayyare ile Çin Hindinden Londraya hareket etmiş ve evvelki gün tekrar tayyare ile İngiliz payitahtından kalkarak karısile birlikte Singapur'a vasıl olmuştur. Lydia Hill senelerdenberi Londra şehrinin V'est End kısmmdak! büyük lokanta ve barların birinde dans numaraları yapmakta idi. Bir hafta evvel yani sultana nişanlandığı günden itibaren parmağında kıymettar elmaslarla süslü bir yüzük taşımağa başladı. Mücevherden anlıyanlar bu yüzüğün kıymctinin bizim paramızla 10 bin liradan fazla olduğunu söylüyorlar. Müstakbel kocası bu yüzükten maada, genc ve güzel dansöze 50 bin liralık mücevher daha hedlye etmiştir. Bunların üzerinde bir tacla birlikte «S. I» işaretleri vardır. Çünkü Jahcre sultanının ismi Seydi İbrahimdir. Bu izdivac haberi gerek Londra, gerekse Holivud'un sinema işile meşgul mehafilinde büyük bir tesir göstermiş ve herkesin ağzında dolajan bir dedikodu haline gelmiştir. Bilhassa Dorothy Lamoure ile Olympe Bradna bu bahse dair birçok mektublar almışlardır. Mektublann bazısmda böyle bir fır satı kaçırdıklarından dolayı kendileri akılsızlıkla itham edilmektedirler. Bazısında ise mesleklerini feda ederek âkıbeti meçhul bir maceraya atılmadıklanndan dolayı tebrik edilmektedirler. Dünya bu... însanları hep ayni şekilde düşündürmek kaSultan, bütün bu muvaffakiyetsizlikler bil değil... Birinin iyi bulduğunu öteki karşısında kat'iyyen ümidini kaybetmedi. gayet berbad görüyor!.. Beşeriyet için Nihayet kendi arzusuna göre bir genc ka bundan daha tabiî ne olabilir!.. Yabancı merkezlerden müntehab parçalar Operalar 20,30 Viyana: Kaderin kuvveti (Verdi^ nin). 21,05 Berlin: Sevil berberi (Rossini'nin), 21,35 Paris (P. T. T.): Operadaki temsılın nakli. 22,35 Kopenhag: Andre Chenier (Gior« dano'nun). 3 üncü ve 4 üncü perdeler. 20,15 Berlm: Beethoven ve Schubert'in piyano musıkisi. 21,05 Frankfurt: Orkestra konseri. 21,20 Londra: Verdi'nin eserlerinderi mürekkeb konser. 22,05 Kolonya: Telemann'm (Günün. kısıınları). 22,05 Könıgsberg: Haydn'ln eserleri. 22,05 Milâno: Senfonik konser. 22,05 Münih: Beethoven'in eserleri. 23,15 Roma: Viyolonsel konseri (Livlo Boni tarafmdan). 23,35 Stuttgart: Hândel = Zyklus (Zamanın zaferi ve hakikat). 1,05 Frankfurt: Asrî eserler ve solistlerin konseri. 23,25 Saarbrücken: Beethoven'in piyano musikisi. 23,35 Doyçlanzender: Trio parçalar (Bocherini'nin). 1,05 Frankfurt: G. Hüsch ve Elizabeth Friedrich (Solistler konserinde). Büyük konserler Oda musikileri Şarkı konserleri Bir iki satırla Spencer Tracy Nevyorka gelmiştir. Oradan Avrupaya gelecek ve tatil müddetini muhtelif memleketlerde geçi recektir. Amerikaya tekrar döndüğü zaman Rober Taylor'la birlikte «Simali garbî geçidi» ismindeki filmini çevirmeğe başlıyacaktır. •Jt Rejisör Robert Vien «Ültimatum» ismindeki filmini bu hafta içinde çevirmeğe başlamıştır. Bu kordelâda başrolleri evvelce haber verdiğimiz veçhile Dita Parlo, Erich von Stroheim oynamakta dırlar. 'jf Holi\ud'daki R. K. O kumpan yası, Amerika istiklâl muharebelrinin ilk başlangıcı olan Pennsilovanya'daki ihti lâl hareketini tasviren bir filim vücude getireceklerdir. Bu kordelânın adı «Hududdaki vatandaşlar» olacaktır. •Jf Holivud'da «Kalb kocamaz!» is mindeki filim çevrilmeğe başlamıştır. Bu kordelâda baş rolleri Roland Joung, Janet Gaynor, Douglas Fairbanks, Paulette Goddard oynıyacaklardır. •İC Fransanın cenub sahillerinde «Üc retli tatil» isminde bir filim çevrilmektedir. Bu kordelâda başrolleri komik Du valles ile Christiane Delyne oynamak tadırlar. T^Amerikadan Avrupaya Normandie vapurunun yaptığı son seferle Amerikalı sinema artistlerinden vaktile Marlene Dietrich'e partönerlik etmiş olan Brian Aheme ile Merle Oberon'un nişanlısı David Nieven, «San esirler» ve «Allahın bahçeleri» nde gördüğümüz Avusturyalı donsöz Tilly Losh ve John Barrimore'un kızlarından biri Diana Bsrrimore Fran saya gelmişlerdir. ^ 1936 Gauncourt mükâfatmı kazanmış olan Joseph Peyre'in «Kan ve ziya» ismindeki romanından iktibas edilerek bir film vücude getirilecektir. •^ HALKEVLERtNDE Beyoğlu Halkevinde sergi Beyoğlu Halkevinden: Evimizin halk dershanelerl ve kurslar şubesinin biçki ve dikiş, şapkacılık, çlçekcilik kısımlarmda çalışan ve muvaffak olan bayanlarm atelyelerimizde hazırladıkları elblseler, şapkalar ve çiçekler, 31 mayıs 938 tarihinden itibaren Evimizin Tepebaşındaki merkez blnasında açılacak sergide teşhir edilecektir. Sayın halkımızı bu sergiyl ziyarete saygılarımızla davet ederiz. Osmanlı Bankası ÎLÂN Osmanlı Bankası hisse sahibleri, dahilî nizamnamenin 29 uncu maddesine göre, 21 haziran 1938 salı günü saat on iki buçukta, Londrada, E. C. 2. Old Broad Streed, Winchester House'da toplanacak yıllık umumî içtimaaa davet edilir. Müzakere ruznamesi: Umumî komitenin 1937 senesine aıd raporu. 31 ilkkânun 1937 tarihinde rüyet edilen hesabların tasdikı. Temettü hissesinin tayini. Umumî komiteye aza intihabı. Banka dahilî nizamnamesinin 27 nci maddesine göre, heyeti umumiye, en az 30 hisse senedi olan hisse sahiblerinden terekküb eder. Ancak. yalnız yevmi içtima olan 21 haziran 938 den en az on gün evvel hisselerini zirde gösterilen merkezlerle şubelere teslim eden his sedarlar bu içtimaa iştirak edebileceklerdir. Pariste: Meyerbeer sokağında (IX e) 7 numaralı banka merkezine. Londrada: Throgmorton Street (E. C. 2.) de 26 numaralı banka merkezine. İstanbulda: Banka idare merkezine ve bankanın muhtelif şubelerine. HAMDt VAROĞLU •Jt Gayet eski bir araba ile parasmı bir türlü ödıyemediği bir sürü elbise... îşte Adolphe Menjou'nun sinemaya intisabını ve orada muvaffak olmasını temin eden âmiller... Bundan tam on beş sene ev veldi. Adolphe cebinde gayet az bir para ile Nevyork'a gelmişti. Kendi kendine şöyle düşünüyordu: Figüranların en şıkı olduğum için her halde angajmansız kalmıyacağım! Holhoıd'un en kibar terzisine gitti: Bana en güzelinden, en şıkından altı kat elbise yapınız! Dedi. Terzi şu cevabı verdi: Pekâlâ... Beher elbisenin bedeli 175 dolar... Hepsi 1050 dolar eder. Bir takım teferrüatı da hesab edersek yekun 1200 ü bulur! Çok iyi... Fakat bu paraları bendjçn peşin alacağınızı zannetmeyin!.. Terzi bu söz karşısında telâşa düştü ve elbiseleri dikmeğe muvafakat göstermedi. Diğer taraftan polise müracaat etti, kendisine fikrini kazaen ağzmdan kaçıran bu adamın diğer meslektaşlarmı dolandırmasına imkân bırakmamak için... Adolphe gelen polisleri savdıktan maada, terziyi de elbiseleri yapmağa ikna etti. Sırf tatlı dili sayesinde... Bu gece şehrimizin muhtelif semtlerin deki nobetçi eczaneler şunlardu1: Istanbul ciheti: Eminönunde (.Hüsej'in Hüsnü), Alemdarda (Abdulkadir), Kumkapıda (Haydar), Kücükpazarda (Bensason), Şehzadebaşında (Asaf), Fenerde (Emilyadi), Karagümrukte (Arifj, Şehzadebaşında (Hamdi), Aksarayda (Z. Nuri), Samatyada (Rıdvan), Bakırkoyde (Lstepan), Eyübde (Hikmet Atlamaz) eczaneleri. Beyoğlu ciheti: Osmanbeyde (Şark Merkez), Parmakkapı İstiklâl caddesinde (Kemal Rebül), Tünelde (Matkoviç), Yüksekkaldınmda (Yenıkopulo), Galata Topçular caddesinde (Yiçepulos), Kasımpasada (Vasıf), Halıcıoğlunda fBarbud), Beşiktaşta (Süleyman Receb), Ortaköy, Arnavudköy, Bebek ec zaneleri. Kadıköy Moda caddesinde (Ne]ad), Al tıyolda (Namık), UsJiüdarda (Ittihad), Buyükadada (Şinasi Rıza), Heybelide (Halk), Beykoz. Paşabahçe, A. Hisar eczaneleri. NOBETÇI ECZANELER Bahçe Mimarı Mevlud Baysal Dördüncü Vakıf Han dördüncu kat, 18 numara. Telefon: 23426 Telgraf adresi: Mim Baysal İstanbul Büyük şehir ve kasaba parklan; Anıt, meydan, çocuk parklan ve villâ bahçeleri için modern proje ve plânlar hazırlar; keşifnameler tanzim eder. Projelerin arazide tatbikatuu deruhde ve taahhüd eder. Büket, nişan sepeti ve çelenkler için yapılan sipari§ler süVatle hazırlanır. Çiçek, sebze tohumlan; fide ve fidanlar; süs, meyva ağaç ve ağaççıklan; bahçe alât ve edevatı ve ehliyetli Bahçivanlar gönderir. Teşekkür Apandisit ameliyatımda gösterdiği hazakatten dolayı Cerrahpaşa hastanesi operatörlerinden Bay Said Topdemire sonsuz teşekkür ve saygüarımı vecibe bilirim. Hayriye Güngör Q Yeni Eserler İstanbul Liman İşleri Denizbank Liman İşletme Muamelât âmiri Kadri tarafmdan İstanbul limanmda yapılan yükleme, boşaltma, aktarma, su, kömur, palamar ve emsali liman işlerile ücret tarifelerinin tatbikatına dair bir kitab neşredilmiştir. Liman ve gümrük ve işletme kanunlarile sair mevzuatrn hükümlerine göre tat bik usullerini toplu bir surette ihtiva eden bu eser memurlara, iş sahiblerile tüccar ve komisyonculara ve vapur acentalarma büyük faydalar ve kolaylıklar temin edecek mahiyettedir. Bu hadise hem terziye, hem de Adolphe'a büyük bir reklâm oldu ve artist bir hafta içinde bütün elbiselerin parasmı ödedi. Fakat figüranlığa çıktığı zaman kimsenin kendi şıklığına dikkat etmediğini gördükçe müteessir oluyordu. O zaman hemen bir eskiciye gitti. 35 dolara hurda bir araba satın aldı. En şık elbisesini giyerek o köhne otomobilin içinde bütün Holivud sokaklarını baştan asağı katetti. O vakit herkes onun şıklığının farkına vardı. Holivud'un en zarif giyinen figüranı diye şöhret buldu. Sarlo onu «Efkârı umumiye» filmi için angaje edince muvaffakiyet merdiveninin ilk basamağma adım atmış oldu. Ve bugünkü Adolphe'un meydana cıkmasma sebebiyet verdi. •^ Baş rolleri İngiliz aktörü John Loder ile kansı Micheline Cheirel'in oynıyacakları «Genclik bizimdir!» filmi ağustosta çevrilmeğe başlanacktır. Satılık Kârgir Ev Kızıltoprak ile Feneryolu arasında tramvay caddesi üzerinde 147 numaralı yeni kârgir ev satıIıktır. 12 odası, 2 banyosu, bir buçuk dönüm bahçesi vardır. Bir katı ayrı kiraya verilebilir. Pazar ve çarşamba günleri içindekilere müraeaat olunur. Şehzadebaşı TURAN TİYATROSU •5^ Fransız muharrir ve film âmillerinHalk san'atkârı Naşid den Yves Mirande yeni bir film için güve arkadaşlan zel bir senaryo hazalamıştır. Bu kordelâBüyük varyete da baş rolleri Erich von Stroheim, Rainumaraları mu, ve Louis Jouvet oynıyacaklardır. (Vanlı kız) komedi 3 perde •JC Alice Field, Gabriel Gabrio, ThoDans, solo, düet. my Bourdelle «13 numaralı Kamp» filHalk gecesi: Localar 100, her yer 20, minin baş rollerini oynıyacaklardır. paradi 10 kuruştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: