19 Temmuz 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

19 Temmuz 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 Temmuz 1938 CUMHURtYET Suriyede Hatay için hâlâ Alman hava kuvve Franko ordusu ti 6,000 tayyareye Barselona ilerliyor rüya görenler var! çıkıyor Muhayyel tavassut ve mülâkatlarla Suriyeyi memnun edecek yeni bir şekil bulunacakmış! [Baştarafı 1 inci sahifede] Son pcsta iie buraya gelen El İrâk gazetesinde şu satırları okuduk: f «Yüksek makarr.larla yaptığımız ec rra !ar netıcesınde şu kanaate vasıl olduk ki Paris, Londra, Ankara, Şam ve Bağdad arasında bir takım telgraf ve telefon muhabereleri cereyan etmiş, bir takım fikirler ve cevablar teati kılınmıştır. Bunun gibi, mezkur Başşehirlerde bulunan devlet adamları, hariciye vezirleri ve sefirier arasında bir takım konuşmalar da vukua gelmiştir. Bundan maada Şamda Onent otelinde, muhtelif Arab ileri gelenleri arasında geçen gün bir içtima akdedilrniş ve bu içtımaa îngiliz ve Fransızlardan bazılan da iştirak etmiştir. Bu içtimada da Suriye ile Türkiye arasında iki tarafın hoşm .'luğunu temin edecek ve Türkiye ile Arab âlemi arasında ötedenberi mev cud olan dostluğu iade eyliyecek bir hal şekli bulunması için Irak tarafından faalıyet sarfedilmesi neticesine varılmıştır.» Diğer taraftan, gene Irak gazetelerine nazaran, Nuri Paşa Essaid Hatay meselesile ehemmiyetli surette meşgul olmakta imiş. Yakında Şama, oradan da Ankaraya müteveccihen seyabate çıkacakmış. Ancak bütün bunlar, şimdilik Suriye hükumetinin kendi kendisine gelin ve güvey oyunu oynamasından ibaret gibi görunur. temin maksadile vaki olmuş ve Arabların hiçbir hakları itibara alınmamıştır. Filistinde Yahudiler bir ekalliyet teşkil ederler; halbuki Hatavda ekseriyet Arabdır. Bu hal, enternasyonal politikanıri zebunküşlüğünü ve ayni zamanda Arablığa karsı tertib edilmis tam bir komployu gösterir. TürkiyeFransa anlaşması Cenevre kararlarile de ihtilâf ve tezad halindedir. Çünkü Cenevre kararları bütün milliyetlerin haklarını temin esası üzcrine kurulmus olduğu halde son anlaşma, Türklerin hakimiyetlerını temınden baska bjr gaye tanımamıstır.» Mademki size Suriye büvüklerinin beyanatiP' raklettim; buna, vaziveti daha 1 samiTir'" v e daha ackheile sösteren bir bevanat daha ilâve edeyim; bu da Şam meb'u'u Parudî'nin gazetecilere söyiedi5i sözlerdir: <î Bugünkü sivasî vaziyet; içinden çıkılmaz birseydir. Biz nereye gittiğimizi ve ne vaptığimızı dahi bilmiyoruz. Fransa ile hir muahede akdettik. Bu muahede bas'mıza binbir belâ getirdi. Muahdededen evvel ne Elcezire, ne Lâzkiye, ne de bilhassa Sancak meselesi vard;. Bütün bu meseleleri bize muahede getirdi. Fransa bizi müdafaa edecek yerde Türkiyenin ellerine teslim ediverdi.» *** Romanya Valde Kraliçesi öidii Kral Karol, kardeşi Prens Nikola'yı . Romanya'ya davet etti *** İşin bu tarafı bir oyundan ibaret olsa da Suriyenin bu oyunu, daha başka oyunlarla birlikte oynamağa karar vermiş bulunduğunda şüphe yoktur. Oyunun ilk mühim perdesini, yarın toplanacak olan Vatanî partisinin umumî kongresi teskil ediyor. Bir aralık Suriye parlamentosunun da fevkalâde bir top lantıya çağırılması bahis mevzuu oldu. Fakat, anlaşılıyor ki bu, protesto oyunu nun ikincı perdesini teşkil edecek. Meclis reisi Fares El Hurî Arab ajansına resmî olarak şu beyanatı verdi: « Meclisin fevkalâde bir toplantıya çağırılacağı hakkmdaki haber henüz mevsimsizdir. Millî kongrenin içtima ve müzakerelerinden evvel böyle bir fevkalâde toplantıya karar verileceği zannedilemez. Herşeyden evvel kongre toplanmalı ve hükumetin vaziyeti vuzuh kesbetmelidir.» rafında görüşeceklerdir. 16 milyon liradan 6 milyon sterlinin Vuzuh kesbetmesi matlub olan hüku îngiltereden alacağımız harb gemilerine met vaziyetini de şimdiden aydınlanmış tahsisi mukarrer bulunuyordu. farzedebiliriz. Çünkii toplanacak olan Hükumet, İngiltereye ısmarlanacak kongrenin hükumete itimad beyan ede filoya dair programı hazırlamış ve sipariceği hemen hemen muhakkak telâkki e şi yapmak üzere denız albay Saıdın başdilmektedir. kanhğında bir heyet Londraya gitmiştir. Suriye meclis reisi beyanatına şunları Yeni gemiler, memleketimizin ihtiyada ilâve etmiştir: cına daha uygun olmak üzere sür'atli bir « Suriyeyi temsilde tam ve kâmil bir hafif kruvazörle altı torpito, sekiz denisalâhiyete sahib olan parlamento evvelce zaltı gemisi ve diğer bir, iki ufak filo hizCenevre kararını tanımaktan istinkâf et met sefinelerinden ibaret olacaktır. mişti. Bu defa o karara dahi muhaüf Gemilerin, mümkün olduğu kadar kıolarak Türkiye ile Fransa arasında vaki sa bir zamanda inşasile, donanmaya il olan anlaşmayı tasvib etmiyeceği de nu tihaklanna ehemmivet verilecektir. hakkaktır.» Ayni ajans, mühim bir siyasî şahsiyet Japonya altın para ile iptidaî tarafından ayni zamanda kendisine vemevad satın alacak rilmiş olduğunu söyliyerek de bazı be Tokyo 18 Maliye Nazırı, ecnebi yanat neşretti ki bu zatın da bizzat El memleketlere altın sevketmeğe karar Hurî olduğunda umumî bir kanaat var vermiştir. Nazır, sevkedilecek altını Japon bankasının madenî para mevcu dır; bu zat diyor ki: « Türkiye ile Fransa arasındaki an dundan alacaktır. Ancak hazine müs teşarmın bu hususa muvafakat etmesi laşma, Suriye için Balfour'un Filistin Aicab etmektedir. Bu tedbirin gayesi, rabları hakkmdaki meş'um beyanatından Japonyanın muhtac olduğu iptidaî maddaha muzırdır. Balfour, Filistinde Arab deleri ecnebi memleketlerden daha külhukukunun tamamen muhafazasından liyetli miktarda tedarik etmesini temin bahsetmişti. Halbuki Türk Fransız an ve ayni zamanda ihracat ticaretini teşçi lasması Hatayda Türklerin hakimiyetini etmektir. Son günlerde Haleb muhitinde ve hatta Elcezirede Türkiye lehine büyük bir propaganda faaliyeti göze çarptığından bahsediliyor. Sam matbuatı, hergün yem Belçika ordusu Fransız bir propagandacı tevkif ve mahkemeye hududunda sevkedildiğini bildirivorlar. Bu suretle mahkemeve sevkedilenlerin de iki, üç, Brüksel 18 M. Spak, irad etmiş hatta altı ay hapse mahkum edildikleri olduğu bir nutukta Belçıkanın haricî sigörülüyor. yasetinin 1936 senesindenberi değişme T. C. miş olduğunu söylemiştir. Hatib, hüku metin komşularile iyi münasebetler dahilinde yaşamak arzusunda bulunduğunu ilâve etmiştir. Fransız hududu istikametinde yapıl [Baştarafı 1 inci sahifede] tnakta olan manevralardan bahseden haEge mmtakaMnda tetkik seyahati yap tib, şöyle demiştir: maktaydı. M. Nikson dün Izmirden şeh« Belçika ordusunun şu veya bu rimize avdet etmiştir. Kendisine bugün, devlet aleyhine mTıteveccih olan manevîş Bankası Umum Müdürü ve İzmiı meb'usu Muammer Eriş tarafından hu ralarından bahsediliyor. Ordu, memlekesusî bir ziyafet verilmesi muhtemeldir. tin her tarafını iyice görüp tanımak için M ' iki devlet ad^mı bu kredinin tatbikatı et manevra yapıyor.» IBaştarafı 1 inci sahifede] Bu tedbir alınmakla beraber, ayni zamanda, Alman hava kuvvetlerinin bjr misline çıkarılması icin de emir verilmiştir. Almanyanın, 6000 tayyare ile birinci derecede bir hava kuvvetine sahib ol mak istediği söyleniyor. Gene bu gazete, Alman hava kuvvetleri şefi ve ekonomi diktatörü General Göring'in, İngiltere ile bir pakt imzala mak suretile Alman ve îngiliz hava tesBarselon'un tebliği lihatını azaltmak maksadını istihdaf et Barselon 1 8 Düşman, Teruel tiğini yazmakVa at generalin, AlmanyaSaganot yolunu ileri hareketi için mihver ya seyahat eden müteaddid İngilizlere, hükumet mehafilinde zemini yoklamaları ittihaz ederek Sarriyon'un cenubuna doğiçin bu projeden bahsettiğini ilâve etmek ru ilerlemesine devam etmiştir. Düşman, evvelki gün, pek şiddetli tedir. muharebelerden sonra, San Ogüstün, Avusturya komiserinin bir teklifi Barraka ve Pina dö Villanüeva'yı işgal Sudvıgshafen 18 M. Bürkel, irad etmiştir. Dün ileri hareketine devam eden etmiş olduğu bir nutukta «Fransız ve Aldüşman, büyük bir mukavemete maruz man milletlerinin sulhu isteyip istememekkalmış ve bütün gayretlerine rağmen hate olduklarını ve istedikleri takdirde bu reket noktası olan mevzilerine dönmek sulhun ihlâl edilemiyeceği hakkında temımecburiyetinde kalmıştır. nat vermeğe amade olup olmadıklarını» Artana mıntakasında düşman, hüku anlamak için Fransa ve Almanyada bir metçilerin Alkora mıntakası şimaline doğplebisit yapılması fikrini ortaya atmıştır. ru icrasını tasavvur ettikleri ileri harekete Hatib, böyle bir plebisit neticesinin mâni olmak için mukabil taarruza geç ittifakla söylenecek bir «evet» olacağmı miştir. Düşmanın bütün teşebbüsleri akim ilâve etmiştir. kalmıştır. Hatib demiştir ki: Hava bombardımanları « Almanya, Fransa ile harbetmek Valansiya 18 Frankist tayyareler, arzusunda değil, belki onunla birlikte sulhu muhafaza etmek emelindedir. Al Valansiya üzerinde uçmağa teşebbüs etmanya, Fransa topraklarından bir kısmı mişlerdir. Bu tayyareler, dafi tayyare nı ele geçirmek niyetinde olmadığı gibi topları tarafından bu teşebbüslerini icra Fransaya herhangi bir fenalıkta bulun dan menedilmişlerdir. Frankist tayyare ler, bombalannı liman mmtakasına atmşımak da istememektedir.» lar ve 14 evi tahrib etmişlerdir. Frankist tayyarelerden mürekkeb di ğer bir filo da Valansiya Sagant yolunu bombardıman etmişlerdir. Telefat yoktur. [Baştarafı 1 inci sahifede] Salamanka 18 Resmî tebliğ: Kastellon cephesınden Zukaina ve Lübiante kasabalarım ve bu kasabalann şimali garbisinde kâin diğer mevzileri işgal ettik. Teruel cephesinde: Mogeruelas ve Füente dö Rübiyelos kasabalarım işgal ettik. Linares vadisini ve Mijgares'i ta mamile işgal ettik. Daha cenubda Barraka mıntakasında büyük bir derinlikte ileri hareketimize devam ettik. Majeste Mari ile küçük kızı Prenses İrena'nın İstanbulda alınmış muhtelif resinjeri [Baştarafı 1 inci sahifede] Karol, Veliahd Mişel ve Prenses Elizabet tarafından karşılanmıştır. Pelishor sarayında yapılan tıbbî konsültasyondan sonra aşağıdaki tıbbî rapor neşredilmiştir: «Kraliçe Mari, karaciğer ve dalakta «cirrhose» hastahğından muztaribdir ve bu hastalık, zaman zaman hemoraji yapmaktadır. Sanatoryomda Dresden'li profesör Lahman tarafından tedaviyi müteakıb Kraliçe Mari, kendisini iyi hissetmiş ve memleketine dönmek karannı almış tır. Seyahat, yeni bir hemorajiye sebeb olmuştur.» Babası, Kraliçe Viktorya'nın oğlu olan Edimburs: Dükası, anası Rusya Çarı İkinci Aleksandr'm kızı Granddüşes Mari idi. Müteveffa Kraliçe, çocukluğunun ilk senelerini îngilterede geçirmiş, sonra bir müddet Rusyada, onu müteakıb Maltada yaşamış, tekrar îngiltereye dönmüş ve nihayet, babasının Koburg Dükalığına tevarüsü üzerine, aılesile birlikte Almanyada yerlesmisti. 1892 senesinde, Ro manya Kralı Karol'ün yeğeni Hohen zollern Prensi Ferdinad'la evlendiği zaman henüz on yedi yaşına basmamıstı. Madride göre İspanyada vaziyet Ingilterye 15 yeni harb gemisi ısmarladık Madrıd 18 İki senedenberi devam eden çetın muharebelerden sonra Ispan yadaki vaziyetin bilânçosu şudur: îspanyanın hükumetçilerin elinde bu lunan kısmı, 181,500 kilometre murabbaıdır. Yani Ispanya arazisinin üçte birın den fazladır. îspanyanın hükumetçilerin elinde bulunan aksamındaki nüfus miktarı sekiz bu çuk milyondur. İspanyanın bu kısmı sa nayii tensik etmekte, ziraatin inkişafını temin eylemekte olan hükumetin otoritesi alÇekoslovakya tahşidat yapmamıs tındadır. Hükumet, asrî bir orduya sahıbPrag 18 Ecnebi matbuat organları dir. Yalnız harb malzemesıne sahib de ve bilhassa bir Alman ajansı, Silezyada ğildir. Teruel Sagonta yolu ve Çekoslovakyanın sair aksamında askeFrankist'lerin elinde rî kıtaatın anormal harekât icra etmekte Bilbao 18 Franko kuvvetleri son olduklarını yeniden ortaya atmış olduk larından Çeteka Ajansı, bu haber üze üç günlük taarruzları esnasında Teruel rine evvelce cumartesi günü yapmış oldu cephesinde bin kilometre murabbaı top ğu tekzibi yenilemek için salâhiyettar rak işgal etmişlerdir. Sagonta Teruel makamlardan mezuniyet almıştır: Mem yolunun yarısı Frankistlerin elindedır. leketin hiçbir noktasında askerî kıtaat ta Mus&olini ve Hitler, Franko'yu rafından anormal harekât icra edilmiş tebrik ettiler değildir. Roma 18 (Hususî) M. Mussoüni M. Bone Çek ve Arnsrika elçilerile bugün îspanya harbinin ikinci yıldönüm'J görüştü münasebetile General Frankoya bir tel Paris 18 Hariciye Nazırı Bonnet Çekoslovakyann Paris elçisi Osuskiyi ve Fransız meb'usan meclisi hariciye encii meni reisi Mistleri kabul etmiştir. Paris 18 Hariciye Nazırı Bonnet Amerika büyük elçisini akşam üzeri ka bul ederek Çekoslovakya elçisile birl.kte tetkik etmiş olduğu Avrupanın ve bilhassa Çekoslovakyanın vaziyeti hakkında izahat vermiştir. Bu izahata nazaran bir çok ecnebi memleketlerden çıkan bedbin haberleri şimdiye kadar muhik gösterecek hiçbir şey ortada yoktur. lerini Ferhadın gözlerine yanaştırarak: Korkarım oraya da gelir! dedi. Ferhad geri çekilerek, hayret içinde sordu: Kim? Haydar! Nereye gelir? Kulübe. Niçin? Melek avuçlarını yüzüne kapıyarak mırıldanıyordu: Bilmezsin... Bilmezsin... $imdi sana anlatamam. Gelip de ne yapacak? Onu kulübe sokmazlar ki... Ne yapacak! întikam mı almak istiyor? Bu suale gene kendisi cevab vererek: Yok canım! dedi, korkma! Gel mez, gelse de seni nereden görecek? Melek, teselli arıyanların samimî heyecanı içinde sordu: Içeri sokmazlar, değil mi? Sokarlar mı hiç? Bundan korkma... Hem niçin gelecek? Melek başmı iki yana sallıyor ve tekrarlıyordu: Bilmezsin... Bilmezsin... Aklına koydu mu o herşey yapar. Kulübe girip de ne yapacak? Araba Maden yolunda idi. Hava bugraf göndererek kendisini tebrik etmiş ve muvaffakiyet temsnnisinde bulunmuştur. Berlin 18 İspanya ihtilâlinin yıldö nüü münasebetile Hitler, General Frankoya hareretli tebrik telgrafı göndermiştir. Frankist'lerin taarruzu devam ediyor Saragosa 18 Bu sabah Franko kuvvetleri cephenin Mijoras nehri şimalinde yaptığı dırsekte şarka doğru ileri yürü yüslerine devam ederek, Lucena yolu ü zerinde Arenosayı işgal etmişlerdir. Pu enta Dela Reicina yolu boyunca taarruz devam etmektedir. lutlu ve kapalı olduğu için yol tenha ve karanlıktı. Melek söğ tarafta bir kazinoyu işaret ederek: Şurada bir kahve içelim, daha rahat konuşuruz, dedi. Arabadan indiler ve kazinoya girdiler. Başbaşa kalınca Melek rahat bir nefes aldı: Arabacıdan çekiniyordum, dedi, fakat şimdı sana bıraz anlatayım, tontonum. Ferhad ona bir sigara verdi, kendi de bir tane yaktı: Anlat bakalım! dedi. Melek, her söze başlıyacağı zaman, uzun kollu bir esvab giymiş gibi çıplak kollarım sıvamağa benziyen mutad hareketini yaptıktan sonra dedi ki: Haydar şimdiye kadar kimsenin etine çakı ucıı bile saplamamıştır. Fakat kavgacıdır çok. Gözü pek kızarsa öldürür de. Kerim Bey onu kovduğu zaman çok içerledi. «Gidip şu herifi tepeleyim» der, dururdu. Vurmayı da aklından geçiriyordu. Şimdi bak, doğrusu, Allah var, ne yalan söyleyim tontonum; Haydar sarhoştur, mastordur amma Kerimin yanında namuslu çalıştı. Birdenbire kapıdışarı edilince bir yandan öfke, bir yandan açlık, pişman cldu doğruluğuna... Kraliçe Mari babası tarafından în siliz, anası tarafından Rus olduktan başBugün saat 1 1 de yapılan tıbbî kon ka, Prens Ferdinand'la evlenmek suretile sültasyondan sonra neşredılen raporda de Romanvah olmuş ve bu itibarla, prenValıde Kraliçenin sıhhî vazıyetinın bır seslıği ve kraliçelıği zamanında, harbden denbire ağırlaştığı ve yeniden mühim de e\velki Avrupa hükümdarlarının muhi tinde yasamıştır. recede kan kaybettiği bildirilmistir. Harbi Umuminin ilânından iki ay sonAkşam saat 18 de ra Romanya Kralı Karol'ün vefatı üzeBükreş 18 Valide Kraliçe Mari'nin rine Prens Ferdinand'ın tahta çıkması, o sıhhî vaziyeti mütemadiyen ağırlaşmış ve zamana kadar silik ve çekingen yaşamak akşam saat 18 de Sınaiada Pelishor sa mecburiyetinde kalan müteveffa Kraliçerayında vefat etmiştir. yi bilfiil siyasetle iştigale sevketmiştir. Kral Karol ile Veliahd Mişel. Pren Romanyanın harbe iştiraki anına kadar ses Elizabet hastanın başıucunda bu tereddüdlerle dolu müskül dakikalar yalunuyorlardı. Başvekıl Patrık Kristea ı!e sıyan Kral Ferdinand, Romanyanın mudiğer hükumet azası da Sinaiaya gelmişkadderatile alâkadar hayatî kararları celerdir. saretle ittihaz edebilmiş olmağı, Kraliçe Kral, kardeşini çağırdt Mari'nin manevî müzaheretine ve kendi Venedık 18 Eski Romanya Pren üzerinde, hissettirmeden icpa ettiği tesire si Nikola'ya. kardeşi Kral Karol akşamü medyun kalmıştır. zeri telefon ederek annelerinin öldüğünü Kraliçe Mari yüksek kültür sahibi bir bildirmiş ve cenaze merasımınde bulun edibe idi. Yazdığı birçok hikâyeler ve mak üzere kendisini Romanyaya gelmeğe romanlar, cihan edebiyat âleminde akisdavet etmiştir. ler bırakmış eserlerdendir. Bilhassa Eski Prens Nıkola malum olduğu ü «Memleketim» ismi altında neşrettiği inzere bir aile ihtilâfından dolayı geçen se gilızce eser, rumence ve fransızca olarak ne prenslik hukukundan iskat olunmuş ve da intişar etmis ve pek parlak bir muvafRomanya<>n tardedılmişti. Karısile bir fakiyet kazanmıştır. Kraliçe Mari'nin, likte Brana namı altında Venedikte otur çok yakından tanıdığı harbden önceki Avrupaya dair bircok eserleri ve o za maktadır. İngiliz hükümdarlarının seyahati manki hükümdarlarla ricalin çok muvaffakivetle kal'me aldığı portreleri bu nsvi Londra 18 Romanya Krahnın an eserler arasında başhbaşına büyük bir nesinin ölümü, Kraliçenin înRİltere hane kıymet ifade eder. danile olan akrabahğına rağmen îngiliz Müteveffa Kraliçe, zevcinin vefatmhükümdarlarının Fransaya yapacaklaıı seyahat hususunda alınmış olan tedbirleri dan sonra hatıratını yazmağa hıslamıştı. Bu hatırat onun, «HayatımiR tarihi» başdeğiştirmiyecektir. hğı altında intişar eden en son eseri olmuştur. Diinkü konsültasyondan sonra Kraliçe Mari'nin hayatı Ana Kraliçe Mari, tarihte ilk defa olarak Koburg ve Romanof aileleriııi bırlestiren bir izdıvaç neticesinde îngilterenin Kent Dükalığında, Eastvvell Parkda, 1875 senesinde dünyaya gelmisti. «Keşki şu herifi soyup soğana çevirseydim...» diyordu. Sana açık söyleyim mi, Kerim Beyin yanında iken ben ona çok yalvardım, beni de oraya hizmetçiliğe aldırsın diye... Kaç kere hizmetçisiz kalmışlardı. Çünkü hanım biraz titizdir. Haydar razı olmadı, aptal. Ben o evin içine girseydim kucak dolusu para ve elmasla çıkardım. Ferhad karının iliraftaki cür'etine şaşarak irkildi. Onun kulübden de böyle kucak dolusu para ve elmasla çıkmağa karar vermesi ihtimalinden korkuyordu. Rezalet! Felâket! Yalmz plânları altüst olmakla kalmıyacak, kendisi de bir hırsız karıya yataklık etmiş olmak vaziyetinde bulunacaktı. Yum.uğunu Meleğin masanm üstünde duran bir eli üstüne koyarak: Hişt! dedi, bana böyle şeyler anlatma! Polis müdirile kaıdeş gibi sevişirim. Şimdi bir telefon eder, seni yakalatırım! Ferhad polis müdürünü tammazdı; fakat bu sözleri kcıktuğu ihtimalin önüne geçmek için söylemiştı. Melek, şakadan şirretliğe, öfkeye, yalvarışa ve cilvey? geçen birkaç nevi heyecan içinde köpürdü: Ay?.. O ne biçim söz!.. Ben sana Ana Kraliçe Mari'nin vefatile dost Romanya büyük bir kraliçe, Avrupa büyük bir şahsiyet ve edebiyat âlemi büyük bir uzvunu kaybetmis oluyor. Dost Rumen milletine, bu büyük zıyadan dolayi en derin tazivetlerimizi sunarız. ne yaptım, tontonum?.. Sordun da söylüyorum... Yalansız, riyasız içimi açtım sana... Beni polis müdürüne yakalat diye mi geldim buralara?.. Aşkolsun! Bir marifet mi sanki bu lâfları söylemek? Hem ben ne yapmışım? Gidip sahiden kucağımı gümüşle, altınla doldurdum mu? Aklımdan geçti, sana söylüyorum. Kibarlığına yaraştıramadım bu sözü... Kabahat bende ki kalbimde ne varsa döküyorum. Senin bana... Ferhad onun sözünü kesti ve elini masanm üstünden çekerek cebine koydu, sandalyasının arkasına yaslandı: Sus! dedi, uzatma! Ben sana mazini unutacaksın demedim mi? Bunları bana anlatma! Sen bana demin «anlat!» demedin mi? «Anlat bakalım!» dedin. Anlattım. Peki... Söylemem artık... Haydar da kulübe gelsin, yapacağını yapsın! Haydar senın kulübde olduğunu nereden bilecek? Bana gelmiyecek ayol! Kime gelecek? Anlatıyorum ya... Kerime hıncı var... Son zamanlarda fena şeyler kuruyordu. Fena şeyler nedir? [Arkasî vari Millî roman: 21 Ferhad ceyab vermedi. Melek ayağını ayağımn üstüne atıyor, indiriyor, ellerile rantasınm kulpunu büküyor, başile lü zumsuz hareketler yapıyor, «cık cık», «hıı...», «kıh» gibi sesler çıkarıyor ve söyleniyordu: «Bak... Bak hele... Ne tesadüf!» Sonra, birdenbire: • A!.. A!., diye bağırdı. Ferhad basını ona çevirerek sordu: Ne var? P'elâket! Sorma! Ben şimdi ne yapacağım? Ne var? Ben artık kulübde de oturamam. Niçin? Oturamam, bilmezsin tontonum, o•ıramam. Sebeb nedir? Kerim Beyle karısı Yazan: SERVER BED1 seni tanırlar mı? Hayır! Nereden tanıyacaklar? Birbirimizi uzaktan bile görmedik. Peki... Nedir? Melek omuzlarını sallıyor, sıçrıyor, ellerini uğusturuyor, kalkıp oturuyor, «A!.. O!.. Hih...» diye sesler çıkan yordu. Ferhad öfkeli bir sesle: Ne oluyorsun? Söylesene! dedi. Kadın ellerini yüzüne kapıyor, başını omuzları arasına kısarak: A... diyordu, eyvahlar olsun! Ferhad artık ısrar etmedi. Deliliği gecinciye kadar beklemeğe karar verdi. Melek acayib sesler çıkarmağa devam ediyor ve söyleniyordu: Anlatamam ki... Anlatamam ki... Sonra birdenbire durdu, yuvarlak göz

Bu sayıdan diğer sayfalar: