7 Eylül 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

7 Eylül 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURtYET 7 Evlul 1938 /POi? Millî Atlet takımımız dün Belgrada hareket etti dan malumat alan casu Çocuğunu 200 sene yaşaCumartesi günü başlıyacak olan 9 uncu Ralkan oyunları bu sene çok hararetli olacak sun kafası kesildi Alman ajansı, yüksek mahkeme tarafından hıyanetı vataniye cürmile idama mahkum edilen Helmut Kul man hakkındaki hükmün infaz edildiğini haber verıyor. 23 yaşında bir genc olan Kulman, bir casusluk şebe Aimanyada . , i bed hapse Güzel casus Kontes Cemiyet kaçkını gene tehlikede! bir doktorun Hapisanede Lehli kadın giriştiği tecrübe yabilecek şekilde yetiştirmeğe uğraşıyor! ROMATİZMA LUBAGO ve SİYATlE den muztarip olup berayi tedavi YALOVA ve BURSA KAPUCALARINA gideceklere mühim bir tavsiye: Banyodan sonra ağrıyan mahalle S İ L K O mahkum . . . müeb merhemi ile masai yapıp daha iyi ve daha çabuk şifa bulurlar. Her eczanede satılır. Dün Belgrada giden atletlerimiz bir arada bu saha 25 eylule kadar ikmal edilecek ve 25 eylul pazar günü açılacaktır. En eski spor kulüblerinden biri olan Süleymaniyenin, bir spor sahasına malik olması sporumuzun inkişafı bakımından sevinilecek bir hâdisedir. Süleymaniyeliler, yeni sahalarını büyük merasimle açacaklajdır. O gün müteaddid spor müsabakalan yapılacağı gibi Matbuat takımı da Süleymaniye tekaüdlerile bir müsa baka yapacaktır. Süleymaniye tekaüdleri arasında Orhan, Muhtar, Hikmet, ATürk atletler Belgrad'da rab Hüsnü, Arif, Ahmed gibi zamanlabekleniyor rınm en yüksek futbolcuları vardır. MatBelgrad (Hususî) Belgrad'da dobuat takımile Süleymaniye tekaüdlerinin kuzuncu Balkan oyunlanna iştirak edemaçı, o günün en zevkli bir eğlencesi ocek olan Türk takımı perşembe sabahı lacakhr. burada bekfenmektedir. Yugoslav gazeteleri, kendi atletlerinin zayıf olduğunu Finlândiya güreş takımı bugün îzmirde maç yapıyor yazarkeo, Bulgar gazeteleri de Bulgaj atletlerinin müsabakalan kaybedecekleriIzmir 6 (Telefonla) Finlândiya ni bildiriyorlar. Güreş takımile bizim güreşçiler bugün Altı Balkan milletinin atletleri aym do şehrimize geldiler. Yann saat 16 da Fuar kuzunda Belgrad'da bulunacaktır. Aym tiyatrosunda müsabakalar yapılacaktır. onundan yirmısıne kadar devam edecek Bugün altı mıntaka arasında yapılan Belgrad Fuarı günlerinde atletler karşı güreş seçme müsabakalarında da îzmir laşacaktır. Temaslara aym onunda Uaşla birinci geldi. narak önce bütün millî takımlar elbise ve Alman Bulgar millî futbol bayraklarile önde mızıka olduğu halde fetakımları karşılaşıyor ... fler alayma iştirak edecektir. Oyunlar aSofya (Hususî) Bulgar federas^ y ı n on sekizinde hitama ererek on dokuzyonunun müracaati üzerine Alman A da Belgrad terkedilecektir. Belgrad'da ismillî futbol takımı teşrinievvelin ikisinde tikbal hazırlıklan yapılmakta, Fuar ve Sofyada maç yapmağı kabul etmiştir. müsabakalar münasebetile büyük bir kayBulgarlar bu karşılaşmıya çok büyük enasma göze çarpmaktadır. hetnmiyet verdıkleri için Berlinden gelen Süleymaniye kulübü spor sa muvafakat cevabı, bütün sporcular arahasını 25 eylulde açıyor sında heyecan uyandırmıştır. Bulgar gaSüleymaniye kulübü, Yenibahçedc zetelerine göre, Almanlann göndereceği güzel bir spor sahası yaptırmaktadır. Bir takım 1935 yılında gönderdikleri takımmüddettenberi üzerinde çalışılmakta olan dan daha kuvvetli olacaktır. Önümüzdeki cumartesi günü Belgradda başlıyacak olan dokuzuncu Balkan atletizm müsabakalarına iştüak cdecck Türk takımı dün akşamjri konvansiyonel trenile gitmiştir. Giden atletler şunlardır: Faik, Galib, îrfan, Fikret, Haluk, Receb, îbrahim, Jerfi, Melih, Yusuf, Abdurrahman, Se lım, Şevki, Muhiddin, Cema!, Zare, Yavru, Arat, Artan, Gören, Pulad, Hüseyin. ' | ' | 1 1 kesının ajanı olmak U h l i casu^ K o n t e s suçile tevkif edil Vieloplska mişti. İdamı haberi, bilhassa Lehistanda büyük bir heyecan uyandırmış, bir sene evvel gene casusluk zannı altında Al manlar tarafından tutulup hapse atılan güzel Lehli Kontes Vieloplska'nın kurtulacağı ümidini beslemeğe başlıyanları büyük bir ümidsizliğe düşürmüştür. Zira, Helmut Kulman'm tevkifi, Kontesin tcvkifini icab ettiren casusluk hâdisesile alâkadardır. Kontes Vielopolska'nın geçen ağus • tosta, Paristen avdet ederken Alman hududunda tevkif edildiği ve doğruca Moalit hapisanesine scvkedildiği malumdur. Kontes bilâhare muhakeme, hatta idama mahkum edılmiş, fakat cezası müebbed hapse tahvil olunmuştu. Kocası Kont Vielopolski'nin, akla gelebilecek her çawye başvurarak yaptığı teşcbbüsler akim kalmış, kontesin, emsali gibi, Lehistandaki Alman mahkumlarla müba delesi çaresi dahi bulunamamıştı. Al martların bu derece ciddî davranmalannın sebebi, kontesin, casus Sosnovski hesabına hareket ettiğinin meydana çıkarılmış olmasıdır. Sosnovski, Harbi Umumiden sonra Almanyaya geçip orada casusluğa başlıyan bir Leh asılzadesidir. Uzun müddet, Berlinde, bir asılzadeye yakışacak tarzda kibar ve zengin bir hayat sürdükten sonra, gizli Alman zabıtasının, şüphe üzerine yaptığı takibat neticfsinde yakalanmış, hafiyyen cereyan eden muhakemesinde suç ortaklarının isimlerini ifşa etmiş, onlar idam edildiği halde kendisi, Varşovada bulunan Alman casuslarile mübadele edilerek kurtulmuş, memleketine dönmüştü. Iste Kontes Vielopolska'ya bir mekhıb tevdi ederek onu kendi hizmetinde kullanan ve bu suretle, Alman hududunda tevkif edılmesine sebeb olan bu Sosnovski, tatil müddetini Varşovada geçirme ğe giden Helmut Kulman'la tanışarak, onu, Berlinde bıraktığı ba*ı dosyaîarı Varşovaya göndermeğe memur etmiştir. Bu dosyalar, Sosnovski'nin tevkifine sebeb olan hâdiseye müteallik olup emin bir yerde bulunuyordu. Kulman bu işi muvaffakiyetle baparmış, sonra, gene Sosnovski'nin verdiği diğer bir işi de yapmıştır. Bu iş, Moabit hapisanesinde bu lunan Kontes Vielppolska ile teması temin edip ona mahrem bir iki söz söyle mek ve vaziyeti hakkmda dogru malu mat aldıktan sonra bu malumatı Varşovaya bildirmekti. istanbul Emniyet Müdürlüğünden: Müdirivet için azı 56250, çoğu 62500 kilo meşe odunu almması açık eksiltmiye konulmuştur. Eksiltme 19/9/938 pazartesi günü saat 2 de yapı . lacaktır. Odunun tamamının muhammen kıymeti 937 lıra 50 kuruştur. Muvakkat temmat 70 lira 31 kuruştur. îsteklılerin şartnameyi görmek üzere Müdiriyet Hesab Memurluğuna eksıltmıye iştirak için ayni gün ve saatte Vilâyet Defterdarlığı Muhase becilik dairesınde kurulu Komisyona müracaatleri. ( 6038) Dr. Ber?e ve « 200 sene yaşıyacak çocuk » Simon Londra gazetecileri, birkaç gün evvel, doktor Berge isminde bir hekim tarafından davet edilerek emsaline nadir tesadüf edilir bir garibe temaşa etmişlerdir. Bu garibenin adı «200 sene yaşıyacak olan çocuk» tur. Gazeteciler, kendilerine gösterilen kendi yaşındaki çecuklardan farksız bu sıhhati yerinde, pembe yanaklı, gürbüz minimininin neden dolayı iki yüz sene yaşamağa namzed olduğunu anlıyamamışlardır. Nihayet, çocuğun babası olan doktor Berge işin sırrını anlatmıştır. Doktor Berge, kırkından sonra yeni bir meraka düşmüş, tabiî halde yaşamak sevdasına kapılmış bir adamdır. Etrafına topladığı bir takım insanlarla beraber, «Samanyolu» adını verdiği bir kolonide, Hazreti Adem hayatı yaşamaktadır. Yedikleri yemek ceviz, süt, meyva ve ek mekten ibarettir. Minimini Simon da ayni gıdayı alıyor. Doktor Berge, sistemini gazetecilere şöyle anlatmıştır: « Oğluma bakmız, henüz on sekiz ayhk gibi görünüyor değil mi? Halbuki dördüne basmak üzeredir. Işte ebedî gencliğin sırrı buradadır. Bizler, pek süratli yaşıyoruz. O kadar çabuk inkişaf ediyoruz ki, uzviyetimiz bu sürate yetişemiyor. Çok erken yürüyor ve konuşuyoruz. Dimağlarımız fazla süratli işliyor. Su halde çabuk ihtiyarlayıp çabuk ölmemizden daha tabiî birşey olur mu? Bütün bunları yavaşlatmak icab eder. Benim oğlum, otuz yaşına geldiği zaman yirmi yaşında gösterecek, daha sonra da, kendi çağdaşlarına nazaran geri kalmış bir nesle mensub gibi görüneck. Bu şerait dahilinde, onun 200 yaşına kadar yaşamaması ve o yasta bile genc görünmemesi için bir sebeb yoktur.» Doktor Berge, İngilterede güneşin azlığından dolayı yanındaki arkadaşlarile birlikte Panama'ya muhaceret etmiştir. Badema, orada, bpl güneşte ve tabiat ortasında yasıyacaktır. NEVROZİN Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, nevralji, kırıkhk ve bütün ağnlarınızı derhal keser. icabında gUnde 3 kaşe alınabilir. Zonguldak Belediye Reisliğinden: Kanunî tevkifat dahil olduğu halde ayda yirmi lira ücret, yedi lirj taamiyeli bir kornet, bir klarnet, iki trambon, bir tenor, bir alto, bir da vulcu bandoya alınacaktır. Bunlara' harcirah ta verilecektir. İsteklilerin Beledıyemize müracaatleri ve şartname istemeleri ilâr olunur. ( 6161 ) Daima Radyolin| Çünkü Q sizin hem dişlerinizi hasta| lıklardan, hem paranızı yabancılara I r^r^.c^ gitmekten kurtarmıştır RADYOLİN Müstesna bir formülle ve azamî itina ile yapıldığı için yurdda ecnebi mamulâtının hâkimiyetini ortadan kaldırmıştır. Kazandığı bu rağbet sebebile elde hiç stok bulundurmadığmdan da mütemadiyen taze ihzar olunarak piyasaya çıkarılır. Radyolin kullanmız; sade dişlerinizi temizlemek, korumak ve güzelleş « tirmekle kalamazsınız, verdiğiniz para da kendi cebinızde kalmış olur. f Bilecikte büyük bir futbol turnuvası yapıldı J Sabah, öğle ve akşam her yemekten sonra Simdi, Sosnovski'nin ajanı olduğu için idama mahkum edilen ve kafası cellâdın baltasile uçan Kulman; Kontes Vielo polska'yı tekrar tehlikeli bir vaziyete sokBilecik (Hususî) Halkevile spor mmtakasının müşterek teşebbüslerile muş bulunuyor. Varşovadaki umumî kaburada büyük bir futbol turnuvası tertib edilmiştir. Yapılan maçlarda naat, kontesin, idam edilmese bile, memBozöyük İdman Yurdu, Söğüdü 3 2 Bıleciği 3 1 înönünü de 3 1 yenmek suretile ortaya konan kupayı kazanmıştır. Yukarıki resim bu maç lekete bir daha hiçbir suretle avdeti ümidi kaVnadığı merkezindedir. lardan Bilecikle Söğüd idmancıları arasında cereyan edene aiddir. Matbuat cemiyetinin fevkalâde kongresi Yeni Basın Birliğı nizamnamesinin tanzimi için İstanbul Matbuat cemiyeti bugün fevkalâde bir toplantı yapacaktır. Fevkalâde toplantı saat bir buçukta cemiyet merkezinde yapılacaktır. indirecegi darbenin tesirinden emin, acı, hain bir gülüşle cevab verdi: Mektub yazdım! İmzasız bir mektub yazdım. Seni, gelip burada görmesi için adres verdim... Onun o budalaca itimadmı başka türlü sarsamazdım... Feride Hanım bir kadın olmasaydı doktor Şefik onu o dakikada ayaklannın altına almakta zerre kadar terddüd etmezdi. Bu kadın, yaptığı denaetin bü yüklüğile ancak ölçülebilecek bir küs tahlık gösterip onun yüzüne karşı bu gammazlığını itiraf ederken, Şefik, beyninin yerinden oynadığını hisseder gibi olmuştu. Bu kadar yüzsüzlüğü havsalasına sığdıramıyordu. Biraz daha durursa, öfkesine mağlub olacağını, iradesine daha fazla hâkim kalamıyacağını düşündü. Esasen istediğini öğrenmiş, Zeynebin o günkü gayritabiiliğine sebeb olan hâdisenin içyüzünü anlamıştı. Sert ve hızlı adımlarla kapıya doğru yürüdü. Odadan çıkarken başmı bile çevirmedi, Feride Hanımın, yapma bir sinir buhranı içinde yere serildiğini bile görmedi. *** RADYOLİN azimli bir kadın olması, bu hayretinin < büyük sebebiydi. Şefik, geceyi uykusuz geçirdi ve ag. ran gün, onu, pencerenin önünde sigaı içerken buldu. Şakaklannda, dinmiyt bir ağrı, kalbinde, sonsuz, simsiyah, d rin bir boşluk vardı. Sokağın gürültüleı onu, hasta bir göz üzerine akseden gün ışığı gibi müteessir ediyordu. Giyinirken, o sabah klinikte yapaca ameliyatları zihninden gecirdi. Faka her zaman bütün mevcudiyetini meşg' eden bu işi bile, o gün onun zihninde y < tutamıyordu. Zeyneb acaba dönecek miydi? Bun «hayır» demek istemiyor ve diyemiyo du. Fakat, «evet» de diyemiyordu. Çüı kü, en ufak bir gezintiye, bir davete g derken, hatta öteberi almak için çarşıy çıkarken bile haber veren, izin alan Ze? nebin, böyle birdenbire çıkıp gitmesi içiı düşünüşlerinde, görüşlerinde, telâkkile rinde bir değişiklik husule gelmiş olma lâzımdı. Şefik, bu değisikliğin, Zeyneb üzerir deki nüfuzunu kaybetmekten ibaret oldı ğunu görüyordu. {Arkast var) Büyük aşk romanı; 3 9 Nakleden: HAMDt VAROĞLU Zehırli silâh değil, zayıfın kuvvetlive karşı kullanabileceği yegâne silâh. Sızin vahşi hodperestliğinizle başka türlü mücadele edemezdim... Feride Hanım, sesini birdenbire yavaşlattı; inler gibi, hüzünlü bir eda ile ilâve etti: Evlendiğin zaman ne hale geldiğimi biliyor musun? Seni seviyordum, Şefik! Ben sizi artık sevmiyorum, hanımefendi... Beni size bir an için cezbeden hisse sevgi denilebilirse.... Denilebilir değil, demek mecburiyetindesiniz... Döğüş hâdisesini unutu yorsunuz galiba! Şefik, sesinin olanca kuvvetile haykırdı: Bundan bahsetmeyin! Bütün mesuliyeti sizin omuzlarınıza yüklenen o çirkin hâdiseye ismimin bir defa karışmış olması kâfi... Şefiğin ağzı, tiksindirici birşey yemiş gibi, müthiş bir istikrah ifadesile burkuldu. Maamafih, tıynetinizi o çirkin vak'a sayesinde öğrendim. Siz, başkalarının mukaddesatile pervasızca oynıya cak derecede şuursuz ve vicdansız bir mahluksunuz... Zeynebin hayatı, Zeynebin saadeti bunlardan biriydi... Onu da heveslerinize baziçe yapmak istediniz değil mi? Sefik, Feride Hanımın bileklerini birdenbire yakaladı, kıracak gibi, insafsızca bükerek haykırdı: Ne yaptın? Söyle... Zeynebe yaptığın fenalığın mahiyetini öğrenmek istiyorum... Henüz vakit varken tamir etmek lâzım... Anlat, ne yaptın? Şefik, canımı acıtıyorsun! Bırak! Şefik, can acısile kıvranan kadının iniltisini işitmiyordu bile. Onun gözleri, bu muammalı yüzde mana aramakla, bu muammalı kafanın içinde dolaşan fikirleri keşfe çalışmakla meşguldü. O dakikada, kendisinde bir cellâd ruhu seziyordu. Bir zamanlar, uğrunda şerefini kirletmeği bile göze aldığı, kendine uykuları haram ettiği bukadını, çılgın gibi sevdiği, peşinde dolaştığı, aşkına mukabele gördükten sonra hayatını hayatına bağlamağı tasarladığı bu kadını, o dakikada bir yılan kadar soğuk ve muzır görüyordu. Zeynebin ıstırab çekmesine sebeb olan bu mahluk, şimdi onun nazarında, kadmlığını degil, insanlı|ını bile kaybetmisti. Onu, muzır bir hayvan gibi, bir mikrob gibi ayağının altmda ezmek arzulan duyuyordu. Şefik, bütün kuvvetile sıktığı bilekleri nihayet bıraktı. Kadın, bileklerini oguşturarak, korkak ve münkad, çekingen nazarlarla bakarken, o, yüzünü kadının yüzüne iyice yaklaştırdı, ateşli nefesini onun göz kapaklarından geçirerek sordu: Söyliyecek misin? Bekliyorum! Kadın, vereceği cevabla doktor Şefiğe dolu saatlerden sonra odasına avdet ettiği zaman, Şefik, kırık dökük bir mankenden farksızdı. Kendini bir koltuğa ath ve ağlamağa başladı. Zeynebin, bir daha avdet etmemek üzere gittiğini anlıyordu. Bunu düşündükçe, yüreğinden taşıp gözlerinde biriken yaşların akmasına mâni olamryor, bir hiç yüzünden mahvolan askına ağlıyor, kırılan gururuna ağlıyor, Feride Hanımın elinde oyuncak olusuna, aczine, safdilliğine ağlıyordu. Zeynebin, bütün hayatını dolduran aşkından mahrum kalışı, onu, etrafındaki herşeyin yıkıldığını, kendisinin hududsuz bir boşluk içinde kaldığmı gören bir insana benzetmişti. Nereye baksa, elini nereye uzatsa, kapkaranhk bir boşluk buluyordu. Ve Şefik, bu hiçlî^in ortasında, büyük bir yeis ve büyük bir hayret içinde, ağlamaktan baska bütün kabili yetlerini kaybetmiş bir halde, çırpınıyordu. Hayreti, büyüktü, çok büyüktü. Daha o sabah evden çıkacağı dakikaya kadar bir çocuktan farksız gördüğü karısınm, iki kelimelik kupkuru bir telgrafla iktifa ederek, birdenbire kocasını, evini, Heyecan, asabiyet, endişe ve tehevvür hayatını yüzüstü bırakıp gidecek kadar

Bu sayıdan diğer sayfalar: