17 Eylül 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

17 Eylül 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 17 Eyiul 1938 f Şehir ve Memleket HaberlerTH Siyasî icmal Tarihî roman : 40 Yazan: M. TURHAN TAN Kırk yıl evvel Atranos'a böyle cambazlar gelmişti, arkalarından Türk alayları boy gösterdi, korkarım Belediye, pazar yerleri ki ayni şey gene olacak, Edirneye Türkler dolacak! için tedbMer alıyor Yuvanis, kıvrak bir kahkaha attı ve sordu: Bu şahidin kim olduğunu şimdiden soylemek lutfunda bulunur musunuz? Prensesin plânında böyle bir tehdid varsa da işin şahid göstermeğe kadar üerlemesi halinde verilecek cevab o plâna sokulmuş değildi. Bu sebeble düzenbaz kızm rengi hissolunacak derecede sarardı, cesareti kırıldı ve diline bir tutukluk geldi. Oyunu iyi idare edemediğini ve lüzumsuz yere hiddetlenerek vaziyeti çıkmaza getirdiğini anhyordu, için için h:rslanıyordu, dudaklarını ısıra ısıra susuyordu. 0nun bu âciz halinden biraz daha cür'et alan Yuvanis, yerlere kadar eğildi: Türkler mi var, Türkler mi var, onlarla cambazların münasebeti ne? Yani, kendine pek yakıştırdığı müs c tehzi se ile anlattı: Bu cambazlar Türk ustalardan ders almıslar, onların iznile oyuna baş'amışlar. Ustayla çırak babayla evlâd gibidir. Onun için cambazların ne prens, ne imparator tanıdıklan yok. Kendi kıllarına kimsenin ilişemiyeceğini biliyor lar, eıüclerine kuvvetlerine de güveniyorlar, her gittikleri şehirde göğüslerini gere gere dolaşıyorlar, üstelik huysuz ve h:rsız asılzadelere sopa da atıyorlar. Sızin onlarla dost geçinmeniz iyi olur. Ve hâlâ Türk kelimesinden benliğine yayılan korkuyu gideremiyen muhafızın burnuna kadar sokuîarak ilâve etti: Çırakların göründükleri yerde ustaların da görünmesi mümkündür. Kırk yıl evvel Atranos'a böyle cambazlar gelmişti, arkalarından Türk alayları boy gösterdi. Korkarım ki ayni şey gene olacak; Edirneye Türkler dolacaktır. Onun için nazlanma, densjzleşme, prenses hazretlerile uyuş. Yuvanis bu yepyeni mevzuun enini boyunu ölçmeğe savaşırken Teodosya söze kanştı: Benim soylemek istemediğim şeyIeri geveze gardiyan açığa koydu. De minki sinirlenmelerim, sizi çocukça tehdid edişlerim, manalı manasız çırpı nışlarım hep bu Türk meselesi yüzün dendi. Ben bir alev seli gibi coşup gelen Türklerin ne yüzünü görmek, ne «sini duymak isterim. Halbuki babam onlarla harb yapmayı düşünüyor. Kendisini bu düşünceden ayırmak imkânsız. Fakat kalbimi kendisine verdiğim adamı da Türk atlarınm ayağı altına göz gore göre attırmam. Pazarlıksız satış kanununun tatbikma aid hükumetçe hazırlanan talimatnaıre c henüz Belediyeye teblig edilmemi tir. Fakat Belediyece esasen daha evvelden buna aid hazırlıklar ikmal edilmis ve icab eyliyen tedbirler alınmıs olduğun dan tebligat yapılır yapılmaz tatbikaia gecilecektir. Kanunun tatbikile Belediyeye terettüb eden en mühim iş murakabe vazifesi olacaktır. Binaenaleyh bu cihetin lâyıkıle yapılabilmesi için bir taraftan murakabe teşkilâtı bir dereceye kadar tevsi edil mekle beraber bir taraftan da zabıta bu hususta Belediye memurlarına muave nette bulunacaktır. Bundan başka kanun seyyar satıcılarla pazar yerlerindeki alışverişlerde pazarIığa müsaade eylemekte olduğundan kanunun tatbikından sonra ilk zamanlarda pazar yerlerinin evvelkine nisbetle daha kalabalık olacağı düsünülmekte ve bu ralarda da kargaşalık olmaması için aynca tfdbirler alınmaktadır. Pazarlıksız satışa aid hazırlıklar Halkın şikâyetleri Belediye doktorunun huzuruna çıkmak için tuvalet mi yapmalı? Yeniden bazı tayin ve nakiller icra edildi Fenerde Ayakapı 212/214 numa Ortamekteb ve lise muallimlikleri İngiliz Başvekili Almanyada vrupa sulhunun kurtulması için Lord Runciman Prag hüku metile Südet Almanlarının arasını bulmak üzere tavassuta memur edilmişti. îngiltere hükumetinin düşündüğü bu çare lordun malum fatanet ve tecrübesine rağmen fayda vermedi. Nihayet mumaileyh işe Almanyayı karıştırmağa ve Südet Almanları partisi Iideri Hen lein'i Hitler'in nezdine göndermeğe mecbur olmuştu. Bu görüşmelerde Hitler, asırlardan beri Umumî Harbin sonuna kadar gene bir Alman devleti olan Avusturyamn idaresine ve bugünkü Almanyanın hu dudlarında yaşıyan Südetlerin kendi mukadderatına sahib olmasını tavsiye etmiştir. Südetlerin mukedderatlarına sahib olmaları ancak hertürlü yabancı tazyiktan masun olarak yapılacak serbest bir reyiâmla tahakkuk edebilirdi. Prag hüku meti ise böyle birşeye razı olamıyacağmı îngiltere hükumetine resmen haber ver miştir. Diğer taraftan Çekler hâkim unsur olmak imtiyazını kaybetmemek ve Südet Almanlarını ve diğer yabancı unsurları kendileri gibi müstakil birer varlık ve milliyet değil, birer ekalliyet derecesinde bırakmak için, aylardanberi cereyan eden müzakerelerde bellibaşlı müsaadekâr'ık göstermemişlerdi. Bu vaziyet karşısında Hitler millî sosyalist partisi kongresinde Almanyanın daha çok beklemiyerek Çekoslovakya daki ırktaşlannı kurtarmağa azmeylediğini ilân ve hiçbir devletin itiraz ve mümaneatından korkmadığını ispat etmişti. Südet Almanları da taraf taraf tezahür ve nümayişler yaparak plebisit istemiş lerdi. Hitler'in nutkundan sonra ne olacağı malumdu. Südet Almanları haklarını kendi kuvvetlerile almağa çalışacaklardı. Çek hükumeti de buna mâni olmak için cebir ve kuvvet kullanacaktı. Alman kanının aktığını gören Almanya da bütün ordusile Çekoslovakyaya girecekti. Bu hale karşı Çekoslovakyanın müt tefiklerinin seyirci kalıp kalmıyacaklan belli değildir. 3u kadar var ki seyirci kalmadıkları takdirde' Almanyanın müttefiklerinin de kendisini yalnız bırakmı yacaklarr aşikârdır. Sulhun çok büyük tehlikede kaldığını gören ve Lord Runciman memuriyetinden bir fayda ha sıl olmadığı gibi şimdi de Lord Halifaks gibi kabinenin faal azasından birin'n gönderilmesinden de bir hayır beklemiyen îngiliz Başvekili Çf.Tiberlayn son bir çare olarak Hitler'in ayağına giderek kendisile görüşmeği tasmim etmiştir. Fransa Başvekili Daladye de İngiliz Başvekilinin düşündüğü bu çareyi tasvib etmiştir. Bu suretle Almanyada hem devletin hem de hükumetin şefi bulunan Hitler'le Çemberlayn arasında mühim mü zakereler cereyan etmiştir. Çemberlayn Ingilterenin yalnız Başvekili değil son para ve malî buhran felâketinden îngiliz İmparatorluğunu selâmete çıkarmakla halâskân da olduğundan fevkalâde nü fuz sahibidir. Demokrasi rejimine tâbi olmakla beraber her dediğini kabineye ve parla mentoya ve bütün İngiliz milletine ve imparatorluğuna kabul ettirecek bir mevkidedir. Dünya sulhunu ve ingiliz İm paratorluğunu sonu belli olmıyan bir fırtınadan kurtarmak için her fedakârlığı gözüne almıştır. Bunun için de Çekoslovakya hükumetini hiçe sayarak doğrudan doğruya Almanya ile anlaş mak yolunu tutmuş bulunuyor. İngiliz Başvekilile Hitler arasındaki görüşmelerde en pratik çarenin Südet havalisinin Almanyaya ilhakı oldugu düsünülmüştür. Çemberlayn bu esas üzere kabinesinin alelusul reyini almak ve ayni zamanda nezaketen Fransız Başvekilini keyfiyetten haberdar etmek üzere Londrava dönmüştür. Hitler'i ikinci ziyaretinde iki büyük devlet adamının kat'î olarak anlaşacaklan şüphesizdir. Çünkü ahval vakit kaybedilmesine imkân bırakmıyor. Çeko'ilovakyada artık hükumet bile anarşi halinî alan vaziyete hâkim bulunmuyor. A Müsaadenizle, dedi, tekrar soru yorum: îftiranızı yürütmek için güvendiğiniz şahid kim? Teodosya'mn dili değil, eli küstah müstehziyi sillelemek için harekete geçmek üzereyken hücre kapısı açıldı, ihtiyar gardiyan içeri girdi ve prensesin veremediği, Yuvanisin de verilemiyeceğini sandığı cevab, onun. dudaklarında belirdi: Ben!.... Kız sevincle, sersem asılzade hayretle bu kelimeyi kulaklanna geçirirlerken Yani ilerledi, teklifsizce elini muhafızın omzuna koydu: Sevgili kumandanım, dedi, yarım saattenberi kulağım kapıda. Neler ko nuştuğunuzu bir bir duydum, neler vapbgınızı da, görmedim amma, görmüş kadar anladım. Karşılıklı döktüğünüz dillere bakılırsa ikinizin kol kola verip şu karanhk odadan şimdiye kadar dışarı çıkmanız lâzımdı. Halbuki iş, birdenbire değişti. Sevişme yerine söğüşme başladı. Kendimi tutup da gene dışanda kalsavdım prenses hazretlerinin sizi pataklaması da mümkündü. Onu zahmetten, sizi de döğülmekten kurtarmak için içeri girdim. Kollarını sarmış oldugu vücude değÇok gören çok bilir. Ben de sizden çok yaşamış bir adamım, işlerin gidişini siz miyen, lâkin onu ihata eden geniş bir den iyi hasablanm. Ondan ötürü öğüdü çembere çevirdi, Yuvanis'in cılız boy nuna geçirdi ve dudaklanm onun kula me kulak vermeniz iyi oluh * ••• • " ğına yaklaştırarak fısıldadı: y lPespaye ihtiyann omzuna el koyma Burgaz savaşma giden Dimitrf tfsından ve onun milretteb gibi görünen bir tovan'ın, ona yoldaşlık edenlerden birçoiftiraya şahid olacağını söylemesi yetmiyormuş gibi öğüdden de bahse kalkışma ğunun başma gelenleri biliyorsun, değil smdan son derece sinirlenmiş olan Yu mi?.. Senin de öyle bir felâkete uğra vanis, geri geri çekilerek omzunu temi maklığına razı olabilir miyim? ze (!) çıkardıktan sonra ağzını açtı: Murdar herif, dedi, bir saat önce muhabbet tellâlı idin, buraya yalancı şahid olarak girdin, şimdi de akıl kâhyahğma mı kalkışıyorsun. Efendiler konu şurken uşaklar susar. Muhabbet tellâüarının vazifesi de çiftlerin birleşmesile biter. O halde senin burada yerin ve işin yok. Defol, dişarı çık. Yoksa bütün kemiklerini birer birer kırarım. Yani, uzun uzun güldli: Atranos'lu asılzade de, dedi, sîzin gibi beni kul saydı, köle saydı, miskin saydı. Hatta sizden daha ateşli davranarak bana dayak da attırdı. Lâkin cezasını çekti, kepazeye döndü. Siz de ona benzemek istemezseniz uslu olun, benimle adamca konuşun. Ve bu sözlerden birşey anlamıyan muhafıza bir çırpıda çekmece hikâyesini anlattı. Yalnız cambazlaruı Türk oldugunu söylemediği gibi çekmecenin ona Yuvanis'e verilmek üzere saraydan almdığmı kaydetmeği unutmamıştı. Cambazları nereden tanıdığı hakkında bir suV.al yapılmasını önlemek için de onlardan ^Oimitriyos adh birini Dimetokada tanıdığını söylemişti. Yuvanis, pek garib ve pek manalı görünmesine rağmen o hikâye ile prensesin zindandan kaçınlması mevzuu arasında bir münasebet bulamadı, kendisinin gardiyan tarafından tehdid edilmesine ise tahammül edemedi: Pis bunak, dedi, Atranos'lular gibi beni de cambazlara döğdüreceğini mi \sanıvorsun. Yarım saat sonra seni de, o nmbaz kılıklı haydudjarı da zincire vurdu'rnazsam yazık bana. Bu sefer Yani, ellerini iki böğürne dayavarak gülmeğe koyuldu ve kana kara güldükten sonra kelimelerin üzerinde b:<er lahza durarak cevab verdi: Cambazların arkasmda Türkîer r va ' Onların Türk olduklarını ihtiyata riayet ederek söylemiyordu. Fakat Türkleri anmakla şu budala asılzadeyi büsbütün sersemleştireceğini de biliyor du. Çünkü Türkün kendisi kadar adının da bir Bizans lıyı titreteceğine imanı var4ı. Nasıl ki zeki gardiyanm çok dogru görüşlü ve sezişli olduğunun açığa çık ması da gecikmedi, Türk kelimesini duyan muhafızın hiddeti, şiddeti ve bütün çalımı söndü, sık sık gösterdisi bönlük yeniden yüzüne yayıldı, dudaklarında İıorkak bir kekeleme sıralandı: Içinden çıkılmaz bir muammanın ka ranlığında bocalayıp duran ve kendisinden ne istenildiğini makul sebeblerle kavramaktan âciz kalan Yuvanis yain'z bu fısıltıdaki büyük manayı bütün şümulile idrakine geçirebildi, tepeden tırnağa kadar zangır zangır titredi. Dimitri İştovan'la birkaç yüz silâh arkadaşının Burgaz harbinden ne hazin eksikliklerle geri döndüklerini o biçarelerin hakikati gizli tutmak istemelerine rağmen bu asil muhafız da öğrenmiş bulunuyordu. Burşaz mağlublarından çoğu, dipdiri gezip durduklan ve o harbde küçük bir yara dahi almadıklan halde alil bir hayat taşıyorlardı, mahrem bir hastalığın şifa bulmaz ıstırabmı yaşıyorlardı, çolukçocuk sahibi olamıyorlardı. Türklerden bahsolunurken şu pek gizü kalmış facianın da kulağına fısıldanması Yuvanis'in muhakeme ve mülâhaza istikametlerini bir lâhzada değiştirmişti, şuuruna garib bir uysallık getirmişti. Artık Teodosya'mn düzen kurduğundan şüphe etmiyordu, ihtiyar gardiyanm araya girip gevezelikler yapmasına sinirlenmiyordu ve birbirile uyusmuş görünen Teodosya ile Yani'de kendisi de samimî dost yüzü görmeğe başlıyordu. O şuurî uysallık bu kadarla kalmıyarak deminki muhaverelerin, münakaşaların kabul olunmuş mahiyetini bile değiştirdiğinden sersem muhafız, gene prensesin ortaya attığı aşk hi kâyesini de artık ciddî gibi telâkkiye hazırlanıyordu. Çünkü kızm Dimitri îştovan'ı kocalığa niçin kabul etmediğini şimdi daha iyi anlamış ve prensese hak vermekten de geri kalmamıştı. MÜTEFERRÎK Roma fotoğrametri kongrresi 27 eylulde Romada inikad edecek olan beynelmilel fotoğrametri kongresine hükumetimiz namına iştirak ve onu temsil edecek olan Tapu ve Kadastro fen müşaviri Halid Ziya ve Başfen Müfettişi Ahmed Salih dün Palastina va purile Romaya müteveccihen hareket etmiştir. Türk ftalyan tfcaret müzakereleri devam ediyor Türk İtalyan ticarî münasebatınm inkişafı için şehrimizde yapılan müzakereler etrafında dün bir temas yapıl mıştır. Tâli komite pazartesi günü toplanacaktır. Sanayi Umum müdürü şehrimize geliyor Sanayi Umum müdürü Reşad, bazı sanayi işlerile meşgul olmak üzere bugün şehrimize gelecektir. Türk Rumen ticaretinin inkişafı için tedbirler Yakmda Türk Rumen ticaretinin inkişafı çarelerini tetkik etmek üzere bir heyet şehrimize gelecektir. Avrupanın maruf iktısadcılarmdan bulunan eski Rumen Maliye Nazırı ve yeni kurulan Türk Rumen Ticaret Odası reisi olan Slavesko'nun riyasetindeki bu heyet şehrimizden Ankaraya gidecek ve memleketimizde on gün kadar kalacaktır. Heyet şehrimizde bulunduğu esnada ithalâtçı ve ihracatçı tacirlerle birlikte toplantılar yapılacaktır. Kartalda mandalîna fidanlığı tesis ediliyor İstanbul Ziraat müdürlüğü Kartalda bir mandalina fidanhğı tesisine karar vermiştir. Adalarla Kartal ve civarında mühim miktarda mandaline yetiştirilecektir. ralı kereste mağazasmda Aziz kırk Şehrimizdeki orfamekteb ve lise mualsekiz imzas'le aldığımız mektubda limleri arasında nakil ve tayinlere aid yedeniliyor ki: ni bir liste, dün Marrif n\idürlüğüne gel«Geçenlerde mağazada çalışır mistir. Listeyi aynen yazıyoruz: ken büyük bir kalas düşmesi netiKabatas lises; tarih coğrafya muallicesinde başım tehlikeli surette yarıldı. Fatih Belediye hekimine başm Hu'usi Bavsal Adana lisesine, Ge vurdum. Biz buna bakamayız, celenbevi ortamektebi fransızca muallimi vabım aldım. Başhekime gittim, Tevfik Yavaş Eski'ehir lisesine, Ünivero da bir berbere git. sacını kestir de site tdbiiye subesinrlen Bedia Ann Kumgel, dedi. Burada makas yok mu \ kapı ortamektebi tabiiye muallimliğine, A dıyecek olunca, biz senin uşağın derp'esinden ehliyetnameli Zehra Gündeğiliz, azarlanmasile mukabele çer Karagümrük crtamektebi riyaziye mugördüm. Pıhtılaşmış kanlı saçlarıallimliğine, Niîırtaşı kız ortamektebi tamı hiçbir berberin kesmiyeceğini biiye mualümi AtiK* Ayzıt Gelenbevi orb'ldiğim için başka yere müracaate tamektebine, Gtlenbevi ortamektebi mumecbur oldum ve kan kaybede ede siki muallimi Necmeddin Seren ayni mekCerrahpaşa hastanesini bitkin bir halde bulabildim. Yaralı bir vatan ı teb türkçe muallimliğine, Gelenbevi ortadaşm saçmı kesmek uşaklık mıdır? 0 meVtebi türkçe muaüimi Mustafa Işıksel Nihayet kazaya uğramış bir vatan ( Bakırköy ortamektebine, Gelenbevi ortadaş, Belediye hekiminin huzuruna j mektebi tabiiye muallimi Seniha Kan Etüvaletini yapıp da öyle mi gelmek / mirgân ortamektebine, Emirgân ortamek, mecburiyetindedir?» \ tebi türkçe mu'ıllimi Yahya Saim Ozan Usküdar birinci ortamektebe, A dereceden ehliyetnamel Şaban Kuran Zeyrek ortamektebine, Beykoz ortamekteb türkçe muallimi Semiha Uçal Gelenbevi orta mektebine, Cumhuriyet ortamektebi resim muallimi M. llhami Demirci Karagümrük ortamekteb'ne, Bı kırköy riyaziye muallimi Aliye Ihsan Beşiktaş ortamektebine, Maraş ortamektebi tarih coğrafya muallimi M. Emin Oktay Fatih ortamektebine, Adana lisesi tarih muallimi Aziz Bundan birkaç ay evvel, Lângada bir Tamer Kabataş lisesine, Bilecik ortamekvaralama vak'ası olmuş, Maryam isminteb müdürü Halid Görül Yenikapı ort» de bir kızla bir arada oturan Halil, Marmektebi riyaziye mııallimliğine, Konya kız yamın kardeşi Hayıkla arkadaşı Mihal ve dostu Despinanın tecavüzüne maruz muallim mektebi fransızca muallimi Mükalmış ve kendini müdafaa için ateş et berra Gelenbevi ortamektebine, Samsun tiği sırada mütecavizlerden Hayık ve lisesi tabiiye muallimi Lebib Konuksever Mihali yaralamıştı. Dün, Ağırceza mah Karagümrük ortamektebine, Balıkesir Nekemesinde suclu Halilin duruşmasma catibey muallim mektebi riyaziye muallibaşlanmıştır. Halil, kendini müdafa e mi Şeref Çinten Eminönü ortamektebine, Adana birinci ortamekteb riyaziye mualderek demiştir ki: c Ben, bahçede oturuyordum. Ha limi Nazmi Akman Pendik ortamektebiyıkla Mihal ve Mihalin dostu Despina ne, Vefa lisesi >esim muallimi Tahir Angeldiler. Hayık, ansızın üzerime hücum kara üçüncü ortamektebe, Balıkesir lisesi etti. Ben şaşırdım: müzik stajyeri Ismail Konukçu Emirgân Canım.. Kızkardeşinle seviştiğimi ortamektebine, Bartın ortamektebi türkçe bilmiyor musun? diye sordum. Havık, muallimi Emin P tabek Pendik ortamekhücumlarını büsbütün artırarak; beni tebine, Sıvas erkek muallim mektebi retokatlamağa başladı. simiş muallimi Ekrefn Akfnan"Yenikapî ötekiler de işe karıştılar. Ben de ce'aTipMebine, Dtnizli lisesi tabiiye mubimdeki tabancavı çıkararak, kendile allimi Haşim Karaman Pendik ortamekrini korkutmak için havaya iki el ateş tebine, Ünivers'te tarih coğrafya şubesi ett'm. Hayıkla Mihal elimden tabancayı mezunlarından Süheylâ înankor Ankara almağa calışıyorlardı. Tabancayı alsa lar, içindeki kurşunlarla beni öldüre kız lisesi tarih stajyerliğine, Beyoğlu ortaceklerdi. Buna mâni olmak için uğraş mekteb müdür muavini ve tarih coğrafya tığım sırada, tabancanm öteki kurşun mua'Iimi Cevdet Palandöğen Beykoz orları da ateş aldı. Hayıkla Mihal vurul tamekteb müdürlüğüne nakil ve tayin edular. Ben de bunun üzerine, bahçe çitinden atlıyarak doğruca polis karakoluna gittim ve memurlara teslim ol CEMtYETLERDE dum.» Bundan sonra. bazı şahidler dinlen Geriye kalan müsamere miştir. Bunlar, Halilin tabancasile ateş Kızılay cemiyeti Balat ve Unkapanı ettiğini söylemişlerdir. Gelmiyen şahidlere tebligat vapılmak üzere muhakeme. nahiye şubeleri tarafından 17 eylul akşamı, Sarayburnu kazinosunda veril ba^ak püne bırakılmıstır. mesi mukarrer olan müsamere, hava KÜLTÜR tSLERÎ nm yağmurlu olmasından dolayı 24 eylul cumartesi akşamma bırakılmıştır. Bir yaralamanın duruşması başladı Suçlu, hâdiseye kaza süsü vermek istiyor Müsteşar şehrimizde ADÜYEDE Eski bir cinayetin muhakemesi tekrar başladı Sarıyerde nişanlısı Belkisi bundan birkaç sene evvel, tabanca ile vurup 61dürmekten suçlu olup, evvelce ikinci ceza mahkemesinde beraetine karar verilmiş olan Ibrah ; m hakkındaki karar, Temviz mahkemesince bozulmustur. İkinci ceza mahkemesi, dünkü celsesinde Trmyizin bozma kararma uyarak. muhakemeve yeniden baslamış ve sabık Morg müdürü profesör Saim Aliyi şahid olarak dinlemişt ; r. Saim Ali, rapor etrafında izahat ve rerek, Belkisin ölümünü intaç eden yaranın sol meme üzerinde bulunduçumı, kurşunun soldan sağa ve arkava doğru se\Tederek sa§ kabur^ada kaldıgını, bir insanın sağ elile kendine tevcih ettiği tabanca ile bu hareketin yapılamıyacaŞmı, Belkisin solak olması halinde, bu tarzda ateş edebileceŞini, halbuki kendisinin solak da olmadığını, binaenaleyh cinavetin diğer bir şahıs tarafından iş lenmesi ihtimali kuvvetli oldugunu söylemiş ve suçlu vekili tarafından sorulan bir suale cevaben de. ancak haricden yapılacak bir müdahale ile hedefin değismesi muhtemel oldugunu da ilâve eylemiştir. Evrakm mahkemece tetkiki için duruşma başka bir güne bırakılmıştır. Şehrimizde bazı kültürel tetkiklerde bulunmak üzere Maarif Vekâleti Müs teşan Rıdvan Nafiz dün şehrimize gelmiştir. Müsteşar, dün Maarif müdürlüğünde umumî müfettişlerle bir toplantı j'apmış, orta tedrisat muallim ve mekteb vaziyeti üzerinde görüşmüştür. Rıdvan Nafiz, daha bir müddet şeh rimizde kalarak tetkik ve teftişlerine devam edecektir. İftiraya uğradıklarmı söyliyen zarfçılar Yenipostane arkasmdaki sokaklarda. Çorlulu Salih Kır isminde birinin 401 lira parasını, zarfçılık suretile aşır maktan suçlu, Çarşıda kahveci çırak lığı ett'ğ ni söyliyen Süleyman oğlu Vehbi ile, sevyar satıcı Ismail Hakkınm dün, Sultanahmed ikinci sulh ceza mahkemesinde durusmaları vapıldı. Her iki suclu da kendilerine atfedi len suçu inkâr ederek, sabıkalı olma ları yüzünden iftiraya uğradıklarmı söyledıler. Üstelik, karakolda dayak da yediklerini iddiaya yeltendiler. Hâkim Reşid, suçluların muayeneye sevklerine ve kendilerinin şimdilik serbest bırakılmamasma karar vererek, dava e\Takını tetkik edilmek üzere MüddeiumumiliŞe gönderdi. Bir şube müdürü de geldi İlkmekteb işleri etrafında tetkikat vapmak üzere ilk tedrisat şube müdürlerinden Fuad dasehrimize gelmiştir. Tehir edilen sünnet düğünü Kızılay cemiyeti Beşiktaş kaza merkezi tarafından bugün yapılması mu karrer sünnet düğünü havanm bozukluğundan dolayı 24 eylul tarihine bırakılmıştır. \ Ordumuzda staj yapacak Afganlı talebeler J Bununla beraber en çok alâka gösterdiği nokta Türklerin Edirneye gelmeleri keyfiyetiydi. Kendisi uzak veya yakm bir ihtimal olmak üzere bu meseleyi düşünmemiş değildi. Lâkin şehrin hâkimi ve sahibi olan prensin daima kayıdsız görünmesi, Edirne kalesinin sağlamlığı ve müdafaa vasıtalarınm bolluğu, Türklerin de kale muhasara fennini bilmez görünmeleri gibi sebebler yüzünden o düşün celerin uyandırdığı ruhî endişeleri kolayca giderebiliyordu. Fakat Teodosya'mn Dimitri Iştovan'ı örnek göstererek Türklerle yüz yüze gelmekteki fecaati izah etmesi üzerine şuur altına atılmış bütün o endişeler şaha kalkmış ve zavallı muhafızın hali tamamile başkalaşmıştı. (Arkası var) Muharrem Feyzi TOGAY Parmağını rendeye kaptırdı Beykoz kundura fabrikasmda marangoz ustası Osman Alaçam, sağ elinin baş parmağını rende makinesine kaptırmıştır. Yaralı hastaneye kaldırılmıştır. VtLÂYETTE Polis kolejine alınacaklarm imtihanları Polis koleji imtihanlarmm, vaki ta leb üzerine, yeniden yapılacağını yaz mıştık. Yeni namzedlerin imtihanlarına dün öğleden evvel, Emniyet üçüncü şuTürk ordusunda staj yapmak üzere dost Afgandan 15 talebe be salonlarında başlanmıştır. Bugün ve pazartesi bu imt'hanlara 11 talebe işti dün, Romanya vapurile şehrimize gelmiştir. Resmimiz, Afganlı gencleri Galata rıhtımında göstermektedir. rak etmiştir. C u m h uriyet Abone şeraiti: Nüshası 5 kuruşhır. Türkiye Haric için için Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Alb ayhk 750 » 1450 » Üç aylık 400 » 800 » 150 » Yoktur Bir aylık

Bu sayıdan diğer sayfalar: