20 Eylül 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

20 Eylül 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 Eylul 1938 CUMHURİYET Hâdiseler arasında Yeni plân ÇINAR Yazan: RUŞEN EŞREF ÜNAYD1N Anadolukavağında, denizin kıyısın dakiler de balıkçılara mekânlık ediyorlardı. Mercan renginde, kehrüba rengin de, zümrüd renginde hep iki baş kenarları yaldız çiçek işlenmiş alamanalar, yanyana onların altlarına çekili duruyordu. Uzun uzun ve renk renk ağlar, onların dallarına asılıydı, ve kayıklara kadar iniyordu. Kancalar, kürekler onlarm göğdelerine yaslıydı. Bu teknelerle bu ağlar arasında, geceye hazırlık gören balıkçılardan kimi sırtmı denize vermiş, yalın ayaklarını çınara yaslamış, ağları meremet ediyor, kimi omzunu çınara daya mış, denizi seyrediyordu. Bir kısmı o dallardan makaralarla ağları indiriyor lar; bir kısmı o ağları kayıklara istif ediyorlardı. Böylece, bir deniz kıyısı manzarasım süslemiş o çınarlar altlarmda, bütün bir ayrı âlem barındırıyordu. Suyun ta kenarında onlarm o ağırbaşlı, o möhkem duruşları, hele o saatte, nekadar hoşuma gidiyordu... Karşı tepelere yaklasmış güneşin ışıkları, onlarm yapraklarından içeri işliyemiyor, yağan birşey gibi üstlerinden akıp sulara dökülüyordu. Batmak üzere olan o güneş ki denize de, ufuktan doğmasının başlangıcındaki bir ayın, sulara çizdiği ışık yoluna benzer parlak bir iz çekiyordu. Ya kendi işlerinin âlemi; onu düşündükçe herbirinin göğdesini tükenmez defineler gibi seyrediyorum. Cana yakın ve ebedilik sezdirir bir serin şirinlik verici defineler!... Bağırlarına kaç yüz bin yaprağın gür kafileleri sığabiliyordu: Bir engin gölgenin yüzbinlerce yeşil zerrelerü... Bu göğdeler, her bahar bu man zarayı onlarm şenlikleriyle donatıyorlardı; o binlerce, binlerce varlıklar ki bütün yaz herbiri, tuzlu meltemlerle oynaşmaktan, üzenişle çırpmmaktan, türlü ahenkle söyleşmekten yorgun düşmüş gibi her güz sararıyorlar; yaralı kuşlar gibi, sulara dökülüyorlar; kurşunî sularda hicranlı naaşlar gibi akıp gidiyorlar... Fakat ertesi bahar, yeni bir kafile daha erişiyor, gene ayni şenliği canlandırıyor. Böyle düşüne düşüne o çınarlar bana o akşam cümerd birer yurd, yapraklan da onlann yetiş irdikleri gür nesiller gibi görünmüştü. Ya toprağın derinliklerine dahnış ve ona sımsıkı sarılmış kökleri!.. Kendilerinin hiç görmiyecekleri yeryüzüne boyuna yeni şenlikler yetiştirmek için gömülü durdukları o esrarlı karanhkta yıllarca, asırlarca tükenmiyecek bir uzun sabır içinde kalışları!... Yaşamak ve yaşatmak uğrunda katlanrlmış feragatin en doku naklı örneğiydi!... Çınarlar, gittikçe artan akşamın ka rartısına karışıyor, yavaş yavaş geceyle gecelşivordu....» Mühim bir kanun Mussolini bugün de Iâyihası hazırlandı nutuk söyliyecek On sene içinde sahibi Duçe, dün Yugoslav huçıkmıyan depozito akçe dudundan girerek dostça bir gezinti yaptı leri Belediyeve verilecek Ankara 19 (Telefonla) Sahiblerinin müracaat etmemesi yüzünden müru " ru zamana uğnyan hisse senedi, tahvil ve faizlerile amortismanlarının şirketlere b r rakılmıyarak hazineye intikal ettirilmesi bir kanunla kabul edilmişti. Bankalar kanunile de, bankalar ve diğer müesseseler" de ashabı namına mevcud nakdî ve aynî mevduatla, diğer matlubatm sahibleri tarafmdan on sene aranılmadığı takdirde, kanunî muhafaza müddetlerinin hita mını müteakıb keza hazineye intikali tes" bit edilmişti. Hükumetçe son yapılan tetkikler, elektrik, havagazi tevzii, su isalesi gibi âmme hizmetlerini yapmak üzere teşekkül eden veya bu hizmetleri doğrudan doğru" ya ifa eyliyen şirket, idare ve muhtelif müesseselerde depozito akçeleri ve diğer matlubat mevcud bulunduğunu ve sahiblerinin ademi müracaati neticesinde bun ların şirket veya müesseselere kaldıklarını göstermiştir. Hiçbir hizmet ve külfet mu" kabili olmadan elde edilen bu paralann mühim bir yekuna baliğ olduğu da anlaşılmıştır. Bu sebeble hükumet yeniden bir kanun Iâyihası hazırlamıştır. Bu lâyiha ile, on sene içinde sahibi çıkmıyan depo zito akçeleri mahallî belediyelere tevdi edilecektir. Lâyihaya göre, mahallî belediyeler cetvelile birlikte tevdi olunacak bu kabil haklar, tevdi tarihinden itibaren iki sene muhafaza edilecek, bu müddet zarfında sahibleri veya varisleri bulunmaya çalı ' şılacak, gazetelere de bu yolda ilânlar konacaktır. İki sene hitamında sahibi veya varisi çıkmıyan haklar belediyeye intikal edecektir. Bu hükümlere riayet etmi" yen şirket, idare, müessese ve daireler veîmeğe mecbur oldukları parayı üç misli tazminatla birlikte ödemeğe mahkum edileceklerdir. «Zecrî tedbirler kaldırılmamalı!» Barselon Hariciye Nazırı Cenevrede bu fikri müdafaa etti Cenevre 19 (a.a.) Barselon hukumetinin Hariciye Nazırı Delvayo beyanatta bulunarak demiştir ki: « Sulh ve kanunu istihkar ederek, beynelmilel hayata sokulan ve realist olduğu iddia edilen siyasetin Çekoslovakyaya karşı yeni taarruz teşebbüsleri şekKnde tezahür edeceği zaten belli idi.» Delvayo bundan sonra Milletler Ce miyetinin zâfım şiddetle tenkid etmiş, Paktın 16 ncı maddesinin ipkası ve zecrî tedbirleri uzaklaştıracak her türlü ıslahata mâni olunması lâzım geldiğini kayde derek şu sözleri söylemiştir: « Daha büyük bir sebat ve enerji ile kullandığı takdirde, Avrupanın ve dünyanın beynelmilel bir hercümerc içinde bataasına mâni olmak istiyenleri sulhun müdafaası etrafında tophyabilecek olan bir âleti tahrib etmek doğru değildir.» tatürkün direktifinden aldığı îlhamla, Başvekil Celâl Bayar, son beyanatında yeni bir dört senelik plânın memlekete birçok umran ve endüstri nimetleri kazandıracağını müjdeledi. Bu program, gözlerimizin önüne, üçüncü bir silkinişle harabelerinden, mahrumi yetlerinden, yoksulluklarından bir derece daha kurtulacak ve tekniğin, imarın sevinclerine bir kat daha kaRoma 19 (a.a.) Mussolini'nin ya vuşacak yepyeni bir memleket manrın öğleden sonra Udine şehrini ziyareti zarası getirdi: Karadenizde modern esnasında yeniden bir nutuk söyliyeceği bir kömür ve demir limanı. îstanbulbildirilmektedir. Nutük bütün îtalyan da «Sirkeci Haydarpaşa» arasında radyoları taraf:ndan neşredilecektir. bir feribot servisi. Ankarada sıhhî, Duçe Yugoslavyada... bütün konfor şartlarını haiz, ucuz Belgrad 19 (a.a.) Mussolini, Tri memur evleri. Analtayada bir iplik yeste civarında yaptığı seyahat esnasında fabrikası. Ankarada ziraat aletleri bu gün saat 11 de ilk defa olarak Yugos fabrikası. Trabzonda et sanayii fabrilavya topraklarına girmiş ve bir çeyrek kaları. Kütahya ve Zonguldakta büsaat kadar Postumia civannda Planina yük mıntaka elektrik santralleri. Küda kalmıştır. tahyada sentetik benzin istihsal tesiBir askerî müfreze selâm resmini yap satı. Erzurumda iplik fabrikası. Bir mıştır. Mussolini kendisini karşılamağa motör fabrikası. Bir hafif maden gelen Laibah valisi ve General Lukoviç fabrikası. Biri Balıkesirle Bandırma ile görüşmüştür. arasında olmak üzere üç yeni şeker Salâhiyettar mehafilde bu hususta şu fabrikası. Ticaret filomuza ilâve olanokta kaydediliyor ki, Mussolini'nin bu rak yeniden 28 vapur. hareketi siyasî ehemmiyeti olmıyan ve buDirektif Atatürkten geldiğine ve günkü enternasyonal hâdiselerle hiçbir a plânın tatbikını Celâl Bayar üstüne lâkası bulunmıyan s:rf dostça bir hareket aldığına göre neticesiz bir rüya içinde ten başka bir şey değildir. değiliz. Bütün bu zengin plânın bir çivisi eksik olmadan ve dört sene içinde gerçekleşeceğinden şüphemiz yoktur. Bugüne kadar memleketin bütün ekonomik davalarını üstüne alan ve buhranm bütün dünyayı kavurduğu devirlerde, en küçük bir irade sürçmesine uğramadan her projesini tam bir kudret ve muvaffakiIstanbul 19 ( a . l T ^ Türk Dil Ku yetle başaran Celâl Bayar, bu üçüncü ve geniş plânı da evvelkiler gibi nokrumu genel sekreterliğinden: 1 1 9 3 2 yıhnda ilk Türk Dil Ku tası noktasına tatbik edecektir. Buna rultaymın toplandığı 26 eylul günü, Dil emin oluşumuz, dört sene gibi kısa bayramı olarak, bundan öncaki yıllarda bir zaman içinde elde edeceğimiz kıyolduğu gibi, bu yıl da Türk Dil Kuru metlerin sevincini şimdiden bize hakmu üyeleri, Halkevleri, gazeteler ve yur kettiriyor. Avrupa tezgâhlan harb ve dun dilseverleri arasında kutlanacaktır. ölüm imal ederken, yurdun iç doğru2 26 eylul 1938 pazartesi günü luşunu kolaylaştırmaktan ve refahısaat 18 de Ankara ve Istanbul radyoları nı artırmaktan başka hedefi olmıyan îstanbul radyo merkezinde birleştirilecek Türk endüstrisinin bu yeni hamlesi, ve Türk Dil Kurumu adına radyo ile bir içimizi millî olduğu kadar da beşerî büyük bir sevinc ve gururla doldusöylev verilecektir. 3 Halkevleri, kendi bölgelerinin ruyor. İş başîna geldiği dakikadanberi durumuna göre, söylev saatinden önce veya sonra toplantılar yaparak Dil bay Türk milletine verdiği müjdelerin arramım kutlıyacaklar, dil üzerine konfe " dı arası kesilmiyen Başvekile ve her ranslar, söylevler vermek, şiirler okutmak biri ayrı ayrı bir kıymet cihanı olan yollu tezahürlerde bulunacaklardır. Saat Veitil arkadaşlanna muvaffakiyet 18 de radyosu olan Halkevleri radyo ile dilerken, bütün memleketin bitmez verilecek söylevi de toplu olarak dinliye tükenmez şükranlarını bu hayırlı vesile ile Atatürke bir kere daha yükceklerdir. Halkevlerinde bu bayram gününde ve seltmek istiyoruz. rilen konferans ve söylevlerin birer kop " PEYAMİ SAFA yası Türk Dil Kurumu genel sekreterli " ğine gönderilecektir. 4 Türkiye gazeteleri 26 ve 27 ey lul sayılarında, gündelik olmıyan mec " mualar da bu tarihlerden sonraki ilk nüshalarında Dil bayramını kutlıyacaklar, Türkiyede dil çalışmaları üzerine yazılar yazacaklardır. A IHEM NALINA MIH1NA Güzide edib Ruşen Eşref Ünaydın'ıu (Boğaziçi Yakından) isimli çok güzel bir eseri çıktı. Boğaziçi için yazılan ilk eser olmak itibarile de hususî bir kıymet arzeden bu kitabdan asağıdaki parçayı altyoruz. Müellifin, Boğaziçini uzaktan tasvir eden ikinci eseri de yakında çıkacaktır. «... Yabancı illerde iken bir çınar görecek olsam, yurddan bir tanıdıkla karşılamış gibi olurum. Çınar pek Türk ağacıdır. Ne güzeldir, toprağa ondaki o sağlam yerleşmişlik... Göklere sığmıya cak gibi nedir ondaki o enine boyuna serpiliş... Göze emniyet, gönüle ferah veren öyle tok, öyle sağa sola kanad germiş bir levendlik... En saldırıcı bir güneşi bile yapraklarınm arasında eğler, eler; yere ancak onun ışıklarının sızırıl mış damlalarını göz okşayıcı pullar halinde serper. Bir pınar başına bir çınar, bir koru tadı bağlatır... Bir teki bir meydanı tuttu mu, ona kubbe altı serinliği ve loşluğu verir. Mimarimizde yeri vardır: Büyük camilerin bir yanında servi, ölümün ağacı ise bir yanında da çınar, hayatın ağacıdır. Zaten, denize yakın Anadolu ve Rumeli içlerinin hangi Türk peyizajında yeri yok ki.... Bütün Boğaziçi kıyılannda, köyle rinde, çayırlarında ve bazı kırlarında öyle çınarlar görülür ki herbiri, ayn bir şahsiyet gibi akılda kalır: Çengelköyünde bir tanesini tanırım, her dah bir başka ağac gölgesi kalmlığmda; onlardan birini koca bir kalasla desteklemişler. Bir gün eski Feyzâbad'da Halil Ertem bana bir çınar gösterdi idi; fırtına yere yıkmış. Köylüîer onu kuruyacak sanmışlar. Baltalara yan dallannı kesip götürmüşler; göğde bu ağırhktan kurtulunca tekrar ayağa kalkmış; gördüm; yeşermişti, yaşıyor du... Ya Hacıosman bayırındakiler!... Boğazda, köy ortalarında değil kahveleri, çarşıları bile gölgelerinde barındırır yiğit çınarlar vardır ki bakmağa doyulmaz!... öğdelerine, gelen giden adını kazır... Dallarından kiminde martılar oturur...Kiminin aralarına kırlangıclar ok gibi dalar çıkar... Kiminde takılı kafeslerde kanaryalar ötüşür... Içlerinde öyle ko camıslarını da tanırım ki kökleri, ihtiyar ellerdeki damarlar gibi artık toprak yüzüne iri iri ve iğribüğrü vurmuştur. Göğdeleri kovuklaşmış değil, odalaşmıştır. Onlara kır kahveliği ettirilir. O halle rinde bile, tepelerinde yeni yeni dallar ürer. Öyle yenilmez bir yaşarlıkları vardır. Halkla haşırneşir olmuş öyle babacan bir ehlilikleri, bir içtimailikleri var dır... Mudanya iskelesi 1 Bursa umartesi günü akşamı, Istanbuldan Mudanyaya gelen Trak vapuru iskeleye yanaşamadı, Gemliğe giderek Bursa ve Mu danya yolculannı oraya çıkardı. Bursa Valisi Şefik Soyerle Belediye reisi N. Kiper Çelik Palasta, yeni Kolordu komutanı Korgeneral Kemal Doğanın şerefine Bursa Halk Partisi tarafmdan verilen ziyafette bu haberi alınca, hemen Gemliğe otomobiller, otobüsler, kaptıkaçtılar ve memurlar gönderdiler. Memurların vazifesi, halkın ihtikâra maruz kalmasını menetmekti. Vapurun yolcuları Valinin ve Belediye reisinin himmetile fahiş nakliye ücretleri vermeden yerlerine geldiler, geldiler amma, saatlerce teahhurla. Yolcuların ifadesine göre, o gün denizde öyle müthiş bir fırtına yokmuş; fakat rüzgâr, vapurun iskeleye yanaşmasına mâni olacak bir istikametten esiyor muş. Benim Mudanyaya geldiğim gün, Trakın kıymetli süvarisi Kenan kaptan, gemisini, Mudanya iskelesine Kadıköy vapurlarının Köprüye yanaşmasından daha kolay yanaştırmıştı. O kadar ki Trak gibi, tarbinli vapurlarm muhtelif rüzgârlara açık ve külüstür iskelelere yanaşmalarındaki güçlüğü bildiğim için kendisini tebrik etmiştim. Fakat, Mudanya iskelesi gibi iskelelere, bazı aksi havalarda, Kenan kaptan değil ya denizîer lâhı Neptün veya gemicilerimizin pirî Kara Mürsel Bey bile gemi yanaştıramazlar. Diyeceksiniz ki çifte uskurlu bir gemi nasıl olur da iskeleye yanaşmaz. Yanaşmaz işte! Çünkü, mesele yalnız çifte uskurda değildir. Trak gibi tarbin makinei vapurlarda tornistan meselesi çok mühimdir. Meselâ Trakın makineleri, ileri işlerken geri kumandası verildikten 1 da«ka 50 saniye sonra geri dönmeğe başlamaktadırlar ve bundan sonra da ge minin geri gitmesi için, bir müddet daha eçmesi lâzımdır. Binaenaleyh Trak Mudanya iskelesine yaklaşırken uzaktan makinesini durdurmakta ve ağır ağır is keley* yanaşmaktadır. Muhalif kuvvetli ir rüzgâr estiği takdirde, vapur iskeleden uzağa sürüklenir. Bu gemi, makineeri üç inbisatlı olan vapurlar gibi çabuk :ornistan yapamadığı için, uzaktan yol esmezse, iskelenin karaya bağlandığı rerdeki taşların üstüne bmdirip oturması :ehlikesi mevcuddur. §u halde, Mudanpada, adamakılh bir iskele yapılmadıka, fena havalarda, yeni vapurlarımı^m Mudanyaya yanaşamadıklarına sık sık ahid olacağız. Esasen, Trak ve eşleri ısmarlandık tan sonra, geçen bir buçuk sene içinde, Mudanya iskelesinin neden bu vapurlara göre tadil ve ıslah edilmediğini anlamak kabil değildir. Mudanyaya vardığımız zaman, geminin bordasındaki kapılarla iskelenin yüksekliği birbirine uymadığı çin, halk cidden azablı bir şekilde ge miden çıktı. Sefer, Armudluya da uğramak şartile, üç saat sürmüştü. Yolcula ın çıkması, 45 dakika devam etti, halk birer birer, bavulları ellerinde, geminin cankurtaran filikalannm bulunduğu güerteye çıkıyor, sonra kumanda köprüsünün iskele tarafmdaki merdivenden baş jüverteye iniyor. ambar kapaklarmın, «ncin ve oraya bindirilmiş otobüslerin arasından kıvrıla kıvrıla geçerek dimdik :ahta iskeleden, Mudanya iskelesine a ak basıyordu. Ben, bu ıstırablı manzarayı seyrederlcen, tanıyanlann hepsi «şu hali yaz allah aşkma!» diye bağrışıyorlardı. Bu ;üzel ve seri vapurlarm güvertesiz yap ırılmış olmasmın müteaddid kusurlanndan biri de, Mudanyanınki gibi, sözüm ona iskelelere yolcu indirip bindirirken meydana çıkıyor. Fakat en anlıyamadığım şey, Mudanya iskelesinin hâlâ Trak tarzındaki ge milere uygun bir şekle sokulmamış olmasıdır. Kışın, fena havalarda, iskele ya pılamıyacağına göre, bu hal, demek ki jelecek yaza kadar devam edecek. Haydi, gemileri ısmarlarken vapurlarm is keleye uymıyacağmı ve iskeleyi tadil ve slah etmek lâzım geldiğini düşüneme dik diyelim. Trak geleli aylar oldu. Halkın çektiği zahmeti de mi görmüyoruz? Yeni vapurlarm kışın fena havalarda buraya hiç yanaşamıyacaklarını Trak ;umartesi günkü seferinde haber verdi. Bakalım, iskele maddesile meşgul ve alâkadar olanlar, bu ihbar ve ihtara da kulak asmıyacaklar mı? Dil bayramı 26 eylulde bütün memlekette dil bayramı yapılacak RUŞEN EŞREF ÜNAYDIN (Belçikadan serbest mürur hakkı istenemez!)) Başvekilimizle Dahiliye Türk ruhunun yapıcı Vekili Yalovaya gittiler kudretine canlı bir misal Başvekil Celâl Bayarla Dahiliye Ve [Başmakaleden devam') kili ve Parti Genel Sekreteri Şükrü Ka* kınma plânı bir müjdedir. Onun muvafya, dün öğleden sonra Yalovaya gitmiş fakiyetle sona erdirileceğine inanmakta lerdir. Başvekil ve Dahiliye Vekili, ora haksız değiliz: da birkaç gün kalacaklardır. 1) Bundan evvelki plânlar tam bir muNafıa Vekilimiz seyahate çıkıyor vaffakiyetle başarılmıştır. Nafıa Vekili Ali Çetinkaya, dün öğ2) Celâl Bayar Türk ekonomisinin te" leden evvel elektrik idaresine giderek melleri üzerinde daima güzel eser vermiş tramvay şirketinin vaziyeti' hakkında tet bir ustadır. kikler yapmakta olan komisyonun hazır3 Plân, bazı devletlerin yaptıkları ladığı raporu gözden geçirmiştir. Bu kogibi «iş olsun», yahud «dostlar alışverişte misyon, bu gün vekilin riyasetinde bir degörsün» düşüncelerinin tesirile kurulmafa daha toplanarak hazırlıkların ikmaline mıştır; doğrudan doğruya Türk milletinin çahşacaktır. Tramvay şirketi murahhashayatî ihtiyaclarını karşılamaktadır. larile satmalma işi üzerinde teşrin ayları Seksen milyon lira sarfile vücude getiiçinde temasa gelinmesi temin olunacakrilecek tesisatı gösteren yeni kalkınma tır. Ali Çetinkaya, bu gün şehirdeki tet plânı, gerek başladığımız mühim işlerin kiklerini bitirdikten sonra Eskişehire mü devamı olmak, gerek ilerideki plânlarımr teve/;cihen hareket edecek, orada kendisi zın başlangıcjnı teşkil etmek itibarile canlı ne vekâlet şoseler reisi, sular umum mü bir eserdir. Ve bu eser kısa bir zamanda dürü, devlet demiryolları hareket ve yol başarılacaktır. Türk inkılâbı, Türk cemiyetini «daimî reisleri mülâki olacaklardır. Ali Çetinkaya, Eskişehirden Kütahya yolile Bahke bir oluş» yoluna sokmadı mı? 1923 ten sir ve Bandırmaya hareket edecek, ora sonra yazılmağa başlanan tarihimizin hiç dan İzmire gidecektir. Buralarda demir bir sahifesinde statik bir devreye rastlanyolları üzerinde tetkikat yapacak olan ve mıyacaktır artık. kil, Menemen, Alaşehir, Bakırçay, KüTatbik sahasına konulan her plânı bu çükmenderes ve Büyükmenderes mınta g'Jzle görüyoruz. Ve onun için neticeden kalarındaki su işlerini mahallinde teftiş emin bulunuyoruz. Önümüzde birçok yeedecektir. Ali Çetinkaya, İzmir mıntaka ni plânlar ve yeni günler var. smda turistik yollarla şoseleri gördükten NADIR NAD1 sonra Aydma gidecek ve Aydın yolu üzerinde inşa edilmekte bulunan yeni Aziziye tünelini gezecektir. Ali Çetinkayanın Tarhan dün sabah Ankaradan şehrimize Aydından sonra Afyona ve oradan da gelmiştir. Ali Rana Tarhan, dün înhisarAdana, Silifke ve Mersine giderek su iş lar idaresine gelerek bir müddet meşgul lerini tetkik etmesi kuvvetle muhtemeldir. olmuştur. Bu seyahat on gün kadar sürecektir. Ziraat Vekili ve kongre hazırlıkları Cenubî Amerikada Nazi düşmanlığı Şili'de hükumet, bir îsyan hazırlığına karşı tedbirler alıyor Santiago «Sili» 19 (a.a.) Polis, 5 eylul isyanındanberi ortadan savuşan nazi teşekküllerine mensub birçok kim seyi arastırmaktadır. Reisicumhur Alessandri, Dahiliye Nazırına bir mektub pöndererek nazilerin yeni ve evvelkinden daha geniş mikyasta bir isyan hazırladıklarına dair haber aldığını bildirmiş ve süratle ciddî tedbirler alınmasım emretmiştir. Arjantin'da antinazi Alman komitesinir beyannamesi BuenosAires 19 (a.a.) Avrupa hâdiselerinin vehameti Arjantin efkârı umumiyesini heyecana düşürmeğe başlamıştır. Parlamento ve üniversitelilerle hemfikir olarak gazeteler tecavüzkâr rejimlerin takib ettikleri usulleri takbih etnektedir. Gazete ve mecmuaların Dil bayramı yazıları bulunan sayılanndan birer tanesi de ayrıca Türk Dil Kurumu genel sekreterliğine gönderilecektir. 5 Bütün kutlama ve tezahürlerde başlıca şu noktaların tebarüz ettirilmesine çalışılacaktır: A Ulu Önder Atatürkün kendi kutsal elile kurduğu ve koruduğu Türk Dil Kurumunun altı yılı dolduran çalışmalan, hergün biraz daha genişliyerek ilerle mekte olduğu: B Dilimizin geniş varlıklarını bul " mak üzere yapılan ve yapılmakta olan araştırmaların verimi, yalnız Türk dili lehçelerini aydınlatmakla kalmıyarak, bütün kültür dillerini ve genel dil bilgisini ilgilendirecek yüksek bir buluşa, yani bütün yeryüzü dillerinin kültürel varlıkları" nm ana kaynağı ilkel Türk dili olduğunu ortaya çıkaran «Güneş Dil» teorisine vardığı; C Türk tarih tezinin öz kardeşi «Güneş Dil» teorisinin 1936 da üçüncü Türk Dil Kurultaymca kabul edildiği gibi, 1937 de Bükreşte toplanan arsıulusal preistorik arkeoloji ve antropoloji kon" gresile îstanbulda toplanan ikinci Türk tarih kongresine tebliğ olunamak suretile bir kat daha kuvvetlendiği; D Yazı ve konuşma dillerinin elden geldiği kadar birbirine yaklaştırılması ve yazılarımızın halkça kolaylıkla anlaşıl ması yolundaki çalışmalar da ileri gö türülerek, ilk ve orta öğretim ders kitab" larındaki terimlerin karşılıkları da ortaya konmağa başlamış, geçen ders yılında bunlardan matematik, fizik, mekanik, kimya, biyoloji, zooloji, botanik, jeoloji, derslerine aid dört binden fazla terim karşılıkları bütün öğretmen lerle ders kitabı yazanlara bro " şür halinde dağıtılarak düşünce leri sorulduğu ve önümüzdeki ders yılı kitablarına bu terimler geçirildiği gibi, Münakalât Nazırı bütün tedbirlerin alındığmı söylüyor Brüksel 19 (a.a.) Münakalât Nazırı Marck, Brüksel hıristiyan maden amelesi işçilerinin kongresinde söylediği bir nutukta, istinasız her Belçika hüku metinin Kral tarafmdan çizilmiş olan istiklâl politikasmı tatbika karar vermiş olduğunu kaydederek demiştir ki: « Belçika, herkesle dost, fakat hür olmak istiyor. Belçika, barışın lehine bütün kuvvetini kullanacaktır. Fakat ken disinden serbest mürur hakkı istenemez. Bütün ihtiyat tedbirleri alınmıştır.» Brüksel 19 (a.a.) Başvekil ve Hariciye Nazm Spaak, Cenevreye se yahatten vazgeçmistir. îngîlterede, harb hali hazırlığı Londra 19 (a.a.) Londrada bu gün verilen bir öğle yemeğinde beyanatta bulunan Sir Henry French demiştir ki.: «Memleket dahilinde 1500 memura harb esnasında gıda maddelerini 24 saat zarfında tevzi etmeleri için talimat ver miştir. İaşe işleri sulh zamanında olduğu gibi her zamanki vasıtalarla temin edilecektir. Bu teşekkül hini hacette çabuk bozulan eşyanın tevziine yardım etmek ü" zere vücude getirilmiştir.» yeni ders yîTı için de coğrafya, kozmoğrafya, tarih, etnografya, filozofi ve psi koloji, edebiyat, hukuk terimleri karşı lıklarının da hazırlanmakta bulunmuş olduğu. 6 Halka hitab eden söylev, kon ferans, şiir ve yazılarda elden geldiği kadar herkesin anhyabileceği açık, sa de, düzgün, pürüzsüz ve güzel bir türkçe kullanılmasma çalışılacaktır. İktısad Vekili Şakir Kesebir birinciteşrinin onunda doğu seyahatine çıkacaktır. Bu seyahatte îktısad Vekiline umum mü" dürlerle banka umum müdür ve vekâlet mütehassıslanndan bazıları refakat edecektir. Seyahat, 20 gün kadar sürecektir. Şehrimize gelen Ziraat Vekili Faik Kurdoğlu burada Vekâlete aid bir çok meseleler üzerinde tetkikler yapmaktadır. Vekil birkaç gün daha şehrimizde kala Fransada grev teşebbüsleri caktır. Paris 19 (a.a.) Paris mmtakasının Uzun müddettenberi hazırlıkları de " inşaat işçileri bugün umumî grev ilân et " vam eden büyük ziraat kongresinin ikinci Giimrük ve tnhisarlar Vekili geldi teşrinin ikisinde Ankarada toplanması ta mişlerdir. Rhone vilâyetinde de bir grev hareketi başgöstermiştir. Gümrük ve înhisarlar Vekili Ali Rana karrür etmiştir. tkttsad Vekilinin Doğu seyahati

Bu sayıdan diğer sayfalar: