15 Ekim 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

15 Ekim 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 Birincitesrin 1938 CUMHURtYET Fotoğrametri kongresi dağıldı FÎLİSTİN MEKTUBLARI: KÖŞE Bundan iki yüz sene evveline gelinciye kadar mevcudiyetinin farkmda bile olmadığımız bir madde vardır ki, keşfedildiği tarihtenberi bütün hayatımıza hâ kim bir vaziyet almıştır. Dünyaya gözümüzü açtığıınız andan ıtıbaren hayatı mızın her safhasına, muhtelif şekillere girerek şahid olan bu madde kauruktur. Beşikte, manasız bakışlı gözlerimizi tavana dikip ağzımızda çiğniyerek avunduğumuz emzik; yerde emeklfimeğe başladığımız gün elimize tutuşturulan dü düklü arab bebek; boynumuza baglanan göğüslük; mekteb kitablanmızın yanıbaşmda, kalemlerimizin, defterlerimizin ayrılmaz bir parçası halinde yer alan yazı lâstiği; kardan çamurdan, kunduralan mızı sıyanet eden kaloşlar; bütün bunlann yanısıra daha bin türlü ufak büyük eşya ve nihayet bizi ebedî istirahatgâhımıza götüren otomobilin tekerlekleri hep *kauçuktur. îlk nefesimizden son nefesimize kadar, ayni çehre ile karşımızda dolaşıp usanc •fttrmemek için mütemadiyen kıyafet ve îuvalet değiştiren bir dildade gibi, şekilden şekle girerek kâh baş tacı, kâh ayak türabı olan kauçuğun taribçesi blî roman kadar merakh ve zevklidir. 1937 senesinde, onun mevcudiyetini ilk defa keşfeden La Condamine'in adı ftürmetle anıldı ve kauçuğun iki yüzüncü yıh kutlandı. Bu sene, içi boş tekerlek îasîiklerini icad eden Donlop için teza hürler yapıldı ve tekerlekli vesait lâstiklerinin ellinci yılı tes'id edildi. Gelecek sene, Goodyear'ın icad ettiği vülkanizasyon usulünün yüzüncü senesi şerefine merasim yapılacak. Başımızı çevirdiğimiz her noktada bir veya birkaç şekilde gözümüze çarpan kauçuğun muhtelif kullanış tarzlannı bulan mucidlerin herbirisi için merasim yaŞiılacak olsa senenin üç yüz altmış beş günü az gelir. Onun için, biz de, sanayi âleminin tuttuğu yoldan ayrılmıyahm ve kauçuğu bulan, pişiren ve kurtaran üç büyük adamdan bahsetmekle kalalım. İki yüz sene geriye gideceğiz ve 1736 da duracağız. îlim dünyası, bir müddettenberi Newton'un ve ona zıd fikirler yürüten Cassini'nin, küreiarz hakkındaki nazariyelerini münakaşa etmek yüzünden ikiye ayrıhnış. Bu iki âlimden birinin şibih kat'ı na kıs dedidiğine öteki şibih küre diyor. Fransa Fen Akademisi, nısfınnehar dairesini ölçtürmek üzere Peru'ya bir heyet göndermeğe karar veriyor. CharlesMarie de la Condamine bu heyete da hildir. Bir yandan, heyetin asıl vazifesinde kendi hissesine düşen ölçüp biçme işJerini yaparken, bir yandan da, bazı dikkate değer tetkiklerde bulunan La Condaraine, Fen Akademisine bir muhtıra veriyor ve Esmeralda eyaletinde, kabuğu çidlir çizilmez içinden süte benzer bir mayi akan heve isimli bir ağacdan bahsediyor. Yerliler, ağacın dibine serdikleri yapraklar üzerine dökülen bu usareyi güneşte kuruttuktan sonra, bundan, su geçmez, yekpare çizmeler yapı yorlar. Heyetimizin verdiği rapor büyük takdirler Ingiliz kumandanlığı şehrin içinde ve dışmda kazandı Onu La Condamine buldu, ilk defa 1823 te vukuu muhtemel tethişçi taarruzlarna karşı Eylul ayı zarfır.da Romada toplanan İngilizler kullandılar ve bugün artık medenî beynelmilel fotoğrametri kongresi, mesafevkalâde hazırlıklar yaptı isini ikmal etmiştir. hayatın girmediği köşe bucağı yoktur Evvelce de haber verdiğimiz giV bu Kudüs, 10, ilkteşrin Kauçuğun tarihçesi Kudüste alman mühim emniyet tedbirleri PENCERESİNDEN Havra naî neticeler vereceğini tahmin ediyordu. Bu fikri kafasmda senelerce işledi ve 1831 de işe başladı. Uğraştı, didindi, borca girdi, aradı ve nihayet 1839 da, aradığını buldu. Kauçuğa, yüzde iki ilâ beş nisbetinde kükürt ilâve etmek, Goodyear'in aradığı neticeyi vermeğe kâfi geliyordu. Vülkanizasyon denilen usul keşfedilmişti. Fakat Goodeyear, buluşu nisbetinde büyük bir hata irtikâb etti; ihtira beratı almadı; önüne gelene muvaffakiyetini anlattı ve nihayet, sırnnı Thomas Han cock adındaki îngilize kaptırdı. Kauçuğun vülkanizasyonu, 21 teşrinisani 1843 arihli ihtira beratı mucibince, bu adlama servetler kazandırırken, Goodyear, 1850 senesinde, 191,000 dolar borc bırakarak öldü. Bisiklet ve otomobil tekerleklerinin içi boş lâstiklerini icad eden baytar Dunlop, bir kış akşamı evine gelirken, o tarihte kullanılan dolu kauçuk tekerlekli bir veospitle önden giden oğlunun, kaldırımlar üzerinde çıkardığı gürültüden mülhem olmuştur. En büyük ihtiralar, ekseriya en küçük tesadüflerin eseridir. Baytar Dunlop, önünden, sarsıla sarsıla giden oğlunu görüp, o saısıntıyı kesmenin çaresini düşünmeğe başladıktan bir sene sonra, araya araya, içi boş tekerlek lâstiğini icad etmiştir. Bundan bir sene sonra Fransada, a çıkgöz bir müteşebbis tarafmdan imaline başlanılan ilk bisiklet lâstikleri, bunlan tahlisiye simitlerine benzeten ahaliyi hayli güldürmüş, fakat aradan dört sene geçip de, içi boş lâstikler sayesinde, bisiklet yanşçılarının yıldırım gibi seğirttiği görülünce işin rengi değişmiştir. Dolu kauçuk tekerlekle yol alan otomobillere de, 1895 senesinde içi boş lâstikler takılması düşünülmüş ve Dunlop'un icadı, dünyanın en büyük sanayi şubesi olmağa namzedliğini koymuştur. Kauçuğun iki yüz senedenberi kazandığı ehemmiyeti anlatmağa kâfi gelecek bir rakım olmak üzere Malezya veya meselâ Hindjçinideki kauçuk tarlalarının, 5000 helitarı hevea ağaclarile kaplı olmak üzere tam 10,000 hektarhk bir saha işgal ettiğini söyliyeyim. Şunu da hemen ilâve edeyim ki, kauçuk tarlası deyince, gözünüzün önüne, tayyare meydanlarile, geniş caddelerile, muazzam fabrikasile, bütün memurlarmı ve müstahdemlerini barındıran şirin evlerin süslediği mahallelerile, başlıbaşma bir âlem gelmelidir. O tarladan usare halinde çıkıp o fabrikada işlenecek iptidaî madde haline geldikten sonra kauçuğun hangi kılıklara girdiğini saymak, bilmem büsbütün kâfi gelir mi? Cihan kauçuk mahsulünün dörtte üçü otomobil, bisiklet, motosiklet, tayyare ve saire gibi tekerlekli vasıtaların muhtelif aksamına kullanıldıktan sonra kalan dörtte bir gündelik hayatımızın, sıhhat, konfor, zevk gibi sahalanna yayıhyor. Şu modern evin kapısından içeri girelim. Mutfaktan salona, banyo dairesinden minimininin odasına kadar her yerde onu hazır ve nazır buluruz. Sünger olur, fırça olur, yastık, minder, elektrik teli olurj telefona, buz dolabına, masalann ayaklarına, çocuğun arabasına, yazı makinesine, dikiş makinesine girer; hatta, gözlük çerçevesi kıyafetine girip ev sahibinin burnunun üstüne kadar yükselir. Şu sandık odasmın kapısmı arahya lım. Yağmurluk, 'çizme, şoson kıyafetinde bir sürü kauçuk. Su gardrobu açalım. Deniz takkesi, mayo, sandal kılığında bir yığm kauçuk daha! Öte tarafta, gene ondan yapılmış askı'ar, jartiyerler, kemerler ve saire. Kauçuk, kapıdan koğsanı.z bacadan giren bir sırnaşık olmuş, Yirminci asır hayatının en gizli köşelerine kadar so kulmuştur. Garajından tavanarasma kadar her kıyı bucağmda, türlü türlü şe killere bürünüp mekân tuttuğu modern evi bütün eşyasmdan tecrid etseniz kauçuk gene orada kalır. Modern inşaata da giren bu madde, şimdi tavanlara, döşeme tahtalarınm arasına, duvarlara, hatta sarsmtıya mâni olmak maksadile temellere kongreye hükumetimizce de iştirak edil miş ve kongre müzakeratının neticçsinde, Türkiye fotoğrametri sahasında Ingiî tere, Almanya, Fransa ve İtaŞadan sonra derece almak suretile büyük bir mu vaffakiyet kazanarak kongrenin takdir Ierine mazhar olmuştur. Kongreye iştirak eden heye'imlr tarafmdan okunan bir raporda, fotogrametri usulünün memleketimizde tatbikına ilk defa olarak 1926 senesinde Varar veril diği, bu şubede ihtjsas elde etoıek üzeıe Avrupaya teknısvenİer izam ohjid.îğu ve 1927 den itibaren, doktor Lüscher'in nezareti altmda tatbikata başlandığı anla tıldıktan sonra, 1928 de elde edilen kat'î neticeleri müteakıb fotogrametrinin ordu tarafmdan restnen kabul edildiği söylcîî mekte ve o tarihtenberi yapılan nvhtelif tecrübeler hakkmda tafsilât verilmek tedir. 1934 senesinde Pariste toplanan beynelmilel fotoğrametri kongresinc de verilen raporda esasen münderic bulunan Lu cihetlerin izahından sonra, rapor, 1934 senesinden 1938 senesine kadar, karada ve havada yapılan fotoğrametri tecrübe lerile, Harita daıresinin bu husustaki faaliyeti, fotoğrametri ışinde kullanılan tayyarelerimizin evsafı hakkmda, rakamlara müstenid etraflı malumatı ihtiva etmek tedir. Heyetimizin bu raporuna nazaran, bidayetten 1938 eylulüne kadar, harita yapılmak üzere fotografı alınan sahalarm mecmuu 18947 kılometre murabbaı olup, eylul zarfmda çeküen fotograflar da dahil edildiği takdirde bu yekun 20422 kilometre murabbaına baliğ olacakt.r. Rapor çok şayan; dikkat görülraüş ve kongrede büyük bir alâka uyandırmıştır. Amerikanın en büyük casusluk davası Alman casuslarınm muhakemesi bugün başlıyor Kâşif, bu muhtırasma, siyahımtrak birkaç tabaka nümune de ilâve ediyor. Yeryüzünde kauçuk diye bir madde mevcud bulunduğunu medenî dünyaya haber veren ilk nümuneler bunlardır. La Condamine, bulduğu maddeyi Fen Akademisine bildiredursun, aradan birkaç sene geçiyor ve heyet, Newton'un nazariyesini teyid eden tetkikat neticelerini hâmil olarak Fransaya dönüyor. Aradan on beş sene geçmiş fakal La Condamine, kauçuk ağacmı unutmamış&r. 1751 senesinde, Kayen'de yerleşmiş bir Fransız mühendisinin raporunu da ekliyerek Fen Akademisine v«:rdiği Ikinci bir muhtırada, ilk keşfini daha etraflı olarak anlatıyor ve 1823 te, Glaskov'da, Mac Intosh isminde bir sermayedarın, ilk kauçuk fabrikasını kurduğunu görüyo ruz. Bu adamm, fabrikasmda yaptığı kauçuk mallar, lâstik top, kauçuktan şişe ve su geçmez kumaştır. İngilizler, hem kü çükleri hem büyükleri sevindiren bu marifetli adamm mallarını kapış kapış alı yorlar. Yalnız, lâstik toplara diyecek söz olmamasına mukabil, su geçmez kumaştan yapılan paltolar, yazm yapışkan o luyor, kışın da üşütüyor. Çünkü, kauçuğun, sıcağa ve soğuğa karşı hassasiyetini izale çaresi henüz bulunamamıştır. Bu müşkülü halleden, Charles Goodyear oldu. Bu adam, ufak bir hırdavat dükkânı sahibiydi. Fakat, kauçuğu hava tesirlerine karşı gayri hassas bir hale getirmenin, yani katılaştırmanın çaresi bulundu~u takdirde bunun çok mühim sı bile ilâve ediliyor. H. B1LG1Ç Bugünlerde biraz daha sıkışık bir vaziyete girmiş bulunuyoruz. Adeta muhasara altmda gibiyiz. Filistin ile haric arasında her nevi hususî telefon muhabereleri menedilmiş Kudüs'ün gerek içinde, gerek dışmda inzıbat ve emniyet tedbirleri artırılmıştır. Son günlerde Arab milliyetperverlerinin Kudüs şehrine bir baskın yapa caklarından ve onlarla beraber şehir içindeki Arabların da isyan edeceklerinden birhayli bahsedildi. Bundan dolayı İngiliz idaresi tarafmdan mühim ihtiyat ted birleri alındı. MeseLâ, Kudüs şehrini ihata eden ve ta Ehlisalib zamanlarından kalan duvarlara istinaden, beton ilâvelerle ajelâcele bir müdafaa hattı vücude getirildi ve bu müdafaa hattma Ingiliz askerleri yerleştirildi. Geceli, gündüzlü askerî müfrezeler tarafmdan işgal edilen bu hattın İngiltere hükumeti nezdinde teşebbüsgayesi, vukuu melhuz bir tethişçi taarru lerde bulunan Irak Hariciye Nazırı za mukabele etmek ve asilerin şehre girTevfik Paşa Essaidi melerine imkân bırakmamaktır. , Abdullah, Arablar arasında gayet fena Fakat, bu müdafaa hattınm kâfi dere bir mevkie düşmüş olduğunu bilmekle becede bir emniyet temin ettiğine inanma raber, bu kongreye iştirak etmedi. Yeni mış olacaktır ki, îngiliz kumandanlığı, biz hükumetin reisi, Tavfik Abdül Hüda zat Kudüs içinde de, şehre hâkim bir yer kongre riyasetine çektiği bir telgrafla, gede bir müdafaa mevkii hazırlamış ve bu çen hafta zarfmda Avrupa işlerinin çok rasını betonlar ve telörgülerle tahkim ey fena bir şekil alması üzerine kongrenin inlemiştir. Hatta, tehlike halinde verilecek ikadından sarfınazar edildiği hakkmda bir işaret üzerine bütün îngilizlerin ailelerile fikir husule gelmiş olduğu için Kahireye birlikte buraya iltica etmeleri kararlaştı izamı mutasavver deleğeler tayin edilmerılmıştır. iltica edecek olanlar bir hafta miş ve şimdi de vaktin geçmiş bulunduğuık yiyecek ve içeceklerini birlikte getir nu söyliyerek ve Veraüşşeria hükumetinin meleri de yapılan tenbihat cümlesinden itizarlarını bildirdi. Bu sudan bahane Adir. Tethişçilerin baskın yapma suretile rablar üzerinde pek fena bir tesir yapmışgirdikleri kasabalarda şimdiye kadar ta tır. Emir Abdullaha ve hükumetine karşı kib ettikleri usul, evvelâ resmî dairelerde, taarruzlar yapılması ihtimalleri bile varaskerî mevkilerle polis ve jandarma kara dır. kollarına hücum ve sonra da îngilizlerle Maveraüşşeria haricinde bütün Arab Yahudilere taarçuz etmek olduğu için bümemleketleri kongreye iştirak etmişlerdir. tün bu nevi makamlar aynca sıkı bir inParlamentoları olan memleketlerden birer zıbat altına ahnmış bulunuyor. Bunun gibi meb'us heyetleri, parlamentolan olmıyan bankalar, hastaneler, maliye müesseseleri yerlerden de siyasî mevkileri yüksek birtaetrafındaki muhafaza tertibatı da kuvvetkım şahsiyetler kongreye iştirak ettiler. lendirilmiştir. Hatta, Yugoslavya islâmlarını temsil et*** mek üzere aynca yedi kişilik bir heyetle Şu izahatla anlaşılır ki Filistin ahvali Hind müslümanlarını temsil eden ayrı bir son günlerde bir kat daha fenalaşmıştır. heyet de şimdi Kahirede bulunuyor ve Tethişçilere karşı gösterilen şiddet devam üç gün evvel açılan kongreye iştirak edietmekle beraber bu usulle işin içinden çı yorlar. kılamıyacağı ve tenkil hareketleri daha Bu kongrenin ehemmiyeti büyüktür. İşşiddetli bir şekle sokulduğu hakkmda în tirak edenler, hususî mahiyette bulunmakgiltere ile bütün Arabların araları açıla la beraber, muhtelif Arab memleketlericağını gören Ingiliz idaresi, bu meselenin nin en ileri gelen siyasî şahsiyetlerinden halli için başka çareler aramağa başlamış mürekkebdirler. Bunlar, memleketleri natır. Bu maksadladır ki Yüksek Komiser, mma söz söylemeğe salâhiyettar kimselertayyereye atlıyarak Ingiltereye gitti. Bu dir. Arablar arasındaki tesanüd duygusu günlerde orada Filistin meselesine başka o kadar ilerlemiştir ki önceleri Lübnanın bir hal şekli verilmek ve Arablarla İngi kongreye iştirak etmemesine karar verillizler arasmda bir anlaşma şekli bulmak miş bulunduğu halde nihayet o da, parlaüzere ehemmiyetli müzakereler başlamış mento azalanndan mürekkeb bir heyet olduğu muhakkaktır. Londra'da bulunan gönderdi. Kongre Filistin meselesini tetIrak Hariciye Nazırı Tevfik Suveydî ta kik edecek ve ehemmiyetli kararlar vererafından verilen bir anlaşma projesi hak cektir. Bura nasyonalistleri bu kararlan kmda muhtelif rivayetler var. Bu riva şimdiden biliyorlar ve etrafa söylüyorlar. yetler içinde Filistin'le Irak'm veyahud Bunlardan anlaşıldığına göre verilecek kaSuriyenin birleştirilmesi fikri bulunmakla rarlar, Filistin nasyonalistlerinin istedikberaber üzerinde hemen hemen ittifak elerini teyidden ibajet olmakla beraber, dilen başlıca rivayet şudur: Filistini Irak bütün Arab memleketlerinin bu davaya haline getiren bir istiklâl içinde Arablarmuzaheret ettiklerini gösterecek ve İngilla Yahudilere, yaşadıkları şehirlerde maMuhakeme edilecek olan Öropa vapuru hallî muhtariyetler vermek ve Yahudi tereyi gayet sıkı bir manevî tazyik altma alacaktır. berberi Yohan Hofman muhaceretini artık kat'î surette durdur H* •(• "I* Nevyork 14 (a.a.) Amerikanın ta mak. Tethişçilerin istedikleri de aşağı yuFilistinin bugünkü vaziyetini görenler rihinde misli görülmemiş olan en büyük kan bunlardan ibaret olduğuna göre eğer casusluk davası, yarın Nevyork'ta bulu İngiltere bu hal şeklini kabul ederse bu ve ahvale vakıf olanlar, İngilterenin Finan ve hâkim Con Konoks'ın riyasetinde günkü bu sıkışık vaziyet yakın zamanda listin hakkmda yeni yeni kararlar verme toplanacak olan federal mahkemede rü düzelecektir; aksi takdirde mücadelenin arifesinde bulunduğu fikrindedirler. Takyet edilecektir. devam edeceği ve isyan hareketinin daha sim projesini mutlaka yürütmek için daha fazla ısrar ettiği takdirde Arablarla araMahkemede dört maznun isbatı vücud ziyade genişliyeceği muhakkaktır. sının kat'î surette açılacağını hisseden İnedecektir: Şimdiye kadar alınan bütün tedbirlere gilterenin mütevassıt bir hal şekli aramak1. Amerikanın millî müdafaasına mü rağmen, asiler kuvvetlerini çok artırmış, teallik vesikaların naklinde tavassutta bu faliyet sahalannı genişletmiş, ve rrfuvaf ta olduğu muhakkaktır. Yalnız bu hal şeklunmuş olmakla itham edilen Oropa adın fakiyetli baskınlarını da çoğaltmış bir va line vamıazdan evvel son bir tecrübe daha daki Alman vapurunda kadın berber Yo ziyettedirler. Bugünlerde yeniden getirile yapmak istiyor. Yeniden getirilecek kuvceği anlaşılan Ingiliz kuvvetlerinin vazi vetlerle Filistinde tedib ve tenkil hareketihanna Hofman, ni bir kere daha sıkıştırıp vaziyete hâkim 2. Askerî tayyareciliğin şifre miftahı yeti İngilizler lehine ıslah edilebieceği şimdiye kadar yapılan tecübelere göre, çok olup olamıyacağını anlamak fikrindedir. nı çalmış olmakla itham edilen Amerikan Bundan dolayı vakit kazanmak ve vakit ordusu sabık çavuşlarından asker firarisi şüphelidir. Çünkü tazyik arttıkça isyan daha fazlala kuvvetleniyor ve bütün Fi kazanmak arzusile de Arab devletleri erGonther Güstav, listinin eli silâh tutan unsuru dağlara çeki kânile konuşmak siyasetini tutmuştur. E3. Gizli vesaiki çalmış olmakla itham eliyorlar. Bugün dağlarda askerî usulle ha ğer yakın zamanlarjda vaziyete hâkim oladilen Amerika hava kuvvetleri efradından reket eden asilerin dört beş bine çıktığı mazsa îngiltere siyasetini değiştirecektir. Erih Glasser, Arablar tarafmdan söylenilmektedir. Buna buradaki nasyonalist mehafil tama4. Yeni model avcı tayyarelerinin plân*** mile kanidir. larını çalmış olmakla itham edilen SeversV. M1HR1 ki tayyare fabrikası müstahdemininden Günün en mühim meselesi Mısırda akOtto Herman Vos. dedilen bir Arab kongresidir. Filistin meBunlardan çok daha mühim olan diğer selesini tetkik etmek üzere, Mısır parlaSACLIK fŞLERİ maznunlar, mahkemede hazır bulunmıya mentosu azalarmı şahsî teşebbüslerile yaTıb kongresi caklardır. Zira halihazırda ecnebi mem pılan ve Allube Paşanın riyaseti altında Pazartesi günü Başvekil Celâl Bayaleketlerde bulnmaktadırlar. Bunların ara bulunan bu toplantıya bütün Arab memrın bir nutkile açılacak olan yedinci tıb smda Alman Harbiye Nezaretinde müs leketleri icabet etmiştir. Arada yalnız Matahdem bazı zabitlerin isimleri zikredil veraüşşeria dahil bulunmuyor. îngilizlerle kongresine iştirak etmek 4üzere şehri arasının açılması ihtimallerinden korktuğu mizdeki doktor ve diş tabiblerinden mektedir. için Filistin mücahidleri lehinde hareket mühim bir kısmı bu akşam Ankaraya Askerî havacılık şifresinî çalmakla eden hükumetini değiştirmiş bulunan Emir gideceklerdir. maznun Rumrih suçunu itiraf etmiştir. üyük, küçük; maium ve meçhul bütün muharrirlerin tabir caizse birer, hatta ikişer karargâhı vardır. Meselâ muallim Naci devrinde onu ve peykleri olan şeyh Vasfileri, muallim Feyzileri Direklerarasındaki çaycı Reşidin dükkânmda aramak lâzım gelirdi. Bursah Tahir Bey, kitab kurdu gibi ne mubarek kurd? " daima kitabhanelerde bulunurdu. Abdülhak Hâmid, Beyoğlundan ve oradaki kulüblerden aynlmazdı. Tevfik Fikret hele Serveti Fününla ve Galatasaray lisesüe alâkasım kestıkten sonra âşiyanında münzevı idi. Ahmed Rasimin karargâhı bir zamanlar Babıali caddesinde bir sucu dükkânı, Kadıköyde Papazm bağile Şifa bahçesiydi. Keselerine güvenen genc muharrirlerimizden çoğu şimdi Beyoğlunda bir kazinoda fikir mastabası kuruyorlar. ' Büyüklük, küçüklük; değerlilik, de ğersizlik keyfiyeti bir yana bırakılmak şartile ben de muharrirler kafilesine katılmış bulunduğum için kendime ev ve matbaa dışmda bir durak seçmek ıstırarı1' nı duyunca havra adını verdiğim lokan tayı intihab ettim. Belediye sicillinde havra diye birşey yoktur. Bu adı o lokantaya ben verdim. Sahibi «Ege yemek salonu» demiş. Kapısmda da bu adı gösteren koca bir tabelâ var. Fakat havra, tarihî bir hakikati fade ettiği için bana öbür isimden daha doğru ve daha manalı göründü. Çünkü kitablar arasında göz, kâğıdlar üstünde kalem dolaştırmaktan ve hergün belki iki yüz mevzu üzerine dostlar, meslektaşlar tarafmdan yürütülen münakaşaları dinlemekten beynime durgunluk gelip de sessiz bir köşe bulmak ihtiyacını hissettiğim zaman koşa koşa serin ve sakit kucağına atılmaktan zevk duyduğum bu lokanta, vaktile bir sinagog, bir havra idi. Yenicami yapılırken civardaki Museviler Hasköy mıntakasına göç ettirilmiş ve bu havra cemaatsiz mabede çevrilmişti. Fakat camiin hududu, boş kalan bu havraya kadar genişlemediği için binanın yı kılmasına da lüzum görülmedi. Bir müddet, tarihî bir yadigâr gibi, bulunduğu yerde boş ve mühmel kaldı. Sonra açıkgözün birini devlete aid bir mal olmasından ve bu sebeble sahibi bulunrhamasmdan dolayı tama'landırmış olacak ki depo haline konulmuş, elden ele geçmiş, üstüne koca bir han kurulmuş ve nihayet lokanta olarak kullanılmağa baş lanmıştır. Garib olan ve bana bu fıkrayı yazdı ran nokta şudur: Yerine Hasköyde başka bir mabed yapılmak şartile ilkin Üçüncü Mehmedin anası Safiye, sonra da Dördüncü Mehmedin anası Turhan Sultan tarafmdan istimlâk ettirilmiş olan bu havrayı, Osmanh memurlarınm gafletinden istifade ile gasbedenler, babalann dan kalmışçasına mülk haline koyanlar bınadaki mabed durumunu bozmağa lüzum görmemişlerdir. Bugün o havrada yemek yeniliyor, içki içiliyor. Lâkin duvarlardaki mihrablar gene yerli yerinde duruyor. Vaktile kimbilir kaç hahamm sırtlarmı dayayarak Tevrat okuduğu bu mihrablara baktıkça eski devirlerde mabedi ev, evi mabed yapmak suretile devlete oynanılan oyunlan hatırlamaktan geri kalmıyorum ve lokantaya o gasıblann yüzüne tükürür gibi havra, havra demekten kendimi alamıyorum. Bir de garib tesadüf var: Yenicamiin önünü açmak, İstanbulun en güzel bir ye ^ rine İmp.aratorluk devrinde sıralanan çirkinlikleri gidermek için yapılan istimlâklerin de hududu bu havraya gelip da yandı, yani havra gene yıkılmaktan kurtuldu. Bu, iyi mi oldu, fena mı?.. Ben tarihî bir dekor taşıyan havranın yıkılmadığma memnunum. Lâkin yıkılsaydı, açılmakta olan meydan biraz daha genişlemiş olacağma göre, herhalde sevinc duyacaktım sanıyorum! M. TURHAN TAN îki cerh vak'ası Silivrikapıda Beyçayırı sokağındd 8 numaralı evde oturan ve Ahırkapıda ; lâstik fabrikasında çalışan Mehmed ev, ! velki gece 23 raddelerinde. Silivrikapıda Havva ana sokağından geçerken kunduracı Riza oğlu topal Mehmed tarafından bıçakla sağ bacağmdan yaralanmış, Cerrahpaşa hastanesine kaldı rılmıştır. Suçlu yakalanmıştır. Ayvansarayda oturan Osman oğf Bürhan ayni yerde oturan Saziye, evvelki gece sokakta konuşmağa başla mışlardır.. Bunu gören Şaziyenin kar deşi Osman, Bürhanla kavgaya baslamış, çakısını çekerek Osmana yücum etmiştir. Gürülüyü, patırdıyı işitenler vak'a yer:ne koşuşmuşlar, bu arada Şaziyenin babası da kavgaya müdahale etmiş, biraz sonra da bıçakla Bürhanı alnından yaralamıştır. Suçlular yaka lanmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: