10 Aralık 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 9

10 Aralık 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Birincikânun 1938 CUMHURIYE* 1 Macera ve seyahat hikâyeleri J ^ . J d > = ?J^* • TJ • * J " J ^ ^ " V " M ' • . j ^ » * • WMWT • • • • • I I M < > • umjm^w r.J?£\^ • • • • • • 1 1 I J ^ " • • • • • I I I 1 1 I > M 1 I I I I M J H I I I I 1 I *\ W FAYDAU BıLGiLER | Telefon zilleri Umumiyet ıtıbarile msanların her türlu zılîerden hoşlanmadıklan muhakkaktır. Hele cırlak cırlak öten kapı, telefon ve saıre z 1leri asabî insanlar üzerınde çok fena tesırler yaparlar. Ame rıkanın bir kısım şehırlerınin halkı bu vazıyet dolavısıle telefon idarelerine muracaat ederek telefon makınelerine smırlerını tahriş etmiyecek tarzda bir .* j f J ^ ^ " ~ • Kap memleketindeki elmaslar 4 [Ceçen defalar çrkan kısımlann hulâsası. Jak, Dık ve Fel ton isminde iıç arkada$ Klaas isminde bir zenci çocuğile birlikte Afrikada elmas aramaua çıkıııorlar, Ba$lanndan güliınc Ve feci birçok maceralar tfeçfyor, Klaas, kendisini memleketine uotürüb bırakmaları mukabilinde Aurupalılara elmasın çakd ta$ı kadar bol olduğu yeri gostereceğini oadediıjor, Yolda susuz kahııorlar, bir aralık kamp kurdukları yerde Fcltoriu sbzden kaybeder gibi oluıjorlar.] Klaas: A... dedi, bakm arabadan başaşağı yuvarlanmış ve öylece kalmiş... Aman koşup kurtaralım! Zavallmın muhakkakkikollarındanbiri, yahud belınden yukarı kısımlarından bazı yeri kırılıp incinmişti. Yavaşça vaziyetini düzelttiler ve arabamn içine uzanmasını temin ettiler. İhtiyar: Aman biraz su! Diye bağırdı. Klaas siyah ve ince kollannı göğe kaldırarak: Yarabbi, ne olur, bize merhamet et! Dedi. Matralarda bir damla su bile kalmamıstı. Felton'u nasıl kendine getireceklerdı? O zaman Dik hiç kimseye bir şey söylemeden matralardan birini kaptı ve arkadaslarınm vanından aynldı. Klaas da hemen onu taklıd eüi. Bir matra da o alıp arkasından koştu. Felton'un yanında da Jak kalmıstı. Arkadaşlarının su getirmelenne intizaren ihtiyarın bayılmasına mâni olcnak için elinden geleırf yapıyordu. Arkadaşlarının dönüp gelmesini beklerken vaktın çok ağır ılerlemekte olduğuna dıkkat eui. Nıhayet, ıkisi de tepenin üstünde boy gösterdıler. Yaptıkları hareketlerden soyulmuş oldukları anlaşılıyoTdu. Çünkü ıkısi de çıldıımış gıbi sevinc gösteriyorlardı. Demek, Klaas'ın bahsetmiş olduğu göl bulunmuştu. Bir müddet sonra kendılcri kana kana su içmış ve yanlarındakı ıki büyuk matrayı doldurmuş oldukları halde dbnüp geldıler. Felton'a verılen su, onun gözlerini açıp kendine gelmesini temin etti. Matradan dökülen suyu dudaklarında hisseder etmez, sonsuz bir neş'e göstermeğe başlamıştı. Dık: Şimdi. dedi, öküzleri sulamak lâzım... Az yorgun olanlan çözüp sub^şına götürürü/., onlann böğürtnesine diğerleri koşup giderler. Fıkir hiç de fena değildi. Zaten öküzler de sevki tabiîlerile suyun \ücudünden haberdar olmuşlar, bulundukları yetde sabırsızlanmaya başlamışlardı. Çözülür çözülmez hızlı hızlı çalılarm sıkca kapatmış olduğu yola dogru koşmaya koyuldular. Bu yol fil ve gergedan sürüleri tarafmdan birçok defalar çığnenerek rahat MCMLEkETLCRBE ÇOCUKLAR. jmerakh ^eylerj Seyyar fabrika Şimdiye kadar yalnız derılerinden istifade için avlanmakta olan kopek balıklanmn insanıyete dığer bir faydası daha olduşu anlaşılmış, bu hakikat bir Alman âlimi tarafmdan meydana çıkarılmıştır. Alman âlimi köpek balıkları nın karaciğerlerinde bilhassa son za manlarda doktorlukta çok aranılan A ve D vitammin bol mıktarda bulunduğu nu keşfetmiştir. Beher köpek balığın dan, onun ağırlığının beşte biri kadar haber verme vasıtası konulmasım rıca etmışlerdir. Telefon ıdaresı, ışı müte hassılarına havale etmiş, onlar da musıkılı çalar saatlerinkiler tarzınde tert.bat hazırlıyarak telefon makinelerine raptetmişlerdir. Şimdi Amerikanm bir çok yerlermde telefonlar ınsanları yüreklerini ağızlanna getirecek şekilde değil. güzel ve tatlı musiki havalarle kendı başlarma çağırmaktadırlar. Tayyareli posta müvezzileri Bugün nasıl birçok insanların hususî otomobıllerı varsa, beş on sene sonra da ekseri kimselerin hususî tayyareleri bulunacağı söylenmektedır. O vakit evlerin, apartımanlarm altlarmdaki garaj lara mukabıl üstlerinde tayyare istas vonları kurmak ıcab edecek. Fakat o ça geçilebılecek bir hale kontnuştu. Felton ıle Jak ve arkadaşlan da hayvanları ukıben arkalarından yürüdüler. Klaas ıle Dık su meselesine verdıkleri ehemmi>et dolayısıle arazının vaziyetini kendilerine tarıfe vakıt bulamamışlardı. Meğerse, ne güzel yermiş burası!... Yabani kiraz ağaçları "ve daha yüzlerce yetniş ağacı, güzel gblün etrafını çepçevre çevırmişlerdi. Fakat asıl suya temas eden noktalar tamamıle kayalıktı. Oralarda ancak büyük kertenkelelerle yabanî tavşanlardan başka birşey bulunamazdı. Bu kayalık arazi ıki vadiye aynlınıştı. Bir tanesinde güzel bir şelâle vücude geltnişti. Oradaki kayalar parlak ve kaypak bir halde idıler. Bunlardan hâsıl olma renkli çakıl taşları bküzlerın ayakları altında tatlı bir şıkırtı husule getıriyordu. Öküzler göle yaklaşınca sade susuzluklarını kardırmakla iktifa etmek istemedıler. Içine girip bir de banyo yapmak hevesine düstü'er. Halbuki gölün o cihetleri tamamile sığ ve bataklıktı. Bir kere dalacak olurlarsa boğulup gidecekleri muhakkaktı. Klaas onları bu tehlıkelı hareketten menetmek ıçin epey müşkülât çekti. İlk kafıle susuzluğunu gıderip de neş'eli neş'elı bbğurcneğe baslayınca dığer kafıleler de onlara iltıhak etmekte gecikmedıler. Hayvancagızlar uzun bir zamanın verdıği hararet dolayısile o derece su ıçmişlerdi ki dönüp gelirlerken hâlâ ağızlarından, burunlarından baki> esi akıjordu. Biıtün bu işler yapılırken vakit ılerlemiş, karanlık çdkmeğe başlamıştı. Seyyahlarımız uzun uzadıya kamp kurmak zahmetine katlanmaktan ise büyük bir ateş yakıp geceyi onun başında geçirmeğe karar verdıler. Klaas türkçede toy kuşu denılen cınsten yarıtn düzüne kadar tutmuş ve kızartmıştı. Üzerine biraz da meyva yiyerek ağızlarını tatlıladılar. Felton fazla birşey yıyemedi: Alh, dedi, yarın inşallah iştiham açılır, fakat şimdi yegâne arzum uyunıaktır. Öküzler de otların üstüne çöküp yatmışlardı. Onlar bıle sıkıca karınlarını doyurma ışini ertesi güne bırakmıslardı. O gece dört arkadaş, günlerce süren yorgunluğun verdiği sinır buhranlarndan başka hiçbir rahatsızhğa uğramadan delıksiz ve rüyasız bir uyku uyudular. Çocuk sinema artisti Freddie Bartolemer annesine bir oyun öğretıyot Bilmeceyi Çözenler vitamın ihrac edılmesi birçok Alman balıkçılarmı diğer balık avcılığındaa vazgeçerek Şımal denizinde köpek ba • lıkları peşınde komşaya teşvik ettıği gibi, Hamburg limanmda içerısınde bu vıtamıni ıhraca mahsus küçük atölyeler bulunan kayıkçı istımbotları ınşasma sevketmiştir. Bu istimbotlarla avlanan köpek balıklarınm derüeri soyulmak ta ve karaciğerlerinin vıtaminleri çı karılmakta, ondan sonra cesedlerınin mütebakisi denize atılmaktadır. İSOYUNLAR Sepetli iskambil oyunu Bu yun için levazım olarak bir deste iskambil kâğıdı ile bir kâğıd veya kü çük bir yemiş sepeti, bir de ıskemle lâzımdır. İskemle, sepetten ıki metre uzağa konulur. Her oyuncu iskambil destesindekı bütün kâğıdlan iskemleye oturarak birer birer sepete doğru fır ~ latır. Sepetin içme giren kâğıdlar hcr oyuncunun kazandığı notlan gösterir. Oyun birkaç defa tekrar edılerek en çok sayı almış olanlar bırınci, ıkmcı ılâh.. olurlar; sona kalan da partıyi kaybet mış addedüır. Bu tarz, oyunun en basit şeklidir. Onu daha ziyade tatlılaştırmak ıçın başka usuller de takib olunabıhr. Meselâ: 1 Her kâğıda ayrı bir kıymet konabılır. Bırlı bu:, ıkıli ıki, dâh. Vale 11, kız 12, ruva 13 sayile. 2 Siyah renkli kâğıdlar b r numaralı izahımızdaki gıbi sayılarda kırmızı renkliler iki mislı farzolunur. Fakat bu vaziyette oyuncularm kâğıd destesini sırtları kendılerine gelmek üzere tut maları ve içlerıne bakmadan fırlatmaları lâzım gelır. Iki oyuncu birer iskemleye yaftyana oturur ve biri kırmızı, bıri siyah seri olmak üzere desteyi ikıye taksim eder ve kâğıdlan sepetin içine ikisi birlikte atarlar. Bazan ıki kâğıd yekdiğerine havada çarparak oyun daha eğlencelı bir şekıl alır. 3 Smek, orya, kupa, maça crnsleri ayrı ayrı oyunculara tevzi olunarak dort oyuncu da avni zamanda kâğıdlan sepete fırlatabilırler. Yalnız o vakit sepetin daha büvük olması icab eder. zamanı beklemeden bazı memleketlerde tayyareli posta müvezzıleri kullanmak usulü tesis edilmek istenilmektedir. Şüphesiz müvezzilere verılecek tayyareler büyük hacimde olacak değildir. Bunlarm küçük motörsüz uçaklar ol ması düşunulmektedir. Posta müvezzileri bunlara b necekler, kısa mmtaka lar arasmda nakledilmesi icab eden mektubları ve paketleri götürüp getirecekler. evlerinin üstünde müsaid tara çalar bulunanların mektublarmı, pa ketlerini oralara atacaklardır. Fıkralar Kavga etmiyorlarmış! Çocuğum, ben sana kardeşmle güzel guzel oyna demedım mı? Nıçın kavga edıvorsunuz? Bız kavga etmıyoruz, kanbV kocalık oynuyoruz anne' Küçüğün aklı.. Yavrum, bak ben artık ıhtı\ arla dım İstikbahni temin ıçın çabuk oku yup adam olmaya bak! Babacığım, çabuk okuyup adam olacağımdan şüphe etme amma, «îş Kumbaram» varken de istikbalımden kat lyyen endışeye düşme' fuklara baktı, fakat hiçbir şey gbremedi. Dık, Klaas'ın parmağile işaret ettıği istıkamette nehrin üzenne çullanmış gibi duran bir dağın kenarında parıl parıl paılayan büyük bir saha farketıneğe muvaffak olmuştu. Şimdiye kadar hayatında buna benzer bir manzara görmemisti. Saha, güneşin keskin ziyaları altında tıpkı bir pertavsızdan fırlayan şualar gibi parılhiar çıkarıyordu. Bu, şüphesiz içinde elmas bulunan hududsuz bir kuvarç tabakasıydı. Etrafmda yüzlerce stalaktit'ler uhsule gelmışti. Jak, sevincden danseder gibi ztplaraaya başlamış olan Klaas'a dönerek: Haydı, dedi, yemeği hazırla.. Gecikmeden yola çıkahm! Yemek çoktan hazır efendim.. Fakat elmaslar vadisinin buradan göründüğü kadar yakın oldugunu zannetmeyinizî. Onun için yann sabahleyin erkenden yola çıkıp bütün gün yürürsek belki akşamleyin oraya varınz. Felton ile Dik, Klaas'ın bu mütaleasını çok doğru buldular. Çünkü aşağı yukarı hepsinin bir müddet daha istirahat etmeS'e ihtiyacları vardı. Fakat bu gecikiş az kaldı Jak'ın hayatına mal oluyordu. Çünkü göl kenarmda geçirılen bu ikinci gecenin tam ortasında Klaas ile Dik ve Felton öküzlerin korkunc böğürmeleri ve müthiş bir insan feryadile uyandılar. Arkası gelecek defa' Bümeceyı doğru çözenlerden bıze fotoğraf gönderenlerin res mlerıni bas mıya devam edıyoruz. Fakat burada resmi çıkmak mutlaka hedıye kazanmış olmaklığa delâlet etmez. Mükâfat k?.zananlarm ismi her aym ılk haftasmda neşrolunan büyük listeye yazılır. Soldan sağa sıra ile: 1 Şışlı Abıde caddesı Rönu apartımanı Zıya Taştan. 2 Afyon îsmetpaşa ilk okulu 217 Ekrem Yavuz. 3 îstanbul Kazanc Tetkik komısyonu reism n oğlu Semih 4 Konya Ereğlıs'nde Erzircanlı arabacı Ahmedm oğlu Cemaleddın Önsen. 5 Üsküdar Kız San'at mektebi 123 Saıme Özkok. 6 Akşehır Halıhane sokağı No. 11 de Taceddm Özalp 7 Afyon Beledıve reisinin oğlu Hu lusı Tıryaki. 8 Samsun avukat Şükrünün oğlu Hüseyin Hakguder. 9 Çorum Ağırceza azasmdan Hak kının oğlu Avni Laçin. 10 Trabzon Postahane sokağı 14 No da Sıdıka İnan. 11 Çorlu manifatura tüccarı Hakkının kızı Sabahat Özden. 12 Afyon naklıye taburu birincı böluk Başçavuşunun oğlu Hüseym Ulukan 13 İsparta Valısinin oğlu Orhan. 14 Cuma kazası Malmüdürünün oğlu Cahıd Doğan. 15 M Kemalpaşa sünnetçi îsmaıl kardeşi Mehmed. 16 Moda Kız Enstıtüsü 105 Fatma Yalcın. 17 Konya Topraklık ilk okulu 336 Memduh 18 Kütahva lısesı 872 Muazzez. ( Ukkânun bulmacası j Çocuk portreleri VII Beşiktaşta Cemal Erkmenin kızı küçük Seval Ertesi gün güneş bütün parlaklığile etrafı aydınlatırken bizim kahramanlar bulundukları yerin güzel manzaralarını daha iyi temaşa edebilmek için yüksek kayalardan birinin üstüne çıkarak etrafı o şekilde temaşaya koyulmuşlardı. Jak: Dağlar... Gene dağlar... Sonsuz dağlar!. Diye mırıldandı. Dik cevab verdi: Sade dağlara bakacağma biraz da soluna gözlerini çevir.. Uzanan gümüş şeridi gör.. Ne güzel nerıir!. O sırada Klaas birdenbire bagırdı: Efendiler, biz neredeyiz anladım.. Elmas vadisınden hiç de uzakta değiliz! Felton elini gözlerine siper ederek u YAZISIZ HİKÂYE: Şu resimde görduğünuz hayvan, kilerde ne bulduysa yeyip içtiği için şişip domuza dönmüş. Dışarı çıkılacak delikten b r turlu sığmıyor, ne yapacağını şaşırmış bir vazıyette. Fakat kuçuk fare ona nasıhat veriyor: Buradan çıkabılmek için zayıfla mak lâzım! Dıyor Fare nerede, bulunuz ve renkli kalemle orayı çizerek bıze gönderınız. Bu bulmacayı doğru halledenlerden bir kişiye 5, diğerine 2 ve üçüncüsüne 1 lira takdım olunacak, bundan maada yüz kişıye münasıb hedıyeler verılecektir. Cevabların ilkkânunun son gününe kadar cİstanbulda Cumhurıyet Gazetesi Çocuk Sahifesi> adresine gönderilme sı lâzımdır. Geç kalanlar hediye ala mazlar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: