29 Aralık 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

29 Aralık 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Köy kalkınma kongresi devam ediyor Bibliyoğrafya Encümenlerde mühim kararlar alındı Topraksız köylüye toprak verilmesi ve ziraat işlerinin ıslahı isteniyor [Baştarafı 1 inci sahifeâe] Ikinci derecede kalabalık encümen, gene Mecliste toplanan Bağ ve Bahçe encümeni idi. Ziraat Vekâletinde toplanan Ormancılık ve Teşkilât encümenlerinde de yüze yakm aza bulunuyordu. Encümenlere verilmiş olan meselelerden mühim bir kısmı bugiin münakaşa edilmiş ve neticede ebemmiyetli kararlar almmıştır. Bu arada Mevzuat, Dilekler, Ziraî kredi ve Ziraî sigorta komisyonu da muhtelif meseleleri görüşmüştür. Başlıcalannı bildiriyorum. 1 Topraksız çiftçiye toprak tevzii, dağmık topraklarm tevhidi hususla nnı da ihtiva edecek bir toprak kanu nunun bir an evvel ihzar ve isdarı. 2 At ve pullukla ziraat usulüniin teşvik, tamim ve himayesi. 3 Küçük çiftçiye elle kullanacak veya herhangi bir vasıta ile tahrik olu • nacak ekonomik cnakine ve aletlerin; büyük îşletmelene ise traktör, biçer, bağlar ve sair makinelerin ucuzca ve uzun vade ile teminî. 4 Memlekete itnal olunacak ziraat makinelerinin her mıntakanm hususiyet ve icablanna göre devletçe kararlaştın lacak muayyen tiplere ircaı ve bu makinelerin satışını yapacak müesseselerin her yerde ve ihtiyaclan karşılıyacak surette tamirhaneler açmalan ve yedek parçalan bulundurmalan. 5 Gaz, mazut ve sair muharrik kuvvet maddeleri fiatlarının ve gümrük resimlerinin tahfifi. 6 Köylüyü aydınlatmak, teknik bilgisini artırmak, kültür seviyesini yükseltmek için programlı bir mesai tanzimi ve bunun bir merkezden idaresi. 7 • Köylüye ucuzca birer radyo te» mini ve haftalık bir gazetenin neşrile meccanen tevzii. 29 Birincikânım 1938 Köyde Eğitim Enstitü talebeleri kongreyi takib ediyorlar Ziraat yekiti kongrede nutkunu söylüyor Kongre azaları abideye çelenk koymaya gidiyorlar Ziraat san'atları komisyonunda Tokad meb'usu Süreyya Gencanm başkanlığındaki Ziraat san'atları komisyonu, memlekette konserve sanayiinin inkişafı ve memleket mallarmın bu suretle kıymetlemlirilmesi, bira maliyet fiatlar;Abide önünde Ziraat Vekilî ve meb'uslar, köylülerle beraber nutuklan dlnliyorlar nın düşürülmesi, bira, şarab ve konyak sanayiinin esaslı şekilde ilerlemesi için memlekette bir fıçı sanayü kurulması, şaxab ve bira rüsumunun azaltılması, şişe sanayiinin bira, şarab ve sütçülük san'atlarmın ihtiyaclarma göre tanzimi mese lelerini görüştü. Bu komisyon yarın süt çülük mevzuu üzerinde konuşacaktır. Ziraat kongresi azalan Meclis binasından çıkıyor Kongreye iştirak edenlerden bir grup da toplanan Tarla ziraati komisyonu, umumî ziraat, kuru ve sulu ziraat, gübre ve gübreleme, mücadele işleri, nebatlann ıslahı ve makineler kısmını görüştü. Hususî ziraat, buğday, arpa, çavdar, yu • » • laf, pirinç, mısır mevzuları esaslı şekilde tetkik edildi. Vekâletin bu yoldaki tekTedrisat komisyonunda lifleri aynen kabul edilmekle beraber bilKastamonu meb'usu Tahsin Çuşkanın hassa köylü murahhaslann çok şayanı başkanhğmda toplanan Tedrisat komis dikkat ve pratik noktai nazarlarından isyonu da öğleden evvelki içtimamda Ve tifade edildi ve bunlar da ilâve olundu. kâletin hazırladığı raporlan müzakere etYarın, iki tâli kormsyon tütün ve pati. Ziraat Vekili Faik Kurdoğlu, encü muk mevzulannı tetkik edecektir. menin öğleden sonraki içtimamda bulu Ebedi Şefe tazim narak tedrisat mevzuu üzerinde izahat Kongre azası bugün saat 10 da Etnogverdi. Bu encümen, yüksek, orta ve ilk rafya müzesine toplu bir halde gittiler. tedrisat işlerini tetkik elmek üzere üç tâli Üç kişilik dizi halinde ilerliyen murahkomisyona ayrıldı. haslar, müzenin önüne geldikleri zaman Tarla ziraati komisyonunda kapı açılmıştı. Ebedî Şefin katafalkı 3Manisa meb'usu Yaşann başkanlığm nünden tazimle gecildi. na kadar geldi. Durdu. Geçen defa alındıklan salona gitmek için şu soldaki kapıdan girmesi lâzımdı. Cesaret edemedi. Bekledi. Kalbi mi çarpıyordu? Niçin? Sağına baktı. Merdivenin basamaklarını hayal meyal görüyordu. Karşısm, daki sağlı sollu iki çifte kanadlı kapının buzlu camlarında son ışıklan bayılan akşamm hafif lâciverd parıltısına gözleri takıldı. Hâlâ bir adım atmağa cesareti yoktu. Geri dönerek çıngırağı çalmak istedi. Fakat biraz evvel reddettiği bir fikre dönmekten çekinerek yürümeyi tercih etti. Sol taraftaki kapıya doğru yürüyordu. Hafif baygınlık verici, güzel b ; r koku duyarak durdu. Arkasına döndü. Karşısında uzun, yumuşak ve hareketsiz bir karartı duruyordu. Ürperdi. Biraz evvelki köpek hayali gibi bir dalgınlık vehmi içinde olup olmadığını bir an anlayamadı. Karartı kımıldayordu. Halrme doğru bir el uzandı: Selma. Nereden çıkmıştı ? Halim bu eli öptü. Biraz evvel duyduğu kokunun bu el üstünde bahçesi vardı. Hiçbir şey söyliyemedi. Önüne geçen Selmayi takib etti. Gene ayni salona girdiler. Divanın yanındaki yeşil abajurlu lâmbanın hafif ışığından başka odada ay Yazan: İsmail Hakkı Tonguç Maarıf Vekâleti ilk Tedrisat Vmum Müdurü «Köyde Eğitim», Maarif Vekâleti ilk okul öğretmen kılavuzları serisinin 8 ınci eseridır. Vekâletin emrile birinci defa 5000 nüsha olarak basılan kıtab, memleketimizde köy kalkınmasma aid hamlelerin lüzumuna bütün etrafıle işaret eden ve köy davası yolunda ahnması gerekli bulunan tedbirleri gözönüne koyan ük kılavuzdur. Devlet Basım Evi tarafından tabedilmiştir. Fiatı 75 kuruştur. Kitabın muharriri İsmail Hakkı Ton guç, Maarif Vekâletinin köy eğitimi, köyde halk terbiyesi ve kültür kalkınması meselesi üzerinde çok esaslı tetkikleıde bulunmuş, gerek memleket dahilinde, gerekse memleket dışında köy mevzuu üze" rinde yaptığı kritiklerin neticelerini bu kitabda toplamıştır. Eser, (Köylerin genel durumları), (Köy eğiliminin mahiyeti ve esası prensipleri) ve (Köy iipleri) mevzularını bellibaşlı mesele olarak üç bölüm halinde içine almıştır. Muharrir, birinci kısımda tabiat ve ta" biat hâdıseleri, sosyal, ekonomik ve hayat telâkkileri bakımmdan köy vaziyetlerini derin bir görüşle tahlil etmiş. Köyde aile, köy çocuklarının bakım ve terbiyesi, çocuğun iş hayatına iştiraki, köy cemaati gibi bugünkü köyün yaşayış safhalau üzerinde bilhasa durmuş/tur. İsmail Hakkı Tonguç, ikinci kısımda köy eğitiminin mahiyet ve prensiplerini anlatırken, köyde terbiye hâdisesinin gö" rünüşünü, kültür faaliyetini, köy eğitiminin neticelerini de bugünkü telâkkilerle karşılaştırmış, köy öğretmen ve eğitme ninin önemli vasıflarile köyde öğretme ve öğrenme vasıtalarınm neler olduğunu tebarüz ettirmiş, bütün meslek arkadaşlarına en lüzumlu malumatı vermiştir. Bu kısımda aile, iş ve meslek terbiye" lerine ve mekteblerdeki eğitim prensiplerine temas olunmuş, köyün eğitim kurum ları ayrı ayrı anlatılarak teşrih edilmiştir. Köy tiplerini sırahyan üçüncü ve son kısım, realiteye göre köy terbıyesini izah ' etmekte, Ankara, Anteb, Eskişehir, Denizli, Kocaeli, Samsun, Trakya, Malat ya, Afyon, Bolu, Rize, Kars, Ağrı ve Izmir vılâyetlerindeki köy tiplerinden ör f nekler vermektedir. * ! Hulâsa köy eğıtmen ve Öğretmenlerine kılavuz olarak hazırlanan bu resimli eier, bütün meslekçilerin muvaffakiyetle iş \ görmelerine ve köy davasının cemiyeti teşkil eden ferdler tarafından hakikî rengile tanmmasına yardım edecek rehberlerin birincisi olmuştur. «Köyde Eğitim» i okuduktan sonra büyük köy problemi gözümüzün önünde en canlı manasile tebellür etmiş, köycülük davasında yürüyeceğimiz yollar aydınlanmış, hedefler daha berrak bir şekilde ve daha büyük bir şümulle ortaya çıkmıştır. Köye girmenin, köyün içine nüfuz et menin ve 40 bini mütecaviz köyde yaş: yan 14 milyon köylünün hayatile meşgul olmanın büyük zevkini veren, köy davamızm tahakkuku çarelerini gözlerimizin önüne koyan «Köyde Eğitim», şimdiye kadar çıkanlardan çok daha kuvvetli bir görüşün, ince bir tahlilin mahsulüdür ki Türk köylüsile mukadderatmı ister iste j mez birleştirecek ve köylerde çalışacak, * köylülerle alâkalı işler görecek olan bütün yurddaşlara köy âlemini kısmen de" ğil, tamamen tanıtmaktadır. Maarif Vekâleti ilk tedrisat Umum müdürü İsmail Hakkı Tonguçu bu çok muvaffak eserinden dolayı tebrik etmek borcdur. Abide önündeki merasimde söz söyliyen bir köylü vatandaş dınlık yoktu. Eşya çizgisiz ve yanm görünüyordu. Perdeler tamamile ınikti. Halim Selmaya baktığı zaman or u da boydan boya yarım gördü. Yeşil ışık saçlarının ve yüzünün yalnız bir tarafma vuruyor, bir kolunu, vücudünün bir yanını aydınlatıyor, öte yanını tamamile karanlıkta bırakıyordu. Seîmamn bu yarım yüzünün üstünde yeşil bir cilâ ile parlıyan tek gözü Halime gittikçe büyüyor gibi geldi. Hâlâ bir kelime konuşmamışkrdı. Şapkasım ve pardesüsünü de çıkarmaya imkân bulamıyan Halim mırıldandı: Pardon... Geç mi kaldım?... Ve şapkasile pardesüsünü çıkararak, dışarı çıkmaktan ürktüğü için kapının yanında bir sandalyenin üstüne bıraic». Selma cevab vermiyor, olduğu yerde, vaziyetini hiç değiştirmeden duruyordu. Halim biraz daha uzakta, ayakta bekledi. Selma ona yeşil parıltıh tek gözile bakmağa devam ediyordu. Sonra bir adım geriye attı: Otursanıza... dedi. Halim en yakın koltuğa ilişti. Selma da divanm kenarına hafif oturmuştu. Niçin uzakta oturuyorsunuz? dedi. Hep alçak sesle, gizli konuşmak isti L.E. yormuş gibi söylüyordu. Halim kalktı ve Selmaya en yakın koltuğa oturdu. Lâmba arkasında kaldığı için nın yüzünde hiç ışık yoktu. Halim rıldandı: Şaşırdım. Çıngırak kopmuş. Kapı açık. İçeride kimse yok. ; Selma daha alçak sesle: Yalıda, benden başka hiç kımse yok, dedi. Halim ürperdi: Yapayalnızsınız, demek..Tr Evet. Hizmetçi izinli. Aşçı bu saatlerini kahvede geçırir. Halim sordu: Korkmuyor musunuz? Kapılan » nız açık. Selma cevab vermedi. Halim üşüyor gibiydi. Sinirden mi? Bir sigara ya^tı. Selmaya da bir tane ikram etmek istemişti. Kadın sonra içeceğini söyledi. Arkasından ilâve etti: ^ Şiirlerinizi dinlerken. Halim içine gittikçe daldığı vehiıt. ve rüya havasmdan çıkabilmek için bundan bahsetmeği denedi: I Köyünüzün yağmurlu havalarda^ akşam hali ne garib! dedi, insana ev) hamlar veriyor. {Arkası vari İ L SELMA ve GÖLGESi Tefrika : 11 ************** Yazan : Server Bedi Belki. Birşey söyliyemem. Selma için ilk düşündüğün şeylerde ısrar ediyor musun? Israr etmiyorum amma sana da hak veremiyorum. Zarar yok. Bitaraf ol, kâfi. Salim gibi inad etme. Çünkü inadla işe başlarsan yanhş görmekte devam edersin. İkisinin de çok sevdiği bir arkadaş masalarına yaklaşıyordu, bahsi kestiler. Bunu yaparken sarhoş gibiydi. Du daklanm koluma bütün kanımı boşaltmak ister gibi yapıştırmıştı. İnan buna. Kolumu biraz şiddetlice çektim ve yüzüne baktım. Ne oldu? Tahmin et! Ağladı mı? Bayıldı! İşte Selma bu küçük hâdisenin içindedir. Gel de anla bakalım. Bayılmak da rol olmaz ya: Yüzü bembeyaz kesildi, alnmdan ter boşandı, başı arkaya sarktı, nefesi kesildi. Hiz metçiyi çağırmağa mecbur oldum. Garib şey! 2 ile girdi. Bu eşiğin üstünde bütün bahlı değişecekmiş gibi bir garib duygusu vardı. Durdu ve sebebsiz arkasına baktı. Kapı aralığında bir köpek görür gibi olmuştu. Merak etti, geriye doğru bir adım att: ve aldandığını anladı. Birdenbire içine bir dalgınlık çöktü. İskeleden çıkar çıkmaz onu saran bu köy karanhğı büyük bir vehim ve hayal istidadıle doldunnuştu. Bazı akşamlar Ankarada da Keçiörene doğru kendi kendine bir yürüyüşe çıkarken tenhalığın ve karanlığm verdiğ; bu hassasiyeti küçüklüğündenberi de kuvvetle duyardı. Fakat bu akşam biraz daha fazla. O kadar ki arkasından biri geliyormuş gibi oluyordu. Yalının iç kapısına gelince onu da açık buldu. Geçen defa Nevzad ipe bağlı bir çıngırağı çekmişti. Halim kapınm aralığından baktı. Içerisi iyice karanîıktı Girmeğe cesaret edemedi. Çıngırağı çalmağa karar verdi. Fakat bakmdı, bulamadı. îyice aradı. İpi kopan çıngırak yerde duruyordu. Onu eline alıp sallamayı düşündü. Bu hareketi gülünc bulduğu için içeriye girmeğe karar verdi. Aralıktan bir daha baktı. Karanhk. Çıt yok. Niçin tereddüd ediyor? Girdi. Sağ taraftaki merdivenin başı Bu kadınm hiç kimseye malum olmıyan bir ıstııabı var. Bunu hissediyo rum. Şu masayı gördüğüm kadar buna da eminim. Yoksa onun bir canavar, bir vampir olduğunu söyliyene biraz hak veririm. Değil. Bambaşka. Anladın mı? Beni gittikçe merak sarıyor. Sen de onu bir tetkik et, ondan sonra bana fikrini söyle. Acele etme. Selma bir görüşte anlaşılacak mahluklard'n !<*|il. Haklı mıyım? Halim iki gün sonra, akşama doğıu, yalıya gıtti. Hava kapalı ve karanlıktı. Saat beşe gelmediği halde yalının arkasındaki çamurlu dar yolda gece başlamış gibiydi. Sokağın iki gündenberi devam eden yağmurlardan kalan su birikintllcrinde koyu çinko renkli bir akşamm keder verici akisleri vardı. Bunlardan birine gözü dalan Halimin içinde yeni bir mtsra doğdu. Bir küçük su parçasının içine, \aklaşan gecenin bütün genişliği ve derinliğile nasıl sığabildiğini düşünerek yürüycrdu. Yalının açık bahçe kapısından içeri korku I İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: