7 Ocak 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

7 Ocak 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 İknicikânun 1939 CUMHURİYE1 Ereğli fac ası raporu hazır ... Uç şilebin kurtarılması hayli müşkül olacak Istanbul Barosu MacarÇek hudubugün toplanıyor dunda bir hâdise (Baştarafı 1 inci sahijede) katlardan bir kısmı, «salonda ekseriyet yoktur. Bu intihab sahih değildir!» şeklinde itirazlarda bulunmuşlar, hatta bunun üzerine bundan sonraki içtima yeri o~ larak, avukatlara dar gelen Ağırceza ınahkemesi salonu yerine Adliye koridorlarında karar kılmmıştı. Baroya verilen tak" rir, salondaki intihab celsesinde ekseriyet olup olmadığı bahsini tazeliyor. Takriri veren, avukat Münim Mustafadır; takririnde, yapılmış olan intıhabın mevcud vaziyete göre yenilenmesi icab ettiğini ileri sürmektedir. Dün bu mevzu avukatlar a" rasmda ehemmiyetle konuşuluyordu. İtirazında istinad ettiği esası etraflıca öğrenmek üzere, bir muharririmiz takrir sahibini yazıhanesinde ziyaret edip, kendisile gö" rüşmüştür. Avukat Münim Mustafa; bu hususta şunları söylemiştir: « Yeni Avukatlık kanunu geçen ay tatbika başlanmıştır. Kanunun 67 nci maddesinin 3üncü fıkrası Baro idare meclisine seçileceklerin içtimada hazır bulunan azanın yarısından bir fazla rey almalarını şart koşmuştur. İntihaba 396 azanm iştirak ettiğini, umumî heyet içtimalanna mahsus defteri imza eden avukat sayısmdan anlıyoruz. Şu hale nazaran 197 rey almadıkça aza intihab olunamaması lâzımgelirken 160, 1 70 rey lanlara, bazı arkadaşlar, intihab olmuş nazarile bakıyor. Ben, bu mütalea ve tatbikatın kanunun sarahatine uygun olmadığı fikrindeyim. Dolayısîle intihabm yenilenmesi lâzım gelir. îstanbulda ve Ankarada kendilerile görüştüğüm birçok meslektaş, bu noktainazanmın doğruluğunda müttefiktir. Baromuzun mercii olan Adliye Vekâletinin de bu işi resen tetkik edeceğinde şüphe yoktur. Eğer içtimada bu cihet müzakere edilir ve bana da söz verilirse, noktainazarımı arkadaşlara anlatacağım. O intihb günü, rkadaşlann hemen hepsi geldikleri halde, sırf salonun dar olması ve hepimizi almaması yüzün" den pek çoğumuz müzakereyi dinliyemedik, kalabalık arasına giremediğimizden defteri imza etmeksizin rey vermek mecburiyetinde akldık. Binnetice, bu cihetler ntihaba müessir olmuştur.» Londra 6 (Hususî) Bu gece sabaha karşı Macar Çek hududunda yeni bir hâdise cereyan etmiştir. Macar m e hafilinden alınan malumata göre, muntazam Çek askerlerile Ukraynalı ceteler bu sabah Macar hududunu geçerek, bir Macar köyünü işgal etmişlerdir. Çek askerlerinin el'an Macar topraklarmda bulundukları haber veriliyor. Macarlardan 9, Çeklerden 5 kişi ölmüştür. Macar hükumeti, vaziyetten İtalyayı ve Almanyayı resmen haberdar etmekle beraber, Çekoslovakyaya da şiddetli bir nota tevdi etmiştir. Bir heyet gidiyor Ereğli faciasının üzerinden bir haftaya | yakın bir müddet geçtikten sonra, dün iik Deniz Ticaret Müdürlüğü, gördüğü lüdefa, yapılan resmî tahkikata istinaden zum üzerine Ereğliye bir fen heyeti gön" verilen resmî raporla bu büyük felâketin dermektedir. Oğrendiğimize göre, heyet, gemileri hakikî sekli cereyanı anlaşılabilmiştir. Ereğli Liman Riyaseti tarafından ya" mahallinde muayene edecek ve tamire ihpılan tahkikat neticesinde verilen rapor, bu tiyac göstermiyenlere sefer müsaadesi veişte şimdiye kadar hâdiseyi gözlerile gör recektir. Umumî nakliyatm sekteye uğdüklerini söyliyerek anlaranların bazı yan ramaması için oturmadan mütevellid arızası olan teknelerin yalnız bu kısımlarılışlığa düştüklerini göstermiştir. nın tamirine müsaade edilecektir. Fırtmamn neticesi Yapılan resmî tahkikatın neticesi hak" kmda aldığımız malumata göre, Tan vapuru ki dün yüzdürülmüştür Kabasakal deresi önünde, Mete, Şadan, Samsun ve İkbal bu da dün yüzdürülmüştür şilebleri de Uzunkum üzerinde karaya baştankara etmiştir. Millet vapuru demir kestikten biraz sonra Yunan bandıralı Namikas Nikolas şilebinin baş bodoslamasile kıç bodoslamasının dört numaralı ambarı üzerinden ve su seviyesine yakın büyük bir yara almış ve bu yara su alırken baştankara etmek istemişse de 30 40 metre kadar giderek sahilden 1000 metre açıkta batmıştır. Millet şilebinde bulunan mürettebatm yekunu 19 kişi olarak tespit edilmiştir. Kurtulan güverte lostromosile ateşçiden maada boğulanlann sayısı 1 7 olarak resmen tespit edilmiştir. Bundan baska İhsamhüda motörü tayfaları da terki sefine ederek sahüe gider" ken bindikleri sandal Genc vapuru zincirine takılarak alabora olmuş ve iki tayfa boğulmuştur. Bunlarla son fırtına kurbanlarının yekunu on dokuza çıkmıştır. Eski mendirek harabesile Buzhane arasında Galata, Kaplan ve Zonguldak vapurlan baştankara etmişlerdir. Büyuk limanda, mekteb binasının önünde de Sü~ mer vapuru baştankara etmiştir. Dün Cezayirde gizli bir konferans toplandı (Baştarafı 1 inci sahifede) Aralarında birçok yerliler ve Arab rüesası bulunan kesif bir halk kütlesi, ölüler abidesine giden yolda Başvekilı sürekli alkışlarla karşılamıştır. Saat 10 da Başvekil yabancı lejyonla 12 bin askerin iştirakile yapılan geçid resminde bulunmuştur. Cezair valisi, Başvekil şerefine büyük bir öğle ziyafeti vermiştir. Daladye, ziyafette bir nutuk irad ederek, sulhu idame hususunda Fransanın yaptığı fedakârlıklan hatırlattıktan sonra demiştir ki: « Fransız Imparatorluguna karşı doğrudan doğruya veya bilvasıta yapı lacak hernevi hücumlar, dünyada misli görülmemiş kırılmaz bir mukavemete çarpacaktır. Bütün Fransızlar bir tek adam gibi imparatorluklarını müdafaaya azmetmiş bulunmaktadırlar.» taben şunları söylemiştir: « Şimalî Afrikanın kılına halel geti rilmesine müsaade etmıyeceğiz. Aramız" da deniz bulunmasına rağmen, Fransa il< şimalî Afrika bir tek vatanm aynlmaz k sımlarını teşkil etmektedirler. Fransanıa büyük eseri için fedakârlıklarnnızı tekraraij dauna hazır olduğumuzu resmen teyid derim.» Daladye Afrikadan ayrıldı Vatan süvari ve ikincisi anlatıyor Hâdise nasıl oldu? Diğer limanlarda Gene resmî tahkikatla Sürmene, Sinob, Samsun, Ordu, Trabzon ve Rıze limanlarında bir zarar olmadığı anlaşılmıştır. Amasra lımanında bulunan Kızılırmak, Sebat, Galatasaray ve Tavil vapurlan tahtı emniyettedir. Bu limanın denizden çıkarılan Rize vapuru, sahıle doğru 15 metre sokulmuştur. Kurtarılan vapurlar Gemi Kurtarma Şirketi tahhsiyeleri, kısa bir çalışmadan sonra dün e\rvelâ Tan şilebini, sonra İkbal şilebini kurtarmışlardır. Şadan şilebinin kurtarılmasının da dün Rahmi ne diyor? akşam mümkün olacağı ümid edilmekte iKolunun kırığından ıstırab çeken Rahdi. Bu tahlis ameüyesinde yalnız Tan şi mi başına gelen felâketi şöyle anlatmışlebinin pervanesi hafifçe ânzaya uğramış" tır: tır. « Karadenizin müthiş sularile boğuKaplan şilebinin kurtarılması ihtimali şuyorduk. Rüzgârı önlemekten başka çauzaktır. Bu şileb ayni zamanda yaralıdır. re kalmamıştı. Biz Emrullah ile başta idik. Gene bu şilebin üstüne düşmüş bulunan Birden baş suya gömüldü. Gelen bir dal" Zonguldak ve Galata şileplerinin kurta ga beni alıp kaptan köprüsünün altına tıktı. İşte halimi görüyorsunuz! Fakat buna rılması da müşkül görülüyor. da şükür! Denize gitmedim ya!» Millet vapuru kurbanlarınm Karadenizdeki müthiş fırtına esnasında denize açılarak bu büyük fırtınayı açık denizde geçiren Vatan şilebi limanımıza gelmiş ve akşam İzmire hareket etmiştir. Dün bir muharririmiz Vatan süvarisi Orhan, ikinci kaptan Şahab ve başçarkçı İhsanla ayrı ayrı görüşmüştür. Bu denız zabitleri, Karadenizin görül" memiş taşkınlığı diye tavsif ettikleri bu halini şöyle anlatmaktadırlar: « Fırtınanın ilk işaretini barometre pazar gecesi saat 21 de mütemadiyen düşerek haber vermişti. Biz bu vaziyette ihtiyaten makineleri harekete hazırladık. Sabah saat 5,5 ğa kadar fena bir hava hüküm sürdü. Fakat hakikî kasırga 5,5 da başladı. Fırtınaya karşı çıkmaktan başka çare göremedik. Denize açıldık. Fakat saat 10,5 da ancak 5 mil ilerlediğimizi tespit ettik. Fırtınanın şiddeti saatte 1 mildcn fazla gitmemize imkân vermiyordu. Fırtına o kadar şiddetli idi ki, Karadenizin bu kadar coştuğunu görmemiştik. Dalgalar 10 metreye yaklaşıyordu. Ambar kapakları, geminin yan kısımları büyük çatırdılarla parçalanıyor, gemi sulara dahp çıkıyordu. Bir aralık deniz yarıldı, baş^araf suya saplandı. Başta olan iki arkadaşı sular aldı, kaptan köşkünün önüne vurdu. Bir mucize kabilinden kurtulan bu iki fedakâr arkadaşın birisinin kaburga kemikleri hurdahaş olarak vücudüne batmış, diğerinin iki kolu birden kırılmıştı. 26 saat açık denizde, dünya denizcilr ğinde ender tesadüf edilecek bır çalkanmadan sonra ve 55 mil yol katederek ertesi gün saat 18 de Zonguldağa döndük.» Vatan vapurunda yaralanan denizcile" rin isimleri Emrullah ve Rahmidir. Bunlardan Emrullah Zonguldak Merkez hastanesine yatırılmıştır, kaburgaları kırıktır. Sağ kolu kırılmış olan Rahmi de, şehri" mize getirilmiş, Marmara kliniğine yatırılmıştır. Belçika altınlarını îngiltereye gönderdi Berlin 6 (a.a.) Royter ajansınm muhabiri bildiriyor: Völkischer Beo bachter gazetesi, bugün Belçika altın"arının İngiltereye sevki dolayısile bu memleketin bitaraflığınm tehlikeye girmiş olduğunu yazmakta ve ezcümle şöyle demektedir: «Brükselden alınan malumata göre, geçen sene zarfında Belçikadan İngil tereye 62 milyon sterling miktarmda altın gönderilmiştir. Almanya, Belçikanın istiklâlini garanti eden bir devlet sıfatile bu meseleye karşı alâkasızhk gösteremez. Belçika hükumeti, altın larmı Ingiliz adalarma yatırmakla serbestçe hareket etmek hürriyetini kaybederse. Kral Leopold tarafından res men ilân edilen Belcikanın bitaraflığı tehlikeye girecektir. Filhakika Belçika, harb halinde bitaraflık taahhüdlerini ancak kısmen yerine getirebilecek bir Budapeşte 6 (a.a.) Macar hükumeti, Budapeşte'deki Alman ve Italyan sefirlerine bu sabah Macar Çekoslovak hududunda vahim bir hâdise vukua gelmiş olduğunu bildirmiştir: Macar hükumeti, bu sefirlere Maca • ristanm bu hadiseden tevellüd edebilecek bütün mes'uliyetleri teberri etmekte olduğunun Çekoslovak hükumetine bildi rildiğini de haber vermiştir. Yarıresmî bir membadan bildirildi ğine göre bu dakikaya kadar 4 ü zabit ve 5 i nefer olmak üzere 9 Macar ve 5 Gizli konferans Çekoslovak neferi telef olmuştur. Bu Başvekil Daladye, öğleden sonra yaztelefat, bu sabah saat 3,40 ta Çekoslo • lık saraya giderek şimalî Afrikanın müvak askerlerile Ukraynalı tethişçilerin üç, dafaası meselesini müzakere etmek üzere zırhlı kamyonla Macar • Çekoslovak hu toplanan gizli askerî konferansa riyaset dudunu geçerek Oroszveg kasabasını iş etmiştir. Bu konferansa Cezair umumî gal ve Münkach adındaki ufak şehre valisi Le Beau, Fas kumandanı General doğru teveccüh etmeleri üzerine ba&Ja • Nogues, on dokuzuncu kolordu kumanmış olan muharebe esnasnKİa vukua gel danı General Katrou, hava kuvvetleri miştir. kumandanı ve şimalî Afrika donanması Macar huölucl muhafızlan, mütearnz kumandanı Amiral Rıcard iştirak etmişlan üzerine ateş açmışlardır. Kamyon erdir. lardan biri, hendeğe düşmüş ve içindekiDaladye dönüyor ler esir edilmiştir. Başvekil Daladye gizli askerî konfeMunkach'tan hemen jandarma ve po ranstan sonra, halkın şiddetli tezahüratı a" lis müfrezeleri yola çıkarılmış ve bunun rasında Foch kruvazörüne dönmüştür. üzerine göğüs göğüse bir muharebe naş Doğruca Parise dönmekte olan Daladye, amıştır. ezayirden hareketinden evvel, halka hiSaat 5 te Çekoslovak bataryaları Munkach üzerine ateş açmıştır. Atılan obüslerden sekizi bir otele, tiyatro binasına ve mütead<lid evlere isabet etmiştir. Saat 10 da Çekoslovak bataryaları, (Baştarafı 1 inci sahijede) tekrar ateş etmeğe başlamıştır. Bombardıman öğleye kadar hâlâ devam ediynr at 13,5 a kadar devam etmiş ve çaiış du. Çekoslovaklarla Ukraynalılar, Sat tnalardan memnun olarak ayrılmıştır. morgza nehrini geçmeğe teşebbüs etrnişAzdavay kömür madeni lerse de muvaffak olamamışlardır. Ankara 6 (Telefonla) Cumhur Hududun tahdidine memur komis Reisimizin şimalî Anadolu seyahatlerin yona mensub olan Macar zabitleri de de Dadaya gittikleri sırada halk Azdamuharebeye iştirak etmiHerdir. vaydaki kömür madeninin işletilmesini Alman matbuatının mütaleası Berlin 6 (a.a.) Havas ajansmı: muhabiri bildiriyor: Daladye'nin seyahati hakkında şim *, diye kadar ihtiyatlı davranmakta Alman matbuatı dün akşamdan rtibarea düşündüklerını açıkça yazmağa başla i mışhr. Matbuatın bu tarzı harekeH, kib edeceği yeni veçhe hakkında hiçbilj şüphe bırakmamaktadır. Gazetelerin ! lıkları Italyanın infialinden bahsetmek tedir. Völkişer Beabahter diyor ki: «Tunusta Italya aleyhmde yapıla nümayişler Fransız İtalyan ihtilâf'pıı halletmek için lâzım oJan sakin hava yaratacak mahiyette değildir. Roraaı taleblerine karşı yapılan delice tahrik îtalyan matbuatının verdiği cevablar sri çık ve sarih lisanlarile kanaat telkin et mektedirler. Bu cevablarda hak«ız tahrj kirlerle Fransız tezinin müdafaas^daj gösterilen asabiyetten eser yoktur.» Börsenzei'tnnig şöyle yazıyor: «Tunusta îtalva aleyhindeki taşkmlı lar Paris'le Roma arasındaki kavça vahim bir şekle sokmurtur. İtalyanm ı fialini anlıyor ve Tunu^'takı Italvanla tarafından ce?aretle kabul edilen kar »uretıni selimlıyoruz.» Yurdumuzda yeni madenler bulundu Liman bugün en büyük bir ibtiyac olmuştur {Başmakaleden devam} diğimiz, gerek bu gidiş ve geliste, gerel ikinci sefere intizaren Istanbulda iaşe etmek mecburivetinde kaldığımız olur. Limansızlıktan zararlarımız büyüktüri Binlerce kilometrelik demiryolu yapjl a mış, bunlar Kara ve Akdenize dayani mış, tnemleket dahilinde birçok fabrikaH lar kurulmuş, mahsulât ve mamuiâtımı taşımak için yeni bir ticaret filosu ısma lanmış; fakat, bunların mütemmimi ola: limanlarımızın, hatta iskelelerimizin in şasına başlanmamıştır. Yarın, yepyeni vapurlardan mürek kebdevlet ticaret filosu da, bu limansı denizlerde Millet vapurile ayni akıbetı uğramak tehlikesine maruzdur. On içindir, ki henüz başlanmamış olan m < dern limanlarm yerlerini bir an evvel tayin ederek işe başlamakla beraber Ereğl: gibi tabiî limanları da temizlemek, me direklerini tamir etmek veya yeni dal gakıranlarla teçhiz etmek lâzımdır. man, artık, bugün iktısadî hayatımız: e n büyük ihtiyacıdır. Müzakereler başladı ailelerine yardım edilecek Dünkü nüshamızda, (Hem nalına hem mıhma) sütununda, Millet vapuru sa hiblerinin son faciada can veren denizcilerin ailelerine yardıtn etmeleri lâzım geleceğini yazmıştık. Yaptığımız tahkikat neticesinde, memnuniyetle öğrendik ki, «Millet» vapurunun sahibj olan ve neşriyatımızı ehemmiyetle karşılıyan Barzilây Benjamen kumpanyası, bu vapurda boğulan denizcilerimizin ailelerinin istikbalini kısmen olsun, temin edecek ehemmiyetli bir para vermeğe karar vermiş ve teşebbüslere girişmişrir. İzmitte Londra, 6 (Hususî) Peşteden ve Pragdan alınan son haberlere göre, Çek" Macar hududunda zuhur eden hâdiseyi halletmek üzere iki taraf zabitleri arasında müzakerelere başlanmıştır. Diğer bir habere göre, Macarlarla temas etmek is:eyen bir Çek zabiti öldürülmüş, bir Ma" :ar zabiti de yaralanmıştır. Prağdan gelen haberler, ilk defa Macar tedhişçilerinin Çek hududunu geçerek Çekoslovak jandarmalarına taarruz ettiklerini bildirmektedir. Macarlar ise ilk taarruzun ekler tarafından yapıldığmı bildiriyorlar. rica etmişlerdi. Başvekil Celâl Bayarın bugün Enstitüyü ziyaretinde Azdavay mmtakasmda yapılan etüdler hakkında malumat aldığı da anlaşılmaktadır. İlk etüdler bu sahanm Zonguldak kadar mühim ve zengin bir kömür havzası olduğunu göstermiştir. Mütehassısların ver dikleri raporlarda Azdavay havalisindeki kömür damarlarının yaş itibarile Zonguldaktan da eski olduğu kaydedilmektedir. Alüminyum madeni bulundu İzmit 6 (a.a.) Birkaç gündenberi yağmurlu giden hava, dün birdenbire karayele çevirerek soğumuş ve akşam şiddetli bir fırtına ile gelen sagnağı müteakıb kar yağmağa başlamıştır. Kar bugün de devam etnıekte ve her tarafı kaplamış bulunmaktadır. Ş. Karahisarda 5 Karahisar 6 (a.a.) İlçemizde dün öğleden sonra başlıyan şiddetli kar fırtınası saat 16 da dinmiştir. Eğribel de ayni vaziyette olup Giresundan gelen ve Karahisardan giden yolcular Eğribel karakoluna iltica ederek tehlikeden kurtulmuslardır. Danzig Almanyaya ilhak hale gelmiştir. Bu memleketin hududu Fransa veya İngiltere tarafından zor ediliyor landığı takdirde altmlarınm elinden Londra, 6 (Hususî) Salâhiyettar gitmesi meselesi. ittihaz edeceği kararlar üzerinde müessir olacaktır. Bu va İngiliz mehafilinde Milletler Cemiyetinin Danzig'deki âli komiserin geri çağırılaca" zivetin ihdas edilmemesi lâzımdı.» ğı temin edilmektedir. Ayni mehafil, MeYunanistanda yenî tevkifat mel meselesi Almanya tarafından hallediLondra 6 (Hususî) Deyli Herald lir edilmez Danzig'in derhal Almanyaya gazetesinin yazdığına göre, mevcud re ilhak edileceğine kani bulunmaktadır. jime karşı gizli bir teskilât kuran 15 ingiltere ile Fransa, Milletler Cemiyekişi tevkif edilmiştir. Bu teşkilâta kotinin böyle bir hal suretinden müteessir olmünistlerden başka eski parti azaları da girmiştir. Tevkif edilenler arasmda Çal ması istemediklerinden âli komiseri geri daris kabinesi nazırlarmdan Mihail almak suretile Cemiyetin mes'uliyen'ni ortadan kaldırmak istiyorlar. Pirgos da vardır. kumak istemişti, fakat gözlerini yerden kaldıramadı. Yalnız şu sözleri mırıldandı: Ne biliyorsun? Anlamadım. Selma kımıldamadı ve birşey söylemedi. Nevzad onıun sigarasımn dumanlan arkasmda dünyanın bütün muam • malarını hulâsa eder gibi maddesiz ve şekilsiz duran karaltısını görüyor, başını yukarı kaldırmıyor, bekliyordu. Selma nihayet cevab verdi: Birşeye sıkılıyorsun. Nevzad o zaman başını kaldırdı, gülümsiyerek: Hayır! dedi. Selma gene durdu. Onunla konuşmak böyledir. Her cümle başında büyük sükut, mukavemet, şüphe, tereddüd uçu • nımlrını atlamasmı beklemek lâzım • dır. Çok düşünür; bazan hulyalara dalar, bahsi unutur ve değistirir. Bu defa ısrar eîti: Nevzad, dedi, ben anlıyorum. Nevzad ay. ğa kalktı ve Selmanın baucuna gelerek ellerini cebine koydu, ona Sğru eğilerek: Ne anlıyorsun ,gülüm? dedi, bana da öyle geliyor ki sende bir hal var. Selma ona sevgi doKı yüzünü ve mat bir humma dolu gözlerini kaldırdı: Bende birşey yok, dedi. Bende de. Sen hiç birşey duymadm mı? Ne gibi? Bana dair. Nevzad tekrarladı: Sana dair mi? Ne gibi? Hiç birşey söylemediler mi? Kim, ne söyliyecek? Başkası benden sana hiç bahset' ^°di r>i? Başkası kim? Kim olursa olsun, biri, kim olur sa olsun. Haynr. Hiç kimse bahsetmedi mi? Nevzad doğruldu: Anlamıyorum. dedi. Fakat anlıyordu; Selmanm ağız aradığını anhvordu; Halimin bosboğazlık edip etrrfdijini ö<?renmek istediğini anhyordu. Fakat tekrar etti: Hiç birşey anlamıyorum. Selma onun bir elini tuttu ve ağır ağır dudagına götürerek: Peki, ömrüm, dedi, ben öyle zannettim, Ne zarmettîn sen? Ankara 6 (Telefonla) Haber verildiğine göre Maden Enstitüsünce yapılan araştırmalar, meınlekette motör sanayiinin kurulmasını kolaylaştıracak ve temin edecek bir netice vermiş bilhassa ceABtDİN DAVER nub taraflannda zengin alüminyum madeni bulunmuştur. Cevher yığmlar halindedir. Konya ci Sofyada Yahudiler aleyhinde varında da alüminyuma tesadüf edilmişnümayişler tir. Celâl Bayarın bugün Enstitüyü zi Sofya, 6 (a.a.) Hükumet tarafın" yaretinde buna dair izahat aldığı da andan dağıtılan Yahudi aleyhtarı PatnistS laşılmaktadır. teşkilâtına mensub genclerden mürekket Başvekilin seyahati gruplardan şehrin tkaretgâh sokaklarınj Ankara 6 (Telefonla) Öğrendi ğime göre Başvekil Celâl Bayar bu ya dolaşarak ve halkı Yahudi tüccarlar kınlarda Bolu civarmda bir seyahate çı kotaj yapmaya davet etmişlerdir. Ba^ ufaktefek hâdıseler olmuştur. kacakhr. Zannettim ki sana benden bahsettiler. Evet? Canın sıkıldı. Bana senden kim bahseder? Balr setse de niçin canım sıkılır? Olamaz mı? Bahsederler. Kim bahseder? Selma Nevzadın elinin üstüne yanağım koydu, biraz durdu ve birdenbire başını kaldırarak Nevzadın yüzüne baktı. Nevzad gene sordu: Kim bahseder? Selma gözlerini yan kapadı ve gülürrr siyerek mırıldandı: Kim... Çok... Salim Bey... Halim Bey... Ikisini de o günden sonra görmedim. Salim Beyle kapmın önünde ayrıldık. Halime gelince... bu sabah bize uğramış, fakat evde yoktum ben. Hiç sana benden bahsetmedi mi? O gün... vaDurda... biraz... Ne söyledi? Birkaç sıfat... fazla değil... Nevzad bir yalanla sözüne devam etti: Vapurda yalnız değildik. Yanımıza Şerif isminde bir arkadaş geldi. Senden bahsedemedik. Köprüde de birbiri mizden aynldık. Halimi bir daha gör medim. O birkaç söz nedir? Ha... dur bakayım... «Güzel ka dın!» tabiî... Sanra... «çok enteresan» diyordu galiba... yahud da «çok orijinal» diyordu. Unuttum. Fakat Halimiı senin hakkındaki fikirlerini ben de m«! rak ediyorum. Onu görmek istiyorum.] Selma ayağa kalktı, Nevzadı pen cerenin önüne çekti ve gözlerinin i i bakarak: Benim için yalnız sen varsm, dedL Sonra onu geriye çekerek boynuna s r.ld Divana oturdular. Selma yüzünü Nevzadın bir bacaj üstüne kapadı ve ağladı. Nevzad onun saçlarmı okşarken düşi| nüyordu: «Halim meselesini gizlemeğ^ karar verdi. Bu gözyaşları onun kefarc tidir. Eğer mel'un bir hesabı varsa mv vaffak olamıyacak. Ölen kocalarına mı bunu yaptı? Zavalhlar! Uç bin sen< İik bir âşifte hilesine aldanmışlar.» Bi sözleri yüksek sesle de söylemek istiyol du. Elinin okşama hareketi ağırlaştı. Ga4 liba şimdi Selmadan nefret ediyordu. (Arkaa vari j LN SELMA ve GÖLGESi j Tefrika : 18 •••^••^•••^^ Yazan : Server Bedi MK. sesini çıkarmadı. Selma onun karşısına oturdu, bir sigara yaktı: Biliyorum! dedi. Nevzad çok istediği halde onun yüzüne bakamadı. En merak ettiği şeyier den biri de şu idi: Selma Halimi yalıya d?vet ettiğini ona haber verecek miydi? Saklamak cesaretini nereden bulacaktı? Gerçi Selma doğru söylemenin de bazan biı ahlâksızlık olduğunu ima eder, hele birbirini sevenlerin arasında hakikatin bir karakedi gibi dolaşmasından hoşlanmadığını anlatmak isterdi. Hususî hayatına dair Nevzada hiç birşey sormaz, kendisi de bu çrşid sorgulara muhatab olmaktan sıkıhrd:. Aşkta gizlemenin meşru olduğunu kabul ediyordu. Fakat Halimi gizlice davet etmesi meşru haddi çok aşardı. Burada bir şahsiyet müdafaasmın krymeti yoktu. Belki Nevzadıın halinden bunu anladığı için, «biliyorum» mukaddemesile bir itirafa hazırlanıyordu. Nevzad onun yüzünde bu mukaddemeyi o Nevzad ayak ayak üstüne atn. Selma geriye döndüğü zaman onu bu halde göreceğini hiç ümid etmemiş gibi şaşırdı ve gözlerindeki hayre'in arkasmdan bir endişe doğdu. Belki de Halimin Nevzada herseyi anlatmış olması ihtimalinden şüphelenmişti. Nevzad ona bu şüpheyi vermenin doğru olmıyacağını bildiği için ayağmı indir di. Selma ona dikkatle bakarak: Senin bugün nen var? diye sordu. Nevzad her zamanki sükuneti içinde v Vv. Her zamanki gibiyim. Kadın başını silkeledi: Deulsin. Sustular. Nevzad başını önüne eğmişi Kadın ona doğru bir adım atarak tekfrladt: Deâilsin. Nevzad da çalıstığı halde her zamanki gibi olmadığını biliyordu. Fakat kendini daha fazla zorlamak istemedi ve

Bu sayıdan diğer sayfalar: