21 Ocak 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

21 Ocak 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 İkincikânun 1939 CUMHURtYET Tarlhten yapraklar (Baştarajı 1 inci sahlfede) ce bu bina için bir proje hazırlanmış olduğundan derhal keşfinin hazırlanması hususunda fen heyetine tebligat yapılmıştır. Yakında münakaşa açılarak ihale olunacak ve inşaata başlanacakbr. Cihangirde Birkaç gün evvelki gazeteler, Sulta \Ç Yazan: AHMED HALİD Lutfi Kırdar, dün de refakatinde Yol nahmed Sulh Birincı Ceza mahkeme j v , lar fubesi müdürü Galib olduğu halde sinde görülen bir davayı hergünikü zabıta İlk iş olarak, Büyük Inönü Hükumeti cemiyete yardım maksadıle yapılmı? olCihangire gitmiş, burada yapılacak ana vukuatı arasında yazıp geçtiler. Vak'a nin eytam, eramil ve mütekaidin için sa bile, kendHerine yüzde on ve nihayet yollar üzerinde tetkikat yapmıştır. Bu sa şudur: büyük ş«fkat ve mürüvvetlerini bekJeriz. yüzde yirmi birşey ıkalacak, üat tarafı Yedi çocuk anası bir dul kadın, yaşa Eski kanunlara göre kendilerine aylık masrafa ve bu satncılara gidecektir. Bugün Istanbulda bin yıldanberi a evveline kadar götürülebilir. Çünkü bun hadaki anahtar; Havyar ve Yeniyuva yakta kalabilmiş olan binalar pek azdır. ların zamanla eskidiğini, bazı yerlerinin caddelerile Güneşli sokağm hemen yaptı mak için, metres hayatı geçirmeğe mec bağlanan zavaHılar, vaJctile babalarmın Diğer hayır cemiyetlerine gelinceî Bunların da çoğu kiliselerdir. Ev ve dük de yıkıldığını, 527 den 565 senesine ka rılması ve inşaatın hazirana kadar tamam bur kalıyor, bu arada nasılsa şeytana u ve kocalanmn namuskârane çalışmaları Bunlar, senenin muayyen günlerinde hal* kân olarak beş on tanesini ya buluruz ya dar İmparatorluk etmiş olan Büyük Jüs olması kararlaşmıştır. Lutfi Kırdar vazi yarak komşusundan birkaç parça eşya karşılığı olarak bugün aldfkları maaşla kın yakasma sarılarak rozet takarlar, babulamayız. Bunlar üzerinde münakaşa tinyanos tarafından tamir ettirlidiğini oku feye başladığı ilk günler sirasında yaptığı çalıyor ve nihayet yakayı ele veriyor. sefil bir vaziyettedirler. Nereden tasar zılan ayda bir bekçiler vasıtasile evlertetkikler üzerine Taksimdeki umumî ha Tabiî, alel'usul muhakeme devam e ruf yapılmak imkânı varsa yapılarak, den beş on kuruş toplar, bir kısmıda, muetmek mümkündür ve iki tarafın da haklı yoruz. görünen taraflan bulunabilir. (Forom Tavrı) dan Lâleli camiinin bir lânın da kaldırılmasını emretmişti. Fakat, decek ve kadma ceza kanununun göster bunların da yeni kanunlara göre haklan ayyen veya muhtelif zamanlarda kapıFakat lstanbulda bin sened«nberi in az ilerisindeki rneydana ve oradan da Sa civarda bu ihtiyacı karşılayacak başka bir diği maddeye uygun bir ceza verilerek nın verilmesi ve bir dereceye kadar ol ları dolaşarak, hatta kendi semtleri ol sun sefaletleriran azakılması, bütün mil mıyan yerlerden, para isterler ve nihayet san ayağınm çiğnediği, üzerinde yeni bi matyadan geçerek (Porta Orca Yedi yer bulunmadığı için bu karar şimdiye dava nihayete erecektir. Biz burada, ne cemiyetin, ne de kaletin en samimî dileğidir. kadar tatbik edilememişti. Taksimde yapbunJarın her biri, senede bir ve bazan naların yükselmedıği cadde veya sokak kule kapısı) na uzayan cadde ikinci detınlacak bu yeraltı halâlarmın inşaatı, dün nunların ahkâmından bahsedecek deği Bu fedakârlık, nihayet on, on beş sebirkaç defa balo, müsamere ve muhtelif görmek istersek bunun için uzun uzadıya recede ehemmiyeti hazidi. Bu cadde üliz. Bunlar tamamile mevzmımuzun ha nelik bir zamana inhisar edecektir. Çün gezintiler yaparak, halkı hem evinden, aramağa ihtiyac yoktur. Çünkü iki bin al zerinde de iki büyük meydan ve bu mey 7300 lira mukabilinde müteahhide ihale > zamana kadar, eski kanunlarla hem isinden para istiyerek taciz ederler. tı yüz sene önce kurulan bu eşhir o zaman danlarda sütunlar, heykeller bulunuyor edilmiştir. Yakında inşaata başlanacak ve ricindedir. Biz, sadece, şu kıssadan bir bir taraftan da eski halâlar kaldırılacak hisse çikarmağa çahşacağız. Bu mesele maa« bağlanan eytam ve eramilden elşte bütün bu mdhtelif şekillerde ayda danberi muayyen bir plân dahilinde tıraş du. bize, çok basit bir hakikati bütün çıplak ser kalmryacaktvr. birkaç defa iz'ac edilen halkımız, verdigörmüş değildir. Yıkılan yerleri doldurAyrıca Çemberlitaştan başlıyan bir tır. Bu halâlar kalkınca, Taksim meydaBir kısrm sefil ve zavallılar da, koca ği paraların ne oldugunu da düşünmek makla da kahnmamış, zorbalık ve başıbo cadde daha, (Narsetis Yenikapı) dan nı da tanzim olunacaktır. Bunun için de lığile gösteriyor: Bugün yedi çocuklu dul bir kadın ko larımdan ve babalarından, üç «yda ak ister. Ve bilir ki, beş bin lira hasılat yazukluktan istifade edılerek sokak ve mey geçerek Büyük Lânganın ilerisinde, ev evvelce Mimar Gotye tarafından tanzim edilmiş bir proje vardır. Bu projeye göre layca evlenemez. Ve bu kadın, çocuk mış kuruş olsun, bir geliri olmıyan bed oan bir balodan, müesseseye ancak bir danlar tecavüzlere uğramışbr. Sokakla velki cadde ile birleşiyordu. Lâleli ileribahtlardır. Bunlarla meşgul olma>k ve iki bin lira kalmıştır. Bin lira toplanan larile beraber, sefalete mahkumdur. rın daha kambur ve daha dolaşık olma sindeki meydandan ayrılan iki büyük cad hemen bir münakaşa açılacakür. Bu ha'kikati, kocasından yahud baiba bunlann yaralarını sarmak vazifesi doğ bir müsamere ise, cemiyete ancak yüz Sular Idaresinde memur maafları sı da şüphesiz bundandır. denin birisi Silivrikapı (Porta Romanos smdan, geçinmesine medar olacak bir rudatı doğruya millete düşmektedir. lira bıraikmrçtır ve çok kere de zarar etyüksek mi? O zamanki İstanbul şimdiki gibi Bo Topkapı) da nihayet buluyordu. gelir kalmıyan bir tek çocuklu ve hatta Herşeyi hükumetten beklemek, hiç de mi»tir . ğazm Marmara ağzmda üç büyük burunLânga ve Halicdeki (Porta Plâtea Dünkü gazetelerden bazılan Vali ve çocuksuz bir dul kadın için de böylece doğru bir hareket değildir. Şu halde ne Bundan baska, bu cemiyetlerin yer kila onların iç taraflarında yapılmış değildi. Unkapanı), (Zögma Bahkpazarı) ile Belediye Reisi Lutfi Kırdarın Sular ida düşünebiliriz. Bu sebebledir ki yazımrza yapalım? rası, aydınlatma ve »jtma masrafı, meŞehir, Sarayburnu, Yedikule, Ayvansa Çemberlitaş ve Beyazıd arasındaki cadresinde yaptığı tetkikat neticesinde bura mevzu olarak dul kadını alıyoruz. Memleketimizde, murrtelif a<dlar taşı mur aylıklan ve para tophyanlara veriray arasındaki büyük müselles üzerinde deler de mühimdi. Bunlardan başka oldaki memur maaşlarım yüksek bulduğuBu facia acaba yeni bir hâdise midir, yan birçok hayır teşekkülleri vardır: len yüzde yirmiler, varidatm mühim bir sıkışmış bulunuyordu. Bunun için bin se dukça mühim olan yollar bu caddeleri binu ve memur kadrosunu da lüzumundan yoksa çok eskidenberi devam edip gel Kıztlay, Çocuk Esirgeme Kurumu, kısmını yutar. ne evvelki İstanbulun cadde ve sokakları ribirlerine birleştirenlerdi. Bunların harifazla gördüğünü ve binaenaleyh yeni bütmuhtelrf hayır cemiyetleri ve HalkevleUzağa gitmeğe hacet yok; Ntanbul da tabiatile bu sahada aranmahdır. cinde sayılamıyacak kadar çok, biribirine çenin tanzimi sirasında yüksek maaşların mekte olan birşey midir? Hiç şüphcsiz, bu mesele yeni birşey rinin »o«yal yardrm kollan, bu teşekkül Vilâyeti 938 yıh içinde muhtelif hayır Eski İstanbulun plânını yapmak için girmiş, iğri büğrü, kambur, çamurlu ve indirileceğini, memur mikdarının ihtiyaca değildir, ve bugün dünyanın her tarafın Ier meyanında sayılafcilir. teşekküllerinin ve kurumlar'nın topladıkDetye, Melling ve Labart gibi tarihçi mi tozlu, lâbirentleri andıran sokaklar vardı. göre azaltılacağını yazmışlardır. Beledida rasdanan, olağan işlerdendir. Halbuki bütün bu teşekküllerin haki ları paraların. merkeze giden ve yardn Büyük caddelerin intizam ve temizliği yenin en salâhiyettar makamları nezdinde marlar meşgul olmuşlardır. Aralarında Dul kadırtları mevzu olarak alınca, kî mu'îıtaclara yaptığı yardım, hemen ma sarfedilen knsımları haric olmak şarbazı farklar varsa da, bunlar, üzerlerin ne, düzgün oluşuna oldukça dıkkat edi yaptığımız tahkikata göre, ne maaşların yalnız şehir hayatını düşünmiyerek, köy hemen bir hiç kabilinıdendir. Yahudile file, bir bilâncosunu yapsm; haydi büyüü de falza durulacak kadar ehemmiyetli ol irdi. Hatta bazan bu caddeler şimdiki şe yüksek görüldüğü, ne de memur miktarılerimiz için de bir noıktaya işaret etmek rin, Rumların. Ermenilerin birer cfrma bir rakam «öylemiyeyim, en az lüzummayıp umumiyet itibarile bütün görüşler hirlerin bir çoklarının caddelerinden daha nın azaltılacağı kat'iyyen doğru değildir. retiyoruz. Bundan evvel köylerimizdeki at teşkilâıtı vardır ki, her sene yaptıkları suz masraflara elli bin lira ei<tti|i görüve tahminlerde azamî bir uygunluk görü cazib, daha kullanışlı ve rahattı. Halk Gene dünkü akşam gazetelerinden biri de ekseri dul kadmlar, toprakla uğraşan fa balolardan kazandıklan para ile ve bi lecektir, ve yalnız î'tanbulda, bojuna buralarda kolaylıkla dolaşırdı. Bayram eski Vali ve Belediye Reisi Muhiddin lür. 'kir köylülerin, ikinci, üçüncü ve hatta zim haberimiz olmadan topladıkları hu sarfedilen bu paralarla ve senede elli liDenizden şehre girenlere mahsus kapı günleri meydanlarda toplanılırdı; geçid Üstündağm Sular îdaresi Meclisi îdare dördüncü nikâhlıları olarak tarlada ve susî paralarla kilise, eytamhane, ve hasra hesabile, bin dul kadınm kuru ekmeların en işlek ve büyükleri bugünkü Yeni resimleri, zafer alaylan, esir kafileleri sey Riyasetinden aldığı hakkı huzurun istirdad evde çetin bir çalışma mukabilinde ha tane vakıf ve gelir'erile kendi fakirlerini ği temin edilebilir. Bunun için yapacak cami önündeki Porta Neorion ile Büyük redildiği gibi kanlı ihtılâllere de sahne o olunacağını haber vermiştir. Bu hususta yatlannı, namuskârane kazanır ve ya herhalde bizden çok iyi bir şekilde besbir iş var: urdu. Lângadaki Porta Aya Milien'di. da salâhiyet sahibi makamlarm verdikleri şarlardı. Bugün köylerde bu işin nasıl lemektedirler. Senede bir balo (masrafsız ve herşeyi Porta Neorian'dan Ayasofyaya kadar Meydanlar mümkün olduğu kadar bü izahata göre, bunun da aslı yoktur. Esa halledildigini bilmiyorum, fakaf herhalBizde böyle bir cemaat teşkilâtı yok parasız temin edilerek), serrede bir müolan yolların aynen kahnıj olduğu şüphe yük taşlarm bir yüzlerini düzeltilmek ve sen Muhiddin Üstündağın evvelce almış de tetkik etmeğe değer bir meseledir. tur. Fakat, birkaç mahalle bir araya ge samere (avni şekilde, san'atkârlana lidir. Esasen bu yol o zaman da pek mü o taraflan yukarı gelmek üzere bir hiza olduğu hakkı huzurlar, tamamile kanunî Fakat şehirlerde, ötedernberi, çok teh lerek, birer mahalle teşkilâtı yapmak hiç memnuTiiyetle ve para«ız iştiraklerile), him değildi. Çünkü împaratorun ve dev da yerleştirilmek suretile döşenirdi. Bu olduğundan böyle bir karar mevzuu bah likeli bir manzara arzettiai muhakkaktır. de güç bir iş değildir. Halk Partisi te ve seneHe bir defa herkesin kapm ç«lılet adamalrının buradan geçtikleri, mera kaldınmlar o zaman için gayet kullanıjh, solamıyacaktır. En basit bir sosyoloji kaide«i olarak söy şekküllerinin bu işten daha önemli bir narak, iktidînna şore, ve mahalle müsim yapıldığı hemen hiç görülmezdi. İs temiz ve mükemmeldi. Caddelerin de en liyebiliriz ki, yıkılan bir müessesenin ye meşguliyeti hatıra gelebilir mi? leri ve Parti teşekkülleri tarafından tanbulun belkemıği mesabesinde olan ve mühimlerine ayni şekilde ta§ döşendiği tes da yapılırdı. rine yenisini îkame etmek zaruridir. Şu Bu teşkilâtı yaptnktan sonra, son za edilmek suretile almacak para. Bu evlerin arasında uzayan yamn balde, dul kadınlarımız için, namuskâ manlarda askere giden bazı muhtac vaMeso Megalos denılen cadde (Ogüstean pit edilmiştir. Bütün bunlar için, ne yer kirasma, n« Ayasofya meydanı) ndan başlardı. Bu Fakat mahalle aralarındaki sokaklara yumru sokaklarda şamatacı, çok renkli, raoıe yaşıyabilmek yolları bulmak mec tandaşlann ailelerine yapılmakta olan ayda yüz elli veya üç yüz liralık me meydanın solunda ve ilerisinde împarator itina olunmazdı. Çünkü bunlar göze çarp her soydan ve her iklimden bir halk yığı buriyetindeyiz. yardrm şeklinde, bir teşkilât vücude ge murlara, ne de hasılatın yüzde yirmisini sarayı ile hipodrom görüKirdü. Cadde mazdı. İmparatorun veya büyük saray a nı durmadan akar; durmadan geri döner; Bir zamanlar îstanbulun muhtelif yer tirerek ve zenginlerimizi geniş bir mik toplayıcılara vermeğe lüzum hasıl olfnanin iki tarafı direklerle çevrilmişti. Direk damlarının geçtikleri de olmayınca met biribirine girer, dolaşır, çözülürdü. lerinde, kadınlan çalıştırma, yurdılan ne yasta bu hayır işine iştirak ettirerek, dan, busün bir senede toplanan paranın, Yazın her tarafı toz kaplar; yarı çıp vinden birtakım müesseseler vücude ge mümkün olduğu kadar sefaleti Önlemek, mıA>alâSa*ız üç misli, hem de halıkm gölerin saçaklara yakm kısımlan kemer ha ruk kalırlardı. Çünkü Imparatorlukta her hnde örülmüştü. Yaya kaldırımları bu di şey (Vasilevs împarator) için yapılır lak çocuklarla domuz yavruları biribirini tirilmişti. Fakat bunlar eşe dosta iş bul hiç de güç birşey değildir. nül nzasile, toplamak mümkün olacakkovalar; tavuk, keçi, hatta sığır sürüleri mak ve fercihan, muhtac olmıyanlara reklerin üstüne tutturulmuş olan çatmın al dı. Bugün mevcud olan hayır teşekkülle tır. Zannederim, geçen sene, böyle bir tında, uzayıp giderdi. Halk yağmurda ısikinci ve üçüncü derecedeki sokaklann, de, insanlarla beraber yaşıyorlarmış gibi, yardım etmelrten başka iş göremediler. ri, teşkilât bozukluğu yüzünden, hem tecrübe Izmirde yapılmış ve büyülk bir lanmaz ve güneşte yanmazdı. bugün Arnavudkaldırımı dediğimiz şekil hür ve avare gezinirlerdi. muhtaclara lâzrm olduğu derecede yar muvaffakiyet elde edilmiştir. N^ıayet kapatıldılar. Muntazam lâğun olmadığı için pislikde döşendiği tahmin edilebilir. Bu paralar toplandıktan sonra, meseDireklerin gerilerinde ve kaldınm boTopkapı Fukaraperver cemiyeti gibi, dım edemiyor, hem de topladıkları paCadde veya meydanların etraflanna lerin mühim bir kısmı sokaklara dökülür müstesna bir himmetle vücude gelen en ralar telef olup gidiyor. lâ gecen sene Kızılayın, Hava Kurumuyunca dükkânlar, bazan da evler sıralanmıştı. Satıcılar mallarını kapıların önleri bina yapılırken bunların daha ileri gel dü. Yaz günlerinde milyonlarla sinekle der te^ekküller ise, bu işi çok iyi başar Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, hami nun, Çocuk Esireeme Kırrumunun haki» ne koyarlar; teşhir ederlerdi. ağmur, ça memelerine, aydınhk ve genişliği kesme rin üşüştüğü leşler, yemek artıkları, hat dılar, fakat koca bir memleket için bun yetli halkımız mahza lüzumundan fazla kî olarak ellrindp kalan para mrktan, mur, güneş ve vesaiti nakliye korkusu çek melerine dıkkat edilirdi. Fakat halkın asıl ta şurada burada uyuya kalmış olan di lar, ancak devede kulak kabilinden kaldı. iz'ac edildiMeri cihetle, hayır işleri için yorulmadan kendilerin* aynjır, geri kamiyen müşteri orada rahat rahat malları işine yarayan ve ayni derecede ehemmi lencilerle çocukların yüzleri iğrenc birer Şimdi, ne dünü tenkid edelim, ne de valci olan müracaaiılere, çok kere, kapıla lan ve hic süphesiz yüz bin lirayı tecavüz yetli olan daha kenar yollar için pek sıkı hevenk manzarası gösterirdi. bugünü... Ortada bir yara var, bunu rını kapamak mecburiyetinde kalıvorlar. edecek olan para ile de, şehrin rrnrhtelif tetkik eder! pazarlığını yapar, satın alaKışm bu sokaklara derin bir yas çömümkün mertebe «armak istiyoruz. Butedbirler yoktu. Bu yüzden sokaklann çoBir kere, zemgince mahallelerde, her yerlerinde, dul kadınlan calı^tırmal içm rak giderdi. sen«, muhtelif adlarla takvim »atıcılan müe*seseler açılır, onlar burada çalrçtoBüyük (Porta HarisyosEdirnekapışı) ğunda çıkmalarla yapılan evlerin balkon ker; çatılara kadar inen kurşun gök kub nun çaresini arayalım. çatıları gökyüzünü kapayacak derecede besinin altında, vıcık vıcık bir halk kalaEcdadımızm Ankarayi zaptettikleri balta oluyorlar. Vatanperverlfk 'perde rılır, çocuklan okutturulur, çalışamıyacaJc na kadar bugünkü istikamette uzardı. Üç balığı, batıp batıp çıkardı. Gece olur ol zaman buldukları Türk Ahî'lerin teşki sinden başlıyarak, yüz bulamayınca kü« halde olanlara para yardımı yaptlır ve yerde üç büyük meydan bulunuyordu. biribirine yaklaşırdı. Ekseriyetle evlerin arsaları ufak olur maz kemerli kapılar sımsıkı kapanır; sür lâtı iyice tetkik edilerek ortaya konulsa, tahlığm son mertebesine çvkarlar ve çok her sene çoğalacak olan bu yaTdrmla, beş En büyüğü (Forom Tavrı Beyazıd meydanı) idi. Ayasofyadan sonra Divanyolu du. Katlar çoğaldıkça ev de genişlerdi. güleri süriilürdü. Demir parmaklıkh kü bize çck yardımı olacağını sanıyorum. kere, yüzlerine kapanan kapının önünde, on sen« sonra, yurdumuzda yedi çocugiboyunca, Çemberlitaşta, hatta o zaman Uç kattan daha yüksek evler pek azdı; çük pencerelerden ve bulanık cumbalar Bu iş bir kere büyük cemiyet bakımın uzun müddet »öylenip dururlar. Çün/kü le dul kaldığı için komfu*unun bİricaç (Filâdelfiom) denilen Şehzadebaşmda fakat ikinci katın alt kattan, üçüncü katın dan sızan kirli ışıklar, zaten batak halin dan, bir de küciik mikyasta mahalle teş bunlar, eatışlannm yüzde kıAıra ala parça eşyasını çalmağa m«cbur kalaa bir kadınm acıklı hikâyesine, gazete sukilâtı bakımından ele alınarak üzerinde caklardır. caddenin iki tarafı, direkli yapılmıştı. Yol da ikinciden üç beş karış ileri fırlamasın deki sokakları büsbütün kirletirdi. l d T t^adüf edilmez oiur. çahsılabilir Demek ki hu takvim isj, herhangi bir K. K. ların bu şekli bin değil, bin beş yüz sene dan başka kapalı balkonlar ve cumbalar Bin yıl evvelki Istanbulım caddeleri ve sokakları Cihangirde üç cadde ile bir sokak yaptırılacak Evîerin arasında uzayan yamrı yumru sokaklarda şamatacı, çok renkli, her soydan ve her iklimden bir halk yıgını durmadan akardı Içiimaî tetkikler Hayır teşekküllerini bir nizam altına almamız lâzımdır L SELMA ve GOLGESİ T e f r i k a : 31 >•»«•••••••• Ben de birkaç gündür Halimi gör medim. Eve gelmiyor mu? Kadın içini çekti ve gözlerinin birdenbire artan endişesini daha iyi göstermek istiyormuş gibi yüzünü Nevzada yak laştırarak: İki gündür gelmiyor, evlâdım, dedi, evvelki gün bir, dün iki, bugünle üç oluyor. Evvelki sabah benim kanım alınacaktı, mutlaka başında bulunması lâzımdı, gelmedi. Nevzad, büyük bir hayret içinde, önüne bakıyor, hiçbir sebdble izah edeme diği bu kayboluşa mana vermeğe çalışıyordu. Birdenbire başını kaldırdı: Ankaraya gitmiştir! dedi. Sordurduk, oraya da »ordurdum, vok. İhtiyar kadm çantasinı açarak bir telraf çıkardı. «Feriha» imzasile şu satırar yazılmıştı: «Halim Ankarada değildir. Merak iindeyim. İstaribula geliyorum.» Hangi köşe? diyordu, aramadı Bir arkadaşı Mektebde hocadır. perşembe akşamı beraberdik... Beraber... beni... Ay fena oluyorum. ğımız köşe kalmadı ki... rakı içtik. Kadınm benzi kül kesildi ve başı arka Durun, telefon edelim... İşte o zaman Nevzad Halimm yalıda Perşembe akşamı Halim benimle Nevzad mektebe telefon etti. Şerif ya doğru sarktı. Yerinden fırhyan Nevolmak ihtimalini düşündü ve ayağa kalkberaberdi. zad hademeye su emrederken, Halimm derste imiş, Çıkınca Nevzadı telefonla Yazan : Server Bedi îyi ya işte... Senden ayrılmış, lo ü : annesi kendine gelmişti. Alnını kaplıyan aramasmı tenbih etti. Kadına dönerek: Telgrafı kadına iade eden Nevzad mı ter damlalarını parmaklannm ucile silekantada bana rastladı. Ne soruyorsun, ne Bir yerde ümidim daha var! dedi. Ben ,dedi, Halimi... evet... dün nldandı: değil... evvelki gün... daha evvelki gün var? rek: Kadm yaşlı ve ürnidli gözlerle ona Garib şey! Fakat siz bileceksiniz, Nevzad biraz tereddüd ettikten sonra bakıyor, gene titriyen ellerini ona doğru Bak evlâdım, dedi, hastayım, da de değil... cuma akşamı gördüm. Beraakrabalannda filân olmasın? kaldvnyordu. yanamıyorum, günde birkaç kere böyle berdik Beraber yemek yedik Benden er hakikati söylemeğe karar verdiHalimin annesi birdenbire ağlamağa oluyorum.. • • Ortada yok. ken ayrıldı. Neresi bu evlâdım? dedi. başladı: Kim, Halim mi? H a h ! İşte... o gece... cuma akşaHerşeyden evvel bu kadına ümid ver Boğaziçinde bir yer. Yoik... eıvlâdım... Bir ümidimiz mek lâzım geldiğini anlıyan Nevzad o mı... eve geldı... Ertesi gün çıktı... o çi Evet. Nevzad saatine baktı: sende idi... Yok... Dayuına da, hepsine na yaklaştı: Vaziyetin ciddî oldugunu hâlâ anlıyakış bu çıkış! Ne bir haber, ne bir işaret... Şimdi gidiyorum, dedi. sordurduk, yok... Nevzad hâlâ arkadaşının yalıda kal mıyan Şerif bir 'kahkaha atmıştı. Nevzad Telâş etmeyiniz, dedi, benim bir Aman oğlum, sana zahmet olaNevzad hayretini gizliyerek derhal te iki yerde ümidim var, oralara sorarım. mış olabileceğini tahmin etmiyordu. He meseleyi anlatıncıya kadar şerif bağırdı: cak, işinden gücünden kalacaksm. selliye geçmek lâzrm oldugunu anladığı Mutlaka bulacağız. Kendisi çıkıp gele sabca Halim yalıya bir gün evvel gide Sahi mi söylüyorsun? Koskoca aNevzad düşündü ve tekrarladı: için sun'î bir kahka'ha ile gülmeğe başla cek, görürsünüz. cekti. Halbuki üç gündür ortada yok. dam kaybolur mu be? Bir yerden çıkar Şimdi gidiyorum. Vapur var. Akdı: Kadm tirtir titriyen ellerini Nevzada Nevzad arkadaşının oraya daha evvel elbet. şama kadar dönebilirim ve size mutlaka Çıkar amma valdesi de hasta. gidebileceğini hatıra getİrmediği gibi o Aman valide hanım, dedi, o kauzatarak: haber getiririm. Haydi beraber çıkalnn. rada kalabilecegirri de hiç düşünmüyor Şimdi yanımda. Merak ediyor. dar meraklanacak ne var? Çocuk değil Neresi? Nerede? diyordu, niçin du. Şerifte kalması da uzak bir mtimal Çıkar bir köşeden, çıkar. EyvalKadın yürürken o kadar «endeliyordu haber göndermiyor? Hasta mı? ki Halim? Ne olabilir? ki Nevzad onun koluna girmeğe mecbuf Durun bakalım, öğreniriz. Ben ya di. Hem evine niçin haber gönderme lah. Kadm hıçkırarak ağlıyor: Şerif telefonu kapattı. Nevzad Hali oldu. : kında çıkıp geleceğinden eminim. Ne o miş? Annesinin meraklanmakta hakkı Ben hastayım, evlâdnm, bunu bilivardı; fakat Nevzad gene Halimin üs min annesine: labilir? Burası İstanbul. Başına bir kaza, Kapınm önünde kadm yalvanyordu: ; yor, onsuz yapamam ben, diyordu. Bakınız, dedi, o da öyle söylü • Akşama kadar sabredemem, ka Belki bir küçük seyahaıte çıkmış bir felâket gelmi? olsaydı duyulmaz tüne büyük bir felâket konduramıyordu. yor: «Çıkar bir köşeden» diyor... Telefon çaldı. Şerif soruyordu: mrydı? Elbette... elbette... gizli kalmaz. bilse bana bir telgraf çek, halimi görü Ur. Kadm elini çenesine dayamış, bem yorsun, evlâdım, bir yerime inecek di Meraklaîimayımz siz... Bir de Şerife so Nevzad, sen mjsim, hayrola? îrksan nereye gittiğini haber vermez beyaz bir yüzle başını iki tarafa da salye korkuyorum. Halimi gördüğün var mı hiç? mi? Yok, değil, korkanm başına birşey ralım Hadhn?.. Tabiî.. dur bakayım?.. lıyordu. (Arkası var) Şerîf kîm? geldi, hasta olduğumu biliyor. Bırakmaz \

Bu sayıdan diğer sayfalar: