31 Ocak 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

31 Ocak 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

13 CUMHURİYET 31 İkincikânun 1939 meşum mudur? Pariste 13 numaralı tek ev göremezsiniz... 13 rakamınm meş'um olduğuna bir çok kişi inanır ve arada sırada bunu teyid yollu misaller gösterilir, bazan da aksine delil olan misaller gösterildiği gibi... Şimdi bu rakamdan bahsedilmesine sebeb, bununla alâkadar yeni bir hâ disedir; daha doğrusu iki hâdise... Margit Manyu isimli bir Rumen kıza, 13 eylulde Bükreşte bir bisiklet çarp mış, yaralanmış, bununla beraber yarası pek ağır değilmiş, bu kazayı bir müddet tedaviye tâbi tutulmakla at latmış. Bisiklet süren sporcu delikanlı da, kendisine bin ley tazminat ödemeğe mahkum olmuş. Lâkin, kız, parayı alannamış, çünkü 13 kânunuevvelde bir otomobil kazasma kurban gitmiş. Taz minata mahkum delikanlı da, bisiklet kazasmdan dolayı ödeyeceği parayı, kızın babasma vermiş. Eylul ve kânunuevvel aylarınm 13 üncü günü iki kaza; biri yaralanmağa, biri de ölüme sebeb! 13 rakamının şeametine inananlara göre, bu kazalar, rasgele böyle vukua gelmiş olamaz Bunda mutlaka 13 rakamıam rolü vardır! 13 rakamının şeametine inanmak, bâtıl itikadlar tarihinde, garbde en eski zamanlarda başlıyan bir an'anedir. Hazreti İsa ile beraber 12 havarinin son ıkşam yemeği, bu rakamın şeametine inanmak hususunda menşe sayıhyorsa 3a, bu kısmî bir tefsirin ifadesidir. HadJi zatında rakam daha eski zamanlarda İa mes'um sayılıyordu. Şimal efsanesi, •nenşei çok daha eskiye irca etmekte Jir. Valhal'de çekilen îlâhlar ziyafetine Loki 13 üncü olmak üzere iştirak etti |inden, bu ziyafetin ahengi bozulmuş, Baldur, o sırada o yüzden öldürülmüş;ür; şimal efsanesi böyle diyor. Bu rakama aid olmak üzere bilinen jeylerden biri de. Kurunu Vustada İn »ilterede cellâdm kestiği her baş için 13 buçuk pens verildiğidir. Kanlı bir iş ^aotığmdan dolayı 13, ancak buçuk nijin? Orası belli değil! Diğer taraftan, Jenizcilerin her hangi bir limandan afin 13 ünde çıkmamağı tercih ettikleri ie bu arada hatırlatılır. Sonra Pariste L3 numaralı tek ev yoktur. Hulâsa, bu rakama karşı gösterilen ihtiraz, muh telif verlerde türlü türlüdür ve sebebi 3e. eski ve yeni olan bitenlerin tefsirine bağhdır. Ayın 13 ünde mademki fena bazı şeyler olmuş, o halde 13 meş umdur, kanaati beslenir. Fakat, aym 13 ünde iyi şeyler de olmuyor mu? Hatta fena şeylerden daha çok olduğu da, hic süphesiz! ADLıYEDE VE MAHKEMELERDE Bayram günlerinde Muhtelit heyet, dünden yapılacak maçlar itibaren tetkikata başladı Şahidsiz muhakeme olur mu? Hizmetçisi Dilberi dava eden Gülizarın marifeti Tek şahidi yok gibi görünen kadın, biraz sonra yedimahalleyi şahid getireceğini söyledi Gülizar, davacıların en hususiyetlilerinden biri olsa gerek; kendisinin hususiyeti de, davasını şahidsiz ispata girışmesi ve davayı kazanmak için şahide lüzum görmemesi! Ben yalan söylemem, diyor. Gü nün birinde benim de iki elim yanıma gelecek, vebalinden korkarım. Hem sonra ruzu mahşerde mahkemei kübra da var. Yalan söyledim mi, bugün değilse yann meydana çıkar! Böyle diyerek, dediğine inanılmasını ve davasında sözüne göre hüküm veril mesini istiyen kadına, hâkim, şahide lüzum olduğunu şöyle izah ediyor: Siz davacısınız. Davanıza göre de demin anlattığınız gibi bir hâdise olmuş. Kanunen bunun böyle olduğunu ispata şahid ister! Ben yalan * Size yalan söylediğinizden bahseden yok; fakat doğru söylemeniz, davanızı ispata kâfi değil! Mahkemede her iddia, ispata muhtacdır. Bir şahidiniz var mı? Bir şahidim mi? İş bir şahide kaldrysa neden benim sözüme inanmıyorsunuz da, benden mutlaka başka şahid istiyorsunuz! Hâkim, o kadar izahına rağmen, bu cevabı alınca, «Uerini uğuşturarak başını sallıyor: Siz, diyor, benim söylediklerim üzerinde düşünmeden bu cevabı veriyorsunuz, galiba! Davacı sıfatımzı hesaba katmıyor musunuz hâlâ? Bir kimse hem davacı, hetn şahid olamaz! Sulh cezada hâkim karşısında ve davacı yerindc duran kadın, yaşlrcadır. Kulaktan takma altın gözlüklüdiir; çarşaflıdır; ancak, giydıği koyu kahverengi çarşafının pelerin kısmını omuzlarından sarkıtmış, başına krem bir başörtüsünü, şakakları üzerine gelen yerlerini dıkine kat ederek, örtmüştür. Büyükçe bir el çantasım, iki elile birden sımsıkı tutuyor. Gayet ciddî, hatta gülümsemeden, kısa bir müddet sustuktan sonra, şimdi: E, peki, diyor, mademki mutlaka başka şahid lâzım, o halde.... «Başka» değil, «şahid» lâzım; siz kendinizi şahid diye hesaba katmayınız. Ve «mutlaka» sı da yok; davamzı ispat için şahid göstermenız lâzımdır. Eğer şahidiniz varsa! Gülizar, mavi gözlerile dalgın dalgın uzaklara baktı ve iki elıni de, çantasın dan ayırmaksızın, hafifçe kaldırrp indirdi: Aman, ne demek? Şahidim yok olur mu hiç? Ben, sanki boşuna buraya yorulmasınlar diye kendi sözüme inanılsm, dedim. Mademki öyle olmuyor, şahidim dolu! Kknler? Çoook, yedi mahalle şahid bu işe! Demindenberi tek şahidi yok gibi görünen kadın, şimdi birdenbire yedi mahalleyi şahid diye getirmege mi kalkışıyordu? Faraza her mahalle yüz kişilik olsa, yedi yüz; hele bin kişilik farzolunsa, yedi bin şahid, ki rökorlar rökoru! Çeviren: HAMDt VAROĞLÜ Bereket ki salon pek tenha ve hazır bulunan birkaç kişi temkinli de, boş bulunup kahkaha atmadılar, ve salon, kahkahadan çın çın ötmedi! Yedi mahalle lüzumundan pek fazla; şahidlerinizden birkaçını söyleyin, kâfi! Sade birkaç tane mi?. E pekâlâ öyleyse! Kadın, duruksadı ve sonra: Her mahalleden bir tane olsa, yedi mahalleden yedi şahid eder. Muvafık mı? Söyleyin şahidlerinizin isimlerini! Kadın, bir an daha sustu, el çantasım açtı, bir deste kâğıd karıştırdı ev çantasım çat tekrar kapattı: Ne yazık, uzun uzun yazmıştım hepsinin isimlerini ama evde bırakmı şım! İsim ve adreslerini biliyor musu nuz? Hatırımda tutamam ki, bu kadar teferruattan şeyleri!. Hem, lüzum ola cağını da zannetmıyordum doğrusu! Demin söyledim ya ben yalan Hâkim, kâfi derecede uzayan ayni bahsin tekrarlanmasının önünü aldı, kısa kesti: Yalan söylemezsiniz! Peki, isim leri sonra kaleme verirsiniz, ona göre celbname çıkarırlar. Fakat yedi mahalle ahasinin isimlerini değil, tabiî! Kadın, sağa sola boyun kımıldatışla, göz kapaklarmı araladı: Rica ederim! Size demin söylediğim gibi; yedi taneden fazla seçmem! isimlerini kaleme vereceği şahidlerin çağınlmasına bırakılan Gülizarm davası, sövmektir. Dava ettiği hizmetçisi Dil ber... Davacınm anlattığma göre, yadigâr ve antika bİT surahiyi ortalık süpü rürken dikkatsizlikle düşürüp paramparça eden hizmetçi kızı azarlamasına karşı, ondan «bir faraş dolusu lâkırdı» işitmiş. Ve bu yüzden yol verdiği Dilberi, ayrıca mahkemeye de vermiş. Dava ettiği hizmetçi kız Eksik kalan bir nokta; Dilber, celb nameyi imzaladığı halde, hernedense mahkemeye gelmemiş, yahud da gele memişti. Onun gelecek celseye zorla getirilmesi de kararlaştı. Denizbankla alâkalı işler Altı kulüb arasında bir turnuva yapıhyor Taksim stadyomu tarafından tertib edilen «Stadyum kupasa» bayram maçlan bugün başlıyacaktır. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Beyoğluspor. Şişli, Kurtuluş klübleri arasında yapılacak olan bu müsabakalar, bayram günlerinin en zevkli bir spor hareketi olacaktır. Bayramm birinci salı günü: Galatasaray Kurtuluş saat: 12, Beşiktaş Şişli saat: 13,45, Fenerbahçe Beyoğluspor saat : 15.30. Bayramın ikinci günü: Fenerbahçe Kurtuluş saat: 12, Galatasaray Şişli saat: 13.45, Beşiktaş Beyoğluspor saat: 15.30. Bayramın dördüncü cuma günü: Beşiktaş Kurtuluş saat: 12. Fenerbahçe Şişli saat: 13.45, Galatasaray Beyoğluspor saat 15.30. Iktısad Vekili, Denizbankta alâkadarlardan izahat aldı, 150 liradan fazla maaşların ancak nısfı tediye olundu Deniz Ticareti Müdürlüğünde (Baştarafı 1 inci sahiJe<Wi müddet içinde bu kadro işile de meşgul oIacaktır. İktısad Vekili, Denizbanktan sonra Deniz Ticaret müdürlüğünü ziyaret et miş ve 1,5 saat burada kalmıştır. Deniz Ticaret müdürlüğünde evvelâ Limanlar Umum müdürü Müfid Necdet Deniz ve Deniz Ticaret müdür vekili Refikle görüşen Hüsnü Çakır, Etrüsk vapurile Almanyaya sipariş olunan vapurlar meselesi üzerinde tetkikler yapmakta bulunan heyetin mesaisi hakkında da izahat almıştır. Vekil, bir aralık înhisarlar Umum müdürü Mithat Yenelin de ziyaretini kabul etmiştir. Bu arada Vekilin nezdinde bir Lik maçları saat kadar kalan İktısad Vekâleti Müs İstanbul Futbol Ajanhğından: teşarı Halid Nazmi ve Türkofis müdürü 29/1/1939 tarihinde yapılamıyan Kara gümrük Fenervılmaz A takımları mü Cemal Ziya muhtelif meseleler üzerinde sabakası 3/2/1939 cuma günü saat 11 de Hüsnü Çakıra izahat vermişlerdir. Beşiktaş Stadında icra edilecektir. Bu Vekilin beyanatı maçm hakemi Refık Osman Toptur. İktısad Vekili Hüsnü Çakır, dün kenİstanbul Futbol Ajanhğından: disile görüşen bir muharririmizin muhtelif 5/2/1939 pazar günü yapılacak maçlar: suallerine cevaben demiştir ki: Taksim stadı: « İstanbul a, bayramı çocuklarımın Galatasaray Hilâl A takiTnlan saat yanmda geçirmek üzere gelmiş bulunuyo15 Hakem Tank Özerengin. Yan hakem rum. Bugün fırsattan istifade ederek Deleri: İbrahim. İbrahim. nizbanka ve oradan da Deniz Ticaret Şeref Stadı: Anadoluhisar Karagümrük A îakım müdürlüğüne uğradım. Bu ziyaretlerim lan saat 9,30 Hakem Halid Galib Ezgü. daha ziyade ilk ziyaret mahiyetindedir. Kasımpaşa Boğaziçispor A takımları Vekâletimizi alâkadar edeh muhtelif mesaat 11,15 Hakem Refik Osman Top. seleler, vapurlar işi, Satie binası meselesi Beykoz Topkapı A takımlan saat 13 ve İmpeks şirketi vaziyeti etrafında biliHakem Necdet Gezen. Yan hakemleri: yorsunuz ki tahkikat yapıhyor. Tahkikat Halid Uzer ve Neşed. Vefa Beşiktaş A henüz neticelenmiş değildir.» takımlan saat 14,45 Hakem Suphi Ba Belediyede tur. Yan hakemleri: Ziya Kuyumlu ve Fikret Kayral. İktısad Vekili Hüsnü Çakır, dün BeFenerbahçe Stadı: lediyede Vali ve Belediye Reisi Lutfi Fenervılmaz Davudpaşa A takımla Kırdarı da ziyaret ederek şehrin iktısadî rı saat 13 Hakem Şahab Şişmanoğlu. bazı işleri hakkında kendisile görüşmüş Fenerbahçe İstanbulspor A takımları saat 14,45 Hakem Eşref Mutlu. Yan ha tür. kemleri: Sabahaddin Yaraman ve Ruşen. Yeni müdürün tetkikleri l Denizbankın yeni Umum müdürü Yusuf Ziya Erzin, Bankanm bütün servislerinde tetkikler yaparak memurlann he men hepsile ayn ayrı görüşmektedir. Dün muhtelif servis şefleri, şubelerinin vezaifi hakkında Umum müdüre birer rapor vermilşerdir. Yusuz Ziya öniş Ticaret Odasından da gekildi Sabık Denizbank Umum müdürü Yusuf Ziya Oniş ayni zamanda Ticaret Odası ikinci reis vekili de bulunmakta idi. Yusuf Ziya Öniş, İş Bankası İstanbul şubesi müdürü iken seçildiği Oda meclisi azahğından ve dolayısile riyaset vazifesinden de istifa etmiştir. Denizbankın mazul idare meclisi reisî Ziya Taner de Ticaret Odasının birinci reis vekili idi. Ziya Tanerin yeni vaziyet dolayısile odadaki riyaset vazifesinden uzaklaşması bir emrivaki halinde bulu * nuyor. Bu suretle Oda riyaset divanında ve Oda meclisinde yeniden iki azalık daha inhilâl etmiştir. Yeni umum müdür muavini Eski Akay müdürü Gemilin Denizbank Umum müdür muavinliğine tayininin takarrür ettiği haber alınmıştır. Şakir Seden geldi Muhtelit heyetin tetkikatı Deniz Bankla alâkalı işlerin tahkiki devam ediyor Denizbankla alâkadar bulunan muhtelif işlerin tahkikine memur edilen Maliye ve İktısad Vekâletleri müfettişlerinden mürekkeb beş kişilik heyet, dünden itibaren Denizbankta tetkiklerine başlamıştır. Bundan evvel esasen İktısad Vekâleti Başmüfettişi Feyzi ve Maliye müfettişlerinden Faik Denizbankta tetkikatla meşgul bulunduklarından yeni müfettişlerin iltihakile hasıl olan vaziyet, ayni tahkikatın devamı mahiyetindedir. Cezalandırılan oyuncular Galatasaray kulübünden 122 Eşfak Aykaç bir ihtar, İstanbulspor kulübünden 933 Seyfi Demirtaş bir ihtar, Anadolu kulübünden 1233 Şükrü Ercan bir ihtar, Karagümrük kulübünden 1072 Muzaffer Tunçalın bir av, Karagümrük kulübünden 1213 Âli Yüret bir ihtar. Yukanda kulübleri ve bölge numaralarile isimleri vazüı idmancılara lik maçlarındaki suihareketleri dolayısile hizalannda yazılı müddetler için müsabaka boykotu cezaları verilmistir. Bu cezalar tebliğ tarihi olan 31/1/1939 tarihinden itibaren başlamaktadır. Alâkadar kulüblere hakemlerin bu idmancılan müsabakalara ithal etmemeleri lüzumu tebliğ olunur. Bilecikte sevindirilen • yavrular İmpeks şirketinin müessislerinden bulunan Şakir Seden, dün sabahki Avrupa ekspresile İstanbula gelmiş ve trenden çıktıktan sonra doğruca Adliye dairesine gidip, İstanbul Müddeiumumisi Hikmefc Onatı görmüştür. Şakir Seden, tahkikat meselesini gazetelerden öğrendiğini, derhal Ankaraya gitmek arzusunda bulunduğunu söylemiş ve meseledeki kanunî vaziyete dair malumat edinmek istemiştir. İmpeks tahkikatile Ankara Müddeiumumiliği meşgul bulunduğu, İstanbul Adliyesince yapılacak bir muamele mevcud olmadığı gibi Ankaraya gitmekte de serbest olduğu kendisine anlahlmıştır. Şakir Seden, bu nun üzerine Adliye dairesinden çıkıp gitmiştir. Kemal Seden ise... Denizbankta maaşlar Şirketin müessislerinden bulunan Vardeşi Kemal Seden, burada yapılan ara * mayı ve bazı evrakm alınarak Ankaraya gönderilmesini müteakıb, oraya harekel etmişti. Kendisi, şimdi de Ankaradadır. M. SELÎM Mahkum olan yankesici Mahmudpaşa yokuşundan Beyazıda götürmek üzere koyun çıkaran celeb Alinin Sergizof markalı saatini çarpan Osman yakalanmış. Sultanahmed Birinci Sulh Ceza mahkemesinde muhakeme edilmiştir. Hâkim Reşid, dört ay, yirmi gün hapis karan vererek, tevkif müzekkeresi kesmiştir. Atletizm müslabakaları Kapalı salon atletizm müsabakaları nihayete ermiştir. Yüksekatlamada Galatasaraydan Polat 1.65. Halat ile yüksek atlamada: Gürgonz 3,25 (Üniversite) Durarak uzun atlamada Halid 2,89 (Deniz Lisesı) Durarak üç adım atlama: Yavru 8.46 (Halkevi. Müsabakalar pek cazib ve güzel olmuştur. Memura hakaret etmiş... Sultanahmedde bir lokantada memurlara vazıfe ifası esnasında hakaret ettiği kaydıle İstanbul Asliye Dördüncü Ceza mahkemesinde muhakeme edilen Melâhat, on beş gün hapis kararile oezalandırılmıştır. diye seslendiğini işitti. Bu buluıtlu mayıs söinünde hiç kimse beyaz esvab giymediği halde, o, sersem gfbi, demindenberi, beyaz bir rob görmek ümidile ananmış durmuştu. Fakat, Evelin'i, her zaman beyaz elbiseli gördüğü için, hafızasında. o kıyafetle yer etmişti. Allo! diye mukabele etti. Karşısında, siyah tayyörlü, beyaz bluzlu. ciddî bir yabancı kadm çeiıresi vardı. Dudaklarma boya =ürmemi?ti ve b'j dudaklar, renksizdi, adeta bembeyazdı. Frank, biraz sıkılgan bir ta\ırla ve fransızca olarak: Madam, dedi, harikulâde gü<zelsim'z. Sonra, ilâve etti: Eşyan nerede? Evelm, yanıbaşında duran bir hamalı isaret etti. Frank onun koluna girdi ve yürüdüler. Evelin, Frank'ın tahmin ettiğint!en de fazla uzak ve yabancı duruyordu. Sanki, hiç bir arada bulunmamışlar, fınn gibi sıcak bir banyo kulübesin'de yanyana vakit gecirmemışlerdi. Fakat, n< olursa olsum, Evelin onu görmek için Parise kadar gelmişti, önlerinde, birbirleri Denzbankm 939 senesi bütçesi henüz tasdik edilmemiştir. Denizbank Umum müdürlüğü, bir tedbir olarak, dün yüzelli liradan fazla olan maaşların ancak nısfını verdirmiştir. Buna mukabil merkez haricinde bulunan deniz servisleri zabitan ve mürettebatile 150 liraya kadar maaş alanlann maaşlan tamamen tediye olun muştur. 939 bütçesinin 15 güne kadar tasdik olunacağı ümid ediliyor. Arnavudlukta Kültür Nezareti kuruluyor Tiran, 30 (Hususî) Arnavudluk Kültür işlerini bir elden idare etmek üzere bir Vekâlet teşkili için hazırlanan kanun Meclise verilmistir. Kültür Ve> kâleti Arnavudluğun matbuat, propaganda, turizm, bedenî terbiye ve geno lık teskilâtı islerile de mes^ul olacaktır. Beykoz klübünün kongresi Beykoz kulübü riyasetinden: Beykoz kulübü senelik toplantısmı 5/2/939 tarihine tesadüf eden cumartesi günü saat 15 te kulüb binasmda yapacağmdan mukayyed azanın muayyen saatte kulübde bulunmaları rica olunur. ni daha iyi tanrmak için bir gün ve bir gece vakitleri vardı. Biraz havadan, sudan bahsettiler. Frank: Parvsi eskiden biliyor muydun? diye sordu. Seyahatm rahat geçti mi? diye sordu. Ne iyi ettin de, geldin, dedi. Bu son söz üzerine Evelln, hafifçe gözlerini kırpıştrdı, cevab verdi: *Evet, dedi, ufak bir gezinti fena olmıyacak diye düşündüm. Takside, hiç konuşmadılar. Frank, onun buız gibi soğuyan elini ihtiyatla tuttu ve sıkı sıkı kavradı, bırakmadı. Evelin, geçtikleri yollann sanki büyük bir ehemmiyeti varmış gibi, pencereden dikIkatle dışan bakıyordu. Frank, tereddüdle: Sevgilim, dedi. Evelin gülümsedi: Herşey, hakikate rtekadar «zat, diye cevab verdi. Otel siahibi kadın, Evelin'i, terbiyeli ve çekingen karşıladı ve Evelm, o tarzda hareket etti ki, bizzat Pearl ancak böyle davranırdı. Frank, iyi terbiye görmüış kadmlarla macera geçirmenin güzel bir Denizbankın kadro işi Bilecik (Hususî) Bilecik Çocuk Esirgeme Kurumu, ilkmekteblere devam eden yoksul çocuklardan kırk çocuğu giydirmiştir. Gönderdiğim resim, bu yavrulardan bir kısmını göstermekte dir. Yazan: VİKİ BAUM Denizbankın yeni sene kadrosu evvelce hazırlanarak Ankaraya götürülmüş, fakat fazla kabarık görüldüğü için iade edilmişti. Aldığımız malumata nazaran, İktısad Vekili sehrimizde bulunduğu şey olduğunu, kendi "kendine döişündü. Hayatında, birçok defakr, terbiyesi kıt kadınlar yüzünden, çok müşkül vaziyetlerde kalmıştı. Asansörün, o giin tesadüfen işliyeceği tırtmuştu. Fakat ikinci katta bozuldu, durdu. Oradan itibaren yukarıya kadar merdiveni ayakla çıkmağa macbur oldular. Frank arkacîan geliyordu. Ve ikinci kattan üçüncü kata kadar çıktıklan bu dakilcada, yanındaki kadına ilk defa olarak drkkat eden Frank, onun, tahmin ettieirden çok daha güzel olduğunu gördü." Odanin önime geldi'kleri zaman, kapiyı açtı: İşte odamız burası, dedi. Bir parça sıkılganlıik duyuyor, fakat belli etmek istemiyordu. Girdiler. Burast, ipekli kumaşlarla kaplı eşya ile döşemnişti. Mermer talklidi şöminenin üstünde, keza mermer taklidi \Âr heykel duruyordu. Frank, bir huzwrsuzluık hissediyordu. Çümkü, burası, mulhafazakârIfkla müftehir, köihme bir otelfn bütün orta h«alli manzarasmı arzediyordu. Evelin dogruca pencereye koşmuş, dışan baicmağa baslamıştı. Frank, garsonun elinden, Evelin'in *küçük valizini Foto Magazin Şubat nüshası çıktı, her yerde arayınız. aldı ve kapıyı kapadı. Evelin'e: Kaç gün kalabüeceksin? diye sordu. Bu sual, sırf nezaketen sorulmuş bir sualdi. Çünkü Frank, bir günden fazla kalamazdı. Ertesi sabah mutlaka 'Bereng?ria vapuruna binmek mecburiıyetinde idi. Tayyare ile dönersin, dedi, vaktinde Berline varırsm. Evelin, onu dinlemiyormuş gibi, düşünceli bir tavırla yüzüne *baktı: Yarını düşünmiyelim, declî. Frartk valizı aldı ve ona ayni an odaya götürdü. Kapıyı acınca, ağır bir gü! kdkusu burnuna çarptı. Bütün oda gül kokusile dolmuştu. Etrafına bakınd*ı ve otel sahibe^nin, gece dolabinın üstüne bir demet kırmtzı gül koymıış olduğunu gördü. Evelin demetin üstüne eğildi, yüzütıü demete gömercesme yaklastırdı ve biraz mubalâŞah bir tavırla: Teşekkür ederim, dedi. Franlc, güllerin, onun hoşıma girmesine memnun olmuştu. Bu sembolik ziynet, ona bir zevksizlik nümunesi gibi görimımüstü. Kim bilir, Evelin'in yerinde Pearl olsa, bu îcırmızı göiller için neler söylerdi. Bu izdivacda bir soğukluk, bir berraklık, billurumsi bir hal vardı. Bizzat Pearl, Long Island'daki evine akuvaryom derdi. Netice itibarile, Pearl'ın kocası olmak zevkli birşeydi ve Frank, kusursuz bir koca idi. Ancak, bu meziyeti Amerikaya mahsustu. Avrupaya geldiği zaman biraz daha haşan oluyordu. Ahpablarmın çoğu da esasen böyle hareket ediyorlardı. Okyanusun bu tarafında cereyan eden ufak tefek maceraları kabahat saymıyorlardı. Üç haftadanberi karısmdan uzakta bulunan Frank, ertesi sabah, yani cumartesi günü onu Berengaria vapurunda bulacağını düşündükçe deli gibi seviniyordu. Berangaria ismi, ona avdeti hatırlattı ve bu noktaya gelince düşüncelerine nihayet verdi. Otomobil de, o esnada gann önünde durmuştu. Evelin! Evelin'le geçireceği macera, ;mdi, Pearl'i görmek ümidinin verdiği se vincle kanşık ve onunla meşbu bir halde, zihninde dolaşıyordu. Kalbi çarpıyordu. Kendini mes'ud hissediyordu. Fakat bu saadette, mütenakız iki emel, iki arzu çarpışıyordu. Şoförün parasını verdi ve gara koştu. Acele ile saçlannı ve kravatını düzeltti. Bu kravatı irrtihab ederken on dakika vakit geçirmişti. Tenine uygun beneklerle süslü, mavi bir kravattı. Bunu seçmekten maıksadı, Evelin'e kendini daha fazla beğendirmekti. Frank, gara girdiği zaman tren geleli iki dakika olmuftu. Vagonlann boyunca, birbirini selâmlıyan, kucaklaşan birtakım insanlar vardı. Hamallar, bavulları yüklenmişler, taşıyorlardı. Fransızar az seyahat eden insanlar olduklan için, gelişler ve gidişler, nazarlannda büyük bir hâdis« ehemmiyeri taşıyordu. Eirdenbîre Evelin'in: Allo!

Bu sayıdan diğer sayfalar: