7 Şubat 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

7 Şubat 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 Şubat 1939 CUMHURİYET \LÜBNAN MEKTVBLARl FransanınSuriyede takib etmeğe çalıştığı siyaset Yeni komiser Puaux'nun faaliyeti milliyetçi Suriyelileri derin bir yese düşürmektedir Beyrut, 31 ikincikânun Yeni Komiser Puaux buraya geldığı arıhtenberi Fransadan getırdıği yeni sıaseti, esrarlı bır sis arkasında saklamağa tina etmekle beraber, her harekete mana ermekte mütehassıs olan muhit, meraklı özlerile bu sise nüfuz ederek onun arkanda gizlenen çehreyi gittikçe daha vazıh >ir surette gbrmeğe muvaffak oluyor. Puanx, buraya tatlı dil ve güleryüzle ,eldi. Fransanın dostluğunu ve ulüvvücelabını getirmekte olduğunu söyledi. Fa.at, onun buraya ayak bastığı günden iti>aren de Suriye içinde iftirakçı hareket ırttı. Komiser, evvelâ, Fransanın öz evâdı olan Lübnan hükumetini kucakladı. Dndan sonra, üvey evlâdı olan Suriye ıükumetıni okşamak üzere Şama gitti. 3rada resmî bir temastan sonra buraya löndü. Üçüncü ziyaretini Marunî patriği \rida'ya yapmak üzere Bkerke'ye sittı. 3u ziyaret çok samimî ve çok sıcak bir .ucaklaşma şeklinde cereyan etti. Bu da )lup bittıkten sonra dördiincü ziyaret 3ebelıDruz'da yapıldı Atraş'ların memleketinde de Komiser îüyük merasımle karşılandı. Gerek sepaatist Atraş'lar, gerek Suriye vahdetme araftar olan küçük bir zümre, Suveydaia Puaux'ya karşı hararetli bir istikbal îöstermek üzere birbirlerile yanşa çıklıar. Her iki taraf da onun üzerinde tesir ^apabilmek için bu usulü muvafık bulu^orlardı. Suveyda'da Dürziler, Puaux/a, Şama karşı istiklâl istediklerini söyleJikleri zaman o, kendilerine ju cevabı yerdi: « Merak etmeyiniz; yakında sizin smellerinizi tatmin edeceğiz!» Bu söz bugün Şamda büyük bir hararet ve heyecanla tefsir edifiyor ve Suriye vahdetinin tehlıke içinde bulunduğu söylenıyor. Puaux, ayni sözleri, geçenlerde buraya gelmiş olan Lâzkiyeli Süleyman Mür=ide de söyledi. Yakında Lâzkiyeyi ve Elcezireyi ziyarete gidecek olan Fransa Komiseri oralarda da, şüphesiz, ayni istıklâl sözleriie karşılanacak ve orada da onlara ayni vaidlerde bulunacakhr. Puaux'ya gelinciye kadar Fransanın buraya gelip gıden bütün mümessiller: Suriyenin muhtelif havalisini dolaşırken bunlann karşılarına Dürziler, Aleviler, Elcezirelıler dıye her biri başka tarzda, bır istiklâl davası güden mahallî zümreler çıkmazdı. Onlar, daima valiler ve vilâyet erkânı tarahndan karşılanırlardı. Şimdi bu usul kalkmıştır. Her türlü otoriteden mahrum olan Şam Suriyesi artık bu üç mıntakada kendisini valileri vasıtasile temsıl ettirebilmekten âcizdir. Puaux'nun bu defaki ziyaretleri ve bu ziyaretler esnasında bu defa yapılan merasım ve teati edılen sözler gösteriyor ki Fransanın Suriyeye gö'nderdiği yeni siyaset, tam bir parçalama sıyasetidir. Artık, burada bundan şüphe eden kimse kalmamıştır. Halbuki Şamda Cemil Mardam Bey ve hükumetı henüz bütün ümidlerini kaybetmemiş görünüyorlar. Son haftalarda rruhalefetle hükumet arasındaki müzakerelerden bir netice çıkmayıp bir anlaşma temin edılemeyince Cemil Bey, istifa eden arkadaşlarını, istifalarını geri almağa ıkna etti ve iki ay kadar bir zaman için, c on bir tecrübede bulunmak üzere tekrar hukumet mevkiinde kaldı. Muhalefet de bu müddet için kendisini bir dereceye kadar serbest bırakmağa söz verdi. Hükumet bu müddet zarfında Fransa ile yeniden konuşup anlaşmak ümidınde bulunuyor. Halbuki Şam hükumetınin anlaşmak istedıği esaslar, halen cereyan eden işlerle tabantabana zıddır. Bu esaslar şunlardır: 1 Suriyenin tam vahdeti; yani, hiçbir Suriye parçasına muhtariyet verlmemesi. 2 936 da akdedilmiş olan ittifak muahedesinin, her türlü munzam anlaş malardan mücerred olarak ıasdikı. Bu iki esasa aid teferruat, Suriye parlamentosunun en son içtima günürde meclis tarafından müttehiden kabul ve tasdik edilmiş bir program teşkil edıyor. Bu programa şimdi Şamda «Suriyenin millî misakı» adı verilmiştir; Fılistinin millî mi'ak'nın yanıbaşma Suriyenin de bu millî misakı konulmuş demektir. Doktor Şehbenderin temsil ettiği muhalefet, bu programın tahakkuk ettirilmesi ancak daımî bir isyan ve mücadele ıle mümkün olabileceği kanaatindedir. Cemil Beyuı riyaset ettiği hükumet ise bu davayı siyaseten halledebileceği ümidlerini henüz terketmemiştir. Hükumetin fıkrince, muhalefetin günden giine artan kuvvetin; Fransa karşısmda bir nevi tehdid aleti olarak kullanmak sayesinde bütün bu davayı siyaseten hallfetmek mümkündür. Bu ümid boştur; Fransada galeyan haIinde bulunan müstemlekecilik fikirleri, halen Şamın istediği tarzda bir netice elde edilmesine asla müsaid değildir. Her ne olursa olsun, Fransa Suriyeyi parçalamağa karar vermiştir. Dürzileri, Alevileri ve Elcezirelileri kendisine bağlıyarak Suriyeden ayırdıktan sonra da Şamın Fransaya karşı hiçbir muhalefette bulunamıyacağına Beyrutun müstemlekeci mehafıli tamamen kani bulunmaktadır. Ayni zamanda Suriye hükumeti de vaziyetın fevkalâde cıddî ve vahim olduğu kanaatindedir. Şimdıye kadar Suriyenin umumî vazlyeti ve Fransa ile olan münasebetleri meseleleri üzerinde Puaux ıle esaslı bir konuşma kapısı açmak üzere Başvekil Cemil Bey tarafından yapılmış olan bütün tecrübeler akim kalmıştır. Bu yolda Cemil Bey tarafından vaki olan her müracaate Puaux, henüz Suriye ahvalini tetkik etmemiş olduğu cevabını vermekle iktıfa etmiştır. Komiser, hatta bu bahisleri Suriye hükumetıle konuşmaya bile yanaşmıyor. Vaziyetin bu vahameti karşısında son bir tedbir olmak üzere Suriye hükumeti, Dürziler ve Alevilerle ayrıca konuşup onların millî duygulanna müracaat ederek kendilerini Suriye vahdeti fıkri etrafında birleşmeğe davet etmeği tecrübe edecektir. Sadullah Cabiri bu maksadla bugünlerde Suveyda'ya gidecektir. Eğer orada muvaffak olursa bilâhare Lâzkiyeye de gideceği söyleniyor. Fakat, tekrar edeyim: Burada müstemlekecilerin kat'î kanaatlerine Şamın sarfedeceği bütün emekler boştur. Atinanm davasında yalan şahadet Teşvikten mevkuf üç kişi serbest bırakıldı Genc kızları fuhşa teşvikten suçlu Madam Atinanın muhakemesmde şahidlik edecek kimseleri, Madam Atina lehine yalan şehadete teşvik ettikleri iddiasıle bırkaç kişi tevkıf olunmuştu. Mevkuf Katina aleyhine de teşvikten ayrıca dava açılmıştı. Bu teşvık davasına aid muhakemeye, İstanbul asliye birinci ceza mahkemesınde dün akşam saat on sekiz buçukta açık,celsede başlanılmıştır. Eleni, Marika, Katina, kunduracı Dimitri sırasile sorguya çekılmışler, teşvik ıddiasının asılsız olduğunu söylemısler dır. Elenınin vekili Suad Zıya, muekkilinin serbest bırakılmasını istemış, dığerlen de ayni istekte bulunmuşlardır. Muddeiumumî İhsan Yarsuvat, tevkif edilenlenn, Madam Atina davasında şahidlik edecekleri teşvikten tevkıf olunduklarını, ayni davada daha butün şahıdlerin dinAlmanja Vıyanada Tuna nehrmı butun teferrüatıle gosteren bır model lenilmemış bulunmasına göre, mütebaki ortaya konulmuştur. Bu resımde Tuna modelı gözden geçiriliyor. şahidlerı tesvık etmeleri ihtimahne bınaen Sultanahmed birinci sulh ceza hâkimi Residın tevkif kararında gösterdıği sebebın bugün de varıd bulunduğunu ileri sürmüş, red karan istemiştir. Mahkeme heyeti, kısa bir müzakereden sonra, teşvikten mevkuf Eleni ve Marika ile kunduracı Dimitrinin salıverilmelerinı, şoför Osmanla diğer şahidlerin çağırılmalarını, muhakemenin de vamının şubatın yirmi ikinci günü sabahına bırakılmasını kararlaştırmıştır. Diğer taraftan, Madam Atina davasında şahidlik edecekleri yalan şahidliğe teşvik ettiği kaydile, dün de Mikel is minde biri yakalanmış, Adliyeye yollanmış, Sultanahmed birinci sulh ceza hâkimi, sorguya çekerek, tevkif müzekkeresi kesmistir. İtalya Romada 60 milyon lıret sarfıle vücude getırılen Forlanıni müessesesi dünyanm en modern hastanesi addolunmaktadır. Yukarıki resimde Yakalanan eroinciler hastaları bır güneş banyosu esnasmda görüyorsunuz. Nîhad ve Kâmil isminde iki eroin kaçakçısı yakalanmıştır. Nıhadm üzerinde 12 gram kadar eroıne benzer bır toz bulunınuştur. Almanya Hıtler, buyük Almanya Rayiştağının Berlinde Krol operasmdaki içtımaında bütün dünyada büyük sabırsızlıkla bekelnmiş olan ve muhtelif tefsirlere yol açan büyük nutkunu söy» lerken. Elbise çalan hizmetçi Bağdad caddesinde 301 sayılı evde, bir buçuk avdanberi hızmetçılık yapan Halil kızı 15 yaşmda Saime. ev sahibine aid bir manto, bir entarı çalmış, yakalanmıştır. I KADİN'VE'MÖDA I İngiltere Büyük Britanya Erkânıharbiye Reisi Vikont Kort, Londradan hareketle Filistin ve Mısırda bir teftış seyahatine çıkmıştır. Lord Kort'un sehayati iki hafta kadar sürecektir. İtalya Romada Duçenin oturduğu Venedık sarayı önunde, Ispanya harbinde maktul düşen Italyanlarm çocukları nobet beklivorlar. C. T. Niğdeliler gecesi Şehrimizde bulunan Nığdelı talebeler ve Niğdeliler, her sene olduğu grbi bu sene de 11 şubat cumartesi akşamı saat 21 de Beyoğlu Halkevi salonunda bir Niğdeliler gecesi 1611113 etmişlerdir. Almanya Ağır sıklette Avrupa boks şampiyonu olan Vıyanalı Haynts Latsek. Berlinde Belçıkalı Karl Sisle Ankara yününden şık, hem de şu sıyaptığı maçı da puvan hesabıle karada gelmiş olan karnaval mevsiminin zanmıştır. Avrupa sampıyonunun, ringmümessıllerinden tavşarun kafasını haAlmanya Berlinde heykeltraş Georg Kolbe, General Franko'nun de kendisine verılen çelenkle çekili miş bir resmi... tırlatan bir baslık. bronzdan bir büstünü yapmıya çalışıyor. meyal bir hatıram var... Selma, bir kere, benden de buna benzer birşey istemişti. Buna benzer nedir? Böyle bir kâğıd mı? İyi hatırlamıyorum. Fakat bu kadın, daima istediği kadar sevilmediğinden şikâyet eder; erkeklere inanmaz; onlardan büyük aşk delılleri ister. En büyük delil de ölümdÜT. Şerif irkildi ve gözlerini açarak: Bunu bilmiyordum, dedi. Nevzad da doğrularak devam etti: Evet, işin bu tarafı da var. Daha doğrusu işin aslı bu. Yoksa ben Selma ile çoktan evlenirdim. Bu korku mâni oldu. Hangi kofku? Ölüm korkusu. Acayib şey! Bunu bana hiç söylemedin. Halime söyledim. Biliyordu o. Beni bir teselli eden şey bu. Hakikati ondan gizlemedim. Fakat onu Selma ile münasebette bulunmağa teşvik ettim. Kim! Sen mi? Ben ya!.. Şerif Nevzadm elini tuttu: Dur birader, zihnim karmakarışık oldu. Mesele üstiine mesele çıkarıyorsun. Neden ölmekten korkuyordun? Sonra Sel.nayı neden Halime peşkeş çekmek istedin ? Ölmekten niçin korktuğunu anlatamam. Hâlâ bu duygumu tahlil edemiyorum. Fakat iki tesir var. Biri Selmanm hayatmdan geliyor: Etrafında herkes ölmüş. Bu bir şeamet olabilir. Böyle şeylere pek inanmam amma, insan, hele bu kadar tesadüf karşısında, hurafelerin tesirinden kendini kurtaramıyor. İkincisi de Selmanm şahsı. Halime de kaç defa söyledim. Bu kadm insana a"kı, şehvet ve ölıimü bir anda düşündürür. Şerif elinin kat'î bir hareketile: Bunları geç, dedi, işin psikoloji tarafı. Yani hayal. Asıl meseleye gelelim. Senden ne kagıdı istemişti Selma? Kâğıd mı, bilmiyorum. Asıl mesele... bu kadın için aşkın en büyük delili ölümdür. İnsan sevgilisine canım vermezse hiç birşey vermiş değildir. Fakat... âşılkmm kendini öldürmesini istemez. Ya? Sadece ölüme hazır olmasmı ister. Ölüme hazır olduğunu insan nasıl ispat eder? Hah... işte bunu münakaşa etmiştik. Şimdi hatırlıyorum. O zaman benden bir delil istemişti galiba... Evet... Yazı ıle mi? Öyle kaldı. İyice anlıyamadım. O da ısrar etmedı. Böyle birşey hatırımda kalmış. Hatta o zaman midem bulanmıştı. Yani içımd«n bır şüphe bulutu geçmişti. Galiba o da bunu hissederek ısrar etmemişti. Çok şey... Bu nokta ehemmiyetli. Değil mi? Oldukça... Fakat bunun altında fena bir maksad olduğuna hükmedersek cinayeti kabul etmiş oluruz. Yani bu kadm, öldürdüğü erkeklerin elinden evvelce böyle bir kâğıd almış, demek olur. Evet, başka manası yok. Fakat isteseydi senden böyle bir kâğıd alamaz mıydı? Bilmem... Bir sarhoşluk anında... belki. Bir daha bu bahsi açmadı, değil mi? Hayır! Bu da birşey ispat etmez. Müphem nokta... Şerif gulmekten kendini alamıyarak devam etti: Bu kadınm etrafında herşey yıb, esrarengiz, gayritabıî... Sen bile esrarengizsin. Nevzad sıçradı: Ben mi? Nıçin? A gözüm! Sen bu kadını sc.iyor musun, sevmiyor musun? Seviyordum. Şimdi sevmiyorsun! Şimdıyi bilmem. Bir zamanlatj seviyordum. Selmayı Halime kamanço etmeki istediğin zaman da seviyor muydun? Kamanço ne demek? Bu tabırdenf hoşlanmıyorum, değiştir onu. Allah Allah... Demm sen söyle din: Selmayı Halime peşkeş çekmek isJ tediğıni... Ben böyle şey söylemedim. ^ dedim ki: Halimi Selma ıle münasebet% te bulunmağa teşvik ettim. İyi ya, ne demek bu? Şu demek: İkisini de tecrübe etmek istiyordum. Tecrübe mi? Ne tecrübesi? (Arka*) L SELMA ve GOLGESİ Tefrika : 41 • • • • • • • • Y a z a n : Server ••••••• I Bedi mmL Siz bilirsiniz, dedi, hemen gidiyorsanız giıle güle... Ben hakikati söyledim, siz anlamadınız. Daha başka elimden ne gelir? Maamafih Halimin dayısını görüp ona da bunu anlatacağrm. Şerif başmı sallıyarak: İyi yaparsın! dedi. Biraz sonra üçü de evd«n çıktılar. Şerif ve Nevzad iskele tarafına doğru yürüyerek Salimden ayrıldılar. lkisi de sessiz ve düşüncelıydi. Bir aralık Nevzad mınldandı: «Salimin iddiası beynime bir kanca gibi takıldı. » Vapura girinciye kadar konuşmadılar. Vapurda Nevzad pencereye arkasını verdi. Artık bv kıyıları görmek istemiyordu. Başını önüne sarkıttı. Şerif de başmı önüne eğmişti. Birdenbire doğrularak: Olamaz, dedi, kafamı kesseler ben bu kadınm, babasmı da, ötekilerini de kendi elıle öldürduğüne inanamam. Hoş ben Selmayı tanımıyorum. Fakat her ü çünüzün de bana anlattığınız tip... yok, hayır... bu kadar medenileşmiş bir kadm... Hayır, hayır! Nevzad, basının vaziyetini değıştirmeden, hep yere bakarak: Fakat, dedi, benim zihnimi yeni bir nokta kurcalamağa başladı. Nedir o? Tabanca meselesi... Ey?.. Halimin tabanca taşımak âdeti değildir. Ne çıkar bundan? Hep tabanca taşryanlar intihar etmezler ya... Silâhı sonradan tedarik etmiş olabilirler. Çoğu böyledir. O halde Halim bu sabah yalıya giderken intihara karar vermişti. Öyle olacak. Farzedelim ki onu Selma öldürdü. Fakat... Halimin elyazısile bir kâğıd varmış. Kadm bu elyazısını da maharetle taklid etmiş olamaz ya: Olamaz... Fakat... benim hayal

Bu sayıdan diğer sayfalar: