20 Şubat 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

20 Şubat 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 20 Subat 1939 Istanbul lik maçları dün bitti Beşiktaş takımı Beykozu Galatasaray Fenerbahçe yenerek Istarbul takımları birer sayı ile şampiyonu oldu berabere kaldılar tstanbul fufebol şampiyonluğunun son müsabakalan dün Taksim ve Şeref stadlarında yapildı. İki devre olarak yapılan maçların ilk devresinde tehir edilen 3 haftalık maçlar da yapılmış ve Beşiktaş kulübü 193940 senesi Istanbul şampiyonu olmuştur. Beşiktaş kulübü geçen sene lik maçlannda olduğu gibi bu seneki müsabakalarda da hiç bir takıma mağlub olmamış ve bu sene puvan müsavatı da olmadığı için şampiyonluğu kazanmıştır. Beşjktaşlıları tebrik ederiz. lamadı. Bu golden sonra Galatasaray daha rahat oynamağa başladı. Devrenin sonuna doğru Nacinin güzel bir şütü Galatasaray kalesinin hemen kenarından dışan gitti. Devre 1lberabere bitti. gerek Fazılın, gerekse Nacinin donuk oyunları arada sırada yaptıkları hücumları tehlikeli bir şekle sokmuyordu. Sonlara doğlu Galatasaray aleyhine, kısa bir zaman içinde üç korner oldu ve bu vaziyetten sonra gene Galatasaray hiicumlara başladı. Galatasaray, kalesi önüne çekilen Fenerbahçenin düştüğü müşkül vaziyetten istifade edecek kadar bol fırsat bulduğu halde ya aceleden, yahud da hesabsız paslar yüzünden mümkün olduğu kadar kendi oyuiunu bozuyor, kanşık bir şekilde yapılan hücumlar da bir netice vermiyordu. Top Fenerbahçe kalesi önlerinde iken oyun 11 berabere vaziyette bitti. ka devam etti. Fakat yirmi beşinci dakikada tekrar hakimiyeti temin eden Beşiktaşlılar, otuzuncu dakikada Rudvanın kafasile üçüncü gollerini yaptılar. Beykozlular, yedi dakika sonra Şahab vasıtasile bu gole mukabele ettiler. Fakat hakimiyetlerini devam ettiren Beşiktaşhlar 40 ıncı dakikada Hayatinin yerinde bir kafa vuruşile dördüncü gollerini de çıkararak maçı 42 kazandılar. Beşiktaş bu suretle bu senenin lik şampiyonu oldu. İkinci devre Fenerbahçe oyuna gene sür'atli ve korkulu hücumlarla başladise de Galatasaray iyi bir müdafaa ile ilk devredeki vaziyete düşmemişti. Galatasaray merkez mufoaciminin durgun ve adetâ, sahada hiç yok gibi ortalarda sallanması müdafaadan çok güzel yardım gören hücum hattının felce uğramasına sebeb oluyor, daha ziyade Fenerbahçe müdafaası üzerine yüklenen oyun, golsüz geçiyordu. Fenerbahçe muhacimlerinin ve bilhassa iki için geriye çekilmesi müdafaayı kuvvetlendirmiş olmakla beraber, hücum hattını zâfa uğratıyordu. Basrinin lüzumsuz çalımları ve rastgele verdiği paslar, Galatasarayın birbirini takib eden hücumlannı da'ha rahat ve tehlikeli bir şekilde yapmasına çok yardım etti. Buradan yapılan bir Fenerbahçe hücumunda Galatasaray mühim bir gol tehlikesi atlartı, bütün müdafaa hattının kaleyi terkettiği sırada Cemilin adetâ hızır gibi yetişmesi, bu golün önüne geçti. Istanbul şampiyonu olan Beşiktaş takımı dünkü oyuna çıkmadan evvel Galatasaray 1 Fenerbahçe 1 Her karşılaştıklan zaman çok heyecanlı maç yapan Galatasarayla Fenerbahçenin son karşılaşması da ümid edıldiği kadar zevkli ve heyecanlı oldu. Maçta büyük bir seyirci kütlesi bulundu ve 2500 lira hasılat oldu. Beden Terbiyesi Umumî Müdürlüğü tarafmdan verilen karar üzerine iki ay ceza alan Fenerbahçeden Fikretle bir ay cezalı olan Galatasaraydan Adnan bu maçta oynamadılar; buna mukabil lzmirli Basri Fenerbahçede oynadı. Her iki takım salıaya şu şekilde çıktılar: Galatasaray: Osman Lutfi, Cemil Musa, Nobar, Ekrem Necdet, Süleyman, Bedii, Boduri, Serafin. Fenerbahçe: Hüsameddin Yaşar, Lebıb Muzaffer, Angelidis, Reşad Fazıl, Esad, Ali Rıza, Basri, Naci. Hakem: Tarık (SBleymamye). Vefa: 4 Süleymaniye: 0 Fenerin golik Oyuna Fenerbabçe çok süratfi Mf şekilde basladı ve ilk hikum Galatasaray kalesine kadar indi. Nacinin çektiği şütü, Osman yumrukla kurtardı. Topu hemen ayaklarına geçiren Fenerliler anî olarak ikinci bir hücum yaptılar. Osman bunu da güçlükle kurtardı. Fenerbahçe muhacimlerinin önüne düşen topa bir kafa vuran Ali Rıza ilk dakikalarda Fenerbabçe hesabma maçın ilk golünü yaptı. Fenerbahçenin üstüste yaptığı hücumlardan nihayet kurtulan Galatasaraylılar soldan mukabil bir hücum yaptılar. Serafimin çektiği güzel bir şüt direği yalıyarak dışarı gitti. Oyun gene Fenerbahçenin tazyikı altına girdi ve Esadm çektiği güzel bir şütü Lutfi adetâ plonjon yaparak kurtardı. On dördüncü dakikada soldan Necdete güzel bir pas verildi. Necdet, Fener kalecisile karşı karşıya kaldığı halde bu fırsatı kaçırdı. Galatasarayın golü Oyun bu dakikalardan sonra karşılıklı hücumlarla geçmeğe başladı. Top bir kaleden diğer kaleye gidip geliyordu. 27 nci dakikada ileri doğru bir pas yakalıyan Galatasaray merkez muhacimi Bedii on sekiz çizgisi yakmlanndan güzel bir şüt çekti. Hüsameddin plonjon yaptıqı halde bu beraberlik sayısma mâni oı Yazan: VtKÎ BAUM Vefa, Süleymaniye takımlan da Şeref stadında karşılaştılar. Takımlar şu şekilde sahaya çıktılar. Vefa: Zühtü Saim, Vahid Sefer, Lutfi, Süleyman îhsan, Abduş, Şükrü, Beşiktaş: 4 Beykoz: 2 Mehmed, Karabet. Galatasaray Fenerbahçe maçından, Süleymaniye: Süreyya Daniş, Ruhineticesi itibarile daha mühim ve şampiîbrahim, İbrahim, Bürhan Naim, Ha yonanm birincisini tayin edecek olan Belid, Nedret, Muzaffer, Süleyman. şiktaş Beykoz maçı da diin Şeref staHakem: Şazi Tezcan. dında yapılmıştır. Oyuna Vefalılar başladı. Hemen SüTakımlar 15,10 da şu kadrolarla saleymaniye kalesine inen Vefalılar, derhal haya çıktüar: Beşiktaş: M. Ali Hüsnü, T a d bir hakimiyet kurmağa başladılar. SüleyHüseyin, Bedii, Feyzi Hayati, Rıdvan, maniye müdafaası çok mukavemet edi yordu. Bu mukavemet on beş dakika kaSuldur, Şeref, Eşref. dar devam etti. On altıncı dakikada AbBeykoz: Safa Halid, Bürhan Musduş Vefanm ilk golünü yaph. Bu sayı Bunu takib eden bir Galatasaray hü tafa, Mehmed, Galib Turan, Said, Şa dan sonra Vefa tam manasile oyuna hâcumundan Fenerbahçe aleyhine bir kor hab, lsmail. kim olmuştu. Hakem: îzzet Mıihiddin. ner oldu. Top Fenerbahçe kalesi önüne Otuzuncu dakikada Mehmed, geriden Oyuna Beşiktaşm hücumile başlandu düşericen Fencr müdafii toptrelile ke*ti. aldığı bir pasla ikinci ve biraz sonra uzakOn üçüncü dakikada Galatasaray lehine Beykozlular on dakika kadar sıkıştılar' tan çektiği bir şütle üçüncü golü yaptı. bir penalb oldu. Beraberliği bozacak o Onuncu dakikadan sonra, münf^erid birikinci devrede Süleymaniyeliler aralan bu penaltıyı atmak için Galatasaray kaç hücum yaptılar. da sırada hücum yaparak zaman zaman Devrenin yarısına kadar oyun bu «elıların hiçbirinde cesaret kalmamıs olahâkim oldularsa da bir netice alamadıcak ki, sen at, ben atayım derken Nobar kilde devam etti. 28 inci dakikada Belar. çekti. Şüt direğe çarparak geri geldi ve Ga şiktaşlılarm bir hücumu neticesinde Rıd25 inci dakikada, kalecinin hatasından latasaray mükemmel bir gol fırsatı ka vanm bir plâse vuruşile oyunda ilk gol istifade eden Vefalılar dördüncü ve sor çırdı. yapildı. Otuz beşinci dakikada Beşiktaşsayılarını yaptılar. Netice bu suretle 40 Galatasaray antrenörünün bir penaltı lılar, Hayati vasıtasile ikinci gollerini çı Vefanm lehinde bitti. Vefa da bu galiatacak oyuncu yetiştirememesi hayli ga kardılar. biyetten sonra lik dördüncüsü olmuştur. Devre bu suretle 20 Beşiktaşın lehine ribdir. Çünkü Galatasaray bu mevsim, îkinci küme maçları bitti. tam yedi penaltı kaçırmıştır. Taksim ve Şeref stadlannda ikinci Oyun ilk devredeki sür'atini muhafaza İkinci devrede her iki takım da sıkı ediyor, Galatasaray sağdan ve soldan bir oyun çıkarıyorlardı. îlk dakikalarda küme maçları da yapildı. Şeref stadınderhal hücuma geçti. Boduri Fenerbahçe gayretli oynıyan Beykozlular, 6 ncı da da Galata Genclerle Boğaziçi maçı 21 kalesi önünde kısa bir an tereddüd ettiği kikada Bahadmn ayağile ilk gollerini Galata Genclerin galibiyetile bitti. Karagümriik tafomı da 40 Davudiçin gene mühim bir fırsat kaçırdı. Fe attılar. paşayı mağlub etti. nerbahçe kendini toplar gibi olduysa da Beykozlulann sıkı oyunlan on dakiTaksim stadında yapılan Anadolurıisar Beylerbeyi arasındaki maç da 40 Hisar takımmın galibiyetile bitti. Bu suretle ikinci küme B grupu şamOyun Galib Berabere Mağlub Attığı Yediği Puvan piyonu da Anadoluhisar takımı olmuşBeşiktaş 18 3 69 15 15 51 Fenerbahçe 18 3 1 81 13 49 14 tur. 5 52 20 Galatasaray 18 45 2 11 İkinci küme şampiyonluğu için Ana3 39 24 41 Vefa . 18 10 5 doluhisarla Kasımpaşa takımlan iki defa 4 48 35 36 Beykoz 18 7 7 maç yapacaklardır. 3 21 45 31 Süleymaniye 18 5 10 2 27 61 30 Hılâl 18 5 11 Bulgar takımı Perayı da 20 72 28 Topkapı 18 5 13 mağlub etti 19 54 20 2 İstanbulspor 18 3 13 8 45 11 1 Güneş 18 3 14 Bir gün evvel Şişli takımını 43 mağlub eden Bulgar takımı dün ikinci ma Seref stadında: Fenerbahçelilerin Galatasaray kalesine yaptıklan höcumlardan Hri Galatasaray muhacimleri Fenerbahçe kalesi önünde çını Pera takımile yaptı. Bulgar takımı dünkü maçta daha güzel ve canlı bir oyun göstermiştir. Oyun baştan sona kadar heyecanlı olmuştur. Bulgarlar ilk devreyi 20 galib bitirdıler. İkinci devre tahmin edilmivfcek derecede sür'atli ve güzel oynandı. Bulgar takımı müteaddid fırsatlar kaçırmış ve bu arada bir de gol yemiştir. Beraberlik için yapılan çekişme neticey' değiştirmemiş ve maç 21 Bulgar takımmın galibiyetile bitmiştir. Mesafe 5000 metre idi. Müsabakalarda alınan dereceler şunlardır: Halkevinden: Rıza, birinoL Galatasarydan: îbrahim, ikincî. Haydarpaşadan: Abdullah, üçüncü. Lik maçlannda puvan vaziyeti Istanbulsporun kongresi İstanbulsporlular yaptıkları senelik kongrelerinde son kararla en çok zarar görmelerine ve takım çıkaramamalarına rağmen kulübün faaliyetini tatil etmeğe ve kendüerini beden terbiyesi kanununa uydurmak için teclbir almağa ittifakla karar vermişlerdir. Geçen senenin idare heyeti ve mürakabe raporları okunarak kabul olunduktan sonra yeni intihabatta gene eski başkanlarile idare heyetlerini iş başına geçirmişlerdir. Dün yapılan kır koşusu Halkevi tarafmdan tertib edilen kır koşusunun üçüncüsü dün Heybeliadada yapılmıştır. Müsabakaya otuz atlet girmiş, m'dsabaka bir kategori olarak yapılrrr.ştır. detle söylemişti. Beni de beraber götürür müsün? Yann sabah Evelin'i de alır dönerim. Sonra, bu teklifi mazur göstermek istercesine: Kendimi boş bir çuvala, bükülüp atılmış bir havluya benzetiyorum, diye ilâve etti. Maalesef imkân yok. Kabil değil. Sana verecek yatağım yok cicim. Düşündü, alnında bir kırışık peyda oldu. Sonra: Kulübde seninle bir briç yapabiliriz, teklifinde bulundu. Ayağa kalkh; açık yeşil duvara gömülü, siyah, acayib aynaya doğru yürüdü. Sağ elinin beş parmağile saçlarını taradı. Müşavir ona bakıyordu. Onun kendisile, aynadaki hayalini bir arada görüyordu. Aynadaki hayal, ciddî bir ifade ile: Çeviren: HAMDİ VAROGLÜ Bugün nasıl vakit geçireceğini bir kâğıda yazıp kahvaltı masasının üstüne bırakmıştım. Zannederim, tam şu saatte sütlü kahvesini bitirmiş bulunuyor. Saat dörtten beşe kadar kedi ile oynıyacak; sonra, hava iyi olursa hayvanat bahçesine gezmeğe gidecek. Canı sıkılacak amma, sıhhati için iyi Elbette. Marian, Drost'a nereye gideceğini tekrar sormadı. Otomobili doğruca atölyesine sürdü. Yağmurdan ıslanan asfalt ayna gibi parıldıyordu. Güneş, yüzünü tekrar göstermeğe başlamıştı. Marian'ım atölyesi, bahçe ortasında bir evdeydi. Marian, kapıyı açtı. Çalışma odasmdan başka her seye benziyen bir yere girdiler. Boyasız tahtadan yapılmış, gayet büyük bir masanın üstünde plânlar dizilmiş duruvordu. îçerisi, sigara ve keskin lâvanta , kokuvordu. Bir köşede rengârenk deri , , , . . 1 . ' . ^ , , , bi r yı^n vardı. Odanın dört duvan, dört muhtelif renge boyanmıştı ve Marian elektrik düğmesini çevirince, duvarlarda, yuvarlak ve dört köşe buzlu camlar aydıniandı. Marian, önce, bodur bir masanın, geniş camdan ayağının içinde yüzen bir Japon balığına «bonjur LaoTse» diye selâm verdi. Sonra, onunla biraz konuştu, hatırını sordu. Drost, bütün bu deliliklerin ortasında, kendini pek rahat hissediyordu. Yastık yığınının üstüne uzandı, ellerinı başınm altına koydu. Marian, elinde yuvarlak biçimde, camdan kahve filtresi olduğu halde odanın içinde dolaşıyordu. Bir aralık, onun yanına geldi ve alnını hafifçe okşadı. Drost'un, dudaklannı kımıldattığını görünce: Birşey söylemene lüzum yok, dedi. Drost, memnun, gözlerini ve ağzını kapadı. Şimdi, Marian'm, camdan filtre ile y a n ^ ı en ufak taıekfHeri, bütün vuzuhile hissediyordu. Bir kâğıd hışırtısı oldu; sonra, su kaynamağa başladı. Drost, gözlerini âçmadan konuşmağa başladı: Biliyor musun Marian? Rupp davası gibi işler devam ettiği müddetçe ben sanki yaşamıyormuşum gibi geliyor. Bir nevi şuursuzluk içinde kalıyorum. Şimdi bile, baygınlıktan ayılmış gibi sersemim. Nasıl anlatayım bilmem. Bu seferki davada, ölüden farkım kalmadı. Amma, işi de başka türlü yürütmek kabil değil. Rupp davasile öyle işba haline geldim ki, nihayet, kadının ne hissettiğini, ne düşündüğünü, ne söyliyeceğini evvelden tahmin etmeğe başlar oldum. Fakirizm gîbi birşey! Marian kahveyi pişirmişti. Drost gözlerini açtı, gülümsedi: Şimdi daha iyiyim, dedi. Marian, kaihve fincanına iki şeker atatak: Bereket versin ki, dedi, ruhiyat bahsindeki malumatmı, muhitindekilere de teşmil etmiyorsun. Drost, kahvesmi içti ve gülmeğe başladı. Kahve onun için büyük bir zevk, bir saadetti. IMorne gerek, diye cevab verdi; sen, benim ruhiyat ilmime nazaran fazla incesin... Boş fincanı uzatırken ilâve etti: Evelin'le meşgul olmağa değmez. Onu bir billur parçasına benzetirim ben. Parmağını, kahve filtresine vurdu: İşte Evelin budur, dedi. Yuvarlak ve şeffaf. Acaba? O arada, Drost, masanın üstünde bir kitab bulmuş, açıp bakmıştı. Sen bunu benim kütübhanemden aşırmışsm, dedi. Marian, onun yanına oturdu ve kolunu* omzuna attı. Bu temas, o kadar hoşuna gitti ki birdenbire uzaklaştı ve Marian, kolunu derrıal çekti. Tabiî senden çaldım, cicim, dedi. Üzerinde münakaşa etmek istediğin kitabı eLbette bir okuyan olmalı değil mi? Drost, kitabm yapraklanm kanştırırken, dimağı da bir yandan işlemişti. Evelin'in şefhirde olmaması da doğrusu manasız birşey. Şimdi kafam biraz rahat etmişken bu akşam eğlenebilirdik. Sen de oraya mı gideceksin? Evelin'i yarm akşamdan evvel sana kat'iyyen bırakmam. Marian bu sözü mubalâğalı bir şid Anlıyor musun? Sen, başkalarınm sımna hiç hürmet etmiyorsun Marian. Çünkü sende sır namına birşey yok. Marian'ın çehresinde acib bir ifade peyda oldu ve gene silindi. Sonra, diz çökerek Japon balığınm karşisma geçti, onun, şeffaf tüllerini sürüyerek tembel tembel yürüyüşünü seyretti. Söyle bakalım, ne oluyorsun? diye sordu. Sanki Drost'a değil, balığa hitab ediyordu. Drost, ağır ağır cevab verdi: Uyumak isterim amma, düşünmek mecburiyetindeyim. Zavallı yavrucak, şu Rupp kadını aklından çıkar. Erkek ol. Sekiz yüze kadar say. Sana getirdiğim pastillerden al. Kitab oku. Ne bileyim, uyku için başka ne lâzımsa yap; fakat Allah aşkına şu veronali alma! En iyisi, erkenden gidip yatıp u îş Rupp kadınla bitmiyor ki! Oyumaktır, dedi. nu işin içinden sıyırdım attım. Daha baş Uyuyamam ki! ka tasalanm var. Evelin eskisi gibi değil, Marian birden geri döndü, ona doğ değişti. ru yürüdü ve şiddetle çıkışn: Ne demek istiyorsun yani? îstesen uyursun. Pekâlâ uyursun. (Arkast var) Gene v°ronal

Bu sayıdan diğer sayfalar: