23 Mart 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

23 Mart 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

23 Mart 1939 CUMHURÎYET Doğu gemisi Hamburgda törenle denîze indirildi Merasimde Berlin sefirimizle, sefaret erkânı hazır bulundu, samimî nutuklar söylendi ŞEHRiN İÇİNDEN Uzakşarkta değişmiyen moda Yelpaze Pazarlıksız satış zararlı Yelpazesiz Japon kadını ve Japon erkeği, şık giyinmiş sayılamaz, yelpazesizlik an'anevî alışıklığa göre, ruhsuzluğa delâlet eder Yelpaze; Japonyanın başlıca hususiyetlerinden biridir. Japonyada seyahat edenler, onun göze çarpması karşısında, bu intibaı edinirler. Hele rüzgârlanmak ihtiyacı duyulmadığı zamanlarda bile elde tutulması, bilhassa erkeklerin de yelpazeyi elden birakmamaları, seyyahların merakını artırmaktadır. Kadm olsun, erkek olsun, yüksek tabakadan ve mahallî kıyafette hiç bir Japon, yelpazesiz, kâfi derecede şık giyinmiş sayılmaz. Mahallî kıyafette giyinen kadın veya erkek, elinde mutlaka yelpaze bulundurur. Meselâ, frak giyen bir garbh nasıl beyaz boyunbağı takarsa, mahallî kıyafette görünen bir Uzakşarklı da, yelpazeyi asla ihmal edemez. Japonlarda yelpaze, ele alınmadığı zamanlarda, obi denilen kemerin sol tarafma sapı aşağıya doğru olmak üzere sıkıştırılır. Kibar Çinlilerde, vaziyet baş•a türlüdür; Çinliler, elde bulundurmac dıkları zamanlarda, yelpazeyi yakalarile cnseleri arasma sokarlar. Her iki yerde de, kemerin sol tarafmda yelpaze, kılıcın yerini doldurur. Yelpaze .erkeklerde kılıcı temsil eder. Nişan takmıyan onun yerine kordelâsını taktığı gibi, kılıc takmıyan da yelpaze takmakla ayni şeya yapmış gıbidır. Sıvıl bır Japon yelpazesiz olursa, ruhsuz bir adam, demektir. Yelpazenin kâğıd kısmı, kılıcın keskin tarafma işarettir. Yelpazeli kimse; yelpazesile oynarsa, bunun derin bir manası vardır. Eğer yelpazeli kimse, yelpazesini kapah olmak üzere ve sapından elinde tutuyorsa, bu, söylediği şeyin ciddiye alınması lüzumuna ihtar mahiyetindedir. Daha açıkçası, bu vaziyette kılıcının ucu, harice çevrilmiştir. Bu da bir nevi tehdiddir. Yelpazeyi elinde bu vaziyette tutarken gayet nazik cümlelerle ricada bulunuyorsa bıle, bu cümleler, kat'î bir istek manasına alınır. Buna mukabil, eğer elindeki kapatılmış yelpazenin sapı harice doğru çevrilmişse, bu,' sahiden bir ricanın son derecede rezaketle ifadesidir; bu vaziyette iken, hatta kat'î istekte bulunur gibi cümleler savursa bile, bunun gene rica olduğu anlaşılır. Açılmış olarak elde tutulan yelpaze, muayyen bir mana ifade etmez; bu, yelpaze sahibinin hiç bir maksad takib etmediğini, gelişi güzel harekette bulunduğunu anlatır; açık bir yelpaze, hücuma hazırhk manasına degildir, bilâkis... Pazarlık, resmî şeklile kalkmıştır, fakat hususî anlaşmalar hâlâ alabildiğine devam etmektedir Doğu vapurunun denize indirildikten sonra aldığı vaziyet Berlin (Hususî muhabirimizden) Vekâletinin Denizbank Umum müdürlüDenizbank tarafından sipariş edilen altı ğü tarafından Blohm und Voss tezgâhlaşar bin tonluk ticaret gemilerinden «Do rına sipariş edılmiş olan gemilerin birinciğu» Hamburgda büyük merasimle denize sini teşkil eden Doğu gemisinin suya inindirildi, geminin inşasını deruhde eden dirme merasiminde bulunmakla büyük bir ve Almanyanın en namdar müesseselerin zevk duymaktayız. Şirketin bu babdaki den olan Blohm und Voss müesse nazikâne davetinden dolayı teşekkar edesesidir. Bu merasimde, hükumeti rim. Şurada, önümüzde duran bu güzel mizi temsil etmek üzere de, büyük elçimiz gemi, yalnız nakil vasıtası değil, ayni zaHamdi Arpağ, refikası, sefaret müsteşa manda Alman kudretinin, Alman kabilin Rıfkı Pasin ve refikası, başkâtib Gahb yetinin şaheserlerinden biridir. Çünkü Evden ve refikası ve ataşemiliter Şinasi Blohm und Voss tersanesinin ciddiyeti, Erdok davetli bulunuyorlardı. islerinin temizliği ve Alman seciyesine yaHamurgda, başta konsolos Kudret kışan bir surette munzam mesaisi, dünyaErbay olmak üzere büyük bir vatandaş nın her tarafmda tanınmıştır. Bu şirketin kütlesi, Hamburg umumî valisi namına âmirlerini, mühendislerini, çok kıymetli işhoş geldiniz, demeğe gelen zevat tarafın çilerini tebrike lâyık görmekteyim. Bu kadan gayet samimî bir istikbale mazhar ol bıl eserlerinizle sizler iftihar duydukça, duk. Büyük elçimizin refikalarına büket Alman sanayiinin çok eski müşterisi olan takdim edildi. Otomobillerle konsolosha biz Türkler de samimî ve derin meserret ne ziyaret edildi. Sonra şehir dahilinde duymaktayız. Bu meserretimizi şirkete güzel bir cevelân yapıldı. Saat on ikiye daha büyük muvaffakiyetler temennisile doğru, bizi Blohm und Voss tezgâhlarına tebarüz ettirmek isteriz. Cemiyetin idare götürecek olan Lühe istimbotu Türk ve adamlarile çalışkan, temiz işçilerinin, Alman misafirlerle lebaleb dolmuştu. Mi bundan sonra da Almanyanın refah ve safirler meyanında Hamburg üssübahrî saadetine hâdim olmalannı temenni, edekumandanı, Amiral Wolff da bulunuyordu. Istımbot beş dakika sonra, bizi gemilerimizin inşa edilmekte oldukları, şirketin müteaddıd ve rnuazzam tezgâhlarından birisinin Önünde karaya Bıraktı. Şirketin sahrb ve müdürlerinden • H t t "Waİther " Blohm, samimiyet ve nezaketle 1üizi karşıladı ve büyük elçimizin refikasma beyaz karanfillerden mürekkeb zarif bir buket takdim etti. Merasimin icra edileceği mahalle gittik. Bilhassa bu maksad için evvelce ihzar edilen ve her iki tarafı kırmızı ve beyaz kumaşlarla örtülmüş olan merdivenden yukarıya çıktık. Bütün haşmet ve heybetile karşımızda bulunan, beyazlara bürünmüş geminin kıç tarafma konulmuş kürsüde büyük elçimiz bir nutuk söyledi ve: «Türkiye Cumhuriyeti İktısad Yazan: SALÂHADDİN GÜNGÖR Elinizde küçük bir paketle eve dönü da burada dolaşmağı göze alamıyor, etıyorsunuz. Teklifsiz bir tanıdık soruyor: ket fiatı üzerinden hesabı kesiyorsunuz. Ertesi günü, ayni kalite ve ayni bıçim Ne aldm? de bir iskarpini bir başkasının ayağında Çocuklara biraz Şam fıstığı.. görüp fiat soruyorsunuz: Eyvahlar ol Kaça? sun. Yüz elli kuruş ziyanımz var. Yüz kuruşa.. Şayed, iskarpini aldığınız yere götü Pahalı almışsın! recek olsanız, alacağınız cevabı ben şim Ya?.. Sen kaça ahyorsun? diden size söyliyeyim: Seksene... Mal başka efendiciğim.. Onlar ya Nasıl?.. lınkat, hem de dışından dikişli... Bizim Gayet basit... Pazarlık ederek... kilerin köselesine bir baktmız mı? Halis Keyfiniz kaçıyor. Göz göre kiloda yir Fransız... (?) Allah afiyet versin, senemi kuruş aldanmışsınız. lerce giye giye eskitemiyeceksiniz! Bir başka gün, tanıdıgınız bir mağaŞimdi bu iddianın aksini nasıl ispat edebilirsiniz?.. Sözün kısası; tatbikına zadan kumaş alıyorsunuz. Evdekiler, pabaşlandığı günlerde, alıcının da, satıcımn halı buluyorlar: O kumaşm eşini, filânca bayan, fi da sözbirliğile faydalannı sayıp döküp lân mağazadan elli kuruş aşağısma al elbirliğile alkışladığımız pazarlıksız satış kanunundan elde edilebilen netice mcy mış... dandadır. Hemen itiraz etmek istiyorsunuz: Yelpaze kullanmak Japon erkeği için de bir zevktir... Dinî merasimde, delikanlılar mukaddes bazı şeyleri götürürken, muntazam surette adım atmalıdırlar; onları hareketlerini tanzim eden kimsenin, geniş öiçüde açılmış olarak elinde tuttuğu yelpazeyi sallaya sallaya, kendılermi idare etmesi mutaddır. Bu merasimde yelpaze açık tutulduğundan, bununla delikanlılara talimat verüdiği halde, vaziyet gene âmırane bır mana ile tefsıre yol açmaz. Açık yelpazesini sallaya sallaya' yürüyen bir Japonlu, yelpazesini kapatıverirse, bu hareketi, delikanlılara şiddetli bır ihtardır, hatta bir merasimde cür'etkârane, tecavüzkârane bir harekettır. Aksülâmeller doğurabilir. Uzakşarkta yelpaze modası değişmez. En çok ellerde görünen yelpaze, kat kat edilmiş kâğıdları tutan tahta parçalarile çevrilmiş yeîpazedir. Bazı yelpazeler de, çöp g'.bi tahtadan kısım pek dar ve kâğıddan kısım, bilâkis geniştir. Bütün bu yelpazeler kolaylıkla kınlır, kullanmak gayetle nazik bir iştir. Yelpaze, Japonyanın eski zamanlarında defne daimın yerini de tutardı. Meselâ spor müsabakalarında ve başkaca eğlentilerde kazananlara yelpaze verilirdi. Eskiden böyle olmakla beraber, bu âdet, bugün de bırakılmamıştır. J rım.» Nutuk alkışlarla hitama erince, nazik el İmkânı yok... lerıne teslım edilen şampanya şişesıni, Ba Pekâlâ imkân: var, diyorlar, siz, yan Arpag, geminin arkasına çarparak ollpazarlık ettiniz mi?..* parçalamış ve gemı de verılen ışaret uze Yooook!... rineyavaş yavaş, adeta birgeli» gibi sü Gördünüz mü ya... Pazarlık edeyzüle süzüle ve binlerce kişinin alkışları diniz, böyle aldanmazdınız! arasında denize inmiştir. Merasim Türk ve Alman millî marşlarile bitmiştir. Bir yere girip soruyorsunuz: Bu merasimi müteakıb şirket tarafın Bu yünlüler kaça? dan misafirler şerefine mükellef bir ziya Yedi buçuk lira metresi... fet verilmiş ve her iki taraftan, mevkie Fiat işinize gelmediği için, hiç ses çımünasib samimî nutuklar söyJenmiştir. Ve karmadan, çıkıp gidecek oluyorsunuz. Blohm und Voos tarafından bir hatıra olmak üzere de Bayan Arpaga gümüşten Tezgâh başındaki tanımadığmız adam, kıymetli bir mücevherat kutusu hediye sizi kırk yıllık ahbab gibi selâmladıktan sonra çırağına sesleniyor: edilmiştir. Biraz «ikram» yap canım.. Bay yabancı değildir! Siz, bu yapılan şeyin «ikram» mı, «iskonto» mu, yoksa «pazarlık» mı olduğunu tayin etmeğe vakit bulamıyorsunuz [Baştarafı 1 inci sahifede] çalmakta ve her tarafta büyün kiliselerin ama beğendiğiniz kumaşın metresi yedi çanları işitilmektedir. Gamalı haçlı bay buçuk liradan, altı liraya kadar inıyor. Berlinde yeni müzakereler Memel'in Almanyaya iadesi neticesin raklar bütün sokakları ve evleri süsle Lâzım olan da bu değil mi zaten!.. de tahaddüs eden vaziyeti tetkik ve mü mektedir. Sokaklarda alaylar teşekkül Halbuki, ayni kabiliyeti göstermiye zakere edecek olan Litvanya heyeti Ber etmekte ve bu alaylar şehrin büyük meyrek, malın fiatmı, etiketi üzerindeki raline hareket etmiştir. Heyet, müstakbel danında toplanmaktadır. Bu büyük merkama göre ödeyenler de var. Böyleleri, Almanya Litvanya münasebatını da kezde sabahın saat dokuzundanberi te bir kanunun nıhuna karşı uygunsuz haretanzime çahşacaktır. zahürat vardır. kette bulunmak kaygusile, mütemadiyen İngilterenin vaziyeti Yahudiler kaçtyorlar ziyan ediyorlar. Sir Samoel Hor, Avam kamarasının Berlin 22 (a.a.) Deutsche AllgeŞimdi bundan mes'ul kim?.. Satıcı bugünkü celsesinde Memel hâdiseleri meine Zeitung'un Memelden aldığı ha mı?.. Alıcı mı?.. İşte size: «Yumurta mı hakkmda beyanatta bulunarak demiştır berlere göre, Yahudiler, Memel arazitavuktan, tavuk mu yumurtadan?» bil ki: sini kütle halinde terkederek Litvanyaya mecesini hatırlatacak kadar güç bir su« Alman hükumeti, Berlinde b u iltica eylemektedir. Memel istasyonu, al!.. lunan Litvanya Hariciye Nazırına bir Litvanyaya gönderilecek harb malzemeBir bakıma, pazarlıga yol açtığı için ültimatom tevdi ederek Memel'in Al sile doludur. Bugün, Memelde doktor dükkân sahibi mes'ul... Bu takdirde, biz manyaya iadesini istemiş, aksi takdirde Neuman halka bir hitabede bulunacak ve ahcılar da, bu gayrikanunî ikramı cana Kaunas'm bombardıman edileceğini bil bunu müteakıb şehir içinde bır propaganminnet bildiğimiz için, onların suç ortaği dirmiştir. Litvanya hükumeti, bu tehdid da yürüyüşü vapılacaktır. sayılmaz mıyız?.. karşısında Alman taiebini kabul etmek Litvanyada örfî idare ilân edildi Belki kontroldan bahsedenler bulunamecburiyetinde kalmıştır. Kaunas 22 (a.a.) Bugün öğleyin cak, fakat hangi kontrol ve kime karşı, İngiltere hükumeti. Memel'in statüsü bütün Litvanyada örfî idare ilân edilmişniçin kontrol!.. Alıcı ile satıcı, alışveriş nü garanti eden devletlerden biri oldu tir. ettikleri müddetçe, etle tırnak vaziyetinğundan, vaziyeti dikkatle takib ve tetkik Kabine saat 9 da toplanmıştır. Öğle dedirler. Mal onda, para ötekinde! Biri etmektedir. satacak, öteki ödeyecek... Almanya devlet reisi Hitler, Memel yin kabine toplantısı hâlâ devam ediyorSatıcı kendi mah değil mi? isterse meselesini müdahale etmiyeceğine dair du. ziyanına da satar. Öteki, para onun deDanzig'de sevinc Başvekil Çemberlayn'e teminat vermisti. ğil mi? aza çoğa bakmaz, verir. Hiçbr Almanya, bu taahhüdatını da ihlâl et Danzig 22 (a.a.) D.N.B. miş bulunmaktadır.» Danzig halkı Memel topraklarınin tek yabancı kulağın, bu mahremiyeti ihlâl İngiliz kabinesinin içtimaı xar Almanyaya ilhakından dolayı sevinc edebilmesine imkân yoktur. Su halde pazarlıksız satış kanununun Kabine bir buçuk saat süren bir top içindedir. Bütün Danzig mmtakası donalantı akdederek Memel meselesi hakkm tılmış, bütün mektebler kapatılmış, her ümid edildiği kuvvetle tatbik edilememeda müzakerelerde bulunmustur. Kabine kes yapılmakta olan merasime iştirake sinden dolayı, «vazii kanun» un resmî vasıtalarını değil, doğrudan doğruya kaictimaından sonra, Başvekille Hariciye gitmıştir. Nazırı, Londrada bulunan Fransız HaBu mühim hâdiseyi kutlulamak için nunun tatbikile manen mükellef olanları; riciye Nazırı Bone ile uzun bir mülâkatta resmî daireler ve diğer müessesat da bu yani kendimizi müahaze etmek mevkiindeyiz. bulunmuslardır. gün tatil etmişlerdir. Ortada bir hakikat var: Pazarlıksız Memel'de sevinc İtalyada alâka Memel 22 (a.a. ) Bu sabah saat Roma 22 (a.a.) Roma siyasî me satış kanununa rağmen, birçok yerlerde sckizde bir Almanya Litvanya anlaş hafili Memel topraklarınin Almanyaya satışlar, pazarlıkla yapılıyor ve bu yüzması neticesinde Memelin Almanyaya avdetini derin bir alâka ile karsılamıstır. den de halk zarara uğruyor. Bir iskarpin görüp beğeniyorsunuz. O iode edileceği haberi duyulur duyulmaz Bu hâdise Versailles muahedesinin kat'î burada büyük bir sevinc tezahürü başla yırtılması yolunda yeni bir merhale ola kadar da yorgunsunuz ki, yeniden bir mıştır. Limandaki vapurlar düdüklerini rak telâkki ediliyor. hayli yokuşlar çıkıp akşama kadar şura z. Litvanya, ültimatom karşısında baş eğdi Pazarlık, yalnız resmî şeklile kaîkmıştır. Fakat, hususî anlaşmalar halinde, alabildiğine devam etmektedir. Birkaç büyük ticarethanenin kanuna sadakatle merbut kalmaları, umumî bir fayda temin edemiyor. Halk, pazarlık etmiyecek olursa, aldanacağı endişesindedir. Bu endişe ile asırlann kökleştirdiği bir an'aneden kendini bir türlü kurataramıyor. Bugünkü vaziyette ferdlerden pa^ar lıksız satış sistemine, kayıdsız şartsız bağlılık istemekte devam edecek miyiz?.. Şüphe yok ki evet! Çünkü kanun böyle emrediyor. Fakat, kanun hükümierinin tatbikındaki güçlük, ferdleri zarara sokuyor. Asıl mesele, işte bu zararın önüne geçilmesidir. Fakat hiçbir kontrol ve hiç{Ba?taraH 1 inci sahıtede) bir müeyyedesi bulunmıyan bir sistemin yorlar. Halkin bu isteğini çok haklı buluzararlarına hangi vasıta ile karşı koyabirum. Fakat evvelce de bu yol işi hakkmleceğiz?... da Şehir Meclisine maruzatta bulunmuş, Burasını kestirmek de kolay bir iş de bunun yapılması için 64 mılyon liraya ihğil! tiyac olduğunu söylemiştim. Fakat anSalâhaddin GÜNGÖR kette en ziyade ileri sürülen bir mütalea var ki, benim de düşünceme uygun gelmektedir. O da, bu paradan mühim bir Fransız Rumen ticaret kısmını mütedavil sermaye olarak kulmuahedesi lanmaktır. Bununla alâkadar olmak üzeBükreş, 22 (Hususî) Fransa ile Ro re istimlâk kanununun tadiline dair hamanya arasında bugün Pariste yeni bir zırladığımız lâyihayı hükumete arzettik. ticaret muahedesi imzalanmıştır. Gele Hiç olmazsa bu paradan iki milyonunu cek hafta da. Fransa ile Lehistan arasın mütedavil sermaye olarak kullanmağı, da bir ticaret anlaşması ımzalanacaktır. bu suretle açılacak yolların her iki taraAyrıca, Leh hükumeti Romanya ile iktı fından fazla miktarda istimlâk yapılarak sadî ve ticarî münasebati inkişaf ettiryollar açıldıktan sonra bize kalacak ve mek üzere Romanyaya bir heyet göneskisine nispetle daha fazla kıymet iktisab dermeğe karar vermiştir. edecek olan arsaları satıp hem dığer istimlâklere yetişecek parayı elde etmek, hem de bu büyük yollann iki taraflarına güzel ve muntazam binalar inşasını temin etmeği düşünüyorum. Birçok şehirler bu suretle imar edilebilmişlerdir. Bu işe teşebbüs ettikten sonra ilk olarak Eminönünden Halice doğru büyük caddeyi açmak tasavvurundayız. Esasen şimdiden bazı sermayedar gruplar bu yolların her iki tarafmdaki arsaları satın alıp bina inşa etmek üzere tekliflerde bulunmaktadırlar. Herhalde muayyen taksitlerle faizini ödiyeceğimiz bu paranın müsmir işlere sarfını düşünüyorum. Anketimizin verdiği netice ta iken İstanbula gelmiş ve Ankaraya gitmiştir. Yeni bir plân yaptırmağa lüzum olmadığı kanaatindeyim. Yalnız alâkadar sporcuların iştirakile bir toplantı yaparak bu plânı bir defa gözden geçirmeği düşünüyorum. Plân hazır olduktan sonra inşaata baslamak için bir engel kalmamıştır. Buraya da beş, altı yüz bin lira kadar bir para ayırmak icab edecektir. İnşatta Türk mühendislerini çalıştiıacağız. 939 bütçesi Bir nisanda topanacak olan Şehir Meclisine yetiştirmek üzere 939 bütçesini hazırlamaktayız. Yeni bütçe encümenden peyderpey çıkmaktadır. Varidat kısmını hazırladık. Bu sene varidat kısmında bir buçuk milyon lira kadar bir fazlalık umuyoruz. Bu fazlalık yeni vergi ilâvesile olmıyacaktır. Şimdiye kadar bütçede muhammen varidat miktarının ancak yüzde yetmişinin tahsil edildiğini gördük. Biz bunn yüzde doksana çıkaracağız. Bu suretle varidat artacaktır. Atatürk köprüsünün her iki başının tanzimi ve yol açılması işine sarfedilmek üzere yapacağımız istikrazdan para ayırmak tasavvurunda değiliz. Bu iş için Nafıa Vekâletile temas edeceğiz. Almanya ile Italya ademi müdahale komitesinden çekildiler Mısır Kralı Majeste Farukun kızı ve Mısır tahtmın Veliahdi küçük prenses, beş aylık olmuştur. Yukarıki resimde küçük Prenses annesi Kraliçe Feridenin kucağmda görünmektedir. Londra, 22 (Hususî) İtalyan ve Alman hükumetleri bundan sonra ademi İlk başaracağımız işlerden birisi de o müdahale kom:tesinin masraflarına istitobüs işidir. Bunu yakında halledeceğiz. rak etmiyeceklerini resmen Londraya Bu iş için bir milyon lira ayırmak mec bildirmişlerdir. buriyetindeyiz. Maamafih bunu taksitFilistinde grev lerle de almak imkânı vardır. Kudüs 22 (a.a.) Burada Arab mağazalarınm başlamıs olduğu protesto gre Stadyom nasıl yapılacak? Dolmabahçe gazhanesinin bulunduğu vine Lidda ve Hayfa mağazalan da ıltihak etmiştir. Şimdiye kadar İngilizler 26 mahalde yapılacak stadyom için Ankara Arab tevkif etmışlerdir. stadmı yapan Mimar Viyetti Viyoli'nin Beyrut, 22 (a.a.) Fılıstin müftisinin evvelce bir plân hazırladığını haber al tayyare ile Hicaza hareket ettiğme dair dım. Bu zat Manisa stadının da plânını Filistinde çıkan şay'alarm esassız olduyapmıştı. Çok beğenilen Ankara stadı ğu salâhiyettar mehafilde beyan olunnın plânını yapmış olan bu zat, ben has maktadır. Otobiis işi

Bu sayıdan diğer sayfalar: