30 Nisan 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

30 Nisan 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 Nisan 1939 CUMHUEÎYET Bir psikoloji IBaşmakaleden devarri] Bazılarımıza küçük gelmeğe başlıyan şu yuvarlacık dünya üzerin" de fakir, zengin bütün milletlerin bir aile hayatı yaşamağa mecbur olduğumuzu unutmamalıyız. Bir dava peşınde koştuğumuz zaman ailemizin ferdlerine hürmet etmesini ve yalnız yumruğumuzun kuvvetine güvenerek değil, ayni zamanda hakkımızm da hiç olmazsa bitaraflar tarafından tanılması lüzumunu öğrenmeliyiz. Çünki bu dünyada hiçbir mıüet, bütün milletlere üstün olamamış ve hiçbir millet, yalnız yumruğuna güvenerek yaşr yamamıştır. Kaiser Almanyası bu hatayı işlemişti. 1918 mağlubiyetinde, fazla gururun, başkalarını hiçe saymanın rolü olduğunu inkâr edemeyiz. Hitler de ırkının vasfı olan bu psikolcjik hatadan vareste görünmüyor. İstiyorum, mutlaka alacağım! Diyor. Bitaraflar karşı tarafı dınlıyorlar: Haksızdır. Muahedeleri yırtıycr. Dün söylediğini bugün inkâr ediyor. Bu adamın emeli Napolyon olmaktır. Ona dünyayı verseniz doymaz. İnanmazsanız isle soruyorum: Bakalım gelip bizimle dostça, başbaşa konuşmağa razı olacak mı? Bitaraflar, Hitler'in düşmanına inanmıyorlar. Herhalde propaganda olacak. Bir adam dünyayı hiçe saysm? Bu asırda bu olur mu hiç? Ve bütün hüsnüniyet sahibi kulaklar ona dikiliyor. Hitler düşmanının manevrasını arla* mıştır. Bitaraf efkân umumiyeleri kendinden soğutmak istiyorlar. Hem içerideki, hem dışarıdaki insanları tatmin için bir cevab vermek lâzım. Söylüyor ve dınlıyoruz. Fakat bu ce~ vabda bitaraf efkân umumiyeler kâfi derecede tatmin edilemiyorlar. Benliğinden sonsuz bir gurur duyan Alman ruhu siyasî adamın üstüne çıkmış, onu istediği ne~ tıceyı almaktan menetmıştır. c Kitablar arasında Atatürk İçin n Yazan: İSMAİL HABİB Nutkun akisleri Umumî intıba vaziyetin değişmediği merkezinde, (Baştarafı 1 tnct sahııede) meden önce Harıcıye Nazın Lord Halifaks ile birlikte Hitler'in nutkunu tetkik etmıştır. Salâhiyettar İngiliz mehafilinde, İngilterenin Almanyaya karşı bir muhasara siyasetı takıb etmediği tebarüz ettırılmekte ve Almanya lüzum hissederse, İngılterenıa Almanyaya garanti vermeğe hazır olduğu temin edilmektedir. sekreterliği tebliğ ediyor: «Hitler nutkunu söyierken Ruzvelt uyuyordu. Mumaileyh saat 8,20 de (mahallî saat) Hitler nutkunu bitirirken uyanmıstır. Reisıcumhur, nutku tefsir etmıyecektir.» Ibadet ve işkence Mabudunun karşısında, hayatmı ürpertiSerle geçiren Hindli, onun gazabına uğramamak için işkence çekmekten başka çare bulamâmıştır... Uzakşarkı bir esrar kumkuması halinde gören garb, pek de haksız değildir. Onun, gözler kamaştıran ihtişamı yanında, hâlâ mabudlara insandan kurban veren mezhebler yaşar. Buda'nın etrafında serpili, irili ufakh ve hemen hepsi fenalık ilâhı olan sayısız mabudlar, kanla beslenen birer canavar gibi, mütemadiyen kurban beklerler. Bunların gazabına uğramamak, Hindlinin en büyük endişesidir. Fakirizmin, yanaklara şiş saplamak gibi en basit hokkabazhktan başlayıp, bir direğin ucuna bağianarak alevler üstünde sallanmağa, çivili pabuçlar giyip sokakta raksetmeğe, diri dıri mezara gömülmeğe varıncıya kadar bütün teferruatı, bu kurban meraklısı mabudlara hoş görünmek gayretinden doğmadır. Hindin, işkence ile ibadeti birbirine karıştıran, daha doğrusu ibadeti işkenceden ıbaret sayan garıb mezhebleri hak kında bir parça tafsilât vermek faydalı olur. Cenubî Hindistanda, Travanka eya letinde, BadaKali ismindeki mabud şerefine her sene yapılan bir âyin vardır ki, bütün Hindistanda tatbik edilen kanlı ibadetlerin en tüyler ürpertenidir. BadaKali âyini, her sene, mart ayının nihayetinde, sıcakların tahammülfersa bir hal aldığı mevsimde yapılır. Deniz kenarında, çeşid çeşid garib sekillerle süslü, bin türlü girintiler ve ç]cıntılarla dolu bir bina vardır. Bu, K.ollangodu mabedidir. Bu mabede, ayak bastıkça gömülen kalın bir km5? tabakasile örtülü uzun bir yoldan gidürr. Âyin günü, daha sabah karanlığında, bu yol, çoluk çocuk, kadın erkek yizlerce dilenci ile dolar. Bir yandan dd ahali, âyine hazırlanır. Bu hazırtaîima, soyunup vücudleri, pınl pınl oU*acıya kadar zeytinyağa bulamakla başlar. Bu iş bitince, tazyik edilip tumtulduktan sonra döğülerek toz baîîne getirilmiş hurma yapraklanndan yapılma bir nevi şürub içilir. Bir müddet sonra, şürubun tesirile gözler çakmak cakmak olur; ellere, ayaklara bir cevvaliyet gelir; dudaklarda köpükler belirmeğe başlar ve bütün vücudü raşeler kapUr. Kali adını tasıyan korkunc mabudun huzuruna ancak bu vaziyette çıkılabilir. (ölümünden sonra hatıralar ve hayatında ıhen yazılanlar) Kıymetlı edib İsmail Habib, «Ata türkten Hatıralar ve İbretler» başlığı altmda, gazetemizde neşrettiği makalelerini 200 sahifelik güzel bir cildde topladı. Tunadan Batıya muharriri, Türk var. lığınm bütün mucizelerine hâkim olan Ebedî Şefin ölümü üzerne. onunla birlikte yaşanmış olan hatıralarm verdiği salâhiyet ve gururla kitabma şöyle başlıyor: «En büyük millî matemimiz olan Onun ölümüne günlerce ve haftalarca mersiyeler yazıldı. İşimiz o mersiyelerle bitmiş olmuyor. Mersiye ölüyedir, giden yalvız ölü değil, mersiye yetişmez. Zaman hıçkırıklarımızm coşkunluğunu yatıştırdıktan sonra daha selâmetli bir zihin rükudeti içinde yazılar yazmağa mecburuz. Ona yalmz yazılar değil, O. nun hakkında elbet. Onu muhtelii cephelerden gören, dldler ve cildler yazılacak.» Bütün hatıralarma büyük bir hassasiyetle baa;h bulunduğumuz Atatürk için, yazılan hemen her eseri muhakkak ki saygı ile elimize ahr ve üzerine büvük bir dikkatle eğilir z. Eğer bu eser, Millî Mücadele yıllarmda O Büyük Kuman danla birlikte heyecan duymuş. ana ba. ba günlerinde vazife almış, seyyal ifadeli bir muharrir tarafından yazılmışsa hürmetimiz vecde kadar yükselebiİTr. îsmail Habibin kitabı, birçok noksanlarına rağmen bir hamlede okunuverecek kadar cazibelidir. B S. Berlinden malumat bekleniyor Vaşington, 29 (a.a.) Hariciye Nezareti, Hitler'in nutkunun bir nüshasınm Berlındeki Amerika sefaretıne verıhp verilmediği ve bu nüsha verilmiş ise buna nut kun Ruzvelt'in mesajına diplomatik bir cevab teskil ettiğine dair bir tebliğ leffedılmis olup olmadığı hakkında Berlinden bir haber beklemektedır. Hariciye Nezaretı Hitler'in nutkunu Ruzvelt'in mesajına bir cevab telâkki etmedığını, fakat Hitler, diplomatik bir no ; ta veya bir telgrafla mesajı aldığını bildirir ve dün Reıchstag'a söylediği nutkun bu mesaja bir cevab teskil ettiğini tasrih ederse, nutuk o zaman bir cevab mahıyetinde telâkki edilecektir. Kabine yarın toplanıyor Londra, 29 (Hususî) Kabine yarın toplantıya çağınlmıştır. Bu ictimada Hitler'in nutku, beynelmilel siyasî vaziyet, mecburî askerlık kanununun tatbik: ve Filistın meseleleri müzakere edilecektir. Eden orduya girdi Londra, 29 (Hususî) Eski Hariciye Nazırı Eden, İngiliz kara ordusunı girmiştir. Eski Haicıye Nazırı Binbaşı rütbesile orduya kabul edilmiştir. İrlanda mecburî asherliğe iştirak edecek Londra, 29 (a.a.) Şimalî İrlanda hükumetı, aşağıdaki beyannameyi neşretmiştir: «Resmî mehafil, şimalî İrlandanın otomatik surette askerî mükellefiyet kanununun çerçevesi içine girecektir. Çünkü müttehid krallık eczasından olduğu mütaleasındadırlar.» Parise göre beynelmilel vaziyet değişmedi Paris 29 (a.a.) Hitler'in nutku Fransız siyasî mehafilinde ne hayret, ne de öyle derin bir akis bırakmamıştır. Çünkü umumî hatları itibarile bu nutuk: Parıste beklendıği gibi çıkmıştır. Nutuk, İngiliz, Amerıkan ve Franstz efkân umumıyesını korumak ve m kcelere kapıyı kapamamak itibarile bir; taraftan demokrat mılletler efkân mıyesini hükumetlerinden ayırmak ve di ; ğer taraftan son Alman darbesinin birleş tirdiği sulhçu devletle arasdına ikilik sok"* mak hedefıni takib edere benzemektedir. Fransız Alman münasebatına gelınce, nutukta yeni hiçbir unsur yoktur» Fransız mehafılının mütaleasına göre Polonya ile İngiltere arasında yapılan aniaşm?., Almanya Polonya paktmın feshıniicab ettirecek hiçbir hükmü ihtiva etmiyordu. Hulâsaten, Parisin kanaati şudur ki, Hitler'in nutkile enternasyonal vaziyet hiç bir suretle değısmemıştır. Bir ayin esnasında çengele bağîanan Hindli Perdenin altnda bir adam vardır. Ayakları havada, başı kuma gömülü, elleri haçvari acktır. Bu a^.am, koltuklarmın altından ipler geçiril<»rek, baskülün bir ucunu teşkil [*] Cumhuriyet Matbaası Fi: 75 Kr. eden azun direğe sıkı sıkı bağlanır. §imdi, tneydanı dolduran gürültü, birdenbire Bursada et fiatları dıin bir sükuta münkalib olmuştur. HerBursa (Hususî) Beledıye, et fiatlaxes, büyük bir halecan içinde, neticeye rına nark koyarak beş kuruş daha ucuzmuntazırdır. Rahib, adamın vücudünü latmış ve kuzu etinin kilosu ılk günlerde sıkı sıkı direğe bağladıktan sonra, iplere 60 kuruşken bugün 40 kuruşa inmiştir. takıh çengelleri, sırtma ve böğürlerine Kasab esnafı müşterek bir istida ile Belediyeye müracaatte bulunmuşlar ve saplar. Etin delindiğini, kanın vücudden narkın kaldırılmasını istemişlerdir. Kaaşağı şakır şakır aktığını gören kalabalık, sabların ıleri sürdükleri mütalea şudur: gitgide daha koyu bir sükuta gömülür. Hitler'in nutkunu, akisleri bakımından Nark kalkarsa esnaf arasında başlıya . Çengele takılan adamın eline bir kıhc, cak rekabetle etin daha ucuza satılması bir de kabasaba kalkan tutuştururlar. İş bu şekilde mütalea etmekle yanlış birşey kabil olacaktır. Belediye Encümeni bu :e o anda, seyirciler lekrar feryada baş yapmadığımı zannediyorum. İngilizlerle müracaati tetkik etmiş ve nark usulü arlar. Mabudenin etrafındaki buhur deniz anlaşmasmın ve Polonya ile itilâ" nün azamî fiatı tahdid ettiğini, istiyen danlardan, geniz tıkayan, acı, keskin ko fm feshedilmesi bu devletler üzerinde kasabların mevcud narktan daha aşağı ular tüter ve davul ve zurna sesleri etrafı mühim bir tesır yapmadı. Londrada, Al satış yapmalarını meneden hiçbir hü çın çın öttürürken, çengele takıh adamın manyamn deniz anlaşmasına esasen ria" küm bulunmadığını kendilerine bildireda yavaş yavaş havaya doğru yükseldiği yet etmediği, binaenaleyh vaziyette bir rek taleblerini kabul etmemistir. görülür. Sırtınm, sivri çengelle delinen değişiklik olmadığı söyleniyor. Varşovaderileri etlerle beraber yukarı doğru ka da ise, Polonyanın aylardanberi Ahnan dünya vaziyetini değiştirememiş demekbardığı halde, o, bu müthiş ıstırabı kat tehdidi altında bulunduğu, ittifak feshe tir. Yalnız bitaraf küçük devletlerin teiyyen hissetmiyor gibidir. Kıhcını ve kal dilmekle tehlikenin daha fazla artamsya" reddüdleri bıraz daha artmış, ıtımarllan anını öyle savurur, direğin ucunda öyle cağı ıleri sürülüyor. biraz daha sarsılmış oluyor ki, bu da her" hareketler yapar ki, havada raksediyor Şu halde, yüz milyonlarca insanın cn halde sulh lehine kaydedilecek bir hâdise sanırsmız. Bu manzara karşısında gitgide beş gün heyecanlar içinde beklediği nutuk değildir. NAD1R NAD1 kuduran kalabalık, tekerlekli basküle üşüMabedin önünde, binlerce insan birik şür ve onu, elbirliğile iterek mabedin etmiştir. Kimi oturur, kimi dizçöker, kimi rafında dolaştırmağa başlar. j uzanıp yatar, kimi de ayakta bekler. Baskülün mabed etrafındaki devri, aMeydan, bağıran, çağıran, şarkı söyliyen, halinin bu kollektif deliliğindeki şiddete cua eden, döğünen şuursuz bir kalabalı veya rahibin müdahalesine bağlıdır. Bağın kaynaştığı bir tunarhane manzarası zan, çengelli adam, baskül mabedin et arzeder. Civann bütün esnafı da buraya rafını on defa dolaşmcıya kadar, bu iştoplanmış, sırtlarında, el arabalannda ge kence ortasında kıvranmağa mecbur ka ' tirdikleri salaş dükkânlarile bir pazar ır. kurmuşlardır. Bir yandan, âyine hazırlaNeden sonra, kan içinde yere indirilnan bu mecnun kalabahğın patırtısı devam diği zaman ölüden farkı kalmamıştır. ederken, bir yandan da o barakalarda aBazan, manzaranm dehşetini artırmak hşveriş yapılır. Bıraz ötede, cambazlar, ıçın, çengele takıh adamın eline, kılıc, hokkabazlar, yerlerde yuvarlanarak, sa kalkan yerine bir küçük çocuk verirler. ğa sola koşuşarak, oynaşarak numara ya Adamın elinde havalara yükselen ve her parlar. Mabedin karşısmdaki ufak bina dakika yere düşüp parça parça olmak da, açıkrenk kumaşlardan esvablar giy korkusile gözleri büyüyüp dehşetten yümış, altm müzeyyenatla süslenmış genc reği duracak hale gelen minimininin vakızlann, sessiz sadasız oturup, huşua var ziyeti, bu tüyler ürpertici manzarayı kat mış gibi derin düşüncelere dalgın man kat korkunclaştırır. zarası olmasa, meydanda biraz sonra bir Kali âyini esnasında, analann, küçü facianın değil, mes'ud bir düğün merasicük çocuklarına mabudun önünde dizçökminin cereyan edeceğini zannetmek işten türüp, böğürlerine madenî teller batırdıkbile değildir. tan sonra, kollarından sürükleye sürükleBadaKali mabudu, boydan boya ye mabed etrafında dolaştırdıkları görüTürk Neşriyat kongresi hazırlıkları ilerlemiştir. Vilâvetlerde seçUen mumücevherat ve çiçeklere gömülmüştür. lür. rahhaslar, Ankaraya gitmektedirler. Kongre münasebetile büyük bir kitab Yanıbaşında duran rahibler, ahali taraAyni mezhebe salik Hindlilerin, diğer sergisi açılmıştır. Yukarıdaki resimler, serginin coğrafya eserlerine aid köşesile fından getirilen hediyeleri ve adakları havalide, meselâ Madua'da yaptıkları Atatürk ve İnönünün kıymetli resim ve vecizelerile süslü bir tabloyu gösterkabul etmekle meşguldürler. Adak sa Kali âyini daha dehşetlidir. Orada, çen mektedir. hibleri, yarı çıplak vücudlerile, titreşerek, gelli adam, baskülün direğine sadece kollarmı oynatarak ve haykırışarak ma etine batınlan çengellerle tutturulmuştur. buda yaklaşırlar. Çengelin acısını tahfif edecek ip yoktur. Nihayet, kulaklan sağır edecek kadar Ve havada kıhcını kalkanını oynatırken, kuvvetli seslerle çalınan davullarm, zuryüzünü buruşturup can acısını belli edernaların gürültüleri, kimi afyondan ser se, gözlerini kendisine dikmiş, haykır sem, kimi içtiği hurma yaprağı şürubunun makla meşgul ahalinm hakaretine maruz atesinden çılgına dönmüş insanların delikahr. ce haykırışıp tepinmeleri arasında, uzakHavada asılı bu vücudü bir ölü zantan bir kalabahğın geldiği görülür. Artık, nederek etrafında dolaşan yırtıcı kuşlarm bütün başlar öbür tarafa dönmüştür. Büsimsiyah renklerile acı çığhkları, bütün tün gözler oraya müteveccihtir. bu işkence manzarasma, daha başka bir Dört iri tekerlek üstüne oturtulmuş bir nevi arabalı baskül, biı sürü kalabalık ta kasvet ilâve eder. Mabudunun dehşeti karşısında bütün rafından itilerek, yavaş yavaş ilerler. hayatmı ürpertilerle geciren Hindli, onun Tam bu esnada, kurusıkı bir iki top patlar. Davul, ve dümbelek sesleri daha gazabına uğramamak için, onun uğrunda keskin çıkmağa başlar ve meydan birden işkence çekmekten başka çare bulama bire karısır. Ezilenin, bayılanın hadd mıştır. A^man muhtırasının muhteviyah Berlin, 29 (a.a.) Dün Hariciye Nezaretıne tevdi edilen Alman muhtırasında Alman ve İngiliz donanmaları için 35/100 nıspetını ve bahrî inşaat hakkında malumat teatisini derpış eden 1935 tarihli deniz muahedesinın artık muteber olmadığı bildirılmektedir. Bu karar, İngilterenın takıb ettığı muhasara pohtıkasının neticesidir. Muhtıra Almanyanın 1935 muahedesinin evsafa aid tahdidatına riayet edeceği ilâve edılmektedir. Almanya hükumeti, İngiltere arzu ettıği takdirde, yeni bir deniz itilâfının imzasi'içn müzakereye gırişmeğe hazırdır. Muhtıra Almanyanın 1935 tarihli muahedeyi imza etmek suretile İngılterenin bahrî tefevvukunu kendiliğinden tanıdığı hatırlatılmaktadır. Almanya, İngiltere hükumetinin kendisine karşı dostane bir tarzı hareket takib edeceğıni ümıd ettiği için bu suretle hareket etmiştir. Almanya, İngilterenin menfaat mıntakalanna aid ışlere hiçbir zaman karışmamıştır. Halbuki, İngilterenin son haftalar içinde ittihaz ettiği siyasî kararlarla İngiliz matbuatının tarzı hareketı İngiliz sıyasetinin başlıca düşüncesinin Almanyaya filî bir harb açmak olduğunu göstermiştir. İngilterenin son zamanlarda giristiği taahhüdler kendismi, Almanyanın ihtilâf halinde bulunabileceği her mıntakada, İngiliz menfaatleri ihlâl edilmemiş olsa bile, Almanyaya karşı harbe girmek mecburiyetinde bırakmaktadır. Böyle bir muhasara siyaseti takib etmekle İngiltere hükumeti 1935 tarihli deniz itilâfının esaslarını bir taraflı olarak ortadan kaldırmakta ve bu suretle gerek bu itilâfın , gerekse onu itmam eden 17/7 937 tarihli beyannamenin ahkâmını hükümsüz bırakmaktadır. Amerikanın tefsirleri Vaşington 29 (a.a.) Amerika siyasî mehafilinde Hitler'in nutku çok fena karşılanmutır. Bu nutuk bütün manasile bir meydan okuma mahiyetinde telâkki 11 1 1^ ecnmektedır. Meb'usan meclisi reisi Bankhead de mi=tir ki: « Nutukta sulhu korumak hususunda azçok bir arzu görülüyorsa da kapah tehdidlerle doludur ve Hitler'in yeni taarruzlar hazırladığını ihsas ediyor. Onümüzdeki aylarda Avrupada sulhun istik" rar bulacaSını gösteren hiçbir unsur mevcud değildir.» M°b'usan hariciye encümeni reis vekili Blom da şöyle söylemıştır: « Hitler'in takib ettiği usuller hakkında dünva hayale kapılamaz. Bir taraftan herkesle iyi geçinmek istediğini söyliyor ve bir dakika sonra da Polonyaya hakikî bir ültimatom veriyor.» Dioer birçok meb'us da Amerikanın her türlü ihtimale karşı tedbirler alması lâzım geldiği müualeasındadır. Re^mî mehafil, bu nutku Ruzvelt'in İngiliz matbuatının tefsirleri mesajır'a bir cevab olarak telâkki etmek Londra, 29 (a.a.) Ingılız matbua •steme^'k'erinden her türlü tefsirden içtitı, Hitler'in nutkunda görülen zahirî ıti nab edıyorla'". dalin yeni bir taarruz hareketine mukaveYunanistanda met etmeğe azmetmiş olan memleketlerde AHna 29 (a.a.) Yunanistanın bibir gevşeme husule getırmemesi lâzım gel taraf vaziyetıne uygun olarak Yunan diğini kaydetmektedir. matbuatı Hitlerin nutku hakkında hiçbir Gazeteler, bundan sonra Hitler'in gös tefsir yapmamaktadır. tereceği faaliyete göre hüküm verecekleriMacarlstanda tefsirler ni yazmakta ve bilhassa Polonyavı tehdid Budapeşte (a.a.) Macar ajansı bileden tehlikelere isarec etmektedirler. diriyor: Times, nutku tahlil ttmekte ve Hitler'in Hitler'in nutku muazzam bir eserdir. hiçbir zaman başka milletlerin haklannı ıh Çok azimkâr olmakla beraber sulh için âl etmediğine dair ileri sürdüğü iddiayı bütün kapıiarı açık bırakıyor. Nutuk Mareddeylemektedir. Times diyor ki: caristanda çok iyi bir tesir yapmıştır. «Almanya ile sarnimî bir teşriki rae Muahedelerin yarattığı kansık ve haksız saı arzuya şayandır. Fakat Junkel'de böy şartların düzeltılmesi için Almanyanın sar le birşeyın imkânı yoktur. İngiltere, sılâh fettiği kuvvetler Macaristanm da görüşlanmağa durmadan devam edecek ve gırış lerine tamamile uygundur. tiği taahhüdleri ifa edebilecek bir hale geMacaristan da Almanya gibi Wilsonun lecektır. İngiliz devlet adamları müzake on dört prensipıne kurban gitmiş ve silâhre yolunda hüsnünıyete, hüsnünıyetle mu ları bırakmıstır. Bu, onun parçalanmasını kabele etmeğe hazırdırlar.» ıntaç etmıştır. Daily Telegraph gazetesi, HenderAmerika ile İngilterenin kollektif emson'un nutukta mevzuu bahsolan ademi te niyeti kurmak gayretierı çızdıkleri çerçecavüz paktları hakkında Almanya hüku ve içinde tahakkuk edemez. metinden tafsilât isteyeceğini bildirmekteMacaristanm hakkında ve bilhassa dir. Macaristanın ÇekoSlovakya meselesinin Almanyanın muhasara korkusundan kat'î hallinde oynadığı role dair olan hakurtulması için Fransa, Amerika ve Po raretli sözleri hususî bir dikkati celbeyielonya ile istişarede bulunduktan sonra İn miştır. giltere kendisine bu şekilde bir pakt teklif Keza, Hitlerin nutkunda Roosevelt'in edebilir. garanti edılmesini istediği bazı devletlerH. BİLGİC hesabı yoktur. Buna kimse aldırmaz Daily Express, şöyle diyor: le Almanya arasında olan sıkı dostluk müÇünkü, sabahın karanlığmdanberi dörl «Hitler'in nutku, müzakere kapılarım nasebetlerinden bahsetmiş olması da çok Üsküdar Kız San'at mektebi müsameresinde (Bahar) tablosunu gözle beklenen merasım nihayet başlamak Toplantı yapan son sınıf talebesinden bir grup açmıştır.» iyi bir intiba hasıl etmiştir. üzeredir ve bu manzarayı kaçırmak o! Tüberküloz cemiyeti mutad aylık Hitler konuşurken Ruzvelt Dost devletler tabirinî kullanırken Dün Üsküdar Kız Enstitüsünde son sınıf talebesi tarafından güzel bir maz. toplantısmı 3 mayıs çaı"samba günü saat uvuyordu! Hitler'in Macaristan'ı da bunlar arasında müsamere verümiştir. İstiklâl marşile başlayan müsamerede açılış nutku O zaman, rahiblerden biri ilerler, te altı buçukta Istanbul Etibba Odasında Hydepark, 29 (a.a.) Beyaz saray kasdetmiş olduğuna şüphe yoktur» söylenmiş, giirler okunmuş ve temsil verümiştir. kerlekli baskülü örten perdeyi kaldirır yapacaktır. f Ankarada büyük kitab sergisi açıldı J c Üsküdar Kız Enstitüsünde verilen müsamere j i

Bu sayıdan diğer sayfalar: