7 Mayıs 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

7 Mayıs 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mavıs 1939 CUMHURİYET Bir tuhafiyeci, ihtiyar Bir yılda 12,161,074 kilo Her biri birer şifa hazinesi olan membalarımızdan pamuk sarfediliyor bir havlucuyu sokak lâyıkile istifade edebilmemiz için geniş bir Birinci beş yıllık endüstri programının ortasında öldürdü en mütebariz tarafını pamuklu endüstrisi su hareketine ihtiyac vardır ( Katil mahkum oldu ) teşkil eder: Kayseri, Bakırköy, Ereğli, Bunlar, hava cereyanlarına tabi oldukları için, Yazan: SALÂHADDtN GÜNGÖR Nazilli ve Malatyada yükselen beş komBursa (Hususî) Bugün şehrimizde ümid edildiği kadar müessir olamazlar sokak ortasında feci bir cinayet olmuş bine, Türkiye bez imalâtınm yüzde 61 Yazan: AB1D1N DAVER Hava harbi, korkunc birşeydir. Çünkii, cephe ile mektebi, askerî hedefle doğumevini birbirinden ayırmaz. Çünkü tayyare denilen silâh, üç buudda hareket kabiliyeti olduğu için, ele avuca sığmaz. Uçuş meydanmdan kalkınca kolaylıkla çok uzaklara gidip gelebildiği için Avrupa memleketleri i çinde onun bombası ; nı atamıyacağı, gazini kusmıyacağı mem leket kalmamıştır. Onun içindir ki, her memleket hava müdafaasına büyük ehemmiyet vermekte | dir. Aktif müdafaa, I pasif müdafaa diye § ikiye ayrılan hava mü dafaasını anlatacak | değiliz. Yalnız, şu % Yeni icad edilen hava mayınlarının tayyarelere kadar söyliyelim ki, nasıl mâni olacagını gösterir resim bu iki müdafaası mükemmel olmıyan memleketler için, hava sundadır. Mucid, ihtiraının kabul edilharbi, bilhassa cephe gerisi için, yakan, memesi üzerine, şimdi bütün dünya efkârı umumiyesinden hiçbir devlet lehine yıkan, öldüren bir afet olacaktır. Hava taarruzlarını daha müessir hale olmamak üzere, göklerin hürriyetini kurgetirmeye çalışanlar olduğu gibi, hava tarmak isteyip istemediğini soruyormuş. müdafaasını azamî kudrete eriştirmeğe Bu malumah aldığım mecmuada, çalışanlar da vardır. Avrupa gazetelerihava mayinleri hakkında fazla tafsilât nin yazdıklarına göre, tayyarelere karşı bir hava mayini icad edilmiştir. 1913 te yok. Fakat, bunların düşman kadar dost yazdığı «Bir İngiliz dünyaya bakıyor» için de tehlikeli olduğundan bahsedildiadlı eserinde, gelecek harbin, umumî bir ğine göre, hava mayinlerinin serseri demahiyet alacağını, çok süreceğini ve bir niz mayinlerine benzedikleri anlaşılıyor. sır harbi olacağını pek doğru bir tarzda Deniz mayinleri, iki, hatta üç türlüdür: 1. Demırli ve temasla patlıyan mahaber vermiş olan îngiliz muharriri Vells yinler, bir ingiliz gazetesinde, çok heyecan u2. Demirli ve elektrikle istenildiği zayandıran bir makale yazmıştır. Vells'e man ateşlenen mayinler, göre, müstakbel bir harbde «layyarelerin faaliyeli ve hava tehlikesi amelî bir suret3. Temasla patlıyan serseri mayinler. te ortadan kaldmlabileceklir.» Hava yolBu üçüncü nevi deniz mayinleri, nelarını, hava mayinlerile bütün muharib hirlerin ve boğazların akıntılarına bırakıdevletlerin tayyareleri için geçilmez bir hr, düşman gemileri bunlara çarparsa hale getirmek kabildir.. patlıyarak, tesir icra ederler. İkinci nevi Vells'in bahsettiği hava mayinleri, mayinler, kullananlar için en emniyetlimuhayyilesi kuvvetli ve karihası geniş o leridir, fakat ancak karadan kontrolü kalan bu muharririn kafasında vücud bul bil yakın yerlere konulurlar. Birinci nevi muş hayalî bırşey değildir. Bu, îngilte mayinler ise, açık denizlerde demirlerede Muir isminde biri tarafmdan icad nir, bunları atanlar, mayin tarlalarının ve imal edilmiş, brövesi alınmış, teçrübe mevkilerini bildıkleri için, mayinler zasi yapılmış bir alettir. Mucid, bir îngiliz manla kopup da serseri olmadıkça sagazetesinde, yaptığı hava torpili hakkın hibleri için tehlikeli değildirler. da şu izahatı vermiştir: «îcadım, bir memleketin öteki memkete karşı bir müdafaa silâhı değildir; kullanıldığı mıntakada, bütün hava harbıni tahdid ve meneden hatta bir müddet ıçın, o mıntakada hava münakalâtıHava mayinlerinin üçüncü nevi deniz mayinlerinden oldukları, mucidin izahatından meydana çıkıyor. Aksi takdirde bunların sabit balonlar gibi, yere bağlı olmaları lâzım gelirdi; bu da, hacmen büyük olmalarını icab ettirirdi. Çünkü, tayyarelerin yükselebilecekleri irtifalara çıkmalan, baska türlü mümkün olamaz. Hava mayinleri yere bağlı olmaymca serseri olurlar. Çünkü havada denizdeki cereyanlardan çok fazla cereyan vardır. Rüzgârlar bunları sürükleyin başka istikametlere götürebilirler. Böylece poyraz eserken uçurulan balonları sonra Iodos çıkınca büsbütün aksi tarafa gidecekleri ve müdafaa bakımından hiçbir işe yaramadıktan başka, havayı dost tayyareler için de geçilmez bir hale koyacakları muhakkaktır. Ne telleri, ne de kendileri görünmediğine ve muhtelif yüksek irtifalardaki muhtelif hava cereyanlarile nerelere gittikleri de malum olamıyacağına göre, hava mayinleri, dost, düşman bütün uçuşlar ve hava seferleri için, müthiş bir belâ olabilirler. Bizim fikrimizce, İngiliz hükumeti tarafmdan reddedilmesinin asıl sebebi de, budur. Yani bir defa atıldıktan sonra rüzgârlara, cereyanlara tâbi olmaları ve nerelerde bulunduklarının kontrolü kabil olamamasıdır. Gene bu sebeble emin bir müdafaa silâhı da değildirler. Düşman hava filosu gelirken yarım saat içinde binlercesini uçurmak kabildir amma eğer, rüzgâr düşmanın geldiği taraftan esiyorsa bir müddet sonra, balonlar, hasmın yolu üzerinden uzaklasacak, binaenaleyh ona zarar veremiyecektir. Bu izahat gösteriyor ki hava mayinleri yüzde yüz müessir değıl; hatta bazan yüzde yüz faydasız olabilir. Rüzgârla süpürülüp gittikleri zaman, düsmana meydanı açık bıraktıktan başka, sizin tayyareleriniz için de bir tehlike teşkil ederler. Böylece baska müdafaa vasıtaları meselâ avcı tayyare filoları kullanmanıza da mâni olurlar. Çünkü rüzgâr detur. Havlucu Zakır admda 60 yaşlarmda biri tuhafiyeci Adil ismmde ve gene o yaşta bir arkadaşile Sedbaşına gelirlerken yolda bir bahçe meselesinden münakaşaya başlamışlardır. Münakaşa süratle hararetlenmiş ve küfüre dayanınca havlucu Zakır, taşıdığı kamayı çekerek Adile saldırmak is temiştir. Adil cterhal bu kamayı ellerile yakalamış ve can havlile onu Zakirin elinden almaya çalışmıştır. Bu sırada kama, Adılin ellerini parçalamıştır. Fakat asabiyetten ve heyecandan hiçbir acı duymıyan Adil, kamayı Zakirin elınden almasile birlikte onu sahibi Za kirın göğsüne ve başına yapıştırmıştır. Bütun bu munakaşa ve bıçaklamavı evlerden gören kadınlar feryada başlamışlardır. Zakir, yed ğı bıçaklarm tesirıle yere yıkılmış ve derhal ölmüştür. Adil de o civardaki Sedbaşı karakolu memurları tarafmdan yakalanarak karakola getirilmiş, hemen hastaneye kaldırılarak evvelâ elleri sardırılmıştır. Müddeiumumî muavini Edib Erzen Evnalle Adliye doktoru İzzet, sokak orasında uzanmış olan ölünün yanına geerek tahkikat yapmışlardır. Bursa 6 (Telefonla) Sedbaşmda sokak ortasında 60 yaşında havlucu Zakiri 15 yerinden bıçaklıyarak öldüren katil Adilin muhakemesi nöbetçi cürmü meşhud mahkemesinde bugün yapıldı. Ci nayet burada büyük alâka uyandırdığı için salon hıncahmç dolmuştu. Müdde'umumî katilin idam cezasına çarpılmasını istedi. Heyeti hâk me uzun süren müzakereden sonra Adilin 18 sene ağır hapsine ve amme hizmetlerinde kullanılmaktan mahrumiyetine, ayrıca bin lira tazmi nata mahkumivetine karar verdi. ini verecek bir kudret ve azametle faaliyete geçmiştir. Program şu hedefe hemen de vasıl olmuş bulunmaktadır: «1939 sonunda devlet pamuklu fabrikalarının iğ me\cudu 100,000 olacakhr.» Bu miktar, bütün memleket iğ mevcudunun yüzde 47 sidir. Harb esnasında hava maymları ne işe yarar? Bursada çok feci Pamuklu mensucat fabrikalarında bir cinayet daha! «CUMHURİYET» İN BİR ANKETI: w Istanbulun suları 1938 senesının pamuklu endüstrisinin memleketimizde en ziyade inkişaf zemıni bulmuş olduğu yıl olması itibarile gerek pamuk istihsalımiz, gerekse dahiîî pamuk istihlâki itibarile üzerinde durulmaya değer bulunmaktadır. Geçen yıl Türkiye pamuk istihsali 66,471 tona baliğ olmuştur. Bu miktardan, millî mensucat ve iplik fabrikalarımızın istihlâk ettikleri miktar 22,274 tonu bulmuştur. Bunun Sümer Bank fabrikaları tarafınaan istihlâk edilen kısmı 9,366 ton, yani yüzde 42 sidir. Şu hesaba göre devlet elile yükselen pamuklu kombinalanmızın pamuk istihlâk miktan umum mahsuiün yüzde on dördüdür. 1938 de, fabrikalann umum mübayaatında tohumu yerli olan pamuklann hissesi ^ 4 0 ve tohumu yabancı olan pamukların hissesi de yüzde 60 tır. Haibuki bir yıl evvel, 937 de istihlâk olunan pamuğun yüzde 49 u yerli ve yüzde 51 i yabancı tohumu idi. Bu itibarla devlet fabrikaları memlekette iyi cins pamuklann ekim ve istihsalini teşvik edici bir hareket almış bulunmaktadırlar. Bunun bariz faydalı neticelerini pamuk ihracatımızda da görüyoruz: 938 de bir yıl evveline nazaran klavland pamuğu ihracatı yüzde 85, fakat yerli tohum pamuk ihracatı ancak yüzde 9 artmıştır. Şu vaziyete bağlı olarak, de\'et fabrikalarının geçen yıl piyasada istedikleri kadar yüksek kaliteli pamuk bulmakta müşkilâta uğramış oldukları söylenebilir. Eğer son on beş yılda devlet fabrikalarında pamuk mübayaatını tetkik edersek, mübayaatm senede vasatî yüzde 1 75 arttığını görürüz. Şimdi, Sümer Bank elinde bu'unan devlet pamuklu kombinelerinin istihsa'de vardırılmak istediği hedefle, bunlara bu sene tamamlanmakta ve faaüyete geçecek olan Malatya bez fabrıkasının da iltihakile 1939 faaliyet yılında sarf ve istihlâk olunacak pamuk miktarını hesablarsak, takriben şöyle bir netice hasıl olacağı tahmin olunabilir: Kilo Kayseri 4,150,127 Nazilli 3,177,000 Bakırköy 2,279,285 Ereğli 1,445,264 Malatya 1,110,000 12,161,074 Şu vaziyete göre pamuk istihsalâhmızm bu sene de geçen senenin ayni olacağını kabul etsek dahi ki bu hiç de temenni etmedığimiz birşeydir 1939 un devlet fabrikaları pamuk istihlâki umum mahsuiün yüzde 18 ine çıkmış olacaktır. Bu suretle bir sene evveline nazaran yüzde 4 bir artış kaydedilmiş olacaktır. Şu rakamlar, devlet pamuklu sanaviınin pamuk istihsalâtımızda aldığı ve git'ikçe artan ehemmiyetli mevkii ve ayni zamanda garanliyi göstermektedir. Katil 18 sene hapse mahkum oldu Ingilterede hudud harici edilen Almanlar Istanbulun binbir nimetinden belki de bırincisi olan kaynak sularını, bugüne kadar meşgul olmağa değer bir iş olarak ele alamadık. Sularımızın umumî evsafı, hâlâ çoğumuzun meçhulüdür. Hiçbir lâboratuar tahlilinden geçmemış, hiçbir mıkroskopik muyaneye tâbi tutulmamış sularımız pek çok.. Kulak dolgunluğile filânca suyun hâzım, fılânca suyun müdrir olduğunu, her nasılsa öğrenebılmişizdir. Sulann intihabında bellıbaşlı tercih vasıtamız, tad alma ve koku duyma hassalarımızdan ibarettir. Bazan, herhangi bir suyun şıfa hassalarından bahsederken, efsanevî mütalealar yürüttüğümüz olur. Indî bir takım tecrübelere, suyun mıkyası mâ derecesinden daha fazla ehemmiyet veririz. Boğaziçı dağlarının yeşil memelerinden asırlardanberi sağıp durduğumuz bu ana sütü kadar gür sular, hakikî birer hayat unsurudur. Ne yazık ki beldemızin çocukları, bu hakikî hayat unsurlarından, birçok sebeblerden dolayı lâyıkile istifade demiyorlar. Bu kadar çeşidli \e hepsi lirbirinden güzel, hepsi bırıbirinden faydalı sular arasında kendimizi ummana düşmuş, insanlara benzetebılıriz. Hangı su, hangi hassaları sakhyor? Uzvî, gayrıuzvî hangi maddeleri ihtiva edıyor? Vakıle ortamekteblerde bize öğretirlerdi: «Kabili şürb» olan su, sabunu iyice köpürtur ve sebzeyi çabuk pişirir!» • Bugün bu nakıs ve ıhatasız bilgi kırınısile bir kaynak suyunun hakikî mahiyeini idrak etmek imkânı var mıdır? Elbette ki hayır! O halde ne yapalım?.. Emniyetle ve içinde ne olduğunu bılerek, bir bardak su çebilmek için bu yaştan sonra, gıdip kimya enstitülerine mi yazılalım? Evlerimizin bir köşesini, lâboratuar halıne mi koya ım?... Bütün memba sularımızın sıhhî şartları ihtiva eden yollardan bize kadar geldiğine elbette inananamayız. Bu sulardan çoğunun nasıl gelişigüzel aktıklarını ve arada bir satıh sularile karıştıklarını bilenlerden ve görenlerdeniz. Yerinde hapse dilmiş, yani kaptaj ameliyesi yapılmış yalnız iki memba suyu hatırlıyabiliyoruz: Taşdelen ve Kocataş.. Halbuki medenî dünyanın her yerinde memba suları bizim sular gibi, oralarda su ne gezer? türlü türlü takyidlere tâbi tutulur ve hele bu . radakiler gibi, kat'iyyen başıboş bırakılmazlar. Başlıca memba sularımızı sayalım: Sarıyerde Çırçır suyu, Hünkâr suyu, Kestane suyu, Şifa suyu, Anadolu Kavağında Dolayir suyu, Büyükderede Kocataş suyu, Beykozun Dreseki köyünde Karakulak suyu, Beykozda Sırmakeş suyu, Paşabahçenin Sultaniye çayırında Gümüş suyu, Kanlıca sırtlarından kaynıyan Çubuklu ve Göztepe suları, Alemdağında Taşdelen suyu, Yakacıkta Yaka cık, Ayazma ve Şeker sulan, Çamlıcada Büyük ve Küçük Çamlıca ve Tomruk sulan.. Şurada burada, nereden gelip nereye gittikleri meçhul daha birçok sularımız olsa gerek... Ben, bunlardan bir tanesini biliyorum: Vaniköyile Kandilli arasında, yosun tutmuş bir çeşmenin içinden, geceli gündüzlü akar durur. Bu suyun mesane ve böbrek hastalıklarında ilâc olarak kullandığını, köyde oturan bir hekimden kaç kere dinlemiştim. Yapılan bazı tecrübelerin neticesi, hekimin sözlerini teyid edecek mahiyettedir. Ne yazık ki son derece müdrir olan bu su, şimdiye kadar esaslı bir tetkikten geçirilmemiştir. Böyle kenarda, köşede şöhreti, köylerinin sınırlarını aşamamış, kimbilir ne sularmız vardır?.. Acaba plânlı bir çalışma ıle, umumî bir su derlemesi yapılamaz mı? Bir derleme ki bunu ancak mütehassıs bir heyet başarabilir. Evvelâ şehrin başlıca su kaynakları, birer birer tespit olunur. Mahallinde haritaları tanzim edilır. Her membaın jeolojik evsafı ayn ayrı tayin olunduktan sonra, suyun kimyevî ve bakteriyolojik tahlilleri yapılır. Ve böylece herkes de, içtiği suyun, evsafı ne olduğunu öğrenmiş olur! Burîun nasıl bîr zaruret olduğunu Kissetmek için, su mühendisi olmağa ihtıac yoktur. Sıhhati muhafaza endişesi, asnmız insanlarında gün günden artıyor. Her yenecek, içecek maddeyi, gelişigüzel ve gözü kapalı kullanmıyoruz artık.. Bilhassa doğjudan doğruya hayahmızla alâkadar olan içme suyumuzun nerelerden geçtiğini, hangi yabancı maddelerle temasa geldığını, hafıflık ve ağırlık nispetlerini, şifa hassalarını, ihtiva ettiği kimyevî ve fizikî unsurları, öğrenip bilmek mecbu riyetindeyiz. Memba sularımızın çoğu, itiraf etmeli ki, garantili değildir. En saf su olarak bize içimı hiç de hoşumuza gitmiyen Terkosu gösteriyorlar. Şehrin çevresinde biribirinden nefis bunca suyumuz varken, yosunlu göl suyunu ne diye ıçe'im?.. Mütehassıs bir heyet tarafmdan yapılacak incelemelerin, bize yeniden birçok sifa hazineleri kazandıracağına eminiz. Geniş mikyasta bir su hareketi uyanmasına, küçük bir yardımı olur ümidile durgun denizin sathına taş atmak kabilindenbu bahis üzerinde, faaliyete geçmeği münasib gördük. Su işlerine vukuflarile tanınmış hekimlerimize başvurarak düşün . celerini öğrenmek istedik. Bu pek mühim mevzu etrafmda, verecekleri cevabları, birer birer yazacağız. Yarın, ilk olarak bu sütunda, Yalova kaphcaları müdürii doktor Nihad Reşadm anketimize verdiği cevabı bulacaksınız. nı durduran bir vasıtadır. Hava mayininin maliyet masrafı, diğer tahrib vasıtalarına nispetle gayet azdır. Çünkü çok basit ve yapması kolaydır. Gayet ince madenden küçük bir balon yapmız. Meteorolojistlerin kullandığı balonlara benziyen bu balonun içine idrojen doldurunuz, sonra buna bir telle minimini fakat gayet kuvvetli bir infilâk hartucu takınız. Bunu istediğiniz irtifaa çıkannız. Balonun ucundaki infilâk maddesinin patlaması için hartucu, balona bağlıyan 35 metre uzunluğundaki incecik tele en küçük bir temas kâfidir. 4000 kişiden mürekkeb bir baloncu alayı yarım saatte, 120,000 hava mayini uçurarak geniş bir sahayı geçilmez bir hale getirebilir. Uçuş halinde bulunan bir tayyarenin bu küçük balonlarla hartucları görmesine ve bunlardan kaçınmasına imkân yok gibidir. Yüzde yüz müessir bir müdafaa, tabiî, hadsiz hesabsız hava torpiline muhtacdır ve bunları, muayyen meteorolojik sartlar dahilinde tayyarelerin uçabildikleri bütün irtifalara çıkarmak lâzımdır. Fakat, mahdud haVa mayini tarlaları da, tehlıke nispetlerile muvaffakiyet ihtimallerıni tamamile altüst etmeğe ve herhangi bir hava akınını akim bırakmağa kâfidir.» Mucid Binbaşı Muir vatanperver bir Ir.giliz olduğu için icadını, hiçbir menfaat mukabılinde olmaksızm İngiliz hüLumetine hediye ve takdim etmişjir. Fakat, Müdafaa İş Birliği Nezareti, bunu reddetmiştir. Bu reddın başlıca sebebi, kendi tahminine göre, şudur: Her mem'pket, düsman ordusunu imha etmek is'emekle beraber, bunu kendi tayyare filolarını felce uğratmadan yapmak arzu Baron von Griesheim Londradaki nazı işçi boluğu hareketi şefleri olan dort kişı hakkında, İngıltere hükumeti tarafmdan verılen hudud harıcine tard karan, içlerinde müteadd d gazetecinin de bulunduğu otuz kiş'ye daha teşmil edilmiştir. Bunlar, yaban cıları ve casusları tarassuda memur zabıta kısmı tarafmdan uzun zamandan beri göz hapsinde bulundurulmakta idıler. Haklannda hudud haricine çıkanlma kararı verilen bu Almanlardan bazısı casuslukla itham ed lmekte, fakat ekseriyeti teşkil eden bir kısmının da, nazi propagandası yaptıklan için memleketten çıkanldıkları söylenmektedir. Tardedılenler arasında kadm da vardır. Bilhassa, Baron von Griesheim isminde bir sarışın kadm vardır ki, Londranın yüksek sosyete salonlarında çok tanmmıştı. Kendisi, birçok İngiliz şahsiyetlerile temas etmekte. parti şeflerile sıkı temas halinde bulunmakta ıdı. Fa kat, nasyonal sosyalis temayülleri besled.ğinden şimdiye kadar kat'iyyen şüphe edilmemişti. Bu Almanlar hakkında ittihaz edilen karara, Berlinin mukabele bilmisilde bulunması ihtimali varid görülüyor. Pamuklu kombinalarında yapı'rmsı mukarrer tevsilerle bu mevki şüpheşiz ki daha ziyada takviye edilmiş olacaktır. Vaziyet pamuk istihsalâtımızın ve bilhassa yüksek kaliteli pamuk istih«alâtınm sür'atle çoğaltılması lüzum'jnu göstermektedir. Son yıllarda ıltihsalâtta görülen şayanı memnuniyet yükseüş ve iyi Salâhaddİn GÜNGÖR vasıflı ecnebi tohumlu cinslerin yukarıda da kaydettiğimiz artışı ümıd vericidir. Beri taraftan ihrac imkânları da artarak dış ticaretimizde pamuk daha ;yi bir mevki aldığına göre pamukculu^umuz için meş'ud bir inkişafın mukaJder bulunduğuna inanmak lâzımdır. Ham pamuklarımızı memleket içhde işlemek ihtiyacmdan doğan millî pamuklu endüstrisi, aldığı genişlikle memlekette pamuk îstıhsalinin artmasmda ve ekilen cinslerin ıslahında kuvvetle m'ieşsir olacaktır. Başlamış olan bu hareketm g ğişebilir ve onları tekrar sizin uçacağınız tikçe artacak olan ve pek yakında sadesahaya getirebilir. ce uzun elyaflı yüksek vasıflı pamuk ve Bir silâh ki size değil havaya tâbidir. tiştirmeğe müstahsili alıştıracağına şibhı hava müsaade etmeyince sizi müdafaa etmemeliyiz. etmez, sonra da başka müdafaa vasıtası Faik GÜNERİ kullanmanıza mâni olur, böyle bir silâh elbette kullanılmaz. İngiliz hükumetinin Fransada mahkum olan hava mayinlerini reddetmesi pek tabiidir. casuslar Bunu, ancak, hiç tayyaresi olmıyan bir Lyon 6 (a.a.) Askerî mahkeme millet, nevmidane ve mezbuhane bir si Chambery'de tevkif edilen üç casusu alâh olarak baht işi diye kullanır ve talihi şağıdaki cezalara mahkum etmiştır: varsa düşman tayyareleri bunların arasıîtalyan Decastellı idam cezasına, İtalUzakşark Bu Japon askerinın boynunda asılı çiçekli torbada, harbde yan Calcinelli beş sene ve Fransız Cham ölen ve cesedi yakılan arkadaşınm. kulu vardır. Harbden sağ donerse, memna düşer. leketine gotürecek, kül orada toprak bir vazoda saklanacaktır. ABİDİN DAVER pion muebbed küreğe.

Bu sayıdan diğer sayfalar: