11 Mayıs 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

11 Mayıs 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHl'KIYET 11 Mayıs 193î> MAH Tarihî roman: 19 Yazan: Kadircan Kaflı ( Şehir ve Memleket Haberleri ) Metresini öldüren adamın davası Katil Mahmud 12 sene hapse mahkum oldu Fatihte bir ay beraber yaşadğı Hati ceyi sekz yerinden bıçakla yaralıyarak öldürmekten suçlu Mahmudun muha kemesinde, İstanbul Ağırceza mahkemesi, kararım dün akşam bildirdi. Hatice, Rifat isminde birile yaşarken ona darılmış, Mahmudun yanma gel miş, bir ay Mahmudla oturduktan sonra tekrar barıştığı Rifatın yanına git miş. Bundan dolayı kin besliyen Mahmud, Muzaffer isminde birine elli kuruş mukabilinde rehin bıraktığı bıçağını alarak, bir gece Fatihte Rifatın evinin kapısını kırmış, Haticeyi öldürdükten sonra üstüne kan sıçrıyan ayakkabılannı orada bırakarak Erenköyüne kaçmış. Bir müddet aranmış, orada çalılıklar arasına saklanmış vaziyette ele geçmiş. Mahkemede suçlu olduğunu inkâr ediyor, vak'a zamanı o yere gidenin kendisi olmadığmı söylüyardu. Mahkeme, bu müdafaayı reddetmiş, diğer taraftan vak'ada taammüd görmemiştir. Abbas oğlu Mahmudu kasden ve tehevvüren kadını öldürmekten on sekiz sene hapse mahkum etmişse de, arada kadının bir müddet Mahmudun yanına gelip sonra tekrar Rifata gitmesini cezayı azaltıcı sebeb saymış, ceza müddetini on iki seneye indirmiştir. Aynca, geceleyin nza hilâfına mesken masuniyetini ihlâlden altı aya mahkum olan suçlunun bu cezası, cürümlerin içtimaî kaidesine göre üç aya indirilip, on iki seneye üç ay katılmıştır. Suçlu, âmme hizmetlerinden müebbeden memnu tutulacaktır. Mahku miyet müddeti kadar mahcuriyet altında bulundurulacaktır. 60 lira harc ödeyecek, suç delili olan kan lekeli ayak kabılar kendisine verilecektir. Suç aleti olan bıçak bulunamadığından, musa deresi karar altma alınamamıştır. Refik, Salim, Sadeddin taraflanndan verilen bu karann, katil suçunda cezayı azal tıcı sebeb görülmesi ciheti, cekseriyete> dir. Daha fazla ceza verilmesinden korktuğu anlaşılan Mahmud, karan öğrenince sevincini saklıyamamış, mah keme salonundan gülerek çıkmışhr! Mahfiruz bir masal dünyasına girmişti; artık «altın kafes» de bulunuyordu! Solda kalan dağ kıhklı binanın önünden ve yan tarafından geçtiler. Tekrar pek hafif ve kısa bir yokuş geçtiler. Buralarda araba daha az sarsılıyordu. Demek ki yollar daha düzgündü. Kethüda kadın halayıklara bakarak kaşlarım çattı. Dört tane beyaz el perdelere uzandı; minimini aralıklar da kapandı. Artık yollarda halk yoktu; fakat arasıra birkaç atlınm sağdan ve soldan hızlı hızlı geçtikleri işitiliyordu. Kethüda kadm biraz toparlandı; saçlarının kenarlarını, örtüsünü ve feracesini düzeltti; gövdesini dikleştirdi. Ayni zamanda Mahfiruza gözattı. Genc kız bu bakışın bir emir hatta bir ihtar olduğunu hemen sezdi; o da toparlandı ve kendisine çeki düzen verdi. Kalbi daha çok çarpıyordu; çünkü saraya pek yaklaştıklarına şüphe yoktu. Artık hiç birşey görmüyordu. Sekiz on adam yüksekliğindeki «Babı Hümayun» başlıbaşına bir kaleden farksızdı. Kapınm ve üstündeki iki katlı büyük binanın sağ ve solunda sarayın kahn duvarları, kule ve mazgalları uzanıp gidiyordu. Mahfiruz eğer bunlan görebilse henüz ölmeden çok geniş ve süslü bir mezara girdiğini anlıyacak; bundan ürkecek, belki esircinin yanında iken yaptıklarmı tekrarlıyacaktı. Yan karanlığa girdiler; tekerlek ve nal sesleri yüzlerce defa büyüyerek arabanın içinde uğulduyordu. Babı Hümayunun içinde, iki tarafında iki büyük kapısı olan ve buralardan üst katlara çıkılan «aralık yeri» nden geçiyorlardı. Pek ince bir çizgiden başka aralığı olmıyan perdeyi birdenbire bir çift kara el tuttu; açtı; içeriye simsiyah, gözlerinin beyazları bol ve kılsız bir yüz girdi. iki halayığı süzdü; genc kıza dikkatle baktı; kethüda kadınla karşılaşmca eller aşağı dü«tü; baş da ense görününciye kadar iğildi; perdelerin arasmdan sıyrılıp kayboldu. Arabacı kamçıyı salladı. Arabanın içi aydınlandı; kulakları uğu'datan tekerlek ve nal gürültüsü artık\ i!7>klara aksediyordu. Kethüda kadın daha serbest bir hal tak'ndı, perdeler biraz aralandı. Şimdi sağda uzun bir duvar ve bu duvar boyunca k;remitli bir dam görünüyordu; birbirine çapraz yollar arasmdaki otlar yan yarıya sararmıştı. Şurada burada geniş gövdeli yüksek cmarlar vardı. Gelip geçen, ya hud koşu talimleri yapan atlann nal sesleri pek boğuk, âdeta silikti. Orta kapınm kuleleri önünde alh yeşilli, palalı kılıclı kapıcılar saf kurmuşlardı. Araba geçerken gözlerini indiriyorJar, yere bakıyorladı. Yeniden perdeler açıldı ve simsiyah bir yüz göründü. Simsiyah bakışlarile arabanın içine göz gezdirdi; eğilerek çekildi. «İkinciyer» in asırlık servileri ve diğer ağacları yollara koyu gÖlgeler serpiyodu. Sağdaki yolun ucunda avluyu çevreleyen mermer revaklardan birkaçı görünüyordu. Karşıki yolun sonunda kurşun kubbeli, revakh, geniş çatılı, tek katlı bir bina vardı. Araba soldaki yola saptı, bazı kum tanelerini çıtırdatarak, yere dökülmüş olan kuru yapraklan hışırdatarak ilerledi. Araba durdu. Perdeler açıldı. îki genc haremagası hemen koştular; beraber getirdikleri dört basamaklı, kırmızı kilim kaplı küçük bir merdiveni arabanın yan tarafına, açılan perdenin dibine koydular. İki halayık hızla indiler; îki tarafta durdular. Kethüda kadm inerken uzun eteğini, Mahfiruz inerken de elini tuttular; şimdi Kethüda kadın önde oldugu, diğerleri de onun eteğini tuttuklan hald? büyük ve demir bir kapının mermer eşiğini geçiyorlardı. Harem ağalan iki tarafta saf kurmuşlar; elleri göğüslerinde ve gözleri yerde, dimdik, kımıldamadan duruyorlardı. Demir kapı ağır ağır ve gıcırtı ile kapandı. Mahfiruzun kalbi hopladı; içini çekti. Mermer direkler, altın yaldızlı kemerler, bakıldıkca gözleri çeken o pml pırl yeşil çiniler, bakışları şaşırtan o renk renk ve zarif yazılar... Mahfiruz yürüyordu. Nereye gidiyordu? Ne olacakh? Bunlan düşünmüvordu; o bir masal di'nyasına girmişti. Daha doğrusu artık «a'hn kafes» te bulunuyordu. Işığı yukardan alan koridorlardan gecviler; bronzdan, ceviz veya selvi ağacından yapılmış olan kapılardan girdiler. Bunlardan herbirinin sağında ve solunda simsiyah, yahud kahverengi haremağalan ellerini göğüslerine çaprazlayarsk, belleri bacaklarına amud olacak kadar eğilerek selâm veriyorlardı. En sonra <4harem» in cümle kapısı göründü; ağır ve tunçtan kanatlar yavaş yavaş açıldı. «Nöbetyeri» ne girdiler. Sağdaki sed üstünde oturan haremağak rı yerlerinden fırladılar; düzgün bir saf yaptılar. Onların karşısında taştan büyük bir tezgâh vardı; üstüne bakır sahanlarla dolu birçok bakır tepsiler konmuştu; sahanların kapakları arasından belli belirsiz buğular sızıyor; hafif bir yemek kokusu havaya yayılıyordu. Kethüda kadm geçtikten sonra o tepsiler de «Askapısı» nd^n cariyeler dairesine taşmıyordu. Pembeler içindeki kıvrak bir cariye Kethüda kadına doeru koşarak geldı: Sizi Valide Sultan aramıştı. Ne zaman? Bir saat kadar oldu. Acaba niçin? " Cariye bir adım daha yaklaşarak sesini kıstı: Efendimizin gene hırçınlığı üstünde... Karşıda altın yol vardı. Sıra sıra Jce merler birbirinin ardında sıralanıyor; gittikçe ışık azaldığı için sonu görünmüyordu. Kethüda adın hızlandı. Soldaki kapidan girince dört köşeli, üstü açık, çevresi mermer direkli ve revaklarla dolu «harem taşlığı» na varmışlardı. Yerler mermer döşenmişti ve gidip gelenlerin düşme meleri için minimini oyuklar açılmıştı. Kenardaki güzel çeşmeden su damlıyordu; musluğun iki tarafındaki oyuklar da zincirle duvara bağlı iki gümüş tas duruyordu. Adım başmda hadım ağalarma raslanıyordu; ortalıkta en küçük bir gürültü yoktu. Burada dolaşanlar sanki ayaklarını basmıyorlar; yere yakın uçan kırlansıclar gibi süzülüyorlardı. Soldaki kapıdan küçük bir dehlize girdiler. Kethüda kadın halayıklarla Mahfiruza orada beklemelerini işaret etti. Ucda ve sağdaki kapıya yürüdü; iki yaşlıca kadının ısjndajı geçe.r.ek. eşiği., a.ştj, .„ Mahfiruz hayran hayran etrafa bakıjujafja kajabalık içinde ıssızljk buluyordu. Yarım saat kadar böyle geçti ve kethüda kadın Valide Sultan odasının kapısında göründü; işaret parmağını oynatarak Mahfiruzu çağırdı. Oradakilerin gözleri kalblerindeki kıskanclık hislerini belli eden parılhlarla genc kızı âdeta didik didik ediyorlardı. Genc kız içeri girdiği zaman her tarafı, ipek, atlas, altın işlemeler ve yaldızlar içinde, fakat yan karanlık buldu. Tam karsıda üstü örtülü ve kenarlan sırma sacaklı geniş bir sedir vardı. Bu sedirde elli yaşlannda beyaz yüzlü, saçlarına kır düşmüş bir kadın bağdaş oturuvordu. Başma hafif ve ince bir kavuk şeklinde beyaz tülbend dolamıştı. Bunların kenarlarına birçok incilerden minimini sacaklar yapılmıstı. Sonra herbiri nohuddan daha büvük bir dizi inci bir şakaktan öteki şakasa kadar uzanıyordu. Alnmdai kısmın üstünde fmdık kadar bir zümrüd, etrafmda ondan daha kücük, fakat gözalıa elmaslar parlıyordu. Gerd'iındiki inci dizileri besten aşağı değildi. îpekli ve altın işlemeli mavi elbisesinin düğm^leri de hep elmas ve incilerden yapılmıstı. Renk renk mücevherlerle islenmiş o!an genişçe bir altm kemer belini sıkıyordu. Arkasındaki benekli kürkün de h«r tarafmda, her renkte mücevher serpintileri göze çarpıyordu. Gerek alt ve gerek üst elbisesinin etekleri güzel kıvnmlarta sedirden dökülüyor; uclan yerdeki ipek halınm bir kenarmda kümeleniyordu. Bu, çekme burunlu, kücük ağızlı, kalınca dudaklı, acık renkte iri mavi gözlü bevaz kadm «Valide Safiye S"ltan» di. Mahfiruz, onun önünde eğildi ve durdu. Safiye Sultan gözlerini büzerek genc kızı bastan ayaera kadar yavaş yavas ve birkaç kere süzdü. Sağında ve ayakta duran kethüda kadına: (Arkası var) Doğru değtl mi? Gürültile mücadele %, ne oldu ? Süt meselesi nasıl halledilecek? Bir fabrika yapılmasına kat ı luzum goruluyor Siyasî Yeni ittif ak ve İspanya lmanya ile İtalya Milâno mülâkatmda kararlaşbrdıklan siyasî ve askerî ittifaka siyasî ve askerî menfaat ve gayeleri bir olan diğer devletleri de almağa çahşıyorlar. Bu devletlerden biri Japonyadır. Şu kadar var ki Japonya Sovyetler Birliğine karşı Almanya ve îtalya ile askerî bir ittifaka hazır ise de donanmasmı Büyük Okyanusta Amerikan ve İngiliz donanmalarma karşı daima toplu ve harekete hazır bulundurmak istediğinden Akdenizde yahud Atlas Okyanusunda kendisini bahrî harekâta mecbur edecek taahhüdlere girişmeğe taraftar bulunmuyor. Avrupa kıt'asında da Almanya ile îtalya kendilerine gerek dahilî rejimleri, gerek askerî ve haricî siyasetleri itibarile beraberce yürüyecek müttefikler bulmakta zorluk çekmektedirler. Macaristan; Başvekilile Hariciye Nazırmın ahiren Romaya ve Berline yaptıkları seyahatlerin neticesi olarak Alman İtalyan ittifakına gittikçe yakınlaşıyorsa da bu devlet mühim bir kuvvet sayılmaz. Yugoslavya siyasetini henüz mihvere uyduramamıştır. Macar Başvekili Berlinden döner dönmez meb'usan meclisini dağıtmıştır. Yeni Macar meclisi; îtalyada ilga edilen mebusan meclisi yerine teşkil edilen ve amele ve patronların beraberce bulundukları meslekî cemiyetlerle faşist teşekküllerin den meydana gelen teşriî heyetin ayni olacaktır. İspanya Alman ttalyan ittifakma günden güne uymaya çalışmaktadır. Aylardanberi kısa fasılalarla Îtalyada bulunarak Almanya Îtalya askerî ittifakmı meydana getirmekte başlıca amil bulunan Prusya Başvekili Mareşal Göring şimdi Ispanyaya gitmiştir. Buradaki zafer geçid resimlerine iştirak edip etmiyeceği belli değilse de General Franko ile görüşerek ikiler ittifakını bir Almanya ItalyaIspanya askerî ittifakı şekline sokmağa çalışacağı aşikârdır. General Franko böyle nazik bir anda Ispanyadaki İtalyan fırkalarının ve Alman ihtısas heyetlerinin memleketlerine dönmemeleri ve her ihtimale karşı Ispanyada bulunmaları için Madridde yapılacak büyük zafer alayını bir daha tehir etmiştir. Diş tabibi Suad İsmail Gürkan imzasile aldığımız b:r mektubda deniliyor ki: «Cağaloğlunda oturuyorum, SaSüt mütehassıs heyeti, dün Belediyede bahları seyyar satıcılar, erkenden bir toplantı yapmıştır. İstanbulun süt feryada başlıyorlar. Saat sekizden ihtiyacı daha ziyade Trakya ve havali*evvel gürültü edilmesi menedil sinden gelen sütlerle temin edildiği için mişti. Acaba bu ahkâm kaldırıldı heyet, Trakyaya mücavir kövlerin süt mı? Seyyar satıcılar arasında eteği istihsal vaziyetini tetkik ettiği gibi bututuşmuş gibi nara atarak mal sa gün de Üsküdara giderek bu işle meşgul tanların feryadı ayuka çıkmakta olacak ve bugünlerde raporunu hazır dır. İstanbul halkının selâmet ve lamağa başhyacaktır. Maamafih süt fab; ist rahati namına bu hususta Belerikası tesisine esas itibarile kat'î lüzum diyenin nazarı dikkatini celbetme görülmektedir. İstanbulun süt sarfiyatı nizi rica ederim.> günde 30,000 litredir. Hakikaten seyyar satıcıların, saYapılacak fabrika. ileride 100,000 litbahın alaca karanlığında başlıyan reye çıkanlabilmek üzere şimdilik 50 ve geceyansma kadar devam eden bin litrelik olacaktır. nara ve feryadlanndan İstanbul Diğer taraftan Belediye istişare hehalkı çok rahatsız olmakta, huzur yeti de süt işı hakkında raporunu ver ve sükuneti kaybetmektedir. Belemek üzeredir. Bu heyet de sütün behediye evvelce. bu gibi esnafm sa mehal kapalı şişelerde satılması lüzu at sekizden evvel satışa çıkmama munu ileri sürerek bunun için üç yerde larını ve mallarım da, halkı rahattesisat vücude getirilmesini ve Beledi sız etmiyecek şekilde yavaş sesle yenin de iştirak edeceği bir şirket va satmalarını karar altma almıştı. sıtasile bu işin görülmesini istemekteFakat bu karar, birkaç gün tatbik dir. edildikten sonra unutuldu, gürül Her nekadar evvelce de böyle bir tectü ile mücadele işi de suya düşmüş rübe yapılmışsa da bu tecrübenin fennî oldu. bir şekilde cereyan etmediği anlaşıl Sabahtan geceyanlarına kadar mıştır. İstanbul halkına bir dakika bile sükun ve huzur vermiyen bu seyyar ŞEHtR İSLERİ satıcılan bir nizam ve intizam altına almak ve halkı bunlann iz'acınBalıkpazarında yıkılacak dan kurtarmak zamanı gelmistir. dükkânlar Seyyar satıcılar, mallarım pekâlâ \ l Eminönünün Bahkpazan istikame saat dokuzdan sonra da ve yavaş sesle de satabilirler. Bunun için tinde ve küçük mesçid civarmdaki adamutlaka civak ciyak bağırmak, nayı ihtiva eden dükkânların yıkılmasına ra atmak lâzım değildir. Belediye, başlanmak üzeredir. Bunlardan beş dükhalkın selâmeti namına bu işe bir kân sahibine dükkân paralan verilmişt nihayet " "*m«>'Iidir, divoruz. tir. Oradaki mesçidin yıkılması için de Evkaf nezdinde teşebbüsatta bulunul muştur. Dogru değil mi? KÜLTÜR tSLERÎ Arabalarda yapılacak tadilât Kıdem zammı alan muallimler Bu sene ilk tedrisat muallimlerinden 900 kişi kıdem zammı görmüştür. Bu MÜTEFERRtK husustaki liste Maarif Vekâleti tarafından tasdik edildiğinden yakmda Maarif Valinin teftişleri müdürlüğüne gönderilecektir. Zamlar Vali Lutfı Kırdar dün Üsküdara gide ylulden itibaren muallimlere verilmerek o havaliyi teftiş etmiş ve Üsküdar ğe başlanacaktır. Tahsil şubesinin temel atma merasiminMaarif müfettişleri de hazır bulunmuştur. Kartalda fıstık yetiştiriliyor Maarif Vekâleti umumî müfettiş adeKartal ve Büyükadada Anteb fıstığı dini artırmağa karar verdiğinden yeni yetiştirilmesi kararlaştırılmış ve yaban bir kadro hazırlanmıştır. Bu kadroya ağaclar bu fıstığa aşılanarak iyi netice göre yeniden 10 umumî müftetış almaler ahnmıştır. Ayrıca her iki mahalde de caktır. Müfettışler daha ziyade lise mandalin bahçesi tesis edilmiştir. müdürleri arasmdan seçilecektir. Asfalt yollann bozulmaması için Belediye yük arabalan hakkmda bir tali matname yapmıştı. Bu talimatnameye nazaran arabalar tekerleklerindeki yaylan çoğaltacaklar ve bu yolları tahrib etmiyecek şekilde tadilât yapacaklardı. Halen şehrimizde 4500 yük arabası vardır. Fakat bunlar henüz arabalannda Belediye talimatnamesne uygun tadilât yapmamışlardır. Asfalt yollann çoğal mağa başlaması üzerine talimatnamenin tatbikına geçilecek ve arabalarda icab eden tadilâtın yapılması için kat'î tebligat yapılacaktır. Çakı ile yaraladı Büyükdere Meyva fidanlığında bu Ortaköyde Köyardı sokağında oturan sene parah ve parasız olarak 42,230 aMustafa ile Beşiktaşta Yıldız caddesinded mevya fidanı tevzi edilmiştir. de oturan Ramazan bir meseleden dolayı Hava Kurumu umumî kavgaya başlamışlardır. kongresi Bu sırada Ramazan, çakısını çekerek Bu ayın yirmi beşinde Ankarada top Mustafayı sol böğründen yaralamıştır. lanacak olan Hava Kurumu umumî kon Vak'ayı müteakib Ramazan yakalanmış, şresi teşrinisani ayma tehir edilmiştir. Mustafa da hastaneye kaldırılarak tedaSirkeci garının etrafı açılıyor vi altma ahnmıştır. Devlet Demiryollan idaresi Sirkecide esas gar binasının etrafmı açtırmağa başlamıştır. Garm etrafında ötedenberi mevcud parmaklıklar kalırılmaktadır. Tevzi edilen fidanlar Yeni ispanya; kendi haricî tabiyesini mihvere ve bunun taraftarlarına uydurmak için Hariciye Nazırı vasıtasile Milletler Cemiyeti umumî kâtibliğine Ispanyanın bu müessesenin azahğından çekildiğini resmen bildirmiştir. Şimdiden bu müBelediye zabıtası talimatna essese ile her türlü alâkasını kesmiş ve hatmesine ilâve edilen madde ta cumhuriyetçilerin çıkarıp Cenevreye gönderdikleri îspanyol ressamlarının şaîstanbul Belediyesinden: Beledıye zabıtası talimatnamesine a heserlerini alelâcele Milletler Cemiyeti şağıdaki madde ilâve edilmiştir. İlân o dairesinden geri almıştır. lunur. Ispanyanın çekilmesile Milletler CemiMadde Bilumum dükkân ve mües yeti azası bulunan altmış üç devletten seselerde azamî fiatlar muayyen me şimdiye kadar çıkanlann sayısı on dokuvaddm narktan fazlaya ve narka gayri za baliğ olmuştur. Hiçbir zaman azalığı tâbi mevaddın da etiketlerinde yazılı kabul etmiyen Amerika Müttehid Hükufiatlardan ziyadeye dükkân ve müessese metleri Cumhuriyeti bu hesaba dahil desahiblen veya memur müstahdemleri ğildir. Macaristanla cenubî Amerika ve yahut yerlerine ikame edecekleri kimseler tarafından satılması memnu devletlerinden Peru daha geçen ayın on ikisinde Milletler Cemiyetinden çekilmişdur. lerdi. f Letonyalılar şehrimizde bir sergi açtılar ı Yerli mallar sergisi için hazırlık Vali, Lutfi Kırdar, Ankaraya son seyahatinde, îstanbulda bu sene kurula cak serginin fevkalâde bir şekilde olması ve Türk millî sanayinin tekâmülünü hakkile temsil edebilmesi üzerinde alâkadar Vekâletlerle temasta bulunmuştu. Bu sene sergi çok geniş olacağından şimdiden yer tevziine baslanmıştır. Sümer Bank ve İnhisarlar idaresi plân üzerinde yerlerini almışlardır. Sümer Bank fabrikalarınm devlet sanayiinin bütün inceliklerini temsilen serg.de yer alması hükumetçe bildirildiğinden bankaya geçen senelere nazaran daha ge nis yer verilmiştir. Bu seneki sergide ilk defa faal makineler kurulacaktır. Bilhassa Devlet Ziraat îşletmeleri kurumu sergiye maki nelerile gelmektedir. Sergide, Eti Bank da geniş bir salon almaktadır. İş Bankası geçen seneki salonunu tutacaktır. İspanya hakikaten Almanya îtalya askerî ittifakına girdiği zaman 24 milyon. nüfuslu bir devlet olmak ve bahusus Akdenizin kapısı Cebelüttarık boğazmın iki taraf'.na hâkim bulunmak itibarile Avrupa politikası üzerinde oldukça mühim bir tesir yapabilecektir. Muharrem Feyzi TOGAY Rakı şişesile Şehzadebaşı caddesinden geçmekte olan fotoğrafçı Cemalle Leman, Samatyalı Hüsnü isminde birinin sokağa fır lattığı rakı şişesile ayaklarından yara lanmışlardır. Suçlu Hüsnü yakalanmıştır. Kalb sektesinden ölüm Dünaçılan Letonya sergisinden bir Vöse ve n^'llî kıyafetile bir Leton kızı Nişantaşmda oturan ve Teşvikiye cam:i müezzinliğini yapan 71 yaşlannda Abdurrahman, evvelk gün saat 12 de öğle namazı için camide bulunduğu sırada birdenbire üzerine fenalık gelmiş ve bir kenara düşerek ölmüştür. Yapılan muayene neticesinde bu anî ölümün kalb sektesinden vukua geldiği tespit olunmuş ve defnine ruhsat veril miştir. Zogonun kardeşi geldi Eski Arnavud Kralmın ablası Prenses Adile dün sabahki konvansiyonel trenile Yunanistandan şehrimize gelmiş ve Perapalas oteline giderek kardeşine misafir olmuştur. Kaza kurşunu Silivrinin Sinekli köyünden Mustafa Ak isminde bir şahıs, ayni köyde Abuzer ism'ndeki şahsm çobam Süleymanı kazaen çifte ile gözünden vurmuştur. Kurşun Süleymamn başını delerek çıkmıştır. Yaralı hastaneye yatırılmış, Mustafa tevkif edilmiştir. Letonya ihracat malları seyyar nü mune sergisi, dün sabah serginin kurulduğu Denizbankın yolcu salonu binasında açılmıştır. Bu münasebetle yapılan merasimde davetli olarak Vali namına muavin Hüdai Kaartaban, Merkez Kumandan muavini, Türkofis müdürü na£1 dokuma tezgâhları mına Necmeddin Meto, Ticaret ve Sanaİktısad Vekâleti küçük san'atlar md yi Odası birinci reisi Mithat Nemli ve dürü Necati şehnmize gelmiş ve dün şehrimizin tamnmış simalarile mat Ticaret Odasmda dokuma sanayii er buat erkâm bulunuyordu. babı küçük san'atlar müdürünün riya Sergi, Letonya General konsolosu A. seti altında bir toplantı yapmışlardır. Kacens tarafından söylenen bir nutukla Dünkü toplantıda uzun müddetten beri üzerinde meşgul olunan standard açılmıştır. General konsolos bu nutkuntip el dokuma tezgâhının son şekli etra da Letonya sergi sinin kuruluşuna gös fında görüşülmüştür. Bu dokuma tez terilen alâka ve kolaylıktan dolayı Türgâhîarı devlet tarafından yaptınlıp köy kiye Cumhuriyeti hükumetine teşek lüye tevzi edilecektir. Şimdiye kadar bir kürden sonra iki memleketin iktısadî kaç model hazırlanmıştır. Fakat en pra münasebatının inkişafınm çok faydalı tik ve kullanışlı şeklin bulunmasına ça neticeler verebileceğini kayd ve sergilışılmaktadır. Dün mevcud modeller ye ye gelmek lutfunda bulunan Vali muaniden tetkik edilmiştir. vinine teşekkür etmiştir. Vali muavini Hüdai Karataban kısa bir nutukla mukabele ederek muvaffakiyet temennisinde bulunmuştur. Bu nu müteakib Letonya kolonisi namına Leton millî kıyafetinde bir küçük kız Vali muavinine bir buket takdim et miştir. Letonya sergisi küçük olmakla beraber Baltık denizinin bu küçük mem Bir Alman Hariciye memuru leketinin zenginlik ve sanayi eserlerini geldi canlandırmaktadır. Sergide kâğıd, deri, Almanya Hariciye Nezareti müşavirağac, kımya, seramik, tutkal, şeker, lerinden Valther Heide dün sabahki konserve ve bilhassa kauçuk sanayiine Avrupa ekspresile şehrimize gelmistir. tahsis edilen köşlerin her biri üzerinde ayn ayrı durulmağa ve dikketle tetkike değerli bulunmaktadır. Bu köşeler Leton sanayiinin yükseklığini gösterdiği Nüshası 5 kunıştur gibi toprak mahsullerine ayrılan köşe Haric Türkiye de hayli zengindir. icin icin Sergi gezildikten sonra misafirler bü Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. fede izaz edilmiş ve sergi öğleden sonra Altı ayhk 750 > 1450 » umuma açılmıştır. Letonya sergisi bu Üç ayhk 400 » 800 > akşam kapanacaktır. 150 > Bir aylık Yoktur C u m h u r i y et Abone şeraiti

Bu sayıdan diğer sayfalar: