11 Mayıs 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

11 Mayıs 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYET 11 Mayıs 1939 Bir tecrübe Nakleden : Hamdi Varoğlu Sabık Belediye Reisi Mösyö Rödu, onaltıncı Louis'nin ycrine koymak; onun Londraya geldiğinin üçüncü günü akşamı, Ingiltereye yaptığı scyahatin hcdefi olan çok kârh işi yoluna koymanm verdiği neş'e ile fazlaca yemiş ve fazlaca içmişti. Mösyö Rödu ellilik, şişmanca, pür sıhhat ve pür neş'e, dobra dobra bir adamdı. Hayau yiyip içmekten ve bol kahkaha atmaktan ibaret sandığı zehabmı verecek kadar zevk ehli olmakla beraber arasıra keyfini kaçıran bir derdi vardı. Sessiz bir muhitte, meselâ çalışma odasında yalnız kaldığı zaman, kendini hayale kaptınr; deli doktorlarının, çok teh likeli projelerle dolu esrarengiz bir âlem diye tanıdıkları dimağında, son derece ga rib, ekseriya zararlı birtakım düşüncelerin kımıldamağa başladığını hissederdi. Yal nızlığı uzadığı nispette bu fikirler büyür genişler, kuvvetini ve kesafetini arttırır Mösyö Rödu'nun bütün mevcudiyeti ü zerinde mütehakkim bir irade halinde tesir yapar, seyyal varlıklarım maddî ha kikatlere çevirtme arzuları uyandmrdı. Son zamanlarda bu garib hallerin git gide arttıgını gören Mösyö Rödu, günün birinde, bu teblikeli hayal yokuşlarından kayarken dizgini elden kaçırıp işi tamir edilmez bir safhaya dökmekten korkmuş, mümkün olduğu kadar perhizkâr yaşamak yolunu tutmuştu. Dimağına herhangi bir beyecan aşılayacak hareketlerden, en hafif içkiye varıncaya kadar, bu perhize, birçok şeyler dahildi. Fakat o akşam, kendi de farkma varmadan perhizi bozmuş bulunuyordu. Lokantadan cıkıp caddede îlk adımı attığı anda, yemek arasında içtigi üç dört tiirlii içkinin buhan, gözlerinin önüne, Londrar.m meshur sîsîne rahmet okutacak kesafette, dumandan bir p«rde germek istidadı gösterdi. Mösyö Rödu, vaktin erken olmasına rağmen, oteline gitmege, yatıp uvumaga, kendisini, bu bilmediği »ehrin bilmediği manzaralan karsısında herhangi bir hayalc kaptırmamağa karar vermişti. Ba<ını döndüren tatlı sarhoşluk, bu kararmı takviye etti, adımlarını hızlandırdı. Rödu, yirmi adım kadar ancak ilerîlemişti ki, şakırtılı bir sağanak geldi. Sağına. soluna baktı, sığmacak bir yer aradı ve büyük bir kapınm ;çini sioer ald;. Tesadüf, onu, mesrıur Tussaud müzesinia lcapı«'na getirmişti. Mösyö Rödu, bir düşündü. Vakit rierüz erkendi. Yağmurdan kaçmak için sıemdığı su kanıdan içeri girse, biraz daha vakit geçirse fena mı olurdu? Londrada kaldığı müddetçe başka vakit bulup, şöhreri dünyavı tutan bu müzeyi ziyaret edeceği süoheliydi. Karsısına çıkan bu fırsattan istifade etmek hiç fena olmıyacaktı. Sı^arasını attı ve merdivenlerden yukan çıktı. Balmumundan yapılmıs, çogunun başi taclı, yıgın yığm mankenie dolu bir salona sirdi. Salonun ortasında durdu. Etrafını alan bu rengirenk kıyafetli, camid vücudlerin manzarası, sırtına Vıafif bir ürt>erti verdi. Karşıva baktı. Salonun tâ nihayetinde, bir başka manzara, dehseti b"'tün salona hâkim baska bir şekil, bu ürpertiyi arttırdi ve Rödu, ayalclarmın hareketine uvarak, gayriihtiyarî, o tarafa dogru vürüdü. Şimdi, Fransa Kralı onaltıncı Louisr.in idamında kullanılan giyotinle karsı Varşıya bulunuyordu. Herşeyi unutmuştu. îçkinin tesirine kaml'p beyecana düsmemeğe karar verdiğinî; erkenden otele gidip kaüanmak azmile lokantadan çıktığını, müze kapjsına, yağmurdan kaçıp sığmdığını, herşeyi unutmuştu. Karşismda, asırlık bir idam makinesi; kafasınm içinde, tarihin en büyük facialarından biri vardı. Oracıkta duran bir tahta sîrava oturdu. Gö/'erini giyotine dikti. Hayallerine daldı. sritti. Kaoılarm kapanacagım haber veren munafızların sesleri salondan salona aksederek bir müddet müzenin irini ci^lattı. Lâmbalar birer birer söndü. Her tarafı, loş gölgelere bürünen derin bir sessizlık kapladı. Mö=vö Rödu'nun kafasınm icinde, önce belli belirsiz, yarı şeffaf halde canlanan havaller, yavaş yavas şekilîenivor' du. Sımdi, asırlık giyotin, Fransız ihtilâlinin kanlı günlerindeki korkunc manzarasile; siyasetçrâhı dolduran kalabahkla: kafasma inecek satıra doğru, elleri arkasma bağlı olduğu halde sürüklenen ona'.tmcı Louis ile, bütün bu nevbetli görün'isîe, karsısında dikilıyordu. Rödu, bedbaht Kralın, hayatını bir lâhzada yok edecek olan bu dehhaş tahta iskelet karsısında duyduSu büyük ıstırabı, yaşadıgı kısacık dakikaların asırlara bedel korkuncluğunu düşündü; bunu kendi rubunda aynen duyar gibi oldu ve, birdenbire, o her zamanki arzunun, yüreğinde şahlandığını hissetti. Hayali hakikate halbetmek; kendini son dakikalarım yaşamak, giyotin altındaki ihtisaslarını kendi beyninde duymak istedi. Bir hamlede yerinden fırladı. Bütün lâmbaları söndürülen salonda, donuk bir tek fenerin titrek ışıklan altında ölü kımıldamalarla ycrlerinde sayan büyük adam mankenlerinin arasından geçti. Giyotinin tâ yanıbaşma kadar geldi. Orada durdu. Gözlerini kapadı. O müthiş dakikaları hayalinde canlandırmağa calıştı. Kral giyotine dogru yaklaşırken gürültülerile etrafı çm'atan trampetlerin sesinı duyar gibi oluyordu. Aheste aheste, basamakları çıktı. Onaltıncı Louis'nin, başını uzattığı yere baktı. Evet, diye söylendi, işte şu noktaya, ba«mı yerlestirmişlerdi. Zavallı adam! Ben boyda, ben yapıda bir zattı. Şuraya uzanıp, satırın boynuna indigi anı beklerken, bir iki sanive içinde, kimbilir kac asırlık ıstırab çekti! Rödu, etrafına bakındı. Fenerin solgun ziyası altında ürperen bir tarih dolusu mankenden başka hiç kimse, kendi kalbinin »ümbürtüsünden başka hicbir ses voktu. Onaltıncı Louis'nin, o tarihî günde yaşadığı emsalsiz dehset sanivelerini, tarihin huzurunda yaşamak ayrı bir mazhariyet olacakh. Yavaş yavaş diş çöktü. Başını, davetkâr bir kucak gibi açılan yanm daireye yerlestirdi. Gözlerini kapadı; hayaline biraz daha kuvvet vererek, Onaltıncı Louis'nin ruhuna bürünerek o tarihî dakikalann azametîni duymağa çalıştı. Yarı karanlık salon, hayalinde, derrial sîyasetgâh manzarası almıştı. Binlerce kişilik kalabalığın, derinden derine akseden uğultusunu; yanıbaşmda dua eden papas Firmont'un mırıltısını; cellâd Sanson'la yamaklarının telâşlı hareketlerini isitir gibi oluyordu. B>'r an seldi ki. bu tahayvül. elle dokunulur bir hakikat şekli aidı. Rödu, kendi banliğinî büHin suuri'e id^ak ettiği halde, ruhunda iki sah?ivet *vrden yasayor hissine kapıldı ve Onaltıncı î ouis'nin maneviyeti kendi varlıgına ga!'b bir kudretle, onu, givotinin tahtaları üstüne çivilerce«ine yapıstırdı. Rödu üroerdi. Bir an için beynirt' saran hayal buharını dağıtmağa muvaffak oldu ve kalkmak üzere davTandı. Iste o zaman müthi« bir sey oldu. Rödu'nun, başını yanm daireden avırmak için yap:ı|ı hareket, eiyotini haf'fce sarsmış ve bu sarsmtı, yııkan kalkık duran üst varım daireyi onun bevninin üstüne düvJrüvermişti. Ortasi delik iki tahtamn ü«tü*te kapanarak kenetlendi^ini pö<=teren hafif bir yay sesi, hakîkati bütün tUWtilr Rödu'ya anlatm?ga kâfi çeldi. Boynu, yukarıdan asaçı inecek olan korkunc satırın keskin aezile temasa hazır r*V vaziyette, givotine sıkışmış kalmıstı. Ba«ını saga, sola çev'rdî: vukarı, aşağı kım'ldattı. kur;aramad. Ellerini, iki yanm daireyi teskil eden tahta'arm her tarafnda: givotinin. satıra dogru yükselen dîreklerî üzeinde sezdirdi; basım, içine kısılıp kaldı»ı bu kpoandan kurtaracak vasıtayı keşedemedi. Rödu'nun kafatasmı saran içki human birdenbiıe dagılmıs, bir sanive evveline ^elinceye kadar mevcud olan sarhoşluğundan eser Valmamıstı. Avni saniyede yüzü kîreç e'"Dİ bembeyaz kciilnvs: çil»ınca bir korku ile ellerini etrafta dolas:ınyor: vücudünü buz gibi terler kaplıyor. di'leri takırdayordu. İrinde bulundu^u vaziyetin Vıüfün dehşetini bir an içinde kavramıştı. Kafası, her tarafını kurd'ar kemirmis, orasından burasından vidaları, civatalan ovnamıs. cürük, a«ırlık bir givotinin b^vun deliginde ıkı sıkıya hapsedilmisti. Tepesinde, bu >lüm makinesinin iki direği arasında, vüz 'bre agırl'gmda, kafa vcurma&a mahsus bir satır vardı. En vh\ bir sarsm. o korkunc bıçaeı, bu cürük çar'k. sallant'lı vuva«mdan avmo. b"»tün agı^hgile bovnu üsHine dü«ürebilirdi. Hatta, basım kurtarmak icin givotinin tahtalirı üstünde gezen el'^ri, yanl^lıkla, satirı di'«'">rrn'*Se mah'us dü^meve dokunaS'lir ve Rödu, ndj kafa'inı kendi kesebil'rdi. Rödu, en«esinden avnlan basınm. kanlar icindp verlere yuvprlardı&mı görür gi„. oldu. Korkt'dan, deli bakısUn alma5a baflavan snzlerini etrafta bir kere daha arezdirdi. Fenerin ölü ışığı altmda, mev taî bir manzaraya bürünen, alaca kıya'etli mankenlerin asırlık, katı cehrelernde, bu maceranın mukadder âkıbetini bekleven bir sabırs.zlık ifadesi sezer gibi oldu. Bir kere daha, yesin ve dehşetin verdiği kuvvetle bir kere daha silkindi. Kurtulamadı. O zaman, mankenler salonunu doldurup taşan, müzenin öteki galerilerine kadar yayılan, camları sarsan keskin, acı bir vaveylâ isitildi: îmdad! Sonra, yayeylâ kadar acı, derin, bir akşamki program j Ölümle boğuşan adam Verem mikrobu kâşifinin müşkülâtla dolu hayatı filme çekiliyor Berlinden yazıhyor: Tanınmış Alman aktörü Emil Janings'in büyük âlim doktor Robert Koch'un hayatını beyaz perdeye intikal ettirecek filmin başrolünü temsil edeceğini vaktile hater vermiştim. Aradan uzun bir müddet geçtiği halde bu teşebbüsün tatbikat sahasma geçmediğini görenler böyle bir kordelâ yapılmaktan vazgeçildiğini zannettiler. Halbuki mesele hiç de öyle değildi. Emil Janings muhtelif mikrobların, bilhassa verem mıkrobunun kâşifini sinemada hakikî bir şekilde canlandırabilmek için derin tetkikata girişmişti. Birçok kitablar okuduktan ve doktorun müşkülât ve mücadele içinde geçen ömrünün bütün safahatını inceden ınceye öğrendikten Holivudda çevrilmekte olan yeni filmler Dolores Costello, Virginia Weidler ve Cihael Whalen «Bu vadilerin arkasında > kordelâsının bir sahnesinde. *jr Clark Gable yakında çevireceği «Alaska» ismindeki filimde bir papaz rolü oynıyacak ve kendisinin partönerleri Spencer Tracy ile Pat O'Brien olacaklardır. Bu kordelâ Alaskadaki altın arayıcılarının hayatını tasvir edecektir. •^ «Altın delikanhlar» filminde oy namak üzere Columbia sjrketı tarafından Joseph Calleia angaje edilmiştir. Bu aktör Malta adasında doğmuş, İngilterede yetişmiş, Holivud'da birçok filimlerde rol almış, bilhassa «Marie Antoinette» ve •^ Deanna Durbin'in yakında çevir «Cezair» kordelâlarında nazarı diikati mege başlıyacagı ve erkek başrolünü de celbetmistir. •^ Henri Jeansen'in idare edeceqi ve Charles Boyer'nin oynıyaca&ı «İlk aşk» baş rolünü Arletty'nin oynayacağı Franfilminden sonra diğer bir kordelâ daha vücude getirmesi şimdiden kararlaştırıl sız filminin mevzuu çalgılı kahvelerdeki mıştır. Bu eserin adı «Tahsil senelerin gece hayatı teşkil edecektir. sonra..» olacaktır. •^ Carmencita isminî taşıyacak ve Ispanyollann hayatını mevzu olarak alacak olan filmde baş rolü tmperio Argentina temsil edecektir. den •^ Kurt Bernhardt'in meşhur bir romandan iktibas ederek vücude getıreceği «31 ıkânunuevvel gecesi» filminde baş rolleri Pierre Blenchar ile Rene SaintCyr oynayacaklardır. Emil Jannigs Doktor Koch rolünde sonra işe başladı. Filmin ilk sahneleri bu hafta içinde çekildi. Kordelânın ismi cidden güzel konmuştur: Ölümle boğuşan adam.. Senaryo, eserin mevzuunun doktorun hakikî ha yatına uygun olabilmesi için, âlimin bıografisini yazmış olan doktor Unger'e tanzim ettirilmiştir. Robert Koch, Posen'deki küçük ka sabalardan birinde çalışan bir hekimdir. Civardaki köylerde her »ene binlerce çocuk ölüyor. Bunların dörtte biri verem ârazı gösteriyor. Bu hastalığın bir mik robdan ileri geldiğini anhyan doktor Koch ölü çocukların cesedleri üzerinde tetkikat yapmak istiyor. Fakat yavrulann ebeveyni cehalet saikasile buna razı olmuyorlar. Ayni zamanda kasabadaki muallimler de kendisine müşkülât çıkarıyorlar. Hatta gazetelerde doktorun aleyhinde bir takım yazılar çıkmasma da sebebiyet veriyorlar. Zavallı adam insanlara iyilik edeyâm derken yerinden olu yor, Odasma kapanıyor. Bu müthiş ve kemirici hastalığın amilleri hakkmda tetkiklere dalıyor. Efkârıumumiyenin aleyhinde olması onu çalışmaktan menedemiyor. Neticede Koch'u Berline çağır tnaya mecbur oluyorlar. Başvekil Prens Basmarck bizzat bu teşebbüsle meş gul oluyor. Heyhat bununla za vallı âlimin karsısına çıkarılan müşkül ler azalmıyor. Çünkü rakibleri böyle bir vaziyet karsısında faaliyetlerini büsbütün artınyorlar. Hatta Koch'un kansına da hulul ederek aleyhinde hareket etmesini temin ediyorlar. Lâkin insaniyetin kurtarıcılarmdan biri olan Koch neticede muvaffakiyet kazanıyor, nazariyesinin beseriyeti sonsuz felâketlerden kurtaracak bir kudret ve kuvvette oldugunu ispat edi yor. Filimde diğer rolleri Werner Krauss, Hilde Körber, Victoria von Balla«ko, Joseph Sieber, Lucie Höflich gibi Al manyanın gene büvük artîstleri terrsil ediyorlar. Rejiyi de Hans Steinhoff idare edivor. sükut, her tarafı kapladı. Salonda, balmumu mankenlerin taş kesilmiş yüzîerinde titreşen fener ışığından başka hareket kalmadı. * * * Rödu, feryadma koşup kendisini giyotinin altmdan kurtaran gece bekçisin'n kol lan arasında, bir saat sonra ayıiabildi. Bekçi, koluna girmif, hâlâ korku isparmoz ları içinde titreyen bu hayal kurbanını müzenin cümle kapısma dogru yürütürken: Beyhude telâşa düşmüşsünüz, diyordu. Giyotinin oyuğu yayh değildir. Başınızı yukan doğru kaldırsaydınız tahtayı yerinden cynatırdmız. Hem giyotinin bıçağı da yerinde değildi. İki gün ev\rel, vidalarını tamir etmek için alıp götürdüler. Yuvası bomboş duruyor... Tayyare hücumlarına karşı korunma kılavuzu Yeni kanuna uygun olarak yazılmıştır. Halk için, pasif korunma ile ılgili sivil idareler için faydalı bir kılavuzdur. SÜMER SİNEMASINDA SİMON Türkiye Radyodifüzyon Postaları DALOA UZUNLUĞU 1639 m. 183 Kcs. 120 Kw. T. A. Q. 19,74 m. 15195 Kca. 20 Kw. T. A. P 31,70 m. 9465 Kcs. 20 Kw. 12.30 Program. 12,35 Türk müziği Pl. 13,00 Memleket saat âyan, ajans ve meteoroloji haberleri. 13.1514 Muzik (Karışıls program Pl.) 18.30 Program 18,35 Muzıis (Konserto) Pl. 19.00 Konuşma (Ziraat saati) 19,15 Turk muziği (Fasıl heyeti) Çalajalar: Hakltı Derman, Eşref Kadri, Hasan Gür, Hamdi Tokay, Basri Ufler. Okuyan : Tahsin Karakuş. 20.00 Memleket saat âyan, ajans ve meteoroloji haberleri 20.15 Türk muziği Çalanlar: Vecihe, Fahire Fersan, Refık Fersan. Okuyanlar: Mustafa Çağlar, Mefharet Sağnak. 1 Güllzar peşrevi. 2 Nuri Halllln Huseynî şarkı: (Artık yetişir) 3 Gulizar şarkı : (Gozlerimden gitmiyor). 4 Huseyni sarki: (Gulşen bahçesinde), 5 Halk türküsü: (Ay dogdu batmadı mı) ftHalk türküsü (Ali dağı) 7Halk türküsu (Tepeler t«peler) 8Lâtif Ağanın Hicaz şarkJ (Niçin şeb tâ seher). 9 Asım Beyin Hıcaz şarkı: (Her zahmi ciğersuza) 10 Hlcaz şarkı: (Indim yarln bahçesine). 21,00 Konuşma. 21,15 Esham, tahvılât, kambiyo nukud v e ziraat borsası (fiat) 21,25 Neş'eli > plâklar R. 21,30 Müzik (Küçük orkestra Şef: Necib Aşkın). 22,30 Müzik (Melodi ve sololar Pl.) 23, Son ajans haberleri ve yarın program. 23,1524 Müzik (Cazband Pl.) LONDRA (National). 19,45 Orkestra konseri (Korsakof, Rimski, Sibelius vesair besbekârlarm eserlerı) 23,25 Koro koneri. LONDRA (342 877) 19,30 Karışık musiki. 21,50 Danzig düşesi (Caryli'nln operası). PARİS (Radio) 18,10 Oda muslkisi. 21,50 Yş kralı (Lalo'nun operası) HİLVERSUM n 18,15 Plyano ve keman konseri (Ravel Krelsler vesair bestekârların eserleri) 22.05 Beethoven'in eserlerincjen mürekkel konser. 1,35 Plyano konseri. İTALYA (I inci grup 421 713) 22.06 Senfonik konser (Beethoven ve sair bestekârların eserleri) 23,15 Hafif musiki İTALYA ( n ncl grup 369 914) 22,05 Giyom Tell (Rossini'nin operası) VARŞOVA 17,45 Orkestra konseri (Keler, Rubinstein ve Thomas'm eserleri). 18,35 «Sevil Berberi» «Prens Igor> «Andre Chenier» operalarmdan parçalar. BÜKREŞ 22,20 Şan konseri (Beethoven, Verdi, Korsakof, Şopen, Mayerber, Schumanndan parçalar). BUDAPEŞTE 18 50 Çlngene orkestrası. 21 55 Eğlenceli konser (Macar bestekârlarmın eserleri) Yeni yaz fiatları: 15 20 30 kuruş. Programda: HARRY BAURSİMOyE NÖBETÇİ ECZANELER İstanbul clheti: Eminonünde (Mehmed Kâzım), Alem darda (AI.İÎ Neşet), Kumkap:da (Asador), Küçükpazarda (Hikmet>, Eyübde (Hık • « met), Fatihte (Vitali), Bakırköyde (Mer kez) eczaneleri. Beyoğlu ciheti: Istıklâl caddesinde (Kanzuk), Yenlşe hırde (Baronakyan), Yuksekk.aldırunda (Vingopulo), Galata Mahmudıye caddesinde (Ismet), Istiklâl caddesinde (Taksim), Kur tulu? caddesinde (Halk), Fındıklı tramvay caddesinde (Mustafa Nail), Beşiktaşta (Na ' il Halıd Tipi), Kasımpaşada (Mueyyed), Hasköyde (Sadık Akduman) eczaneleri. Üsküdarda (Ittihad), Sanyerde (Nuri), Kadıköy Eskiiakelede (Büyuk), Yeldeğirmeni Karakol caddesinde (Yeldeğirmeni), Büyükadada (Şinasi Rıza) eczaneleri. S İ Y A H Bu akşam Kalıforniyanın tarafından harikulâde bir tarzda varatılan G Ö Z L E R L E de ilhamını L  KAPTAN BLOD ve KESİF ALAYININ unutulmaz büyük vıldızları ALTIN Son güneşinden ateşini; güzelliklerinden alan senenin en güzel renkli filmi HARBİ Y OLİVİA de HAVİLLAyD GEORGES BRENT Numaralı yerlerinizi evvelden aldırmız. Telefon: 43595 ( TEŞEKKÜR ) Bu akşam S A R A sinemasında I zamanlarda TYRONE POWER'le Hollywood'da evlenme merasimi tes'id edilen sevimli ve güzel yıldız şimdiye kadar çevirdiği filimlerin en zengin... En muhteşemi.. En ihtiraslısı ve Paris, Londra, Monte Carlo lüks kadmlarının hayatma aid büyük romanı olan A N N A B E L L A Ailem Binnazı beş senedenberi vehamete sürükliyen hastalığını teşhis ve hazıkane tedavisi sayesinde hayata iade eden muhterem doktor Rusçuklu HakkıB ya teşekkür ve minnettarlığımm iblâğına muhterem gazetenizin tavassutunu rica ederim. Gazete müvezzilerinden Mustafa Özel MEVLİD Almanyada tayyare mühendisliği tahsilinde iken ölen tayyareci Tayyar Analın ruhuna ithaf edilmek üzere Beylerbeyi İskele camiinde 14/5/939 pazar günü öğle namazını «müteakıb Mevlidi Nebevî kıraat edilecektir. Kendisini tanı yan ve arzu eden zevatm teşrifleri rica olunur. Müteveffanm eşi Sebile Anal Köprüden 12,35 te vapur vardır. Beşiktaşta Vidin eczanesi sahibi merhum Bay Ali Rıza Vidinin ruhuna ithaf edilmek üzere 12/5/939 yannki cuma günü öğle namazını müteakıb Beyoğlu İstiklâl caddesi Ağacamiinde Bay Hafız Rıza tarafından Mevlidi Şerif kıraat edileceğinden arzu edenlerin teşrifleri rica olunur. ERTUĞRUL SADİ TEK Kadıköy Süreyya tiyatrosunda bu gece ÇAMURDA ZAMBAK Büyük vodvil 3 perde Okuyucu Bayan Aysel ve Atillâ revüsü Bugün MACERA KADINI Büyük aşk ve sergüzeşt filmi bsslıyor. İlâveten : FOKS JURNAL İngilterede mecburî askerlik, Danzig meselesi, Avrupa siyaseti vesaire... T A K S I M sinemasında 2 güzel film birden : Yarınki CUMA matinelerden itibaren P]ERRE FRESNAY ve COLETTE DARFEUIL tarafından temsil edilen GASTON LEROUX'nun müthiş röportaiı YENİ ŞAFAK(CheriBibi) Parisin batakhane ve zindanlannda prangabendler arasında geçen esrarengiz ve meraklı bir film. Meşhur RAY VENTURA ve arkadaşları CAZI'nın iştirakile. Tenzilâtlı fiatlar : 15 20 25 ve Localar 100 kuruş. Ayrıca: NEŞ'E YAĞMURU I Bugün matinelerden itibaren i P E K 2 büyük ve yeni film birden sinemasında 1 ALTIN MABUD 2 M. M0T0 KATİLLER KULUBüNDE Fransızca sözlü bayük iılmı. SAKARYA Sinemasında 2 film birden : Baş rollerde: M I R E I L L E B A L L I N Aşk ve heyecan dolu, büyük Fransız filmi AKDENİZ KORSANLARI PIERRE FRENSNAY NADıNE VOGEL DELİ GENCÜK ROBERT TAYLOR tarafından HAMDl

Bu sayıdan diğer sayfalar: