14 Mayıs 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8

14 Mayıs 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Danzig davası gene tehlikeli bir şekil aldı Paris gazetelerine Varşovadan verilen haberlere göre Almanlar bu şehre tayyareyle mühimmat ve seyyah kıyafetinde asker gönderiyorlar (Bastarafı 1 inci sahifede) tür. Balıkçı, kendisine ırmağm Polonyaya aid kısmaıa geçmek hakkmı veren daimî bir müsaadenameyi hâmil bulunmakta idi. büyük bir «evet» ve küçük bir «hayır» vardır. Bu kartlar, üçüncü Reich'de yapılmış olan plebisitlerde kullanıknış olan kartları andırmaktadır. Nazi mehafili, yakında Danzig'deki Nazi fırkasmda bir istişare yapılacağmı beyan etmekte ise de muhalifler bu izahata inanmamakta ve Danzig makamatının gerek serbest şehir arazisinde sajcln Almanların nispetini tayin maksadile bir referandum yapılması, gerek bu arazinin Almanyaya ilhakı maksadile bir plebisite müracaat edilmesi için Berlinden emir beklemekte olduklarmı tahmin etmektedirler. Şehir isimleri değiştiriliyor Varşova 13 (a.a.) Dobry Wieezor gazetesinin bildirdiğine göre Alman makamlan Alman silezyasında kâin dört bıne yakın kasabanm lehçe olan isimlerini kaldırmışlar ve bu kasabalara Alman isimleri vermiş'erdir. Siyasî müzakereler Varşova 13 (a.a.) Hariciye Nezareti namına söz söylemeye salâhiyettar bir zat, ecnebi gazetecilerine aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: « îngiltere, Fransa, Polonya ve Sovyetler Birliği arasmda bir pakt akdi projesi karşısında Varşova, Polonyanın muhasara siyasetine iştiraki mahiyetinde telâkki edilebilecek hareketlerde bulunmak istemediğini söyliyebilirim. Polonya iki taraflı itilâflar prensipine tamamile sadıktır.» Ayni zat, Japonyanm Alman Leh îhtilâfmda tavassutta bulunacağma dair bir ecnebi ajansı tarafından verilmiş olan haberi tekzib etmiştir. Mumailey'h, bu meseleye dair Japonya ile Polonya arasında hususî mahiyette hiçbir diplomatik tem<* vukubulmad.ğını söylemiştir. Leh Alman münasebetleri hakkmda ayni zat, kayde değer bir değişiklik olmadığım beyan etmiş ve bunu müteakıb perşembe günü Daladye ve Çemberlayn tarafından söylenen nutukların mes'ul Leh mahfillerinde büyiik bir memnuniyetle karşılandığını teyid eylemi|tir. Âyan Meclisi reisinin mühim nutku Varşova 13 (a.a.) Danzig âyan meclisi reisi Greiser, nasyonal sosyalist şeflerinin bir toplantısında söylediği nu tukta demiştir ki: « Bizim isteklerimiz Danzig'in birkaç asırhk tarihile müeyyed bulunuyor. Bu isteklerimizi Hitler de kat'î olarak teyid eylemiştir. Ne ecnebi matbuatının manevralan, ne de hududlarımızda yapılan seferberlik tedbirleri bizi sarsmıyacaktır. Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da mukadderatımızı Hitler'in eline tevdi ediyoruz. Şark mmtakası meselesı günün birinde mutlak halledilecektir. îşte bizim mevcudiyetimiz de bu karara bağhdır.» (Baştarafı 1 inci sahifede) Daily Mail, şöyle diyor: «Türkiye sulh dostlarına iltihak ediyor. Bu suretle Romanya müdafaasınm en büyük manialarısdan biri ortadan kalkmış oluyor.» Nevv Chronicle yazıyor: « Askerî bakımdan Türkiyenin sulh cephesine iltihakı hayatî bir ehemmiyeti haizdir. Türkiyenin tavassutları bir İngiliz Sovyet itilâfınm akdinde faydalı olabilir. Böyle bir itilâf sulhu emin bir esasa istinad ettirmek bakımmdan son dere cede müstacel bir mahiyet arzetmektedir.» Manchester Guardian yazıyor: «Türkiyenin îngiltere tmparatorluğu için haiz olduğu ehemmiyeti hatırlatmak beyhudedir. Atatürkün kuvvetli ve hâkimane idaresi bu memlekete dünyanın bu kısmmda münferid bir vaziyet temin et miştir. Türkiyenin Moskova ile dostluğu Büyük Britanya ile Sovyetler Birliği arasmda bir köprü vazifesi görebilir.» Anlaşmanın akisleri Boğazlar yolu ona açılmıştır. Bugün hem Yunanistan, hem de Ramanya İngiltereden hava yolile de yardım görebilirler. Çünkü İngiltere Türkiye ile yaptığı anlaşma sayesinde Akdenizde ve merkezî şarkta askerî üsler elde etmiş oluyor.» CUMHURİYET 14 Mayıs 1939 Türk • Fransız anlaşması hazvrlanıyor Londra 13 (a.a.) Havas muhabiri bildiriyor: Gazeteler, Çemberlayn tarafından Avam Kamarasmda dün yapılan beyanattan dolayı büyük memnuniyet izhar etmekte ve Londra siyasî ve diplomatik mahfillerinin fikirlerine tercüman olan Türk İngiliz antantınm İngiliz diplomasisi için tecavüze karşı bir mukavemet cephesi teşkilinde büyük bir muvaffakiyet teşkil eyîediğini bildirmektedir. Gazetelerin tahminlerine göre, Hatay meselesi halledilir edilmez ki bu hal keyfiyeti herhalde gecikmiyecektır ayni mealde bir Türk Fransız deklarasyonu bugünkü Türk İngiliz deklarasyonunu itmam edecektir. Bazı gazetelerin ileri sürdüğü yegâne hakikî ihtiraz kaydı, İngiliz Sovyet müzakerelerinin daha neticelenmesnş olması ve şimdiye kadar Bulgaristan ve Yugoslavyayı tecavüze karşı koymaya azmetmiş devletler arasına almak kabil olmamış bulunmasıdır. Bayan Tabouis, «Oeuvre» gazetesinde diyor ki: «İngiliz siyasî mehafilinde tebarüz ettirildiğine göre İngilterenin Türkiye ile yapmış olduğu şey daimî hakikî bir askeri ittifaktır. Çemberlayn'in kurmak istediği sulh devletleri bloku Türkiye ile kuvvetlenmiştir.» Bonnet'nin bir nutku Alman gazeteleri ne diyorlar? îngiliz gazetelerinin mütalealart Londra 13 (a.a.) İngiliz matbuatı, îngiliz l ü r k paktını hararetle karşılamaktadır. Gazeteler sulhçu devletlerın parlak bir adım attıklannı, çünkü Türkiyenin askerî bakımdan fevaklâde mühim olduğunu ve Boğazlan elinde tuttuğunu yazarak bundan böyle bir harb takdirinde İngiliz gemileri için Boğazlardan serbestçe geçmenin temin edildiğini yazıyorlar. Times gazetesinin diplomatik muharriri diyor ki: «İngiliz Türk paktı, İngiliz Polonya paktı kadar kuvvetli ve hatta daha vâsidir. Türkiye veya îngiltereyi Akdenizde harbe sürükliyecek herhangi bir tecavüz veya Türkiyenin ve îngiltere tarafmdan garanti edilen devletlerin ve Türkiyenin menfaatlerine dokunacak herhangi bir hareket bu iki devleti yanyana bulacaktır.» Gene Times gazetesi başmakalesinde şöyle yazıyor: «İngiliz Türk paktı yalnız Akdeniz meselelerine değil, Balkan meselelerine de şamildir. Balkan Antantının bir uzvu olmak itibarıle Türkiye esasen bu mıntakada fevkalâde alâkadardır. Bariz bazı müşküllere rağmen, Ankara, Bulgaristanın Balkan Paktına iltihak edebüeceğini ümid ediyor. Londrada da îngiliz hükumetinin Bulgarlar tarafından yapılan şikâyetlere çare olmak üzere bir tarzı hal bularak Türk hükumetine teklif edildiği zannolunuyor. Türkiye ile Sovyetler Birliğini birbirine rapteden bağlar artık şimdi îngiliz Sovyet münasebetleri için bir irtibat vazifesi de görebilir. Türkiye i!e Büyük Britanya arasmda teati olunan muslihane taahhüdler, Moskova'nın besliyebileceği ihtirazları ortadan kaldıracaktır. Çünkü şarkî Avrupada bir ihtilâf çıktığı takdirde Sovyetler Birliği tecrid edilmiş bir vaziyette kalmıyacaktır. Almanyanm ne iktısadî, ne de siyasî bir ihatası mevzuubahs değildir. îşte Çemberlayn'in Avam Kamarasmda «Büyük Britanya ile Türkiye arasmdaki anlaşma bu iki hükumeti sulhun tarsini için diğer hükumetlerle de anlaşmaktan menetmiyecektir» yolundaki sözleri bunu teyid eder.» Daily Telegraph gazetesi de şöyle diyor: «Bulgaristan mutalebatını tehir etmediği ve Yugoslavya da Balkan Antantı komşularımn siyasetine muzaheret göstermediği müddetçe Balkan devletlerinin tam birliğinden bahsedilemez. Ancak şurası var ki artık bugün Büyük Britanya doğrudan doğruya Romanya ve Polonyaya yardım edebilir Çünkü uzanıyor... Ne kardeş biliyor, ne arkadaş tamyoruz! Ne insanhk, ne baba, ne kız, ne ana! Vahşi ihtiraslarımızın ta^mini için her yere giriyor, her yere el uzatıyoruz! Sonra da... Ferid heyecanla yumruklarını sıkarak gene küt küt başına vuruyor: Ben günahkârım, mücrimim, fena adamım diyorum sana Ferhad; dünyanin en fena, en vahşi adamı! Ben öldürdüm onu, benim de ölmem lâzım! Bu büyük ıstırabı, bu affedilmez günahı ancak ikinci bir ölüm ortadan kaldırabiUr! Ben de öleceğim; ben de onun yamna gideceğim Ferhad! Yapmayın; Allahaşkınıza yapmayın Ferid Bey; ölenle ölünmez! Dünyada unutulmıyan ıstırab var mıdır? Bir gün bu da unutulacak... Herşeyi unutmaya mecburuz... Ne yapalım, mukadderata boyun iğmekten başka çare yok. Yapmayın, rica ederim yapmayın, Ferid Bey; haydi gelin de biraz soğuk su serpelim yüzünüze. Kendinizi helâk ettiniz! Ferid artık cevab vermiyor. Susuyorlar... Böyle birçok dakikalar geçiyor aradan... Istırab, heyecan, korku dolu dakikalar. Fransız gazetelerinin neşriyatt Lehistan plebisit istemiyor Pilsudski günü Varşova 13 (a.a.) Dün bütün gün Pilsudski'nin hahrasını takdis etmek üzere arkası kesilmiyen birçok heyetler, cihannümanın önünden geçmişlerdir. Akşam, umumî meydanlarda ateşler yakılmıştır. Mareşalin öldüğü saat olan 20,45 te düdükler ötmüş, çanlar çalmış, toplar atılmış ve Mareşalin hatırasına hürmeten üç dakika sükut edümiştir. Sokaklarda her türlü faaliyet durmuştur. Yoldan geçenler, şapkalarını çıkarmışlardır. Akşam, radyo, Pilsudski'nin eserlerinden ve nutuklanndan parçalar okumuştur. Menedilen toplantı Danzig, 13 (a.a.) Âyan Meclisi Mareşal Pilsudski'nin ölümünün yıldönümü münasebetile serbest şehir arazisinde kâin Wrzeszecz spor sahasında dün akşam yapılması mukarrer bulunan toplanhnın menedildiğini Polonya Komiserine bildirmiştir. Âyan Meclisi, konulan memnuiyete rağmen, bu toplantı yapıldığı takdirde, Leh halkmın emniyeti mesuliyetini Mareşal Göring Berline yüklenemiyeceiini bildirmiştir. Umumi döndü Polonya komiseri Danzig'li Polonyalılan Münih 13 (a.a.) Mareşal Göring'i Mareşal Pilsudski'nin hâtırasım taziz için hâmil olan tren, saat 11,45 te Müjıihten tertib edilen bu tezahürata iştirakten me geçerek Berline doğru yoluna devam etmiştir. neden bu karara şiddetle itiraz etmiştir. Von Ribbentrop, dün akşam Berline Leh komiserinin protestosu Varşova, 13 (a.a.) Danzig'deki hareket etmiştır. Hitler, bugün öğleden sonra Godes Polonya yüksek komiseri, evvelki gece berg'e giderek her sene yaptığı gibi bu Leh gazetelerini nakleden arabalann hasene de orada birkaç gün istirahat edesara uğramasile neticelenen hâdiseyi Âyan cektir. Meclisi nezdinde protesto etmiştir. Varşova 13 (a.a.) Polonya efkân umumiyesi, Danzig hakkında her türlü plebisit fikrini reddetmektedir. Nasyonal sosyalist makamların, 1933 te diyet meclisinde ilk nazi ekseriyetinin ahndıgı günün yıldönümü olan 21 mayıs için bir plebisit hazırlamak emrini aldık lan şayiasmın çıkması üzerine, bazı gazeteler bu şayialarla meşçul olmaktadır. Sağ cenah organı A. B. C. gazetesi diyor ki: «Son zamanlarda küfle halinde Dan 7İg'e gelen S. A. ve S. S. ler belki de 21 mayıs için bu plebisiti hazırlamak vazifesini almışlardır. Bunlann projeleri her ne olursa olsun, bizzat naziler de biHrler ki Polonya kendi otoritesine tâbi bulunan Danzig serbest şehrinde hiçbir plebisite müsaade etmiyecektir.» Nasyonalist «Warsawseki Mziennik gazetesi diyor ki: «Danzig'dp bir plebisit yapılması fikri, reddetmiş olduçumuz Alman taleblerinin bir neticesidir. Polonya, Danzig meselesini tek taraflı halledecek bulunan hiç bir plebisiti kabul eylemiyecektir. Varşova 13 (a.a.) Halk bu sabah Lodz istasyonundan çıkarken Almanyadan gelmiş olan Alman gazetelerini yakmıştır. Plebisit hazırlığı Roçild serbest bırakıldı Danzig, 13 (a.a.) Nazilerin organı olan Danziger Vorposten gazetesinin matbaası 1 0 1 2 santimetre eb'admda büyük bir kart siparrçi almıstır. Ve yerine getirmese baslamıstır. Bu kartlann üzerine Paris 13 (a.a.a) Mart 1938 de Anschluss dolayısile naziler tarafından Viyanada tevkif edilip geçenlerde serbest bırakılmış olan Baron Louis de Roth shild, bu sabah Zürıh yolile Parise gel miştir. Paris 13 (a.a.) Fransız gazeteleri Türk İngiliz anlaşmasından dolayı müttefikan memnuniyet gösteriyorlar. Matin diyor ki: «Bu anlaşma karşılıklı olup bir harb takdirinde Türkiyenin Filistin ve Mısıra yardımını ve diğer taraftan da îngilterenin Türkiyeye yardım etmesine istinad etmektedir. Türkiye bir taarruza maruz kaldığı takdirde İngiltere onun yardımına koşacak ve Mısır ve Filistine bir taarruz olursa Türkiye derhal bu memleketlere yardım edecektir. Sovyetler Birliğile Romanyanın da Türkiye ile anlaşmalar akdetmiş oldukları ve Fransanın da ayni suretle hareket etmek üzere olduğu gözönünde tutulursa, umumî bir harb takdirinde Boğazların bu devletlere aid harb gemilerine açık bulunduruîacağı ve karşı taraf memleketlerine ise kapatılacağı tezahür eder.» Epoque şöyle yazıyor: «îngiliz Türk anlaşması son derece mühimdir. Türkiye Karadenize giden Boğazlara hâkim bulunuyor. Baltık denizi bir Alman gölü olalıdanberi îngiltere ve Fransa Polonyaya ancak Karadeniz ve Romanya yolile yardımda bulunabi lirler.» Figaro şöyle diyor: «Şunu kaydetmek lâzımdır ki, İngi liz Türk anlaşması mahdud şu veya bu noktayı istihdaf etmiyor. O, Akdeniz mıntakasına şamildir ki bu çok geniş bir sahayı hitiva eder. Keza şu ciheti de mütalea etmek lâzımdır ki ve bu yalnız Yunanistan için değil, hatta Romanya ve Yugoslavya için de fevkalâde mühimdirîngıliz Türk anlaşması Balkanlara da şamildir. Demek oluyor ki, îngiliz ve Türk siyasetleri Avrupanm bu kısmmda tamamile birbirine intıbak etmiş bulunuyor. Bu husus sulhun tarsini emrinde birinci derecede bir unsur teşkil eder.» Populaire gazetesi yazıyor: «Göbbels'in gazeteleri mihver devletlerinin iş gördüğünü demokrasilerin ise konuşmakla vakit geçirdiklerini yazadursunlar. Hakikatte ise demokrasiler de iş görüyorlar. Onlar patırdısız çalışmayı severler. Fakat bu patırdısız çalışmak îngiltereyi dün gerek kendi hesabma ve gerek dostları hesabma iki muvaffakiyet temin etmekten menedememiştir.» Berlin 13 (a.a.) D. N. B. bildiri yor: Gazeteler, Çemberlayn'in dün Avam Kamarasmda yaptığı beyanat hakkında neşriyatta bulunmakta ve Türk İngiliz karşılıklı yardım paktının otoriter devletleri çember altına almayı istihdaf eden İn giliz siyasetinin yeni bir unsurunu teşkil eyîediğini söylemektedir. Völkischer Beobahter diyor ki: «îngiltere Polonya ve İngiltere Türkiye paktlarınm müşterek bir vasıflan vardır ve o da camimiyetten ari bulunmalarıdır. Her iki hâdısede de tumtraklı ifadelerle bu paktların hiçbir başka dev let aleyhine müteveccih bulunmadığı te min edilmektedir. Fakat hakikatte İngiltere Polonya paktı münhasıran Almanya aleyhine müteveccihtir ve İngiltere ile Türkiye arasındaki pakt da münhasıran İtalya aleyhine müteveccihtir.» Berliner Lokal Anzeiger diyor ki: «Mes'ul Türk devlet adamlarmı İn gilterenin bu harbe ve çember altına al mağa tahrik siyasetine iltihaka karar verdiren sebebler acaba hangi sebeblerdir? Geçen seneler zarfında, Türkiye, îngil tereden daima iyi tecrübeler almış değildir. Umumî Harbden sonra İngilizler, Osmanlı İmparatorluğunu parçaladılar. O zaman İngiltere ile işbirliği yapmış olan islâm milletleri aldatılmıştır. Arab imparatorluğu kurulmamış, yalnız îngiltereye tâbi devletler vücude getirilmiştir. Bugün buralarda îngiliz süngüleri ve İngiliz ai tınları hürriyet azmini boğmaktadır. Bugün Türkiye hiçbir suretle tehdid altında değildir. İtalyanm sulh ve sükuna kavuşturduğu bir Akdenizde, Türkiye, muhtemel her türlü Avrupa anlaşmazlığında tam bir bitarafhk muhafaza ede bilir. Türkiye, İngiltere ile yaptığı bu pazarlıktan hiç birşey kazanamaz.» Southampton, 13 (a.a.) Bu sabah saat 9,45 te Bourget'den hareket eden Fransa Hariciye Nazm Bonnet ile refikası saat 11,10 da buraya vasıl olmuşlardır. Ecnebi memleketlerde yaşayan Fransızlar tarafından kurulmuş olan «Alliance Française» de bir nutuk söyleyen Bonnet ezcümle demiştir ki: « Bütün dünyada herkesin Fransız milletinin kat'î azmini ve tam soğukkanhlığını anlayıp takdir etmesi lâzımdır.» Bonnet nutkunda Fransanın, İmparatorluğun ve müdafaasını deruhde ettiği milletlerin şeref, hüriyet ve emniyet içinde yaşamalannı temin etmeğe azmetmiş bulunduğunu ve bu şerait haricinde yaşamanın faydasız olduğunu kaydetmiştir. Hatib Fransanın Adil olduğu nispette azimkâr bulunduğunu tebarüz ettirmiş ve İngiliz Fransız işbirliğinin samimiyetinden bahsetmiştir. Nazır, silâhlanma ve askerî mükellefiyetile tezahür eden îngiliz disiplininden sitayişle bahsetmiş ve Fransada görülen kalkınmayı tebarüz ettirmiştir. Bonnet demiştir ki: « Bugün millî müdafaa îçin çalışan fabrikalarda amele haftada 60 saat çalışmaktadır.Memleketin müdafaa sistemi her gün salâha doğru gitmektedir. Bugün bütün Fransada grev yapanlarm adedi 27 kişiden ibarettir. Silâh altına çağırılan gene Fransızlar büyük bir azimle vazifelerinin başına gitmektedirler. Çünkü bütün Fransızlar anavatanın kendilerinden daha kuvvetli bir enerji taleb ettiğini biliyorlar.»» Bonnet, îngiliz milletinden ve onun büyük zimatndarlarından cemilekâr bir lisanla bahsetmiş ve îngilizlerin de Frani sızlar kadar harbden nefret ettiklerini, fakat bu dünyanın kanunlarını teşkil eden tehlikeleri kabul etmedikçe insanlar ve milletler için yaşamak imkânı olmadığma onların da vâkıf bulunduklanm söylemiştir. Nazır, netice olarak şöyle demiştir: « îngiltere ile Fransa istiklâl ve hür* riyetlerini oıuhafazaya azmetmiş milletlere sözlerini ve imzalarını vermişlerdir. Bu iki memleket, sözlerini tutacaklar ve imzalarına sadık kalacaklardır.» Roma 13 (a.a.) Bütün İtalyan gazeteleri, îngiliz Türk paktının, çem ber siyasetinde yeni bir merhale teşkil eyledıaini tebarüz ettirmektedir. Giornale d'İtalya ingiliz Türk deklarasyonuna tahsis ettiği yazısmda bütün bu sistemin bilhassa İtalyaya karşı müteveccih bulunduğunu bildirmekte ve Londranin kendi kuklalarmı îtalyaya karşı hareket ettirmeğe muvaffak olmak için muazzam paralar sarfeylediğini söylemektedir. Siyasî mahfillerde hassaten tebarüz ettirildiğine göre, îngiliz Türk anlaşması İngiliz İtalyan Akdeniz anlaşması ile doğrudan doğruya tezad halindedir. Zira Türk îngiliz anlaşması, şarkî Akdenizde statükoyu radikal bir surette değiştirmektedir.İtalyan mahfilleri, Ankaranın İngiliz politikası kombinezonlarına bu derece tek taraflı olarak girmekle acaba müslüman menfaatlerine iyi hizmet ettiğini sanıp sanmadığını soruşturmaktadır. Türkiyede çok iyi büiriz ki Araplar İngilterenin hodbin tahakküm siyasetine karşı şiddetli bir mücadelede bulunmaktadır ve bu mücadele yalnız Filistine inhisar etmemektedir. İtalyan siyasî mahfillerinin fikrine göre, Türkiyenin hattı hareketi, devamh bir sulh ve Balkan yarımadası devletlerinin ekonomik salâhı siyasetine pek müsait bir hattı hareket değildir. Burada söylendiği gibi, Balkan devletlerinin tabiî dostları diğerleri gibi Balkanlarda Hegemonya hedefleri ve askerî hedefler gütmemekte olan mihver devletleridir. KADIN SEVERSE Yazan: ESAD MAHMUD •• • KARAKURD 6 7 Ağlıyor; bir çocuk gibi ağlıyor: Yanıyorum Ferhad yanıyorum! Bütün vücudüm yanıyor! Fakat Ferid Bey, haksız yere kendinize zulmediyorsunuz siz... Haksız yere kendinizi helâk ediyorsunuz! Ne günahmız var sizin rica ederim, bu hazin hikâyenin böyle bir facia ile bitmesinde? Vakıâ bir kadını kocasından, evinden, yuvasından ayırdınız ama, ona ayni zamanda yeni bir yuva, yeni bir ev, ve yeni bir isim verdiniz! Niçin unutuyorsunuz kâğıdlarmızın hâlâ Belediye kapısında asılı durduğunu? Yaşasaydı, bir hafta sonra karınız olacaktı. Ferhad büyük bir şefkat ve muhabbetle Feridi saçlarından okşuyor: Hayır Ferid Bey; vicdan azabı çekmenize sebeb yok. Siz bir kadına karşı yapılması icab eden vazifeyi yapmış bulunuyorsunuz. Bundan fazlasını sizden istemeğe kimsenin hakkı yokturl Ferid başını kaldırıyor: Hayır Ferhad, onu ben öldürdüm diyorum sana! Ben ellerimle öîdürdüm onu! Bir katilim ben! Hem dünyanın en alçak, en adi, en rezil katili! Fakat niçin; sebeb ne anlamıyorum? Neden kendisini öldürmek istedi Leylâ? Sebeb mi ne? Sebeb hayat! Şu iğrenc hayat, şu çirkef varlık yok mu, işte sebeb o! Ferhad, hâlâ vahşi hayvanJar gibi yalnız ihtiraslarımız, yalnız arzulanmız için yaşıyoruz. Herşeye, herşeye, bütün mukaddesatımıza yalnız derimiz hâkim oluyor! Ne fazilet, ne ahlâk, ne insanhk, hiç, hiç birşey yok. Hepsi yalan, hepsi uydurma!.. Damarlanmız kaynamaya, içimiz kudurmaya başlâdı mı bir kere, birdenbire bir vahşi, birdenbire bir hayvan kesiliyoruz! Ne ahlâk dinliyoruz, ne fazilet tamyoruz! Ne aile, ne namus, ne vicdan... Dalıyoruz her yere! En mukaddes telâkki ettiğimiz şeylere bile ellirimiz titremeden, korkmadan Oda, derın bir sessizlik içindedir şimdi... Çıt yok. O sırada Ferhad ağır ağır başını çevirerek Feride dönüyor: Ne ile ıntihar etmiş Ferid Bey, tabanca ile mi? diyor. Hayır. Denize atmış kendini. Denize mi atmış? Evet. Siz bizzat, cesedi gördünüz mü? Gördüm. Bir kayıkla Sedef adasına kadar gitmiş; karaya çıkmış; onunla her gece buluşarak yıldızları seyTettiğimiz köşeye kadar yürümüş ve sonra oradan bir kayanm üstüne tırmanarak kendini boşluğa doğru bırakmış! Ferhad büyük bir teessürle başını sallıyor. Dudaklannın üzerinde dua gibi bir ses: Zavallı Leylâ! diyor, zavalîı kadın! Sonra mendilini gözlerine götürerek: İntiharın sebebi anlaşılmış mı bari? diyor. Ölmeden evvel bir mektub filân bırakmamış mı? Hayır... Ölümünün sebebi zabıFerhad kâğıdı tekrar bükerek Feride taca meçhul kalmış bulunuyor... O sebebi, bir sır halinde kendisile beraber alıp uzatıyor. Elinin tersile kirpiklerinin ucunmezara götürmüş! Yalnız polisler kayı da parlıyan iki damla yaşı silerek: ğın içinde, bana hitaben yazılmış üç dört .(Arkası var\ Londra 13 (a.a.) Diplomatik mahfillerde söylendiğine göre Liberia hükumeti, memleketin denizden ve havadan îngiltere tarafmdan himayesini derpiş eden askerî bir itilâf akdi içîn Londra nezdinde yeniden teşebbüste bulunmuş » tur. îngiltere hükumeti o zaman Liberia'nın böyle bir itilâfı muhik gösterecek hiçbir tehdide maruz bulunmadığı cevabını vermişti. Diplomatik mahfillerde öğrenildiğîne göre İngiltere hükumeti Liberia Cumhu riyetinin bu teklifini kabul etmekte tereddüd göstermektedir. Çünkü îtalya ile Almanya, îngilterenin, totaliter devletlenin tehdidini bahane ittihaz ederek Afrikada yeni bir protektora tesis etmek iste diğini ileri sürmeleri ihtimali vardır. Londra nezdinde yaptığı yeni teşebbüste Liberia, Almanyanm müstemleke ta eblerini hatırlatmakta ve bilhassa kendisinin tehdid altında bulunduğunu işrab etmektedir. Siyasî mahfillerde izhar edilen kanaate göre Alman müstemleke taleblerinin bir gün Afrikanın yegâne müstakil devleti olan Liberia'nın zararına olarak tatmin dilmesine mâni olmak için Monrovia hükumetinin îngilterenin bir taahhüd altına girmesini istemiş olması mümkündür. Londranm bu teklifi bu sefer de red * detmesi kuvvetle muhtemel olduğu bazî mahfillerde söylenmektedir. Monrovia hükumeti, iki ay evvel, aynl zamanda Parise de müracaat etmişse de satırlık bir yazı bulmuşlar... Hepsi on Fransa hükumeti, îngiltereninkine benzer bir tarzı hareket ittihaz etmiştir. dan ibaret! Mecburî askerlik kanuna Ferid yumruğunu ileri doğru uzatarak Londra 13 (a.a.) A v a m Kamarasi elini açıyor: îşte! diyor, o da burada. Al, oku! dün akşam 110 reye karşı 218 reyle askerî mükellefiyet kanununun en ehem * Gözyaşlarile ıslanmış bir kâğıd ! Ferhad heyecanla kâğıdı alıyor ve he miyetli maddesini kabul etmiştir. Bu maddeye müsteniden hükumet 20 ve 21 ya i men açarak okumaya başlıyor: mdaki gencleri altı ay müddetle askerî «Olürken, son nefesimi bile verirken talimler yapmağa davet edebilecektir. yalnız seni düşünüyorum Ferid! Şimdi Moskova'nın yardımı meselesi Sedefadasmdayım. Ufuklar simsiyah... Paris 13 (a.a.) Figaro gazetesine Yağmur yağıyor... Gökyüzünde tek bir Londradan bildiriliyor: yıldız parlamıyor. Hatırlıyor musun; ha«Ankara ile Moskova arasmda zımnî ni seninle burada buluştuğumuz geceler, bir anlaşma hasıl olduktan sonradır ki bana denizin üzerinde gümüşten bir yol İngiliz Türk muahedesine karar verilmişgibi pırıldıyan ayın ışıklanm göstererek: tir. Çünkü Türk hükumetinin mütaleası «Bütün bu yollar ademe gider» dediğin şudur ki bu muahedenin esas şartı Sovyet bir yer vardı; dik bir uçurum? îşte o uyardımıdır. Hatta Ankara hükumeti bir çurumun üstündeyim şimdi... Kendimi taarruz takdirinde Rus ordularının yar buradan boşluğa bırakıyorum. Bana gös dımını Moskovadan taleb etmek hakkma terdiğin yoldan gidiyorum ademe Ferid! bile malik olmak istiyor. Seni de onu da affettim; Allah. da affetBinaenaleyh öyle ümid edilir ki îngiliz sin sizi! îkiniz için de saadetler dilerim. ve Fransız nazırlannm kendi parlamen Beni unutmayın!» tolarmda yaptıkları beyanat Moskova ile cereyan eden müzakerelere Londranm teklifleri çerçevesi içinde yeni bir hız verc cek ve Moskovanın talebi üzerine de genelkurmay temaslan yuku bulacaktır.% ttalyan matbuatının mütaleası Liberya îngiliz himayesi istedi

Bu sayıdan diğer sayfalar: