26 Haziran 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

26 Haziran 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 26 Haziran 1939 EiRUZ Tarihî roman: 65 f Şehir ve Memleket Haberleri ) Taksilerin rengi Siyasî icmal Türkiye ve siyasî vaziyet iyaset âleminin çalkanmakta olduğu büyük hareket ve hâdiselerın en yenısı Türkiye ile Fransa arasında Akdeniz havzasına dair Pariste imzalanan beyannamedir. Bu bcyanname mayısta Ingiltere ile Türkiye arasında akdedilen beyannamenin aynidir. Fakat ayni olmakla beraber bu beyannameler hukukan üç devleti bağlayan bir kül olmayıp ikişer taraflıdır. Şüphesiz filen bir kül teşkil edecektir. Çünkü Ingiltere ile Fransa birbirine gerek Avrupa topraklarında, gerek Akdenizde yardım taahhüdile bağlı oldukları gibi Türkiye dahi bunlardan her birile bağlanmıştır. Binaenaleyh Akdenizde ve meselâ Anadolu sahillerinde sonu harbe müncer olacak bir tecavüze maruz kaldığı takdirde hem îngiltere, hem de Fransa kendisine ellerinden gelebilecek bütün yardım ve muzahereti gösterecekleri gibi Ingiltere dahi böyle bir halde meselâ Süveyş kanah, yahud Cebelüttarık ve Malta müstahkem mevkileri, yahud Fransanın kendi mandası altındaki Surıye ve Lübnan yahud hımayesi altındaki Tunus Beylığı ve Cezayir müstemlekesi, yahud Nis, Mar silya ve Tulonun bulunduğu cenubî Fransa sahilleri İtalyanın denizden ve kara dan ve havadan hücumlarına uğrayıp da Ingiltere, yahud Fransa ile harbe girdiği takdirde bunlardan her birine Türkiye elinden gelen bütün yardımı yapacaktır. Türk îngiliz anlaşması gibi Fransız Türk anlaşması da bütün Akdenize şamildir. Yukarıda kaydedildiği veçhile Süveyş kanalı ve Cebelüttarık boğazı bu anlaşmaların tatbik sahasına dahil olduğu gibi şüphesiz Akdenizin kolu ve mütem mimi bulunan Çanakkale ve İstanbul Boğazlarına da şamildir. Bu cihet ihtimal tecavüzün manasını ve mahiyetini ve bağ lanmanın müddetini ve üç tarafın birbirine yapacakları yardımların derecesini ve teferruatını tayin ve tespit edecek kat'î ittifak muahedelerinde tasrih edilecektir. İspanyadaki dahilî harb esnasında Akdenizin her tarafında peyda olan meçhul tahtelbahirlerin faaliyetine karşı Nyon'da akdolunan anlaşmaya bir Akdeniz devleti sıfatile Mısır dahi iştirak etmişti. Akdenize dair şimdilik ikişer taraflı olarak Ingiltere, Türkiye ve Fransaya ve bir taraflı teminat itibarile Yunanistana şamil olan yeni Akdeniz anlaşmasında Mısınn da şüphesiz yeri vardır. Bahusus harbe sebeb olabilecek başlıca saha yani Bingazi ile Süveyş kanalı arası; Mısınn car.alacak kısmını teşkil etmektedir. Mısırın İngiltere ile askerî ittifakı bulunması hase bile Türkiye ile Ingiltere arasında akdolunan anlaşmaya tabiatile bu devlet de dahil olmuştur. Fakat Mısınn kendi başına anlaşma akdeylemesi ihtimali de vardır. Belki Mısır Türkiyeden başka Yun?nistan ve Rumanya ile de müstakiMen anlaşmalar yapacaktır. Bu işler misafirimiı olup şimdi Rumanyayı ve Yunanistanı ziyaret etmek üzere bulunan Mısır Hariciye Nazırının Kahireye avdetinden sonra belli olacaktır. îngiliz Türk anlaşması gibi bunun bir âkıdı başka olmaktan başka farkı bulunmıyan ve bir kopyası olan Türk Fransız anlaşmasının Balkan Antantile bir münasebeti olmayıp her biri müstakil ve ayrı anlaşmalardır. Türkıyenin garbî Avrupa devletlerile yaptığı anlaşmalar Balkan misakı azalarının ne hukukunu, ne de vecaibini değiştirmemektedir. Bu misak Balkan cifcetinden Türkiyenin emniyeti için ayrı bir zamân ve sed teşkil etmektedir. Devriş Paşanın, Sadrıazam Lâlâ Mehmed Paşayı otomobil cıkarmanın neticesi acaba ne olacak? Istanbuldan uzaklaştırmak için çevirdiği Eski Belediye idaresi, taksi otomobilentrikalar neticesiz kalmıyordu Haseki sultan efendımız hünkârımıza anlatsa ki bu Derviş Paşa dedikleri yaban adamı bir zalim ve haris kisidir; sözlerine bunca itibar eylemenin ziyanı olmak gerektir. Mahfiruz haber yolladı: Derviş Paşa zalimi hünkârımızı efsunlamıştır. Şu zamanda söylenecek sözler kâr etmez. Tedbirli davranasız ve yaptıkların gözden kaçırmıyasız! Sun'ullah Efendi Padişahla görüşmek niyetinde olduğu halde bu cevabı aldıktan sonra vaz geçti. Kethüdasına Derviş Paşa konağına girip çıkanlara göz kulak olmasını emretti. Lala Mehmed Paşa artık kendisini bir kukladan farksız buluyordu. Bir gün Padişaha bu halden şikâyet etmek, dinletemezse «mührü hümayun» u vermek üzere huzura girdi. Lâkin pek keskin, sert ve kısa bir emirle karşılaştı: Aceme serdar olup gitmen lâzım gelmiştir. Avusturya ile senelerdenberi devam eden harbler sırasında bir taraftan da kesik kesik sulh konuşmalan oluyordu; o kadar ki bir anlaşmanın imza edilmesi ümidi iyice artmıştı. Mehmed Paşa îran üzerine gitmeden önce bu işi bitirmek istediğini söyledi. Lâkin bu fikrini de kabul ettiremedi; kırgın bir halde konağına döndii. Zengin, kuvvetli ve çok tanınmış olan Kürd Beyi Mir Şeref'in damadı olaa Nasuh Paşa Iran hududlarmı iyi biliyardu. Serdar olarak giderse şan kazaîiacağına şüphe yoktu. Bunun için kendisine aid tayin kararınm geri alınmasına canı sıkılmıştı. Padişahın Derviş Paşa gibi kaba, anlayışsız, zalim ve fitneci bir herife bu kadar kıymet /ermesine de kızıyor, başına bir beU gelmeden bu yerler den çıkıp gitmek istiyordu. Sadrıazamın aldığı emri öğrenince daha çok sıkıldı ve ihtiyar vzire de acıdı. Hemen onun konağır»* gitti: Devletlum, Iran üzerine gitmekten sakınmıyasın. Bferi' de1 geîir, cafidan hizmet eylerim. Orada dahi Öyle işier göresin, öyle şanlar kâzariâslrf l i 'Nerhle1 de yaptıkların unutula!.. Mehmed Paşa derd yanıyordu: Bir taraftan biz Mur vadisinden, bir taraftan da Buçkayi Presburg'tan Viyana üzerine yürüseydik bu iki ordu Viyana önünde birleştiği halde Nemse'de bize karşıhk vermeye takat mi kalırdı? Korkarım ki şimdi Buçkayi'ye ve on iki senedenberi Osmanlı devletine sadakatlerini kazanmaya çalıştığım Macarlara müdara edilmez de bunca çalışmalann semeresi kaybedilir! Lala Mehmed Paşa bir türlü ümidsizliğe düşmüyordu. Padişaha uzun bir mektub yazarak fikrini kabul ettirmeye çalıştı, hiç birşey yapamadı. Ustelik Macaristan seferinde ordunun nüzul eminliğinde çok iyi işler görmüş olan Kapıcıbaşı Mustafa Ağamn Kastamonu Sancak Beyliğine tayin edildiğini öğrendi. Buna da çok canı sıkıldı. Padişaha tekrar mektub yazdı: «Mustafa Ağanm orduda bulunması çok lâzımdır. Seferde onun yerini tutacak kimse yoktur. Onu ayırmak benim kolumu kanadımı kırmak demektir.» Padişah bu kâğıdm üzerine şu garib sorguyu karaladı: «İhsan ettiğimiz sancağı beğenmez mi?» Derviş Paşanın, Lala Mehmed Paşayı Istanbuldan uzaklaştırmak, gittiği yerde de hiçbir iş yapamıyacak hale getirme.k için çevirdiği entrikalar neticesiz kalmıyordu. Sadrıazam, ister istemez, yola çıl^lmak üzere lâzım gelen emirleri verdi. Çadırlar Usküdara kuruldu; bayraklar ve tuğlar dikildi. İran üzerine sefer karan böylece ilân edilmiş oluyordu. Ayni gün Canfeda kadın çoktanberi süren başağrısına «nefes ettirmek» için Şeyh Sıvaslı Abdülmecide gitmişti. Orada Şeyhülislâm Sun'ullah Efendi ile karşılaşınca hocanm hemen gözleri parlamıştı: Seni Allah göndermiştir. Sultanımız için diyeceklerim var. Bir aralık konağımıza gelesin. Halilem dahi sana birhayli hasrettir. Canfeda akşam üzeri saraya döndügü zaman biraz solgundu. Hemen Mahfiruzla başbaşa kaldı; Sun'ullah Efendiye nasıl rastladığını, onun neler söylediğini anlattı: Ebülmeyamin ramazandan sonra dahi iki defa eski saraya gitmiş. Büyük Valide ona «Şeyhülislâm bulunduğun günler bu devlet için ne mutlu idi! Sen gene Müfti ye Derviş Paşa sadrıazam, olsa ne Celâlî, ne Nemse, ne de Iran işi altı ay dayanurdu» demiş. Derviş Paşa büyük Valideye bayramda bir mücevherli altın reçel takımı yollamış, Ebüimeyamin ile de pek dost imiş, sık sık görüşürlermiş! Bu nice şeylerdir?.. Derviş Paşa dedikleri bu zalim büyük Valideyi gene saraya geiirtmek mi diler? Sun'ullah Efendi «Bundan şüphe edilmesin» diyor. Mahfiruz bunları dikkatle dinlemişti. Canfeda kadma ve Şeyhülislâma hak veriyordu. Venedikli karıdan herşey beklenebilirdi. Bu takdirde Mahfiruz ne olacaktı? Bir kenara atılacak, hiçbir kudreti olmaksızın, hapsedilmiş bir vaziyette kalacaktı. Hatta Padişahın bir gün herhangi birinin sözüne kapılıp da, babası gib\, kendi oğlunu, Şehzade Osmanı boğdurması ihtimalini bile düşünüyordu. Hemen Padişahı görmek istedi. Sultan Bayezid köşkünde müşavere üzeredir. Dediler. Gece aradığı zaman, uyuduğu, ertesi sabah da Cezayirden henüz gelmiş aslanları görmek için Aslanhaneye gittiği söylendi. En sonra Kızlarağası boynunu bükerek işin içyüzünü açığa vurdu: Hünkânmıza söyledim ki, haseki sultanın çok mühim diyecekleri vardır. Sordu ki, neye dairdir? Hünkânmızın hayatı hakkındadır, dedim. Hekimbaşidan daha mı iyi bilir, dedi. Saltanat ve devletinize dahi alâkası vardır, dedim. Babam gibi kadın sözüne uyup lamir olunmaz hatalar mı işlesem hoştur, dedi. Bunlar hep Derviş zaliminin efsunlandır, sultamm. Anlatmak için davrandım, lâfım ağzımda kaldı: Sen dahi bilmezsin; sus! Hod kendi aklımla iş görürüm, deyup azarladı. Bugünlerde bir garib hal üzeredir ve pek celâllidir, Birşey söylememek ve sabreyleyüp tedbir almak gerektir. Derviş Paşanm ihanetini elle tutuîur, gözle görülür bir şekilde Padişaha göstermedıkçe hiç birşey yapılamıyacağına şüphe kalmamıştı. .Sadnazam o kadar üzüldü ve sarsıldı ki üçüncü gün ikindi Divanında ansızın başmdan ayağına doğru bir alev dalgas; geçer gibi oldu; vücudünün yansı felce uğradı, bulunduğu yere düşüp kaldı. Usküdara ve İrana değil oda kapısına çıkabilecek halde değildi. Hekim çağrıldı, ayni zamanda Padişaha haber gönderildi. Gelen hekimlerin ilâclarından bir fayda görülmüyordu. Sadrıazamı sevenlerin her birinden bir tavsiye geliyordu. Hatır sormak için uğnyanların arasmda Ebülmeyamin Mustafa Efendi de bulunuyordu. Konaktan ayrılırken Sadnazamm kethüdası sarhoş Abdiye sokuldu: Rabi Salamon derler bir Portakal (1) hekim vardır; benzetmek gibi olmaya lâkin Lokman Hekim misali ilâclar yapar. Bir de ona baktırsanız.. Ayni gün Sun'ullah Efendi Defterdar Baki Paşayı çağırttı: Kethüdası olan sarhoşu çağırtmak isterdim amma anın akh başında değil. Sana diyeyin ve bu sırrı açığa vurayın: Derviş Paşa ve Ebülmeyamin dedikleri zalimler, hekim namına olan Portakal dedikleri dinsiz elile huknaya (2) zehir katup öldürmeye kasdetmişlerdir. Kethüdası olan sarhoşa ve diğer yakmlarına haber verin de ol kâfiri zinhar uğratmasunlar! Kulunuz dışarıdan bir adamım, sözüme kim itibar eder? Sen haber ver. Onunla şanlı bir muharebede bulundun, iyiliğin istemek farz derecesindedir. Elbet göz sulak olasm! Baki Paşa hemen Sadrıazamın konağına gitti. Hasta halinde böyle bir haber vermenin iyi olmıyacağını düşünerek birşey söylemedi, lâkin hekimi geri çevirdi. Lala Mehmed Paşa bir iki gün sonra iyileşir gibiydi. Fakat gelen giden eksjk olmadsğı için dinlenemiyordu; selâmlıktan hareme geçti. İki üç gün de orada yattı, sonra yeniden fenalaştı. Derviş Paşa Sadnazamı Padişaha müzevirlemekte devam ediyordu: Hastalık bahanedir. Sefere çıkmayup harem keyfin sürer. Bilmez ki hünkânmıza herşey ayandır. Padişah büsbütün kızdı. Hemen bir emir yazdı: «Nice bir temaruz edersin! Şöyle ki bir gün çıkmıyasın, hakkından gelürüm.» Sadrıazam bunları okuduğu zaman gözlerini yumdu ve derin derin içini çekti. Cevab gönderdi: [Arkası var'] Yazan: Kadircan Kaflı Piyasaya muhtelif renkte Doğru değil mi? Kararsızlık ve tereddüd Ögrenildiğine göre, Zonguldak kömür havzasından son zaınaniarda b«klenen randıman alınamıyor. Mevsimin yaz ve Karadenizin sakin olmasına rağmen, kömür doldurmak için 54 gün nöbet bekliyen vapurlar var... İstihsal az, tahmil, tahliye hâlâ yolunda değil... Bu vaziyetin devam edip gelmesine sebeb olan sey, lüzumlu görülen tesisatın henüz yapılmaması, tehir ve talik edilmesidir. Maden ocaklannın bir kısmında elektrik tesisatı vardır. İstihsal levazımı, kullanılan alât ve edevat pek iptidaidir. Bu vaziyetin önüne geçmek, ;stihsali artırmak için, işi bir elden idare etmeli, bilhassa Kozludan Zonguldağa kadar havaî hat yapılmalı, liman işi bir an evvel halledilmelidir. ' Bu tesisat yapıldıktan sonra kömürün maliyet fiatı ucuzlıyacağı gibi, istihsal çoğalacak, fazla ihracat temin olunacaktır. Halbuki, şimdi yalnız Ereğli Fransız şirketine, alacağına mukabil kömür verilmekte, hiçbir ihrac işi yapılamamaktadır. Memlekete milyonlar kazandıracak olan bir iş üzerinde tereddüdü ve kararsızlığı müsamaha ile karşılamamahdır, diyoruz; Kızılay haftası Hayır müessesemizin her zaman yaptığı hizmetler tebarüz ettirilecek Temmuzun birinden itıbaren Kızılay haftası başlıyacaktır. Bu hususta yurdun her tarafında olduğu gibi, şehrimizdt de yapılacak olan tezahürata aid program hazırlanmıstır. Bu en büyük ve en eski hayır müessesesinin harbde ve sulhta yaptığı hizmetler, seylâb, yangın, zelzele, salgın hastalık ve kıtlık gibi her türlü felâ ketlerde gösterdiği büyük fedakârlık ve yardımlar, halka anlatılacaktır. Şehrin her tarafına dağıtılmak üzere Kızılayın yardım şekillerini gösteren renkli afişler bastırılmıştır. Bu afisler şimdiden muhtelif yerlere asılmaktadır. K'zılay haftası devam ettiği müddetçe amatör temsil heyetleri tarafından Kızılayın yardımlarını tebarüz ettiren temsiller verilecektir. Şehrin tanınmış ticarethaneleri, bu hafta zarfında vitrinlerini Kızılaya tahsis eylemeği kabul etmişlerdir. Ankara Radyosu da devamlı şekilde neşriyat yapa caktır. lerınin bir renkte boyanması esasmı kabul ve piyasaya muhtelif renkte taksi otcmobili çıkmasını menetmişti. Yeni bir karar üzerine, piyasada muhtelif renkte yeni taksi otomobilleri görülmeğe başlanmıştır. Evvelce taksilerin bir renkte olmaq ve hatta taksi adedinin tahdidi hakkında verilen kararın esası şuydu: «Halk daha ziyade yeni otomobıle rağbet gösteriyor. Bu sebeble yeni otomobiller birkaç ay fazla iş yapıyor. Eski} ince de müşterisi azalıyor. Bunları taksitle olan şoför veya mal sahibleri mütebaki taksitleri ödiyemiyorlar. İş mahkemeve intikal ediyor. îcra el koyuyor, arabalar garaja çekiliyor; buna mukabil piyasaya yeni otomobiller çıkıyor. Bir müddet sonra bunların sahibleri de ayni vaziyete düşüyorlar. Memleketin parası Avrupaya gidip dururken, araba sahibleri borclanıyorlar; garajlar eski otomobillerle doluyor. Halbuki taksiler için tek boya kabul edilse, bunlann adedi de tahdid ediise her sene otomobil parası olarak verilen yüz binlerce liradan mühim bir kısmı memlekdte kalacaktır.» Şehrimizde 360 ı çalışan, 7 si çalışmıyan 367 resmî otomobil, 1210 hususî otomobil, 1439 taksi, 813 kam yon ve kamyonet, 176 otobüs, 390 motosiklet vardır. Bunlardan 846 hususî, 1168 taksi, 638 kamyon, 137 otobüs faaliyet halindedir. MALİYEDE Yeni yaptırılan binalar Birbirine örnek olarak yapılan Maliye binalannın sayısı gittikçe çoğaimak tadır. Evvelâ Samatyada, sonra Sirkecide Ho capaşada yapılan Maliye Tahsil Şubeleri binalannı müteakıb üçüncü olarak Kadıköy Maliye binasının inşaatı ikmal edilmiştir. Binanın küşad merasimi bir kaç güne kadar yapılacaktır. Bundan başka dördüncü binanın eski Şişhane karakolu arsasında inşasına baş lanmış, fakat iş, şehir plânına uygun olmadığı iddiasile bir müddet durdurulmuştu. Beyoğlu Belediyesinde îmar müdürü Hüsnü, defterdar Şevket ve diğer bazı mühendislerin iştiraklerile yapılan bir toplantıda bu binanın vaziyeti tetkik edilmis ve binaya şehir plânına uygun bir istikamet verilmesi kararlaştınlmıstır. Fatihte bir Maliye binasının inşasına baş lanmış. Veznecilerde yaptınlacak diğer bir bina da eksiltmeve konulmuştur. Doğru değil mi? Sıcaklar Haziran ayı içinde şehrimizin havası çok değişiklikler yapmış ve diğer senelere nazaran oldukça yağışlı günler olmuştur. MÜTEFERRÎK Dün hararet derecesi, Beynelmilel Nevyork 30 santigrada yükseldi Sergisinde Türk günü Beynelmilel Nevyork Sergisinde temmuzun yirmi üçüncü günü Türk günü olarak aynlmıştır. O gün ve o gece, büyük merasimle tes'id edilecektir. Bu hususta hazırlanan parlak program Ankaraya gönderilmiş, hükumetçe de tasvib olunmuştur. Bu tezahürat devam ederken bir taraftan da Nevyork radvosu bir saat ayırarak Türkiye hakkında nesriyat yapacaktır. Ankara radyosu, Amerika üzerine neşriyat yaparak beynelmiîel sergideki tezahürata iştirak edecektir. Bilhassa evvelki gün Okmeydanından Şişli istikametlerine doğru ortalığı kesif bulutlar kaplamış, ilk nazarda bu hava hâdisesi merak uyandırarak siklon veya hortum zannedilmişse de bilâhare her ikisinin de olmadığı anlaşılmıştır. ~ Son günrere kadar devam edenflerinlik, dün birdenbire zail olmuştur. Buluriduğumuz mevsim içinde her nekadar daha sıcak günler geçmiş ise de hararet deMareşal Çakmak köyü Vekiller Heyeti; Ovâcık kazasının mer recesinin otuza kadar çıkmış olma?ı itibakezi olan Beled köyü isminin Mareşal rile dün de en sıcak günlerden biri olarak Çakmak olarak değiştirilmesine kara: sayılabilir. vermiştir. Hava raporu DENÎZ tŞLERt Boğazda çarpışma Karadenize çıkan Amerikan bandıralı bir şileb Umuryerinde Karadenizden gelen Şıle limanına bağlı bir yelkenliye çarparak omurgasından yaralamiştır. Nüfusça zayiat olmamıştır. Hâdise hekkında Liman dairesi tahkikat yapmaktadır. Teşkilâtı Esasiye Encümeni Reisliği Büyük Millet Meclisi Teşkilâtı Esasiye Encümeni Reisi Fethi Okyarın Adliye Vekâletine geçmesi üzerine encümen riyasetine Kütahya meb'usu Receb Peker intihab olunmuştur. Feribot işletme lâyihası (l'ı Portekizli. (2) Lâuman. Sirkeci ile Haydarpaşa arasmda Feribot işletilmesi hakkmdaki kanun lâyiIstanbulda hava, açık geçmiştir. Rüz Âma bir kadın az daha hası Büyük Millet Meclisine verilmiştü. gâr cenubu şarkiden saniyede 13 m*tre Hükumet bu iş için iki buçuk milyon Lyanıyordu! hızla esmiştir. Sıcaklık en yüksek 30, en ralık bir tah^'sat istemektedir. Kumkapıda Cömerdler çıkmazmda oP. T. TELEFONDA düşük 15,8 santigrad olarak kayd<?dii turan yetmiş beş yaşlannda iki gözü âmiştir. ma Sabriye isminde bir kadın evvelki Adliyeye verilen memurlar akşam bir mangal yakarak yatağının ŞEHİR tŞLERÎ yanma almıştır. Geceyansı sıçrayan bir Beyoğlu Posta ve Telgraf muhabere kmlcım yorganı yakmş, ateş kadmın vü memuru Hicabi ile Niyazi haklannda Bugünkü toplantı Müddeiumulikçe yapılmakta olan tahkiBugün, Belediye istişare heyeti aza cudüne de sirayet etmiştir. Sabriye bu kat intac olunmuştur. Tahkikatm ver larile ekmekçilerin gönderecekleri mu vaziyet karşısmda feryada başlamış ve diği neticeye göre, bu iki memurun tel rahhaslar, toplantı yaparak ekmek ima etraftan yetişenler kendisini diri diri yan graf müsveddeleri üzerindeki lüzumsuz liye ücretinin arttınlması hakkındak: mak tehlikesinden kurtarmışlardır. Yankelimeleri çıkarmak ve makbuzlarda da talebleri tetkik edeceklerdir. Ekmekçi gın söndürülmüş, Sabriye tedavi albazı tahrifat yapmak suretile ihtilâsta bu ler, imaliye ücreti olarak tayin edilen pa tına almmıştır. lunduklan iddia ediliyor. Üç çuvalı dol rayı az bulmakta, istişare heyeti ise bu Hiç yoktan kavga . . . duran tahkikat dosyası ve evrakı nıüs hususta verdiği kararda ısrar etmekteSirkecide Gazianteb otelinde otutan bite birinci sorgu hâkimliğine verilmiş dir. Karakaş ile arkadaşı Muhib Ertir. Tarihî eserler kalem. Hüdavendigâr caddesinden geŞehir dahilindeki tarihî su kemerleri çen Cemale hiç yoktan hakaret etmişler; Adliyeye verilen hırsız le duvar ve mahzenlerin vaziyetleri tet bununla da iktifa etmiyerek onu dövmeAvram adında sabıkah bir yankesicı. kik edilecektir. Bunlardan muhafazası ye başlamışlardır. Bu esnada Cemali itedün sabah Şarköye gitmek üzere Tay münasib görülenler korunacak, tarihî bir rek 45 numaralı berber Mahmudun dukyar vapurunda bulunan Kasımm kızı Na kıymeti olmıyanlar ise yıkılacaktır. kânınm camını da kırmışlardır. Suçlular zirenin eşyaları üzerinde duran para yakalanarak tahkikata başlanmıştır. çantasını çalıp kaçarken yakalanmıştır. Mudanya iskelesi yeniden Hilekâr satıcı Birinci Asliye Ceza mahkemesinde vâyapılıyor Eyübde Kemaliyeli Mehmed oğlu Ali ki olan duruşmasmda Avramın yankesiBursa (Hususî) Mudanya iskele Rıza Eyüb pazannda domates satmakta cilik ve esrar kaçakçıhğı gibi müteaddid suçlardan hapis ve para cezasına r.;ah sinin yeniden yapılması için 280 bin li iken elindeki terazinin alt kısmına bir kum olduğu anlaşıldığmdan sabıkahnın ralık bir tahsisat kabul olunmuştur. Yeni demir parçası ilâve etmek suretile sabu cezalarını çekip çekmediği hakkmda Mudanya iskelesinin inşası temmuzun bi tış yapmakta iken suç üstünde yakalan alâkadarlardan malumat alınmasına ve rinci günü münakasaya konacaktır. Yeni mıştır. muhakemesinin mevkufen görülmesine iskelenin projesi yapılmıştır. Buna nazaDudağından yaralandı karar verilmiştir. ran iskelenin genişliği 81 metre olacak, Lâlelide yeni yapılan Eminin apartıMudanya Bursa demiryolundan bir hat manında çalışan Muhib bir buçuk metBursada büyük bir postane bu iskelenin iki tarafına temdid edilerek relik bir duvardan düşerek dudağından yapılacak vapurlardan çıkacak yükler doğruca va yaralandığından Cerrahpaşa hastanesine Bursa (Hususî) Nafıa Vekâleti gonlara konacaktır. İskelenin orta yeri kaldınlmıştır. Bursada muazzam ve modern bir Posta, ne birinci, ikinci sınıf yolculara mahsus Bogulurken kurtarıldı Telgraf binası yaptırmak üzere 70,000 bekleme salonları yapılacak ve iskelenin Silivrikapıda oturan Ömer, Narlıkapıliralık tahsisat kabul etmiş ve havalesini üç tarafına üç büyük vapur yanaşabile da denize girmiş, yüzmek bilmediğinden göndermiştir. Yeni Postane binasının ya cektir. Ayni zamanda bir ucu kırık ola boğulmak üzere iken etraftan görülerek pılacağı yerler tespit fdilmektedir. Tes rak yapılacağından poyraza karşı açık kurtanlmıştır. Ömer tedavi edilmek üpiti müteakıb derhîJ in,"vata başlanacak bulunan Mudanya iskelesi bir liman ha zere Cerrahpaşa hastanesine götürülline de sokulmuş olacaktır. müştür. .^ tır. Yeşilköy Meteoroloji istasyonunun kaydeylediğine göre dün hava; yurdun Karadenizin şark kısmile doğu Anadolu nun şimal kısımlarında çok bulutlu ve mevziî yağışlı; Trakya, Kocaeli ve orta Anadolu bölgelerınde bulutlu, diğer bölgelerde umumiyetle açık geçmiş, rüzgârlar cenub doğusu bölgesinde şimalden, diğer bölgelerde umumiyetle cenub isti kametinden orta kuvvette esmiştir. Eski Arnavudluk Başvekili Evvelki gün şehrimize gelen Arnavudluk Başvekili Koço Kotta, Perapalasa gıderek Kral Zogo ile uzun müddet görüşmüştür. Dünkü gazetelerden biri Kral Zogo'nun bu görüşmeden sonra evvelki akşamki ekspresle Avrupaya hareket ettiğini haber vermiş ise de, bu, doğru değildir. Kral Zogo'nun Avrupa seyahatine ne zaman çıkacağı henüz belli değildir. Muharrem Feyzi TOGAY Halkı heyecana veren Bıılgar Bir kahveci yabancı devlet lehine propaganda yapmak suçile tevkif edildi Eyübde kahvecilik yapan Tanaş isminde bir Bulgar; halkı heyecana verecek uydurma haberler ortaya atmak ve bir yabancı devlet lehine propaganda yap mak suçile yakalanarak adliyeye veril miştir. Tanaşm birinci sorgu hâkimlığince sorgusu yapılmış ve tevkifine karar verilerek Tevkifhaneye gönderilmistir. Motosikletle giderken . . • Kasımpaşada oturan komisyoncu Arif oğlu Hüseyin. 317 numaralı motosikletle köprüden geçerken şoför Sıtkı oğlu Şükrünün kullandığı 2292 numaralı taksinin sadmesine maruz kalmış, sağ bacağmdan yaralanmıştır. Yaralı tedav' altına almarak suçlu şoför yakalanmıştır. C u m h u r i yet Abone şeraiti] ™ Senelik Alb ayhk Üç ayhk Bir aylık Niishası 5 kuruştur y e »;* 2700 Kı 1450 » 800 > Yoktur 1400 Kr. 750 > 400 > 150 »

Bu sayıdan diğer sayfalar: