11 Ağustos 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

11 Ağustos 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11 Ağustos 1939 CUMHURtYfcı Teşhir edilmekte olan Işsizlik ve dilencilikle 3 milyon îngiliz lirasına san'at eserleri nasıl mücadele edilir? mal olan fabrika ağusYazan: SAFAEDDİN KARANAKÇI Bundan evvelki bir yazırmzda, memleketimizde sınaî manada olmamakla beraber günden güne artan bir işsizliğin mevcud olduğunu, Istanbul ve îzmir gibi büyük şehirlerimizde şüpheli ve gayrimaz but bir hayat yaşıyan dilencilerin çoğaldığını mütalea etmiş ve gerek işsizliğin ve gerek dilencıliğin ziraat gelirlerinin azalmasından ve bazı sanayiin makineleşmesinden mütevellid olduğunu işaret etmiş tik(l). îşsizlik ve dilencilik cemiyetin yeni tanıdığı hâdiseler değildir. İş ve servet tarihlerinin seyri imtidadınca işsiz insana, servetsiz ierde raslanmiîtır. Cemiyet içinde yaşıyan insanlar birbirlerine zımnî kefalet ve mütekabil teavün hislerile bağlıdırlar. Bu kefalet ve mütekabil teavün hislerinde nâzım, ferdin ahlâk vasıfları, müeyyide vicdanıdır. Devlet halinde teşahhus etmiş cemiyetlerde bu hislerin müeyyidesi devletin mevzuatı ve müesseseleridir. Demokrat teşekküllerde devlet, ferdin bir ifadesi, bizzat kendisidir. Binaena'.eyh devlet bütün kuvvet ve teşkilâtile ferdi işsiz, gayrimemnun ve sefil bırakmamak mecburiyetindedir. Çünkü devletin varlığı, ve bakası ancak vatandaşın varlığı ve bakasile kaimdir. Totaliter birliklerde her şey devletindir, devlete aiddir. Devlet en kuvvetli, en büyük ve hatta en ilâhî bir varlık olduğuna göre ona aid ferdlerin sefil, işsiz ve aç kalmasına imkân yoktur. ruyacak, onlara iş verecek, kimsesiz ve çalışamıyacak derecede hasta ve düşkünleri himaye edecek veya bağrına basacak hemen hemen hiçbir ciddî ve sağlam kuru mumuz yoktur. Bir müddet evvel Sultanahmedde Istanbul Belediyesi tarafmdan bir fakirler yurdu açıldığını ve yahud açılmak istenildiğini hatırlıyoruz. Galatadaki kimsesiz çocuk müessesesi kapanmıştır. Istanbul gibi bir vilâyet merkezinde içtimaî yardım müesseseleri bu halde olursa diğer vilâyetlerimizi siz düşününüz. Mevzuatımız düşkün vatandaşlan hi maye etmeği, işsizlere iş bulmağı âmirdir. Programına nazaran, işçi olan yerlerde işçi analan ve işçi çocukları, kimsesiz yavruları veya yardıma muhtac ihtiyarlan, hayatlannı çalışmak suretile kazanan işçileri korumak Cumhuriyet Halk Partisinin değişmez umdelerindendir. 1580 sayılı Beîediye kanunumuzun 15 inci maddesinin 48 inci bendine göre Belediyeler yersiz ve yurdsuz olanlara iş bulmak, bunlardan garib olup da çalışa mıyanları memleketlerine göndermek, kimsesiz kadın ve çocukları korumak mecburiyetindedirler. Bu ve bunlara benzer hükümlerin mevcuduna rağmen ciddî ve esaslı içtimaî teavün müesseselerinden mahrum olduğumuzu söylemekten çekinmiyoruz. Tetkikler, denemeler Yakınşarkın çelik merkezi: Karabük 23 UncU Galatasaray resim sergisinde : İLİMKÜSESi İHTiRALAR Yeni bir çelik Gün geçmiyor, yeni bir halita işi tiliyor. Laboratuarlar hergün yeni yeni halitalar meydana getiriyorlar. Haîita ların hassaları mürekkiplerinin hassalarına pek benzemez. Meselâ, demir, çelik, nikel ve kobalt miknatısî cisimler olduklan halde nikelli çelikler arasında mikr.atıs hassaları pek yüksek olan Permalloy ve Mumetol gibi halitalar bulunduğu gibi miknatıs hassası olmıyan Nomay gibi halitalar da vardır. Buna mukabil miknatıs hassaları hemen hemen mev cud olmıyan bakır, alüminyom ve manganezden mürekkeb olan Heusler hali talarının miknatıs hassaları mevcuddur. Erime sühunetleri epey yüksek olan madenlerden yapılmış bazı halitaların erime sühunetleri pek düşük olduğundan elektrik sigortaları olarak kullanılır. Kurşun ve kalayın erime sühunetleri 200 ~ nin yukansında olduğu halde kurşun kalay lehimleri arasında kibrit şu lesile eriyenler var. Yeni yapılan halitalardan biri de Ledloy adlı hahtadır. îstikbali pek parlak olan bu halita az miktarda kurşunu havi olan bir çeliktir. Kurşunun yağla ma tesirinden dolayı bu halita uzerinde işlemek kolaydır. Bu halitaya (sulb mahlul) adını vermek de doğru değil dir; çünkü soğuk halitada kurşun pek mikroskopik cesamette zerreler halinde yayılmıştır. Mahlulden ziyade bir kolloidoldur. Kurşunu havi olan pirinc ve bronz tunclardan ilham alan mütehassıslar kurşunun çeliğe zerki uzerinde tecrübeye girişmişlerdir. Bu neviden pirinc ve tun cun başlıca karakteristiği, işletmelerinin kolay oluşudur. Bu araştırmalarda bir müşkülle karşılanmıştır ki o da çeliğia erime sühunetinin kurşunun tebahhur (buhar haline girme) sühunetine pek yakın olmasıdır. Kurşun 1525 derecede tamarnen tebahhur «der. Bu mahzurun önüne geçmek üzere eritilmiş çeliğe toz halinde kurşun ilâvesi düşünülmüştür. Gerci bu sırada bu miktar kurşun tebahhur edeıse de bir miktan da çelik tarafmdan ab sorbe (bel) edilir. Çelik soğuduğu za man kurşun bütün kütleye mütesaviyen tevezzü ettiği görülüyor. Bu suretJe çeliğin işlenme kabiliyeti yüzde 60 arti . mış olduğu gibi çelik uzerinde çah^n makinelerin hayatı da yüzde yüz artrnıj olur. tosta işliyecek Yazan: FAHRİ HIRÇIN Deyli Telgrafin hususî muhabiri Arthur Marlon (Yakınşarh'.n çelik merkezi) serlevhası al'.ında gazetesinin 7 apustos tarihli nüshasmda aşağıdaki makaleyi yazmış tir: Türkiyenin ilk maden izabe ocağı eski bir pirinç tarlasında tesis edilmiştir. 3,000,000 îngiliz lirasına mal olan bu ocağın ağustos zarfmda isliyeceği ve istihsale başhyacağı bekleniyor. Ankaranın kuş uçuşu seksen mil şimalinde olup trenle on iki saatte gidilen, Karabükte, eski bir bataklıkta İngilterenin çelik sanayii merkezi Middles brough'un Türkiyede bir eşi meydana getirilmektedir. Bu teşebbüs tam manasile millidir. Sanayi teşebbüsatını ilerlettneğe mahsus olup sermayesi devlet tarafmdan temin olunan Sümerbankla Türk hükumetınin murakabesi altındadıı. Fakat işletmesi İngilizdir. Îngiliz dimağları, Îngiliz sanat ve mehareti Türk ellerile işbiriliği yaptığından bu müessese, Türk sanayiinin inkişafı tarihinde bir dönüm noktasım teşkil etmeği vadediyor. Türk hükumeti memleketın muhtac bulunduğu sanayi mevaddını ecncbi membalara tâbi ol maksızın yerli olarak yetiştirmek siyasetini takib ediyor. Bu siyasetin icabı olarak 1936 senesinde mahallî sanayiin ve Ruhan veya bedenen hasta olmaları itigenişlemekte olan iktısadî programının barile çalışamıyan vatandaşlan îstisna emuhtac olduğu çeliği Türkiyeden temin decek olursak memleketimizde işsizlik ve etmeğe karar vermişti. îngiliz maliye ve Rengi ve seyri ne olursa olsun muasır dilencilik, küçük esnaf ve sanaat erbabısanayicilerile müteaddid konferanslar ya(cemiyet telâkkisinde kütle arasında gayri nın büyük sermaye ve sınaî temerküzler pıldıktan sonra Londrada ihracat kredimemnun ve mustarib vatandaş bırakma karşısında mukavemet edememesi ve billerini garanti etmeğe mahsus devlet damak bugünkü rejimlerde en esaslı bir um hassa köylerde iş bulamıyan rencperlerin iresi Türkiyede çelik müessesatı vücude de, en kuvvetli bir şiar halini almıştır. kasabalara akm etmesi yüzünden artmak getinmeğe mahsus 2,750,000 îngiliz liMedenî memleketlerin tekâmül tarihle tadır. rahk krediyi garanti etmeğe karar ver 'rini tetkik edecek olursak görürüz ki he Eski İstanbulda başlıbaşına bir geçim mişti. men hemen her memlekette işsizlik, dilen membaı olan bakkallık vardı. Şehrin uzak İcab eden rnalzemenin satm ajınmasi cilik başgöstermiştir. Klâsik iktısad ve semtlerinde büyük sermayeli bakkallar ve bunlann yerleştirilmesi işi Brassert İnidare kitablarında işsizliğin, dilenciliğin bulunurdu. Bu müesseselerin günden güne giliz firmasına bırakılmıştır. sebebleri ve onlarla mücadele şekıllerı azaldığını görüyoruz. Sebebi basittir. Az zaman sonra Soğanlı deresinin şihakkında miistakil fasıllar vardır. Müstehlik kredi ile alışveriş etmektedir. malindeki Karabük ismindeki küçük karİdeal devlet, işsizliği yenen, millî hu Mahalle bakkallığının ticarî varhğı buna yenin ahalisi asırlardanberi devam eden dudlar arasında içtimaî sefalete yer vermi gayrimüsaiddir. sükunun fabrikanın yerini ölçmeğe ge yendir. Bunun için devlet işsiz ve bedbaht Mukavemet edemiyen bakkal, dükkâ Ien mühendislerin faaliyetile bozuldu vatandaşlara iş, çalışamıyacak halde olan nmı kapayarak başka bir iş bulmağa ğuna şahid olmuşlardır. Fabrika için, Sokimsesizlere maişet ve baka imkânları te mecbur olmaktadır. îstanbulda doğramağanlı vadisinin sık ormanlarile mestur min etmek mecburiyetindedir. cıhk, bakırcılık, kayıkçılık, sürücülük gibiı dağların arasında bir nokta intihab edilBence işsizliğin ve bunun doğurduğu işler binlerce aile besliyen birer san'altı. miştir. dilenciliğin üç sebebi olabilir: Bu san'atlar gün geçtikçe azalmaktadır. Binaenaleyh fabrika hava hücumlarinA Vatandaş hastadır. Verilen işi Yaplacak ilk iş bu gibi esnafa, münha dan iyice mahfuz bulunuyor. Fabrikanm yapamaz, yahud kusurlu doğmuştur. Fiz sıran bu işlerde kullanılmak üzere ucuz büyüklüğü bacalannın azametinden belyolojik veya bedenî arızaları çalışmasına faizli ve uzun kredili para temin etmek lidir. On üç baca vardır. Bunlardan koveya sâyinin müsmir olmasına mânidir. tir. ka mahsus bir bacanın irtifaı 260 kademBöyle bir vatandaşın iaşe ve infakile müDiğer taraftan köylerden şehre akm dır. Kok bataryasının kırk iki fırını varkellef vakti yerinde ailesi bulunmadiğı eden rencperlerin vaziyeti bilhassa şaya dır. Müteharrik hangarın uzunluğu bin takdirde devlet onun yardımına koşmalını dikkattir. Türkiye herşeydgn e\rvel bir kademdir. Günde 1000 ton ham demir dır. ziraat memleketidir. Onun bu tabiî vasfı kullanılacak ve 1000 ton da kömür sarB Vatandaş tenbeldir, çalışmak isnı sermaye ile, teknikle teçhiz etmek, mem fedilecektir. Hertürlü ameliyat mihanikî temez. Böyle vatandaşlan ıslah etmek, lekette sınaî ziraat esaslarını kurmak lâ olarak idare edilecektir. Senevî fabrikaonlara çalışmak zevk ve hevesi vermek nın tam imal kabiliyeti ray ve travers gizımdır. modern devlete düşen vazifelerdendir. bi malzemeye mahsus 150,000 ton ve 3 Köylüyü köye bağlamak çarelerini a C Vatandaş çalışmak ister, sağlamilâ 40 pus kutrundaki borulara mahsus dır. Fakat iş bulamaz. Bu takdirde gene ramalıyız. Bunun için topraksız köylüyü 25,000 ton demir olacaktır. devletin tavassut, himaye ve muzaheretine toprak sahibi yapmak gerektir. 27.4.938 Fabrika tam kadro ile çalıştığı zaman muhtacız. Devlet teşkilâtile işsiz vatanda tarihli tevzii arazi talimatnamesinin me§1400 Türk işçisini besliyecektir. Bunlar 5a iş bulmak mecburiyetindedir. Zira her kur ve müspet neticelerini görmek isteriz. için 4000 kişilik büsbütün yeni bir şehir Sermayeden mahrum köylüye kredi teişsiz vatandaş iktısadî manada mühmel yapmak lâzım gelmiştir. Buna da 5 milbir kuvvet, içtimaî manada menfi bir var mini, onu murabahacıların elinden, Ziraat yon Türk lirası tahsis edilmiştir. Bankasma olan borclanndan kurtarmak lıktır. Bu senenin iptidasındanberi îngiliz düşünülebilir. İşsiz vatandaşlara iş bulBaşka memleketlerde düşkün, işsiz ve mühendisleri fabrikayı işletmeğe hazır fakirlerle meşgul olan resmî ve hususî bir mak için resmî bir devlet dairesi tesisi mu lanıyorlar. çok teşekküller vardır. Resmî olanların bir vafık olur. İktısad Vekâleti teşkilâtına daYakında İngiliz sanayi merkezi Middkısmı devlet tarafmdan, bir kısmı da hil dairelerin vazifeleri hakkındaki nizam lesbrough ile 5efild ve Glaskov'dan tecService d'assistence departemental veya namenin 58 inci maddesine nazaran bir iş rübeli İngiliz amelesi ve mütehassıslan Service d'admlnistraüon communal nam ve işçiler bürosu vardır. Bizce matlub olan gelecektir. larını alarak vilâyetler veya komünler ta daire bu değildir. Gerek iş kanunumuzda İngiliz mütehassıslarının çoğu çoluk ve gerek bu kanunu tatbikle mükellef olan rafından idare olunur. çocuğunu beraber getirdiklerinden Ka Modern devletin kurduğu merkez mu İş dairesi teşkilâtında işsiz vatandaşlara iş rabükte tahsü çağmda 60 kadar İngiliz avenet servisleri tarafmdan küşad ve ida bulacak bir merci ve makam yoktur. çocuğu toplanacaktır. Bunlann tahsili Sıhhiye ve içtimaî Muavenet ve İktısad bir meseledir. me olunan osıVe'ler hastalıklı amele ve ve kimsesiz issiz vatandaşlar icin mükem Vekâletlerinin iştirakile bir büro tesisi ve Karabük Karadeniz sahilindeki Zonmel birer melcedir. Bükreşte Asile de no yahud İş dairesi teşkilâtında bazı tadilât guldaktan 80 mil uzaktadır. Burada kâfi aple namı verilen birçok fakir yurdları 3'ap:lması düşünülebilir. Bu büro çalısabi miktarda kömür vardır. Bu kömürler havardır. Bu yurdlar beîediye ve yahud ha lecek, fakat işten mahrum vatandaşlara iş ricden celbolunacak ham demirlcri eritvir müe«se«ele:i tarafmdan idare olunur. bulmalıdır. mak için kullanılacaktı. Bunun için de Yersiz ve kimsesiz vatandaşlar kışın donFakir ve kimsesizlerin vaziyeti Al'.alv.n Çatalağzında hususî bir liman yapılacakmaktan yazın bunalmaktan kurtularak lutfuna bırakılmıştır. Istanbul Belediye tı. Fakat Türkiyede mebzul demir ma baslannı sokabilecek emin bir yer bulabi sinin bir Düşkünler Evi vardır. Fakat bu denleri keşfedildiğinden bu projeden felirlr. müessesenin malî vaziyeti ondan bekleni ragat edilmiştir. Bu madenlerin keşfi sırf Vilâyet ve komün servislerinin faaliyet' len gayeyi temine kâfi değildir. tesadüf eseridir. Divrikte demiryolu hattı Hususî muhasebe, Evkaf ve Belediye için istikşaf yapan mühendisler pusulalabilhassa sayanı dikkattir. Bunlar bakacak k'msesi olmıvan çocukları büvüKirler. De ler bütçelerinden ayrılan paralarla kurulup rının şiddetle inhiraf ettiğini raporla halileri. meczubları tonlavm mu^afaza eder hayir seven ellere tevdi olunacak teşekkül ber vermişler, bunun üzerine Maden Aler. Dilencilerle mücadele ederler, işsiz lerle kimsesiz vatandaşlar için yurdlar raştırma Enstitüsü telkikat yaparak cikurülabilir. Memleketimizde teffiz edil varda yüzde 68 nispetinde demir cevhelere is temin ederler. Halkın teseb^'"";ii ve devletin muzahe memiş binlerce metruk mal, harabiyate rini ihtiva eden zengin demir madenleriretüe kurulan Societe de secours mu yüz tutmuş medreseler vardır. Ufak bir nin bulunduğunu meydana çıkarımştır. l<ıels'\er dü«kün vatandaşa yardnn, Cnissehimmet bunlardan istifade temin eder. Divrikten istihsal edilen ham demirin d'eparene'l&T oarasızlara ucuz faizli VreAvrupa memleketlerinde olduğu gibi bir miktan fabrikanın küşadında kulladi temin etmeleri bizim icin savanı tetkik devletten yardım beklemeden şahsî teşeb nılmak üzere Karabüke getirilmiştir. ve mucıbi istifade olabilirler. Diger taraf büslerle kurulan hayir müesseseleri bu daŞu kadar var ki demir madeni Karatan k"vvet ve hızlanm ^mamen kütleden vada birçok müşküllrimizi halleder. Cemi bükten 600 milden fazla uzaktadır. Dealan Philanlhropie ve kiüse vakıflarüc ca vetlerin sağlam, çalışan ve müspet vatan mirin bu kadar uzur, mesafeden celbi lısan Eohoric cerruvetleri vardır. Bütün daslarla yükseleceğine inanmalıyiz. nakliye cihetinden masraflı olacaktır. bu hayir ve rl'n müesse?elerinin gave«i vaKARANAKC! Maahaza dünyanın bugünkü ahvaline tandas ıstırablarımn izalesine matuftur. a ) 9'8/939 taıihli Cumhuriyet. Biz3e iş nazaran Türkıyenın haricden demir celMemleketimizde işsiz vatandaşlan ko sizlik var mıdır. I bine muhtac ohnaksızm dahilen ihtiyacı İnsanlar, henüz tabiatin güzellikleri fevkinde ibdalarda bulanamadılar. Görünüşe nazaran bulunamıyacaklar d ı . . . Bu itibarla ressamm tabiati ihmal veya ıslah etmeğe ka!k'şma3i ancak kendi sanati aleyhinde olabilir. Onun vazifeâi sanatkâr olmıyanın bir an hayretle ve zevkle seyrettikten sonra karışık bir hatıra olarak muhafaza eylediği güzellikleri olduğu gibi tespit etmektir. Tabiî ne noksan ve ne de fazlaya kaçmadan bu yolda muvaffak olmak o kadar kolay değildir. Sergide tanmmış ressamlarımızın öyle eserleri var ki, renk itibarıle cidden güzel I Tam bir ahenkle yerlerini bulmuş ve hey«ti umumiyesine aşina olduğunuz renkler. Fakat süjenin ne olduğuna an lamakta müşkülâta uğruyorsunuz. Çünkü desen ihmal edilmiş! Renk kadar desen de ihmal edilemez ve ancak bu iki elemanın birleşmesidir ki, bir iyi tablo meydana getirebilir. însan boyunda selvi ve çınar gibi lâhana ve lâhanadan küçük insan belki çocuk misallerinde yer bulabilir. Fakat resim sergisinde teşhir edilen tablolarda bunlann yeri var m:? Renk hususunda ressam kendini azçok müdafaa edebilir. Her anın değişen, hergün başka bir tonda görünen renkleri tespit ettiği gibi gördüğünü söyliyebilir. Fakat hatalı desenin müdafaası ancak kiibik resimlerde mümkün olsa gerek! Birkaç tabloyu tetkik etmek bu yolda bizi daha ziyade tenvir edecektir. Bir gün batar veya doğarken tablosu! Istanbu lun malum guruplannin renklerini ve şehrin tabiî güzelliklerini bir araya toplamış bir eser olması lâzım değil mi? Halbuki tabloya bir yığın teferruat ilâve edilmiş. Öyle teferruat ki çıkarılmış olsa resim çok kazanırdı. Renkler daha ziyade crepuscule renkleri. Henüz ne karanlık basmış, ne de aydınhk gitmiş! Tablonun ilk plânında harab bir ev ve evin balkonunda bir kadın bu manzaranın perişanhğına dalmış hüzünle etrafı seyrediyor. Haklı da müteessir olmıyacak gibî değil ki! Biraz ileride ise ayni ressamın güzel, çalışılmış, ne rengi, ne de deseni ihmal edilmemiş bir «serini görüyorsunuz. Demek ki bu zatın kabiliyeti var. Fakat yalnız kabiliyet iyi escrler yapmak içia kâfi değil! Başka bir salonda karşı karşıya iki büyük tablo görüyoruz. Her ikisinde de fazla bir renk zenginliği var. Al, pembe, yeşil, kırmızı, mavi vc hangisini isterseniz en koyulan yakın yakm! Desen itibarile her ikisi de zayıf! Bunlardan biri yakın tarihlerimizin büyük bir muvaffakiyetini temsil ediyor. Ayni süjeyi gÖ3teren binlerce fotoğrafiyi gazete sahifelerinde görenlerin ressamın muvaffakiyetini tasdik edeceklerini zanr.etmiyorum. Hele kollarını göklere açmış galiba ağlıyan ihtiyar kadının yüzündeki ifade nekadar hazin! Beddua eden bir insanın yüzü de ancak bu ifadede olabilir. Diğer tabloda muhteşem şişmanlıkta bir bayan göze çarpıyor. Herhalde tablo bu bayanı temsil için yapılmamış olacak. Yoksa çehre hatları bu kadar ihmal edilmezdi. Köşede bir bostan tablosu var. Renkler güzel I Süjeyi de olduğu gibi kabül etmek lâzım. Daima şiir dolu guruplar intihab edilecek değil ya. Fakat dikkat edilirse hemen ikinci evlekte bostana dana girmiş hissini veren bir de şahıs var. Lâhanalar bu zavallı bostancıdan bü yük! îlk plânda baubab gibi yükselen nı masraflı olmasına rağmen temin edecek bir vaziyele gelmesi menfaatine uygun dur. Yakın bir istikbalde Karabük civarında dahi demir madenleri bulunacağı ümid edivmektedir. Türkiyenin birçok yerîerinde çelik Iüks birşey yahud büsbütün namalu.iı dur. Köylüler hâlâ ağac sapan ve diğer ziraat alâtı kullanırlar. Arabalann tekerleklerinde demir bilezik yoktur. Kara bükün yetiştireceği çelik Türk halkının sanayi ve ziraat hayatında sonsuz im kân ve inkişaflar temin edecektir. Fabrikanın ikinci derecedeki istihsa lâtından katran çok mahdud olan şose münakalesinin inkişafı için gayet kıymettar olacaktır. Benzolü otomobiî nakîiyahnı ilerletecektir. Amonyak ziraatin ıslah ve tevessüüne imkân verecektir. Türkiye için hayatî bir düşünce olan nakliyenin ucuzlattınlması ve ziraî istihsalin daha ekonomik bir şekilde temini şayanı memnuniyet olacaktır. lngilterede buharın keşfi sanayids bir inkılâb yaratmış ve halkın refahına sebeb olmuştu. Karabük demir ve çelik fabrikalarınm işlemesi de Türkiyf.deki iktısadî hayat için bir inkılâb olacak ve hayat şeraitini tevkalâde iyileştirecek tir.» muhteşem lâhanadan bahsetmiyorum. Bostancının sırasında ve yanında bulu nan lâhanalar kendinden büyük! îhmale ne lüzum vardı! Güzel bir tabloda prespektif hatası bağırıp duruyor. Sergide bu sene dcniz mahsulleri rağbette! Mebzul balık tablolan var. Fakat ekserisinde balıklar o kadar yumuşak ki, kokuyor hissini veriyor. Hele kanarya sarısından daha sarı limonların da bu çiy bahklan tezyin etmesi insana tablolarda istridye de aratıyor. Âma hissini veren kirli mavi renkli gözlü genc kadın portrelerinden kalçası sonradan vücude ilâve edilmiş bir yama gibi duran nevilerden bahs«tmek istemiyoruz. Hatta elbisesi bir boya yığmı olan güzel kadın başlarından da! Gezdiğiniz zaman hepsini görecek ve bizimle beraber bir köşede ağlıyan zavallı piyeroya da acıyacaksmız! Bütün bunlar çabuk yapmak, kendi eserine hürmet etmemek, ehemmiyet vermemek ve ihmal hatalarıdır. Kıymetli istidadların bu hazin yolda yürümelerini görmekten müteessir olmamak mümkün değil. Bereket versin ki, bunlann yanındd cidden güzel eserler de var. Serginin en muvaffak olmuş eserleri muhakkak ki portrelerden. Hasan Çi zenin 122 numaralı Zenci tablosile 123 numarah Köylü kızı çok güzel «serler. Bu son tabloda renkler fazla kuvvetli olmasına rağmen genc kızın duruşu, tebessümü tam vaktinde tespit edilmiş. Şsref Akdikin 147 numarah portresi de mu vaffak olmuş bir eserdir. Fakat bunlann da fevkinde Reisicumhurun portreleri var. Ressamı Ayetullah Sümer böyle bir tabloya gösterilmesi tabiî olan itinayı ve bütün san'at kudretini eserinde göstermiş. Reisicumhurun resmî portresi için açıîan konkura hususî o l a rak davet edilen Ayetullahın yaptığı bu portre ile diğer iki ressamın resimlerini ayni zamanda sergide görmek ve tetkik etmek çok «nteresan olacaktı. Diğerlerinin ne derece muvaffak eserler olduğu nu, gazete sahifelerinde gördüğümüz resimleri kâfi bir fikir veremediğinden, tayin edememekle beraber sergideki «serin muvaffakieytini kaydetmekten kendimizi alamıyoruz. Ressam böyle bir portrede desene gösterilnvesi icab eden itinayı tamamile göstermiş ve çehre hatlarını trs pit etmeğe muvaffak olmakla beraber yüzdeki en derin manaları da eserinde ifade eylemiştir. Renkkrde tabiî olduğu kadar detaydan da hiçbir şeyi ihmal etmemiştir. Gazetelerde gördüğümüz diğer iki tabloda desen itibarile bu tabloya nazaran noksanlar vardı. Çehrenin ufak çizgilerini bile ihmal «tmiyen ressam ahfada yadigâr kalacak bu gibi eserlerde hakikatin tam olarak tespit edilmesi mecburiyetini tamamile takib etmiş ve tab'osunun lüzumlu yerlerinde bütün samimi yetile çalışmıştır. İstikbalin tarih kitablarında bu tablonun resimlerini çocuklan mız muhakkak göreceklerdir. Reisicumhurun portreleri mevzuun büyüklüğilc mütenasib bir eserdir. Sergide kadro harici Köy evlerile ressam Sami Yetıkın üç güzel eserini ve Ayetullahm 24 numarah Akşam tablosunu da görmek Iâzımdır. Nazmi Dayanın natürmotu tetkike değer güzelliktedir. Umumiyetle s«rgi eser bakımmdan hafiftir. Bu, daha ziyade Ankara ve Istanbul sergilerinin arka arkaya açılmasın dan ileri geliyor. Prof. Salih MURAD Adanada K. Bingolc: İslerimin çokluğundan mektubunuza ce* vab veremedim. Affınızı dilerim. SuaHerU nize bu sütunda yakmda cevab verilecek * tir. Yaiovada Talât Erkana.'. tstediğini? malumat ve tafsilât Paristt çıkan Gtnie Civtie mecmuasının 23 hazU ran 1928 nüshasında vardır. Dalgalarla, medducezir takaüerinden istifade husus * larma dair yazt yakında neşrolunacakUr. S. M. Bu ne açıkgözlük! Gazetelerden kestiği 100 liralığm resimlerini para yerine sürmüş Bozkır (Hususî) Karacakuyu kö * yünden Şükrü oğlu Mehmed isminda btrisi gazetelerden kestiği bir yüz lira* lık resminin ters ve yüz tarafını güzelce birbirine yapıştırarak 20 lira borcuna mukabil Ahırlı köyünde bakkal Ali Küçüğe vermiş, borcunu ödedikten maada üstüne seksen lira da para almıştır. Ali, dolandırıcılıktan üç ay hapis ve elli lira ağır para cezasma mahkum edilmiştir. Fahri Hırçın Almanyaya giden İtalyan deniz heyeti Berlin 10 (a.a.) Alman donanması' Bir kaçakçının marifeti , nın daveti üzerme Almanyaya gelmiş oInhisar takib memuru Receb Küçüklan İtalyan deniz heyeti, Alman donanköylü, vazife ile köylerde dolaşmakta masınm bszı cüzü tamlarına binerek atış iken SÖğüd köyü civanncte, omzunda talimlerinde hazır bulunacaklardır. mavzer ve elinde dolu bir mendille gitmekte olan bu köyden (Mustafa oğlu İtalyadaki geçid resmi Kâmil Akgöl) ün hareketinden şüphe Torino 10 (a.a.) Dün sabah Kralın huzurunda yapılan askerî geçid resmine lenmiş ve merkumu takibe başlamıştır. tam yedi fırka iştirak etmiştir. Bu yedi Takib memurunun atını sürerek kendifırka, 50,000 kişiden ibaretolup 3,000 i ne doğru geldiğini gören Kâmil Akgöl, omzundaki mavzeri ve elindeki mendili zabittir. atarak bahçelere doğru kaçmıştır. Yugoslavyanın siyaseti Takib memuTu yerdeki mendili açınBelgrad 10 (a.a.) Samouprava ga ca içerisinde yarım kilo kadar kaçak gezetesi. dünkü başmakalesinde Yugos tömbeki bulunduğunu görmüş. mendil lavya devletinin hali hazırda Avrupada ve mavzeri alıp yoluna devam etmiştir. ki vaziyetin mümeyyiz vasfmı teşkil eFakat bu sırada Kâmil Akgöl, bah den beynelmilel ihtilâflara kanşmamış çelerden birinin sahibi olan Mehmed olması itibarile çok müsaid şerait içinde oğlu Mehmed Çakmaktan aldığı diğer bulunmakta olduğunu yazmaktadır. bir mavzerle takib memurunun yolunu. kesmiş ve aldıklanm bırakmasını ihtar Gazete, diyor ki: ıDiğer taraftan mes'ul unsurlar, millî ederek ateş etmeğe başlamıştır. Çıkan kurşunlardan ikisi Recebin atımüdafaa vasıtalarını temin etmek yoluna isabet ederek hayvanı öldürmüş, nu bulmuşlardır. Bu sahada da mutmain memur kendini bir taş arkasma atarak olabiliriz. Bu gibi ahval ve şerait ve böykurtulmuştur. le bir siyaset sayesinde memleketimiz, Hâdiseden telefonla haberdar edilen bugün dahilî sulhtan mütena'im olmak jandarma. her iki suçluyu altı saat içinta ve ecnebi memleketlerin hürmetine de yakalamağa muvaffak olmuştur. mazhar bulunmaktadır.» J Suçlular tevkif edilmişlerdir. ""**'

Bu sayıdan diğer sayfalar: