11 Ağustos 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

11 Ağustos 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11 Ağustos 1939 CUMHURÎYET Jules Varne ve bugünkü fennî ihtiralar Jules Verne'in tahayyül ettiği birçok şeyler bugün hakikat oldu, birçokları da gerçekleşme kiçin sıra Yazan: H. BİLGİC Şuşnig'in kardeşi istinaf mahkemelerinin esrarengiz bir yeniden tesis surette öldü edilmesi düşünülüyor Tarihte büyük sevgiler Disraeli'nin aşk hayatı vekili şair ve muharrir Benjamin Disraeli, kadınlardan uzak yaşamağa tahatn mülü olmıyan insanlardandı. Kız kardeşi Sarah, Disraeli için bir kuvvet ve neş e kaynağı ıdı. Çocuklu ğunda olduğu gıbı, delıkanhhk çağiiıcîa da, yaşını başını aldıği hatta ihtiyarlddiğı devirlerde de, hayatının bütün teferruatini, projelerini, ümidlerini, hulyalarinı ve inkisarlarını ona anlatmaktan, onunla derdleşmekten, bir ana gibi içini ona dökmekten sonsuz bir zevk duyardı. Kız kardeşi, Disraeli'nin en büyük mahemı esrarı, arkadaşı idi. Disraeli'ye, en müşkül islerde en doğru yolu gösteren, dostları hakkında kıymetli nasihatler veren ve onun, san ve şerefe doğru yükselmesinde en büyük amıl olan, bu kadmdı. Disraeli'nin, ilk romanını neşretmesi, Madam Austen :smindeki bir komsu kadını sayesinde mümkün olmuştur. Dis raeli bu kadına karsı şiddetli bir ask beslemiş, kadın da onun bu hissiyatma bi gâne kalmamıştı. Müteveffa Alman üsera Adliye Vekilinin, yeni Kendisi cirkin olan büyük devlet adamının bütün kadın ahpabları güzeldi kampından kaçarak Fe teşkilâtla alâkadar oladevlemenkte oturuyordu cağı tahmin ediliyor let Geçen asır Avrupasının en büyük Başricalinden oian Büyük Britanya Eski Avusturya Başvekili Şuşnig'in er kek kardeşi Julius'un, Felemenkte Slui şehrinde, esrarengiz surette vefat ettiği ha ber veriliyor. Anşlus'u müteakıb, o da, biraderile birlikte tevkif edilerek esirler kampına hapsedilmiş, rejim düşmanlarına mahsu ağır mı;amelelere hedef olarak aylarca orada kalmıştı. Nihayet, kamptan kurtularak Felemenge iltica etti. Dört aydanberi Sluis şehrinde, Utrecht katoîik komitesinin, iki yüz katolik mültecisine mah«us olmak üzere tesis ettiği kampta yaşıyordu. Julus Von Şusnig, oraya bir parasız geîmiş, eşya olarak beraberinde eski bir bavul getirmişti. Geldiğinde hüviyetini herkesten gizlemiş, kampta yasadığı müddetçe de gayet münzevî ve sükuta dalmıştı. Belki de ufak bir ihtiyatsızlık üzünden, Viyanada mahpus bulunan kardesinin vaziyetini büsbütün bozmaktan korkuyordu. Onun bu münzevî hayatına hareket veren yegâne hâdise, Viyanadan arasıra aldığı mektublardan ibaretti. Fakat Julius bu mektubları gizli tutuyor, okuduktan sonra sıkı sıkı bavuluna kilidliyordu. Mektub aldığı zamanlarda birdenbire heyecana kapılıyor, şaskınlık gösteriyor, mektubları bavula yerleştirdikten sonra her zamanki durgun hali avdet ediyordu. Son günlerde, sabık Başvekilin kardeşi, her zamankinden daha kederli bir hal almıştı. Acaba yeni bir mektub mu gelmisti? Bunu anlamak imkânı olamarms. Julius, oa kşam uykuya yatarken, her zamankinden daha fazla müteessir bulunuyordu. Ertesi sabah saat ikiye doğru ölmüştür. Müteveffanın eski bavulu zabıtaya teslim edilmiştir. Bavulda, Julius'un mekfeb diplomaları, birtakım aile fotografileri bulunmaktadır. Bunlardan başka birtakım evrak daha varsa da zabıta bu hususta sıkı bir ketumiyet muhafaza etmektedir. Bavul mühürlenmiş ve zabıta muhaf^zası altına konulmustur. Evvelki gün İstanbula gelen ve Büyükadadaki evinde dinlenen Adliye Veki Fethi Okyarın, buradan Imralı adasına giderek, oradaki modern hapıshaneyi göreceği söylenilmektedir. Adliye Vekilinin, diğer bazı vekillerle beraber Trakya manevralarında da hazır bulunması muhtemel görülüyor. Vekilin, Istanbulda br.lunmasından istifade ederek, Adlive teşkilâtına verilecek yeni şekil etrafmda burada tetkikata devam edeceği de, tahmin oîunmaktadır. Kendisi, İstanbula geçen sefer gelişinde mahkeme işlerini yakından görerek notlar aldırmış ve davalann süratle yürümesi hususunda hâkimlerle görüşmüştü. Fethi Okyarın Adliye işierinde sür'at teminine bilhassa ehemmiyet verdiği anlaşılmaktadır. Adliye, teşkilâtına yeni şekil verileceğine dair haberler, Adliye muhitinde muhtelif fikirlerin ortaya atılmasma sebeb olmuştur. Bu arada bazı tahminlcre de rasgeliniyor. Istanbulda müçtemi hâkimli, üçüncü bir Ticaret mahkemesile ikinci bir Ağırceza mahkemesi ihdas edileceğine ve müçtemi hâkimli dört ceza mahkemesinin yerine sekiz münferid hâkimlik, altı hukuk mahkemesi yerine de on veya on iki münferid hâkımlık teskil olunacağma, Müddeiumumî muavinlerinin sayısı bir misli çoğaltılacağına dair haberleri, birkaç gün evvel yazmışük. Dün ortaya atılan bir habere göre, bunlardan başka istinaf mahkemeleri vücude getirilmesi yolunda da bi rtemayül vardır. Bundan bahsedilirken, ceza ve hukukta müçtemi hâkim usulünün, istinaf mahkemeIerine olan ihtiyacı bir dereceye kadar telâfi ettiği, lâkin bu sahalarda ünferid hâkimliğin iltizamı üzerine istinaf mahkemelerinin ihdası bir zaruret mahiyetini alacağı ileri sürülmektedir. Temyızin kanunî hataları tashih ettiği gibi istınafın da maddî haatları tashihle müfid olacağı nok tasından, bu temayülün gitgide kuvvetlendiği söylenilmektedir. Bununla beraber, istinaf isinin tatbikatta yer tutması aispeten ^ecikecçği, Adliyenin yaz tatili sonu olan 5 eylulü müteakıb, önce yukarıda daha evvel anlatılan teşkilâtm tatbikatta yer tutmasına geçHecegî ve istihar şinin ondan sonra daha esaslı düşünülerek takarrür ettirileceği, istidlâl oîunmaktadır. Bu arada, diğer yeni teşkilâtm yerine getirilmesile yapılacak tecrübeden alınacak neticelerin, istinafın icabı hususunda bir fikir vermesi beklenileceği, bahis mevzuudur. Disraeli Batan tahtelbahirler münasebetile, bir müddet evvel, gene bu sütunda, Jules Verne'in hayalile bugünün fennî haki katleri arasındaki benzerlikleri saymış, büyük romancının hayalindeki genisliği gösteren misaller zikretmiştim. Fakat Julls Verne'in, kehanet derecesine varan buluşlarındaki isabeti öyle bir iki ufak misalle anlatmağa imkân olmadığı için, bugünkü mevzuu, gene Jules Verne'den ahyorum. Ancak, bugün, rocnan saha sından biraz harice çıkacağız; Fransız romancısının hayatına aid ufaktefek saf haları, hayallerine destek vazifesi gbren nazarıyelerı kurcalayacağız. Jules Verne, 1828 senesinde Nanles şehrınde dünyaya geldı. Daha ufacık bir cocukken seyahate, rr.aceraya karsı, içinde yenilmez bir arzu hissetmeğe başla mjştı. Yapamadığı şeylere hayalen vü cud vererek bu arzusunu tatmın eden Jules Verne, fennî roman yazmağa başlamadan evvel tiyatro eserleri ya7mış, ancak, harikulâde genis muhayyılesini keşfeden Hetzel'in irşadile o yola atıl mıştır. Jules Verne'in son derece velud di mağı, her sene birkaç roman yaratıyor du. Muasırları, onun her eserini ayrı ayrı takdir ediyor; bütün lisanlara tercüme edilen eserîeri her tarafta hayranlık uyandırıyordu. Fakat, her eserine ayrı bir yenilık koyan romancı, bu eserlerini okuyanlar üzerinde yaptığı tesir itibarile hayranlıktan ve takdirden uzağa gidemiyor, hayal eserİTİnin günün birinde hakıkat olabiieceğine kimseyi inandıramı yordu. Lâkin, bugün görüyoruz ki, Jules Verne'in tasavvur etîiği fen harikalannın hemen hemen hepsi birer hakikat olmuştur. El'an hayal sahasından öteye geçiremedığımız birçokları da, günün bırinde belki ötekıler gibi, elle tutulur hale gelecektir. Denizaltında yirmi bin mil seyahat isımli eseri intışar sahasına çıkmak üzere olduğu günlerde, Jules Verne'in, babasma yazdığı mektubdaki şu cümle, ha yalle hakikat arasındaki çok kısa mesafeyi nekadar güzel gösleriyor: «Geçen gün sana vazdığım mektubda, aklıma, olmı yacak seyler geliyor demiştim. Haibuki, bunlar, hiç de olmıyacak şeyler değil. Bir insanın tahayyül etmeğe muktedı: olduğu şeyleri, başka insanlarda tahakkuk ettirmek iktidannda bulunabilirler.» Jules Verne'in, üzerinde en fazla işlediği mevzu havalarda seyahattir. Bütün âlimlerin o deviıde siddetle alâkadar ol dukları bu meseleyı ele almış ve hayalinı onun etrafında isletmeğe başlamıştı. «Havadan daha hafif cisim» prensipi o zaman mevcud ve malumdu. Jules Verne bu malum ve mevcud prensipe inanmıyor, «havadan ağır cisim» in te fevvuku taraftarlarına iştirak eden fıkirler üzerinde çalışıyordu. Ilk eserlerindeki balonlar havadan hafif cisim esasına istinad etmekle beraber, orada tarif edilen balonlarda, daSilî ve haricî kılıf ve bilhassa, gaz ısıtıcı bir alet gibi ciddet yüksek bir fikri icad eseri olan, o zamana kadar görülmemış ve ışıtılmemış yenilikler vardı. Jules Verne'in, kabilisevk balonlar hakkındaki mütaleası hassaten kayda değer. 1884 seneiinde, 7 kilometre 600 metre mesafe kateden La France isımli kabilisevk balon için der ki: «Sakın bir havada, yahud saniyede 5 6 metre süratle esen rüzerâılı bir havada bu seyaHat mümkündür. Lâkin, pratik bir netice elde edilmemiştir. Saniyede 25 30 metre kuvvetle esen bir fırt nada bu makıneler bir tüy gibi rüzgâra kapılıp gider. Saniyede 45 metre süratle esen bir kasırgada belki parça parça olur. Hele saniyede 100 metreyi aşan t&yfunlarda, zerresi kalmaz.» Bu iddiayı bugün mubalâğalı bulsak bile, kabilisevk balonlardan pek çoğunun uğradığı kazalar nazarı itibara ahndığı takdirde, büsbütün de esastan âri olma dıklan görülür. Jules Verne'in Albatros ismini verdiği uçan gemiye gelınce, romancının bize tarıf ettiği bu 79 pervaneli hava ejdeıi, bugün değilse yarın, beşerin tabıatı yenen en harıkah eseri olarak hiç şüphesiz semaları fethe çıkacaktır. Jules Verne, Albatros'unun sdkulî pervane mihverlerirrckn herfcirini (müstakıllen hareket ettirir ve bunlann ıkisi sağa doğru dönerse, dığer ikisi sola doner. Sebebi, Albatros'un, mihveri etrafında devretmek tehlikesine maruz kalmamasını temin etmektir. Filhakika, bugünkü helıkopfer mucıdlerınin karşılaştıkları en büyük müşkül de bu noktadadır. Jules Verne, koskoca bir dretnot büyüklüğündeki Albatros'u havada uçurduğu yetişmiyormuş gibi, perv?neleri de, yeniden doldurulmağa alh ay lüzum görülmiyen akümülâtörlerin temin ettiği elektrik cereyanile işletir. O da, bu da, bugün fe\kalbeser bir himmet, belki de tahakkuku imkânsız birer netice gibi görüne'oilir. Henüz düne kadar inanmadıklarımız bugün nasıl birer vakıa ise, bugün karsısmda şüphe ve itimadsızlıkla dudak büktüğümüz yüksek hayalleri de yarın kemale ermiş birer fen meyvası olarak karşımızda görmiyeceğimiz ne malum? Jules Verne'in Albatros'una esa? olan sakulî mihverli perv?nelerden ötürü helıkopfer adı verilen hava sefinesi, henüz tatbikat sahasında gcrülmedi. Fakat, ucmadı da değil. Uzunuzadıya yapılan araştırmalardan ve tetkiklerden sonra, otojir uçusları yapıldı. Helikopfer'de karar kılıncıya kadar bu araştırmalar ve tec rübeler devam edecektir. Hatta, Heli kopfer'in öyle faydaları var ki, belki günün birinde tayyareyi ikinci plâna atabilecektir. Jules Verne, havalarda olduğu kadar denizler sahasında da, sonsuz muaayyilesinden hârikalar yaratmıştır. Hatta, büyük Fransız romancısınm asıl ihtısası denız bahsındedır. Notılus adını verdiği tahtelbahir, bugünkü tahtelbahirlerimı zin kâğıd üzerinde kalmış ilk modelidir. Biraz daha ileri gidcrek, Jules Verne'ın Notilus'u derecesinde mütekâmil bir denizaltı gemisini yirminci asır bahrh'elerı henüz görmemiştir demek mubalâğa sayılmaz. Birçok hayal mahsullerinde olduğu gibi tahtelbahrinde de elektriğe büyük bir yer ayıran, teshin tertibatını, mulfağ', tenvir vesaitini tamamen elektrikle techiz eden Jules Verne, elektromanyetızm nazariyesi keşfedılmeden çok evvel bu nazariyeyi haber vennis Maxvvell'den bir adım ileri atmıştır. Romancının bu husustaki bulusları zekâsınm, içinde yaşadığı asırdan nekadar ileriyi kucakladı ğını; hayalinin, ne geniş ufuklara yay:ldığını gösterir. Elektrik mevzuunu bir hamur gibi yuğaran Jules Verne ve cnu elektrik motörü, transformatör, müteşe.ihib lâmba, elektrik ocağı, kumanda aleti, bina ve istihkâmlaı icin tahaffuz teıtıbatı gibi türlü kalıba dökerken, bun'a maşukası, ona 30,000 İngiliz lirası bir servet bırakarak vefat etti. Disraeli'nin ihtiyarlığı pek hazin ol du. Yetmış yaşına geldiği zaman, kadm dostlanndan hemen hiçbirisi kalmamıştı. Karısı da ölmüştü. \ alnızhktan çok s; Daha sonralan, Disraeli, Shendan akıntı çekiyordu. ilesile tanışmak fırsatın; elde etmişti. Bu O tarihte. Disraeli, emellerinin, arzuailenin üç kızının üçü de fevkalâde gülarinın şahikasma varmış, Başvekil ol zeldi. Her üçü de Disraeli'ye karşı s^vgi beslemeğe, onun, evlerine devam etmesi muş, ve bu sıfatla Kraliçe Viktorya'nın ni, gizlemeğe lüzum görmedıkleri bir en mahrem mesaı arkadaşı mevkiini al memnuniyetle karşılamağa, onunla tiyat mıştı. roya, baloya, suvareye gitmeği cana mir.net bilmeğe baslamışlardı. Disraeli'nin nekadar kadın ahbabı varsa hepsı esasen güzeldi. Bütün dostlan onun kadınlar üzerindeki tesirini, kadınlara karşı ka zandığı muvaffakiyeti son derece kıskanırlardı. Rivayet ederler ki, 67 yaşına gsldiği halde zamanmın en guzel ve en sözü sohbeti dinlenir kadını olan Ledi Coık dahi, Disraeli ile mahretn surette tamşıklık tesis edenlerden idi. Disraeli'ye âşık olanlar arasında Ledi Chesterfield ve Mrs. Anson isminde iki kız kardeş daha vardı. Disraeli, Markiz Londonderry'yı bunlar vasıtası'e tanrmış r^onunla Iızun raman aşk hayatı yaşamıştır. Disraeli, bir kadından ötekine geecrek tam manasile şıpsevdi bir hayat geçıri yor ve bunlann her birile gelip gecici münasebetler tesis ederek hiçbirisine hakikî surette bağlanmıyordu. Yalnız, cıddî olmak, bir kadına bağlı kalmak ihti yacını duyduğu zaman, hayatını tam bir nziva içinde geçiren Ledi BlessingLon'u ?idip buluyordu. İlk zamanlarda Kraliçe, Başvekilin den hoşlanmazdı. Hatta, cirkin yüzünü görmek istemedıği için kendisile uzua uzadıya başbaşa çalışmaktan kaçınudı. Fakat, sonra sonra, bu esrarengiz adamdan intisar eden garib cazibe, bizzat Kraliçeye de tesir etmiş ve Viktorya, Disraeli'yi hakikî bir muhabbetle sevmeğe başlamıştı. İhtiyar Başvekilin çiçeği çok sevdiğini bildiği için, onun dairesini hergün çiceklerle süsletirdi. Bir gün, Disraeli, Kraliçenin damdönörlerinden birıne, Viktorya'ya gösteri leceğini bile bile bir mektub yazmıştı. Mektubda «Kraliçeyi seviyorum. Yer yüzünde hakikaten se\diğim yegâne kimse belki odur» diyordu. , Bundan sonra, Ledi Chesterfield iîe ve Kontes Bradford'la yeniden münd«ebet tesis etti. O tarihte, bu kadmlarm her ikisi de yaşlı, dul ve büyükanne ıdıler. Disraeli'nin, Ledi Chesterfield'e karşı beslediği aşk öyle büyüktü ki, ona izdivac teklifine kadar ileri gitti. Fakat, Ledi, bu izdivaca yanasmadı. Disraeli, buna rağmen, karısını asîa unutmuyordu. O derecede ki, başka kadınlara yazdığı aşk mektubları için, kenarı sıyah çizgıli mektub kâğıdları kul lanıyordu. İntihabatta, Disraeli'nin partisi mağ lub olup da Basvekii sukut edince, Kraliçe çok müteessir olmuş, kendisine fev kalâde güzel bir bronz heykelcik hediye etmiş, mektub yazacağı vadinde bulun muştu. Disraeli, Kraliçenin yanından, gözyaşlarile avrıldı. Kraliçe Viktorya sözünde durdu. Sık sık Disraeli'nin ziyaretine gitti. Bilhassa hastalıklarında daima hatırım sorar, ondan nasihat isterdi. Günün birinde, Disraeli, Kraliçenin kendisine Beaconsfıeld Lordluğunu tev cih ettiğini ve Lordlar kamarasında bir yer ayırttığını haber aldı. Bu, sabık Basvekiün hayatmda duy duğu en büyük zevklerden biri idi. Disraeli öldüğü zaman, Kraliçe, cenazesine iki tane çelenk göndermişti. Birinin üzerinde, sadece «en sevdiği çiçek» ibaresi yazılı idi. Ötekinde şu satırlar okunuyordu: «Hakikî sevgi, dostiuk ve hürmet nısanesi». Bu iki yazmın ikisi de, bizzat K aliçe Viktorya'nın elinden çıkmıstı. Kayseri Belediye meclisi toplandı Kayseri 10 (a.a.) Devlet Şurası tarafmdan feshedilmesi dolayısile yeniden yapılan seçimde Belediye meclisine intihab edilmiş olan azalar. dün. Cumhuriyet Halk Partisi kurağında ilk toplantısını yapmıştiT. Belediye meclisi baş kanlığına avukat Necmeddin Feyzioğlunu ittifakla seçmiş ve daimî encü men azalarını ayırmıştır. Bu toplantıda bulunan Valimiz yeni Belediye meclisine mesaisinde muvaffaHvetler dilerken kendilerinden bekle nen işlere dikkatlerini çekmiştir. rm değil esası, fikri dahi mevcud değ;ldi. «Merkezi arza seyahat» te, içi boş bir tüp dahilinde Rumkof pili vasıtasile yanarak ziya neşreden azot bahsi okuyo ruz. Bugün bütün dünyada kullanılan ziyadar tüpler, bundan başka birşey değildir. «Balonla beş hafta seyahat» eseıinde de, Jules Verne bize, iki kömürün bınbirine dokundurulmasile intişar eden ve karanlıklan delen bir ısıktan bahseder. Jules Verne, bir getniyi baştanbasa techiz ettiği elektriği bize bakın nasıl tarıf ediyor: «Robur, hava sefinesinin tahriki için, ne buhardan, ne tazyik edilmiş gazden, ne infilâkli maddelerden istifade etmişti. Bu vazifeyi yapan şey elektrikti, günün birinde sanayi âleminin ruhu olacak olan elektrik!» Elektriğin bugün gördüğü hizmetleri saymağa ne hacet! Elektrik bugün sanayi âleminin ruhu olmakla kalmamıstır. Bütün esbabı istirahdtimizi ona medyu nuz. Jules Verne'in as.l hayret uyandıran keşfinin televizyon olduğunu biliyor musunuz? 1889 senesinde, bir Amerikah gaze tecinin hayatını tasvir ederken, Jules Verne der ki: «Bennett'in karşısında bir fonotelefotun yuvarlak camı ve bu ca mın üstünde de Paristeki kanağır.ın yemek salonu görünüyordu. Saat farklanna rağmen, Mösyö ve Madam Bennett ayni zamanda yemek yemek üzere mu tabık kalmışlardı. Aradaki mesafeye rağmen böyle başbaşa bulunmaktan, biribirini görmekten, fonotelefotik aletlerîe görüsmekten daha zevklı ne olabılirdı?» Muasırlarınm, hatta yalnız onlarm deaıl birkaç sene evvele gelinciye k^dır bızlerin bıle ımkânsı? zannettiğimiz bir fen hârıkasını, Jules Verne'in o tarihte haber vermis oîmasmı hayretle ve hay ranlıkla karşılamamak miimkün m'J? Ledi Blessington, tıpkı onun gibi cok maceralı bir hayat geçirmiş olduğu için, Disraeli, bu kadının kendisine karşı besediği muhabbetten ve verdiği nasihatlerin samimiyetinden emindi. Onun yanında iken bütün ucanlığmı elden bırakıyor, vaziyetini bütün ciddıyetile anlatıyor, kadınlar yüzünden girdiği borclar dolayı ile nasıl fena vaziyet'ere düştüğünü itiGeçen hafta zarfmda Paris civarında raf ediyor, ihtiraslarnı, emellerini ondan miihım fırtınalar olmuş, hayli hasarata se gizlemiyordu. bebiyet vermiştir. Bu arada Montmoreney Disraeli'nin tanıdığı kadınlardan bir ormanına düşen bir yıldırım faciası kay anesi de onun tarafmdan delice bir aşkdedılmiştir. a sevilmişti. Ona Henrietta adını ver Perşembe günü akşamı saat beşe doğ miş, «Henrietta Tempel» isimli bir ro ru, bir gaz fabrikasında memur olan 37 manını onun için yazmıştı. yaşlarında Antuan Straforelli, bir toplanDisraeli'nin kadınlar üzerindeki nü tıya gittiğini kansına söyliyerek evinden uzunu ve bilmukabele kadınlardan görçıkmıştı. düğü yardımı izah eden hâdiselerden biO gece kocasının eve avdet eltmedığıni i, onun Avam kamarasına girmesini tegören Madam Straforelli, cuma günü sa min eden kimsenm bir kadın oluşudur. bahı polıs merkezine müracaatle erkeğinin Bu kadın, Disraeli'yi tanıdığı zaman, kaybolduğunu haber vermiştir. 45 yaşında, yanı ondan on iki yaş büyükHaibuki, ondan az evvel, Sering ismin ü. Bilgisi az, san'at zevki hiç yok, hatde bir Italyan, ayni polis merkezine müra a bayağı tavırlı bir kadmdı. Zengin de caat ederek karısının kaybolduğunu bıldir değildi. Yalnız çok muhteris bir kadındı. miş, araştırma yapılmasını istemişti. Ver Disraeli'ye baglandı ve kocası öldüğü zadiği eşkâle göre, karısı 28 yaşında Leoni man âsıkının teklifi üzerine onunla ev Todero isminde olup, bir akşam saat dört lenmeği kabul etti. bucukta. Englien'e gitmek üzere evden Kadın Disıaeli içın divane oluyordu; çıkmış, bir daha avdet etmemişti. evlilik hayatlarının ilk senelerinde, DisZabıta, bu iki müracaatin mevzuları raeli'nin de ona karşı duyguları bundan arasında bir münasebet bulunması ihtiına aşağı değildi. Hatta, Disraeli elli beş yalıni düşünerek araştırmalarına o noktadan sına vardığı zaman bile karısı onun hakbaşlamıs ve çok geçmeden kaybolan ka kında şöyle diyordu: Herkes onu cirkin zannedivor. Haibuki hiç de değil. Ko dınla erkeğın ızıni keşfetmıştır. Gene Italyan kadınıle havagazı memu cam çok güzeldir, onu ilk evlendiğimiz ru, herkesten gizlemeğe muvaffak olduk günkü kadar güzel buluyorum.» Hıyanetin sonu Sevgililerin cesedleri bir ağac dibinde kömür halinde bulundu Panamada yeni tahkimat yapıhyor Nevyork 10 (a.a.) Nevyork Times gazetesinin Cristobal'dan öğrendiğine göre, mezkur şehre muvasalât etmiş olan Harb'ye Nazın Woodrıng, Panama kanalı icin veni sedler ve Rio ile Hata arasırda askerı bir vol insa edileceğini beyan etmıştır. Yeni sedler. bilhassa kanalm müdafaası bakımır.dan sevkulceyşî bir ehemmiyeti haız olacaktır. Nevyork Tımes gazetesi, bu sedlerin münhasıren harb gemileri ve istısnaî olarak şımdıkı sedlere tonajı fazla gelen diğer gemiler tarafmdan istimal edile ce§ini ilâve etmektedir. Bundan ba^ka kanal mıntakasına aid müdafaa tertibatınm tevsii programında Francofield tayyare meydanının ıs lahı ve tdvyarelerin inmesine mahsus bir saha insası da vardır. Rio Hata yolu, Panama cumhuriyeti arazisinde inşa edılecektir. lan bir aşk macerası yaaşmakta imişler. O gün bulusmak üzere sözleşmişlermiş. Filhakika Montmoreney ormanında buluş muşlar, fakat fırtınaya yakalanarak bir ağac altına sığınmışlar, o esnada düşen bir yıldırımla vurularak ikisi birden ölmüşlerdir. Ormanda iki cesedi yanyana, kömür halinde gören civar halkından bırı keyfıyeti zabıtaya haber vermis, meselenin içyüzü bu suretle meydana çıkmıştır. Kadının da, erkeğin de on yaşında birer çocukları vardır. Disraeli'nin de kansı hakkındaki fikrini öğrenmek ister misiniz. 22 sene evlılikten sonra ona hıtab eden su sÖTÜne kulak verıniz: «Kancığım, sen benım ıcin bir zevce olmaktan ziyade bir metres sin!» O tarihte kadın 77 yaşındaydı. Lâkin, Ölüm, bütün kadın dostlarını birer birer alıp götürmeğe başlamıstı. Once, çok sevdığı kız kardeşi Sara öldü. Onu ötekiler takib etti ve nihayet, Mrs. Bridge Williams ismindeki en son H. BILGİÇ

Bu sayıdan diğer sayfalar: