22 Ağustos 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

22 Ağustos 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

22 Ağjşfos 1399 CUMHTJRÎYET AKDBNÎ"ZDE ((Lâkayd )> tablosu nasıl aşırılmış? Hırsız ressam, bu işi protesto maksadile yaptığını söylüyor Tetkikler, denemeler İLİMKÜSESİ İHTİRALAR KE^iFLER Münevverlerin işsizliği Yazan: SAFAEDDİN KARANAKÇl Bundan evvelki tetkiklerimizde, Türkiyede iktısadî manada tehlikeli bir işsizlik olmadığım mütalea etmiştik. (1) Bugün yeni bir mevzua temas ve bazı mülâhazalar serdedeceğiz. îktısadî manada işsizlik olmıyan memleketlerde acaba başka bir işsizlik, faraza münevverlerin işsizliği var mıdır? Bugün böyle bir işsizlik yoksa biîe acaba yarın münevverlerimiz arasında böyls bir işsizlik başgösteercek midir?. Dava şudur: Çahşanlanmızm yüzde seksen ve küsunı çiftçi, yüzde ikiye yakm miktarı memurdur. Memleketin her tarafında liseler ve yüksek mektebler açılmıştır. Talebe adedi gün geçtikçe artmaktadır. Her sene yüksek mekteblerden, liselerden binlerce talebe mezun olmaktadır. Lisedn mzun talebenin istidadı, yüksek mekteb veya meslek okullarınm mahiyeti ne olursa olsun mezunların basvurdukları en emin melce memuriyettir. Vekâletlerimiz, hükmî şahsiyeti haiz devlet müesseselerimiz, bankalar, sınaî ve ticarî teşekküller kadrolarım lise veya yüksek tahsil mezunu genclerle tamamlamaktadırlar. Yüksek tahsil ve hatta lise mezunu genclere hasret olan müesseselerimiz kadrolarım tamamladıktan sonra vaziyet ne olacaktır?.. Liscden veya yüksek mektebden mezun olan genc, kanunun kendisine bahşettiği derecedeki memurluklarda iş bulamayınca ne yapacaktır?.. Hiç şüphesiz, ki aç kalmamak için, imkân husulünde telâfi edilmek kaydile aşağı dereceli memurluklara intisab etmeğ* muztar kalacaktır. lamıyan, bittabi metnuriyete ba§vu:mak mecburiyetinde kalır. Ayni mülâhaza ve ayni netice doktorlar ve mühendisler içm de variddir. Genc doktor şöhret yapana kadar memur olmak ıztırarındadır. Hükumet tabibi olmadan müstakii doktor olanlar parmakla gösterilecek kadar azdır. Birçok istidadlar vardır, ki h'Jkumet tabibliğinde çürümektedirler. Mühendisler de ayni vaziyettedirler. Gtnc mühendisin seroest iş hayatında tutunabilmesi sermayeye bağlıdır. Bundan mahrum olan genc hayatını gene devlet kapısında temine mecburdu'r. Yüksek ticaret, ziraat mekteb ve enstitülerimizden m.ntaka san'at mekteblerir mizden mezun on binlerce genc va c Bunların hepsi hayatlarım devlet bürolarında temin etmektedirler. Yüksek ziraat tahsili '••"itıktan sonra köye dönen kaç cocuğumuz vardır. Dev'et müesseselerine intisab etmeden havat'.n. serbest sahada kazanan kaç yüksek ticaret mezunu gencimiz vardır? Kâinatm bünyesi Nebulaların tekâmül seyrini bulup çıkarmak nekadar cazib ise mesafelerinin hesabı da o kadar enteresandır. Bundan evveki yazılanmızda bildirdiğimiz usullerle yapılan hesablar nebulalar mesafelerinin yüz binlerce ziya senesinden tutun da miiyonlarca ziya senesine kadar gidiyor. Sür'ati saniyede 300,000 kilometre olan ziya arz muhitini bir saniyede yedi buçuk defa dolaşabilir. Güneş ziyası bize sekiî dakikadan biraz uzun zamanda geldifj halde en yakın yıldızlardan ziya bize üç sene on bir ayda gelir. Bu halde bizdec bir milyon ziya senesi uzakta olan helezonî nebulalar bize yakın yıldızlardan 250,000 defa uzakta, bu yakın yıldız da bize günesten 250,000 defa daha uzakta güneş ise biz îstanbulluların Ankaradar clan uzaklığının takriben 250,000 mislidir. Bugün nebulalara baktığımız zaman bunların bu^ünkü halini değil bir milyon sene veya daha eski zamanlardaki halini " oruz. Kâinat eb'adını kavrıyabilmek için kü« çük bir kâinat modeli yaptığımızı farzedelim. Arzımız güneş etrafında saniyede otuz şu kadar kiloemtre sür'atle devreder; bir senede, bir milyar kilometre kadar tutan, mahrekinde dolaşır. Modelimizde bu mahreki bir iğne topuzile veya kutru yanro milimetre kadar olan bir nokta ile gösterelim. Bu mikyasa göre güneşimiz bir toz zerresi ve arzımız ise kutru bir milimetre" nin 40,000 de biri kadar olan bir ültra mikroskopik zerredir. Bu mikyasa göre güneş sisteminin kutru 2 santimetredir. En vakın yıldızlardan biri olan Proksima Centauri bu iğne topuzundan 66 metre mesafede OIUD bu mikyasa göre nebulaların mesafesi 16,000 kilometredir. Güneşimiz 1500 milyon ve daha fazla yıldızı havi olan ve bünyesi saman yolile ihata edilmiş bir bisküit şeklindeki kâinatın bir yıldızıdır. Modelimize göre bu bisküitin cesameti Fransa kadar olur. Bu mikyasa göre en büyük nebu'a, takribi olarak, Irlanda adasile gösterilebilir. Galaktık sistem dedığimiz saman yolunun bir tek helezonî nebuladan teşekkül etmiş olduğunu ispat için çok çalışılmış, yıldızların bugünkü tertıbinde helezonî yapı bakiyyeleri araştırılmıştır. Prof. Kapteyu'nun 1904 teki keşfi bu spekülâsyon am önüne geçmistir. Bu keşfe göre, günesimızın yakınındaki yıldızlar, birbirine mukabi! cihette hareket eden, iki muayyen akıntı teşkil ediyorlar. Buradan yıldızlar sisteminin en aşağı iki yıldızın ve daha kuvvetli ihtimale göre iki helezonî nebulan;n, birbirine girmesüe meydana gelmiş olduğuna hükmedilebilir Ingiltere için Akdeniz bir otorite ve prestij meselesidir Yazan: E. Monroe 4 Ingilterenin ikinci zâfı, zamanm gösterdiği alâmetleri görmemekteki ısrarı oldu. Mandayı deruhde ettiğı zaman, Yahudilere millî bir yurd vennek, Arablann rrukukunu muhafaza etmek ve Yahudi Arab camiasına idarî muhtariyet bahşetmek yolundaki üç vrdmi birden tutacağmı zannediyordu. Fakat bu programın tatbıkı kabiliyeti, Atablann, Yahudi muhaceretini kabul etmesine bağlı idi. Hâdisat, bunun imkânsız''«ını gbstermeğe başlayınca îngiltere, hakikale karşı gözlerini yumdu. Ahalinin, nihayet anlaşacakları ve zamanla, işierin düzeleceği ümidinde ısrar etti. Bugün îngilterernn uğradığı hakikî müşkülât, Akdenizdeki dört toprağmdan bir tanesi olan Filistindedir. Fakat Filistin meselesi, Büyük Britanyanın yalnız Akdenizde değii, dünyanrn varıdan fazla bir kısmındaki şöhretini leke'eyecek kadar tehlikelidir. Cebelüttarıkta, Maltada, Kıb rısta, yerlilerin hüsnü nıyetini para sayesinde idame etmek mümkündür. Filistinde bu ümid mevcud değildir. Meğer ki, Filistin meselesioin idarî şekilde hallıne ihtimal kalmadığını kabul ederek bu siyasî meseleyi siyaseten halletmek cür'etini göstersin. îngiltere, içine sürüklendıği çıkmazdan, İngilız maksadlannın sarah^ten izah edilmesi sayesinde ancak kurtulabil'r. Kaybettiği şöhreti tekrar elde etmesi için yegâne yol budur. Buuu takib edeceği mu hakkak olan şıkâyctlerin ehemmiveti voktur. Hiç değılse, bütün dünya îngilterenin, kendi emniyet ve selâmeti mülâhazasına müstenid açık siyaseti karşısmda, bir hürmet duyacaktır.. Yahudi millî yurdunu yüzüstü b'.rakmak fikri, pek çok îngilizi isyana sevketmektedir. Bazı Avrupa devletlerinin Yahudiler hakkında tatbik ettikleri muamelelerden sonra, daha başka Yahudileri zulme ve itisafa maruz bırakmak bu îngilizler tarafından nefretie karşılanıyor. îngilterenin Akdenizdeki mevcudiyetini şu tabirlerle hulâsa edebiliriz: Diplomatik nüfuz, imparatorluk stratejifi, millî refah, Yahudilere karşı alınmıs olan laahhüdlerin ifası mülâhazası. Böylece, ehemmiyetlerine göre sıralanan bu sebebler, Büyük Britanyanm Akdenizde hiçbir fedakârlık etmemesinin sebebini izahı kâfi gelir. Bir tane«i mü^tesna olmak üzere, bu sebeblerin hepsi maddidir. Zira, kabi!i inkâr değildir ki, emperyalizm daıma maddî bir temele istinad eder. Ancak, daima maddiyetten bahbetmek, feyiz ve refah içinde bir imparatorluğun kuvvetini teşkil eden vasıflan lam ve sarih suretle izaha kâfi eelmez. Büyük Britanyayı, müstemlekelerini ele geçirmesi hususunda saik olan ilk sebeblerin hodperestliği, sonradan o müstemlrkelerdeki tutumunun ve bilhassa idare adam'arının mahallindeki faaliyetinin, ekseriya. hasbî ve imtisal nümunesi olmağa lâyık bir mahiyet tajımasına mâni değildir. Filistin, îngilterenin armasında bir lekedir. Kıbrıstaki vaziyeti, her zaman şcref verici bir sckilde devam etmemistir. Fakat daha derin bi> tetkik, Büyük Britanyanın heyeti umumiyesi hakkında daha doğru bir fikir verir. Sudanı, Maverayişşeriayı, Nijeryayı, yahud Mısırda bıraktığı izi tetkik ediniz. O zaman göreceksiniz ki, bir Cromer, yahud bir Lugard, münhasıran îngilterenin maddî menfaatlerinden mülhem olmuş bulunsalardı, fSugün taşıchklurı şöhreti asla kazanamazlardı. Bu sitayişe iâyık olan yalnız Büyük Britanya değildır Fransa imparatorluğu da Lyautev gibi bir adam sayesinde ayni sitayişe hak kazar.tnıştır. Bu, bir imparatorluk hükumetinin siyaseti, usulen maddî sebeblere istinad etmez, demek değildir. Büyük Britanvanm Akdenizdeki Jopraklannı tahliye etmesi, o topraklarda sakin olan halka, hakikî hiçbir zarar iras etmez. Yalnız Yahudıler, ve Ingiliz menafiini açıktan açığa müdafaa etmiş olan Maltalılar, bundan müstesnadır. îngilterenin bunu yapmaması, kısmen, herkes gibi, elinde bulundurduğu nıüs temlekelerıne olan bdğhlığından ve başladığı işi başarmak kaygusundan; kısmen de, bu mıntakalardak' mevcudiyetinin kendisine Avrupadî ve Asyada temin ettiği nüfuz ve refah vesilesinden ileri gelmektedir. îngilterenin Akdenizde durması, alım satım yapmasını ve haddinden fazla kalabalık Brıtanya adalanndaki milletinin alışık olduğu yüksek hayat seviyesini bu suretle muhafaza etmesini de mümkün kılmaktadır. «Lâkayd» ı çalan genc, elinde Watteau'nun tablosu olduğu halde polis komiserliğinde Üç gün evvel, Paris gazetelerine, hüviyetini gizli tutan bir kimse tarafından telefon edilerek, meraklı bir hâdiseye şahid olmak üzere Adliye sarayına birer muhabir göndermeleri bildirilmişti. Haberin mahiyetini ve sıhhatini bil memekle beraber, gazete muhabirleri ve fotoğrafçıUn söylenilen yere koşmakta tereddüd etmemişler ve saat bir buçuktan itibaren, kalabalık bir heyet halinde, adliye koridorlannda, esrarengiz hâdiseyi beklemeğe başlamışlardı. Nihayet saat üçü kırk beç geçe, gazetecilerin yanına, Adliye erkânından rnüteşekkil bir grup yaklaştı. Aralarında, sanşm, zayif, orta boylu, Slâv tipinde, me^hul bir genc adam da bulunuyordu. O zaman meselenin içyüzü anlaşıldı. Bu mechul şahıs, bir müddet evvel Louvre müzesinden çahnan meşhur Indifferent tablosunun hırsızıydı. Adliyeye kendi ayağile gelip teslim olan bu hırsız, Serj Boguslavski isminde. 25 yaşında bir Rustur. îfadesine göre, îndifferent tab losunu çalmış değil, sadece muvakkaten yerinden alıp götürmüştür. Maksadı, meşhur tablolan tamire tnemur olan kimselerin, bu işi pek fena bir tarzda yapmalarına karsı protestoda bulunmaklır. Boguslavski, bir buçuk sene evvel verdiği bu kararı tatbik etmek üzere, Louvre müzesine devama başlamış. îndifferent tablosunun telini her gün bir parça gev şetmek suretile onu yerinden kolayca cıkarılacak bir vaziyete getirmis, ve bjr gün salonda kimsenin bulunmadığı bir an dan isifade ederek tabloyu duvardan çıkardıktan sonra bir gazete kâğıdına sararak evine götürmüştür. Boguslavski, tabloyu evine götürdükten sonra, aslında mevdud olmıyan bir takım teferrüat ilâvesi suretile tamir edildiğini görerek, şahesere eski şeklini vermek üzere çahşmaaa başlamış, ona yeni ve daha uvgun bir çerçeve bularak eski çerçeveyi atese atmış, bütün bu işîeri bitirdikten sonra da, «üstad şaheserlennin fena şekilde tamiri» isir^H e=erini ikmal etmiş, bu eserle beraber îndifferent tab losunu yanına alarak .adliyeye gelip teslim olmuştur. Tabloyu tetkik eden ehli hibre, bunun hakikî îndifferent olduğunu ve Bogus lavsk''nin, üzerinde işlemiş o1ma«ma rağmen kıymetine zerre kadar halel gelmediğini sövlemislerdir. Hulâsa: ^ ^ Akdeniz, Britanya împaratorlugunun ana yoludur sözü vuzuhtan mahrumdur. Bu vecizede doyurucu kan, göbek bağırsağı manası var. Akdeniz, Büyük Britanya için bu demek değildir. îngiltere, icabında bu ticaret yolundan vazgeçebılir. Onu, Akdenizdeki kuvvetini muhafazaya sevkeden başlıca sebeb Avrupa müzakeratmda SÖZÜDÜD dinlenmesi bak:mından kazanacağı olorite ve şarktaki dominyonlan ve Hindistanla daicnî bir temas halinde bulunmak için katetmek zaruretinde bulunduğu, dünyanın en zengin petrol sahalarından biri olan çöl mmtakasında prestijini takviye endişesidir. . Bundan sonra. sevkülceyşî bir sebeb geliyor. Harb halinde, Ingilterenin Akdenizdeki istihkâmatı, imparatorluğun müdafaasına daha fazîa bir elâstikiyet vermektedir. Ayni zamanda bu istihkâmlar, Ingilterenin çok zayif bulunduğu bir noktadaki, yani Cebelüttarık Aden kanalmdaki düşmana erişmesini mümkün kılmaktadır. Yirmi sene evvelki tahtelbahirler ve 1937 deki kcrsanlar, burada müdafaanm müşkui, taarruzun kolay olduğunu muvaffakıyetle ispat etmişlerdi. Uçüncü ve ticarî mahiyetteki sebeb de şııdur: Bıiyük Bıitan>a dünyanın en büyük tacirlerinden olduğu için, dünyının en büyük yollanndan bıri üzerindeki reklâm masrafının gelir temin ettiğini idrak etmektedir. îşte îngiltereyi Akdenizde tutan üç sebeb bunlardır. Bazı îngilizler, buniara bir dördüncü sebeb ilâve ediyorlar. Vazife hissi, diyorlar, İngiltereyi Akdenizdeki müstemlekelerınde oturan milletlere bağlamaktadır. Dikkatle mülnlea edilirse, bu nazariyenin her tarafta tatbik edilmediği görülür. Eğer Büyük Britanya Akdenin terkedecek olursa, Filistin Arablan bunu memnuniyetle karşılavacaklardır. Kıbrıs Rutnlarına gelince, cnlar da, îngiliz silâhlarınm himayesini kaybetmemek şartile, Yunanistana iltihak için sevincle rcy vereceklerdir. îngilterenin Malta ile olan münasebatı büsbütün başka türlüdür. Çünkü Maltahlar, îngiltereve hem sadakatle bağhdırlar, hem kendi arzularile îngiliz idaresi altına girmiş'erdir. Hiç şüphe vok ki îngilterenin, üs olarak bu adaya ihtiyacı, Maltalılar hakkndd duyulan sempa'iden daha fazladır. Bununla beraber, pek çok Maltalı, haricî tesirlere karşı îngiltere lehinde faaüvetle çalısmaktan geri durmamıştır ve İngiltere, Maltalıları bir başka devlete terkedeck olursa, hiç şüphesız onlara fena bir oyun oynamış olacakt:r. îngilizler, manevî mülâhazalara müstenid mecburiyetlerden ve taahhüd'erden bahsettikleri zaman ecnebiler bu iddiavı müstebzi tebessüml?r!e karşılarlar v? bu sözü, însiliz riyalânığının yeni bir delili olarak görürler. Böylt olmakla beraber, îstanbulda, îzmirde az miktarda müslüman olmıyan hemşerilerimiz vardır. Bir çoğu bizimle beraber yüksek mekteblerimizde, fakültelerimizde okumuşlardır. Bunlardan kaçı devlet memuriyetlerine intisab etmiştir? Hangisi yüksek dereceü memurlarımızdan daha az mes'ud ve daha az rahattır?... Ayni mekteb çocuklanyız. Ayni ' ivayı teneffüs ediyor, ayni iklimi yasıvjruz. Ne içm biz yasamak ve hayalımızı temin etmek için devlet memuriyetlerine intisaba mecbur kalıyoruz da onlar ierbest meslek sahalarında bizden daha iyi Bu hal beş on sen« devam ettikten ve tutunup muvaffak oluyorlar. bütün devlet daireleri kadrolarile diğer Sebebi basittir. Gayrimüslim hemşîriteşekkül memurlukları yüksek mekteb melerimiz arasında «ıkı bir tesanüd ve teavün zunu genclerle dloduktan sonıa îiselerhissi vardır. Büyük bir avukat için, yanıden, fakültelerimizden veya yük^'k mekna aldığı stajiyeri yetiştirip piyasaya atteblerimizden mezun çocuklar ne iş yapamak en esash bir vazifedir. Ayni vasıf ve caklar, nerede iş bulacaklardır? fazilet büyük tilccarda, büyük doktorda Okumuş bir adamır. işsiz kalması, dığe da vardır. rinin işsiz kalmasmdan çok farklıdır. O#** kumuş vatandaş, kitabın kendisine lclkin Evet, bizde, her okuyan memur oltnakettiği hayatı bulmak ister. tadır. Bu vaziyet memleketin ziraî ve ikDevlet dairelerile diğer müesseselerin tısadî hayatı için bir tehlikedir. Her okuyüksek tahsilli veya lise mezunu genclerle yanm memur oluşu; n.üstakil Türk bı:rhali işbaa glmesı dolayısile yüksek mekjuvazisinin teessüsüne mâni olmakladır. teblerden mezun gencler bir müddet sonHalbuki kültürü yüksek zürra, yüksek ra iş bulamıyaccklardır. tahsilli tüccar veya san'atkâr, devlete yük Hayatını temin etmek için okuyan kimolmadan hayatlarmı kazanmalan ve müsenin işsiz kalması çok hazindir. Münevkemmel bir müstehlik ve mükellef oltnaver, ne kadar metîn olursa olsun, işsiz lan itibarile cemiyetin inkişafı bakımmkalınca cemiyet için muzır olur. Onun dan lüzumludur. maneviyeti; cemiyet icablarına karşı menHer okuyan memur olursa, Türk zirafi olmakla başlar. Bu rrenfilik işsiz kalan ati bugünkü iptiJailığınden, Türk ticareamelenin menfiliğinden daha kuvvetü ve daha mazarrtlıdır. Zira amelenin tesir ve ti başkalarınm malı oimaktan kurtularnaz. yapma sahası mahduddur. Halbuki işsiz Binaenaleyh herşeyden evvel yüksek tahmünevverin tesir ve yapma sahası geniştir. silli vatandaşları deviet kapılarına başBuna münevverin natıka, muhakeme ve vurmaktan kurtarmak, onlara serbest mesikna kabiliyetlerini de ilâve edecek olur lek sahalarında inkişaf imkânları tetrun etmek mecburiyetindeyiz. sak, mesele daha mühim bir şekil al.^. YARIN: Fransız noktai nazarına göre Akdenizin manası Dahiliye Vekilinin tetkikleri MÜTEFERRÎK Ali Çetinkaya Limanlar işletmesinde Şehrimizde bulunan Münakalât Vekili Ali Çetinkaya, dün de Limanlar İfletmesi umum müdürlüğünde meşgul olmuştur. Umum müdür Raufi Manyaslı yolcu salonu hakkında kendisine izahat vermiş, Ali Çetinkaya aynca plânlar üzerinde de tetkikat yapmıştır. Dahiliye Veküi Faik Öztrak, dün sabahtan öğleye kadar Belediyedemeşgul olmuştur. Faik Öztrok, bilhassa İstanbulun ekmek isini tetkik etmiştir. Belediye Sarayı Sultanahmedde Arşiv dairesinin bulunduğu mermer bınanır bulunduğu adaya büyük bir Belediye sarayı yaptmlacağını yazmıştık. Bu binanın plânları hazırlanmaktadır. Bunun icın Stokholm belediye binasınm resim ve plânları celbedılmiştir. Toplattırılan eser Son günlerde baz. kimseler tarafından Türklük vakarına uygun olmıyacak mahiyette neşriyat yapan bazı eserler neşrediîmiştir. Bunlardar. «Bu arslana dokunmıyınız» ismindeki kitab polisçe topldttınlmıstır. Buna benzer diğer bir kita^ın muhteviyatı da tetkik edümektedir. Taksim gazînosunun tefrişatı Yeni yapılmakta olan Taksim bahçesi gazinosunun tefrisatının da Beledive tarafından yapılacağını yazmıştık. Burası için sipariş edilen maroken ve hasır koltuk vesa'renin nümun°Jeri Belediyeye getirilmiş, Belediye Reisi tarafından tetkik edilmiştir. Hilâfı hakikat neşriyat Bazı gazeteler, Bebek îstinye yolundaki insaatın ağır gitmekte olduğunu yazmıslardır. Nafıa Vekâletinin bu inşaatı tetkik etmek üzere mahalline göndeıdıği müfettiş raporunu Vtkâlete vermiştir. Na fıa Vekâleti, bu nesııvatın hilâfı hakikat olduğu net'cesin" varmıs, alâkadarlara bu yolda tebligat yapmıştır. îstimlâk komisyonu bugün çalışmalara başhyor Azaları 5ehir Meilisince seçilen Belediye istknlâk komisyonu, bugünden i'ibaren faalıyete geçecektir. Yeni kotnisyonda Şehir Meclismden Suphi, Refik Ahmed, Mehmed Ali Gökçen ve diğer bir aza bulunmaktadır. Komısyon istimlâk formalitesi yariırr kalan Emınönündekı bınalara kıymet takdirile işe başlayacaktır. Burada teessiirle kaydetmek mecburiyetindeyiz, ki yüksek tahsil ve hatta meslek ve san'at mektebleri mezunu gencler memurivetten başka herhangi bir inkişaf sahasından mahrumdurlar. Yüksek tahsil yapan bir gencin vaziyetini tetkik edelim. Memleketimizde tahsil bilhassa orta halli, aileler icin ağır bir yüktür. Bu ağır yükün nelerden ibaret olduğunu teferrüata saplanarak izah edecek değıliz. Bunu, aşağı yukan hepimiz biüriz. Binbir mahrumiyet ve binbir fedakârlıkla yüksek veya meslek tahsilini biHren talebe hayatla karşı karşıya geldiği anda ilk düşüneceği şey, gerek kendinin ve gerek kendine bu gününü temin eden ebeveynin maişetidir. Binaenaleyh genc diplomalı bir an evvel bir baltaya sap olmak mecburiyetindedir. Hukuk veya Tıb fakültelerinden veyahud Mühendis mektebınden mezun bırer genc tasavvur edelim. Hukuk Fakültesinden mezun gencin, memur olmaksızın serbest hayatta tutunabilmesi çok güçtür. Yeni avukathk kanununun vazetmis olduğu kayıdlar meydandadır. Böyle bir genc avukathk staiını vapmcaya kadar hayat'a1 kazanmak mecHuriyetindedir. Avukat olduktan sonra da va ziyette genc lehine bir değişiklik yok'ur. Genc bir avukatın, îstanbul, Ankara, îzmir, Samsun ve Bursa gibi büyük şehırlerimizde istinad noktası olmaksızın tr.tunabilmesi müşküldür. Büyük şehirlardeki hukukî is hacmi bir ikı başlı avukat arasında taksim edilmiştir. Geri kalan ışlcr ufak tefek şeylerdir. Yıldızların bir helezonî nebuladan doğması vetiresi, birçok bakımdan, Lâplas'ın seyyarelerın, Nebuluz günesten doğması faraziyesinde kabul edilen vetireye benzer. îkisi arasındaki baslıca fark mıkyas farkıdır, helezonî nebulalar, Lâplas'ın güneş sisteminin validi olan nebulaBunun için, lise veya daha }üksek ya nazaran miiyonlarca defa ağır ve bümekteb tahsili yaptıktan sonra devlet me yük olmasıdır. Bir helezonî nebulanın fotoğrafı adi bir muriyeti almaksızm hayatlarmı temin elmek üzere ziraat, ticaret, doktorluk, ec kitab sahifesinin yarsile gösterilirse bu na. zacılık, diştabibhği. mühendislik, avukat bulada arzımız cesametinde bir cismin rehk ve saire gibi serbest mesleklerde uğ simde görünebılmesi icin resmin en aşağı rasan vatandaşları himaye etmek, onlara 50 milyon defa büyültülmesi icab eder. Bu prim vermek, mükellef oldukları vergi mikvasa göre resim arz yüzünü kaplar . lerden münasib mikta; tenzilât yapmak Prof. Salih MURAD dü'ünülebilir. Diğer taraftan okuyan köylü çocuklarının tekrar köyc dönmelerini temin icin çiftciliği ırgadhktan kurtarıp onu yüksek irad getirir bir hale yükseltmek lâzımdır. SAFAEDmN KARANAKCI Öğleye kadar ders verme şekli Yeni usulün bu sene yalnız orta mekteblerde tatbik edilmesi kararlaştırıldı Maarif Şurası, orta tedrisat talebelerinin daha esash bir şekilde yetişebılmeleri için, derslerin öğleye kadar verilmesini, öğleden sonraki saatlerin de etüde ve tecrübeye ayrılmasinı münasib görmüş, bu hususta bir karar ıttıhaz etmıştı. Bir kişi ağır yaralandı E\Telki akşam Büyükdere yolunda bir kişinin ağır yaralanmasile neticelenen bir otomobil motosıklet çarpışması olmuştur. Saat 16,30 da 62 plâka numaralı motosikletle Büyükdereden Şişliye gitmekte olan Yani, Derbend yolunda süratle ilerlerken mukabıl istikametten ayni sür'atle gelen şoför Cevadın idaresindeki Vekâlet bu karann tatbik şekilleri etraotomobille karşılaşmıştır. Karşılaşma anî fında bir talimatname hazırlamıştır. Bu olmuş, iki taraf da manevra yapmaya, sene, yalnız ortamekteblerde bu şartlara sür'at kesmeye imkân bulamarrr.ştır. göre tedrisat yapüacak, iş, gelecek sene Çarpışma neticesinde motosiklet hen diğer mekteblere de teşmil edilecektir. değe yuvarlanmış, Yani kolundan ve baYapılan talimatnameye göre, derslere şından ağır surette yaralanmıştır. sabahlevin saat sekizde başlanacak, 12 de son verrlecektir. Sivasta mahsul vaziyeti Öğle vakti bir buçuk saatlik istirahati Sıvas (Hususi) Bu sene tam mevsimüteakıb, talebeler muallimlerinin neza minde yağan faydalı yağmurlardan Sıreti altmda, o günkü dersler üzerinde vas ve mıntakasmdaki bütün mahsulât Kazalarımızın birçoğu, mekteb mezıımeşgul olacaklardır. Bu müddet zarfında, I azamî ıstifadelenmış olduğundan ıhraç nu avukatı tatmin eaecek is hacmınden emtıamızın başmda gelen buğday ve ar biihassa tecrübe ve müzakere bakımmdan mahrumdur. Genc avukat büyük şehirler pa geçen yıla nazaran çok verımli olarak istifade edilecek; talebelere malumatlan de ufak bir şöhret yapana ve hukuk piya elde edilmektedır. Toprak mahsullerı nı tevsi ve tekviye etmek için imkânlar hasasmda tutunana kadar bir yere istinad ofisinin Sivasta ve istasyon civan kaza zırlanacaktır. etmek mecburiyetindedir. Akla evvelâ ha lanmızda buğday mübayaasına devam Maarif Vekâleti, önümüzdeki ders yı» zine, sonra da hükmî şahsiyeti haiz dev etmesi bu mühim ürümümüz piyasasının hnda orta mektebleri sıkı bir kontrola tâbi let müesseselerinin avukathğı gelir. Bu normal gidişım temin eyleekte ve bu tutarak bu ustulün tatbikındaki güclükleri ra'arda is bulan tutunmağa çalısır. Ya bu yüzden ziraatçimiz büyük memnuniyet ve muvaffakiyet derecesini tespit edecek « ve sevinç duymaktadır. tir. (1) 9 ve 11 ağustos tarihli Curnhurlyet

Bu sayıdan diğer sayfalar: