30 Ağustos 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

30 Ağustos 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURtYET 30 Ağustos 1939 TAR1HI ROMAN 15 Buhara Güneşi Yazan: ORHAN RAHMl ( Ş e h i r ve Memleket Haberlerl müptelâsı bir kadın yanarak öldü Evve'k gece Yeşirköyde bir kulübeden yangın çıkmış ve bu yangına sebebiyet verdiği zannolunan bir kadın da bu arada yanmıştır. Yangın çıkan kulübe, Yeşilköyde Orhangazi caddesindedir. Saat 21 sıraiarında bu cadde üzerinde devriye gezmekte olan polis memurlan evvelâ bir koku hissetmış ve biraz sonra da Yorg ya isminde 45 50 yaşlarında bir Rum kadmınm oturduğu bu kulübeden alev çıktığını görmüşlerdir. Ateşi gören zabıta memurlan bir taraftan bunu önlemeğe çalışırken bıx taraftan da civarda bulunan itfaiye gurupunu hâdiseden haberda retmişlerd.r. Her ne kadar itfaiye tam zamanmda yetişmiş ise de esasen pek harab olan kulübe kısa bir zamanda tamamile yanmış ve ateş bunun yanındaki bakkal Mustafanm evine geçmiştir. Bu sırada Bakırköy itfaiye gurupu ile îstanbul itfaiyesı de yangın yerine yetişmiştir. Yorgiya'nm kulübesinden sonra bakkal Mustafanın da evi tamamile yanmış ve bunun yanında diğer bir evin çatısı yanarken ateşin önüne geçilmiştir. Yangından sonra zabıta tarafından civarda aranan Yorgiya bulunamamış ve bunun üzerine kendisinin de yanmış olmasmdan şüphe edilmiştir. Bu şüphe ile enkaz arasmda araştırma yapılmış ve filhakika cesed meydana çıkanlmıştır. Bu kadının işrete müptelâ olup her akşam rakı içtiği tespit edilmiştir. Yangımn sarhoşluk neticesinde vukua geldiği anlaşılmıştır. Sen beni tahkir ediyorsun delikanlı! Benim hayatım şehirli bir bezirgânın ayaklarmın altından geçmedi. Bende tertemiz bir Türk kızıyım Demek benden nefret ediyorsunuz. Hakkmız var, hakkınız var; şimdi anladım: Siz bir saraylısınız, ben, ovalann, dağların bir genciyim. Yakar cevab verecek oldu. Aybey susmadı: Dedim ya, göçebelik. Biz kendimize fazla güveniriz, yüreğimiz sağlam ve temizdir ama, kafamız ince elenıp sık dokunmak istemez. Bu darbe onun en can alıcı noktasına inmişti. Gururu parça parça olmuştu. Bir kadın ne demekti? Eti nefis olan bir mahluk! Fakat aldığı terbiye iktızası, kendisini zaptediyordu. Kadına hürmet etmeliydi... Yakar, ayni zamanda hayatını kurtarmıştı. Şuracıkta sağ duruyorsa, bunu ona borclu idi. Gayriihtiyarî: Fakat, diye haykırdı, Yakar, senin şehirli bezirgânlann benim gibi ancak kılıcını, bayrağını ve kabılesmi tanıyanlann yanında bir hiçten ibarettir. Yakar, ağır ağır davrandı ve derinden gelen dargm bir sesle: Fakat, dedi, sen benî tahkir ediyorsun delikanlı. Benim hayatım, şehirli bir bezirgânın ayaklannın altmdan geçmedi. Ben de senin anan, senin kızkardeşin kadar alnı açık, yüregi tertemiz bir kızım. Düşünmelisin ki, karşında bir yaralı kadmım. Yoksa ben bilirdim. Aybey, gırtlağını parçalıyan hırıltılı bir sesle bağırdı: Ne yapardın? Ne mi yapardım? Yüzüne bir tokat vururdum... Aybey, ellerile yüzünü örter gibi oldu: Tokat ha! Tokat ha! Bana tokat! Ben ki Hakanın güvendiği beylerdenim. Ve bunlan söylerken doğruldu, korkunc bir şekil aldı. Gözlerinin içi kana bürünmüştü: Bana tokat atacak insan, gb'k kubbenin altında doğmadı. Yakar, onu lezzetle dinliyor gibiydi. Bu heybetli, gururlu, hırçm ve zorlu genc, simdi su halile yelesi kabarmış bir aslana benzıyordu. Gayriihtiyarî: Dilerim, dedi, hep öyle olsun! Aybey o kadar hiddet içinde idi ki bu sözler kulağından ince bir rüzgâr fısıltısile gelip geçti. Yakar gene yerine oturmuştu. Gözleri ona hayran hayran bakıyordu. Eğer, deîikanlı bir şehir oğlunun hassas tecessüsünü taşısaydı, bu bakışlarda belki de bir baska mana anyacak ve bulacaktı. Yakar, şimdi daha güzelleşmişti. Yüzü pembeleşmiş, gözlerine başka gölgeler çökmüştü: Aybey ,seni kırdım, beni affet!.. Aybey hiç ses çıkarmadı. Daha demin rahat olan yaraları, şimdi acı acı sancıyordu. Bak Aybey, beni dinle... Bana hakaret ettiğin halde seninle konuşuyo(um. Hatınna gelen şeylerin hiçbiri, ipe sapa gelecek şeyler değil. Dediğim gibi, benim kalbimin kapısı düne kadar açılmamıştı. Benim gönlüm, doğduğu bahçeler belirsiz olan bir çiçektir ki, onu, kimsc koklamadı Aybey. Ben sarayda büyüdüm. Doğru söylüyorsun. Fakat, ne saray, ne onun terbiyesi, ne bana öğretilen şeylerin hiçbiri, hiçbiri benim kanımı bozamadı. Ben, soyu sopu belirsiz, fakat kanı Türk bir kızım... Aybey, düştügü kızgınhğın karanlığından yavaş yavaş geriye çekiliyordu. Yakar, bunlan söylerken, Aybeyin çizmelerini okşuyordu. Bunu, belki bilerek, belki de bilmiyerek yapıyordu. Gözleri uzaklara dikilmişti. Sanki yanında kimse yoktu da kendi kendine konusuyordu: Ben senin hakkmda hiç kötü şey düşünmedim. Göçebelik ayıb mıdır, noksanlık mıdır ki, böyle söyîedin? Doğuyu, batıyı çiğniyen, Çin Hakanlarmm tahtlarını başlarına geçirenler hep göçebe atlılar değil mi? Hep o gözleri güneş işıkIı, bilekleri demir, kılıcları çelik bahadırlar değil mi? Şehirhlere gelince, sen ne bılırsın onları; gel, bana sor, b^na sor. Ben, o şehirlerin içerısinden gelıyorum. Hele benim geldiğim yer, şehir değil, bir bataklıktı. Yıllarca içinde yuvarlandığım bir batakhk... Bütün bu sözîer, Aybeyin kaibini, istediği gibi tatmin edemiyordu. Onu niçin reddetmişti? Neden: Hayır, yapma, olamaz! Demişti? Her halde bir sebeb olsa gerekti. O sebeb de olsa olsa, genc kızın gönlünü baskasına vermesı olabilırdi. Yakar, ağır ağır mmldandı: Düşünmelisiniz ki Aybey, ben şimdi yuvasız bir ku'um. Siz beni merhameten yanınıza alacaksmız. Gerçi ben kervandan ayrılırken, daha fena akıbetler de bekliyebiliyordum. Fakat... Demek benden nefret etmiyorsunuz? Hayır! Siz, nefret edilecek bir genc değilsiniz ki Aybey... Bilâkis, imkân olsaydı, size gönlümü verirdim. Halbuki imkân yok, değil mi? iinkü gönlünüz, bir baskasına bağlı. Onu başkaları çalmışlar ve o bahtiyar, belki Çinde kalan bir vefasızdır ki, sizi kurtaramamıştır. Belki de bu kervanm içinde idi. Kızm sesi, tatlı, masum ve mustarib bir şekilde cevab verdi: Yalvarırım Aybey, böyle söylemeyin... lnanın bana; ben henüz sevmedim... Şu halde niçin beni reddediyorsunuz? Söyleseniz ya, ne duruyorsunuz? Korkunc ve feci! Mekteblerde pasif Halledilen mesele Yeşilköy yangmında içki müdafaa . teşkilâtı Tahmil, tahliye amelesinin kazancı normal bir Üniversitede bir korunhadde irca edildi ma komitesi kuruldu Maarif Vekâleti bu ders yılında mekeblerde fizık ve kimya derslerile alâkalı olarak yapılan zehirli gaz tedrisatımn nazariyatile beraber tatbıkatma da ehemmiyet verilmesini bildırmiştir. Ayıca her mektebde b.r de pasif korunma teşkilâtı vücude getirilecektir. Bu teşkilâtm faaliyetini göstermek üzere bir taimatname hazırlanmaktadır. Mektebler açıldıktan sonra derhal faaliyete geçecek olan bu teşkilâtta her talebenin bir vazifesı bulunacaktır. Taiebeler mütehassıs muallimlerm nezareti altmda sık sık tatbikat yapmak suretile yetiştirüecektir. Üniversitede bir pasıf korunma komitesi kurulmuştur. Zehirli gaz temizleme ve tedavı kollannda tıb fakültesi talebelerine vazife verilecektir. Gerek mekteblerde ve gerekse ünivers.tede ihdas ediıecek teşkilât, tedrisat başlandıktan sonra tamamlanacaktır. ) Siyasî icmal Avrupadaki gürültü ve Balkanlar vrupada, büyük devletler arasındaki gerginliğin son haddini bulmuş olması Balkan devletlerinin haricî ve dahilî siyasetleri üzerinde derin tesirler yapmıştır. Rumanya böyle bir harbde kenarda ve bitaraf kalabilmek için komşularile kendi arasmdaki münasebetleri emniyet altma alarak sağlamlaştırmak lüumunu hissetmiştir. Orta Avrupada yalnız Macaristanla şu veya bu meseleden dolayı ihtilâf haline düşebileceğini ve neticede harbe bulaşa cağını düşünen Rumanya, bir taraftan Macaristan hududunda Fransızların Majino hattına benzer müstahkem bir manzume vücude getirip bunun arkasmda da silâh altma yeni ahnan ihtiyatlarla takviye ettiği ordusunu yıgarken diğer taraftan Macaristan hükumetine bir ademi tecavüz misakı akdini teklif etmiştir. Vergi vaziyetlermden dolayı bir kısım tahmil ve tahliye amelesi işler.ni oırakmakta olduğundan buna karşı bir tedbir bulmak üzere iş bürosu müfettişlerıle amele murahhaslannın iştixakile bir toplantı yapılmıştı. Bu toplsntıda vaziyet tetkik ed:lmiş, amele ücreterine doğrudan doğruya zam yapılmasına ürkân görülememiştir. Fakat; amele gurup halinde çalıştığmdan gunıplann adedini eksiltmek suretile kazançlarmm yükseltılmesi temin olunmuştur. Meselâ; evvelce mavnalarda be ser altışar kişilik guruplar çalışır ve bir mavnanm tahliyesine mukabil verilen para bu amele arasmda taksim edilirdi. Şimdi ise her guruptan birer, ikişor k:şi azaltılacak ve bu suretle kazanc daha az amele arasmda taksim olunacaktır. AjTica amele arasmda muavenet teşkilâtı gibi amele lehine hareketlere de geçilecektir. Bulunan hal şekli ıki tarafı da tatm.n eylediğinden artık bir amele buhranı mevzuubahs değildir. Doğu vapuru Tesellüm muamelesini yapacak olan heyetin gönderilmesi geri kaldı Almanyadan son gelen Kadeş vapuru bugün havuzdan çıkarak Marmarada tecrübeleri yapılacak ve bir kaç güne kadar da sefarlerine başlayacaktır. 3u suretle Almanyada yapılmakta olan ye di gemimizden üçü gelmiş bulunmaktadır. Bunlar Etrüsk, Tırhan ve Kadeştir. Bunlardan başka dört gemimiz daha vardır. Bunlar da Doğu, Savaş, Egemen ve Şalomdur. Doğunun inşaatı bitmiş olup gemiyi tesellüm etmek üzere bir heyetin gönderilmesine karar verilmişti. Fakat son vaziyet münasebetile heyet n gitmesi şimdilik teahhur etmis bulunmaktadır. Bu itibarla geri kalan dört vapurun gelmesi biraz gecikeceKtir. Dığer taraftan İngiltereye siparış olunan on bir geminin şartnameleri de Londra sefaretharem.ze gönderilmişıi Şimdıden bu gemileri inşava talib bir çok fırmalar vardır. Müracaatler devam etmek+edır. Teklifler bir komisyon tarafmdan tetkik edildikten sonra inşaat en müssid şartları gösteren firmaya vsrilecektir. Görüyor musunuz: verecek cevab bulamıyorsunuz. Genc kız başını kaldırdı, dumanlı gözlerinin bir bakışile cevab verdi: Ben ancak boş bir kalbe girebilirim, dolu bir gönlü ne yapacağım! Aybey, yerinden sıçradı. Şaşırmış kalmıştı: Anlamadım, anlamadım, tekrar edin! Diye haykırdı. Ne var anlamıyacak Aybey... Siz bir başkasını seviyorsunuz... Aybey hayret ve ıstırab içinde sendeledi: Ben mî, ben mi? Evet siz! Siz Aybey! Fakat siz, bunu nereden bılıyorsunuz? Nereden mi? Daha demin kulaklarımla duydum. Bir kadmdan bahsediyordunuz; kocası ölmüş bir kadmdan... Sizi dinledim, konuştuklarımza kulak verdim sanmaym... Ben tam o sırada mağaranıh ağzına kadar gelmiştim. Siz, hararetle ondan bahsediyordunuz. Ve o dakikada yüzünüze bakan, sizin, âşık olduğunuzu derhal anlardı. Nitekim ben de, o bahsettiğiniz kadının, sizin kalbinize bir hançer gibi sapîanmış olduğunu anlamakta gecikmedim. Aybey, başını önüne iğmiş, dinliyordu. Yakar, söziine devam etti: Bunlar olağan şeyler Aybey. Gencsiniz ve o kadın da çok güzeldir. Onu sevmiş olabilirsiniz. Bense, kimsesiz, öksüz, ne eski yurdunu bilen, ne de artık sığındığı yerlere yakın bulunan bir kızım. Elinize düşmüş bir zavallıdan başka birşey değilim ben, Aybey... KÜLTÜR İŞLERt Talebe için hazırlanacak olan broşürler Amerikada teşhir edilen eski eserlerimiz büyük bir alâka uyandırmıştır. Amerikanm ilim ve san'at mecmualan bunlann ehemmiyetinden bahis makaleler neşretmişlerd r. Maarif Vekâleti bu makalelerı tercüme ettirmektedir. Müzelerimizin daha fazla inkişaf edebilmesi ve ayni zamanda içindeki eserlerden lâyık'le ıstifade edebılmesi için bir proje hazırlanmaktadır. Bu projeye göre İstanbul üniversitesi edebiyat fakültesi, lise, orta ve 'ilk mekteb talebeleri müzelerden azamî surette faydalanacaklar, ayni zamanda müzelerde kurulacak lâ' boratuvarlarda çahşacaklardır. Lise, orta ve ilk mekteb talebesnin eski eserleri korumalan, sevgi göstermeleri ve ta rihî kıymetleri hakkında da bix fikir sahibi olabilmeleri için resımli ve kısa malumatı havi broşürler hazırlanacaktır. Bu broşürlerin isımlerı şur.lardır: Tezhibler, minyatürler, kumaşlar, işlemeler, ayakkablar, başlıklar, madenî eserler, kakmalar... Eserleri vücude getirmek ve önümüzdeki ders yılı başma kadar yetiştirmek üzere en salâhiyettar müze müdürlerin den müteşekkil bir heyet dünden itibaren çalı^mağa bsalamıstır. VÎLÂYETTE Valinin ziyareti Vali ve Beledıye reisi Lutfi Kırdar dün Irak konsoloshanesine iadei z ya^ rette bulunmuştur. Başvekâlet müsteşarl Başvekâlet müsteşarı Vehbi, dün 15,4: trenile Ankaraya gitmiş, Haydarpaşad: Vali Lutfi KiTdarla Belediye muavin Lutfi Aksoy ve diğer bazı zevat tarafııv dan uğurlanmıştır. Yabancı dil kursu ~*H Orta tedrisat müesseselerinin yabancı dıl mualLmi ihtiyacını karşılamak üzeBu sözler Aybeyin yüreğini açıtmıştı. re, geçen sene ıhdas edilen yabancı dıl Hayatında böyle derin bir teessür duy kursuna bu sene de 60 talebe alınacak mamıştı. Gözleri dolmuştu. Hey gid tır. Tanrı hey, neler yapıyordu? Kurs imtihanlan eylulün 25 ve 26 sın Şu nur parçası gibi kız, dağların ba da üniversitede yapılacaktır. İmtihan. lara girecek taiebeler, yerli ve ecneb şında böyle ağlamalı mıydı? kolej veya liselerden mezun olanlar aKendini tutamadı... rasmdan seçilecekt:r. Yakar da ağlıyordu... İlk mekteblerdeki ikmal Bu ne biçim şeydi, bunlar nasıl duygulardı? imtihanlan Bu sene ilk mekteb ikmal imtihanlan Yakar, Yakar; sen bana büyü mü tedrisata başlandığı zaman yapılacaktır yaptın da böyle ağlatıyorsun? , İstanbul ilk mektebleri eylulün 25 inDiye seslendi. de açılacağına göre imtihanlar da o zaYakar, gözlerinin yaşını sildi ve ileri man başlanacaktır. ye doğru baktı; sonra başını, ormânın ka Onümüzdeki ders yılında İstanbulds rarmış dalları arasından gözüken yıldızlı hiç bir taleben.r. mektebsiz kalmaması göklere çevirdi: için Maarif idaresi hazırlıklarma devam etmektedır. İlk tahsil çağına giren Bu aksam rüzgâr yok! cukların kayıdları nüfus dairelerinden Dedi. Sanki Aybeyin deminki sözleri ne cevab vermesini istemiyor ve onun i çıkanlarak Maarıf müdürlüğüne gönderilmektedT. Elde edilecek yekune göre çin böyle konusuyordu. her ilk mektebae açılacak şube miktar Aybey sabredemedi: ve muallim kadrosu tespit edilecektir Yakar, dedi, dinle beni; söyliye Orta mekteb muallir^ ceklerim var. muavinliği imtihanlan K'z. başını iğdi: Orta mekteb muaîlim muavinliği im Dinliyorum Aybey! tihanlarır.a önumüzdeki cuma günü Deminki sözlerınde çok ileri git başlanacaktır. Türkçe, edeb.yat, tarıh tın. Evvelâ bil ki, ben Türküm. Ozüm coğrafya ve yabancı dil imtihanlan e sözüm doğrudur. Yalan denilen pislik debiyat fakültesınde. fen kollanna aid bizim semtimize uğramaz. Bizim varlı derslerin ımtihanları ise fen fakültesin ğımız aydmlıktır, açıkhktır. Evet, o genc de yapılacaktır. İmtihan kâğıdları sü kadını, ben Buharada gördüm ve itiraf ratle tetkik edıld kten sonra kazananlar edeyim ki, ben o güne kadar, ne kendi bir de sözlü imt hana tâbi olacaktır. Bu kabilemde, ne başka bildiğim kabilelerde sene imtihanlara gırenlerin adedi 600 den fazladır. böyle güzel görmemiştim. Sözüme dikDENtZ İSLERİ kat et. O güne kadar diyorum. Çünkü ondan sonra gördüm. Beni Hakanım İskenderun limanı Bilge Han, bir iş için Soğd illerine gönİskenderunda yenıden teşkıl edilecek dermişti, dönüp dolaşırken işittim ki, o liman teşkilâtma nezaret etmek üzere illerde bir hıristiyan papas hükümdar var Limanlar umum müdür muavni Hâmid mış, adına Verdan Hudat derlermiş. Bu Saracoğlu cuma günü îskenderuna gidecektir. Yeni teşkilâtm kadrosu hazır buharava biz Türkler, Bağara da deriz. iunduğundan derhal faaliyete geçecek İsmini duyarım Aybey. tir. {Arkası var) Daire müdürlerinin içtimaî Dün öğleden evvel vilâyette Vali muavini Muzafferin başkanhğmda daire müdürleri aylık toplantıyı yapmıştır. Toplantıda bütün deva.rin alacağı pa sif korunma tedbirleri etrafında görüş meler yapılmıştır. Kalb sektesinden öldü Silıvrıkapı caddesinde bir fınnda sakalık yapan 45 yaşlannda Seyfullah, su taşırken b rdenblre düşerek ölmüştür. Seyfullahın kalb sektesinden öldüğü anlaşılmıştır. f 30 ağustos zafer Moskova misakile Almanya Rusyanin ve Rusya Almanyanm tecavüzü ihtimallerinden emin olduğu gibi Rumanya dahi Macaristandan karşılıklı olarak tecavüz ihtimallerine karşı emin olmak istemiştir. Böyle bir misak akdedildiği takdirde, MaŞEHtR İŞLERt caristan, Rumanya aleyhine hareket edecek bir zümreye ve bu suretle mihver devKömür narhı İstanbulda satılacak kok kömürüne letleri ittifakına giremiyecekti. konulan 19,75 kuruşluk narh, bir eylulMacaristan böyle bir teklife yanaşmaden itibaren tatbik edilecektir. mış, yalnız mukabil teklif olarak Rumanya ile arasmı bozan Transilvanyadaki MaDeğirmencilerin içtimaı Un fabrikası ve değirmen işletenlerin car ekalliyetinin vaziyeti hakkmda bir anmurahhaslan, cuma günü Belediyede bir laşma vapılmasmı ileri sürmüştür. Maca toplantı yapacaklardır. Belediye iktısad ristan, Rumanya ile mevcud ihtilâfını bermüdürlüğü bunlarla un çeşnisi etrafın taraf etmeğe taraftar olmakla Almanya da temasa gırişecektir. ile beraber yürüyüp yürümemek hususunda serbestisini muhafaza etmek istiyor. Sergi sarayı projesi Belediye imar işleri müdürlüğü, Tak Rumanya dahi Macaristanın mukabil simde yapılacak sergi binasınm avan teklifini kabul etmemiştir. Çünkü Rumanprojesini hazırlamağa başlamıştır. yaya göre Transilvanyadaki Macar ekal Gotye davet edildi liyeti son kanunu esasiye nazaran, memleHalen İzmirde beynelmilel Fuarda ketin yegâne siyasî ve hükumet partisi olan meşgul olan Belediye imar şubesi mii yeni hayat teşekkülüne girmiş olduğundan tehassıslarmdan Gotye Tepebaşı bahçesi Macar ekalliyeti meselesi ortadan kalkmış projeler için İstanbula çağınlmı>tır. ve binaenaleyh Macaristan devletile bu Eminönü Unkapanı caddesi nun icin bir muahede akdine lüzum kalmaEminünü ile Unkapanı arasmda açıla mıştır. cak olan yirmi beş metrelık caddenin uMacaristan ademi tecavüz misakınî ve zunluğu bir kilometre tutmaktadır. Balediye bu yolun istikametini tayin etm ş. Rumanya dahi Macar ekalliyeti meselesigüzergâhm istimlâki için evrakı istimlâk ni kabul etmediğinden aradaki açıklık Avrupanın şu karışık zamanında devam emüdürlüğüne göndermiştir. dip duruyor demektir. Bir taraftan Bul 4 üncü çocuk bahçesi Beyoğlunda Mete caddesi ile Gazhaııe garistanın cenubî Dobrucaya aid davası, bahçesi arasmda yapılacak olan dördün diğer taraftan Macaristanla Rumanya acü çocuk bahçesinin projesi hazırlanmış rasmdaki vaziyet Avrupanın cenubu garbisindeki devletlerin şu nazik zamanda tır. ahenk ve birlik temin etmelerine mâni olTemizlik vasıtalarî maktadır. Belediye 20 kamyonla 18 arazözün 5aBüyük devletlerin arasmdaki gerginlik tın almması işini münakasaya koymuşYugoslavyanın dahilî siyaseti üzerinde tu. Bedeli keşfi 130 000 lira olan bu müna kasa müddeti nıhayet bulduğu halde he münebbıh vazifesini görmüştür. Muhtelif nüz bir müşteri çıkmamıştır. Bundan unsurlardan terekküb eden bu devletin dasonra mezkur arabalarm pazarlıkla ahn hilî vaziyeti bir türlü istikrar bulmamakta rnası için acentalarla temasa girişilecek idi. Mütevaffa Kral Aleksandr muhtelif tir. unsurların ve mezheblerin mensublan arasındaki zıddiyet ve münaferetlere bir niOtobüs mübayaasî Tramvay, tünel ve elektrik idaresi ta hayet vermek üzere memleketin ırkî esasrafından mübayaa edilecek 60 otübüsün lara müstenid coğrafî taksimatını bile kalşartnamesi hazırdır. Bu otübüslern pa dırmış, bütün siyasî partileri ve dinî teşekrası elektrik idaresinin varidatmdan ve külleri ilga etmişti. rilecektir. İdarenln elinde iki milyon liVefahndan sonra tek parti usulü kurulraya yakın elektrik ve tramvay hasılatı muş ve ortodoks Sırb, müslüman Boşnak vardır. ve katolik Slovenler arasmda işbirliği yaDevrilen bir kamyon pılmış, üç unsur kabineye iştirak etmişti. Kısıklıdan boş olarak Üsküdara dön Lâkin memleketin en büyük unsurlarından mekte olan Hasanm idaresindeki kam Hırvatlar geniş muhtariyet istemekte mütyon, Bağlarbaşı dönemecinden siir'atle tehiden ısrar etmislerdir. Diğer unsurlar dönerken devrilmiştir. Amele Musa, E arasmda dahi muhtariyet taraftan kuvvetmin, İsa, Satı ve Mehmed adlannda beş li cereyanlar vardı. kişi muhtelif yerlerınden yaralanmışYugoslavya hükumeti ve devlet şefi lardır. Prens Pol memleketin dahilinde birlik ve ahenk tesisi için bu esası kabul etmislerdir. Yeni teşkilâtı esasiye mucıbince, Yugoslavya, muhtelif unsurların yaşadıkları rnemleketlerden müteşekkil bir federasyon devleti olmuştur. Bunların bashcalanndan biri Hırvatistanla Dalmaçyada teşekkül eden Hırvat hükumetidir. Millî müdafaa, haricive ve maliye müstesna olarak her kükumet kendi işlerinde serbest olacaktır. Ru e?as üzere yeni parlamento intihab edılecektir. bayramı hazırlıkları ı Mtiharrem Fevzi TOGAY ECNEBt MEHAFtLDE Japon sefaretinde ziyafet Dün akşam Japon sefaretinde büyük Fİçi Pawetomi tarafından Berlin sefirimiz Hüsrev Gerede şerefine bir akşarı zivafeti verilmiştır. Ziyafette Hüsrev Gerede ve refikası. Alman sefiri Fon Papen, refikası ve kerimesi, eski Moskova sefiri Galib Kemali, Yeni Tokyo <4Beyazıdda dün akşam tanıamlanan bayram hazırlıklarındaa bir intıba cisi Ferid ve kerimesi ve Japon sefareBugün, 30 ağustos zafer bayramıdır. Şehir, dün akşamdan itibaren bay tı m ü s t c a n hazır bu1unrru'5İardır raklarla donatılmıştır. Bu sabah Kolordu kumandanı tarafından Fındıklıda Vilâyet, Parti ve Belediye mümessillerinin tebriklerini kabul ve saat 9,45 te Beyazıdda merasimde bulunacak kıtaat ve mekteblileri teftiş edecektir. Bundan sonra en genc subay, 30 ağustos Başkumandanlık muharebesınm ehernNüshası 5 kunıştur mivetmı tebarüi. ettirecek mahiyette bir nutuk sövliyecektir. Bunu Türldve Harle istanbul kumandanının bir hitabesi takib edecektir. Bundan sonra kıtaat, icin icin mektebliler ve cemiyetler geçid resmi yapacak, Beyazıddan Taksime gi Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. decek olan kıtaat Taksim meydamnda toplanarak abideye çelenk konacaktır. Altı avlık 750 > 1450 • Bu gece İstanbul ve Üsküdar cihetlerınde de fener alayları tertib edilecek Üc avlık 400 » 800 > tir. Halkevleri de bu münasebetle toplantılar tertib etmiştir. Bir aylık 150 • Yoktar C u m h u r i y et Abone şeraitij

Bu sayıdan diğer sayfalar: