27 Eylül 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

27 Eylül 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CtJMHUK:IVET Küçük likâye Kaçırılan fırsat TEŞEKKÜR Sevgili aile reisimiz emekli General Neşet Akkınm vefatı münasebetile, evimize gelmek ve mektub ve telgrafla taziyette bulunmak ve cenaze merasimine iştırak etmek suretile teessdrü müzü paylaşan zevata ayn ayn teşekküre kederimiz mâni olduğundan, bu hususta gazetenizin kıymetli tavassutunu rica ederiz. Eşi: Dürsaf Akkın, kızı Muhterem Sokullu, damadı Faruk Sokullu miz giyinmış, sarışm bir genc va sadla söylemiyorum.. Güzelliği kadar kibarhğına ve nezaketine de meftun olyanındakine anlatıyordu: dum.. Azizim, bilhassa sevgi Jşlerinde ihÜç dört gündür kesilmemiş sakalını ır davranmamanın lüzumunu bizzat r tecrübe ıle arıladım. Malum ya, parmaklanle karışhrarak cevab verdi: Tabiî.. Çünkü eski bir Universite n ayağına saadet bazan kendili talebesi.. ı gelir.. Onu derhal saçlarından Ne diyorsun üstad, eski bir Üni ımak, sıkıca kalbinin üstüne bas Simdiye kadar misline raslanmamıs . ve kaçmanna meydan vennemek versite talebesi ha!.. bir film ve sinema tekniğinin en son Evet.. Hukuka devam ediyormuş.. diyor.. Bır gün şayed senin de baHARİKALAB HARİKASI ı böyle birşey geçerse müteyakkız Fakat ailenin başına gelen müthiş bir felâket kızcağızı bu hale düşürmüş.. Ba atta tanıdıklanna da anlat.. Çünkii ıcera, mütereddidlere cesaret, ira bası intihar etmiş, bir müddet sonra an •re kudret verecek ve böylelerini nesi kederinden ölmüş.. Alacaklılar or a ellerine geçirmek üzere bulun tada ne varsa üzcrine çullanmışlar.. Yavı bahtiyarlıklan istifadelerini temin rucak sokak crtavında kimsesiz ve beş parasız kalakalıruş! Tabiî bu vaziyet bir ibret levhasıdır! uneti sevdiğim için, biliyorsun, yaz karşısında çahşmaya başlamaktan başka )dada bir pansiyonda oturuyorum.. çare var mı? Tavsiye ettiler, ben de , yazın oranm gürültüsü, hay ve memnuniyetie kabul ettim. Eğer müşte stanbuldan daha fazla oluyorsa da rilerimin terbiyc ve ciddiyetinden emin * hengâmeye kanşmadan, yalnız olmasaydım, bu Işi ydpmazdım. Çünkü n bir maşahid gibi seyrederekten lâübali insanların devam ettikleri yer lerde kızcağız baştan çıkmasa bile biçamünzeviyane yaşayabiliyorum. amları, çarşıya sapacak köşede renin izzetinefsi kınlır.. Doğrusunu söybir lokanta buldum, orada yemek lemek lâzım gelirse yeni vaziyete kendiBi. Civardakı bekârların bazıları sini uydurmaktan geri kalmıyor.. Ne iş îira geliyorlar, fakat asıl esas müş söylesen yapıyor, sebze ayıklamak, so ıi bir takim küçük esnaf teşkil edi ğan soymak.. Bi'Iaşık yıkamak.. Ertesi akşam S«nihanın kendisile uzun femekleri netis denemezse de teuzun konuştum. Temiz ve saf kalbli bir 'ünkü bizzat patronun karısı pişiriiişman, güleryüzlü, çahşmaktan insan.. Keskin bir zekâsı, müşfik bir ru^n itibaren bir kadın.. Lâkin ne dersin, ya hu var.. Bugünün genc kızlarındaki ha»nbuldan gezmeğe gelenler de za fiflikten, boş benliğini devaynasmda görıman buraya uğramaya başlamaz meklikten eser vck.. Kısa zamanda dost 1 sinemasında Anlaşıian şöhreti yavaş yavaş et ve arkadaş olduk. Tatil günü perşembe lyılnuş.. O vakit kendi kendime: imiş.. O gün için beraber gezmeği teklif Eyvah, dedim, burada da rahat ettim. Evvelâ kabui etmek istemedi, sonlı. Sakin Lr yer bulmak için yeni ra: RAŞİD RIZA Eğer, dedi, gündüz Güzel San'atif daha yapmak lâzım!.. E. SADÎ TEK orayı terkedip başka bir yere git lar Akademisinde açılan resim sergisine, TİYATROSU carar vefmek üzereydim. Geçen akşam da Konîcrvaluann konserine gö Bu gece Bakırköy Mıltiyadi tiyatrosuııda • akşam, bakhm, yeni bir garson, türürseniz gelirim.. Hâlâ benliginde ciddî bir Universite DONANMA GECESI .adın bir garson.. Patronun mo Vodvil 3 perde âbi olırak bu suretle de bir kısım talebesi ruhu ve san'ata karşı sarsılmaz bir aşk yaşatması çok hoşuma gitti. Sırası lüşteri celbetmek sevdasına düştümek istediğimi de ilâve ettim. Evvelâ an.annettii!. Lokantayı değiştirmek gelince de müstakbel hayatı hakkında nem parladı, sonra babam gürledi: ı vermekle isabet ettiğime bir kat izahat verdi: Aman efendim, garson kızla evle Ebediyen, dedi, garson kalmak nî.ani oldjm. Oldum ama, genc kınilir mi?.. Eyvah.. Başımıza gelenler!. :elliği v« ayni zamanda hareket ve yetinde değilım.. Burada karnım doyu Hatta annem, şöyle bir ültimatom bile •ınm kibarlığı da nazan dikkatimi yor, patronun verdiği küçük bir odada verdi ıekten g*ri kalmadı. Yirmi yirmi da yatıp kalkıyorum... Beş on para bi Değil nikâhla almak o haspa ile anda kaiar tahmin olunabilirdi. riktirdikten sonra tabiî daha kendi şahgezdiğini bile işitirsem sana sütümü helâl ' n bira? daha uzunca bir yüz.. siyetime uygun bir ışe geçmek isterim.. ctmem!.. diye.. Birdenbire aklıma şöyle bir fikir geîSir çeıe.. Muntazam beyaz dişEh nekadar olsa biz şimdiki gencler iki jıce dudak.. Sıksık açıhp di.. Ne zamana kadar böyle bekâr y&şa gibi yetişmedik. Büyüklerimizin sözünden <ı Z|if kanadlı küçük bir bu yıp duracaktım.. Pekâlâ, şirketten bir a dışarıya çlkmaya pek alışmadık. Meyus, if asva tüylerile örtülü beyaz ile geçindirebilecck kadar para alıyor^ perişan tersyüzü tstanbuia döndüm. Bir .. Hrbir kalemle inceltilmediği dum.. Senıha ile ev'ensem ne olur?. Mfi müdde* Modadaki küçük lokantaya giigünun telâkkisine mükemmel kemmel birşey olur.. Beklediğim takdir demedim. Dayanamıyarak bir gün tekrar :e kaşlar ve onlann altında par de sanki ondan daha iyisini mi bulacak uğradığım zaman da Senihayı orada buyük, iki muvi göz.. Tepeyi dol tım. Hem de kendisini böyle bir vaz'yet lamadım. Ne olduğunu kimse bilmiyordu. tan sonra şakakların üstüne sar ten kurtardığım ıcin kız kimbilir bana iki hafta sonra annem ufaktefek almak lı altm bukleler.. Bütün bu gü nasıl dört elle sanlacakb. içın Istanbula gelmişti. Birdenbire hastaBabam tekaüd olalıdanberi annemi a landı. Zatürrieye tutulmuş meğer.. Hui her an, her dakika süsleyen şitebessüm.. Bir de teferruata aid lıp İzmite gitmiş, orada etrafı geniş bah susi hastanelerden birinde on beş gün kaa gözüme daha fazla çarpt:. İyi çeh ve tarlalı bir eve yerleşmişti. Hemen dar yatmak mecburiyetinde kaldı. Sarışm ;a delâlet eden küçük kulakîar ve Irene atladım.. doğru îzmıte . Hikâyeyi bir hastabakıcıyı kendisme gösterdiği ihtia başladığı ağır iş neticesi bo baştan aşağıya kendilerine anlattım.. iyi mamdan dolayı öyle metetti ki sorma ı başlamış tombul eller.. aileden, malumatlı ve ayni zamanda gü yın!.. Bu genc kız kim olsa beğenirsin, vermek için çekmecenin başında zel bir kıza tesadüf ettiğimi söyledim. Seniha değil mi? O vakit gösümü gere patronun yanına gittiğim zaman: Yalnız, kimsesizlik ve yoksuzluk saika gere: Jstad, dedim, senin bu yeni gar sile düştüğü son vaziyeti de sükutla ge tşte, dedim, evlenmek istediğim nefis birsey.. Ama, fena mak çiştirmek istemedim. Onunld izdivac et genc kız buydu, anne! Uluborlulu emekli piyade yüzbaşısı, Kuleli Askerî lisesi ve Emrigân orta mektebi riyaziye muallimi Afyon Demiryolu yüzbaşılanndan İrfan ve Tophane maliye tahsil şubesi şefi Yaşar Tümbeğin babalan Mustafa Nuri öl müştür. Cenazesi bugün 27/9/939 çar şamba günü Kandilli camiinde öğle namazı kıhnarak Anadoluhisan Küçiiksu mezarlığına defnedilecektir. c 27 Eylul 1939 ÖLÜM Şehzadebaşı T U R A N Sineması (Körting) ses tertibatile mücehhez, sinema tekniğinin en son sistern Bauer marka projeksiyon maklnelerile mevsimin en seçme ve en yüksek filimlerini sayın İstanbul halkına temin eden TTJRAN sineması bu akşam 2 büyuk filim birden Aşk Şükranı Gabi Morlay Victor Francen Stad İlâhlarî Fransızca sözlü Yarın Akşam ^arın Akşam çoşduracak, UÇAN ADAMLAR DiYARINDA BAY ÇETİN Bütün Istanbulu yerinden oynatacak, bütün insanlan ı^eş'eden bütün dertleri unutturacak senenin en büyük filmi FRED BRODVAY SERENAD ASTAİRE GİNGER uçan ROGERS Bu fılimde bir çift, zevk dağitan bir rüzgâr, ( YAM ) dansile dünyayj çıldırtan bir afet olmuşlardır. 1 ^ Yerlerinizi evvelden aldırınız. Telefon : 43595 Bu sene : Sümer LâleTaksim sinemalarımn en büyük ve mutena filimlerini elde etmeğe muvaffak olan Şehzade C C O başı A U Sinemasında O Tel : 21359 ATMACA Charles Boyer Pıerre Rıchard Wilm Emsalsiz aşk ve ihtiras romanı dîlflcatp» • aiKKate . Bugün I I M , a a | N Matinelerden itibaren yeni I sezona giriş münasebetiyle Maskeli " 5 „ Ler yansesIeri Beyaz perdede şimdiye kadar eşi görülmemiş maceralar romanı G Zleri yormı ALKAZAR BAŞLIYOR Ehemmİvetle nazan iLnemmıyeue n a z a n ° nelerle takdir ve mukayesesini (iyi ve kötü) yü maklne]ertoizln hiçbir ko'ayca tefrik eden sayın müşterilerimize bırakıyoruz. yu^e yüz tâbüleştiren yeni son sLstem s i n e m a d a e ş i v e ^nzeıi yoktur D i ğ e r maki 1939 1 d TEŞRİN MARIE ANTOINETTE NORMA SHEARER TYRONE POVER Fransızca nüshası Sinemacılık ve filimcilik dünyasının 2 5 senedenberi yarattığı en güzel en muazzam film MELEK Numaralı biletler ve Sinemalarında şeref kazandıracaktır. i PE K Ingilizce nüshası şimdiden her iki sinemada satılmaktadır. BU MELEK Sinemasında AKŞAM GÜNAHKÂR MELEK DiKKAT : Numaralı Koltukları evvelden aldırınız. Telefon : 4 0 8 6 8 BÜYÜK ve YÜKSEK BİR AŞKIN ROMANI HEYECAN ve GÜZELLİKLERLE DOLU NEFİS BİR MEVZU ... MARGARET SULLAVAN JAMES STEVART Fransızca sözlU Baş rollerde Bu akşam S Ü M E R sineması J OLGUN KADIN RAIMU MARIE BELL ve MICHEL SiMON G dk a a A Z A K e ipş SİNEMASI Çrıa ı a şk p 27 Eylul Çar şamba gününden itibaren Kış mevsimine başhyarak her hafta yeni programda bir tanesi Türkçe olmak şartile senenin en güzel fllımlerinden iki film gösterecektir. Ailevî ve hissî bir dram ve ayni zamanda eğlendirici bir komedi Emsalsiz filminin ilk büyük iraesidir. Baş rollerde MİLLİ ve ALEMDAR Bugün matinelerden itibaren Sinemalarında J E A N CASUS AVCISI ARBARA STABVVIYEK . HERBERT MARCHAL ıştan başa heyecan, Aşk ve maceralarla dolu iki şaheser K I R I K Baş rolde : H A Y A T M U R A T Birden kalın kaşlannı kaldırarak: Ya, dedi, keşki alaydın.. Hemen bugünden tezi yok.. Ben bizzat kendim gidip ona talib olacağım!. Heyhat.. Seniha artık serbest değildi. Hastanedeki genc asistanlardan birile nisanlanmış.. Görüyor musun azizim, vaktile ana baba sözü dinliyeceğim diye mütereddid davranmanın neticesini.. Ah.. Senihayı nekadar çok sevdiğimi simdi daha iyi anhyorum.. Fakat ciddî kızdır, imkânı yok, verdiği sözders dönmez!. Nakleden: 1STAD 2 AŞK BugUnden itibaren : Berlin Olimpiyatlarının tam ve yegâne filmi bütün dünya milletlerinin seçerek gönderdi^i en meşhur bin atletin yarattığı muazzam bir filimdir. İLÂHLARÎ (Türkçe NURt REF1K LALE sinemasında büyük muvaffakiyet kazanmıştır. Sinemamızın bu haftaki programıuı görmenizi tavsiye ederiz Diye Galibe bağırıyordu. Galib, canı Yüzünün, beyaz dişlerTnin ışığile aydınsıkkın bir tavırla adımlarını açarak onu lanmasına sebeb olan bu tebessüm ona takib etmeğe mecbur oldu. güzellikten üstün ilâhi bir mana veriyorKız, Çiçektarlasımn kenanna düşen du. geniş yapraklı, bodur bir ağaca doğru Genc adam kendini çabuk toparlıyakoşuyordu. Ağaca yaklaşınca, kendisini rak, onun yüzüne dalan gözlerini semaya yere atıverdi ve bir anda çiçeklerin ara çevirdi. Ellerini açıp, vücudünü gererek sında kayboldu. derin derin havayı kokladı. Havada kes ŞARKISI NİNOMARTINI ebi roman : 3 2 itirazma meydan vermeden oto1 atladı. Otele doğru yürürken, ;ndine: «Mesele çatallaştı. Kız lemiye başlıyor, diye söyleniyor•debsizlerin de giipe gündüz, saıh otele gelmeleri ne maskaraca ;n, kırmızı otomobille gelen kacek hakkında pek çabuk izahat az para, garsonlardan birini bülsöyletmeğe kâfi gelmişti. Bu ımla genc kadm, arada sırada lıkte geliyorlardı. Bir oda açtına kadar kalırlardı. Bu arada ;irerler, otomobille bir iki saat kaybolur, sonra tekrar dönerava karardığı zamansa, geldikıeresi ise oraya avdet ederlerdi. otelden, başı düşünce ile öne duğu halde çıktı. Otomobile avzaman kız ona birşey sormadı. före geri dönmesini isaret etti ve Yazan : Peride Celâl yavaşça: Salonda çay içiyorlardı, dedi, sordum, buraya arada sırada gelir, sabah çayını içer, giderlermiş. Yalan söylüyordu. Hakikati söyliyerek kızı büsbütün kınp perişan etmeğe gönlü bir türlü razı olamamıştı. Otomobil hareket edince, Nur, elile başını tutup sıktı: Başım ağnyor, dedi. Böyle daha iyi oldu. Bugün onlann karşılarına çıkacak kudreti kendimde bulamıyorum. Demek bir gün çıkacaksmız ? Nur, başını çevirdi. Dudaklarında müstehzi bir tebessüm belirmişti: Elbet... dedi. Ikisi de dalgın kaldılar. Sahilde balık avhyan kadmlan, bahçelerinde çocuklar koşuşan büyük yalıları seyrediyorlardı. On beş dakika kadar sükut içinde geçti. Biraz sonra tekrar etrafı ağaclarla çevrili olan asfalt yola çıkmıs, sür'atle gidi yorlardı. Bir aralık bir kahvenin önünden pişirir. geçtiler. Bu kahveden ziyade küçük Nur birdenbire canlamvermişti: köy evine benziyen bir yerdi. Arkasında Dönelim mi ? diye Galibe doğru irengârenk kır çiçeklerile örtülü kırlar u ğildi. zanıyordu. Şoför, Galibin emrini bekler gibi haNur: reketsiz duruyordu. Ne güzel yer... diye mırıldandı. Genc adam kıza hayretle baktı. O güŞoför birdenbire sür'ati kesmişti. Geri lümsüyordu. Gözlerinde ricakâr bir maye, onlara doğru bakıp gülümsiyerek: na vardı. Galib onun biraz evvelki ke Oraya Çiçektarlası derler küçük derli halile şimdiki neş'esi karşısında şahanım, dedi. Yakından görseniz öyle ho şırmaktan kendini alamadı ve uzandı, şoförün omzuna vurarak: şunuza gider ki... Nur, kendi kendine söylenir gibi mı, rıldandı: Ben kır çiçeklerine bayılınm: Onlarda ince, mütevazı, iddiasız gübel bir kadın hali vardır. Ve dönüp Galibe baktı. Genc adam, gene kaşlannı çatarak, düşünceli bir hal almıştı: Ben kır çiçeklerini sevmem, diye söylendi. Uzaktan seyretmek iyidir ama kokusuzdurlar. Şoför tekrar lâfa kanşmış: Isterseniz dönelim, orada inip biraz oturunuz, diyordu. Gölgelik, ağaclar da vardır. Kahveci size birer güzel kahve de Dönelim, dedi. Kahvenin arkasmdan Çiçektarlasına doğru uzanan küçük, beyaz yolda ikisi yanyana ilerlerken Galib: Fena yerîer değilmiş, diye söylendi. Kız heyecanlı bir tavırla: Oh, enfes bir yer doğrusu, dedi. Bakm! Elile, meltemin altında hafif hafif sallanarak, hâreli bir kumaş gibi dalgalanan çiçekleri gösteriyordu. Sonra birdenbire, çocuklar gibi kollanni başını sallıyarak koşmağa başladı: , Gelin, gelin! Genc adam onun bulunduğu noktaya kin bir toprak ve çiçek kokusu vardı. Bu gelince orasının, çiçeklerin kınlıp ufala koku insanm sinirlerini gerivon kanını arak boş bıraktığı küçük bir meydancık teşliyordu. olduğunu gördü. Ağacın geniş yapraklan Kız: bu küçük meydancığın gölge içinde kal Gelsenize, haydi, diyordu. Siz de masına yardım ediyordu. benim gibi arkaüstü yatm. Bakm nekaNur, boyluboyunca yere uzânmışti. dar güzel oluyor. Ben şimdi yalnız masAyaklannı çiçekler kucaklıyor, yüzüne mavi semayı, tepemdeki kocaman yeşil yapraklardan birinin gölgesi vuruyordu. yapraklan görüyorum. Bu manzara, çiBaşmdan eşarpını çıkararak biraz öteye çek kokuları insana öyle tatlı bir uyuşukatmıştı. Kumral saçlan, otlann üzerine luk veriyor ki... hafif dalgalarla yayılıyordu. Gözleri ise Galib sesini çıkarmadı. îtaat ederek gölgede gene koyu nefti bir renk içinde yavaşça onun yanına uzandı. Aralannparlıyorlardı. Yanaklarınm ucu, alnı, çe dan geçen daracık yeşil bir yol onlari nesi pembe bir toza bulanmış gibiydi ve birbirinden ayınyordu. Galib yerine yerbu pembeliğin ortasında dudakları kızı' leşince gözlerini kapadı. Kız, şimdi uzun bir gül gibi göz alıyordu. kumral kirpiklerini kısmış, onu seyretmeGalib bir an hayran hayran ona bakğe başlamıştı. maktan kendini alamadı. Kız gülüyoıJu. lArkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: