29 Eylül 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

29 Eylül 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURı 29 Eyltfl 1939 Küçük hikâye Nakleden : Hadiye îclâl Dama Türk Alman ticaret anlasması Mübadelenin serbest döviz esası üzerine olacağı tahmin edilmektedir RADVO Joan Cravvlord bir daha evlenmiyecekl Artist: «Bugün bir meslek sahibi olan bir kadının ayni zamanda kendini büyük bir aşka vakfetmesi kabil değildir.» diyor aksamki program^ Fren Uzunköprüde bir hayli durmuş, tatlı bir tebessüm savurmadan oyuna baş Türkiye Radyodifüzyon Postalan onlarla su almıştı. Oradan hareket eder lamadı. Sonra rasgele bir taşı ileriye sür DALGA ÜZUNLÜĞU rez bütün kuvvetile ileri atıldı. Olanca dü. Hamleler, yekdiğerini takib etti. 1639 m. 183 Kcs. 120 Kw. zle mesafe denüen devin ağzına gö Genc adam, yerinde doğrulmuştu, artık T. A. Q. 19,74 m. 15195 Kcs. 20 Kw. T. A. P. 31,70 m. 9465 Kcs. 20 Kw. niiüyordu. Şüphesiz, makinist kaybetti pencereden dışırıyt. bakmıyordu. Yava yavaş tam kapının karşısına geldi. Oyun ği :amanı tlâfi etmeğe çahşıyordu. Çün12,30 Program ve memleket saat aAldığımız malumata göre, yakm bir I kü memleket ddhilindeki rötarlar belki onu fevkalâde alâkadar eder gibi görü yan 12.35 Türk müziği (Pl.) 13 Mem zamanda, Almanya ile aramızda yeni bir f mazur sayılabilirdi, fakat sür'at katannm nüyordu. leket saat ayarı, âjans ve meteoroloji ticaret anlasması akdi için resmen müzahaberleri 13,15 14 Müzik (kanşık hududa mutlaka vaktinde erişmesi lâ Nazife rasgele taşları sürmekte devam kerelere başlanacaktır. Ticaret Vekâleti program Modern müzik plâklan) zımdı. Beynelmilel bir intizamsızhğa se ediyor, erkek düşünmeden hasmının taşSinema meraklılannın ekserisinin pek Dış Ticaret dairesJ, bu yeni anlaşmanm 19 Program ve memleket saat ayarı bebiyet vermemek için.. larını kırıyor ve mümkün olan ve olmıyan iyi bildikleri vechile Joan Crawford ilk hazırlıklarile mesgul bulunmaktadır. 19,05 Müzik (kabare ve saire Pl.) İkinci mevki yataklı vagonun korido taraflardan damaya çıkıyordu. Verilen haberlere göre, memleketimiz defa Douglas Fairbanks Junior ile evlen19,30 Türk müziği (fasıl heyeti) 20,15 Tren, birden hızını azaltmış, tekerlekrunda genc bir adam geziniyordu. Aşağı deki alâkadar Alman makamlarile bu miş, birkaç sene kadar beraber yaşadıkKonuşma 20,30 Memleket saat ayan, yukan bir iki piyasadan sonra pencere ler demir raylar üzerinde hafif gıcırtılar anlaşmaya aid bazı ihzarî temaslar vaki tan sonra ayrılmısîı. îkinci defa Franchot ajans ve meteoroloji haberleri 20,50 önündeki duvara merbut kaldınlır indiri çıkararak sankı istasyona yaklaşıldığım olmaktadır. Türk müziği. Okuyanlar: Mefharet SağTone ile izdivac etti ve sekiz dokuz ay lir iskemlelerden birini açarak oturdu. haber veriyorlardı. İki oyuncu, kendilenak, Mustafa Çağlar. Çalanlar: Vecihe Yeni anlaşmanm, Almanya ile son evvel ondan da boşandı. Biraz yan düşmekle beraber içi tamami rini tam manasile önlerindeki meşguliyeDaryal Fahire Fersan, Refik Fersan, Şimdiye kadar bu aynlıklara acaba senelerde yapılan klering anlaşmalann le görünen kompartimana bakıyordu. Ka te kaptırmış görünüyorlardı. Koridordak. Kemal Niyazi Seyhun. 1 Boğos Kürdan tamamen farklı olarak bugünün icab sebeb nedir? diye dünyanın her tarafındili hicazkâr şarkı: (Güller açmış bülnape tara^ında mat renkte makiyajlı ol genc adam ayaklannın ucuna basa basa kompartimandan içeriye girmiş, ta yan larına uygun bir şekilde ve serbest döviz daki gazetelerde ve mecmualarda çok bül olmuş bikarar). 2 Lemi Kürdili duğu için esmer zannedilebilecek bir kalarına kadar gelmışti. Dama tahtasından le tediye esasına dayanan bir şekilde ola miktarda mürekkeb sarfolundu. O gayrehicazkâr şarkı: (Açmam açamam söydın oturuyordu. Yüzünün çizgileri ince cağı söylenmektedir. Bu tediye şeklinde tin galiba bu da sonuncusu.. Amerikan liyemem çünkü derinde). 3 Salâhadve mütenasibdi. Gözleri siyah ve parlak ansızın gözlerini kaldıran Nazife: bitaraf bir memleket parasının esas tutu sinema mecmualarından birinin muhar din Pınar Kürdili hicazkâr şarkı: A... A!. h. Üzerinde emprmp bir tayyör, başında riri bu hususu arlamak için bizzat artiste lacağı da ilâve olunmaktadır. (Blr gızli yalan söyle). 4 Arlâciverd vuvaletli küçük ve zarif bir haDiye hayret ve korku içinde bağırdı. müracaat etmiş, Jo&n Cravvford da kentaki Kürdili hicazkâr şarkı: (ArTuna vapurları seferleri sır şapka vardı. Uzun ağızlığa taktığı si Delikanlı, yüzünde geniş bir tebessümle: tık ne siyah gözlerinin gölgesi kaldı). disine şu beyanatta bulunmuştur: Tuna sularının yukan kısma kadar garasının külünn kâh dışanya kâh tab Affedersiniz hanımefendi, dedi, 5 Hicazkâr peşrevi. 6 Zekâi Dede « Dikkat ettim, her iki izdivacım esseyrüsefere müsaid olduğu mevsim geldilaya silkiyordu. rahatsız ettim, fakat siz damayı büsbütün Hicazkâr Yürük semai: (Bülbül gibi ğinden Alman Tura vapurlanmn îstan nasında da saıı'at hayatındaki faaliyet Koltukta kısa boylu, karanlık yüzlü, yeni bir tarzda oynuyorsunuz, dayana pür oldu). 7 İsmail Hakkı Nihavent azalmaya başladı. bula kadar olan seferlerine 15 birinciteş ve muvaffakiyetiîP ağır semai: (Seni hükmü ezel). 8 Raorta yaşlı bir adam oturuyordu. Ancak madım, bu küstahlıkta bulundum.. Çok rinden itibaren başlanacağı haber veril Anladım ki hem bir aile kadını olup bir kim Nihavent şarkı: (Ne yanan kal cama akseden hayali göründüğü için çeh merakhsıyımdır da.. erkeğe bağlanmak, hem de aktrislikte demektedir. bime baktı). 9 Hicazkâr türkü: (Bir î resine aid teferruat pek vâzıh seçilemi Kısa boylu adam, söze kanşmak istevam etmek kabil değil. Yoksa itiraf edeAlman tayyarelerînin seferleri yâr sevdim Kuşadah). 10 Hicazkâr saz Joan Gravvford üç yaşındaki , yordu. Genc adam, mütemadiyen kadına mediği kadar delikanlının yüzüne bak yim ki, izdivac ettiğim her iki erkek de semaisi Kemal Niyazi Seyhun. 21,30 yeğenine süt içirirken Öğrendiğimize göre, harb vaziyeti dobakıyordu. maktan da çekiniyordu. Lâkin, kadm nevücud, kalb, ruh ve san'atkârane istidad Konuşma 21,45 Müzik (opera aryal Vaziyet tabiatile koltuktaki kısa boylu zaketi başka şey.. Nazife konuşmakta layısile Polonya harbi bidayetindenberi itibarile eşleri nadir bulunur insanlardı. bütün müşkülât unutturuyor ve yorgun lan Pl.) 22 Müzik (radyo orkestrasıtatil edilmiş bulunan İstanbul Berlin hadevam etti: zatın nazarından kaçmadı: luklardan çarçabuk kurtulup dinlenmek Şef. Hasan Ferid Alnar 23 Son ajans va seferlerine tekrar başlanmak üzere Onlarla yaşadığım müddetçe mes'ud olhaberleri, ziraat, esham tahvilât, kamSiz, beyin birçok yerlerden dama Nazife, dedi, herif gene geldü. madım dersem yalan söylemiş olurum. liğimi temin ediyor.» dir. biyo nükud borsası (fiat) 23,20 MüGözlerini kapatan siyah gözlüğü asa ya çıktığına bakmayın, sonunda oyunu Fakat ayni zamanda da bir hissi kab j Blr ikl sat»rliTT" zik (cazband Pl.) 23,55 24 yarınki ben kazanacağım' biyetle düzelterek ilâve etti: lelvuku bana yakm bir felâketi haber verMüddeiumumiliğe davet program. mekten geri kalmıyor ve beni sonsuz bir Kuzum, senden ne istiyor bu de Genc adam gülmekte devam ederek Îstanbul Müddeiumumiliğinden: *JC Jean Kiepura'nın asker olarak Leh likanh.. însana, sebebsiz böyle bir cesa cevab verdi: tstanbulda bulunduğu anlaşılan Ti yese düşürüyordu. Bu, çahşmaktan bıkordusuna iltihak ettiğine dair vaktile çıret gelmez.. Zannetmiyorum!. Yeni bir gazete rebolu ceza hâkimi Şevket Akının he tığım ve yorulduğum için mi? diye bir müddet düşündün... Hayır.. Nihayet şu kan şayianm dcğru olmadığı anlaşılmakGenc kadm gülerek cevab verdi: memuriyetimize müracaati. Tam o sırada iki gümrük memuru ns men îzmit (Hususî) Burada <îzmit» isneticeye vardım: Bugün bir meslek sa tadır. Çünkü Paristen gelen haberlere mile yeni bir gazete neşredilecektir. Belki hoşuna gitmişimdir?. zaketle selâm vererek içeriye girdiler. Sihibi olan kadın.n ayni zamanda kendini nazaran meşhur şarkıcı hâlâ Fransız paKolunu, o çeşid kadınlara yakışır şu yah gözlüklü zat tamamen oyuna dalmış yitahtındadır. Ve orada teşkil edilmekte hane bir tarzda pencereden dışanya gibi göründüğü için onlarla da konuşmak Şehirde üç yangın oldu Anî bir surette üful eden emekli yar büyük bir aşka vakfetmesi kabil değildir. olan «yabancı alaylar» teşkilâtına dahil Çünkü bu iki kuvvet arasında istikamet uzattı. Siyah gözlüklü, kısa boylu adam: Nazifenin hissesine düşmüştü: bay doktor İsmail Ozanalpın hastalığmEvvelkı gece şehrimizde üç yangın olmuştur. Kansı Martha Eggerth de vak'ası olmuştur. Bazı memleketlerde böylesini dü Bütün çantalarımıza bakın, dedi, da en yüksek şefkat hislerile ve en de itibarile müthiş bir zıddiyet mevcuddur. elloya davet ederler ve köpek gibi geber karışsalar da zarar yok.. Sonra düzelti rüı bir hazakat ve ihtimamla her türlü Binaenaleyh sinema artistliğinde devam «Kızılhaç» müesseselerinin birinde has Ayvansarayda Lonca caddesinde Beyardımlannı esirgemiyen profesör dok ettiğim müddetçe yeniden bir sevginin tabakıcıhk edecektir. Kiepura kendisile hiyeye aid makarna fabrikasmda baca tirler!. dedi. riz!. tor Abdülkadir Noyanla doktor Ömer kucağma atılmak ve tekrar evlenmek görüşen bir Fransız gazetesi muharriri tutuşmuştur. Ateş etraftan görülerek Nazife birdenbire pencereden başını Kısa boylu adam: Edıb ve doktor Salâhaddin Yakala aile fikrinde değilım. Çok şükür, halihazırda ne: çevirdi. Boğazı anide kuruduğu için sesi, itfaiyeye haber verümiştir. Vaktinde Eh, diye bagırdı, bir dama daha!. mizin candan minnettarlığmı tekrar bütün romantik hislerden uzaktayım, çok gerilmiş ince bir telin ihtizazı kadar Bu işin böyle olacağını ben bir iki yetişen itfaiye, sirayetine meydan verGenc adam, taşı tahtanın üzerinden arzetmeŞı vazife biliriz. yalnız dostluk anyorum ve çok samimî senedir tahmin etmekteydim. Hatta bazı meden söndürmüştür. keskin çıkmıştı: aldı. Ozanalp ailesi ahbablar bulabiliyorum. Bilhassa üç ya dostlanma da söylemiştim. Mensub ol Canım, lâtife ettim, dedi, ne mak Affedersiniz amma, böyle damaBundan başka Galatasarayda Ada ha şındaki yeğenim Joan La Sueur'la meş duğum Leh milletinin mukavemeti ve şadla baktığını ne büeyim.. Tanıdığım, ya çıkılmaz! nmd? ve Paşabahçede Madam Eleniye Yeri doldurulamıyacak bir boşluk gul olmak beni çok eğlendiriyor. O, bamüttefiklerimizin yardımı sayesinde mağgördüğüm bir kimfe değil ki.. Dedi, taşın vidalı olan başını çevirdi içerismde bizleri derin hüzün ve elemaid evde de yangın başlangıcı vukua gelna hayat mücadelesinde tesadüf ettiğim lub edilemiyeceğimize kaniim, demiştir. Kısa boylu zat anî bir hareketle kol ve avcunun içine devirdi.. Birçok ebnas li kederlere garkederek ebedî gaybu mişse de sür'atle söndürülmüştür. saatine bakarak mırıldandı: parçalan.. Hemen gümrük memurları da betile yüreklerimizi parçalamış olan BugUnden Biraz sonra hududdayız! İkl büyUk MEVLİD onu taklid ettiler.. Ortaya bir kuyumcu zevcim, babamız Fethi Başaranın son İtibaren flllm birden dükânına sermaye olacak kadar taş yı hizmetinde unutulmaz kadirşinaslıklaNazife yan gözle koridordaki genc aPederim Ekşinozlu Ali Beyin ve eşiSevimli Shlrley Templey' In rile kısmen olsun acımızı tahfif ve teLOREL . HARDY* in damı süzerek ayağa kalktı. înce vücudü ğılmıştı. nin ruhıma ithaf edilmek üzere MevlidiVictor Mac Laglen tarafından selliye çalışan Türkiye Iş Bankasma ve en güzel ve en güldürücü ve muntazam profili şimdi daha iyi meyhan Hafız Mecid ve müezzin Bürhan diğer müessesatla bütün spor teşekkülHudud karakoluna gitmek için vagondana çıkmıştı. Yukarıki raftan küçük bir taraflanndan birincıteşrinin 1 inci pazar erine ve meslektaşlan avukat arkadaşgünü öğle namazmı müteakib Lâleli dan inerlerken Nazife genc taharri me ianna ve cenazesinde hazır bulunmak çantayı almak için uzamrken: Komed'sinda sizi ağlarcasına camiinde Mevlidi Şerif kıraat edilece Lâf aranıizda, dedi, delikanlı ha muruna: güldüreceklerdir. suretile hatırımızı alan merhumun sevGüzel ve eğlenceli filtn. ğinden ahpablann ve arzu eden ihvanı kikaten güzel.. Sıjah saçlann altında Teessüf ederim beyefendi, dedi, diği ve kendisini sevenlere, mektub ve dinin teşrifleri rica olunur. mavi gözler.. Tam benim tipim!.. ben sizi halinize, tavrınıza bakıp centil telgrafla taziyede bulunan muhterem *** ahibbaya ayn ayn teşekkür etmek için Adam elini hızla önünde duvara mer men bir zat zannetmiştim.. Beşiktaşta Yahyaefendi türbedan Habut üstü camlı nıasaya vurayım derken Gayet gUzel, meraklı ve bUyük İkl film birden : Delikanlı mutad gülmesinde devam e kendimizde kudret bulamıyoruz. Özür I er dileyerek şükranlanmızm takdimisan Hayri Efendi merhumun damadı sigara tablasınüi üstüne indirmiş ve bü derek cevab verdi: FArlaiİAii ANNABELLA ne lutufkâr gazetenizin tavassut ve de I 1 S ü v ^ Q Bay Avnullah Kutrinin ruhuna ithaf "yük bir gürültüye sebebiyet vermişti: Ben de kılığınıza, kıyafetinize ba âletim saygılarımızla rica ederiz. edilmek üzere kırkma musadif yarınki I • • « u v e ş r e a a ı ı sözlü büyük film TYRONE POVER tarafından Fransızca e n Haydi oradan sen de bazan öyle kıp sizi bir hanımefendi sanmıştım, ödeşcumartesi günü saat on altıda YahyaOğlu Zevcesi midesizliğin tutar ki, sorma!.. I tik! efendi camii şerifinde Mevlidi Nebevî Behiç Başaran Melâhat Başaran Kadm, çantan>n içinden üçe katlanır okutulacağından arzu edenlerin bulunBalta girmemiş ormanlarda jeçen meraklı ve şayanı hayret macera Nakleden: küçük. bir dama tahtasile birçok taşlar çımalan rica olunur. Hadiye lclâl Oğlumuz, kardeşimiz, yeğenimiz Mec I kardı. Koridordaki delikanlıya bakmakdi Karaoyvadın aramızdan ebediyen çeta devam ederek karşısmdakine sordu: Şimdiye kadar gösterilen "Türkçe sözlü,, filimlerin umum hasılât rekorunu ( ASKERLİK İŞLERİ J kilmesı dolayısile gerek bizzat cenaze kıran ve biç bir filme mfiyesser olmayan emsalsiz büyük muvaffakiyetle de Oynamak ister misin? merasimine iştirak suretile gerekse yazı vam eden : Siyah gözlüklü, kısa boylu adam Şubeye davet le taziye lutfunda bulunan muhterem iamh masayı sigara tablalarından, su ve dostlanmıza ve Galatasaray kulübü arFatih. Askerlik şubesinden: gazoz şişelerinden kurtardı. Dama tah Aşağıda isimleri yazılı erbaş ve er adaşlarmm gösterdikleri kadirşinas tasını üzerine serdi. Taşlan dizdi. ığa ayrı ayn teşekküre teessürümüz lerin şubemize gelmeleri: .» Haydi bakalını, dedi, ilk hamleyi mâni olduğundan gazetenizin tavassu Tayyare başçavuş: Ahmed oğ. Mus«en yap! tafa Tahir 319 Fatih 51/1, tayyare baş unu rica ederiz. ( Neşidei emel ) Türkçe sözlü Arapça şarkılı filmi muzafferiyetten muzafferiyete Emekli General Hüsameddin KaraKadın, gladiyatörlerin Roma împara çavuş Osman oğ. Mustafa Lutfi 312 doğ. torunu selâmlamadan mücadeleye giriş makinist eri Tevfik oğ. Rifat 319 Fa lyvad ve eşi, Bürhan Karaoyvad, Ekmuvaffakiyetten muvaffakiyete koşuyor. em, Fuad, Suad, Rüştü. tih 3/3. memelerini andırır bir tarzda koridora ( TEŞEKKÜR ") A S R I Sinemada c Nazar Boncuğu Faka Basmaz Sinemasmda gtm Bugün S A K A R Y A 2 VAHŞi ORMANLARDA 2 TAKSi Sinemasmda u ÜMMU GÜLSÜM i D ŞARKI S I Diye, mırıldandı. Kızın yüzü pembeleşmişti. Gözleri par lıyordu. Fakat lâkayd bir tavırla: Şahende Hanım da güzel kadın doğ rusu. dedi. Sonra pişman olmuş gibi sustu, önüne Yazan : Peride Celâl Edebî roman : 3 4 baktı ve dudaklannı ısırdı. Çiçek tarlasmın üzerinde güneş kır çi Elile biraz ötede otlann üzerinde du Galib kendi kendisine: «Bu sefer eceklerini yakıp kavuruyordu. Gök mavili ran kırmızı eşarpını işaret etti: minim, artık dedi. Bu kız muhakkak bir Güneşe mâni olmak için eşarpımı şeyler duymuş olacak.» Fakat sonra acı ğini kaybederek külrengi bir hal almıştı \e artık rüzgâr kesilmişti. Biraz ötede Nur yüzünüze örttüm. «Of, rahat bırak beni» acı gülümsedi. «Asıl feci hakikati bilse..» 'ere oturmuş, kucağındaki bir yığın çiçe diye, öfkelenip, işte oraya attınız. diye, düşündü ve kıza bir şey söylemedi. Oh çok affedersiniz. Tabiî bilerek ği intizama koymaya, buket yapmaya uğŞimdi ikisi de sakin görünüyorlardı. yapmamışımdır. raşıyordu. Bununla beraber aralarından biraz evvelGalib suçlu bir tavırla kesik kesik gülü ki yakınlığın bir anda silinip gittiğini derGalibin kalkarken çıkardığı hafif güyordu : hal hissettiler. rültüyü duyunca başını kaldırdı, ona bak Dün gece fazla uykusuz kaldım da tı. Gülümsedi ve bir şey söylemeden tekGalib üzerindeki otlan silkeleyerek: rar işe koyuldu. Galib mahcub mahcub ondan olacak. Yoksa böyle sersem gibi Kahveye gitsek, dedi. Belki de buuyumak! gülüyordu. Saatine baktı: rada biraz yemek hazırlatmak mümkün Vay canma! diye, mırıldandı. Kız sanki biraz evvel onlan itina ile dür. Saat ikiyi geçiyordu. demet yapmaya çalışan kendisi değilmiş Kız dalgm, uzaklara bakarak: Nur onun saatine baktığını görmüştü. gibi çiçekleri birdenbire biraz öteye doğ Hayır, avdet edelim diye, mukaÇiçekleri ayıklayıp düzeltmekte devam e ru fırlatıvermişti. Eteklerini silkeyerek a bele etti. derek yağa kalktı. Manalı bir sesle: Galib itiraz etmedi. Yanyana dar pati İyi uyudunuz dedi Geceleri böyle geç kaldıgınıza göre kadan kahveye doğru yürümeye başladı Fakat neden uyandırmadınız?. iyi eğleniyorsunuz, demek. dedi. lar. Kıyamadım. Öyle sakin, rahat uyu Galib de fırlayıp ayaga kalkmıştı. YaŞoför bir ağacın altında oturmuş kahyordunuz ki, fakat güneş yüzünüze gelk nm öfkeli, yanm alayh bir sesle: vecile konuşuyordu. Onlan görünce kalkyordu. Çocuk!.., tı. Koşarak otomobile doğru gitti. Bütün yol imtidadmca da hiç konus ra kapıyı kapadı. Genc kadında garib bir kak doktoru bul da eline vermeye çalış» madılar. Galib genc kızı evine bıraktı. telâş olduğuna dikkat etmişti. dedi, diye, mırıldanmıştı. Tekrar buluşmaları lâzım geldiği zaman Hakkı vardı. Şahende Hanım Dr. Galibin Nurla mektub, yahud telefonla birbirlerini haHüseyin Efendi kapıyı kapar kapa olan alâkasını aşağı yukan biliyordu. Faberdar edebileceklerini söyleyerek ayrıldı. maz, Şahende Hanım olduğu yerde dur kat bu alâkanm dostluktan ileri geçme 2 du. Yüzü pembeleşmişti. Gözleri ateş gi diğine de emindi. Hüseyin Efendi kapıyı açtığı zaman bi parhyordu. Büyük maruken çantasını Bir zamanlar genc kadın bu kızı da kısŞahende Hanımla karşılaştı ve bu sık zi açtı. İçinden bir zarf çıkardı. Elinde evikanmamış değildi. Fakat Galibin ondan yaretlere artık alıştığı için hiç şaşırmadı. rip çevirerek dikkatle baktı. bahsederken aldığı ağabey tavrı, sonra kıBiraz geriye, doğru çekilerek: Tuhaf şey! diye, mırıldandı. zın ailesile olan ahpablığı Şahende Ha Beyefendi henüz gelmedi efendim Sonra zarfı avuclarında kaybetmekten nımı oldukça teskin etmişti. Fakat şimdi dedi. korktuğu kıymetli bir şeymiş gibi sıkı sıkı Nurdan doktora gelen ve «hususidir» ilâŞahende Hanım bugün her zaman ol tutarak merdivenleri çıkmaya başladı. vesini taşıyan bu mektub işte onun şüpheŞahende Hanım bu zarfı biraz evvel duğu gibi sinirli ve öfkeli değildi. Yalsini bir anda bütün şiddetile ayaklandınnız biraz heyecanlı görünüyordu. Tatlı bir kapıda, ihtiyar, bitkin tavırlı bir adamın yordu. elinden hile ile almıştı. Genc kadm bu atebessümle: Derhal ihtiyara sokuldu. Mültefit, nü Biliyorum Hüseyin Efendi diye, ce dama kapıdan girerken tesadüf etmişti. vazişkâr bir sesle kendisinin, doktorun yavab verdi. Ben de sokaktan geliyordum. İhtiyar kendisine yaklaşmış ve Dr. Galib km dostlanndan ve hastalanndan olduğuBelki gelmiştir, diye, bir uğrayayım de Şahinin kaçıncı katta oturduğunu sormuştu. Sonra da elindeki zarfı ona doğru nu söyledi. dim. Sen yukan kadar yorulma baba deBir şey daha söylemek istiyormuş gibi uzatarak «bir mektub var da...» demişti. di. Daha çok merdiven var. Mektubu Şahende Hanım bu zarfa dikkatle göz bir an durakladı. Dudaklannı ısırarak düsündü, sonra birdenbire canlandı. Neş atmış, üzerindeki ince kırık yazıya baka bana ver. Doktora götüreyim. Bu teklif ihtiyarın işine gelmişti. Zaten rak, derhal bir kadm tarafından göndeeli bir tavırla: genc kadının güzelliği, üstelik sokulgan Neyse, selâm söyle kendisine dedi. rildiğini anlamıştı ve zarfm köşesinde iki kalın çizgi ile işaretlenmiş «hususidir» ya şuh hali onu şaşırtmıştı. Kendisine bu kaYalnızım, isterse çıksın, çene çalarız. Sözünü bitirir bitirmez kapıdan aynl zısını görünce merak içinde kalmıştı. O dar iyi muamele eden bu güzel kadını kırdı. Merdivenlere doğru yürüdü. Hüse sırada ihtiyar adam bir pot daha kırmış^, mak istemiyordu. Mütereddid bir sesle: lArkast var) vin Efendi onu bakışlarile takib etti. Son hiç lüzumu yokken «Nur Hanım muhak

Bu sayıdan diğer sayfalar: