6 Kasım 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

6 Kasım 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎTET TJrfndtesrîn 1939 Dikiş I Mediha evleniyor öyle mi ? Emin kumanda vererek izini kaybetmeden yümisin? rüdü. İradesine hâkim olarak kendisıni Tabiî... zora sokabilmesi pek hoşuna gitti. Bu su Hem de Karun Ali ile... retle müthiş kalabalığın arasmdan da ko Evet... layca geçerek Taksime varmıştı. Alnm Peki, o kimseleri beğenmiyen Ali, da ve ellerinin üstünde iri ter taneleri peyMedihayı nasıl ahyor?. Biliyorsun ki, da olmuştu. Mediha bahçenin karşısmdakızcağızm güzel denecek bir yeri bile ki kaldırımı tutturmuş, hâlâ koşuyordu. yoktur. Tam dönmeğe karar vereceği bir sırada Lâmia, Cavide ve Jülide, plâjın sıcak gözleri genc kızın baldırlarına takıldı. kumlan üstüne uzanmışlar, Mediha ile Hayret!. Ömründe tesadüf etmediği biı Ali Rüstemin izdivac etmek için verdik mucize!. Medihanın ipek çorablarından leri karar üzerinde münakaşa ve dedikodu birinde bir dikiş yeri vardı. yapıyorlardı. O Ali Rüstem ki zenginliEvet, dikiş yeri!. Şimdiye kadar tanığinden kinaye kendisine «Karun Ali» lâ dığı genc kızlardan hiçbirinin böyle tamir kabı takılmıştı. Malumatlı bir delikanlı edilmiş bir çorabla sokağa çıktıklarım ne olduğu için değil, hayır... Sade parası görmüş, ne de işitmişti. Ali, nazarlarını bol olduğu için... Çünkü Ali; şişmanca, Medihanın bacaklarına bir ipnotizmacı otuzunu geçmiş, bönce, servetine mağrur kadar kuvvetle dikmiş yürüyor ve bu çobir erkek tipiydi. İlk görüşte insanın üze rabm sahibesinin alenen şöyle bir itirafta rinde hiç de iyi bir tesir yapmazdı. Fa bulunmakta olduğuna hükmediyordu: kat ah... şu para!.. «Ben zengin değilim, herkesin bu hakikaSevki tabiinin verdiği ihtiyarsız bir ha ti bilmesinde de bir mahzur görmüyorunı. reketle üçü birden çantalanndan aynala Çorabımı tamir etmeği, dikiş dikmeği birını çıkardılar. Güneşte parlak akisler ya liyorum. Elimde böyle bir meharet mevpan sırh camın içinde Lâmia ince ve za cudken niçin onu kaldırıp atayım da bir rif yüzünü, plâtin sarısı saçlarmı, Cavide yenisini alayım!.. kıvrık ve uzun kirpikli fındık kabuğu renTevekkeli eskiler, eski giymekten degi gözlerini, Jülide beyaz ve düzgün diş ğil, kirli giymekten utanınız! dememişler. lerini, ince dudaklarını temaşaya koyul Muhakkak ki Mediha nizamı, intizamı, du ve her biri kendi güzelliğinin Medi ekonomiyi seven ve sabretmesini bilen bir hanınkinden çok daha üstün olduğuna ka kızdı. Hatta Ali Karun daha ileri gidenaat getirdi. Üç çift dudaktan ayni za rek şöyle düşündü: manda şu cümle fırladı: Filmi Işte paranın kıymetini takdir edeERROL FLYNN OLİVİA *» Kuzum, bizlerin ne kusurumuz var cek ve onu ziyan ve israf etmekten çekiHAVİLLAND necek bir zevce!.. dı acaba? 9 ikinciteşrin Perşembe akşamı O vakit hal ve tavnna da daha aîıcı Eh yavrum... Tevekkeli yıl uğurgözile baktı. Bacaklan ince ama, fevkasuzun dememişler!. Haydi güzelliği yok... Bari malu lâde muntazamdı. Spor kostüm vücudüne matlı, hoşsohbet, nüktedan bir şey olsa!. pek güzel gitmişti. Arkadan ensesi beyaz Geçen yaz hiç de onunla meşgul ve toplu görünüyordu. Kendi kendine: Gösterilecektir. Bu büyük Bayrama Hiç de çirkin bir kız değilmiş! gibi görünmüyordu. Böyle birdenbire... şinıdiden hazırlamnız. Diye mınldandı. Hemen adımlarını Üç genc kızm sözlerinde, emin olun, fazla mübalâğa yoktu. Mediha zayıf yü sıklaştırdı. Yanma sokuldu: kuvvetle yerleşti. Mediha da çocukluğun Mediha Hanımef endi, dedi, bu ka danberi hayalinde yaşattığı batıl itikadzü, çıkık elmacık kemikleri, ince bacaklarile değil zengin, ortahalli, hatta fakir bir dar acele nereye teşrif!. lara veda etti. Çünkü bir zamanlar, ancak Genc kız şaşkm ve heyecanlı birden büyük bir aşk neticesi izdivac taahhüdüerkeğin bile nazarı dikkatini celbetmekten çok uzaktı. Sonra meselâ Jülide gibi han bire döndü, elini uzattı: nün altına girebileceği onun ruhunda kat'î Vay Ali Beyefendi, demindenberi bir kanaat halinde hükümran iken zihningi mevzuu ortaya koysanız, ona dair binbir esprit yumurtlayarak etrafındakileri arkamdan gelen siz miydiniz, yabancı de birdenbire bir değişiklik oîdu. Hayatm kendisine meftun edecek bir talâkate de biri zannederek korkmuştum... manevî emeller, boş ümidlerden ziyade Ali Rüstem, hafifçe kızardı, işi teklif iktısadî ve malî prensiplere istinad ettiğisahib değildi. Bari sporculukta bir mehareti olsa... Tenis raketine belki el sürme sizliğe vurarak: ni anlayacak bir yaşta bulunuyordu. Beni çok koşturdunuz, dedi, bu vü Epeyce mükellef bir düğün yapıldı. mişti. Ancak boğulmaktan kurtulabilecek kadar şöyle böyle yüzüyordu. Erkeklere cudle fazla hızh yürümek pek hoş olmu Avrupaya balayı seyahatine çıkıldı. İskarşı naz, cilve yapmasını da bilmezdi. yor... Hani yorulmadım desem yalan! tanbulun yüksek sosyetesine bu hâdise bir Velhasıl, her şeyde vasat dereceyi aşa Biraz daha ileriledikten sonra miisaade e müddet en mühim dedikodu mevzuunu mamış bir Havva kızıydı. O halde, na derseniz Hay Layf'a girelim de birer teşkil etti. I>\U'>A sıl oluyordu da Ali Karunun binlerce li çay içelim, alur mu? Bir kaç sene sonra Lâmia, Cavide, JüNiçin olmasın? Medihanın canma min lide, eski dostlar, bir meciiste tekrar buras'na kolaylıkla konuveriyordu. Delikanlı hangi meziyeti için onunla hayatım e net... Ali Karun gibi zengin bir erkek in luşmuşlardı. Lâmia ile Cavide mutavasbediyen birleştirmeğe karar vermişti. Maç sana böyle bir teklifte bulunur da hiç ka sıt bir izdivac yapmışlardı. Jülide hâlâ bekadaki apartımanını, Suadiyedeki köşkü bul edilmez mi? Siz Lâmia, Cavide ve kârdı ve Ali Karun'un kendisine ehemnü, kırk beygirlik otomobılıni hemen em Jülidenin dedikodularına kulak vermeyin. miyet vermeyip Mediha ile evlenmesini rine âmade kılmıştı. Bu, garib bir hikâye Mediha zeki ve pratik bir kızdır. Tesadüf bir türlü hazmedemiyordu. dir... îstanbul henüz baharın ilk günleri ve fırsatlardan istifade etmesini pekâlâ bi Kuzum, dedi, bizim çifte kumrular ni yaşıyordu. Daha kimse sayfiyeye ta lir. ne oldu? Nasıl, mes'ud yaşıyorlar mı, şınmamıştı. İlk güzel havalardan istifade Uzun uzun gevezelik ettiler. Ali Ka acaba? ietmek isteyenler Beyoğlu caddesine dö run, çorabdaki o küçücük dikişin verdiği Lâmia lâkaydane anlattı: külmüşlerdi. Mediha da bunların arasın cesaretle kıza biraz açıldı. Mediha da Geçenlerde Medihayı gördüm. da idi. Sevdiği kitablardan birini koltu tatlı gülüşlerile onu komplimanlarını tek Baştan aşağıya elmaslar, mücevherler iguna kıstırmış, üzerinde spor bir tayyör, rara teşvik etti. Delikanlı içinden şöyle çinde idi. Yeniköyde muazzam bir yalı ayaklarında kısa ökçeli ayakkabılar fos bir hüküm geçiriyordu: yaptırmışlar. Yazhk, kışlık ayn ayn otoing yapmaya çıkmıştı. Karun da araba Fakir, fakat kanı sıcak, cana yakın mobil almışlar. Fakat küçük hanım gene smı Degüstasyon'un yanındaki sokağa bir kızcağız!... İnsana değil lüks, muta memnun değilmiş. Bir kuzenim var... Ali:ekmiş, göbeğini biraz olsun indirmek hül vassıttan aşağı bir hayata bile razı olacak nin mekteb arkadaşıdır. Hâlâ iyi görüyasile yürümeğe koyulmuştu. Alelâde, samimî bir arkadaş hissini veriyor. Hatta şürler... Bir gün o da yanlarında imiş. kendi halinde ağır aksak adımlarla git evlenmeğe bile niyeti yok. Kendisine ko Ali Karun Medihanın israfından, parayı mek varken niçin hızlanmış ve Caddebos lay kolay talib çıkmıyacağını zannediyor. sokağa atarcasına hesabsız sarfetmesinden tanında yüzlerce defa tesadüf edip de yal Çünkü tahsilini bitirir bitirmez Üniversi yüzüne karşı şikâyet ediyor, «ah, dikişli nız selâm verip geçtiği, hiç üzerine düş teye asistan olmayı kurmuş. Yani, doğru çorabla gezdiğin zamanı hatırladıkça bu mediği Medihayı takibe başlamıştı. Bil sunu söylemek lâzım gelirse, her hangi bir haline şaşıyorum!» diyormuş. Nazeninim mem? Bilmem değil... Sebebi pekâlâ va erkek böyle bir kadınla son derece ra ne cevab verse beğenirsiniz: «Çocukluzıh ve aşikâr... Çünkü genc kız seri ve hat eder. ğumda demiş. çok sıkıntı çektiğim için, eneriik, az zamanda çok mesafe katedi Kısa fasılalarla tekrar buluşup görüş şimdi rahatıma, zevkime, süsüme ne kayordu. Ali Karun da tam bir kür yapabil tüler. Ali Karun, gitgide Medihasız mec dar düşkünlük göstersem doyamıyorum!» Jnek gayesile ayaklarını ona uydurmuştu. lislerden zevk almamaya başladı. Gün Nakleden: Bir müddet icinden «bir, iki, üc!.» diye geçtikçe onunla evlenmek fikri zihninde NURÎ REF1K VATAN KURTARAN ARSLAN Sinema âleminin en parlak Yıldızı, Sinema dünyasının ebedi güneşi olan Halk Opereti BU AKŞAM saat 9 da Sevda Oteli Yazan: Yusuf Süruri RAŞİD RIZA E. SADÎ TEK TİYATROSU Bu gece Üsküdar Hâle sinemasında «NURBABA» RADYO aksamki program RADYODİFÜZYON POSTALARI Dalga uzunluju: Türkiye Radyosu 1648 m. 182 Kc/s. 120 Kw. Ankara » T. A. P. 31.70 m. 9465 Kc/s. 20 Kw. 12,30 program ve memleket saat ayarı 12,^5 ajans ve meteoroloji haberleri 12,50 Türs müziği (Pl.) 13,3014 müzik (kanşık haiif müzik Pl.) 18 program 18,05 memleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri 18,25 müzik (radyo caz orkestrası) 19 ko nuşma (Su nimetleri) 19,15 Türk müziŞi. Çalanlar: Vecihe, Reşad Erer, Ruşen Kam, Cevdet Kozan. A Okuyan: Muzaffer Ukar. 1 Zâvil peşrevi. 2 Mehmed Ağa: Mahur beste (Ey gözü ahu). 3 Mehmed Ağa: Zâvil ağır semai (Bulunmaz bir nevcivansm).' 4 İbrahim Ağa: Mahur türkü (Sabah olsun 'oen bu yerden gideyim). 5 Üçüncü Selim: Zâvü Yürük semai (Almış nişaru). 6 Zâvil sazsemaisi. B Okuyan: Radife Erten. ı Hafız Yusuf: Suzinak şarkı (Nedir bu tegafül). 2 Hristo: Suzinak şarkı (Ey nice dağlar başmda). 3 Aril Bey: Suzinak şarkı (Hüsniin âlemi tuttu senin). 4 Ahmed Rasim: Suzinak şarkı fPek revadır sevdiğim ettiklerin). C Okuyan: Necmi Rıza Ahıskan. 1 Şerif İçli: Mahur şarkı (Alamam dogrusu desti emele). 2 Rahml Bey: Mahur şarkı (Servtl naza seyret çıkmış oyuna). 3 Arif Bey: Muhayyer şarkı (İHimas etmeye yâre). 4 Dede: Gülizar şarkı (Nazlı nazlı çıkıp gider) 20,15 konuşma 20,30 Türk müziği (fasü heyeti) 21,15 müzik (küçük orkestra Şef: Necib Aşkın) 22 memleket saat ayan, ajans haberleri, ziraat, esham tahvilât, kambiyo nukud borsası (fiat) •22,'.'.O müzik (küçük orkestra Yukandaki programıa devamı) 22,35 müzik (senfonik plâklar) 23 müzik (cazband Pl.) 23,2523,30 yarmki program ve kapanış. TÜRKİYE Mme. " BUTTERFLY „ ve " LA BOHEME „ den sonra GEORGE/ THILL GPACEMOORE Göz kamaştıran lüks ve ihtişam çerçevesi arasında emsalsiz musikili ve şarkılı büyük opera filmin I de dUnyamn en büyük muğanniyesini dinliyeceksiniz SUMER sinemasında Yerlerinizi evvelden aldırınız. Telefon : 42851 I Mest edlcl bir mUzlk... Gaşyedlcl bUlbül nağmeleri ... LâhutT sesler ve hazi n bir aşk ile dolu Önümüzdeki Çarşamba akşamından itibaren BERLİTZ LÂLE'de BEYAZ Türkçe Sözlü Istanbulun sayın sinema meraklılarına en bilytlk bayram hediyesl olacaktlr T A K S İ M Sinemaslnın mllstesna fllml Arabca Şarkılı GUL Akşam Lisan Kurları Fransızca ingilizce Almanca Haftada 3 ders, ayda 4 lira Haleb Sancak tskeuderunda Jan B. Kürdl Cumhuriyet Gazetejinİn tevzi yerîdlr, 294 Istlklâl caddesl Şeker Bayramı haftasında daima en NEFIS filmini gösteren MELEK JEANETTE MACDONALD ve NELSON EDDY tarafından şahane bir surette yaratılan, ilk renkli flllmlerl Bu senede, yalnız en büytlK şaheserler yaratan Sineması İZ GÜNLER JİEANETTE MELSON Süper filmini takdim edecektir. Bu hakikî bir jrüzellik meşheri ve musiki ziyafetidir. MacDOHALD'EDDY Dikkat: Çarşamba ve müteakip geceler için numaralı biletler bugünden sahlmalctadır. Senenin ikinci büyük TÜRK filmi Dayanılmaz derecede eğlenceli bir kahkaha tufanıdır SENENİN EN BÜYÜK KAHKAHA FİLMİ ALİ BABA'nın MİRASI bancı değilim. Neye?.. Ne var bunda bu kadar yükün altından nasıl kalkar?.. ce köşelerinde sürünüyor. Allah kimse Zaten kalkmıştım; giyinecektim. yaka silkecek?.. Evlenenlerin canı yok Ondan yana hiç üzülme. Evlenen nin başına vermesin, böyle yüzkarasmı, Nasılsın, onu söyle bakalım. Nere mu?.. le ev yapanın yardımcısı Allahtır, derler. kara topraklar örtsün, daha iyi... Şeytan lerdesin?. Hepsinden vazgeçtik, bayram Başkalarını bilmem ama ben, hele Ev yapanların çocuğunu görüyo kulağına kurşun, sen ona çekmedin. Çadan bayrama, yılda bir kerecik olsun, uğ bugünlerde iyi ki evli değilmişim. Dün ruz. Gırtlaklarına kadar borca giriyorlar. hştın, okudun. Şimdi de kendi ekmeğini ramak yok mu? Soyumuzdan sopumuz denberi oturup kalkıp oni şükrediyorum. Bir türlü faizin altından kalkamıyorlar. Nakleden: KEMAL RAGIB dan kala kala bir bu bunsk kadın vardı, Neden sanki?. Birşey mi oldu?.. Yaptıklan ev, günün birinde harac me kırıp yiyorsun. Gitgide sıraya girersin. Tefrika No. 6 Yavaş yavaş zengin de olursun. Rütben, Muzaffer, içinde kopan fırtmayı bell! zad, ölü pahasma satılıyor; arayerde kendan, ama pek uzaktan akraba oluyordu. o da acaba öldü mü, ne o!du, diye insan mesnedin de artar. Büyük büyük işlere Muzaffer, gene aldırmadı: bir kere olsun, şöyle kapjdan. ayaküst'i ttmemek için kendini güç tuttu: di paraları da elden gidiyor. Onun için geçersin. Allah vere de saygısızın birisi ol Pek o kadar da sevmezîerdi. Biraz gearayıp sormaz mı?.. Hiç... Birşey olduğu için değil a işte, işleri Allaha kalmış olacak!.. masa, diye söylendi. Hiç kimseyi dinli çımsiz, kendini beğenmiş bir kadın diye Bunlar iyi, hoş ama teyzeciğim; bu Kusura bakma, hanım teyze. Elim ma... Onlar hesabını bilmiyenler. Elleyecek halim yok; hele böyle kendi ca tanmmıştı. Yıllardanberi yüzünü bile görgün için ben, bir ev geçindirecek halde değmedi, bir türlü... Sen bizi duadap u Nedir öyleyse?.. rinde beş bin liraları varken beş katlı anımla uğraşırken... Sadakat kalfa, boş düğü yoktu. değilim. Hele bu aralık başımda bir de nutmazsın ya, o kadarı elverir. Behire teyze, oracıktaki kanapeye ken Bu zamanda evlenmek, ev geçin parüman yapmaya kalkıyorlar da onbulunmasa da, benim için evde yok, dese çoluk çocuk üzüntüsü olsaydı... Kendini dan... İhtiyar kadın sağına soluna göz gezc'irmek kolay bir iş değil de ondan. dini atarken: bari... mi düşünürsün, onları mı?... Ayol, diyordu; demin yanm saat dirdi; sonra başmı salladı: Güçlüğü neymiş?.. Geçindirenler Ya evlenenlere ne diyeceksiniz? . Tam o aralık, oda kapısı da gıcırdadı. Ben de onu soracaktım, zaten... Dekadar kapıyı yıktım. Açan olmadı. Berenasıl geçindiriyor?.. Böyle bekâr odalarında sürünmek Hangisinin iki yakası bir araya geliyor?.. Yavaş yavaş aralandı. Kalfanın yanısımindenberi ağzmın içinde bir şeyler ge Bu da senin için değil. Daha dur ra bir gölge daha belirdi: Sırtı biraz kam ket versin, sokağın başında Sadakat kal ten hâlâ bıkmadm mı?.. Bak, bugün mi Pek çoğu birbirini yiyor da öylelikle brkalım, yaşm ne, başın ne?.. Sırası gel veleyip duruyorsun. Bu aralık şöyleyim, burlaşmış, başı siyah örtül'i bir kadın göl fayı gördüm de geriye döndüm. Biraz dem bozuldu, diyorsun; yataktan çıkmı geçiniyor!.. Sana olmuş olanlar, oğlum. Gül roişken sorayım: Kaç yaşındasın, sahi?.. dünden böyle oldum, dediğine bakılırsa gesi... Seyrek dişlerinin arasmdan biraz soluk alayım, dedim. Bu saatte yatıyor yorsun. Ya günün birinde: Allah esirgesende bir hal var ama... Söylesene, ne .olrauydun?.. Ne uykusu bu. böyle?.. sin ama insan hali bu, sahiden hastalan gibi geçinenler de yok mu?.. Yırmi beş oldun mu?.. peltek çıkan bir ses: du, başına bir kaza mı geldi?.. Derdini Affedersin, hanım teyze. Dün ge san, kim bakacak?.. Sadakat kalfa, iv Olsa da kaç kişi?.. Hem bu saa Çoktan... Yirmi sekiz. Elimi öptürmeye buraya kadar gelkadın, hoş kadın ama, ne de olsa ihti det, bana göre değil. Daha çocuk sayılırsm Sonra, o ka gizleyen derman bulamazmış. Söyie badım, diye söyleniyordu. Zamane çocuk ce biraz geç yattıra da,.. Genclik, bu... Nerelerde sürttün, yarladı artık, insanın kendi eşine benzeı Neden?.. dar mektebde okudun. Firenk illerine git kalım, belki bir çaresi bulunur. ları bu... Büyüklerini arayıp sorarlar mı mi?.. Şaşıyorum doğrusu, şimdiye kadar kim bilir?.. Ev bark kurmak için herşeyden ön tm. Rahmetli baban, kendisi sıkıntı içinhiç?.. Bari, biz onların ayağına gidelim, Behire teyze, şöyle biraz daha onun Muzaffer, sesini çıkarmadı. Sanki ar nasıl olmuş da şöyle helâl süt emmiş ce para ister. Bende o yok. de öldü ama, iki elim vanıma gelecek, ağzını aradı. Muzaffer de en sonunda dedim. Düşündüğüıj bu mu?. ne yalan söyliyeyim, sizi >yi okuttu. Seni saklayamadı. Olup bitenleri pek öyle olMuzafferin kaşları çahldı. Bu aralık kasına geçirecek birşey arıyormuş gibi gö hanım hanımcık bir kız bulup evleneme mişsin?.. ründü. Behire teyze: Daha ne olsun?.. Benim gibi ken de, ağabeyini de... Ona bakma. O hayır duğu gibi söylemeye de dili varmadı. Bir kim gelirse gelsin, bundan daha saygısız, Evlenmek mi?.. Aman, Allah esir dini bile güç geçindiren bir adam, üste sız çıktı. Eline geçen parayı kanlara ye az yalan karıştırmaktan kendini alamadı: Benim için rahatın» bozma, evlâbunun kadar çenesi düşük olamazdı. Ocum, diyordu. Yatacaksan yat, ben ya gesin!.. hk çoluğa çocuğa da kanşırsa bu kadar dirdi; kumarda bitirdi. Şimdi de hapisana Behire teyze derlerdi. Ana tarafın [Arkası vaT]

Bu sayıdan diğer sayfalar: