27 Kasım 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

27 Kasım 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CTJMHURİYET 27 îkincîteşrin 1939 Macera Romanı: 15 { Şehir ve Memleket Haberleri j Siyasî icmal Fakir çocuklara yapılacak yardım Karı koca kavğası C. H. Partisinin güzel bir teşebbüsü Halkevlerinde resim sergileri açılacak Cumhuriyet Halk Partisi genel sekreterliği, san'at hayatımızı yakından ilgilendiren büyük bir karar almıştır. Her sene Halkevlerinde şubat ayı içinde amaîörlerin eserlerinden müteşekkil birer resim sergisi açılacaktır. Bu resim sergilerinde derece alan eserler tnayıs ayında Anîcara Halkvinde açılacak Halkevleri umumî resim sergisinde teşhir edilecek ve burada, birden beşe kadar derece alan eserler para ile mükâfatlandırılacaktır. Parti genel sekreterliği, sergiler hakkında bütün Halkevlerine ve alâkalı makamlara birer tamim yapmıştır. Genel sekreterlik, tamiminde, şayenin san'at kabiliyeti olan genclere bu kabüive^erinin inkişafında yardımcı olmak ve halkın esasen mevcud olan san'atseverliğini ve san'at zevkini şuurlu ve aktif hale getirmek olduğunu bildirmiştir. Bundan sonra resim sergileri Halkevlerinin birinci plâna alacakları faaliyet mevzularından olacaktır. Bu sergilerin ilerideki san'at faaliyetinin bir zeminini teşkil etmesine çalışılacaktır. Bu maksadla bazı esaslar da hazırlanmıştır. Bu esaslara göre, resim sergileri faaliyeti yalnız yapılmış tablolan toplayıp bir sergi halinde teşhirden ibaret kalmıyacak, her Halkevi kendi muhitindeki resme istidadı olan gencleri bulup, onlara çalışma imkânları teminine gayret edecektir. Her Halkevi, binası dahilinde bir atölye yapacak ve istiyen gencleri bu atölyede bir ressamm veya bir resim hocasmın tedrisi altında çalıştıracaktır. Resme aid sehpa, tuval, boya, fırça vesaire gibi malzeme tedariki mümkün olmıyan Anadolu kasabalarında, bu malzemeyi bizzat Halkevi getirtecektir. Genel sekreterlik, yaptığı tamimde, sergide teşhir edilecek resimlerin mevzuunu tamamen serbest bırakmıştır., Yağhboya, suluboya, pastel, guvaş, ofort. tahta üzerine gravür gibi resim sanatine dahil her nevi tarzda çalışmaya imkânlar aranacaktır. Konulan esaslann en şayanı dikkatlerinden biri de sudur: Genel sekreterlik, yaptığı tamimde, gayenin genc istidadlan meydana çıkarmak olduğunu bildirdikten sonra, sergilere seçilecek olan eserlerde yalnız tabiate sadakat ve benzerlik vasıflannın değil, gencdeki kabiliyetin ve hevesin bilhassa gözönünde tutulmasmı temenni etmektedir. Bazı eserlerde görülebilecek tabiate avkmlık ve serazadlıeın çok defa büyük bir san'at vâdi taşıdığını, büyük bir isabetle hatırlatmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisinin hakikaten bu yerinde ve büyük teşebbüsünün yakın bir atide memleket çapında bir san'at harekcti uyandıracağında şüühe voktur. Bakışlarını Suzanın yüzünde biraz durdurup kaçırarak: Fakat.. dedi, elde değil! Gene sustular. Genc kadın, birdenbire, tırnaklarını onun kalbine sokarak, romantik bir itina ile sakladığı ilk aşkın hayalini koparmak istiyordu. Hücum etmek için, sevmediği istihzayı bir silâh olarak kullandı: Onu hatırladıkça mehtabda ağlar mısınız ? Filip, Suzandan böyle bir kollej niiktesi beklemiyormuş gibi yüzüne hayretle baktıktan sonra: Bazan... evet... belki... diye mırıldandı. Genc kadın gözlerini birkaç saniye yumarak ve kaşlarını kaldırarak: Şeflerinizin haklı olup olmadıklarını düşünüyorum, dedi Filip taarruzun istikametini anladı ve sükunetle cevab verdi: Hakları var. Bütün budalalıklarımm yuvası, kalbim. Zekâmı o uyuşturuyor. Hatta bunu bana ihtar da ettıler. Şefleriniz mi? Evet. Bir kadm sevdiğinizi biliyorlar mı? Hayır; kadınları çok sevdiğimi biliyorlar. Bu, beni hatalara sevketmese bile, bazan işimi geciktiriyor. îki sene evvel, Prag'da çok aranan bir casus kadının izini buldum ve kendisile dost oldum. Çok pişkin ve zeki bir mahluktu. Güzeldi de. Benden şüphe etmedi değil; fakat, son derece meharetli ve ihtiyatlı bir elle tuttuğum süngeri onun şüpheleri üstünden geçirdim ve itimadını kazandım. Bu, imkânsız derecede zor bir işti. Çok çalıştım ve muvaffak oldum. Onu hiçbir itirafa sevketmeden, hatta, ağzından lâkırdı almağa bile lüzum görmeden, servisin istediği malumatı ele geçirdim. Bu kadın, farkında olmadan bana yardım etmişti. Raporlarımı Parise intizamla yolluyordum. Birdenbire şu emri aldım: «Dosdoğru buraya geliniz!» İşimin en muvaffakiyetli ve nazik anında aldığım bu emir beni hayrete düşürdü. Hemen Parise dönmek, bütün muvaffakiyetlerimi tehlikeye düşürmek olacaktı. Fakat itaat ettim. Şefim, Pariste, Saint Jacques sokağinda, eski bir evde oturuyordu. Kapıy» bana kendisi açtı ve beni yazı odasına aldi: « Sizi dinliyorum, Filip!» dedi. Bütün bildiklerimi ve bulduklarımı anlattım. Bunları ele geçirmek için ne büyük zorlukları yenmeğe muvaffak olduğumu izah ettim. Aldığım malumatm doğruluğundan kat'iyyen emindim. Fakat böyle birdenbire Parise çağınlınca vaziyetimin tehlikeye düştüğünü, topladığım bütün meyvalann mahvolabileceğini de söyledim. Şefim beni dikkatle dinledi. « Filip, dedi, Nahrihten Büro'da bir tek adam bulamazsınız ki sizin gibi hissiyatile hareket etsin. Size düşmdnı örnek olarak göstermeğe mecbur olmak istemezdim. Bana bir daha bunu tekrar ettirmeyiniz. « Hissiyat mı, yüzbaşım?.. Fakat... « Izini bulduğunuz bir kadını sevecek kadar budala olmadığınızı biliyorum. Ben onun ne demek istediğini anlamı •>yor ve yüzüne hayretle bakıyonlum. Şüphe içinde kekeledim: « Bu kadın... Cümlemi tamamladı: « Aradığımız kadmdır. Geniş bir nefes aldım. Yüzbaşı devam etti: « Fakat gönderdiğiniz raporlar... Korkuyla yüzüne baktım ve sordum: « Yanlış mı? « Yüzde yüz doğru. Hâlâ anlamıyordum. O halde?.. Şefim devam etti: « Filip! Raporlannız doğru. Teferruatmın bolluğunu ve vuzuhunu takdir etmiyor değilim. Fakat sizin verdiğiniz malumat, on beş gün evvel erhânıharbiyenin bana bildirdiklerini tekid etmekten başka birşeye yaramadı. Şaşırdım: « On beş gün evvel mi? « Sizden on beş gün evvel erkânı harbiye bunlan haber almıştı. Çok geç kaldmız. Çünkü o kadınla fazla vakit kaybettiniz, fanteziye ayırdığınız zaman sizi sür'atten mahrum etti. Kızardığımı hissettim. Şefim devam etti: « Kimden malumat alırsanız alınız, bu beni alâkadar etmez: Kadm, erkek, namuslu, düzenbaz, her adamdan alınan malumatın kıymeti müsavidir, elverir ki doğru olsun. Kadm membalannı tercih etmenizin ehemmiyeti yok; hususile hüviyetini merak ettiğimiz bir kadını da keşfettiniz. Fakat çok geç, Filip, çok geç... Himaye heyetlerinin, şimdiye kadar varidatlarını gayelerinden başka yerlere sarfettiklerine dair olan şikâyetler hakkında birlik idare heyeti başkanı profesör Hâmid şunlan söylemiştir: « Bu iddialarm yersiz olduğunu kat'iyetle söyliyebilirim. Bizim yirmi lira ücretü bir kâtibden başka maaşlı ve ücretli memurumuz yoktur. Bütün masraflanmızı, münhasıran fakir çocuklanri gıda'ihtiyaclan teşkil etmektedir. Geçen sene yaSuzan gülümsedi. Beş milyon isteme ılan hesaba göre ilkmekteblerde bulu diğine pişman olmanın doğru olup olma nan 13 bin muhtac çocuktan 9 binine badığını düşünüyordu. kılmıştır. Bu miktarın bu sene nekadar olFilip bunu anlamış gibi ilâve etti: duğuna dair kat'î rakamlar henüz bize Bütün servetimi isteseydiniz verir gönderilmemiştir. Kurmağa çalıştığımız dim, dedi. yeni teşkilât yakında faaliyete geçtikten Suzan gülerek bağırdı: sonra yardım işleri daha müsmir ve daha Eyvah! muntazam olacaktır.» tDevnm ediyor» Öğrendiğimize göre varidat membalarının ayni olmasından dolayı Çocuk EsirKonyada şarkı yüzünden geme Kurumu bazı müşkülâtla karşılaşmış bulunmaktadır. Halbuki Çocuk Esirbir cinayet geme Kurumu 7 yaşma kadar olan çocukKonya (Hususî muhabirimizden) Konyada çalgılı kahvehanede hânende lara da bakmak mecburiyetinde olduğunlik eden ve İstanbuldan gelmiş bulunan dan sahası daha geniş bulunmaktadır. Sabahat adındaki kadın, MehmedAli Çal Bu vaziyet karşısında Kurum vaziyeti adında birisi tarafından bıçakla yaralan takviye etmek üzere yeni bir talimatname mıştır. Sabahatin yaralanmasına sebeb bir hazırlamağa başlamıştır. Yalnız îstanbuşarkıdır. Hastaneden henüz çıkmış olan la mahsus olan bu talimatname ikmal eMehmed Ali Çal, akşam bu çalgılı kah dildikten sonra Kurumun faaliyeti arta vehaneye giderek orada Sabahate bir şar caktır. kı ısmarlamış; ondan evvel de başka bir müşteri bir şarkı istemişmiş. Sabahat, evMahmudpaşada bir yangın velce istenen şarkıyı söylediği halde MehMahmudpaşada Hacıköçek cami somed Ali Çalın arzu ettiği şarkıyı söyle kağında 7 numaralı Manol Kile ve mahmemişmiş. Bundan muğber olan Mehmed dumlarının sütçü dükkânmda yangın çıkAli Çal sonuna kadar kahvehanede kalmış ve yanındaki 5 numaralı yün ve iplik mış ve artık kahvehane kapanacağı zadeposuna sirayet ederek deponun yanmaman dışarıya çıkıp Sabahati beklemiş; Sasına sebeb olmuştur. bahat de işini bitirerek evine gitmek üzeİtfaiye kumandanmın emrile sütçü dükre kahvehaneden çıktığı vakit Mehmed kânınm kepenkleri kırılarak içeriye girilAli bıçağmı şiddetle kadına saplamış ve bıçak akciğere kadar işlemiştir. Hastane miş ve dükkânm üst katındaki odada hâye kaldırılan Sabahatin yarası ağır görü lâ içinde ateş bulunan bir mangal görüllüyor. Mehmed Ali yakalanarak Adliye müştür. Yangının, üzerinde süt kaynamakta olan mangaldan sıçnyan bir ateşye verilmiştir. ten çıktığı anlaşılmıştır. Manolun dükkâHaydarpaşa Nümune hasta nı sigortalıdır. Yanında yanan yün deposundaki zararın nekadar olduğu henüz nesinde tıbbî müsamere malum değildir. Tahkikata devam edilHaydarpaşa Nümune hastanesinin her mektedir. ayın ilk salı günü toplanması mutad olan ayhk tıbbî içtimaı bu kere de 21 /11 /939 «Ulgen» vapuru tekrar salı günü Prof. Dr. Salâhaddin Erkin rihavuza alındı yasetinde yapılmıştır. Dr. Kemal Saracoğlu tarafından bir îstinyede tamir gören Ülgen vapuru enteressan perikardit vak'asile buna aid dümeninin evvelki akşam yapılan tecrüelektrokardiyoEtram gösterilmiş; Prof. Dr. beler esnasmda iyi işlemediği görülmüşSalâhaddin Erk tarafından mutad rad tür. Vapur yeniden tamir için İstinyeye yografiklerle teşhisi kabil olmıyan müte gönderilmiştir. Bartın seferini yapmak üaddid tomogramlar gösterilmiş ve tomo zere dün gene Mersin vapuru hareket grafinin fevaidi tebarüz ettirilmiştir. Dr. etmiştir. Muammer Günver tarafından da sol böbYanarak ölmüş reğinde taş şüphesile ameliyat olmak üzere müracaat eden 15 yaşında bir musevi Bursa (Hususî) Demirtaş istasyovatandaşta yapılan ürolojik muayeneler nu altında Refet adında birinin bahçesinneticesinde her iki tarafta birbirile iştira de bekçilik yapan 7 yaşlarında Şaban iski olmıyan ikişer halib ve huveyzalı birer minde bir çocuk ateşte yanarak ölmüştür. kilyesi olduğu tespit edilmiş ve cihazı bev Çocuk ölü olarak bulununca annesi keyfi liye aid çok nadir bir anormali vak'ası yeti zabıtaya bildirmiştir. Tahkikat yapıl takdim edilmiştir. maktadır. Bu bir hatadır. Sizden evvel davranan adamlanmız vardı. Filip Suzana bakarak: Görüyorsunuz ya, dedi, boşuna çaIışmıştım. Gecikmenizin sebebi neydi? Demin de söyledim: Şefimin hakkı vardı. Fantezilerime fazla vakit ayırmıştım. Ne gibi fanteziler? Kadınla fazla gezdim. Belki buna lüzum yoktu. Daha sür'atli hareket edebüirdim. Suzan düşündü ve mmldandı: Ne zor mesleğiniz var, Filip. Bu arada ticaret işlerinize nasıl vakit buluyorsunuz? Evet. Hepsini bir arada çevirmek zor oluyor. Biraz durduktan sonra ilâve etti: Zarf meselesindeki teessürümü gördünüz. Ihtimal ki vapurda beni gaflete düşüren şeylerden biri de sizin güzelliğinizdi. Şuursuzca, zarfın sizde bulunmasını istemiş olacağım. Arzum tahminimi aldattı, belki. Gene kadına karşı bir zaaf... Sizin yerinizde çirkin bir kadın olsaydı belki dikkatim mevzuumdan ayrılmıyacaktı. Şüphesiz, Suzan, beni yamltan başka sebebler de vardı: Kamaranm değişmesi, sizin de sarı saçlannız ve san bir çantanız olması, sizin de dört lisan bilmeniz... Fakat, böyle vaziyetler çok olmuştur. Kontrol ve dikkat, hatanın önüne geçer. Güzelliğe karşı hassasiyetim dikkatimi zâfa uğratıyor, demek. Şefinizin kanaati devam ediyor mu? Düşününüz: Zarfı siz bana vermeseydiniz, gene güzel bir kadın yüzünden düştüğüm gafleti servisten anlıyacakiardı. Vapurda bunun için mi ümidsizdiniz ve fena şeyler düşünüyordunuz? En büyük sebeblerden biri de bu, Suzan. Bir de zarfın ehemmiyeti... Elbette... O zarfın garib bir talihi vardır: Üç defa çalınmış ve ele geçmiştir. Avrupada yirmi dokuz şehir dolaştı ve îstanbula kadar geldi. Gizîi servislerin tarihinde eşsiz bir vak'adır bu. Eğer siz bana: «Kendinizi öldürmeniz şartile bu zarfı veririm» deseydiniz razı olabilirdim. Evvelce kurulan teşkilât tevsi ediliyor İlkmekteblerde okuyan fakir talebelerin himayesini esaslı bir teşkilâta bağla mak maksadile birkaç sene evvel îstanbula mahsus olmak üzere ılkmekteb himaye cemiyetleri teşekkül etmiş ve bu cemiyetlere bağlı olarak, ayrıca her kaza dahilinde mevcud ilkmekteblerde de birer şube ihdas edilmişti. Halk Partisinin hi mayesi altında kurulan bu cemiyetler, her nekadar kendi mmtakalarındaki yoksul mekteb çocuklarının gıda, kitab, defter ve saire gibi mübrem ihtiyaclarını karşıla mak üzere çalışmış iseler de, müstakillen sarfedilen bu mesaiden lâyıkı veçhile istifade edilememiştir. Ayni zamanda heyetlerin kontrol işleri de dağınık bir şekil arzetmiştir. Bütün bu cihetleri nazan itibara alan Halk Partisi İstanbul şubesi, Vılâyet dahilinde bulunan yardım cemiyctlerinin faaliyetini tanzim ve merkezî bir murakabeye tâbi tutmak maksadile bir birlik vücude getirilmesine karar vermiştir. Bu suretle hiçbir mektebde giyimsiz, gıdasız ve kitabsız bir çocuk bırakılmamasuıa çalışılacaktır. Yeni şekle göre birliğe tağlı olarak her kaza dahilinde bir cemiyet kurulacak, nahiyelerde de bu cemiyetin şubeleri bulunacakbr. Mekteblerdeki hi maye heyetlerinin yerine geçecek olan bu üç teşekkül sıra ile birbirini kontrol ede cektir. Gerek kazalardaki yardım cemiyetlerinin ve gerekse yeni teşekkül etmekte olan birliğin ana nizamnameleri, cemi yetler kanununa göre tanzim edilmiş ve Halk Partisinin tasvibinden de geçmiştir. Bu nizamnamelerin önümüzdeki hafta içinde kanunî formalitesi de ikmal edilerek derhal faaliyete geçilecektir. Dün cürmü meşhud mahkemesinde bir dava görüldü Evvelki gün bir kan koca arasmda olan hâdise, dün meşhud suç Müddeiumumiliğince Sultanahmed ikinci sulh ceza mahkemesine yollanmış, karı koca mahkeme huzurunda karşılaşmışlardır. Davacı, polis Ekrem Karaçor, dava ettiği de Hanife Akkoçtur. 36 yaşında olduğunu söyliyen koca, Küçükayasofya caddesinde 223 numaralı evde, 34 yaşında olduğunu söyliyen karısı da, gene Küçükayasofyada Medrese sokağında 3 numaralı evde oturuyorlar ve alh senedir biribirlerinden ayrı yaşıyorlarmış. Bir de çocuklan varmış. Davacının, kendi sine yakışık almaz söz söylenildiği iddiasına karşı, dava edilen, böyle söze uğrayanın bilâkis kendisi olduğu müdafaa sındadır. Hâdiseye sebeb de, Hanifeye göre, Ekremin bilvasıta çocugun çamaşırlarını kendi evinden diğer eve aldırtması, iki tarafın bir nöbette bu yüzden çatışmaları imiş.. Yakışık almaz söz söylemek davası şeklinde mahkemeye verilen davada muhakeme celsesi açılınca, davacı ile dava edilen, ondan sonra da evvelâ davacının gösterdiği şahidler İsmail Eyke, Nebiye Onat, Feride Kalma, sonra da dava edilenin gösterdiği şahid Şefika Özerman dinlenildiler. Sonuncu şahid, diğer şa hidlerin ifadesi aksine, Hanifenin yakışık almaz söz söylemediğini, asıl onun bu yolda söze muhatab olduğunu anlattı. Hâkim Salâhaddin Demirelli; davacı Ekreme barışma teklifi ileri sürdü. Ek rem, kabul etmedi. Hanife, sıra bekle miyerek boyuna lâkırdıya kanştığından, hâkim, onu bir aralık muvakkaten salondan çıkarttırdı. Ve neticede, yakışık almaz söz söylediğini sabit gördüğü Hanifenin üç gün hapsine, bir lira para cezası ödemesine karar verdi; ancak, o sırada kocası Ekremin de ona bu yolda söz söylediğini sabit gördüğünden, davayı dü şürdü, cezayı ortadan kaldırdı. Derken, az kaldı, ortaya sıcağı sıcağına başka bir meşhud suç davası çıkı yordu. Koridorda şahidler arasında gürültü patırtı kopmuştu. Hâkim, buna sebeb olan kadını saJona getirtti. 50 ya şında bir kadın olan Nebiye Onat, hâ kim huzuruna getirilince, Salâhaddin Demirelli fcendisine dışandaki hareketînden dolayı tekrar tekrar ihtarda bulundu. Hanife, «Aleyhimde şahid ama, bakın, dışarıda asıl kendisi sövüp sayıyor» di yordu. Hâkimin ihtan üzerine, koridor hâdisesi büyümedi; bununla beraber, kadınlar, merdivenleri inerken, gene bağıra çağıra biribirlerine lâkırdı yetiştiriyorlardı!. ' Dünya bahrî ticareti ve harbç D D | | ç büyük muharib devlet bütün kuvvet ve gayretlerini biribirini aç ve ham maddesiz bırakmağa hasretmiş bulunuyorlar. Bu suretle as kerlik cihetinden, Avrupamn garbma münhasır bulunan yeni büyük harb; iktısadî noktadan cihanşümul olmuştur. Muhariblerin denizin üstünde, altında ve havada aldıklan tedbirler bitaraf memleketlerin iktısadî hayaüna darbe teşkil etmektedir. Büyük harb gemileri nadiren hücuma hedef bulunuyor. Al man tahtelbahirleri ve tayyareleri şimdiye kadar ancak bir Ingiliz tayyare ge misile bir zırhhyı batırmışlar ve en yeni ve en kuvvetli kruvazörlerden de (Edinburg) u yaralamışlardı. Fakat iddialanna göre daha bir başka tayyare gemisini ve zırhhyı da batırmışlardır. Uzun bir fasıladan sonra Alman tahtelbahirleri İngiliz büyük deniz üssü Firthof Forth'a sokularak (Edinburg) un eşi (Belgast) ı hasara uğratmışlardır. Lâkin bu zayiat Ingiliz donanmasının ehemmiyetini mü teessir etmediğinden bahrî vaziyette bir değişiklik husule getirmemiştir. Fakat İngiltereye yiyecek ve eşya götüren bitaraf vapurların yolları üstüne serpilen soğan şeklindeki miknatıslı torpiller ise şimdiye kadar pek çok hasar ika etmiştir. İçindeki elektrik cihazile miknatıslanmış olan bu küçük ve lâkin infilâk kuvveti gayet büyük olan bombalar vapurlann saç, demir ve çelik olan karinelerine incizab ederek temas ve iştial etmektedir. Mevcud mayin toplama gemileri miknatıslı torpilleri toplıyamadığın dan bunlan imha için büsbütün yeni çarelere müracaat etmek icab ediyor. İngiltere kendi sahillerine ve hatta Londranın bulunduğu Thames nehrinin ağzına miknatıslı torpillerin konulmasına mukabele bilmisil olarak hertürlü Alman eşyasını harb kaçağı addetmeğe karar vermiştir. Bu kararın tatbikı sureti yann neşredilecek Kral emirnamesile tayin edilecektir. Fakat şimdiden büyük küçük bitaraf devletlerden birçoğu Ingiltereyi protesto ettiler. Holanda ve Belçika 1856 senesindeki beynelmilel beyannameye istinad ederek hukukî davada bulundular. Çünkü İngiltere ile birlikte bütün dünya bahrî devletlerinin imzalamış olduklan beynelmilel vesikada muharib devletlerin biribirlerine karşı mukabele bilmisil olarak alacakları tedbirlerin bitaraf memleketleri ızrar edecek mahiyette olmamalarını taahhüd etmişlerdi. Italya ve Japonya gibi büyük bitaraf devletler dahi Ingilterenin nezdinde şiddetli teşebbüste bulunmuşlardır. Bu te şebbüslerin saikı şüphesiz Almanyayı ve Alman malını korumak değil kendi bahrî ticaretlerini ve iktısadî hayatlarını muhafaza etmek gayesidir. Çünkü her Alman malı harb gayesi olduğuna göre dünya denizlerinin başlıca boğazlarını, yeni Cebelüttarık, Sü veyş, Babülmendeb ile Singapur'u elinde bulunduran İngiltere her îtalyan, Ja pon, Rus, Amerikan ve diğer bitaraf gemiyi tevkif edip araştırmak ve içinde Alman malı olduğu şüphe edilecek hertürlü eşyayı zaptetmek salâhiyetini haiz olacaktır. Binaenaleyh bütün dünyanın posta, yolcu ve yük vapurları mutlak surette Ingilterenin muayene ve murakabesine ve en ufak şÜDİıe üzerine musaderesine tâbi olacaktır. İhtilâflı meseleler hakeme ve Beynelmilel Divanı Adalete havale o lunamayıp münhasıran İngiliz ganaimi Sahrive mahkemplerınin kararına tâbi olacaktır. Çünkü İngiltere La Hey mahkemesine olan alâkasını feshetmiştir. Harb iktısadî ciVıan harbi demektir. Bir buçuk seneye mahkum oldu Lâlelide Hakkı adlı birine aid apartımanın birinci kat koridorundaki ampul ve abajur evvelki gece saat yirmi bucukta aşırılmış, Mehmed oğlu Salâh Özer isimli bir genc yolda ampul ve abajurla giderken mahalle bekçisi tarafından çevrilmiş, tahkikatla failin kendisi olduğu anlaşılmıştır. Dün, meşhud suç kanununa göre İstanbul sekizinci asliye ceza mahkemesinde muhakeme edilen bu genc şunlan söylemiştir: Sabıkalıyım diye kimse bana iş vermiyor. Hangi işe girersem gireyim, evvelce mahkum olduğumu öğrenir öğrenmcz bana yol veriyorlar. Bir aralık zerzevat sattım, o işi de beceremedim, ekmek parası çıkaramadım; zarar ettim. Yersiz, yurdsuzum. Geceleri sokak soksV dolaşıyor, şurada burada yatıyorum. Bu işi de işte bu sebeble yaptım! Müddeiumumî muavini Reşad Sak?.; geceleyin bina dahilinden hırsızbk sur.u sabit olduğu kaydile ceza istemR maznunun sekiz sabıkası bn'nnması itibarile de cezanın artırılması lüzumuna isaret etmiştir. Hâkim Atıf. S*lâh Ö7eri bir bucuk sene hapse mahkum ederek, hakkında derhal tevkif müzekkeresi kesmi«tir. MÜTEFERRİK Nafıa Vekili şehrimizde Nafıa Vekili Ali Fuad Cebesoy dün sabah şehrimize gelmiştir. Vekil burada kaldığı müddet zarfında bazı tetkikatta bulunacaktır. Avrupada kış ve kar Alman haberlere göre Avrupada son günlerde kış çok şiddetlenmiştir. Yugoslavya ve Bulgaristanda da fazla miktarda kar yağdığından dün Konvansiyonel trenile Semplon ekspresi üç saatlik teahhurlarla gelmişlerdir. Köylüler için bir tip araba Zizaat Vekâleri, köylüler için ucuza mal olan bir araba tipi kabul etmiştir. Mahsul nakliyatmda kullanılacak olan bu arabalar gayet ucuza mal olacak ve memleketin her yerinde taammmüm edecektir. Vekâlet bu arabalardan bir partiyi bir müesseseye sİDariş etmiştir. Yapılınca her mintakada nümune köylerine gönderilecektir. Maharrem Feyzi TOGAY Dağcılık kulübünün yeni binası Yeni posta pulları Posta, Telgraf ve Telefon umum müüğü yeni seri posta pulu sipariş etmiştir. Yeni pullar 22 tane ve muhtelif kıymetlerde olacaktır. Bir serinin kıymeti 367,5 kuruştur. Bu serilerde Millî Şefimizin, abidelerin ve bazı ihracat mahsullerimizin resimleri bulunacaktır. Seri pullar îngilterede bastırılacaktır. Taksim bahçesinin bir köşesinde bulunan Dağcılık kulübü yıkılarak, burasının Esrar içenler mahkemede da Taksim bahcesine ilhakı takarrür etGalatada kahveci Musa ile çırağı Hik miştir. Yalnız, Dağcılık kulübünün malmetin kahvede esrar sattıkları haber alı zemesi aynen Sürpagop mezarlığı civarınnarak yapılan araştırmada Emin, Melâ daki köşeye nakledilerek mezkur kulüb burada tekrar vücude getirilecektir. hat, Ayşe adlı bir erkekle iki kadm tsrar içerken yakalanmışlar ve beşi birden Cankurtaran istasvonuhda asliye beşînci ceza mahkemesi Müddeiubir kaza oldu mumiliğine yollanmışlardı. Beşinci cezaSirkeci ile Kumkapı arasındaki Canda yapılan sorgu üzerine, bunlardan Mukurtaran istasyonunda dün akşam bir tren sa ile Hikmet haklarında tevkif müze'ckekazası olmuştur. Reşide isminde ihtiyar releri kesilmiştir. Tahkikat, şahid'er dinbir kadın, bu istasyon üzerinden geçmeğe lenmek suretile genişletilmekte, derinîeştikalkmış, bu sırada Sirkeciden gelen trerilmektedir. nin altında kalarak bir ayağı kesilmiştir. Bir çatı çöktü Karagümrükte Beyceğiz mahallesinde Meymenet sokağında 1 numaralı evde oturan Düyunüumumiyeden mütekaid 70 yaşlarında Fuadın iki kattan ibaret e\inin çatısı çökmüş, Fuad enkaz altında kalmıştır. Muhtelif yerlerinde h>ereler çörülen yaralı, Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır. Adliye tebliğat işleri Adliye tebliğat daireleri 1 ikincikânun 940 tan itibaren lâğvedilerek Adliyeye aid tebliğat işlerinin Posta idarelerince görüleceği malumdur. Bu mühim işin muvaffakiyetle başarılması için posta idarelerinde tevzi memurlannın sayısı artırılacak ve şimdiye kadar Adliye mübaşirlerinden bir kısmı da Posta ve Telgraf idaresi emrine verilecektir. Kadm. derhal hastaneve kaldmlmıstır. Cumhuriyet Nüshası 5 knrustuı Senelik Alb avlıfe Üç avlık Biı ayhk Aboneşeraıtil icin /^ 1400 750 400 150 110 6 Ki. » » m icin 2700 Kr. 1450 • 800 » Yoktxa

Bu sayıdan diğer sayfalar: