30 Kasım 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

30 Kasım 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 tkincitesrin 1939 CUMHURtYET Tarihten SovyetFin ihtilâfı Alman niyetleri (Baş tarafı I inci sahifede) tasavvurunda bulunduğunu, yakmda resmen ilân edecektir. Berlindeki bitaraf muhabirler, İngilterenin ve İskoçyanın bütün garb sahilinin, Alman tahtelbahirleri tarafından dökülecek mayinlerle tecrid edileceğini haber vermektedirler. Resmî Alman mahfilleri, Alman denizaltı filosunun, mütemadiyen arttığmı ilân ediyorlar. Holanda, bu yeni tedbirlere rağmen, Holanda gemilerinin deniz seferlerine devam edeceklerini söylemektedir. Deniz nakliyatı mahfilleri, bu şerait dahilinde, gemilerinin denizlere açılmağa nasıl cesaret edeceğini düşünüyorlar. Almanların bu istifhama verdikleri cevab, Telegraf gazetesinin muhabirine göre, harbin bu kadar inad ve ısrar dolu bir şckil alması halinde, bitaraf memleketlerin nispeten mahdud menfaatlerinin hesaba katılamı yacağı merkezindedir. Esnaf ihtilâli Osmanlı donanması Naksos önünde bozguna uğramıştı; sarayda iki valide sultan kavgası son derece sinsi ve son derecede ihtirasla devam ediyordu. Yeni çeri ocağının ağaları İstanbulun ticaret ve kazancını paylaşmış gibiydiler. Yeni çeriler ve Sipahiler aylıklannı alamadıkları için homurdamyorlardı. Sadrıazam Melek Ahmed Paşa böyle karışık bir vaziyette İmparatorluğun içeride ve dışarıda şerefini korumak kudretinden mah rumdu. Onun nazarında en mühim me sele ocaklıların isyanlarına meydan vermemekti. Eğer bunun önüne geçemezse birçok emsalinde olduğu gibi kendi başının da divanda veya bir köşede kesi leceğinden şüphesi yoktu. Fakat parayı nereden bulmalıydı! Akçelerin ayarını bozarak aradaki farktan epeyce para kazanmıştı. Şimdi de kuruşlar için ayni usulii tatbik etmeye karar verdi. Belgrada, Bosnaya ve Arnavudluğa adamlar gönderdi; oralarda yeni kuruşlar bastırttı. Bunların bakırı eski kuruşlara göre çoğaltılmıştı. Neticede havadan yüzde otuz fazla kuruş ele geçmiş olu yordu. Yüz yirmi bin altın temin edildi. Bu para İstanbula getirildi, sarraflara bozduruldu ve askerin maaşlan verildi. Onlar: Bu parayı esnaf almaz. Alsa bile eşya fiatlarını ayarın düşüklüğü kadar yükseltir, yahud eksik mal verir. Dediler. Fakat Melek Ahmed Paşa bunun da çaresini buldu. Çarşıyı dolduran bir takım «esnaf makulesi» ne de söz dinletemiyecek değildi ya. Hele birisi almamazlık etsin, elbet siyasetle mua mele ederdi! Hemen Bezzazistan Ket küdasım çağırttı: Esnaf a söyleyesin, Yeniçerinin verdiği akçeleri eskiden olduğu gibi alalar. Zinhar eksik mal vermiyeler ve naz g«6termiyeler. Elbet bu dahi padişah akçesidir. „«* . (mk Melek Ahmed Paşa kethüdaların üstüne yürüâü: «Bre hangi kâfirdir almıyan? Elbet bu dahi Padişah akçesidir; alasız!» diye bağırdı (Bagtarafı 1 inci sahifede) Sovyetlere karşı hasmane siyasetine devam etti ve hudud hâdiseleri birbirini takib eyledi. Müzakereler esnasında Finlandiya hükumeti tahammül edilmez bir hattı hareket takib etti. Bu hareketin mes'uliyeti münhasıran Fin hükumetine terettüb etmektedir. Sovyetler Birliği Finlandiyanm menfaatlerini ihlâl etmek istemediği gibi Fin topraklarını ele geçirmeği de hiçbir zaman arzu etmemiştir. Finlandiya hükumeti hududda tahşidat yapmakla Leningradı askerî tehdid altında bulundurmak istiyor. Finlandiyanm bu hareketi bir tahYazan: KADİRCAN KAFLI riktir. Bu şerait altında Finlandiya ile ğma gittiler. Karaçelebizade Aziz Efen normal münasebat muhafaza edemeyiz.» di bu mevkie geleli çok geçmemişti; buFin karakoluna yapılan tecavüz lanık işlere karışıp da yerinden olmak isLondra 29 (Hususî) Sovyet hu temiyordu. dudunda bir Fin karakoluna taarruz ve Ben karışmam! Diye baştan savmak istedi. Fakat Sa karakol binasının kurşunla delikdeşik eraclar Kethüdası Ramazan dede başta dildiği, telefonların kesildiği haber veri olduğu halde birkaçı cesaretle ileri atıl liyor. Sovyetler, ayrıca Leningrad mıntaka dılar: Nasıl karışmazsız! Hey koca müf sında 3500 tayyare, külliyetli miktarda ti, ya sizden samur istenildi deyu âlemi tank ve takviye kuvvetleri tahşid etmiş ayaklandırır da Sultan Ibrahimi ve Sad lerdir. Baltıktaki Sovyet donanması da rıazamını nasıl öldürdünüz? Size olan takviye edilmiştir. yapraklar Rumen dış siyaseti (Baş tarafı l inci sahifede) şındaki vaziyetini anlatarak demiştir ki: Rumanya, istiklâlinin tam olarak muhafazası mazideki bütün vazifelerinin ifasında faydalı bir müvazene gütmeye ve hıç bir siyasî ve iktısadî teşrikimesaiyi bertaraf etmemeye çalışmıştır. Bu sahada, ilk baharda Almanya ile akdedilen ticaret mukavelesini hatırlatmış ve bu mukavelenin yalnız mükemmel bir ticaret mübadelesi vasıtası olarak değil, ayni zamanda hakikî bir sulh vasıtası olarak da tebeyyün eylemiş olduğunu söylemiştir. Keza, İngilterenin ve Fransanın garantilerine temas etmiş ve bu parantilerin Runıanyanm bütün komşularile itimadh münasebet'er tesisine hizmet eylediğini bildirmıştir. Harb halinde bütün muharib büyük devletlerle Rumanyanın eskiden olduğu gibi ayni münasebetleri ve ayni hisleri muhafaza eylediğini kaydeden Gafenko, har bin basındanberi bitaraflığa ve ademi müdahaîeye devam yolunda ittihaz edi len kararın tarihcesini yapmış ve demiştir ki: « 1 7 eylulde, Polonya hükumet erkânının Rumanyaya iltica etmek talebleri ve Rusyanın kıtaatma Poîonya hududuna gelmek için emir verdiği hakkındaki tebligatı yeni bir vaziyet ihdas eylemiştir. O zaman Rumanya hükumeti aşağıdaki tebliğı neşretmışti: «Polonya hâdiselerinin 1 7 eylulde cereyan ettiği hususî şerait ve Polonya hükumetinin topraklarımıza ilticası Rumanyayı muhariblere karşı kat'î bitarafhk vaziyetini idame etmek kararına sevketmiştir.» İki vazife karşısında bulunduk: Polonyah mültecileri, insanlık ve dostluk vazifesi yaparak kabul etmek ve asker mültecileri, bitaraflığın icab ettirdiği muameleyi yapmak, ve diğer taraftan Rusya ile olan münasebetlerimizi tasrih eylemek. Sovyetler Birliğine, bitarafhk siyasetine müstenid muslihane münaslbetlerimizi idame etmek hususundaki arzumuzu bildirdik. Esasen zamanın'dan evvel meriyete konulan Kellog Briand paktını müteakıb Sovyetler Birliği ile aramızda emniyet taahhüdlerini mutazammın diğer paktlar da akdolunmuştu. Bu siyaset, 9 haziranda nutkumda tasrih etmiş olduğum prensiolere tamamile uygundur. Komşu hiçbir büyük devlete bir diğerine karşı istinad etmemek. Kuvvetli ve müstaki! bir Rumanya bizi çeviren devletler için bir emniyet garantisidir. Biz kaniiz ki, komşulanmızın mukadderatı bizimkile çarpışmamaktadır ve öyle zannediyoruz ki, Sovyetlerin temin eftikleri sulh siyaseti ve Rumanyanın takib ettiği istiklâli siyaseti birbirine uygundur.» Gafenko, Moskova müzakerelerinin muvakkaten inkıtaından Türk Sovyet münasebetlerinin müteessir olmamış bu lunmasından dolayı memnuniyetini beyan etmiştir. Müteakıben Rumanyanın Balkan Antantı memleketlerile olan iyi münasebetlerini tebarüz ettirerek demiştir ki: Tuna havzası meselesini tetkik eden Gafenko sözlerine şöyle devam etmiştir: «Trianon muahedesınin adaletsiz ve feci olduğunu zannetmiyorum. Bu muahede, bizzat bir ekalliyet olan bir milletin tahakkümü altında birçok ekalliyetlerden mürekkeb bir devlet yerine millî devletler kurmuştur. Ve bu devletler arasında da bütün hayatiyetine malik v# nızam ve sulh vezifesini gören bir Macaristan bulunmaktadır. Macaristanm bu hakikati Yugoslavya hakkmda tanımış olmasından dolayı memnunüz. Bu hakikatı Rumanyaya karşı da tanıyacağını ümıd ediyoruz. Fakat her ne olursa olsun bugün tabiî vaziyet değiştirilemez. Trianon muahedesinin bıraktığı yaralar milliyet ve millî devlet esaslarınm yıkılmasile değil mevcudiyetlerini ve millî istiklâllerini müdafaa etmek müsterek hedefleri olan bu devletler arasında teşriki mesai ile iyileştirilebilir. Bizzat ekalliyetlerin teskin edici bir vazifesi vardır ve bunlar bu vazifelerinin ifasından hariçten tahrikâtla menolunmamalıdır. Müteakiben Gafenko, Runanyanm ekalliyetler meselesini nasıl haüetmek fikrinde olduğunu izah ederek bunlann dil, din ve kültür itibarile devlet çerçe vesi içinde resanet bulmalanna «.alışılacağını söylemiştir. Hariciye Nazırı, bitaraflığın icabatma geçerek sözlerine şöyle devam etmiştir: « Bitarafhk, muhakeme ve harekette ölçü, ihtiraz demektir. Bitarafhk, bu günkü fırtınah günlerde olduğu gi'ri müstakbel sulh günlerinde de teyid edeceğimiz haklı davamıza olan imjnımızdan vazgeçmek demek değildir. Bitarafhk, yapmakla mükellef olduğumuz miHî vazifeden vazgeçmemizi tazammun eylemez. İşte bunun için ordudan daimî hazırlık ve teyakkuz belkemek mecburiyetindeyiz. Bitaraf olmakla beraber harbin ziya ve acılarına iştirak ediyoruz. Şimdüik ay kırı gözüken temayülleri birbirL»rine ya kınlaştırmak mümkün olduğu hususundaki kanaatimiz kat'idir. Yakın bir sulhun hayırlı neticeler vereceği imanını muha faza ediyoruz. Kral Karol da, Beîçika ve Holanda hükümdarlarının sulh teşebbü süne cesaretle ve hararetle iştirak etmiştir. Bu, bir tesadüf eseri değil, daimî bir hattı hareketin neticesidir. Hükümdarla rımızm bu hareketi Rumanyanın sulh siyasetini kuvvetlendirmiştir.» Ve Gafenko sözlerini şöyle b'Hrmiştir: « İzah ettiğim bu siyaset bir nazırm veya bîr kabinenin 'siyaseti değildir. Bütün kabineler bunu kabul etmiş ve Krahn bütün müşavirleri tasvib e Almanlar mayin muharebesi hakkında neler söylüyorlar? Amsterdam 29 (a.a.) Havas A jansından: Telegraf gazetesinin bir nvıhabirine beyanatta bulunmuş olan Alman Hariciye Nezareti erkânından bir zat, «Bitarafların menfaatleri nispeten ve harb hızını aldığı zaman nazarı itibara ahnamıyacak derecede ehemmıyetsızdir.» I Dedi. Kethüda, esnafm ihtiyarlarını topladı; Sadrıazamm emrini bildirdi. lhtiyarlar bunu hiç iyi karşılamadılar; itiraz ettiler; fakat kethüda onlara ken disinin elinden hiçbir şey gelemiyeceğini, zira Sadrıazama hakikati anlatmak mümkiin olmadığmı söyledı. Yeniçeriler aylıklannı almışlar, çarşıya dağılmışlardı. Esnaf arasında gittikçe büyüyen bir homurtu, bir kaynaşma vardı. Bir kısmı şimdiden dükkânlarını kapamışlar, evlerine çekilmişlerdi. Fakat hepsinin günlerce hazır yiyecek kudretleri yoktu ya, is ter istemez dükkânlarını açık buİunduruyorlardı. Lâkin kalp paraları da almak istemiyorlardı. Çarşıda alıcı ile satıcı arasında birkaç münakaşa, birkaç atışma ve en sonra kavga oldu. îşin büsbütün büyümesini istemiyen esnaf kethüdaları toplandılar, Sadrıazam Melek Ahmed Paşaya gittiler: Devletlum, bunca zulüm biz kollanna reva mıdır? Sağlam para ile alıp çürük paraya satarsak sermayemiz yok o lur, aç, sefil kalırız. İnsaf buyurun!... Melek Ahmed Paşa sözünden ve yaptığı işten dönmeye imkân görmüyordu. O kadar kafa yorarak ve büyük bir iş telâkki ederek yaptığı marifeti şu çakşırh burmalı esnaf güruhu uğruna feda mı edecekti! Kethüdaların üstüne yürüdü: Bre hangi kâfirdir almıyan? El bet bu dahi padişah akçesidir; alasız! Birisi yalvaracak oldu, fakat lâfı ağzında kaldı. Melek Ahmed Paşa onlara bağırdı: Daha ne durursuz? Yıkılıp gidesiz! Kethüdalar yüzgeri döndüler, olup biteni esnaf a anlattılar; merakla bekledikten sonra ayni merak ve heyecanla dinleyenler arasında gür ve isyancı sesler yükseldi: Hâşâ, biz müslüman kişileriz! Kâfir sözünü kabul etmeziz! Sadrıazamm sözlerini öğrenenler yerlerinden fırlıyorlardı: Böyle zulüm şeriate uyar mı? Bize kâfir demek reva mıdır? Bunca müslü mana kâfir diyen bir kimseye ne yapmak gerektir? Elbet davamızı Babıfetvada, olmazsa Padişah divanında görmek mümkündür! Bu sözler her taraftan tasdik edildi. T ^.ethüdaları ileri sürdü'er, epeyce mühim bir kalabalık halinde Şeyhülislâm kona zulümdür de bize olan değil midir? Bu nice adalettir? Sen değil şeriat emreder. Ya kalk, önümüze düş, yahud ki ne olacaksa olsun! Aziz Efendinin yüreği atmağa başlamıştı; çünkü söz dinletmeye imkân yoktu. Sabredin; Sadnazama bir tezkere yazarım! Diyerek savmak istedi. Gene kabul ettiremeyince: Hele aptes alayım da elbet gideriz! Dedi. Maksadı savuşmaktı. Esnaf kethüdalan onun karakterini gayet iyi biliyorlardı; aldanmadılar; aralanna aldı lar, dışan çıktılar; bir ata bindirdiler, saraya doğru yollandılar. Arkadan birkaç yüz kişi geliyordu. Bu sırada gür sesli bir adam en önde şöyle haykınyordu: Ummeti Muhammed, bize olan zulüm nedir? Aramıza kılıc girdi; kapaym dükkânlannızı!... Dükkânlar hızla kapanıyor, genc, ih * tiyar, orta yaşlı birçok esnaf; çakşırh, burmah, yemenili, renk renk elbiselere bürünen büyük bir kalabalık, saraya giden caddeyi dolduruyordu. Bu insan seli, korkunc bir uğultu ile, gittikçe büyüyerek ilerliyor, yayılıyor, sıkışıyor, tekrar yayılıyordu. Araya esnaf m çoluk çocuğunun da karıştığı görülüyor; kısa bis za man sonra sayısı on bini geçiyordjı. Yeniçeri ağası bu haberi alır almaz askerleri kışlalarda topladı. Esnaf ise saraym büyük kapısını ve orta kapıyı kolayhkla geçtiler; koca meydanların üstünde dalga dalga yükselen ve yayılan fırtınah bir deniz uğultusu gürledi: Daaaad padişahım, daaaad!... Saray çoktan telâşa düşmüştü. Çabucak tahtı Darüsseade önüne koydurdu lar, henüz on yaşjndaki Padişahı oraya oturttular; saray muhafızlan, Kızlarağası, Silâhtar ve saire gibi saray büyükleri de hazır bulunuyorlardı. Sovyetlerin bu hazırlıkları, ancak 150 tayyaresi bulunan Finlandiyada heyecan uyandırmıştır. Holanda gazetelerine göre, Sovyet hükumeti bugün Finlandiyaya bir ültimatom tevdi edecektir. Sovyet ültimatomu Mayinlelr meselesinden bahseden ayni 18 saat zarfında Fin kıtaatımn Sovyet zat, şu beyanatta bulnmuştur: hududundan 25 kilometre geri çekilmele« Biz, sevkülceyş bakımından zarurî rini istiyecektir. gördüğümüz her yere mayin koymak hakFin hükumeti herhangi bir hâdiseye kına malikiz. Hem de bu babda birguna mâni olmak üzere askerlerini esasen hu ihtarda bulunmağa mecbur değiîiz.» duddan bir kilometre geri çekmiştir. Telegraf gazetesi ,bu münasebetle bu beyanatın mayin muharebeleri hakkındaki Finlandiya ordusunun kuvveti Helsinki 29 (a.a.) Diplomasi me La Haye mukavelenamesinin feshine muhafili, Finlandiya notasının Sovyetler ta adil olduğunu yazmaktadır. rafmdan reddedilmesinden ve Moskova hükumetince Sovyet Rusya Finlandiya ademitecavüz misakınm fesholunmasın dan sonra Finlandiyanm emniyet ve istiklâli için bir tek garanti kalmıştır. O da, bu küçük milletin müsellâh kuvvetleridir. Finlandiya ordusu. iyi teçhiz edilmiş 7 fırkadan mürekkeb olup Lagoda göliie Finlandiya körfezi arasındaki daimî is tihkâmların himayesi altında bulunmaktadır. Bu istihkâmlara Mannerheim hattı denilmektedir. Mannerheim, Finlandiyanm askerî şefi olan Mareşal olup yeni Finlandiya devletinin siyaseten yeniden teşekkülündenberi ordunun başkumandanı ve Finlandiya yüksek harb' me*clısinin reisidir. • <•».. Bundan sonra gazete muhabirine ka rasulannın üç mil olarak tahdid edilmesi kaidesinin modası geçmiş bir telâkki ol duğu, çünkü bu kaidenin gemi topları men zillerinin bu mesafeden az olduğu bir zamanda tatbik edildiği söylenilmiştir. Gazete, ilâve ediyor: «Bu beyanata göre bir hüküm vermek icab ederse denizde harbin nasıl inkişaf edeceğini söylemek müşkül olur. Maamafih mayin ve tahtelbahir muharebesinin gitgide daha nevmidane olacağı muhakkak görünmektedir. Bu da bitaraf memleketler için pek hazin birşeydir.» Gemiler nerelerde edilecek? muayene Mannerhehn, fînlandiyân'Af' f9t820 ' Londra 29 (a.a.) Alman mallan deki istiklâl harbi esnasında memleketini Sovyet istilâsından kurtarmış ve bütün mesaisini memleketini askerî bakımdan tahkim etmeğe hasretmiştir. Mannerheim hatü, bir Sovyet istilâsı için hemen hemen yegâne tarik olan yolu kapatmaktadır. Mareşal Mannerheim'a «Finlandiya nın taçsız kralı» unvanı verilmektedir. Mumaileyh elinde modern ve iyi talim görmüş bir ordu vardır. Kendisi, haliha zırda bundan 20 sene evvel olduğu gibi, istiklâlini müdafaa etmeğe azmetmiş müsellâh bir milletin başında bulunmakta Esnaf kethüdalarımn çoğu ihtiyardı, dır. beyaz sakallarını, tahtı yalnız kafasile Moskova radyosunun Finlandiya aleyhindeki neşriyatı değil vücudile de dolduramıyan çocuk Padişahın önünde toprağa sürerek şikâMoskova 29 (a.a.) Sovyet radyo yet ettiler. Bir yılda on türlü vergi öde sunun Finlandiya aleyhindeki propagan diklerini, Padişah uğruna bunlara kat dası, bu sabah şiddetinin son haddine varlandıklarını, fakat kalp akçe almağa mıştır. Bu sabahki ilk emisyonda Helsinki mecbur edilmelerinin apaçık zulüm ol hükumeti erkânı «kuduz köpekler» diye duğunu yanayakıla anlattılar. Padişah tavsif edilmişlerdir. onları dikkatle dinledi, sonra şu sözleri Speaker, şunları ilâve etmiştir: söyledi: «Baltıktaki Kızıl donanmanın bahriye Size böyle zulüm edildiğine benim lileri ve Sovyet tayyarecileri, deli Finlanrızam yoktur. diyahlara kat'î bir ders vermek için ken Konağına kapanmış olan Melek Ah dilerine ve"rilecek olan emri sabırsızlıkla med Paşaya bir adam gönderildi. Sadrı beklemektedirler. Sovyet milleti, hüku azam çekindi ve kendisini temize çıkarametin Sovyet Finlandiya ademi tecavüz cak şekilde yazılan bir tezkere yolladı. misakını feshetmek kararını ittifakla tas Esnaf o kadar kızmıştı ki az daha tezkevib etmektedir.» reyi getiren adamı parçalıyordu. Bundan başka Sovyet radyosu, bir aŞeyhülislâm Aziz Efendi bir ferman mele mitinginde kabul edilmiş olan bir kaaldı, kethüdalara verdi. Bunda Kanunî rar suretinin metnini de okumuştur. BunSultan Süleymanm koyduğu vergilerden da şöyle denilmektedir: fazlası kaldınlıyordu. Sovyet askerlerinin Fın!and:ya hayEsnaf kethüdaları aralarında görüştü dudları tarafından akıtılmış olan kanlarıler; fırsat bulmuşken millete zulüm edennm intikamı alınacaktır. lerin hepsini şikâyet etmeye karar verdıAmerika sefiri .acele Moskovaya ler. Yerden aldıklan topraklan başlarına gittİ savurdular: Londra 29 (Hususî) Bir müddet Padişahım, âlem zulüm ile harab tenberi Stokholmde bulunan Amerikanın oldu; hakikati sana bildirmezler. SadrıMoskova elçisi bu akşam acele Mosko azamm ketmeder. On altı kimesne vardır vaya dönmüştür. Sovyet Fin ihti'âfınm ki sana padişahlık dahi ettirmezler. Beytülmale, miyriye aid mallan hep budar halli için Amerika tarafından yhpılan talar. Karaçavuş, Kethüdabey, Samsun vassut teklifi henüz Moskova ve Helsinki cu, Delibirader, Sarıkâtib, filân ve filân hükumetlerine bildirilmemistir. devletine istilâ eylediler. Bir başkası gür bir sesle, batan bir gemiye imdad ister gibi haykırdı: Osmanlı devleti düşmüş ocağa vanıyor! Bu kimesneler öldürülmezse pa dişahhk edemezsin, fitne ve fesad kalkmaz! Valide Sultan Sadrıazamm da azli lâzım geleceğini anladı; Melek Ahmed Paşanın yerine meşhur Abaza Hasan « Yugoslavyanın dahilî resanetini temin ve komşularile münasebetlerini iyileştirmek yolundaki gayretlerini teveccühle takib ediyoruz. Alman ihracatının musaderesi hakkın Türkiyenin halisane faaliyetinden mem daki kararnameye merbut izahnamede leketin ve memleket etrafındaki denizle Arnavudlugun yeni bayrağı kontrol limanlan sayıldıktan sonra şöyle rin kat'î emniyetini muhafaza etmek kayTirana 29 (a.a.) Arnavudlugun denilmektedir: gusunu ve harbin bu mıntakalara siraye yeni bayrağı dün merasimle çekilmiştir. Bitaraf memleketlere yaptıkları ihraca tine mâni olmak azmini görüyoruz.» Yeni bayrak kırmızı zemin üzerine faşist^' tın hiçbir zaman teahhura veya tevkife Gafenko, Yunanistan hakkmda İtalya işaretini ve Savoya hanedanının drmasını maruz kalmamasını arzu eden tacirlerden, ile yaptığı yeni dostluk anlaşmasını selâm taşımaktadır. alâkadar Avrupa memleketindeki İngiüz lamış ve şöyle demiştir: Bulgaristan, Rus gazetelerini veya Fransız konsolosluğundan bir mah « Bu suretle İtalya dahi Balkanlar rec şehadetnamesi almalan ri'a olunur. jsulhuna olan alâkasını göstermiştir. Avkabul ediyor Bu şehadetnamenin eşya ile birîikte va rupa nizamını muhafaza etmek hususun Sofya, 29 (a.a.) Bugüne kadar purda bulunması lâzımdır. Bu tedbir daki İtalyanın tarihî vazifesı şark için de Bulgaristana ithali memnu bulunan Rus kontrolu üslerinde vapurun muayenesir.i büyük ve hayırlı bir tesir yapabilir. gazetelerinin bundan böyle satılmasına pek ziyade kolaylaştıracaktır. Keza vapur Bu'garistanın sulh ve bitarflık hakkın müsaade edilmiştir. sahiblerinden de bu vesikalarla müceh daki beyanatmı memnuniyetle öğrendık Bu nasıl ana? hez olmıyan eşyayı kabul etmernoleri rica 3ız kendi hesabımıza dostane teşriki meBursa, (Hususî) Orhanelinin Çevolunur. sai arzumuzu a^'a gizlemedik.» reler köyünde iskân edilen şark halkından Macaristan ile olan münasebetlerimizi Baser Acar isminde bir kadm, kaza merDaladye, Amerikan sefirile de açık ve anlayışh bir siyasetle tavziha kezinden iskân yerine giderken on aylık görüştü çalıştık. Hududlarımızı müdafaa için al kızı Kıymet Acarı, Karasu köprüsünden Paris 29 (a.a.) Daîadye, dün A! mış oldu<|umuz ter'birîer karşısmda Ma suya atmıştır. Bunu haber a!an zabıta merikan sefirini kabul etmiştir. Muma caristanm gösterdiŞi endi«elere bir ademi vaptığı araştırmada bu çocuğun cesedini ileyh ile menşei Alman olan mal'ara ko tecavüz paktı teküfüe mukabele ettik. Bu köprüden 500 metre a?a?ıda bulmuştur. nulacak ambargonun tatbikatı hpkkında teklife temenni ettiğimiz cevabı almamış Suclu ana yakalanarak Adliyeye verilgörüşmüş olduğu tahmin edil'nektedir. olmakla beraber gayretlerimize devam miştir. Görüşme, uzun sürmüştür. ettik ve hudud münakalâtını tan^im eden tki cinayet Yarıresmî bir nota, ambargorun yü/ anlasmalara va^dık. Keza, Yusr>s!avva de 25 nispetinde Alman mevaddııu ve nın müzaVıeretile, hudud'anmızda tahaşBursa, (Hususî) Yenişehrin KeAlman işçiliğini ihtiva eden bütün maüara şüd eden kuvvetlerin geri alınmasmı elde me.dere köyünden Hasan isminde biri, tatbik edileceğini tarsih etmektedir. ettik. jayni köyden Ahmedi bıçakla karnından Fransa ile İngiltere, Almanlann hatta Binaenaleyh, Macar Hariciye Nazınnm «'aralamış, Ahmed, hastaneye kaldırılıryan işlenmiş mallarının da ihracma mîni son nutku bizi hayrette bıraktı. Hususile | ken yolda ölmüştür. Orhangazinin Karolmak tasavvurunda b ki bazı kelimeler şuurlu ve ölçülü olan lâ l:ak köyi'nrfpn on sekiz yaşlarmda Kemal Paşanın kölelerinden Seyavüş Paşayi tin tabiatımız üzerinde hiçbir tesir yapa Yavuz da 18 yaşmda Ahmedi kafasınTorpile çarpan tngiliz gemisi getirdi. maz. İyi Macar Rumen münasebetleri ^an balta ile ağır surette yaralamıştır. Londra 29 (a.a.) 1023 <on hac nin tarsinini istiyenlerin ve başta ekalliyetEsnaf bu kadarla kanmıyordu. Ertesî gün gene ihtilâl çıkarmak istediler. Ye mindeki ve Rubisland adındaki İngiliz lerin reisleri olmak üzere gerginliğin zail Fransada bir yasak niçeriler saray yolunu kapadılar; halktan vapuru, İngilterenin cenubu şarkî sahiüe olmakta bulunduğunu sezenlerin hepsi Paris, 29 (a.a.) Resmî Ceride, bir rinde bir mayine çarpmış ve iki dakikada şöyle diyor: «Artık Csaky havayı kirletbirkaçı öldürüldü. Ötede": kararname neşretmiştir. Bu kararname batmıştır. • > a'<.,. .*. Dükkânlar açılsın! meğe bir nihayet versin» ben de iki mille mucibince harb mıntakasmın yollarmı ve Diye bağıran tellâllar taşlandı. 1 7 kişiden ibaret ölan tnürettebatından tin tabiî mukarenetini kızdırıcı sözlerle manzaralarmı gösteren resimli kartpostalBununla beraber Şeyhülislâmla yeni 13 ü telef olmuştur. Diğer 4 ü bir mayin işkâl etmemek için her türlü münakaşa ların satılması ve posta ile gönderilmesi Sadrıazam esnafı kandırabildiler. Jtarak gemisi tarafından alınmıstır. dan içtinab edeceğim.» menedilmiştir. nın musaderesine müteallik kararname ye merbut izahî bir notta mücehhizlere, gemilerini müttefikler tarafından Kirk wall, Dover, Dunkerque ve Havre'de tesis edilmiş olan kontrol üslerinden birinde tevkif etmeleri tavsiye edilmektedir. Eğer gemiler, Akdeniz ve yahud Karadenize müteveccihen yola çıkmışlarsa, Malta, Hayfa, Portsaid, Cebelüttarık, Marsilya ve yahud Oran'da tevakkuf etmeleri icab etmektedir. Bu limanlarda kendiliklerinden tevakkuf etmiyen gemiler, hamulelerinin mua yenesi için herhangi bir limana sevkedileceklerdir. Fransız meclisi bugün açılıyor Paris 29 (a.a.) Parlamentont' yarın tekrar işe başlaması münasebetile Başvekil Daladye'nin meb'usan meclisinde ve Başvekil muavini Chautemps'nınJ âyan meclisinde ayni zamanda hükumetm beyannamesini okuyacakları ve beyanna| menin meb'usan meclisinde okunmas:nı| müteakıb müzakerata girişileceği istihbaij edilmiştir. Bu müzakeratın ne suretle yapılacagı parlamento gruplan reislerile encümenler reislerinin bugün akdetmiş olduklan içti^ mada tespit edilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: