3 Aralık 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

3 Aralık 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 3 Bîrincikânun 1939 Oliimii istiyor musun? = = = = = = Pangaltı A K I N DENİZALTI ESİRLERİ Dolores del Rlo Richard Dix sinemasmda NEŞ'E YAGMURU Ray Ventura Pıogramların en güzeli: Uç aydanberi kırk liralık Hr kâtibi bu şün tamamile aleyhindeyim. İnsan oğlu lunduğum ticarethanedeki haftalık izin uzun farzedebileceğimiz hayatının mühim günlerim çarşambaya tesadif ediyordu. bir kısmını, hatta hepsini sıkıntı, acı ve O günlerde en büyük zevkin, sabahleyin gözyaşları arasmda geçirir. erken temizce bir tıraş olluktan sonra Peki, netice itibarile ne demek istiAlemdardaki evimden kallıp, kahvaltı yorsun? yapmak üzere Karaköydeli sütçüye ka Demek istiyorum ki, kahkahalandar yürümek, daha sonra la rasgele, sa mız çok oimakla beraber sevinclerimiz ğa sola dolaşarak akşamın olmasını bek pek azdır. Ve şuurlu farzettiğimiz yaşayışımız tamamile şuursuz olmasa bile sevlemekti. Çok soğuk bir kânunus.ni akşamında kitabiilerin ve muhitin değişmez ve şaşgene harikulâde dostumla meyhanemize maz kanunlarına tâbidir. Biz kendimizi iltica etmiştik. O gün ikiniz de neş'esiz büyük bir denizde kendi başına istediği ve hatta kederliydik. Ben lütün hayatım yere giden bir gemiye benzetiriz... Faca sevdiklerimden uzakta, JU koskoca ve kat mesele böyle değildir. Amansız fırinsan oğlunun derdlerine, acılarına, se tınalar bu gemiyi bir limon kabuğundan vinclerine kulak asmıyan, tüyünü kıpır farksız hale getirir. datmıyan insafsız şehirddti hayatımızı Evet, söylediklerin tamamen doğru değiştirmek için sarfettiğin gayretlerin olmasa bile aşağı yukan bir hakikatin ifabir muhasebesini yapmak isiyordum... desidir. Fakat neye bu kadar bedbinsin? Fakat ne mümkün, ilk kadeıten sonra Lâfın kısası, ölmek istiyorum. Arkuvvetli, fakat tatlı bir melânıoli içinde tık yaşamayı tamamen manasız buluyoBeyoğlunun geceyansmdan soıraki ıslak rum. ve hüzünlü kaldmmlarını, Kö>rüyü, bir Neler söyîüyorsun Allahaşkma? öğle yemeğinden sonra, deniziı en güzel Söylediklerime yüzde yüz inan doskokular ve renkler dağıttığı saatlerde tum. Artık hayattan zevk almamağa başKadıköyüne geçmeyi, hele aksam üzer ladım. *** leri evlerine dönen Osküdarlılaı düşünüyordum... Evet ne yapsam vene desem Derin bir elem kuyusuna dalmış olan hayat güzeldi... Hem o kadar :üzeldi ki, arkadaşımla birer kadeh daha yuvarlavakit vakit ölmeyi bile düşüniyordum. dıktan sonra dışarıya çıkmıştık. O, sarhoş Bizimle beraber içenler, ntyhanenin olmasına rağmen bir fikri sabit haline hemen her zaman tesadüf ettiğmiz müş getirdiği «ölüm» meselesinde hâlâ ısrar terileri idiler. Işte, tekbaşına Lpının ya ediyordu. rındaki masada oturan ve yılardanberi Cömerd meyhanemizin dar sokağınaktör olmağa çalışan, uzun y:ğlı »açh, dan kurtulup Beyoğlu caddesine çıkmışbeyaz kirli pardesülü genc... 0nun ya tık. Dostum benden bir iki adım ileride nında ak saçlı, korkunc derecıde zayıf, konuşa konuşa yürüyor, ve daima başını dalgın bakışlı mütekaid memır. lleride yere iğiyordu. bir şarkıcı kadmı ortalanna alaı iki deliBu sırada caddenin bir tarafından dikanlı... Yanımızdaki masada ota yaşlı, ğer tarafına geçmek icab etti. O esnada oldukça düzgün kıyafetli bir müıteri aya ileriden hızla gelen bir taksinin dostumun ğa kalkarak sokağa çıkmak üzcre hazır üzerine doğru yürüdüğünü gördüm. Korlanan çiçekçi kadına yalvanyor kudan «eyvah!» diyerek gözlerimi kapa Marika, Marika, nıhum, ns olur bir dım. Ve müthiş neticeyi görmemeğe çalıştım. Fakat bir dakika sonra gözlerimi kadeh Takımı iç! Şimdi olmaz, başka zamat içerim... açtığım zaman dostumun kurtulduğunu ve karşıki kaldırımda beti benzi uçmuş *¥* bir halde beni beklediğini gördüm; yanıDostumla iki ufak şişeyi bitirdikten sonra uzun münakasalara damıştık. O, na yaklaştığım zaman ağzını bile açmaınütemadiyen bedbin bir görişle hayatı ğa mecali yoktu; sessizce: rın manasızlığından ve renksi: geçen gün Bir bardak su içeyim, diyordu. lerinden bahsediyordu. Musîhabemiz bir Yavaşça koluna girdim. Ve sabredearalık ölüme intikal etmisti O, her zamiyerek sert bir sesle sordum: man uzak mesafelere bakı/ormus hissini Nasıl, meyhanede söylediğin gibi, veren gözlerini kırparaK durmadan konu ölümü istiyor musun? şuyor ve şunları söyltyordu: Aziz kardeşim hayatta daima terBAKl SUHA cih yapmak lâzımdr. Ben, güzel denen her şeye boyun iğen bir insanım. ŞimdiMeccanî fransızca ders je kadar hayatım«a beni biiyük ve şid Eyüb Halkevinden: detli arzularla kerdisine bağlıyan pek çok 1 Eyüb Halkevimizde haftada «2» gün nimetlerden nasir aldım. Fakat sana kuv fransızca dersleri verilmektdir. Yeniden kayıd vetli bir imanla söyliyebilirim ki, her şey arzu edenlerin idare memuruna müracaat etmeleri. Imştur. Hem o kadar boştur ki, her yap2 Eyiıb Halkevimiz adına <36» ncı ilkotığımız hareketn kısa fakat titiz bir mu kulda türkçe dersleri 26/12/939 dan itibaren açjhasebesini yafacak olursak bunu anlarız. lacağmdan istekli olanların Ev İdare Memuruna Eazı insanlaı vardır ki, her ânın ihtiva kayıdlanmalarıru ricalarız. 3 Eyüb Halkevimizin güreş salonunda eniği zevki, Jcana kana içebilir ve dünyahaftada «3» gece ziyaretçilere yı sonu geVnez ve tükenmez nimet ve leri yapıldığını büdiririz, veaçık güreş gösteriş gelecekleri sevgi zevklerle aolu addederler. Ben bu görü ile bekleriz. Baki SUha Ayrıca : B E B E Y I M Gündüz ve gece 8,45 de 3 film birden ^^^^M^Bm^BOl Tüccarm, Esnaîın, Zürraın gazetesi Yalnız yerli piyasa haberlerini değil, cihan piyasasının bizi alâkadar eden havadislerini de verecek biricik mecmua... EGENİN VE BÜTÜN YURDUN ZİRAÎ, TİCARÎ DERDLERİNİ YAZACAK KUVVETLİ İMZALAR, KUVVETLİ KALEMLER... İKTISADÎ YÜRÜYUŞ Birkaç güne kadar çıkıyor. M^MHHHHMMBHB BUGUN S A K A R Y A sinemasmda Sinemanın en şuh yıldızı VİVİANE ROMANCE'i PİERRE BLANCHARD ile beraber yarattıkları Dostoiewskv'nm romam filminde takdim edivor. Montekarlonun lüks ve ihtisamı arasında vaşavan maceraperest bir kadınm havatı ve aşkları.. Rulet.. İhtiraslar.. İlâveten: FOKS JURNAL en son dünya ve harb haberleri Bugün saat 11 ve 1 de tenzilâtlı matineler KUMARBAZ rHONOLULU Bugün MELEK sinemasmda Sencnin en nefis. en güzel filmi TURAN Sehzadebaşı ümit Sarkın vegâne ses kraliçesi Senenin en büyük ve en kuvvetli filmi. bütün İstanbul hal kınm görmeğe koştuğu film FERAH Türkçe sözl" Arabca şarkılı Sehzadebaşı (Neşidei emel) f JM|\/|I T U1V11V1U p | Tf OI ]JUI ün şaheseri .eörülmemiş U U L O U 1 Y 1 r a g b e t l e devam ediyor. Bu film yalnız salı günü akşamma kadar devam edecektir. Prgorama ek olarak Ebedî Sefimiz Atatürk'ün ölümünün birinci yıldönümü, Ankara ve İstanbulda yapılan ihtifal ve Cumhuriyetin 10 uncu senesinde ATATÜRK'ün NUTKU. GABBY MORLAY'm kudreti ile süslediği Teşekkür Bayan Servet Armanı ebediyen kaybetmemızden mütevellid büyük acımıza gerek cenazeye iştirak ve gerek bizzat veya tahriren taziye lutfunda bulunan akraba ve aile dostlarımıza ayrı ayn teşekküre teessürümüz mâni olduğundan aflannı diler, sağlıklar temennisüe minnet tarlığımızı arzeyleriz. Raşid Usberg, Nafiz Arman ve aileleri KADRtL SACHA GUİTRY'nin Kalemi ile hayat verdiği ELEANOR POWELL Filme ilâve olarak: FOKS dünya haberleri ve Prof. FUAD KÖPRÜLÜ'ye Paris Sorbon Üniversitesinde Fransız Cumhur Reisi önünde yapılan büyük merasim. Bugün saat 11 ve 1 de tenzilâtlı matineler. KAHRAMANI KADRtL Jacqueline Delubac'in güzelliği ile bezediği ARSLANLARIN FİLLERİN, MAYMUNLARIN ARKADAŞI 1001 MACERANIN KADRtL GEORGES GREE'nb ateş ve zevk verdiği ,,^, KADRtL Senenin en neş'eli ko*nedisi. en nükteli eseri ve en büyük Fransız filmidir. BU HAFTA BUGUN A S R I SiNEMADA LÂ LE İlâveten: RENKLİ MİKEY ve M E T R O J U R N A L da Son harb raporlan. Bugün saat 11 ve 1 de ucuz halk matineleri. nRznn i P EK Hakikî TARZAN Görülmemiş bir muvaffakiyetle AŞKIN GOZ YAŞLAR Baş rollerde: ABDÜLVEHAB ve NECAT En güzel ve en mükemmel TUrkçe sttzlU Arabca şarkılı film (TÜRKÇE SJZLÜ) rolünde JONNY WEİSSMÜLLER Sinemasmda görülmemiş muvaffakiyetler kazanmaktadır. Cumhur Reisi DİKKAT! SARAY SİNEMASI birden DİKKAT! gösterecektir: Programa ilâve olarak FOKS dünya haberleri ve BAY FUAD KÖPRÜLÜYE Paris üniversitesinde önünde yapılan merasim. Bugün saat 11 ve 1 de tenzilâtlı matineler. Müdiriyeti, geçenlerde emsalsiz bir muvaffakiyetle gösterilmiş olan (EBEDİYEN SENİNİM) müstesna filmini görmiyen yüzlerce kisinin taleb ve israrı üzerine: Bugünden itibaren 2 büyük filim GARRY COOPER BARBARA STANWYCK ve JOHN BOLES ( Fransızca sözlü) (Fransızca sözlü ) Saat: 12 3,40 ve 7,20 de Saat 10,15 1.50 5,30 ve 9 da Emsalsiz, zengin ve fevkalâde bir program : Büyük bir aşk romanı ve nefis ve cazib bir komedi. Gidiniz, görünüz. 1 Bugün saat 10.15 ve 12 de tenzilâtlı matineler. EBEDİYEN SENİNİM KOVBOY'un AŞKI İMPERİOARGENTİNA Bu hafta S U M E R sinemasmda Sehhar sıcakkanh.... güzel ve daima cevval İspanyol yıldızı SPANYOLİTA gösterilmekte olan bas döndürücü İspanyol şarkı ve danslarile dolu filminde seyircileri gaşyedıyor. Bu filmin musikisi bu sene herkesin ağzmda dolaşacaktır. İlâveten EKLER JURNAL en tam ve en son harb dünya havadisleri. • ^ M H B I M Bugün saat 11 ve 1 de tenzilâtlı Tefrika No. 26 Nakleden: KEıVlAL RAGIB Zaten, diyordu, annemle babamın gibi göründü: Amcam size söylemedi mi?.. dedi. başma gelen felâketten sonra, bu evin içinde gürültülü düğünler yakışık almaz. Büsbütün kendi aramızda nişanlanmış, O!sa olsa, o da ancak herkese karşı büs söz kesmiş olmıyalım, diye tanıdıklanmıbütün kiiçük düşmiyecek kadar birşey zı, bir akşam yemeğine çağıralım, dedik. yapacağız. Gizli kapaklı evlendiler, di Gene kendi aramızda... Bunu en çok am>en olmasın; ancak işte o kadar... Ya am istiyordu. Onun için size de söylenn akşam değil, öbür akşam bir nişan miştir, sanıyordum. Hayır, söylemedi. Fakat mademki yeır.eği vereceğiz. bir düğün olacak, elbet bir ziyafet de Muzaffer, onun söziinü yarıda bıraktı: Ya, demek öbür akşam ziyafetiniz ister. Düğün gecesi verilecek ziyafet mi, var?.. tabiî o başka... Diye sormaktan kendini alamadı. Düğün gecesi de ayrıca bir ziyafet Zıyafet değil, şöyle otuz kırk kişidaha var, öyle mi?.. lik bir akşam yemeği... Nikâh günü, Belediye dairesine ge Ha... Otuz kırk kişilik bir akşam c lenleri, orada yalnız birer çay, birer pasyemeği öyle mi?.. Bilmiyordum da bo ta ile savmak olmaz ya, oradan çıkınca... bulundum, onun için sordum. Demek ki, Belediye dairesinde Evin içinde bir nişan yemeği yapılıyorde??. du; hem de kendilerinin nişanı için bir Orada yalnız bir büfe yapılacak; ziyafet veriliyordu; ona soran, söyliyen biraz soğuk yemek, çay, pasta, dondurbile olmamıştı. Şimdi de, ancak lâf arasında nişanlısından duyuyordu!.. Satvet ma, limonata, işte o kadar... Akşama da de sanki onun bu sözlerinden gaşırmış gene tanıdıklar arasmda yalanda nbir zi yafet vermesek olmıyacak. Masraftan vetin kendisi olsun, ister amcası olsun, Yemeğe oturalım, artık. Açlıktan benim maz, seni beklerdim. Onu söyliyecektim. kaçtı, diyecekler. Zaten olsa olsa iki yüz demek ki ikisi de şimdiye kadar ona da başım döndü. Hem yemek yeriz, hem de Anlat, bakalım. Bu kadar aradığına göıe, nışmak şöyle dursun, karşılanna alıp da bakmız size neler anlatacağırn!.. kişilik bir akşam yemeği!.. elbet, bir söyliyeceğin var. 6 Çok iyi. Hepsi bu kadar demek?.. konuşmayı bile düşünmemişlerdi. Bir değil, birkaç tane. Genc kız, onun içinden neler geçirdi Maşallah, teyze hanım!.. Haniya Bizim unuttuğumuz, yahud sizin Kim bilir, hepsi de ne saçmadır!.. bana ilk geldiğin gün: «Hızır gibi imdabaşka bir düşündüğünüz varsa, aman, ri ğini anlamıyormuş gibi: Neden saçma oluyormuş?.. Ne bi< Bana kalsa, diyordu, bu kadarını dına yetiştim» diyordun. Sahiden seni ca ederim onlan da söyleyiniz. lyilik etliyorsun?.. da yapmazdım. Amcama bir tülü söz s;e ele geçirmek, Hızıra rasgelmek kadar miş olursunuz. Bilirim ben; halinden belli... Hani Hayır, ne olacak?.. Siz, hepsini pek çiremedim ki... lşitenler ne dermiş: «Bu güçmüş. Kaçtır geliyorum, kapıdan döya bulmuş da bunayor demezler mi, se< kızın kim bilir nasıl bir günahı vardı da nüyorum. Eskiden, hiç olmazsa konudan iyi düşünmüşsünüz, işte... Genc kız, annesile babasının yasını tu onun için herkesin önüne çıkmaya utan komşudan duyup da başlarını pencere ninki de öyle işte... Ne bulmuşum?.. Süslü salonlar, çıFi tuyormuş; demin öyle söylüyordu. Son dılar; şöyle gizlice, hiç kimseye duyur den uzatanlar oluyordu. Ya gelecek, ya madan suç ortağına verdiler; işi örtba? gelmiyecek diye bir salık veren bulunu te çifte uşaklar mı, diyeceksin?.. Zenginra, ona gizli gizli gözyaşı döktüren kim lik, güzellik hepsi yerinde ama kaç günbilir nasıl bir üzüntüsü de vardı. O ara ettiler!» diye dedikodu yaparlarmış. O vordu. Şimdi onlar da aldırmıyor. böyle söyleyince ben de artık ses çıkalıkta gene nişan yemeklerini, Belediye Dur, ayol, içeriye gir de ne söyliye dür ne çektiğimi bir de bana sor. Ne şeramadım. dairesindeki büfeleri, iki yüz kişilik ziyaceksen öyle söyle. Kapının önünde kavga refim kaldı, ne de insanlığım!.. fetleri düşünebiliyorlar, bunların hepsine Muzaffer, kısaca: mı edeceksin?.. Geldin de beni evde bu Şerefine, insanlığına da ne oldu?., yetişiyorlardı. Ya öyle olmasaydı, acaba Doğru, dedi, Muhiddin Beyefendi lamadınsa, demek ki o gün sokağa çık Kim, ne yaptı.. Daha bir hafta bile olmasallardaki gibi kırk gün kırk gece dü pek doğru düşünmüşler. mışım. madı, iki bin lira için kendi canma kıyağün mü yapacaklardı?.. Satvet gene içli içli gülümsedi: Bir gün değil ki... Dört rrü oldu, caktın. öyle söylüyordun. Bu kadar pa^ Mademki siz de öyle diyorsunuz, beş mi oldu, bilmiyorum. Hepsinde de rayı nereden bulacağım diye kıvranırken, Haydi, ne yaparlarsa yapsınlar, diyesonra da benden alıp güzel güzel yerine lim. Kendisini adam yerine koyup da ona hak veriyorsunuz. Benim için de bo sokağa mı çıktın?.. 1 Evdeydim de kapıyı açmadım, diyatırırken şerefini, insanlığım düşünmühaber veren bile olmuyordu. Onun gibi, yun iğmekten başka yapacak yok. Yalyor muydun?.. Ne çabuk hepsini unutiçgüveysi diye, iki eli boş, bu kapıdan i nız, ne olacaksa olsun bitsin, sade onu yemezsin ya... Vallahi, ne diyeceğimi ben îe şatun. Paralar bulundu. Işin de hızı geçti, çeriye gireni, elbet, adam yerine koymaz rica ediyordum. Bunda de sizinle beraberim, efen şırdım. Onun için bugün, her günkünden değil mi?.. Kendini kurtardın ya, istersen lardı. Mademki bu yemeklerin, bu ziyabaşka bir saatte geldim de seni evde bu bütün borcu benim üstüme bırak, ben öfetlerin parasını verecek olan o değildi; dim. deyeyim!.. aTtık ona kim soracaktı, hem ne için so Çok teşekkür ederim, Muzaffer labildim. Bileydim... Bey. racaktı?.. Rica ederim, teyze... Bu nasıl lâ« O aralık Muhiddin Bey de içeriye gir Biles'din ,kapıyı açmaz rnıydın?.. kırdı?.. Ben o kadar bayağı mıyım?.. Muzaffer, içinde biraz uyuşmuş gibi Haydi aman sen de... Bileydim, ya Benden umar mısın?.. Borcumu inkâr eduran acının yenibaştan sızladığmı duy miş, daha kapının önünden; ; Haydi çocuklar, diye sesleniyordu. ben sana gelirdim; yahud da evden çık decek değilim ya. [Arkası vaT] du. Bütün bunları kararlaştıran ister Sat

Bu sayıdan diğer sayfalar: