9 Şubat 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

9 Şubat 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 Şubat 1940 eUMHURtYET Majinoya doğru Kastamonuda zelzele Kız orta mektebinde mühim çatlaklar husule geldi Kastamonu 8 (a.a.) Kastamonuda 4 şubat pazar günü saat 20,20 de ve 20,32 de orta şiddette iki yer sarsıntısı hissedildiği bildirilmişti. Bu hareketiarzdan sonra Kız orta mektebinin temellerinde ve bazı kısımlarmda mühim çatlaklıklar husule geldiği görülmüştür. Yapılan fennî keşiflerden sonra mektebde tedrisatın devamı tehlikeli görülerek derhal tahliyesine karar verilmiştir. Bu mektebin talebeleri muvakkaten liseye yerleştirilmiş ve çifte tedrisat usulile derslere ^"vnma baslanmıştır. Cephe gerisinde intıbalar Kifisderi toldnran aaele ve «ünevverler Eski bir arkadaşla karşüaşma Oranuı kınuzı rengi Nnharebeyi taıvir Hep • bahis Fransa kahraaartik ieğil, b« işi tamaMea bitiraek isteyor Yaxan: Celâteddin Exine Paris, kânunusani başları 1940 Kıymetli heykelleri hava taarruzundan korumak için kum torbalarile gizlemek; taksi otomobillerinin nedreti; haftada iki gün et yemeğinden mahrum kalmak; hep bunlar harb halindeki bir memleketin ittihaz edeceği tabiî fevkalâdeliklerdir. Fakat halk arasında itikad ve ibadete öyle bir rücu var ki, ihtilâli kebirin ve üçüncü cumhuriyetin laîque Fransasında bu haleti ruhiyeyi görmek, insanın garibine gi (Baş tarajı 1 inci sahifede) bahriyesi harbin başmdan 4 şubat gece harekete hazırlanmışlarsa da henüz hiç yarısına kadar ceman 505.998 tonilâtoluk bir taleb vaki olmamıştır. 143 vapur ve Fransız ticareti bahriyesi de ceman 76,689 tonilâtoluk 14 vapur kayCebelüttarıkta alârm işareti Londra 8 (a.a.) Cebelüttarıkta betmiştir. Bitaraf memleketlerin ticareti bahriyesi dördüncü defa olarak alârm işareti verilmiştir. Sabahleyin mahiyeti anlaşılamıyan 342,35 7 tonilâtoluk 117 vapur kaybetüç tayyare Rocher'e doğru uçarken gö miştir. Binaenaleyh batan vapurların aderülmüştür. Ahali sığınaklara girmıştir. di 274 ve tonilâtoları da 925,044 tür. Alârm 15 dakika sürmüştür. İngiltere yeni gemiler yapıyor «Vaziyetten memnunuz!» İki Alman tevkif edildi Lizbon 8 (a.a.) Fransız donanması kontrol heyeti, Lizbon'dan Madere'3'e 5iden Carvallo Araujo adındaki bir Fortekiz gemisinde silâh taşıyacak yaşta bulunan iki A'manı tevkif etm^tir. «Ermenistan» battı Londra 8 (a.a.) Oğrenildiğine göre «Ermenistan» adındaki lngiliz ticaret vapuru, geçen cumartesi günü saat 14,30 da Lizbon'a 30 mil mesafede torpilîen miştir. Kaptanla mürettebatı olan 53 K>^i kur^arılmıslardır. tngiliz Generalmın tetkikleri zün, tüfeğin ağzından bir yılan dili gibi dum kı... Haftaya evlendiriyoruz. Kızınızı tebrik ederim madam. Niçıkan ateş... Sonra ateşin tesir ettiği neSamsun 8 (a.a.) Felâket sahalantice nedir? Kan... Ve kan da kırmızıdır... şanlısı burada mı? nı gezmekte olan Ingiliz yardım komitesi Fakat bunların asıl mesele ile mü Hayır cephede... Düğün için bir mümessili General Deedes dün akşam şeh hafta izinle gelecek... nasebetlerini anlayamadım? rimize gelmiştir. Bu sabah Valiyı maka Oğlunuzdan ne haber? O da bari mında ziyaretten sonra Belediye, Parti ve Dur, acele etme de dinle... Ve büŞimdiye kadar batan gemiler tün acı, korkunc, tehlikeli şeyler kırmı düğünde bulunsaydı... Halkevini, Kızılayı ziyaret eylemiş ParParis 8 (a.a.) Abluka Nazın Per Ümid ediyoruz. Oradan izin almak tide Atatürke aid tarihî daireyi ve Gazi zıdır: Kadın dudağı... Suçlunun ve yalannot, parlamento bahriye e n c ü m c i n d e cmın yüzü... Ve en fecii şeytan da kırmı güç. Hele bu zamanda... kütübhanesini gezmiştir. harbin ilk beş ayı zarfında bitaraflann Evet oradan... zıdır. Mefistofeles'in giydiği pelerinin, Samsun Vilâyeti dahilinde zelzele tah 319 gemi kaybetmiş olduklarını ve bu #** hatta elbisenin bile kırmızı olduklanna ribatile felâketzedelerin vaziyetleri hak gemilerin hacmi mecmuunun 1.145,000 Yeni bir Kanada fırkası geldi Dostuma döndüm: hiç dikkat etmedin mi? kmda çok yakın alâka gbsteren general, tona, yani dünyadaki gemiler tonaiınm diyor. Londra 8 (a.a.) Harbiye Nezare Nekadar garib hiç muharebeden dolaştığı zelzele mmtakalarında hükume yüzde 1,6 sına baliğ bulunmakta olduğu Haa, şimdi kavradım! Kör şeytanı Vakıâ sulh zamanmda da Fransızların tinden bildirildiğine göre, Kanadalı yeni patlatmak için, Hazreti Meryemin mabe bahsetmiyorlar. Sade bir kelime: «Ora tin ve Kızılayın yaptığı yardım işlerinin nu t=srih etmistir. laikliğine fazla kapılmamak gerekti. Abir askerî kıt'a bugün Ingiltereye gelmişsı...» O kadar. son derece iyi olduğunu görmekle çok merikada otellerde telefon rehberinin ya dine girdin demek!.. Almanların mübalâetalı neşriyatı tir. Dostum yumruğunu masaya vuruyor: mütehassis olduğunu ve Türk milletine Gülerek omzuma vurdu: nıbaşında mukaddes kitaba rasgelmiştim. tekzib ediliyor Fransız müstemlekelerinden Garson iki içki daha... Ha şunu bileydin! Gel şu Bistrotlngiliz milletinin sempatilerini getirdiğini Hayır, Fransızlar dini bu kadar fanatizBana dönüyor: Londra 8 (a a.) Harbin ilânmdan söylemiştir. Bugünkü posta trenine bağlı gelecek asker ya girelim. İki saat vaktim var. Derdlemaya götürmemişlerdi. Fakat gene yük Sarhoş olmak istiyorum. Oranm şe hususî vagonla ve refakatindeki zevatla beri müttefıklerin ve bitarafların ceman Paris 8 (a.a.) Müstemlekât Nezaresek burjuvazi ve aristokrasi sınıflan ve firiz. refine! Amasyaya gitmiş olan General Deedes 1.493,431 tonilâtoluk 409 vapuru kâ ti propaganda şefi Rogues, şimal Afrika Bir taraftan yağmur da hafif hafif serköylüler katolik rahibin mümin dinleyıYüzünün hatları takallus ediyor. Bu istasyonda başta Vali olmak üzere Vilâ nunusani sonuna kadar kaybetmiş oldukve şarktan gelen kuvvetler hesaba dahil cileriydilefc Şimdi ise amele ve entelek pelemeğe başlamıştı. Solumuzdaki Bistrot ıstihza değil, keder değil, hüzün değil. yet erkânı, Parti, Belediye ve Halkevi larına dair Alman Başkumandanlığının edilmediği takdirde Fransız müstemleketüeller arasında da imana dönüş en göze nun kapısmdan girdik. Başka bir şey. ve Kızılay mümessillerile kalabalık bir tebliğine salâhiyettar lngiliz ınakamatı ;^rlr, ore'en efradın 1940 temmuzunçarpan nıhî hâdiselerdendir. Bu Bistrot'lar Parisin hususiyetidir. Ne Arkadaşıma soruyorum: halk kütlesi tarafından tezahüratla uğur buErün cevab vermektedir. da 600 bin kişiyi bulacağını söylemekteNe garibdir şu insanlar! En dinsizleri kahvedir, ne meyhane... Belki bizim tez Bilir misin Shakespeare niçin büyük lanmıştır. Reuter Ajansının salâhiyettar meha dir. Lüzumu halinde Fransız müstemle bile tehlike anında dindar olur. Demek kı gâh başlarile kıyas edebiliriz. Fakat öyle insandır? filden öğrendiğine göre lngiliz ticareti 'releri iki milvon asker verebilecektir. General, Erbaada Tannnın karşısmda bu kadar zayıftırlar; bir tezgâh başı ki, hem kahve içilebilir, Shakespeare mi? Vız geliyor şimdi demek ki tabiat ve madde karagün dos hem sandviç yenilebilir, hem de sarhoş bana... Erbaa 8 (a.a.) Dost lngiliz genetu değildir; niçin yaradana sığınmak için olunabilir... Ben onu avutmak için devam ediyo rali yanında Taymis muhabiri, tercümason dakikayı beklerler? Vapur kalkarkçn nı olduğu halde Tokad Valisile birlikte Tezgâhın karşısmdaki masaya oturduk. m: atlayan, şimendifer hareket ederken^ is Dostum iki içki ısmarladı. dün Tokaddan şehrimize gelmişler ve Çünkü eskilerin hepsi eskidi. Bir o tasyona yetişen lâkayd yolcular gibi «Vah, Aman, dedim, ben perhizdeyim. yeni, taze... Bu günkü gibi. Bak karşı merasimle karşılanmışlardır. General öğ{Baş tarafı 1 tncn sahifede) (Baş tarajı 1 inci sahifede) vah!..» diye sızlanacaklanna, evlerinden Karaciğerimden rayatsızım da... Bir ma mızda, tezgâh başmdakiler gibi. Beş yüz le yemeğini Partide yedikten sonra maiyüksek memuru şahsan siyasî masuniyet radan sureti mahsusada gelen Fransız büyanm saat evvel çıksalar olmaz mı? Bu den suyu içsem?.. yetindeki zevatla zelzele sahalarının busene evvel anlattığı insan, ayni insan. Hiç ten istifade ediyoriardı. Binaenaleyh mez yük elçisi Rene Massigli ile uzun bir mii" düşünceleri yazmama sebeb, Madeleine değişmedi. Zannediyorum ki onun en çok ralarda yapılmış olan barakalan gezmiş, kur tarihten itibaren ne mümessıllik, ne lâkatta bulunmuştur. Geç vakte kadar lstihfafla beni süzdü: kilisesinin önünden geçerken gördüğüm Maden suyu içmekle ölümünü ge «biz..» olan eseri en az tanıdığımızdiT: akşama doğru Lâdiğe gitmek üzere şeh de mümessilliğin hiç bir ferdi mezkâr n a devam eden bu mülâkattan sonra Masizdiham oldu. Ne kalabahktı o ! Kiliseciktirebileceğini mi sanıyorsun? Galiba Üçüncü Richard. Bilmem hatırlar mısın, rimizden hareket etmistir. sigli dün akşamki ekspresle Ankaraya suniyete mazhar bulunmuyordu. den çıkan halk, en pejmürdesinden en kıMuğlada sen yakmdan ölümü görmedin de, korbirinci perdenin ikinci tablosu zannedeAlman ajansının istinadlarına hayret dönmüştür. banna kadar yüzünde uluhiyetin tesellirim Krallar muharebesinden, Dördüncü Muğla 8 (a.a.) Bu sabah saat 8,30 Semplon ekspresile gece Parise giden etmek lâzımdır. Hususile ki, bizzat Al sini taşımağa çalışıyordu. Düşündüm kı, kuyorsun! Dur burada! Birkaç gün sonra ben Edward tahta çıktıktan sonra... Halk o da Muğlada hafif bir zelzele olmuştur. manya Berlindeki Sovyet ticaret mümes Naggiar, hareketinden evvel kendisile Hazreti Isanm evi, lncile tapanın maberada da muharebeden böyle konuşur; şu Hasar yoktur. de Maginot'ya gidiyorum. görüşen bir muharririmize aşağıdaki bedi olalıdanberi zaman zaman böyle ragsilliğinde vaktile müteaddid araştırmalar tezgâh başındakiler gibi. Sen de demin Ne münasebet? Amasyada yanatta bulunmuştur: bete veya feragate moda oldu. ÇarmıH yaomıstı. harbi öyle anlatma'dın mı? Nekadar saBir Türk gazetesi namına... Amasya 8 (a.a.) Dün şehrimizde « Sıhhî sebeblerle mezunen Parise iki bin senenin imanını tekrar GolgotU Moskova matbuatının neşriyatı de. Kahramanlık bu sadeliktedir zanne Demek onun için!.. saat altıyı üç geçe çok şiddetli bir zelgidiyorum. Binaenaleyh Moskovadan ayîepesine taşıyor. Böğürtlenlerin yaralaMoskova 8 (a.a.) Bütün Sovyet Bu «demek onun için!..» in manasmı diyorum. zele olmuştur. Hasarat voktur. dığı alnmdan damla damla kan sızdıkça, matbuatı Fransız polisi tarafından Paris rılışım her hangi fevkalâde bir mahiyeti Dostum hiddetle yüzüme bakıyor: anlayamadım. Fakat ısrar da etmedimbırakacağı iz nebinin dağ hutbesi kadar Izmirde teki Sovyet ticaret mümessilliğinde ya haiz değildir. Kahraman! Kahraman!... Bu keliDostumun cepheye dair anlatacaklan beacı ve elemli olacak... Bu münasebetle tekrar lstanbulu görlzmir 8 (a.a.) Evvelki gece saat pılan arastırmaları büyük başlıklarla neşni daha ziyade alâkadar ediyordu. Sor meyi tutturmuş gidiyorsunuz. Fakat kah 2,15 te hafif. 3,45 te biraz şiddetli olmak mek fırsatına nail olduğumdan son deretmektedir. raman kimdir? Kan yaradıhşlı insanların Ben böyle dalgın Madeleine kilisesine dum: >C>azeteler henüz bn hâdise hakkında rece memnunum. Y^akında tekrar lstanrnutlak birisine taabbüd için yarattıklan üzere şehrimizde iki zelzele kaydedilmigbakarken, koluma bir el yapıştı. Başımı , Tabiî sen de.. Magino.t'daşjn? , bula gelerek şehrinizin güzelliklerine kartir. Bu sabah da saat 5 te bir yer sarsmjHoleada bulunmuvorlar. bir puttur o ! Kahraman! Ne gülünc şey... çevirdim. Kıllı. kaba bir el. Kendi kenHayır, biz daha ilerideyiz... Keşif , şı duyduğum hayranlığı tatmin edebilebsı daha pımüstnr." »•.»• .» ~ « Peki, serçin demin anlattığın o : dime: «Bir polis eli olaoak...»wd©dim, müfrezeleri. Tahtessıfır yirmi beş dere~£C&mSniit mub'uttarın vaityeti ceğimi ümid ederim. ' Dün, Dikilide de bir zelzeîe hissedilCünkü dünyanın her tarafında onlarm el cede. Karşımızda donmuş Ren nehH vfrr. «Beş on asker...»; onlar nedir? Paris 8 (a.a.) Komünist meb'uslaIstanbulda bulunduğum müddet zar leri ayni modelin ölçüsüdür ve böyle ya Almanlarla arasıra şakalaşıyoruz. Beş on Herhalde kahraman değildir. Kah miştir. rın meb'usluklarından iskatına karar ver fında Hariciye Vekiliniz ekselâns Şükrü kaya yapışır. Ödüm koptu. Hayatımda kişi onlardan, beş on kişi bizden ölüyor. ramanlık için muharebe etmiyor Fransız meğe memur komisyon, meb'usan mecli Saracoğlunu selâmlamak fırsatına mazdaima iki şeyden ürkmüş, iki şeyi seve Bazan da hava taarruzlan oluyor. Beş on askeri. Artık bıktı da ondan. Anlıyor sinden beş meb'usun teşriî vekâletten is har olduğumdan dolayı kendimi bahtimemişimdir: Polis ve kurander... Polis kişi de o zaman... Başka hiç bir şey yok. musun? Bıktı artık... Bıktı, bıktı! Artık kat edilmiş olduğunu kaydetmesini iste yar addederim. tarafı 1 ind sahlfede) bu iş bitsin ve bir daha tekerrür etmesin icra kuvvetinin en ufak sanılan adamııarb cephesinde sükunet var. cılarının iddiaları hilâfına olarak Parisin mistir. Buna mukabil komisyon, diğer altı Bu gün Fransanın Ankara büyük elçisi diye harbediyor. Düşün bir kere üç nesil! dır; fakat başmıza en büyük belâyı aça Tiyatro sahnesinde seyrettiğin bir kum yığınları altında bulunmadığım gör meb'usun teşriî vekâletlerinin iskatı aley meslekdaşım Massigli ile görüştüm. Her Üçü de harbetti; hep ayni düşmanla... bilir. Kurander marazların en tehlikesihinde karar vermiştir. Zira bu meb'uslar, iki mülâkattan da memnun olarak Franmüşleıdir. piyesi nakleder gibi anlatıyorsun... Ölüm Büyük babamız 1870 te, babamız 1914 zidir; fakat insanı ölüme kadar sürükleTürk heyeti bu gün saat 1 1,30 da Za alenen samimî beyanatta bulunarak 20 saya gidiyorum.» DU kadar mı sade? te, biz şimdi... yebilir. fer abidesine giderek Paris Mevki ku lkkânun 1939 kanunile tespit edilmiş o Değil mi ki? v . Ekselâns Naggiar, Fransız Sovyet *** Bu sefer talihime iyi bir polis çıktı. K.1mandanı General Herbillion ve Çanak an 26 ilkkânun 1939 tarihinden evvel münasebatmda son zamanlarda her hanEvet, değil mi!.. Aklıma Erzîncan feYaşh kadınla gene kızı gittiler. Tezgâ kalede bir kolunu kaybeden General komünist fırkasile tesanüdlerini kesmiş gi bir tebeddülât kaydedilmediğini, bir lisenin merdivenlerinden hızlı hızlı inen lâketi geliyor. lçimin sızladığını duyuyohın arkasındaki beyaz saçlı kadın tekrar Gouraud tarafmdan karşılanmıştır. olduklarını ilân etmişlerdir. bir zabiti göstererek: rum. Arkadaşım devam ediyor: haftadanberi yolda olduğu için Finlandiaskerle konuşuyor. Ona oğullarım arlaBir askerî müfreze selâm resminı ya Komisyon, itham edildikleri halde a ya muharebelerinin son safhalanndan haGaliba size işaret ediyor... dedı. Değil mi?.. Ben evvelden muharetıyor. Birdenbire gözleri uzaklara dikil parken Türk heyeti Meçhul asker abidedemi mes'uliyet karan almış olan diğer berdar olmadığını söyleyerek, umumî siHakikaten zabit beni çağırıyordu. KaT beyi nasıl tasavvur ederdim, bilir misin? di. Muğlâk bir meseleyi halledemiyor sine beyaz zambak ve kırmızı gülden yaüç meb'usun vaziyeti hakkında fazla ma yasî vaziyet hakkında mütalea beyanın§ı karşıya gelince gülümseyerek sordu: Ameliyat salonu gibi neticesi bellisiz, muş gibi y a n askere, y a n müphem birisipılmış bir çelenk koymuştur. lumat toplavacaktır. Affedersiniz, fakat sizi birisine çok mahşer günü gibi zamanı malum olmıyan, ne soruyor: dan mazur olduğunu söylemiştir. Müteakıben heyet, Hariciye Nezaretinbenzettim de... Yanılmıyorsam Türksünüz tüyler ürpertici bir facia... Halbuki ne ka Fakat niçin oradalar? Sen biliyor de şerefine verilen öğle ziyafetinde bu değil mi? lsminiz de Celâleddin olacak? dar yanılmışım! Orası zannettiğimizden musun yavnım, niçin oradalar? lunmuştur. de sade... Evet... Dostumun yüzüne bakıyorum: Hariciyedeki ziyafette söylenen Muhayyelemizde büyüttüğümüzden baş Beni hatırlamıyor musunuz? lşittin mi? Evet, bu zabiti gözüm ısmyor; tanıya ka; bambaşka bir şey... Gökle yerin inlenutuklar O omuzlannı silkiyor: ,ağım... Fakat nereden? Ne zaman? Zih mesi, kıyamet gününün yıldırımlan, ceParis 8 (a.a.) Dün Parise gelen Haydi kalkalım. Yarın gidiyorum nimi kurcalayorum. Birdenbire eski bir hennemin kıvılcımlan yok! Karşıda bir ben... Annemle geçireceğim son akşa Türk matbuat mümessillerinden mürek hatıranm ipucunu yakaladım. Onunla be anda parlayan ve sönen kırmızı bir ışık... mımdır. İzin kolay kolay koparılmıyor. keb heyet, bu gün öğleden sonra şerefiraber dört sene ayni mektebin yanyana Sonra bir duman, bir vızıltı.... Ve daha Dört ayda bir... ne belediye dairesinde tertib edilen kabul iki rahlesinde okumuştuk. Hakikaten şim sonra; ötede, havaya püsküren toprak ve Dışarı çıkıyoruz. Yağmur dinmiş. Gök resminde hazır bulunmuştur. Şehir mecdi ne kadar eski!.. On yedi sene evvel... toz yığını... Ve gene daha sonra, yerde yüzünde yanm ay var. Arkadaşım ayı lis reisi vekili Dailly refakatinde Seine O mektebi ikmal ettikten sonra hariciye bir beden... Bir barsak parçası.... Pıhtı gösteriyor: prefesi M. Villey ve büro erkânı bulunmesleğine intisab etti. Muhtelif sefaret laşan kan ve hıçkırığa benzeyen bir inilti: Bak nekadar kırmızı o da görüyor duğu halde «heyete hoş geldiniz» demişkâtibliklerinde bulunduğunu işitiyordum. ,:Anne!... Anne!...».... Ve derin bir sü musun? Kızıl bir altın gibi... tir. Müteakıben Seine prefesi söz alarak Geçen yıl Istanbulda rastladığım müşte kut; her şeyi örten, kaplayan bir sükut... Fransa ile Türkiyeyi birleştiren bağlar Ben yavaşça fısıldıyorum: terek bir dosttan Madrid'de baş kâtib ol Annesini çağıran ses ve bu sükut... Işte Biliyor musun ne düşünüyonım? dan bahsetmiş ve Anadolu zelzelesi fe asıl tüyler ürpertici bu ikisi... duğunu duymuştum. Acaba anneler sevkiyat trenlerinin geçti lâketinde bütün Fransanın duyduğu te Hararetle elini sıktım: Susuyoruz. Tezgâhın arkasındakı be ği rayların üzerine yatsalar, kıt'aların ö essürü canlandırmıştır. M. Villet, bun Nasıl hatırlamam! Fakat anlarsın yaz saçlı kadına bakıyorum. Zaten şimdi nüne geçseler, hükumet konaklarına, paı dan sonra Atatürkün muazzam mesaisini ya; geçen seneler ve bu zabit üniforması her tarafta kadınlar erkeklerin yerini al İamento binalarına hücum etseler, bağır hürmetle anarak demiştir ki: mış. Beyaz saçlı kadın müşterilerle ko salar: «Biz artık onları vermiyeceğiz! « Gencliğin mecburî tahsili, matbuseri epeyce değiştirmiş! nuşuyor. Galiba hepsi bir mahallenin sa Dokuz ay karnımızda taşıdık. Size yemlik atın mazhar olduğu fevkalâde inkişaf, O, saçlanmı gösterdi: Senin de şakakların ağarmış! Gö kinleri. Eskiden tanışıyorlar. Muhavere vermiyeceğiz!» diye... Acaba o zaman da tabiî servetlerin işletilmesi, cür'etkârane lerini dinliyorum. Işte bir asker. Tezgâ dünya yüzünden muharebe kalkmaz mı? bir şehircilik programınm mes'ud şekilde bek salıvermişsin... hın çinkosuna abanmış: Fakat anneler değil sade... Bütün tahakkuku, milleti koruyacak olan orduAcı acı güldüm: Fransız Profesbrünü dün büyük bir münevver kütlesi dinledi nun kuvvetlendirilmesi, bütün bunlar uDedim ya, seneler!.. Fakat ben se Daha üç günüm kaldı. Sonra gidi anneler! yorum... Köşebaşma geldik. Arkadaşımla ku mumiyet itibarile metodlu şekilde hazırnin Madridde olduğunu işitmiştim. Konferanslar vermek üzere memleke kalara istinaden anlatmış, eski Türk şiircaklaştık; ayrılıyoruz. O; arkamdan ses lanan ve tam bir muvaffakiyetle tatbik Tezgâhtar kadın: Evet, harbin bidayetine kadar oratimize gelen Kolej dö Frans profesörle lerinde, mevcud tarikatlerde geçen biredilen programın başlıca noktalardu.» Anneni çoktandır göremedim. Ev leniyor: da idim, şimdi gördüğün gibi ihtiyat zainden Mösyö Louis Massignon dün Uni çok âdetlerin islâmlara Türklerin Bağ Cepheye gelirsen, belki... Belki göAkşam gazetesi müdürü Necmeddin versitede saat 1 6 da «Selçukî Türklerinin bitiyim. On gün mezuniyetle Parise gel velden buradan geçerken bana uğrardı. dada duhulünden itibaren geçtiğini tebaŞimdi unuttu galiba? rüşürüz... Tesadüf! Fakat bir kurşun da Sadak, Türk heyeti namına söz alarak Bağdada girişleri» adlı mühim bir konfedim. Yann gene cepheye dönüyorum. rüz ettirmiştir. Paris şehrini selâmlamış ve demiştir ki: Bu son cümle biraz hüzünlü idi. Te Sizi hiç unutur mu madam! Fakat tesadüftür; seni tekrar görebilmekte... ans vermiştir. Fransız müsteşriğinin konProfesör, önümüzdeki pazartesi günü işleri çok; ev işleri... « Avrupanın, içinde yaşadığı şu va eransını dinlemek üzere Üniversite pro*** sellinin çaresini şakada buldum: saat 16 da Güzel San'atlar Akademisin Ne mutlu ona! Ah, ben ev işîerine ... Ve tabiî ilk işin kiliseye gitmek Gene karanlık yollarda yürüyorum. Pa him anlarda, bütün dünyanın nur ve ca fesör ve talebelerinden başka, Türk ve ec de «Halka verdiği ilham bakımmdan oldu! Seni takbih ediyorum sanma! Bi ne hasret çekiyorum, bir bilsen! Dul ka ris o kadar sakin ki adımlarımın sesini du zibe şehri olan Parisin, bütün hayatiyeti nebi birçok münevverler salonu doldur Hallâc Mansurun şehadeti» adlı bir kongüzelliklerini muşlardı. Gelenlerin mühim bir kısmı, lirsin ki ben evveldenberi dinime nıute dınım. Çocuklann ikisi de gitti... Bu yaş yuyorum. Sokaklar o kadar tenha ki: «Yal ni ve kendisine has olan ferans verecektir. tan sonra tekrar bu tezgâhın başma geç nızlık denilen şey işte budur!» diye söy muhafaza ettiğini gördük: Neş'esi yerine salonun kifayetsizliğinden dolayı kidim. Fakat sen ki, ta mektebdenberi geıi tim. Tam otuz sene evvel yeni evlendiğı leniyorum. Gökyüzü Çin mürekkebi gibi kaim olan derin iman, müdafaa ettiği dönmeğe mecbur olmuşlardır. Tanrının yeryüzündeki en münkir kulOrman Fakültesi Talebe Birlanndandın... Şimdi bu tahavvüle sebeb miz zaman, kocamla bu dükkânı açmış hareketsiz. Düşünüyorum: «Eğer bütün davanın nihaî zaferine olan itimadınm Profesör şu suretle söze başlamıştır: tık... anneler... Dünya anneleri...». Cevab yok. delilidir. Bu dava bizim de davamızdır. liğinin yılhk toplantısı « 1055 senesinde ilk defa olmak Mukadderatı sizin mukadderatınıza bağlı Başile uzaklarda müphem bir noktayı Oğullarınızdan haber alıyor musuArkama döndüm ve gölgemi aradım. Buyukdere Orman Fakültesi Talebe Eırolan memleketimiz, milletlerin hakkını, üzere bir islâm devletinin payitahtına nuz madam? işaret etti: Sokak fenerleri yanmıyor ki gölgemin Allaha şükür, ikisi de iyidir.... O koluna girebileyim. Gölgemi de kaybet hürriyetini ve istiklâlini müdafaa için gi Türk ırkmdan kesif kütleler gelip yerleş liğı 6 2 940 salı gunu yıllık toplantısını yap Orası .. Oranm kırmızı rengi... riştiğiniz mücadeleyi derin bir heyecanla tiğini görüyoruz. Artık, ücretli asker ya mıstır. Pıogram muciblnoe evvela iş raporada... Koluna girdim: tim. ve her gün artan bir itimadla takib edi zılmak isteyenlerin tek tük gelişi değil, ru okunmus, bunu muteakıb murakabe re Evet orada... Gel, şöyle yüriiyelim. Dört yol ağ Aya bakıyorum. Hakikaten kızıl bir ittikçe şehir hayatına alışan ve şehirli isi tarafından takdirle karşılanan murakdyor.» ^^^^ Kapı açıldı. Içeri iki kadın girdi. Biri rengi var bu gece. zmdayız. Kurander kemiklerime işleyor olan Türk nüfusunun garba doğru teves be raporu okunmuş, dilekler tespiı edildikHem bir yerde oturur, hem de bana ş; yaşh diğeri gene. Tezgâha yaklaştılar: CELÂLEDDİN EZ1NE Amerikanın yeni Sofya elçisi süü mevzuubahstir. Bu hal bilâhare Ana ten sonra seçıme geçilmiştir. Akşamlarınız hayır olsun madam... anlayamadığım kırmızı rengin manasını Yeni idare ve murakabe heyet'eri cu şe Teşekkür ederim. Ne içeceksiniz? Vaşington 8 (a.a.) Ruzvelt, âyan dolu şehirlerine de sirayet edecektir.» halledersin! kilde teşekkül etmistir: Profesör bundan sonra, islâm devlet İki sütlü kahve... meclisine bir mesaj göndererek eski PanYan sokaklardan birine saptık: idare heyeti: Reis: Tevfik Kutlay, G. 3 motörbot yapılacak Yaşlısı yanındaki gene kadını gösteresilvanya valisi Carle'nin Amerikanın Sof lerine yepyeni bir idare zihniyetinin hâ Sekreter Nail Eren, muhasib: Mes'ud Er Kırmızı renk deyince tuhafına gitt Istanbul liman hizmetleri için üç tane ya ve David Gray'ın Amerikanın Dublin kim olmaya başladığını süyleyerek siyasî den, aza: Baki Kasablıgil, Mehmed Bır.er. değil mi? Halbuki kırmızının hayatımız rek: Bunun derdine sabahtanberi mağa yeni motörbot inşa ettirilmesine karar ve. elçiliklerine tayin edilmiş olduklarını bil inkılâbın merhalelerini, bunlarda Türkled?H ehprnmiyetini hiç düşündün mü? OMurakabe heyeti: Reis: Mevlud Erel, sekrin oynadıkları rolleri, yeni bulunan vesi reter: İzzet Scevit, aza: Zekâi Gerçeksever. dirmiştir. ra da... kırmızı ateşti. Topun, mitralyö za mağaza dolaşıyoruz. O kadar yorul rilmiştir. Londra 8 (a.a.) Avam kamarasında Çörçil, sorulan bir takım suallere '•evab vererek Amirallık dairesinin kontrolu altında ticaret filosu için inşa edilen gemilerin, inşaat biter bitmez Bahrî Ti caret Nezaretine teslim ve bu nezaretin bu gemiler mürettebatını tedarik etmekle iştigal edeceğini söylemiştir. Bahrî Ticaret Nezareti, halihazırda hususî müesseseler hesabma inşa edilmekte olan gemileri musadere ve kontrol etnek hakkını muhafaza etmektedir. Çörçil, hükumetin deniz inşaatçılarımn kendi menfaatleri namına çalışma'anna mâni olmak niyetinde olmadığını ve A • mirallık dairesinin hususî müesse3«'ere icab eden ruhsatiyeleri vereceğini ilev: Pariste Sovyet Ticaret müdürlüğü araştırıldı Fransanın Moskova elçisi dün gitti Türk Fransız dostluğu Profesör Nassigttdn'ııa konferansı

Bu sayıdan diğer sayfalar: