20 Mart 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

20 Mart 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 20 Mar! Î94S İngiliz tayyareleri (Baj taraft 1 inei tahijede) Hangisi doğru? Şişli Terakki Lisesi ve Sıhhat Müdürlüğünün iddiaları düklerini ilâve ediyor. İki Alman iissünün altı üstiine getirildi Iondra 19 (Kususî) Sylt adasındaki Alman hava üssüne karşı İngiliz tayyareleri tarafından bu akşam saat 18 de başlayan taarruz dört saat devam etmiş ve İngiliz tayyareleri yüzlerce bomba atmışlardrr. Bombardıman o kadar şiddetli olmuştur ki Sylt adasınm şimalinde kain Röm admdaki Danimarka adasmdaki binalarm bütün camları kınlmıştır. Kopenhagdan gelen haberler, harbin başîangıcmdanberi bu kadar şiddetli hava hücumuna tesadiif edilmediğini bildiriyorlar. İngiliz tayyareleri Alman hava üssünü miihim hasarata uğrattıktan sonra, Sylt adasınm şimalinde kâin Alman List limanmı da şiddetle bombardıman etmişlerdir. Hücum geç vakte kadar devam ettiği cihetle, netice hakkında heniiz tafsilât ahnamamıştır. Rumanyah atletler koşuya gelemiyor Yunan ve Yugoslav takımları cumaya şehrimizde olacaklar Balkan kır koşusuna iştirak edecek Yunan ve Yugoslav atletlerinin isimleri Federasyona bildirilmiştir. Rumen Fedeıasyonu ise bu yarışa iştirak edecek at letlerin asker olduğu için izin alınama dısrından gelemiyeceklerini bildirmiştır. Atletizm Federasyonu Rumenlerin müsabakalara gelebilmeleri için Bükreş sefatetimiz vasıtasile yeni bir teşebbüste bulunmuştur. Bulgarların da bu gün veya yarın isimleri gör.derecekleri beklenmektedir. Yunan takımı; Kiryakidis, Ragazos, Nicas, Atanayos, Mavrapostolos. Yugoslav takımı, Kotlik, Burçan, Kvaf ve Glouar'dan mürekkebdir. Yugoslav kafilesine Miroçerne riyaset edecektir. Yunan ve Yugoslav takımları cuma sabahı trenle şehrimize gelecekler ve mi safir edilecekleri Büyükadaya götürüle ceklerdir. Atletizm Federasyonundan: Aşağıda isimleri yazılı hakemlerin 24 pazar günü saat 15 te Haybeliada da yapılacak birinci Balkan kır koşusunda hazır bulunmalan rica olunur. Âdil Giray, Semih Türkdoğan, Faik Önem, Reşad Erte, Naci Alğı, Sadık, Mufahham Elmen, Yusuf Bozoğlu, Turgud Oztufan, I. Bakır, Tulu Kanber, Cemal Venç, Ömer Besim, Taha, Neriman Tekil, A1İ Rıza, Cemil Uzunoğlu, Ç. Başaran, Receb Oğan, Mufahham Yazıcı, Fikri Çıpa, Garbis Andonyan, Nuri Öz, Fethi Dincer, Füruzan Tekil. Hakemleri ve davetlileri koşu mahalline getirecek hususî vapur saat 1 3 te Köprünün Ada iskelesinden hareket edecektir. Profesör Besim Öneri kaybettik (Bat tarafı l tnci mhlJeOe) disine getirilen eti beğenmiyerek sadece yemiş yiyeceğini söylemiş ve yemiş istemiştir. Yemiş yediği sırada yanındaki arkadaşlanna kendisine bir fenalık geldiğini söylemiş, bunun üzerine yanında bulunan Antalya meb'usu Numan Aksoy, doktora telefon etmiştir. Nümune hastanesi Sertabibi Rüştü Çapçı derhal Karpiçe gelmiş ve saat 1 3 ten itibaren doktoru tedavi ile meşgul olmuştur. Kendisine bütün müdavat yapılmasına rağmen General Besim Ömer, saat I 3,30 da zâfı kalbden vefat etmiştiı. Cenaze 2,30 da Nümune hastanesine nakledildi. Vefat haberi şehre derhal büyük bir teessürle yayıldl. General Besim Ömerin cenazesi yarın saat I 7 de trenle İstanbula nakledilecektır. **• Merhum General Besim Ömer, 1278 senesinde îstanbulda doğmuştur. Ömer Şevki Paşanın oğludur. İlk tahsilini aile ocağında, Kosovada Mülkiye ve Îstanbulda Askerî rüştivede ve sonra Kuleli Askeri Tıbbıye ve <dadisinde yapmıştır. Daha sonra Askerî Tıbbiye mektebinde tahsil ile 23 mayıs 1301 senesinde diploma almıştır. Haydarpaşa tatbikat hastanesine yüzbaşı rutbesile devam ederken Tıbbiye mektebinde açılan imtihana girmiş ve kıbale fenni muallim muavinliğine intihab olunmuş ve bu vazife uhdesinde kalmak üzere Parise gönderilmiştir. 18 kânunuevvel 1304 senesinde hocasının vefatı üzerine kıbale fenni muallimliğine tayin edilmiştir. 1307 de tahsilini ıkmal ederek Paristen dönmüştür. 1311 senesinde ebeler muallimliğine, 1313 te veUdî seririyat muallimliğine, 1314 te de Umumî Sıhhiye Meclisi ve Tıbbî Mülkiye meclisi azalıklarına tayin olunmuştur. 1 325 senesinde Tıbbî Mülkiye meclisi ve Umumî Sıhhat meclisi reisliğine ve 1328 de Sıhhat umum müdürlüğüne tayin olunmuştur. Ayni zamanda Hilâliahmer Cemiyeti ikinci reisliğine intihab olunan Geenral Besim Ömer, Istiklâl Harbinm sonuna kadar bu vazifeyi ifa etmiştir. Merhum, 1 329 da Hilâliahmer mer kez dairesinde kadınlara ilk defa olarak hastabakıcılık dersleri vermiş ve hasta nede pratik yaptırmıştır. 1330 da T'b Fakültesi reisliğine, 1331 de Veremle Mücadele cemiyeti ikinci reisliğine inti hab edilmiştir. Merhum 1 335 senesinde ilk defa ve 1337 de ikinci defa Darülfünun Emanetine intihab ve tayin olunmuştur. General Besim Ömer, Büyük Millet Meclısinin beşinci ve altıncı intihab devrelerine Bilecik meb'usu olarak seçilmiştir. Büyük ilim adamımız 50 den fazla tıbbî eser neşretmiştir. Bu eserlerin ekserisi çocuk doğjjm ve bakımına, çocuk hastâhklarına, kadın hastalıklarına aiddir. Bundan başka muhtelif gazetelerde neş rettiği sayısız makalelerile de memleket sıhhatine büyük hizmetler ifa etmiştir. Merhum General Besim Ömer Tüık cemiyetinin yetiştirdiği nadir ilim ve fen adamlarımızdandı. Fazlı ve faziletile muvazi giden tevazuu, sonsuz hizmet aşkı onu hemen hemen bütün millete sevdlrmışti. Tıb ailesinin iftihar mesnedlerınden biri olan değerli bir profesördü, yarım asırdan fazla bir zaman, hiç fasılasız memleket işlerine emek sarfetmiş büyük bir cemiyet adamıydı. Hayatında hiç evlenmemiş olan Be sirn Ömer, şüphesiz ki arkasında ona lıayat ve sıhhatlerini medyun bulunan onbinlerce evlâd bırakmaktadır. Hemen ayni miktarı geçen talebesi vardır. Ona Cenabıhaktan ebedî rahmet di lerken kederli ailesile beraber azası bu lunduğu Büyük Millet Meclisimizi, Türk tababetini de taziye eylemeği vazife bi liriz. Saf ve normal gıda » Dün, Şişli Terakki lisesi müdürlüğünden şu mektubu aldık: «Dun telefonla benden istediğinız malumatın janlış anlasılmış olduğunu. bu günkü gazetenızin «Sıhhat işleri> sütunundaki (Difteri çoğalıyor) başlıklı yazıdan anladım; bir çok velileri boşuna telâşa duşmekten korumak için bu tavzihin neşrini, saygı ve teşekiurle, dilerım. 1 Mektebde difteriden yatan yahud yatmış olan ne taleba vardır, ne mual lim. 2 Mektebe gelmemiş olan bir öğret menle iki nehari talebemızın, evierınde dıftenden yattıkJarı öğrenılmış ve hemen ıcab eden makamlara malumat verildiği gibi gerek sımfîar, gerekse ayrıca butün bina dezenfekte edilmıstir. 3 Hiç bir leyli talebemiz difteriye tutu^mamıştır ve mektebimiz temizdir. 4 Leylî talebemizden bulaşık bir hasAlmanların batırdıkları gemiler talığa tutulan olursa derhal velilerine ihbar ve teslım edilır; bınaenaleyh mekteb Londra 19 (Hususi) Aiman tay. içinde tedavi de mevzuubahıs değildir.» yareleri bugiin de bitaraf gemileri bomSıhhiyenin tahkikatı bardıman etmişlerdir. Üç Alman tayyaDiğer taraftan Sıhhıye müdiriyetinden resi Esbjerge'den gelmekte olan üç Danimarka balıkçı gemisini Doggerbank ci aldığımız malumat şu merkezdedir: varında bombalar atmışlar ve gemileri Şışli Terakki lısesınde çıkan difteri hasmitralyöz ateşine tutmuşlardır. talığına yakalanan talebelerden Nişanta. Bir Danimarka kotrası da Jutland'ın şında oturan Şerafeddinin oğlu Ergün garbinde bir Alman tayyaresinin taarru dün ölmüştür. Mektebde yapılan tahki zuna uğramıştır. Tayyare müteaddid bom kata nazaran hastalık evvelâ bir sınıfta ba attıktan sonra, mitralyöz ateşi açmış talebe aTasında başgöstermiş, sonra ayni sınıfm hocası da hastahğa yakalanmştır. sa da isabet ettirememiştir. Ayrıca Danimarka bandıralı Skagen Bunun üzerine mekteb idaresi hocasız kavapuru da Ingiltereye gittiği sırada bir lan sınıfm talebelerini diğer sınıflara tevzi Alman bombardıman tayyaresinin taarru. etmiştir. Bu suretle difteri mektebde ya zuna uğramıştır. Alman tayyaresi gemiye yılmıştır. Sıhhat müdürü Ali Rıza bu vaziyet ü6 bomba atmış, sonra da mitralyöz ateşi açmıştır. Bir bahriye neferi yaralanmıştır. zerine hastalığın bir salgın şekline girmesinin önünü almak üzere Beyoğlu hüku Batan gemiler met tababetine tedbir almalarını ve mek1624 tonluk Augustin adındaki Fran tebde fennî tathirat yapılmasım emret sız vapuru Ingilterenin şark sahillerinde miştir. mayine çarparak batmıştır. Vapurun miiSıhhat müdürü hâdisenin mekteblerin rettebatını teşkil eden 30 kişiden ikisi öl kapatılmasını icab ettirecek bir salgın müştür. halinde olmadıgı ve alınacak tedbirler saBundan sonra 200 tonluk Soar ismin yesinde derhal önüne geçileceğini söy deki İngiliz şilepile 2248 tonluk Anna lemektedir. land adındaki Holanda gemisi de Şimal denizinde mayine çarparak batmışlardır. Londra 19 (a.a.) Scapa Flow ü. z ne yapılan Alman hava akını hakkında salâhiyettar mahfillerde hiç bir saffı r^ v b gemisine bomba isabet etmediği hat: tlmakta ve Alman tayyarelerinin Ing.'iiz harb gemilerini hasara ugrattıklarına c'ir Alman propaganda teşkilâtı tarafın giliz donanması tarafından zapt ve muc'n ileri sürülen hayal mahsulü iddialar sadere edilen 7600 tonluk Unhenfes vapuru İngiliz mürettebatının emrinde ola bir ker? daha tekzib edilmektedir. rak Cebelüttanka muvasalat etmistir. Hakemleri davet Pirinçunu Mercimek Bezelya Yulaf ÇAPAMARKA MÜSTAHZARATI M. Nuri ÇAPA Kuruluş tarihi 1915 ve sair HUBUBAT UNLARI kuvvet kaynafcıdır. ( ASKERLÎK tŞLERl~^) Şubeye davet Operatön Amirallığın tekzibi îktısadî Yürüyüş «tktısadî Yürüyüş» mecmuaıının 7 nci sayısı fevkalâde mündericatla intişar etmiştir. İktısadla alâkadar herkesin bu mecmuayı okuması ve takib etmesi kendi menfaati icabıdır. Çemberlayn hayret ediyor 1eı.u.a 19 (a.a.) Avam Kamarasmda, Alman tayyareleri tarafından Scapa Flovv'a karşı yapılan taarruza bu ka*c!ar ehemmiyet vedlmesinden doîayı Çemberlayn beyam hayret etmiş ve denııstir ki: « Bu, pek kiiçük bir hava hareketi o'.TV.ı^tur. Scapa Flow"da yüz mil murabLs nda vâsi bir mıntakaya 121 infilâk ve 500 yangın bombası atılmıştır. Tek bir r«Tb gemisi, o da hafif surette hasara uğı amıştır. Saffı harb zırhlılarının hiç biri hasara uğramamıştır.» Kurtartlan îtalyan denizcileri Alman tayyareleri tarafından tecavüze uğrıyan Tina, Prima adındaki îtalyan va•purunun mürettebstını teşkil eden 36 kişi, İngilterenin cenubu şarkî sahili limanlarından birinde karaya çıkmışlardır. 24 nisanda Rumanyada yapılacak Balkan bisiklet müsabakaları için hazır lık olmak üzere memleketin her tarafında müsabakalar yapılmaktadır. Bu hafta Topkapı, Çekmece yolu arasmdaki 100 kilometrelik müsabakaya iştirak etmek üzere Kocaeli bisikletçileri şehrimize gelmişlerdir. Muhtelif mıntakaların en iyi koşuculan 7 nisanda Ankarada toplanacaklar ve bu suretle yapılacak müsaba kada derece alanlar on günlük bir kamptan sonra Rumanvaya gideceklerdir. Sporcularımız Rumanyada pistte «ür at, takib ve dört merhaleli mukavemet yarışlarına îştirak edeceklerdir. Balkan bisiklet şampiyonasına hazırlık Beykoz kulübüne kayıkhane yapılacak Beden Terbiyesi Umumî Almanyaya denizden petrol nakli. Beykoz kulübü için 10,000 lira sarfile yatına dair Avam Kamarasında modern bir kayıkhane yaptıracaktır. Kayıkhane Beykoz paTkı civannda istimlâk bir sual Londra 19 (a.a.) Reuter bildiri yor: Avam kamarasında Mander hüku metten şu suali sormuştur: Almanyaya, Karadenizi aşarak Tuna yolile petrol gitmesinin önüne geçmek üzere hükumetin aldığı tedbirler neler dir? tktısadî Harb Nazırı Cross, şu cevabı vermiştir: « Karadenizde harb kaçağı kontrolu için bir liman mevcud olmadıgı için Almanyaya deniz yolile petrol gelmesi ne mâni olmak imkânsızdır. Montreux mukavelenamesi mucibince, muharib memleketler harb gemileri, Karadenize girmek üzere Boğazları geçemezler.» Bunun üzerine Mander, su suali sor muştur: « Bu nakliyata nihayet vermek ve ablukayı sıkılaştırmak için hükumetin teşebbüslerde bulunmak niyetinde olup olmadığını söyliyebilir misiniz?* Bu günkü vaziyetin devamına tahammül edilemez.» Cross, bu suale de şöyle mukabelede bulunmuştur: « Acaba M. Mander bu hususta ne düşünüyor?» edilecek mahalde inşa edilecektir. Müdürlüğü Fransız tebliği Paris 19 (a.a.) 18 mart günii ve gecesi Moselle ıle iNıed arasmda keşıf faaLyeti olmuştur. Havada Alman hatlarımn üzerinde istihbarat uçuşları ve düşmanın köylerinde keşif uçuşları yapılmıştır. Alman hududu 19 (a.ı.) «Resmî tebliğ»: 19 martta Moselle ile Palatinat ormanı arasında keşif kolları ve topçu faaliyeti olmuştur. Taarruz eden iki düşman grupu geri puskurtülmüştür. Alman tebliği Vaşington 19 (a.a.) Parlamentonun deniz komitesine beyanatta bulunan Amerika Bahriye Nazırı, ecnebi memleketle rine yapılan tayyare satışlarının şimdiye kadar millî hava müdafaa hazırlıkları için z~3rlı neticeler vermedi"ini söylemistir. Amerika müttefiklere tayyare satacak Musadere edilen Alman gemisi Geçen hafta cenub atlan'iğinde In Halkevi spor şubelerinin geniş faali yeti ilk defa Trakyada başlamıştır. Halkevlerinde yapılacak faaliyetlerde köylülerin ciddî bir surette sporla meşgul olmaları bilhassa gözönünde tutulmakta dır. Spor hareketlerinin başında güreş, yürüme ve halat çekmeye büyük bir ehemmiyet verilmektedir. Bir çok kazalara Pırpit tabir edilen bir nevi kispet dağıtılmıştır. Bir çok yerlerde güreş minderi yapılmıştır. Eski Eskrim Federasyonu reısi Fuad Balkan bu faaliyeti bizzat idare etmektedir. Eminönü Halkevi spor şubesi için yapılan intihabatta Hikmet, Mübeccel Artntihab ve danslı çay gun, Şakir, Ali Rıza, Bahaeddin seçilmişlerdir. Şişli Halkevinden: Yeni yapılan jimnastikhane yakında 24 mart 1940 pazar günü saat 15 te: ikmal edilecektir. Jimnastikhane için icab 1 Halkevimiz komitelerinin intihabı eden spor malzemesi sipariş edilmiştir. yenilenecek. Bisiklet teşvik müsabakaları 2 Gencler arasmda (Yeşil Ay) mev zuu etrafında Bu hafta yapılacak bisiklet teşvik mü yapüacaktır. münakaşalı bir konuşma sabakaları için Eskişehir, Bursa ve Bahkesirden bisikletliler gelecek, Topkapı 3 Bunlardan sonra bir danslı çay verilecektir. Cekmece arasındaki yüz kilometrelik müBütün üyelerimizin teşriflerini rica edes?bakava iştirak edeceklerdir. riz. sem caiz. Bilmediği yok. Doktor, ona damşmadan reçete vermiyordu. Gözlerinin açıldığmı haber verdiğimiz zaman sevincinden baygınlık geçirir gibi oldu çocukçağız! Dadım sustu. Karanlıkta düşünüyorum. Dadımın verdiği haberler yüreğimi genişletti. Fakat neye yarar? Selim Sekban, orada, bir hayal olup kaldıktan sonra! Kalbimi pna açamıyacak, onun hislerine mukabele edemiyecek olduktan sonra! Yaptığım hatanın büyüklüğünü şimdi anlayorum. Hasta beynimde sarsmtılar oluyor. Ne tarafından baksam tamir edilemez bir vaziyet içinde bulunduğumu görüyorum. Beynimde, bu çok çapraşık vaziyete çare düşünecek kudret yokl *** Doktorun bir hafta dediği müddet, bir hafta daha uzadı. Dündenberi, yataktan kalktım. Gene od^mdayım; fakat koltukta oturuyorum. Fakat, e;ene dündenberi, vücudüme kanad takılmış gibi. Yerimde duramıvorum; kalkmak, koşmak, gülmek, kahkahalarla gülmek, zıplamak, sıçramak isteyorum. Çünkü dün bir şey oldu. öyle bir şey ki, anlatabilmek icin, alelâde insan lisanı değil. fevkalâde bir dil, şiirin, musikinir dili lâzım. Bir şair olsam, bir musikişinas olsam, hatta iyi bir ressam olsam, o hâdiseden bir şaheser yaratırdım. Dündenberi, ben başka bir insanım. Bir el, Selim Sekbanın eli, hayatımın istikametint bir dokunuşta çevirdi. Mes'udum. Çok mes'udum... *** tkindi üstüydü. Penceremden içeriye dolan güneşin ortasmda, koltuğuma oturmustum. Uzaklara bakıyordum. Odada yalnızdım. Kapınm açıldığını duydum. Bana doğru, adım adım yaklaşan birisı var. Fakat bu adımlar, dadımın adımları değil. Büyükannemin de değil. Yabancı bir yürüyüş. Hayır, yabancı değil, çok yakın, herkesten daha yakm, kalbimin içinde yaşayan bir hayalin yürüyüşü! Yalnız kulaklarım değil, bütün duygu kabilivetlerim, hep birden o adımlara takıliD kalıyor. Kalbim, göğsümün içinde, çatlayacak... Adımlar, yavaş yavaş yaklaştı; tam arkamda durdu. Başımı ceviremiyorum. Boynumu sımsıkı tutan bu kuvvet ne? Birden, başımı, iki el yakaladı. Selim Sekbanın elleri. Bir baş. bana doğru iğildi. Selim Sekbanın başı. Ve, saçlanmda, sıcak bir nefesin dolaştığını; onun dudaklannın, beynime kadar inen yakıcı, uzun bir temasla, saçla Halkevlerinde spor faaliyeti Eminönü Yerli Askerlik şubesinden: Piyade (yarsubay) asteğmen 30974 Ismail oğlu Mehmed Nahid Akman 1320. Piyade (yarsubay) asteğmen 31069 Mehmed Esad oğlu Omer Lsfendiyar 1320. Piyade (yarsubay) asteğmen 31238 Ibrahim oğlu Hasan Turgud 1317. Piyade (yarsubay) asteğmen 24358 Ali Ahmed oğlu Mehmed Ali Tunçaslan 1315. Piyade (yarsubay) asteğmen 29107 Samih oğlu Mehmed Feridun Bellisar 313. Piyade (yarsubay) asteğmen 1067 Şakir oğlu Mehmed Selim Gür 1317. Piyade (yarsubay) asteğmen 22705 İbrahim oğlu İbrahim Ethem Gorşanın 315. Piyade (yarsubay) asteğmen 17152 Emin oğlu^Şmin 1314. Piyade (yarsubay) asteğmen 30664 Talât oğlu.Ahmed Salim Erden 1319. Piyade (yarsubay) asteğmen 19181 Ab dullah oğlu Osman Kolat 1315. Piyade (yarsubay) asteğmen 17240 Ahmed oğlu. Mehmed Zeki Çelikol 1314. Piyaie (yarsubay) asteğmen 14780 Kadir oğlu Hüseyin Nâzım Müldür 1313. Piyade (yarsubay) asteğmen 44342 İrfan oğlu Rifat Yelkin 1328. Piyade (yarsubay) asteğmen 39941 Ali Rıza oğlu İsmail Hakkı Balamir 1319. Piyade (yarsubay) asteğmen 30716 Os man oğlu Hamdi Şahar 1319. Piyade (yarsubay) asteğmen 1329/76 H=>san oğlu Nureddin Erdil 1323. İşbu subayların 25 mart 940 günü ne kadar nüfus ve askeri vesaikile şubede bulunmiları muktazidir. Mide, Barsak ve Ic hpstalıklan muayenehanesi RIZA ÜNVER Doğum ve kadın hastalıklan mütehassısı Cağaloğlu, Nuruosmaniye caddesi No. 22, Mavi yapı Telefon: 22683 Gümüşane asliye hukuk mahkemesün den: Gümüşanenin Beşkilise köyünden MeK med Aktik vekili avukat Hayri İlter ta , rafından ayni köyden müvekkilinin karısi Iskender kızı Seher Aktik aleyhine ika i me eylediği boşanma davasının yapılmak» ta olan muhakemesinde: ( Müddeaaleyhanın İstanbul taraflarini i?ittiği ve ikamegâhı malum bulunmadı 4 ğından hakkındaki tebligatm ilânen icra. sına ve mahkemenin 30/4/940 salı günii saat 9,15 te yapılmasına karar verilmiş olduğundan mezkur gün ve saatte mah 1 kemeye gelmediği ve mazeretinden ha berdar etmediği veya vekil göndermediği takdirde hakkındaki muhakemenin gıyaben icra edileceği tebliğ makamına kaim olm?k üzere ilân olunur. Haydar Rifatm eserlerinden İşler Tıkınnda Gidiyor Kedın Kalbi Kadın Aşkı Aşk Peşinde Karagömlekliler Ihtilâli F«rüsk Vazosu îlls Aşk tliçin Ölümü Efendi île 'Tşak Vikontun ölümü îklimler ölüler Evi Felsefe Küçük hikâyeler Mev'ud Toprak Stalin Lenin Mezhebi Tarüı Felsettsi F'armasonluk Anarsizm 1 Taksim (eski Talimhanede) Abdülhak Hâmid caddesi. Sabiha avart. No. 12, daıre No. 4 Dr. Y. Hallacyan GÜL meraklıları yedive güzel fidantaAnkata lst'yenVasİI 35 Kr. 30 > 60 100 100 20 50 50 40 30 i 100 i 125 . 35 ı 200 çeşıt, aşılan kuvvetli, ren et'ketlı nuvole gü'ler, çamlar, mavı çamlar, sus ıı ve saire .... Oıtaköyde Bahçesi* de bulabılirs'niz. lete kata'oğ göndetilir. 100 125 i 150 t 75 . 125 ı 100 r 60 i > Tefrika No. 55 Eekleyorum. Dadımın cevabı uzayor. Sonu geimiyen bir sükut içinde, yalnız kendi kalbimin gümbürtüsünü dinleyerek bekleyorum. Gdayı dolduran karanlığın içinde korkunc bir ses işiteceğmişim gibi, hevecanlıyım. Hiç beklemediğim bir cevab, kulaklarımda çınlayor: Hayır, gitmedi, burada. Ya! Selim Sekban gitmemiş öyle mi? Zıhnim, bunun manasmı birdenbire t'avravam'yor. Öyle ummadığım, beklem"':(i;'im bir hâdise ki! Selim Sekban, Yassıkayadan gitmem;<:! Zihn'mde bir hesab yapıyorum. Yirmi yedi gün hasta yattığımı söylemişlerdi. Onun, bu kadar uzun zaman burada kalrvası; iki üç güne kadar Yassıkayadan ayr'acağını söylediği halde gitmemesi, ber m hastalığımdan başka ne sebeble ola Nakleden: HAMDİ VAROGLU mıyacağım. Ona yazdığım mektubdan sonra, ve ondan aldığım cevabdan sonra, karşılaşmamıza imkân kalmadı. Kendisine karşı son derece lâkayd olduğumu söylediğim Selim Sekbana, şimdi yüz yüze gelirsek, ayni şeyi tekrarlamak cesaretini kendimde göremiyorum. Karşısında küçülmek, büsbütün imkânsız. Bizi, her şey birbirimizden ayırıyor. Kader, bunun böyle olmasını isteyor, böyle olacak! Şimdi onun, buradan çıkıp gitmesini isteyorum. Onun için de, benim için de çok ağır, çok acı bir karşılaşma sahnesine ne lüzum v a p Anlaşmasma imkân olmıyan iki insan gibi ayrılmalıyız. Dadımm sesi tekrar işitiliyor. Sormağa hazırlandıŞım suali tahmin etmiş gibi: O da bizimle beraber çok üzüldü zavallı, diyor. O olmasaydı halimiz harabdı zaten. Bereket versin onun teselliO halde?.. ' O rıalc?" S^'m SekbanN, bu günlerde sin»! gp" karşı ki>rs'va ffelecesh"m. Sonra. ilâve ediyor! Hayır, bunu istemiyorum. Bunu yapa Doktordan fazla seni o kurtardı de rımm üstünde birleştiğini hissettim. Gözlerimi kapadım... Hayatımda ancak bir defa, kısacık bir defa yaşayabileceğimi, tahammülü aşan şiddetinden anladığım bu emsalsiz lâhzayı, bütün kabiliyetimle, bütün varlığımla yaşadım. Zevkli bir baş dönmesi içinde, bilmediğim bir âleme doğru yükseldim. Tekrar yer yüzüne indiğim zaman, Selim Sekban, oturduğum koltuğun yanıbaşına diz çökmüş vaziyetteydi. Uzun bir müddet, başı dizlerimde, ellerim ellennin içinde, öylece kaldık. Hiç bir şey konuşmuyorduk. Ne konuşabilirdik ki, bu sessiz duruştan daha fazla bir mana ifade etsin? Sonra, Selim Sekban başım kaldırdı. Beni ilk defa görüvormuş gibi, dikkatli dikkatli yüzüme baktı. Bu bakışta, gördüğünü bir daha unutmamak isteyen bir ısrar vardı. Ellerimi bırakmadan, kulağıma söyler gibi hafif bir sesle sordu: Barıştık mı Leylâ Hanım? Darılmamıstık ki Selim Bey. Sahi mi? Darılmamış mıydık? Ya mektubunuz? Ya sizinki? Unutahm bunları Leylâ Hanım. Ne siz bana yazmış olunuz, ne de ben size! Unutalım Selim Bey. Selim Sekbanın başı, tekrar ellerime doğru iğildi. Bundan uzun zaman evvel, İstanbula ilk gitmeğe hazırlandığım günlerin birinde, onun, parmaklarımın üstüne kondurduğu yakıcı buseyi, bir kere daha hissettim. Sonra, nasıl geçireceğimi, korkuya yakın bir heyecanla düşündüğüm müşkül dakikaların, bir tek söz sarfına bile lüzum kalmadan, kendi kendine, sakin ve tabiî akışı I Gözlerimiz, dilimizin yardımına muhtac olmadan, kalblerimizin bütün gizli. taraflarım ortaya koymuştu. Bütün bir ömre bedel ruh azabını bir lâhzada silen Selim Sekbanın eli elimde... Bir ışık dünyası içinde, elele, yeni bir hayata doğru yürüdüŞümüzü anlayorum. Bir haftadanberi, şu sahifelere hiç bir şey yazmamışım. Ne yazayım! O kadar mes'udum ki... Bütün vaktimi saadetime veriyorum, yazı yazacak vaktim kalmıyor. Kendimi her gün biraz daha iyi hissediyorum. Bu gün ilk defa olarak odamdan çıktim, bahçeye indim. Selim Sekban, her günkü gibi gene yanımda. Güllerimi ziyaret ettik. Bakımsızlıktan kurumuş bulacağımı zannettiğim sevgili çiçeklerim, benim baktığım zamandan daha güzel, daha fazla serpmiş. Anlayorum. Onlara da Selim Sekbanın eli değmiş olacak. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: